İstanbul, tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, Türkiye'nin ve Avrupa'nın en kalabalık şehri.
Yaklaşık 12 milyonluk nüfusuyla dünyada kalabalık şehirlerinden biridir. 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle dünyada 34. sırada yer alır. Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir. İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur. İstanbul'un Avrupa'daki bölümüne Rumeli yakası, Asya'daki bölümüne ise Anadolu yakası denir. Dünyada iki kıta üzerinde kurulu tek metropoldür. 40 ilçesi vardır.
Dünyanın en eski şehirlerinden olan İstanbul, 330 - 395 yılları arasında Roma İmparatorluğu, 395 - 1204 ile 1261 - 1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu, 1204 - 1261 arasında Latin İmparatorluğu ve son olarak 1454 - 1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmıştır.
Konumu
İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır. İstanbul Boğazı boyunca ve Haliç'i çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur. İstanbul, batıda Avrupa yakası ve doğuda Asya yakası olmak üzere iki kıta üzerinde kurulu tek metropoldür. 32 ilçesi vardır. Sanal olarak 360tr [1] üzerinden gezilebilir.Dünyanın en eski şehirlerinden olan İstanbul, 330 - 395 yılları arasında Roma İmparatorluğu, 395 - 1204 ile 1261 - 1453 yılları arasında Bizans İmparatorluğu, 1204 - 1261 arasında Latin İmparatorluğu ve son olarak 1453 - 1922 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmıştır.
Etimoloji (İstanbul isminin 'adı' tarihi)
M.Ö. 667 yılında; İstanbul'a yerleşim kuran kolonist Megaralılar şehri o dönemdeki kralı Byzas için "Bizantium" ismini koymuştur. M.S. 196 yılında da Roma İmparatoru Septimius Severus şehri bir saldırı sonrasında ele geçirmiş, ancak bu sırada şehir bir harabe haline gelmiştir. Şehri yeniden onarınca, bir çok Romalı da İstanbul'a göç etmiştir. Her ne kadar Severus şehre oğlunun ismi Augusta Antonina (İmparator olunca ismi Antoninus Caracalla olmuştur) vermek istese de rivayete göre, Konstantin şehre Konstantinopolis ismini vermesinden öncesine kadar halk arasında bu şehre Nova Roma (Yeni Roma) deniliyordu.Konstantin de en başında şehrin resmi ismini Nova Roma koymak istedi; ancak dini anlaşmazlıklar çıkınca bundan vazgeçti. İstanbul adının kökeninin Antik Yunancaya da dayandığı rivayet edilir. Türkler İstanbul'u ele geçirmesi sırasında ve öncesinde; Selçuklularda olduğu gibi şehre Stamboul-Stambul demekteydiler. Türklerin yanı sıra; 10'uncu yüzyılda Arapların 12'inci yüzyılda da Ermenilerin şehre bu isimle çağırdıklarını öngörürler. Ancak; devlet işlerinde Osmanlı İmparatorluğu Konstantiniyye ismini kullanır.
