Iğdır (Merkez)

Kısaca: Seçkin madde ...devamı ☟

} } } Iğdır, (Ermenice: Ô»Õ£Õ¤Õ«Ö€, Igdir) Iğdır ilinin merkezi olan şehirdirhttp://en.wikipedia.org/wiki/Soviet_Armenian_Encyclopedia. Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Erzurum - Kars Bölümü'nde yer almaktadır. İl merkezi 3 beldeden ve 49 köyden oluşur. Merkez ilçe nüfusu 2000 sayımları itibarıyla yaklaşık 60.000'dir. yerelnet Önemli bir kültür kavşağında bulunan il Ermenistan, Azerbaycan ve İran ile sınır komşusudur ve Türkiye'nin üç ülkeyle sınırı olan tek ilidir. Iğdır ilçe merkezi bu üç ülkeden sadece Ermenistan ile komşudur. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nın yüz ölçümünün üçte biri, il merkezine bağlı Suveren köyü'nün sınırları içindedir. Ayrıca Ağrı Dağı, ilin her köşesinden rahatlıkla görülebilmektedir. Türkiye'nin doğusunda Ermenistan ile sınırı belirleyen Aras Nehri, Arpaçay ile birleştikten sonra Iğdır sınırları boyunca akar. Bu nehir Iğdırlıların bir nevi hayat damarıdır.Büyük Larousse Ansiklopedisi, Cilt 11 Iğdır maddesi, s: 5467, Milliyet Yayınları 1992 Kökenbilim Oğuz Han yirmi dört Oğuz boyundan yirmi birincisi sayılan İç Oğuzlar'ın Üçoklar koluna mensup idi. Kentin ismi Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Deniz Han'ın en büyük oğlu olan İğdir Bey'den gelir. Iğdır'ın sözcük anlamı iyi, büyük, ulu, ünlü ve sahip'tir. Yöre halkı Iğdır adını İydir olarak telaffuz etmektedir.75. Yılında Iğdır, Iğdır Valiliği Yayınları Tarihçe Iğdır'da yapılan arkeolojik çalışmalar bölgede yaşamın çok öncelerde başladığını ve bölgenin birçok uygarlığa ev sahipliği yaptığını göstermektedir. Her Yönüyle Iğdır, Ziya Zakir Acar

İslamiyet Öncesi Dönem

" target="_blank"> çivi yazısı] M.Ö 5000†“4000 yıllarında bugünkü Azerbaycan Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra; Mittaniler, Hititler, Asurlular, Kimmerler, Medler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek bölgeye yerleştiği bilinmektedir. M.Ö 900-M.S 600 tarihlerinde kraliyet merkezi Van'da bulunan ve tüm Doğu Anadolu'yu idaresi altında tutan Urartu Krallığı'nın kendisine bağlı kurduğu küçük beyliklerden biri de Sürmeli adıyla bilinen Karakale şehridir. 149 yıllarında Bulgar Türkleri olan Arsaklı göçebeler, Sakalar'ı yenip Karakale'yi bir kraliyet merkezi yaptılar. 224 yılına kadar Urartular'la sık sık el değiştirerek Arsaklılar'ın egemenliğinde kalan bölgelerdeki Roma halkları da Arsaklılar'ın egemenliğini kabul etti. Iğdır ve çevresinde 660 yıllarında atlı göçebe halinde yaşayan Saka Türkleri'nin Kafkaslar'ı aşarak bölgeye gelmesiyle, Urartu egemenliği son buldu. 226-651 tarihlerinde bugünkü İran ve Doğu Anadolu'da hüküm süren Sasaniler, 645 yılına kadar Iğdır ve çevresini elinde tuttular. Bölge 2 yıllığına Bizanslılar'ın egemenliğine geçtiyse de Müslümanlar bölgeyi tekrar ele geçirdiler.Azerbaycan Tarihi, Elmihan Ahundov

İslamiyet Dönemi (646-1071)

638 yılında Halife Ömer döneminde bölgede İslamiyet yayılmaya başladı. 645 yılında Halife Osman döneminde Erzurum'da büyük Bizans ordusu yenilgiye uğratılınca Aras boyları Müslümanların eline geçti. Eyalete dönüştürülen Sürmeli ve Sahat Çukurları'nın (Revan ve Iğdır) başına değişmeli olarak Arap ve Türk valiler gönderildi. Abbasiler döneminde ise bölgeyi sadece Türk valiler yönetmeye başladı.75. Yılında Iğdır, Iğdır Valiliği Yayınları

Selçuklular Dönemi(1071-1239)

Selçuklular, 1048 yılındaki Pasinler Savaşı'ndan sonra Iğdır ve çevresine yerleşmeye başladılar. Sultan Alparslan'ın 1071'de Bizans İmparatorluğu ile yaptığı Malazgirt Savaşı'nın ardından, Iğdır ve çevresi kesin olarak Selçuklu egemenliğine girmiştir. Bölge çoğunlukla Kayı boyunun idaresinde kalmıştır. 1239'da Moğol istilası başlayınca Kayılar Sürmeli Çukuru'nu terk edip batıya göç etmişler ve Osmanlı Beyliği'ni kurmuşlardır.Her Yönüyle Iğdır, Ziya Zakir Acar

Karakoyunlular Dönemi (1404-1469)

Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf, Nahçivan çevresinde Çağatay ordusunu yenince Sürmeli çukuruna girdi. Karakoyunlu Türkleri, Iğdır ve Revan'ın köylerine yerleşmeye başladılar. 1420 yılında Iğdır bir ilçe olarak Revan iline tabi oldu. Karakoyunlular, Sürmeli ve Serhat çukurlarında 65 yıl hüküm sürdüler.

Akkoyunlular Dönemi (1469-1502)

Başkenti Diyarbakır'dan (Amid) Tebriz'e taşıyan Akkoyunlular, Aras boyuna ve Gürcistan'a yaklaştılar. 1469 yılında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Sürmeli Çukuru (Iğdır Ovası) ve Sahat Çukuru'na (Revan Ovası) girdi. Bunun üzerine Karakoyunlular, Horasan'a göç etti. Uzun Hasan buraları ele geçirdiğinde bir süre burada dinlendi. Akkoyunlular çağı; sulama için büyük kanallar açılmasıyla, bağ ve bahçelerin arttırılmasıyla Iğdır'ın en parlak ve en verimli çağı oldu.Önasya Dergisi, Sayı 55, Mart 1970

Safeviler Dönemi (1502-1514)

1500 yılında Akkoyunlu Elvend Han, özellikle Revan, Iğdır ve Karakoyunlu'dan eli silah tutan gençleri silah altına alıp Akkoyunlu ordusunun güçlenmesi için onları yetiştirmeye başladı. 1502 yılında Safevi hükümdarı Şah İsmail'e savaş açan Elvend Han, onunla Şarur civarında karşılaştı. O yıl savaşı kazanan Şah İsmail bu bölgeyi Şiileştirmesi için Sevindük Han'ın emrine verdi.