Şehrin İstanbul-İstambol ismini sık kullanması ise 17'inci yüzyılda; Evliya Çelebi'nin şehirden bu isimle bahsetmesiyle başlar. İstanbul kelimesi Yunanca "εις την Πόλιν" ya da "στην Πόλη" (eis tén pólin ya da sten pole = şehire doğru ya da şehirde ) tümcesinden gelir. 18'inci yüzyılda III. Mustafa döneminde ise; paraların üzerinden Konstantiniyye kaldırılarak, İstambol'u koyunca resmiyete dönüşür. (1770)
İstanbul'a farklı isimler veren pek çok dil vardır:
- Rumca: Konstantinopolis, Istinpolin, Megali Polis, Kalipolis, Vizantion
- Latince: Bizantium, Antoninya, Alma Roma, Nova Roma
- Slavca: Çargrad, Konstantingrad
- İbranice: איסטנבול (İs-tan-bul), Ortaçağ'da קושטא (Kuş-ta)
- Vikingce: Miklagard
- Ermenice: Vizant, Stimbol, Esdambol, Eskomboli
- Arapça: Bizantiya, el-Mahsura, Kustantina el-uzma
- Selçuklular zamanında: Konstantiniyye, Mahrusa-i Konstantiniyye, Stambul
- Eski Rusça: Çargrad, Vizantiy, Konstantinopol, Stambul
- Osmanlıcada: Dersaadet, Deraliyye, Mahrusa-i Saltanat, Istanbul, Islambol, Darü's-saltanat-ı Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darü'l-Hilafetü 'l Aliye, Payitaht-ı Saltanat, Dergah-ı Mualla, Südde-i Saadet, Kostantiniyye ( قسطنطينيه )
- Fransızca : Stamboul
- İspanyolca : Estambul
- Macarca : Isztambul
- Litvanca : Stambulas
- Letonyaca : Stambula
- Arnavutça : Stambolli
- Galce : Iostanbúl
- Lazca: Poli
- Ladino: Estanbol
- Farsça: Estanbol
- Rumence:İstambul
Tarihçe
Her ne kadar 300.000 yıldan bu yana Dünya 3 kez Buzul Çağı geçirip, toprak kütlesi yer değiştirse de; Küçükçekmece'deki Yarımburgaz mağarasında Neolitik ve Kaltolitik insanlara değin izler bulunmuştur. Dudullu'da Alt Paleolitik Çağ, Ağaçlı'da Orta Paleolitik Çağ ve Üst Paleolitik Çağ'da kullanılan aletlere rastlanılmıştır. Ancak, Dünya'nın herhangi bir yerinde bu çağlara değin izlere rastlanabilir. Yaşadığımız son buzul çağı sonrasındaki izler M.Ö. 5000 yıllarına aittir.M.Ö. 5500 yıllarına ait fikirtepe yazıtlarının bulunması ile kalkolitik çağda da başkent olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul'un kent tarihini 4 ana başlıkta toplayabiliriz. Bunlar; İstanbul'un isminin Byzantium olduğu ikinci yerleşim dönemleri, Konstantin tarafından kurulan Bizans İmparatorluğu'ndaki Konstantinopolis dönemi, Osmanlı İmparatorluğu dönemi ve Cumhuriyet sonrası dönemi.
İstanbul, Roma İmparatorluğu (330-395)'nun, daha sonra Bizans İmparatorluğu (395-1204, 1261-1453) ve Latin İmparatorluğu (1204-1261)'nun, son olarak da Osmanlı İmparatorluğu (1453-1922)'nun başkenti olmuştur. Romalılar ve Bizanslılarca başkentleri Konstantinopolis, Osmanlılarca başkentleri Stambul, İslambol, Konstantiniyye, Dersaadet v.b. anılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nce şehir 1930 yılından beri resmi olarak İstanbul diye adlandırılmaktadır.
Bizans Dönemi
Bu dönem M.Ö. 660 ile M.S. 324 yılları arasını kapsar. M.Ö. 667'de Megara halkı; şehre yerleştikten sonra; kralı Byzas için, Byzas'ın yeri veya şehri anlamındaki Bizantium (Byzantium ya da Bizantion - Βυζάντιον) ismini koyar.
Bilinen efsaneye göre Megaralılar Ege Denizi'nde kuzeye doğru yol alır, bu sırada Kral Byzas'a da Delfi kahininden "körün zıttı"'nda yeni bir şehir kuracağını söyler. Mageralılar da Boğaziçi'ye ulaştıktan sonra, koyları gezer ve dönemin Kalkedon'u (Χαλκηδών) günümüzde Kadıköy olan yere şehrin ilk temellerini kurar.
Megaralılar daha sonra Sarayburnu'na da yerleşmiş; ancak bir çok kez şehir istilaya uğramıştır. M.Ö. 269'da Bitinyalılar tarafından ele geçirilmiştir. M.Ö. 202'de Bitinyalılar Makedonların istilasından korkarak; Roma'dan yardım talebinde bulunmuş ve Roma kültürü yavaşça şehri etkilemeye başlamıştır. M.Ö. 146'dan itibaren de Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Şehir o dönemden itibaren; Bitinya-Pontus eyaletinin içinde olmuştur.
Roma İmparatoru "Septimus Severus" şehri, halk Partlıları tuttuğu için M.S. 196'de şehri istila eder ve şehir neredeyse tamamen yokolur. (Başka bir görüşe göre de Severus şehirdeki tüm yerleşim yerlerini yakmıştır) Severus şehri oldukça beğendiği için; şehri tamamen yeniden kurar. Bu dönemde Roma'da yaşanan sorunlardan dolayı; Roma halkının büyük bir çoğunluğu İstanbul'a göç eder. Bu dönem içerisinde; Roma'dan İstanbul'a gelenler şehre "Nova Roma" (Yeni Roma) diyecektir; ancak bu isim hiç bir zaman resmiyet kazanmaz.
269 yılında Gotların egemenliğine geçen şehir; 313'de de Nikomedyalıların eline geçer. Konstantin da Nikomedyalılardan şehri alır ve Roma İmparatorluğu'nun başkenti olur.
Bizans İmparatorluğu Dönemi
Bu dönem 324 - 1453 yılları arasını kapsar. I. Konstantinus şehri ele geçirip Roma İmparatorluğu'nun başkenti yaptıktan sonra, şehir ayrıca Roma'nın doğusunun yönetim merkezi olur. Romalı nüfusu bu dönemde, Romalı soyluların göçü de dahil olmak üzere önemli boyutta arttı. Bu dönemde; yeni bir mimari yapıyla şehir oldukça genişledi. 100 kişilik bir hipodromun (Sultanahmet Meydanı) yanı sıra, limanlar ve tu tesisleri yapıldı.
Konstantinus'un döneminde şehre Nova Roma dese de; 11 Mayıs 330 da şehrin ismi Konstantinopolis oldu. Döneminde Dünya'nın en büyük katedrali olan Ayasofya'yı 360'da kuran Konstantin; böylece Roma İmparatorluğu'nun dinini de Hristiyanlık olarak değiştirdi. Pagan Roma dinine inanan batı ile ilk kopuş da bu dönemde başladı. Her ne kadar; Bizans İmparatorluğu I. Theodosius'un ölümü ile başlasa da; Bizans İmparatorluğu Konstantinus Hristiyanlığı getirmesine duyduğu saygıdan kendisini hep bir Bizans İmparatoru olarak görmüş; 1453'deki çöküşüne kadar da 10 İmparatorunun daha ismi Konstantinus olmuştur. Bu dönemde İstanbul'un rolü oldukça stratejiktir; Avrupa ve Asya arasında bir kapı olmuştur. Bu vesile ile, ticaret, kültür ve diplomasinin yapıldığı bir merkezdir. Bu dönemde şehrin ismi "Poli" (şehir) de olmuştur.
476'da Batı Roma'nın yıkılması sonrasında da; Batı Roma İmparatorluğu'ndaki Romalıların büyük bir çoğunluğu buraya göç etmiş, ve Bizans İmparatorluğu'nun da başkenti İstanbul olmuştur. 543'de nüfusun yarısının ölümüne sebebiyet veren veba salgınından sonra; şehir İmparator I. Jüstinyen döneminde yeniden inşa edilmişdir.
700lü yıllarda Sasaniler ve Avarlar'ın saldırısına uğrayan şehir; 800lü yıllarda Bulgarlar ve Arapların, 900lü yıllarda ise Ruslar ve Bulgarların saldırısına uğramıştır.