Osmanlılar Dönemi (1514-1746)

Osmanlı tahtına oturur oturmaz Safevilere savaş açan Yavuz Sultan Selim, 22 Ağustos 1514'te Çaldıran Savaşı'yla içinde Sürmeli Çukuru'nun da bulunduğu Tebriz'e kadar olan toprakları Osmanlı Devleti'ne kattı. Ancak Yavuz Sultan Selim'den sonra bölge sürekli el değiştirmeye başladı. Özellikle 1551 yılında Şah Tahmasb'ın Iğdır'a girmesi nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman, doğu seferine çıktı. Sürmeli Çukuru'nu denetim altına alıp 17 Temmuz 1554'te Revan Kalesi'ni alarak şehre girdi. 1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması'yla Şah I. Tahmasp; Osmanlıların Kars, Iğdır, Revan (Erivan) ve Tebriz çevresindeki egemenliğini kabul etti. 23 yıl sonra antlaşma bozuldu ve buralar tekrar Safevilerin eline geçti. 1578 yılındaki Çıldır Meydan Savaşı'ndan sonra Aras boyu tekrar Osmanlıların eline geçti ve buralar 1604 yılında Şah Abbas'ın saldırmasıyla yeniden Osmanlıların elinden çıksa da 8 Ağustos 1635 tarihinde sefere çıkan IV. Murat tarafından tekrar ele geçirildi ve 17 Mayıs 1639'da Kasr-ı Şirin Antlaşması'na kadar kesin olarak Osmanlı egemenliğinde kaldı. Bu antlaşmayla iki ülke arasında sınır oluştururken Sahat Çukuru'nda bulunan Revan ve çevresi Safevi hakimiyetine girdi. Osmanlı İmparatorluğu 1718†“1730 yılları arasında Lale Devri'ni yaşarken İran'da Sünni Afganlarla Şii Safeviler arasında kanlı mezhep çatışmaları yaşanıyordu. Bu kargaşadan faydalanıp Revan'ı ele geçirmek isteyen Osmanlılar, 3 Ekim 1724'te Revan ve çevresini yeniden egemenliği altına aldı. Kendini toparlayan Safevi Devleti Osmanlı'ya savaş açarak 4 Eylül 1746'da Iğdır ve çevresini Kerden Antlaşması'yla topraklarına geri kattı. Bu barıştan 1 sene sonra Nadir Şah'ın öldürülmesiyle Aras boylarında bağımsız hanlıklar kuruldu.Çınaraltı Dergisi, 1942, M. Fahrettin Kırzıoğlu

Revan Hanlığı Dönemi (1747†“1828)

Iğdır ve çevresi 1747 yılında Aras boylarında kurulan hanlıklardan en güçlüsü olan Revan Hanlığı'nın sınırları içindeydi. Bu hanlığın döneminde Iğdır çevresindeki insanların refahı arttı. Yazın tarım ve hayvancılıkta gelişen bölge, kışın özellikle sosyal hayatta gelişme gösterdi. 19. yüzyılın başlarında yayılımcı bir politika izleyen Rusya, 1826 yılından başlayarak Revan, Iğdır ve Nahçivan'da egemenlik kuran Revan Hanlığı'yla şiddetli çarpışmalara girdi ve güçlü Rus ordusu karşısında direnemeyen hanlığın son hakimi Hüseyin Ali Han, 1 Ekim 1827'de Revan Kalesi'ni, 22 Şubat 1828'de ise tüm hanlığı Ruslara teslim etti.Karakoyunlu, Temmuz 2000, Karakoyunlu Kaymakamlığı Kültür Yayınları, Nizamettin Onk

Rus Dönemi (Sürmeli Sancağı) (1828†“1917)

Bölgeyi yönetimi altına almak isteyen Rusya buraya Ermenilerin yerleşmesini desteklemiş ve Ermeniler'i yerleştirdiği Revan şehrinin adını Erivan olarak değiştirmiştir. Ermeniler, Revan Hanlığı'nın toprakları üzerinde yeni Ermeni köyleri kurdular. ERAREN Sovyetler Birliği'nin Ermeniler İçin Başlattıkları 'Anavatana Dönüş Projesi' makalesi 1905 yılında Rusya'da çıkan ayaklanma, Çar II. Nikolaymeşrutiyet yönetimini ilan ettirmek zorunda bıraktı. Meclise Iğdır çevresinden 2 milletvekili gitti. 1914 yılında I. Dünya Savaşı çıkınca Enver Paşa'nın 100.000 kişilik bir orduyla yola çıksa da Sarıkamış Faciası sebebiyle herhangi bir ilerleme kaydedilememiştir. 1917'de patlak veren Rus İhtilali, Iğdır ve çevresinde bir otorite boşluğu yarattı. Bu boşluktan dolayı Türkler ve Ermeniler anlaşarak Meleklili Hacı Tufan başkanlığında 5 Ermeni ve 5 Türk'ten oluşan Iğdır İcra Komitesi'ni 10 Mayıs 1917'de kurdu. Şu an Iğdır'a bağlı bir belde ama o zaman bir köy olan Melekli'de kurulan hükümetin yiyecek ihtiyacını Kaçardoğanşalı köyünden Abbasoğlu Süleyman karşılıyordu. Yavaş yavaş Ermeni milislerin saldırılarının artmaya başlaması üzerine işbirliği halinde olan Iğdır, Melekli; Karakoyunlu, Aralık ve Zengibasar'dan oluşan bir ordu kuruldu. Ermeni milislerin ilk ciddi saldırısı Aralık 1919'da başladı. Bunun üzerine Iğdır'da Hacı Mirza Bey'in 150'si atlı olan 1.500 kişilik ordusu Ermenilerle çatışmaya başladı. 17 Ocak 1919'da Kars'ta Cenubi Garbi Kafkas Hükumet-i Cumhuriyesi kuruldu. Ancak kısa bir zaman sonra İngilizlerin denetimi altındaki 12.000 Anzak askeri hükümeti bastı ve öldürdüğü 2 kişi dışındakileri Malta'ya sürdü. Temmuz 1919'da Ermeniler Melekli'ye saldırdı. Iğdır halk kuvveti Ermeni milislere karşı koydu ve onları Taşburun'daki mevzilerine geri çekilmeye zorladı. 5 Ağustos 1919'da Ağrı Dağı çevresindeki aşiretlerinde desteğiyle Taşburun çevresindeki Ermeni güçleri yenilip Aras Nehri'nin karşısına geçti.Hacı Ekber Tufan'ın Anıları, Nizamettin Onk Bazı tarihçilere göre bu saldırılar sırasında Iğdır halkı üzerinde insan hakları ihlalleri yoğun biçimde yaşanmıştır.Türk-Ermeni İlişkilerinde Gerçekler, 2000, s. 75†“77, Abdurrahman Çaycı Ancak bazı Ermeni kaynaklarına göre de bu durumun tersi yaşanmıştır. Osmanlı Devleti'nin vatandaşıyken Bulgar ordusunda ve Rus ordusunda Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan savaşlara katılmış, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Ermeni isyanlarını kışkırtmış ve isyanlara elebaşılık etmiş olan Andranik şöyle anlatıyor: } II. Kafkas Kolordu komutanlığı'ndan III. Ordu Komutanlığı'na 16 Mayıs 1916 tarihinde gönderilen mesajda durum şöyle ifade edilmiştir: Ermeni çeteleri sadece 1918 yılı Nisan ayında Iğdır'da 800'ü aşkın Müslümanı öldürmüştür..Kars Tarihi, 1953, M.Fahrettin Kırzıoğlu 21 Ağustos 1919 tarihinde 12. Fırka Kumandanı Osman Nuri'nin 15. Kolordu Kumandanlığı'na göndermiş olduğu raporda; Ermenilerin saldırı yapacağı yerlerdeki Hıristiyanları bir bahane ile bölgeden çektikleri ve bu şekilde Iğdır ve Tuzluca (eski adı Kulp) civarındaki köylere aniden girmek için hazırlandıklarını bildirmiştir.Kars Tarihi, 1953, M.Fahrettin Kırzıoğlu. 2 Temmuz 5 Temmuz 1920 tarihli bir diğer raporda 1918 yılından beri Kars ve Iğdır çevresinde öldürülen Müslüman sayısının 25.000'i geçtiği kaydedilmiştir.Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi, 1970, M.Fahrettin Kırzıoğlu