Ancak; saldırılar arasında en yıkıcı olanı 1204 yılında olmuştur. Haçlılar tarafından; 4. Haçlı Seferi'nde 1204 yılında ele geçirilen şehir yağmalanmış; halkın büyük bir çoğunluğu şehirden kaçmış; yoksul ve enkaz içinde bir kente dönüşmüştür. Bunun sebebi Batı Roma'da büyüyen Latinlerin; Katolik Hristiyanlık anlayışı ile Bizans'daki Ortodoks Hristiyanlık inanışı arasındaki farklılıklar ve uyumsuzluklardır. Bu dönem sonrasında, 1261 yılında Palailogos Hanedanından; Michael VIII Palaeologus şehri tekrar ele geçirmiş ve Latin'lerin dönemini sona erdirmiştir.
Bu dönemden sonra giderek küçülen Bizans; Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1391'den sonra kuşatılmaya başlamış; en sonunda 29 Mayıs 1453'de Osmanlı İmparatorluğu'nun himayesine geçmiştir. İstanbul'un fethi, Dünya tarihinde Orta Çağ'ın sonunu simgelemektedir.
Osmanlı Dönemi
Bu dönem 1453 - 1923 yılları arasını kapsar. 29 Mayıs 1453'de; Osmanlı İmparatorluğu padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 53 gün süren kuşatması sonrasında; İstanbul Osmanlı'nın 3'üncü ve son başkenti olur.
Osmanlının ele geçirmesinden sonra; Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı'nın da kurulması ardından bir çok okul ve hamam açılır. Dünya'nın ve İmparatorluğun dört bir yanından insanlar İstanbul'a taşınır. Yahudilerin, Hristiyanların ve Müslümanların beraber yaşadığı kozmopolit bir toplum olur. Bizans döneminden kalan, eski binalar ve surlar onarılır. Fetihten 50 yıl sonra; İstanbul Dünya'nın en büyük şehirlerinden biri olur. "Küçük Kıyamet" olarak da adlandırılan; 14 Eylül 1509 İstanbul Depremi sonrasında (8 şiddetinde olduğu ileri sürülmektedir); 45 gün süren artçı sarsıntılarla binlerce bina yıkılır ve bir çok insan yaşamını kaybeder.
1510 yılında; Sultan II. Beyazıd; 80.000 kişinin çalışmasıyla şehri yeniden kurar. Günümüzde de varolan eserlerin büyük bir çoğunluğu bu dönemden kalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde; mimari ve sanat konularına önem verilir. Mimar Sinan camiler ve diğer binalar kurar. Lale Devri döneminde; Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1718 yılından itibaren; itfaiye'yi kurmuş, ilk matbaayı açmış ve fabrikalar kurmuştur. 3 Kasım 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında da batılaşma süreci hızlanmış; ve bir çok alanda yenilikler yaşanmıştır.
Haliç'in üzerine köprü; Karaköy'e tünel, demiryolları, kentin içindeki deniz taşımacılığı, belediye örgütlerinin, hastanelerin kurulmasıyla modern bir şehir halini almıştır. 1894 yılında; Üçyüzon Depremi'ni yaşayan İstanbul, tekrar büyük bir zarar görmüş, Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarında 13 Kasım 1918'de İtilaf Devletleri donanmasınca da işgal edilmiştir.
29 Ekim 1923'de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla da İstanbul'un 2500 yıldır süren başkentlik dönemi de sona ermiştir.
Osmanlı ve Bizans kayıtlarında, 1291 Yıldırım Bayezıd döneminde İstanbul’un alınması amacıyla yapılan kuşatma kaldırılırken, yapılan anlaşma gereği Sirkeci’de bir Türk mahallesi kurulması şartına uygun olarak Göynük ve Taraklı’dan 760 hane Manav İstanbul’a yerleştirilmiştir. Yani İstanbul’a yerleştirilen ilk yerli Türklerin, bu yöreden giden Manavlar olduğu kaynaklarca da doğrulanmaktadır. Özellikle anadolu yakasındaki türklerin kökeni manavlardır.
Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet sonrası 1923-1950 yılları arasında fiziksel atılımlar olmuştur. 1900'lerin başında 1 milyon olan nüfus, 1927'de 690.000'e düşmüştür, 1935'de 740.000 ve 1945'de tekrar 900.000'e ulaşmıştır. 1950'lerde Balkanlar'dan göç almıştır. Bu dönemde şehirleşmede gecekondular önplana çıkmaktadır. 1960'larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başlamıştır. 1970'lerde hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazanmıştır. Bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin artması Boğaziçi Köprüsü'nün yapılmasında etkili olmuştur ve ulaşımda önemli bir yere gelmiştir. İstanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı bir alan iken 1980'de 60 kilometre yarıçapa ulaşmıştır. 1990'ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlanmıştır ve sonucunda İETT'nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalışmışlardır.
Coğrafya ve İklim
Coğrafya
İstanbul'un kuzey ve güneyi denizlerle çevrili.Kuzeyinde Karadeniz,güneyinde Marmara Denizi vardır. Batısında Tekirdağ'ın Çerkezköy, Çorlu, Marmara Ereğlisi ve Saray ilçeleri, doğusunda Kocaeli'nin Gebze, Körfez ve Kandıra ilçeleri bulunur. Boğaziçi'ndeki Fatih Sultan Mehmet ve Boğaz Köprüleri şehrin iki yakasını birbirine bağlar. İstanbul, idari olarak 32 ilçe, 112 köye ayrılır.İklim
İstanbul'un yazları sıcak ve nemli; kışları soğuk, yağışlı ve bazen karlıdır. Yıllık yağmur düşüşü 870mm dir. Nem yüzünden, hava sıcak olduğundan daha sıcak; soğuk olduğundan daha soğuk hissedilebilir. Kış aylarındaki ortalama ısı 7°C ile 9°C civarındadır ve kar yağışı genelde görülür. Kış aylarında bir iki hafta kar yağabilir. Haziran'dan Eylül'e kadar otalama sıcaklık 28°C dir.En sıcak ay Haziran (23.2)°C, en soğuk ay da Ocak (5.4°C) dır. Şu ana kadar en sıcak hava; Ağustos 2000'de 40.5°C olarak kaydedilmiştir. En soğuk hava ise; Şubat 1927'de -16.1°C olarak kaydedilmiştir.
Şehir biraz rüzgarlıdır; ortalama rüzgar hızı saatte 17km dir.
Yaz en kuru mevsimdir, ama Akdeniz iklimlerin aksine kurak mevsim yoktur.
Nüfus
İstanbul'un nüfusu son 25 yılda 4 katına çıkmıştır. İstanbul'da yaşayanların yaklaşık %65'i Avrupa yakasında; %35'si de Anadolu yakasında yaşar. İşsizlik sebebi ile bir çok insan İstanbul'a göç etmiş, genelde şehir etrafında gecekondu mahalleleri oluşturmuştur.
İstanbul'un ilçeleri
İstanbul ili, Adalar, Arnavutköy, Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beykoz, Beylikdüzü, Beyoğlu, Büyükçekmece, Çatalca, Çekmeköy, Eminönü, Esenler, Esenyurt, Eyüp, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kadıköy, Kağıthane, Kartal, Küçükçekmece, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri, Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Şişli, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar, Zeytinburnu ilçelerinden oluşur.Eğitim
Üniversiteler
İstanbul'da yedi devlet üniversitesi, on altı vakıf üniversitesi bulunmaktadır.Devlet Üniversiteleri
- Boğaziçi Üniversitesi
- Galatasaray Üniversitesi
- İstanbul Teknik Üniversitesi
- İstanbul Üniversitesi
- Marmara Üniversitesi
- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
- Yıldız Teknik Üniversitesi
İstanbul'daki Vakıf Üniversiteleri
- Bahçeşehir Üniversitesi
- Beykent Üniversitesi
- Bilgi Üniversitesi
- Doğuş Üniversitesi
- Fatih Üniversitesi
- Haliç Üniversitesi
- Işık Üniversitesi
- Kadir Has Üniversitesi
- Koç Üniversitesi
- Maltepe Üniversitesi
- Okan Üniversitesi
- Sabancı Üniversitesi
- Ticaret Üniversitesi
- Yeditepe Üniversitesi
İstanbul'daki önemli mekanlar
Surlar
İstanbul Surları, İstanbul'un etrafını çeviren surlar tarihte 7. yy.dan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı M.S. 408'den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu'ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray'a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule'ye, Yedikule'den Topkapı'ya, Topkapı'dan Ayvansaray'a uzanıyordu.