Civar köylerdeki olaylar

Ermeni saldırılarından kaçan 14 köyün halkı, Küllük Köyü'nde toplandı. Buradaki silahlı milisleri silahsızlandıran Ermeniler, halkı toplu bir şekilde öldürmüşlerdir. Güney Batı Kafkas Müslüman Merkez Komitesi Başkanı Dr. Esat Oktay'ın 5 Ağustos 1919 tarihli raporunda Oba Köyü dahil olmak üzere 38 köyün de aynı kaderi paylaşmış olduğu belirtilmiştir.Kars Tarihi, 1953, M.Fahrettin Kırzıoğlu Yerli Ermeniler, Erivan'da boşalan Türk köylerine göçüyorlardı. Iğdır halkı ise boşalttığı köylere zaman zaman tekrar geri dönüyordu. General Dro'nun birlikleri, Küllük, Yaycı, Alikamerli, Oba ve Hakmehmet köylerindeki halkla çatıştıktan sonra Kızılzakir(Akyumak) ve Melekli'den geri püskürtülmüştür. Ermenilerin saldırıları sonucu silahsız kalan halk canını kurtarmak için İran'a kaçmaya başladı.Sürmeli Çukurda Iğdır, Ziya Zakir Acar 1919'un sonlarına doğru dağılan ve ortak bir direniş kuramayan Iğdır halkını örgütlemesi için Erzurum'daki 15. kolordu komutanı Kazım Karabekir'in emriyle Iğdır civarına birkaç subayla asker gönderildi. Ancak halk, Yüzbaşı Ahmet Cengiz Bey etrafında toplandı. Kerimbeyli Köyü'nde Cengiz Bey Şura Hükümeti kuruldu. Karakoyunlu'da bir akşam toplanan Cengiz Bey ve adamları Cavit Paşa'nın yanına çıktı. Iğdırlılara yüklü miktarda silah ve cephane verildi ve bunlar hiç Ermeni yaşamayan ve Ermenilerin giremediği köylerden biri olan Melekli'de yığıldı.
Drastamat Kanayan
Drastamat Kanayan
]

1920 ilkbaharı Türk†“Ermeni savaşları

Ermenilerin saldıracaklarını tahmin eden Cengiz Bey, Iğdır çevresinden eli silah tutanlardan bir ordu kurdu. Iğdır'ın merkezindeki Ermeniler üzerine yürüdü. Püskürtülüp Melekli'de sıkışan orduya Doğubeyazıt'taki Kürt aşiretlerinden destek kuvvetleri geldi. Aşiret kuvvetleri 3.000 kadar Türk'ü kurtarıp Erhacı'ya topladılar.Hacı Ekber Tufan'ın Anıları, Pamukova Gazetesi, 27.11.1964, Iğdır 19 Mart 1920'de General Dro komutasındaki Ermeni 2. Tümeni batıdan Iğdır Ovası'na saldırdı. General Dro'dan kaçanlar Ağrı Dağı eteklerindeki köylere sığınıyorlardı. 5.000'in üzerindeki ahali Erhacı Gölü çevresindeki Ağrı Dağı'nın savunmaya elverişli yerlerinde mevzilendi. 20 Mart 1920'de sabah saatlerinden itibaren General Dro kuvvetleri Erhacı'ya top mermileriyle saldırdı. Akşama kadar süren gerilla savaşlarıyla Ermenilere 1.000'e yakın kayıp verdirildi. Türklerden ise 30†“40 civarında kayıp vardı. Bu arada Erhacı ahalisiyle civar köylerden sığınanlar korunaklı sığınaklarda saklandığı için zarar görmedi. Erhacı civarında saklanan 5.000'in üzerindeki ahali, Doğubeyazıt üzerinden İran Azerbaycanı olarak kabul edilen Tebriz ve çevresine mülteci olarak gitmişler ve Cumhuriyet kurulduktan sonra eski yerlerine dönebilmişlerdir. Sağ kalan Iğdırlıların eli silah tutanları ise Milli Mücadele için Ankara'ya doğru yola çıkmıştır. 8 Temmuz 1920'de Ermeniler, Bayraktutan ve Kadıkışlak istikametinden Iğdır'a saldırdılar. Ermenilere karşı koyamayacaklarını düşünen ahali Ağrı Dağı'nın korunaklı kayalarına kaçarak köylerini terk ettiler. Hemen hemen Iğdır ilinin tamamına yakını terk edildiği için Ermeniler Doğubeyazıt'a doğru gittikçe ilerlemeye başlamışlardı.

Türk doğu cephesi kuvvetlerinin Ermenistan seferi

1920 yılının Eylül ayında Kazım Karabekir komutasındaki birlikler harekete geçerek 29 Eylül 1920'de Sarıkamış'ı alarak 1 Ekim 1920´de Kağızman'a girdi. Deli Halit Paşa komutasındaki tümen, 30 Ekim 1920'de Kars Kalesi'ni aldı. 7 Kasım 1920'de Gümrü'ye girildi. Doğu Cephesi Komutanı Kazım Karabekir, karargahını buraya kurdu. Aynı gün Nahçivan'daki Türk birlikleri Nahçivan çevresini ele geçirdi. Doğu'dan gelen Abbas Kulu Bey ile Teğmen Mustafa Kamil'in emrindeki 3,000 kadar eğitilmiş kuvvet Zengibasar'a ulaşmış ve Revan önlerine kadar gelmişti. Iğdır'a hareket emri veren Cavit Paşa, 11. Tümen başında Doğubeyazıt'ın kuzeyindeki sarp kayalık yollarını aşıp Sürmeli Çukuru'na doğru yöneldi ve karargahı Suveren (Ergof)'da kurdu. 11 Kasım 1920 gecesi Türk kuvvetleri taarruza geçti ve 12 Kasım 1920 itibarı ile Sürmeli Çukuru'nda bulunan Ermeniler buradan ayrıldılar. Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Paşa'ya gönderdiği ve pek gizli tutulmasını belirttiği yazısında Iğdır yöresinin Yeni Türkiye Devleti'nin sınırları içerisine alınmasını belirterek şöyle kaydetmektedir:
Ermenilerin esasen bir hükümet teşkil etmeleri müşkül. Aras Nehri'nin cenubuna ise katiyen hakim olamadılar. Ben hududun dağlardan değil, Aras Nehri'nden geçmesini teklif ettim ve zannediyorum ki öyle de olacak...İstiklal Harbimiz, Kazım Karabekir
Kazım Karabekir
Kazım Karabekir
] Ermenistan, 17 Kasım 1920'de Kazım Karabekir'in öne sürdüğü barış şartlarını kabul etmiş ve bunun üzerine 22 Kasım 1920'de Gümrü'de barış görüşmelerine başlanmıştır. 2 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalanarak Iğdır ve çevresi Türklere verilmiştir. Antlaşmanın imzalanmasından bir gün sonra Ermenistan, Kızıl Ordu'nun denetimine girince burada bir Sovyet Hükümeti kurulduğu için bu antlaşma onaylanamadı. Bu yüzden Sovyet Rusya ile TBMM Hükümeti arasında 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Antlaşması ve Kars Antlaşması'yla Iğdır Türklere verildi. İl merkezi 14 Kasım 1920 tarihinde Kazım Karabekir Paşa'nın orduları tarafından ele geçirilmiştir. Nitekim, Iğdır'da 14 Kasım tarihi ilin düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır. 1924 yılında Doğubeyazıt'a bağlı bir nahiye, 1934 yılında Kars'a bağlı bir ilçe olan Iğdır, 1991'de SSCB'nin dağılmasından sonra Kafkasya'da ortaya çıkan karışıklıklardan dolayı önemi artmasından dolayı Ardahan'la birlikte 1992 yılında Kars'tan ayrılarak il olmuştur.Kars Tarihi, 1953, M.Fahrettin Kırzıoğlu ==EkonomiTarım } Eskiden kervan yolları üzerinde önemli bir durak olan Iğdır şehrinde, ekonomi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Aras Nehri'nin suladığı ova, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki en önemli bitkisel üretim alanlarından biridir. Iğdır bahçeden bahçeye geçiş yapan evleri ile ünlüdür. Bu bahçelerde kayısı ve elma ağaçları vardır.

Tarım

için elverişli olup şeker pancarı, pamuk, karpuz, domates gibi çeşitli meyve ve sebzeler yetiştirilmektedir. I. Dünya Savaşı'nın ardından Rus işgalinin kalkmasıyla pazarla bağlantısı kesilen şehrin ekonomik yaşamı 1950'lere dek süren durgunluğa girdi. 1950 yılından sonra Aras Irmağının sulamada kullanılmasıyla ürünlerde büyük çeşitlilik sağlandı.Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 8, Ek madde:Iğdır, s: 8.5 ve 8.6, Hürriyet Yayınları 1992 Yıllık yağış tutarının azlığına, yağış rejiminin düzensizliği ve buharlaşma miktarının fazlalığı da eklenirse ovadaki tarımda sulamanın ne derece önemli bir paya sahip olduğunu görülür. Sulamanın daha kapsamlı yapılabilmesi için Iğdır Ovası, Batı Iğdır Ovası ve Doğu Iğdır Ovası olmak üzere iki bölüme ayrıldı ve böylece sulama projeleri başlatılmış oldu. Bölgede 2000 yılı itibariyle 16,500 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır. Bölge çiftçilerinin ancak yarıya yakını toprak sahibidir. Iğdır Kayısısı (Şalağı); dünyaca ünlü olan ve sadece Iğdır yöresi ile Kağızman'da yetişen bu kayısı türünün şekli eliptik olup simetrik bir yapıya sahiptir. Çekirdekleri uzun şeritli ve tatlı olduğundan kuruyemiş olarak tüketilebilir. Erkenci bir çeşit olduğundan Haziran ayının son haftasında olgunlaşmaya başlar. Iğdır'ın en yaygın kayısı türü olan Şalak çeşidinin birçok faydası olduğu bilinmektedir.

Hayvancılık

} Canlı hayvan ticaretine yönelik olarak çok sayıda koyun yetiştirilir. Bu yüzden koyunculuk birinci, sığırcılık ikinci plandadır. Koyun sürüleri, yazın yaylalardaki sulak çayırlara çıkarılarak otlatılır. Şekerpancarı üretimi yaygınlaştıktan sonra sığır besiciliği gelişti. Hayvanlardan sağılan sütlerin değerlendirildiği mandıralarda tereyağı ve kaşar peyniri üretilir.

Hayvancılık

ta birinci sırayı koyun alır. Onu sırasıyla keçi, sığır-manda ve kümes hayvanları izler. Bölgede bulunan çayırlar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara yeterli gelmemektedir. Bu yüzden hayvan yemleri, hayvancılıkta önem teşkil eder. Ovadaki kümes hayvancılığında baş sırayı tavuk alır. Onu hindi, ördek ve kaz gibi çeşitli kümes hayvanları takip eder. Çok eskiden beri sürdürülen bu faaliyet, ilkel metotlarla ve ilkel ırklarla daha çok aile tavukçuluğu şeklinde sürdürülmektedir. 2006 yılında bölgeyi etkisi altına alan kuş gribi salgınına kadar aile başına 5-10 adet tavuk düşüyordu. Kümes hayvanlarının %90'lık bir kısmı tavuklardan oluşuyordu. 2006 yılının başlarında ilde ele geçirilen kümes hayvanlarının %98'inden fazlası imha edilerek bölge halkına hayvanların değeri ödenmiştir.Yeşil Iğdır Gazetesi, 3 Ocak 2006 tarihli sayısı Iğdır Ovası ve çevresi arıcılık bakımından son derece elverişli şartlara sahip olmasına rağmen arıcılık faaliyetleri yeterince gelişmemiştir. 2000 verilerine göre en çok kovan 7,249 ile Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. Onu 642 kovanla merkez ilçe, 193 kovanla Aralık ilçesi ve 154 kovanla Karakoyunlu izlemektedir. Bölgenin başlıca arı ırkı; "Kafkas Arı Irkı"dır. Kovan başına 20-25 kg bal üretimi düşmektedir.

Sanayi

} İlin bir tane Organize

Sanayi

Bölgesi
vardır, o da şehir merkezinde bulunmaktadır. Kentte TMO'ya ait silolar ve SEK'e bağlı Kars Sek Mama İşletmesinin bir süt toplama merkezi vardır. Başlıca sanayi kuruluşları, dokuma sanayi kolunda çalışan küçük ölçekli işyerleridir.Büyük Larousse Ansiklopedisi, Cilt 11 Iğdır maddesi, s: 5467, Milliyet Yayınları 1992 Iğdır Küçük

Sanayi

Sitesi'nde 317 adet iş yeri mevcut olup, faal olan bu iş yerlerinde halen 550 civarı kişi çalışmaktadır. Merkez ilçeye bağlı Çalpala Köyü yakınlarında Kiti Hidroelektrik Santrali bulunmaktadır. Bu santral, 1961 yılında kurulup 1966 yılında faaliyete geçmiştir. 2 tane tribünü bulunmaktadır. Yıllık ortalama enerji kapasitesi 6 GWh 'dır.

Madencilik

} Iğdır yeraltı kaynakları bakımından zengin değildir. Merkez ilçeye bağlı Suveren Köyü çevresinde Ponza Taşı (Suyun yüzeyinde durabilen ve hamamlarda sırt keselemek için kullanılan delikli ve süngerimsi taş) madenine rastlanır. Ayrıca Nahçıvan'a olan sınır kapısının Iğdır ekonomisine olan katkısı büyüktür fakat buradaki sınır kapısında ticaret çeşitliliği, tam sınır kapısının şehrin gelişimini büyük oranda hızlandırdığı dönemlerde sınırlandırılmıştır. Bu sınırlamada yöre halkının Nahçivan'dan devamlı olarak kaçak mazot getirmesi etkilidir.

Ticaret

}

Tarım

ve hayvancılık, 1992 yılına kadar bölgenin en önemli iktisadí faaliyet kolları durumunda olmuştur. Ancak, bu tarihten sonra gerek PKK'nin eylemlerinin yoğunluk kazanması, gerekse Dilucu gümrük kapısının açılmasıyla birlikte tarım ve hayvancılık, hızla önemini kaybederken, ticaret, cazibesi artan bir sektör haline gelmiştir.

Ticaret

hayatını olumsuz yönde etkileyen en önemli nedenler; bölgenin sınırda yer alması, önemli tüketim merkezlerine uzak olması, işlek karayolları üzerinde bulunmaması, şehirleşme olgusunun zayıf olması ve sanayinin gelişmemiş olması gibi nedenlerdir. == Coğrafya İklim ve bitki örtüsü } Iğdır'ın iklimi Doğu Anadolu tipi Karasal İklimi'dir. Şehrin ovalık kesimleri, Doğu Anadolu Bölgesi'nin öteki kesimlerinde görülen şiddetli kara ikliminden fazlaca etkilenmez. Bunun en önemli nedeni çevresinde bulunan Ağrı Dağı gibi yüksek alanlara göre alçakta olmasıdır. Kuytu konumuyla mikroklima oluşturan Iğdır Ovası'nda yer alan Iğdır kentinde yıllık ortalama sıcaklık 11,6°C'dir. Oysa yalnızca 170 km uzaklıktaki Kars'ta bu ortalama 4,2°C'dir. Ovada kışlar, Erzurum-Kars yaylasına göre daha yumuşak, yazlar ise daha uzun ve sıcak geçer. Kentte kışın -30°C'ye kadar düşen ve yazın da 41°C'yi aşan hava sıcaklıklarına rastlanır. Kuytuluğu yüzünden Türkiye'nin en az yağış alan yörelerinden biridir. Özellikle yarı kurak iklime sahip olması bitki örtüsü Doğu Anadolu'nun tipik bitkisel örtüsü olan bozkır olmasına yol açmıştır. Orman açısından ülkenin en yoksul bölgelerinden biridir.Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 8, Ek madde:Iğdır, s: 8.5 ve 8.6, Hürriyet Yayınları 1992 Iğdır Rasat İstasyonu'nun 16 yıllık ölçüm sonuçlarına göre, bölgede havanın yıllık ortalama bağıl nem değeri %63'ü bulmaktadır. Bağıl nem oranı, yıl içinde en yüksek değerini Aralık ayında (%73), en düşük değerini de Temmuz ayında (%53) ulaşmaktadır. Yıllık toplam 98.8 açık güne sahip bulunan Iğdır'da, bu gibi günlerin yıl içinde en çok görüldüğü ay Ağustos (16.3 gün), en az görüldüğü ay ise Nisan'dır (4 gün). Bölgede açık günler en fazla Haziran ile Ekim arasındaki aylarda görülür. Buna karşılık yılda 65.8 günü bulan kapalı havalar, 10 günün üzerindeki ortalamasıyla en çok Aralık, Ocak ve Şubat aylarında görülmektedir.Iğdır Rasat İstasyonu, 2000 yılı verileri }