Surların uzunluğu 22 km.dir. Haliç surları 5.5 km., kara 6,5km. Marmara Surları 9 km.dir.
Kara surları üç bölümden oluşur. Hendek, dış sur, iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m. aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 m.lik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 m. yüksekliğindedir.
Saraylar
*Dolmabahçe Sarayı: Dolmabahçe Sarayı, Karaköy'den Sarıyer'e uzanan sahil şeridinin Kabataş ile Beşiktaş arasında kalan bölümünde, Marmara Denizi'nden Boğaziçi'ne deniz yoluyla girişte sol sahilde, Üsküdar'ın karşısında yer alan saray. Denizden yer alınıp doldurulmasıyla ortaya çıkan alana yapıldığı için dolmabahçe adını almıştır. Yapımı için dış devletlerden borç alınmıştır.
- Beylerbeyi Sarayı: Beylerbeyi sarayı 1861-1865 yıllarında, eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a yaptırılmıştır.
- Topkapı Sarayı: Topkapı Sarayı, İstanbul'da yer alan ve dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir.
- Yıldız Sarayı: Yıldız Sarayı ilk kez Sultan III. Selim'in (1789-1807) annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmış, özellikle Osmanlı padişahı II. Abdülhamit zamanında Osmanlı Devletinin ana sarayı olarak kullanılmış, günümüzde Beşiktaş İlçesi’nde yer alan bir saraydır. Dolmabahçe Sarayı gibi tek bir bina halinde değil, Marmara denizi sahilinden başlayarak kuzeybatıya doğru yükselip sırt çizgisine kadar tüm yamacı kaplayan bir bahçe ve koruluk içine yerleşmiş saraylar, köşkler, yönetim, koruma, servis yapıları ve parklar bütünüdür.
*Çırağan Sarayı: İstanbul, Beşiktaş ilçesi, Çırağan Caddesi üzerinde bulunan tarihi saray.
Haliç ve Boğaziçi’nin en güzel yerleri sultanlar ve önemli kişilere saray ve köşkleri için tahsis edilmişti. Zaman içinde bunların bir çoğu yok olmuştur. Büyük bir saray olan Çırağan da 1910 yılında yanmıştı. Önceki bir ahşap sarayın yerinde 1871 yılında Sultan Abdülaziz tarafından Saray Mimarı Serkis Balyan’a yaptırılmıştı. Dört yılda 4 milyon altına mal olan yapının ara bölme ve tavanı ahşap, duvarlarda mermer kaplıydı. Yapımı için Avrupa devletlerinden borç alınmıştır.
Taş işçiliğinin üstün örnekleri sütunları zengin döşenmiş, mekanlar tamamlardı. Odalar nadide halılarla, mobilyalar altın yaldızlar ve sedef kalem işleri ile süslüydü. Boğaziçi’nin diğer sarayları gibi Çırağan da birçok önemli toplantıya mekan olmuştu. Renkli mermerle süslenmiş cepheleri, abidevi kapıları vardı ve arka sırtlardaki Yıldız Sarayına bir köprü ile bağlanmıştı. Cadde tarafı yüksek duvarlar ile çevriliydi. Yıllar boyu harabe halinde duran kalıntı büyük tamirler sonunda yeniden ihya olmuş, yanına ilave edilen eklentiler ile beş yıldızlı, güzel bir sahil oteline dönüştürülmüştür. Bahçesinde süs havuzu, bir iskele ve bir helikopter pisti bulunmaktadır. Günümüzde birçok sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.