Jeoloji

Iğdır Ovası, kıvrımlı Alp sisteminin bir bölümü olan İç Doğu Toros'un iç kavisinin kuzeyinde batı-doğu yönlü bir depresyon sahasında yer alır. Bölge içerisinde bulunan en yaşlı biçimlenim Paleozoik kireçtaşlarıdır. Üst pliosen Aşağıerhacı Köyü'nün güneyi ile Sürmeli, Olgunlar ve Değirmenköy çevresinde görülür. Üst pliosen; Sert çimentolu, yer yer çapraz tabakalanmalı, kırıklı ve pembe renkli grelerden oluşmuştur. Lamellibranş ve gastropod içerirler. Batıda yüzeyde görülen pliosen biçimlenimleri doğuda ova tarafında alüvyon altında kalır ve geçirimsiz tabakanın kayacını oluştururlar. Iğdır'ın hemen güneyinde yer alan Ağrı Dağı'nın kuarterner bazaltik lavları ovanın güney kısımlarını kısmen örtmüştür. Büyük Ağrı volkanının çıkardığı akıcı lavlar Karakoyunlu ve Taşburun bazaltlarının oluşumunda ana konilerin püskürtmeleri de etkili olmuştur. Ovadan güneye bakıldığında aralıklı püskürtmelerin oluşturduğu kademeli lav platoları dikkat çeker. Bazaltlar siyah renkli ve kırıklı bir yapı sergilemektedir.Iğdır jeoloji Araştırma Raporu, Serbülent Güney

Nüfus yapısı

} Kazım Karabekir anılarında, 18 Mayıs 1920'de Iğdır'a ayak bastığında merkezde 400 civarı ev bulunduğunu belirtir.İstiklal Harbimiz, Kazım Karabekir Cumhuriyet Dönemi'nin ilk nüfus sayımı yapılan 1927 yılında 3,716 olan merkez ilçe nüfusu, 1940'ta 9,465'i bulmuş ancak II. Dünya Savaşı'nın olumsuz etkileri nedeniyle 1950'de 7,826'ya düşmüştür. 1956 yılından itibaren Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün başlattığı sulama projeleri sonucu artan tarımsal etkinlikler şehir merkezinde nüfusun artmasına yol açmıştır. Bu yüzden ilk kez 1960'ta 10,000'i aşan şehir merkezinin nüfusu, 1970'te 21,420'ye, 1975'te 29,542'ye yükselmiştir. Ancak 12 Eylül 1980 öncesinde yaşanan olaylardan dolayı 1980'de yeniden 24,352'ye düşen nüfus, bu dönemden sonra hızla artmaya başlamış ve 1985'te 29,460'a, 1990'da 35,858'e, 1997'de 45,941'e ve 2000'de 59,900'e, 2007 senesinde de 75,927'e yükselmiştir. TÜİK'in 2007 yılı nüfus verileri Şehrin genel nüfusu ise 2000 sayımlarına göre 168,634'tür. Türkiye İstatistik Kurumu'na göre 2007 nüfusu 181,866'dır. İl merkezi son yıllarda Tuzluca ilçesinden küçük bir göç almıştır. İldeki nüfus artış hızı ise %42.2'dir. Nüfusun yaklaşık %25'i tarım, %23'ü hayvancılık, % 33'ü ticaret ve sanayi ve %19'u da diğer sektörlerde çalışmaktadır. Şehrin en büyük nüfus yapısını Azeriler ve Kürtler oluşturur. Günlük konuşmada genellikle Azeri Lehçesi ve Kürtçe kullanılmaktadır.Iğdır Sevdası, Mücahit Özden Hun ==AltyapıBelediye İl belediye teşkilatı 1923 yılında kurulmuştur. İl genelinde toplam 8 belediye vardır. Görevdeki Iğdır

Belediye

Başkanı Demokratik Toplum Partisi'nden Mehmet Nuri Güneş'tır. yerelnet Halen belediyede 77 memur, 3 daimi işçi ve 371 geçici işçi çalışmaktadır.

Belediye

sınırların içerisinde 14 mahalle bulunmaktadır. Iğdır Valiliği/

Belediye

ler

Sağlık

İlde, kamu sağlık kuruluşları ile özel sektörde çalışan hekimlerle birlikte hekim başına 1,992 kişi düşerken, ülke ortalaması olarak bu rakam 1,000 dolayındadır. Araç-gereç malzeme ve personel yetersizlikleri de dikkate alındığında il genelindeki sağlık hizmetlerinin çok yetersiz olduğu anlaşılacaktır. Iğdır ili genelinde 3 adet Devlet Hastanesi, 1 Özel Hastane, 1 Verem Savaş Dispanseri, 1 Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Merkezi, 1

Sağlık

Meslek Lisesi, 1 Acil

Sağlık

İstasyonu, 18

Sağlık

Ocağı
, 40

Sağlık

Evi, 29 Eczane ve 30 civarında özel muayenehane bulunmaktadır. İl genelinde 29 uzman hekim, 59 pratisyen hekim, 38 sağlık memuru, 314 ebe ve hemşire, 220 diğer personel olmak üzere toplam 661 sağlık personeli görev yapmaktadır.Her Yönüyle Iğdır, Ziya Zakir Acar Iğdır İl

Sağlık

Müdürlüğü 2007 verileri

Eğitim

} } İlde okul öncesi eğitim, 4 anaokulu ve 23 anasınıfında görülmekte olup, sayılarının artırılma çalışmaları devam etmektedir. İldeki toplam anaokulu öğrenci sayısı 1,897'dir. 164 ilköğretim okulunda 50,000'e yakın öğrenci eğitim ve öğretim görmekte olup, 164 ilköğretim okulunun 29'u il ve ilçe merkezlerinde 135'i köylerde bulunmaktadır. Bu okulların 66'sında ikili eğitim, 98'inde ise normal eğitim yapılmaktadır. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ise 50 küsurdur. İlde ilk ortaokul 1934'te, ilk lise ise 1965'te açılmıştır. İldeki ortaöğretim kurumlarında toplam 5,257 öğrenci eğitim görmektedir. İlde 7 Genel Lise, 2 Anadolu Lisesi, 2 Anadolu Öğretmen Lisesi, 1 Fen Lisesi, 1 İmam Hatip Lisesi, 2 Çok Programlı Lise ve 5 Meslek Lisesi bulunmaktadır. İlin sürekli göç alması nedeniyle okulların pek çoğunda ikili öğretime geçilmek zorunda kalınmış olup, derslik başına düşen öğrenci sayısının aşağıya çekilebilmesi için çeşitli eğitim yatırımları yapılmaktadır. İlde 1'i merkezde, 3'ü ilçelerde olmak üzere toplam 4 tane Halk

Eğitim

Merkezi bulunmakta olup, bu merkezlerde halka yönelik yaygın eğitim çalışmaları devam etmektedir. İlde, Küçük

Sanayi

Sitesi bünyesinde bulunan Çıraklık

Eğitim

Merkezi'nde çırak ve kalfalara eğitim ve öğretim verilmektedir. Milli

Eğitim

Müdürlüğü bünyesinde Rehberlik Araştırma Merkezi, eğitim camiasına ve özel eğitime muhtaç çocuklara hizmet vermektedir. 'den görünüm]İlde 1995-1996 döneminde eğitim ve öğretime başlayan 1 Meslek Yüksek Okulu mevcut olup, okulun, 1999-2000 eğitim ve öğretim yılı itibariyle işletme, muhasebe, turizm ve otelcilik, ithalat ve ihracat, pazarlama, bilgisayar programcılığı ve maliye olmak üzere 7 bölümü, muhasebe ve işletme dallarında 7 gece bölümü olmak üzere toplam 10 bölümü ve 750 öğrencisi bulunmaktadır. Iğdır İl Milli

Eğitim

Müdürlüğü 2007-2008 verileri
Bazı Iğdır Liseleri *Iğdır Lisesi *Iğdır Anadolu Öğretmen Lisesi *Iğdır Kazım Karabekir Anadolu Lisesi *Iğdır M.E.V Anadolu Lisesi

Ulaşım

Iğdır'da çevre il, ilçe ve komşu ülkeler ile bağlantısı sadece karayoluyla sağlanmaktadır. Bölge karayolu bağlantısı şehirlerarası ve şehiriçi olmak üzere ikiye ayrılır. Şehirlerarası yollar Erzurum, Kars ve Doğubeyazıt'tan gelerek Iğdır'ın şehir merkezinde tek bir istikamette birleşir ve Dil Ovası'nı takip ederek Dilucu Sınır Kapısı'ndan Nahçıvan'a doğru uzanır. Şehiriçi yollar ise Dilucu Sınır Kapısı'ndan Tuzluca ilçesinin Kars ve Erzurum'la olan sınırına kadar uzanır. Şehirde karayolu haricinde Kars Tren İstasyonu veya Kars Havaalanı aracılığı ile Kars'a oradan da karayolu ile Iğdır'a ulaşılır. Iğdır'ın, Iğdırlı

Turizm

, Can Iğdır

Turizm

, Iğdır Hat

Turizm

, Doğuş Iğdır

Turizm

ve THY Iğdır ve Kars Hava Yolları gibi seyahat acenteleri bulunmaktadır.

} == Medya == Iğdır'da ilk yerel gazete 28 Eylül 1950'de Cengiz Ekinci tarafından çıkarılan Iğdır Gazetesi 'dir. İlde ilk dergi ise 30 Ekim 1950'de Ramiz Özler tarafından çıkarılan Aras Dergisi 'dir. Iğdır'da şu an faaliyet gösteren 20'ye yakın yerel gazete ve bir kanal (Iğdır TV) vardır. Bu gazetelerden 1 Eylül 1955'te Fazıl Şıktaş tarafından kurulan Yeşil Iğdır Gazetesi 50 yılı aşkın süredir yayın hayatına devam etmektedir. Diğer önemli gazeteleri ise; Güven, Çağdaş, Hudut Postası, Küllük Postası, Karakoyunlu Postası ve Dilucu'dur. ==Spor== } İlde boks, tekvando, karate, masa tenisi, satranç, bilardo, voleybol, basketbol, güreş, vücut geliştirme, judo ve halk oyunları branşlarında sporcu yetiştirilmekte ve bu branşlarda 1.580 lisanslı sporcu bulunmaktadır. Halen 45 hakem, 2 kadrolu antrenör ve 9 fahri antrenör mevcut olup, 20 spor kulübü, 1 kapalı spor salonu, 1 çim saha ve 1 adet de toprak saha bulunmaktadır. İl genelinde, atletizmle uğraşan 13, boksta 21, karatede 32 ve güreş dalında 9 sporcu bulunmaktadır. Iğdır Valiliği'nin Gençlik ve Spor sayfası Şehrin en başarılı ilk ve tek profesyonel takımı olan Iğdırspor, 1997-2007 yılları arasında 2. Lig ve 3. Lig'de mücadele edip tekrar amatör kümeye düşmüştür. Şehirde yetişen en ünlü futbolcu uzun bir süre Fenerbahçe'de top koşturan ancak şimdi Galatasaray'da oynayan Servet Çetin'dir. İlin basketbol ve voleybol gibi spor dallarında önemli bir başarısı bulunmamaktadır. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Kuruluşları Daire Başkanlığının 6 ve 9 Eylül 2007 tarihleri arası Gaziantep, Adıyaman ve Kilis illerinde düzenlediği Gap Spor Oyunlarında; basketbol, voleybol, masa tenisi, güreş, tekvando, badminton ve atletizm dallarında katılan İl Gençlik Spor Kulübü, 18 İlin katıldığı masa tenisi dalında gümüş madalya kazanmıştır.http://www.igdirfm.net/portal/news.php ==Kültür ve sanat== } Iğdır il merkezinde merkez ilçe ve Melekli beldesinde olmak üzere toplam 2 adet Halk Kütüphanesi mevcut olup, bu kütüphanelerde kitap ve süreli yayın bulunmaktadır.Sanat Tarihi Araştırmaları, İstanbul 1970, Rahmi Ünal

Kültürel ve doğal zenginlikler

} *Karakale Harabesi : Iğdır Ovası'nın batısında, Ermenistan sınırında, savunmaya elverişli olarak Urartular zamanında inşa edilmiştir. Bölgenin en eski yerleşim kalesi olup Orta Çağ'a ait bir yerleşim özelliği taşımaktadır. Çalpala Köyü'nün 2 km. batısındadır. *Selçuklu (Harmandöven) Kervansarayı : Iğdır İl Merkezi'ni Asma Köyü'ne bağlayan yolun 25. kilometresinde bulunan kervansaray 12. yüzyıl Selçuklu taş işlemeciliğinin en güzel eserlerinden biridir. 1986 yılında koruma altına alınmıştır. Ancak hala harabe halindedir. *Kültepe Mezarlığı : İl merkezine bağlı Melekli Beldesi yakınlarındadır. 1913 yılında yapılan kazılarda Urartular'a ait bir mezarlık keşfedilmiştir. Ayrıca süs eşyaları, silahlar ve mühürler de bulunmuştur. *Kümbet : Iğdır'ın Çakırtaş köyünde bulunmakta olan bu eser Selçuklular tarafından yapılmıştır. Ancak bu kümbetin bakımsızlıktan bazı yerleri önemli ölçüde tahrip olmuştur. *Iğdır Korganı (Kalesi) : Kale Ağrı Dağı'nın savunmaya elverişli sarp kayalarında kervan ticaretini kontrol altında tutmak için Oğuz Türkleri tarafından 11. yüzyılda Iğdır il merkezine 36 km uzaklıkta kurulmuştur. Yapılan restorasyona rağmen yer yer bir kale harabesini anımsatmaktadır. *Koç Başlı Mezarlar : Hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar, Iğdır'da kalıcı bir medeniyet izi bırakan Karakoyunlular döneminden kalmadır. Bu mezar taşları Karakoyunlulara göre yiğit ve kahraman olan kişiler ile genç yaşta ölen gençlerin mezarlarına dikilirdi. Bu gelenek Karakoyunlular'a Orta Asya Türk Kültürü'nden gelmiştir. Çünkü Karakoyunlular konar-göçer bir topluluktu ve Karakoyunluların iktisadi yapısı sadece hayvancılığa dayanıyordu. Ayrıca Iğdır'da Karakoyunlular ile ilgili 2 isim yerleşim birimlerine verilmiştir. Bunlardan biri Karakoyunlu ilçesi, diğeri ise merkez ilçeye bağlı Kuzugüden Köyü'dür. Iğdır'da bulunan Koç başlı mezar taşları "Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu"nca 1991 senesinde koruma altına alınmıştır. En çok başlı mezar heykeli bulunduran merkeze bağlı köyler; Aşağıerhacı, Bayraktutan, Çakırtaş, Küllük, Yaycı köyleridir. *Iğdır Soykırım Anıtı ve Müzesi : Bu anıt 1915-1920 tarihleri arasında bölgede yaşayan Ermeni saldırıları sembolize etmektedir ve ilgili belgeler bulundurulmaktadır. Her ay 4.000 civarında ziyaretçi müzeyi gezmektedir. Iğdır Soykırım Anıt-Müzesi görevlisinden alıntı 350 m² kapalı Müze 2 havuz ve 36 m yüksekliğinde 5 adet kılıçtan oluşmaktadır. Etrafı yeşil alan ve park olarak inşa edilmektedir. Toplam 14.000 m² alanı kapsamaktadır. Yerden yüksekliği 43,5 metredir. Dolayısıyla Türkiye'nin en yüksek anıtıdır. Yapımına 1 Ağustos 1997 tarihinde başlanmış ve 5 Ekim 1999 tarihinde hizmete girmiştir. Anıt inşaatında Türkiye'nin farklı illerinden getirilen mermerler kullanılmıştır. Ancak taşların eskimesi üzerine restorasyona tabi tutularak 2005 yılında yeniden ziyaretçilere ücretsiz olarak açılmıştır. Müzede Ermenilerin toplu öldürmesini ispatlayan ve Sözde Ermeni Soykırımı'nı reddeden belgeler ve eşyalar vardır. Müze girişinin sağ tarafındaki odada katliamlara ait fotoğraflar, sol tarafındaki odada ise soykırım araştırmaları için bir kütüphane bulunmaktadır. Müzede 570 adet kitap, 260 adet resim (cinayet resimleri), 1973-1985 yılları arasında Ermeni terör örgütü ASALA tarafından öldürülen diplomatların fotoğrafları korunmaktadır. Müzenin giriş kapısı Selçuklu geleneklerine göre yapılmıştır. Anıt, üçgen arazinin odak noktasında yükselmektedir. Suni bir tepenin ortasında konuşlandırılan 5 kılıcın da eğri uçları yukarıda birleşerek kubbe şeklini almaktadır. Bu haliyle Selçuklu türbelerini andırmaktadır.Iğdır Soykırım Anıtı(makale), Prof. Dr. C.A.Kıyasi *Leylek Heykeli : Iğdır şehir merkezinin girişinde bulunan devasa iki leyleğin bulunduğu heykel; leyleklerin Iğdır'ın sembollerinden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Turizm

Bölgede kendine has özellikleri olan Iğdır, Doğu Anadolu'nun Çukurova´sı olarak anılmaktadır. Tarihi, kültürü, folkloru, doğa güzellikleri ve özel iklim özelliği ile dört mevsimi bir günde yaşatan ve üç ülke ile sınır olan yakın zamanda bölgenin turizm merkezi olan ilin ayrı bir güzelliği de, ovasındaki meyve bahçeleri, pamuk tarlaları yamaçlarındaki kır çiçekleri, yaylalar, doğal su kaynakları ve ile hayat veren Aras Nehri ile Ağrı Dağı kentin turizm potansiyelini ortaya koyar. Ayrıca Ağrı Dağı, Iğdır'ın her noktasından görülebilmektedir.Kültür ve

Turizm

Yönleriyle Iğdır, Ziya Zakir Acar
Kentte dini günler olan Nevruz Bayramı ve Muharrem ayı ile 14 Kasım´da ilin düşman işgalinden kurtuluşunda çeşitli etkinlikler düzenlenir. Ayrıca Iğdır´da başta Kayısı Festivali, Korhan Yaylası Festivali ve Geleneksel Ağrı Dağı Festivali olmak üzere bir çok festival düzenlenmektedir.

Gelenek ve görenekler

*Evlenme: Evlenmede bazı devreler vardır. Bu devreler; kız beğenme, elçi gitme, söz kesme ve belge takma, nişan ve düğündür. *Kız Beğenme: Evlenme çağına gelen gençler ailenin iznini aldıktan sonra düğün vb. gibi yerlerde kız beğenirler. *Elçi Gitme: Erkek tarafı kız ailesince de beğenilirse kız tarafına hatırı sayılır kişilerle elçi gönderilir. Kız evine giden elçiler Allah'ın emrini alarak kızın rızası alınıp kız babasından istenir. *Söz Kesme ve Belge Takma: Kız tarafından söz alınınca erkek tarafı birkaç gün sonra söz kesmek için kız evine gider. Erkek tarafı bu gidişinde şeker, kolonya götürerek oradakilere ikram eder. Kız tarafına verilecek başlık ve altın gibi diğer şeyler kesin karara bağlanır. Daha sonra hayır dualarla kızın parmağına belge yüzüğü takılır. *Nişan: Kararlaştırılan günde nişan töreni yapılır. Nişan törenini bazı aileler çalgısız yemekli yaparlar. Bazı aileler ise çalgılı yaparlar. Düğünün bir safhasında kıza yüzük takılır. Erkek ailesi tarafından altın ve bilezikleri takılırken kız ve oğlanın yakın akrabaları ve komşuları da hediyelerini verirler. *Düğün: Nişandan sonra düğün günü her iki aile tarafından kararlaştırılır. Düğünden bir-iki gün önce düğün hazırlıklarına başlanır. Her iki aile alışveriş için pazara çıkar ve alınan eşyalar genellikle gelin ve gelin akrabalarına alınır. Bunun yanında söz kesme esnasında taahhüt edilen eşyalar alınır. Düğün töreninin yapıldığı günün ertesi gelinin duvağına gidilir. Burada da kızın ve erkeğin akrabaları çeşitli hediyeler verirler. *Koç Katımı: Bu yörenin en eski geleneklerinden biridir. Bu adet koyun sürüleri olanlar arasında yapılır. Ekim ayının son haftasında yapılan bu törende koçlar renk renk boyanır, çeşitli meyve (elma vs.) ve şekerlemelerle süslenir. Koç katımı günü bayram havasında yaşanır. Koçlar sürünün içerisine bırakılır. *Kirvelik: Kirvelik, Oğuz Türkleri'nden kalmış bir gelenektir. Ayrıca, Müslümanlar için de çocukları sünnet ettirmek İslam dininin gereklerindendir. Kirveleri çocuk sahipleri seçerler. Eskiden olduğu gibi bugün de kirveliğe çok büyük önem verilir. Şöyle ki kirve, kirve kızını alamaz. Bazı aileler sünnet yaparken aynen düğünde olduğu gibi çalgılı ve eğlenceli yaparlar. Bazı aileler ise yemekli yaparlar. Çocuklara sünnet olduktan sonra davetliler ve yakınları tarafından para ve çeşitli hediyeler verilir. Ayrıca, iki gün sonra da külden çıkarma yapılır. *Bayram Görmeleri: Bayram günleri akrabalar dostlar birbirlerini ziyaret ederler. Yörede Nevruz Bayramı'na da ayrıca büyük önem verilir. Bu bayramda da dost, akraba ve hasta ziyaretine gidilir, hal ve hatır sorulur.Iğdır Düğün Adetleri, Hidayet Demirelİlimiz Iğdır, 1993, Doç. Dr. İbrahim Güner

Muharrem ayı etkinlikleri

İl halkının bir kısmı Azeri kökenli olduğu için Azerbaycanlılar gibi Şiiliğin Caferi koluna mensuptur. Bu yüzden Kerbela Olayı özellikle Şiilerde büyük yasa yol açmıştır. Iğdır ve çevresinde Muharrem ayının ilk gününden başlayan 60 günlük yas tutma döneminde; eğlenmek, kız alıp vermek, düğün yapmak ve buna benzer hayır işlerinin yapılmamasına özen gösterilir. Muharrem ayının 10. gününe aşure, 9. gününe de taşura denir. Yas, ilk 10 günde belirgin bir biçimde tutulur. Muharrem'in birinci günü, Kerbela Yası'nın birinci günüdür. Camilerde ve evlerde mersiyeler okunur. Mersiyeye gelmek sevap sayılır. 9. gün olarak adlandırılan Taşura 'da; yemek ve ihsan verilir, traş olunmaz, banyo yapılmaz, kana kana su içilmez, çamaşır yıkanmaz. Her caminin bir destesi oluşturulur. Bu desteler, köy köy dolaşarak zinciri vücuduna vurarak Şahsey tepinir. 10. gün olan Aşure'de şii imamlarından biri olan Ali oğlu Hüseyin'in öldürülmesi dolayısıyla en büyük yas tutulur. Bu günde genellikle herkes siyah giyinir. Desteler, oldukça coşkulu bir şekilde zincir vurur. 10. günün öğle vaktine kadar bu törenler yapılır. Aşure gününde Iğdır'da her yer kapalıdır. Hatta Caferi Mezhebi´ne bağlı olmayanlar bile bu geleneğe uyup iş yerlerini açmazlar, törenlere katılırlar. Muharrem ayı boyunca camiler dolup taşar. Camilerde Kur'an-ı Kerim'den ayetler okunur ve hocalar halka Kerbela Olayı'nı anlatır.

Nevruz Bayramı kutlamaları

Nevruz, Iğdır halkında tabiatın uyanış duygusunu canlandırır ve büyük coşku yaratır. Iğdır'da 21 Mart'ta kutlanan Nevruz Bayramı'nda yapılan etkinlikler: *Evler ve bahçeler yeniden temizlenir, boya-badana yapılır. Halı ve kilimler yıkanır. *Aile fertleri imkanlar ölçüsünde bayramlıklar alır ve giyinir. *21 Mart'tan 3 hafta önce buğday ekilir ve Nevruz günü yeşil halde toplanarak aşurede kullanılır. *Yeddi-Levin denilen ve en az 7 çeşitten oluşan çerez ve meyve hazırlanır. *Fakir ve yoksullara yardım edilir. *Küs olanlar barıştırılır. *Hasta ziyaretlerine gidilir. *Baca baca yapılır (Ateş yakılıp üstünden atlanır). *Kapılara gizlice kulak asılır. *Yumurtalar kırmızıya boyanır ve tokuşturulur. *Kapılara şal asılır. *Çeşitli eğlenceler düzenlenir. *Kabir ziyaretleri yapılır. *Nişanlı kıza Nevruz hediyesi götürülür. *Küfür edilmez, dedikodu yapılmaz ve kavga edilmez. *Tatlı yapılıp, dağıtılır. *Korkak olarak bilinen insanların üzerine su dökülür.

Halk Oyunları

} Kafkas Oyunları'ndan özellikle Azeri Oyunları, bütün canlılığı ile Iğdır, Kars ve Ardahan başta olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde oynanmaktadır. Iğdır halkı ile Azerilerin halk kültürü bakımından yüksek derecede benzer olması bu iki halkın halk oyunlarının da yüksek derecede benzer olmasını sağlamıştır. Bu oyunlarda; kahramanlık, asalet, yardım severlik, vatan sevgisi, aşk, tabiat sevgisi gibi konular işlenmiştir. Bu oyunların tamamı veya en az biri ikisi her Iğdır'lı tarafından oynanabilinmektedir. Bu sayede kuşaktan kuşağa aktarılabilmektedir. Bu oyunlar genellikle; düğünlerde, sünnetlerde veya sevinçli günlerde oynanır. Iğdır Yöresi

Halk Oyunları

'nda Çalınan Müzik Aletleri: *Garmon, Davul, Goşa Nağara, Tar, Kemençe, *Balaban, Tulum, Tütek, Klarnet, Zurna

El Sanatları

Iğdır ve çevresinde el sanatlarında büyük bir canlılık göze çarpmaktadır. Köylerde özel kök boyanın kullanıldığı yün veya pamuktan birbirinden güzel halı, kilim, halça (bir tür kilim) örülmektedir. Bunların üzerinde genellikle Karabağ ve Kafkas motifleri görülmektedir. Bölgede bilhassa kış aylarının vazgeçilmez giyeceklerinden olan yün çoraplar da önemli bir yere sahiptir. Bunların üzerinde birbirinden farklı hayvan ve bitki motifleri görülmektedir.İlimiz Iğdır, 1993, Doç. Dr. İbrahim Güner

Yöresel Yemekleri

Yöreye ait pek çok lezzetli yemekler bulunur. Bazıları: *Taş Köfte, Yoğurt Çorbası(Şorbası), Bozbaş, Tavuk Çorbası, Kavurma, Gaygana *Ayranaşı, Sabahaşı, Helise, Tandır Şiş, Ekşili, Yağ Çorbası(Şorbası), Cılvır *Omacaşı, Sütlü Pilav, Tapan, Fetir, Omaç Helvası, Kaysafa, Lepeli Etli Pilav, Erişte *Kuymak, Hasıda, Kete, Kelecoş, Patlıcan Reçeli, Nabat ve Kavut. == Kardeş şehirler } *} *} Galeri == Resim:Iğdır Ovası.jpg†Ž|Iğdır Ovası Resim:Yaycı'dan Ağrı Dağı manzarası.jpg†Ž|Yaycı Köyü'nden Ağrı Dağı Resim:Kiti_Hidroelektrik_Santrali.JPG|Çalpala Köyü'ndeki Kiti Hidroelektrik Santrali Resim:Iğdır'dan Kışın Ağrı Dağı'nın Görünümü.jpg|Iğdır'dan Kışın Ağrı Dağı'nın Görünümü ==Kısa Notlar== *İIğdır'da 22 Haziran 1953'te ilk kez telefon görüşmesi yapıldı *1948'de Iğdır'ın ilk sineması olan "Aras Sineması" açıldı. *Ahıska Türkleri Iğdır'da ikamet etmektedir. *Ermenistan'da bulunan Metzamor Nükleer Santrali hem Iğdır hem de bölge halkı için tehlike taşımaktadır. *Ayrıca Küllük Köyü yakınında havaalanı inşa edilmektedir.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Iğdır (merkez) Resimleri

Iğdır
3 yıl önce

Iğdır, Iğdır ilinin merkezi olan şehirdir. Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Erzurum - Kars Bölümü'nde yer almaktadır. İl merkezi 3 beldeden ve 49 köyden...

Iğdır, Iğdır
Alibeyköy, Iğdır
7 yıl önce

Nihat. "Iğdır tarihi: tarih, yer adları ve bazı oymaklar üzerine". books.google.com.tr. Erişim tarihi: 17 Haziran 2009.  ^ "Iğdır Iğdır Merkez ALİBEYKÖY...

Obaköy, Iğdır
7 yıl önce

Şehitlik Anıtı" Iğdır Valiliği'nce yaptırılmıştır. 13 Eylül 2005 tarihinde ise valilik tarafından yenilenmiştir. Köy, Iğdır il şehir merkezine 7 km uzaklıktadır...

Kavaktepe, Iğdır
7 yıl önce

il merkezine 39 km uzaklıktadır. Köy,  / numaralı Iğdır-Doğubayazıt devlet/uluslararası yolu kenarında bulunmaktadır. ^ a b c d e f g h i j k "Iğdır Merkez...

Kavaktepe, Iğdır, 1997, 2000, 2007, Akyumak, Iğdır, Alikamerli, Iğdır, Aliköçek, Iğdır, Aralık, Iğdır, Asfalt, Asma, Iğdır, Aşağıerhacı, Iğdır
Karagüney, Iğdır
7 yıl önce

Karagüney, Iğdır ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Daha önceleri mezra olan köy, 2000 yılından sonra köy statüsü almıştır. Köy, Iğdır il merkezine 39 km...

Karagüney, Iğdır, 1997, 2000, 2007, Akyumak, Iğdır, Alikamerli, Iğdır, Aliköçek, Iğdır, Aralık, Iğdır, Asfalt, Asma, Iğdır, Aşağıerhacı, Iğdır
Elmagöl, Iğdır
7 yıl önce

Elmagöl, Iğdır ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Köy, 1928 yılından beri aynı adı taşımaktadır. Daha önceleri Suveren köyüne bağlı bir mezra olan...

Elmagöl, Iğdır, 1997, 2000, 2007, Akyumak, Iğdır, Alikamerli, Iğdır, Aliköçek, Iğdır, Aralık, Iğdır, Asfalt, Asma, Iğdır, Aşağıerhacı, Iğdır
Pınarbaşı, Iğdır
3 yıl önce

Pınarbaşı, Iğdır ilinin merkez ilçesine bağlı bir köydür. Nüfusu 2000 yılı itibarıyla 239 kişidir. Köyün adı, 1901 yılı kayıtlarında Sıçanlı olarak geçmektedir...

Iğdır Şehir Stadyumu
7 yıl önce

Iğdır Şehir Stadyumu, Iğdırspor'un maçlarını oynadığı stadyumdur. Stadın önceden 3.530 olan kapasitesi, 5.000 kişiye çıkarılmıştır. 100 kişilik oturaklı...

Iğdır Şehir Stadyumu, ?, Halfeli, Iğdır, Iğdır, Iğdırspor, Merkez, Iğdır, Stadyum, Taslak, Türkiye