Meydanlar
Taksim Meydanı
Taksim semti ve meydanı adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği", Taksim Maksemi'nden almıştır.
Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor. Meydanın başlangıcından Tünel'e kadar nostaljik tramvay çalışır.
Taksim Meydanı’nın simgesi haline gelen Cumhuriyet Anıtı İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılmış, 1928 yılında yerine yerleştirilmiştir. Anıtın yapımı 2,5 yıl sürmüş, anıt taş ve bronz kullanılarak yapılmıştır. Maliyeti için halktan para toplanmıştır. Cumhuriyet dönemi anıtlarından ilk defa figüratif bir anlatımla Atatürk'ü ve yeni düzeni anlatan bir heykeldir. Anıt dikilmeden önce Taksim'de alan özelliği yoktu.
Sultanahmet Meydanı
İstanbul'un en önemli meydanlarından biri. Bizans devrinde Hipodrom olarak bilinirdi. “Hipodrom” Yunanca "hippos" (at) ve "dromos" (yol) sözcüklerinin bileşiminden oluşan ve "atyolu" anlamına gelen bir kelimedir. Osmanlı döneminde buraya At Meydanı denirdi.
Günümüze çok az kalıntıları kalan Bizans devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti. “Büyük Saray” diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir. Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu. Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk kilometre taşı da buradaydı.
Osmanlı zamanında da Yeniçeri isyanları bu bölgede olur, kırk gün kırk gece süren şehzade sünnet düğünleri, şenlikler burada yapılırdı. İstanbul'da Halide Edip'in işgale karşı konuşma yaptığı 1920 Sultanahmet mitingi de burada yapılmıştır.
Meydanın orta yerinde Kayzer Wilhelm'in ziyaret hatırası olarak yapılmış olan Alman Çeşmesi bulunmaktadır. Meydanın batısında ise İstanbul Adliyesi yer almaktadır. Meydan günümüzde İstanbul'un en önemli turistik merkezidir.
Beyazıt meydanı
İstanbul'un Eminönü ilçesinde bulunan tarihi bir meydandır.İstanbul Üniversitesi ve Tarihi Kapalı Çarşı'ya ev sahipliği yapmaktadır.Beyazıt Camiini de içinde bulunduran meydan turistlerin uğrak noktasıdır.Ulaşım
Şehre ulaşım
Şehre havayolu, karayolu, denizyolu ve demiryolu ile ulaşmak mümkündür. Şehrin 2 adet uluslararası havalimanı mevcuttur.Bunlar Yeşilköy Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanı dır.
Büyük İstanbul Otogarı 1980'li yıllarda Topkapı'da bulunan İstanbul Trakya Otogarı'nın yetersiz gelmesi üzerine, 1987'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Büyük İstanbul Otobüs İşletmeleri Anonim Şirketi arasında imzalanan antlaşmayla yapımına başlanmış, 1994 yılında hizmete girmiştir.Avrupa'nın en büyük otogarı olmakla beraber dünyanın en büyük 3. otogarı konumundadır.
Haydarpaşa Garı, 1908'de İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen tren garıdır. Gar, TCDD'nin ana istasyonudur. İstanbul'un Anadolu Yakasında Kadıköy'de bulunur. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Bağdat Demiryolu yanında İstanbul-Şam-Medine (Hicaz Demiryolu) seferleri de yapılmaya başlanmıştır.İstanbul hakkında detaylı bilgi için "Ayrıca Bakınız" listesindeki linkleri inceleyebilirsiniz. * İstanbul Büyükşehir Belediyesi * İstanbul Belediye Başkanları
İstanbul haritası için bakınız
Linkler
Liste - Türkiye'nin illeri |
---|
Adana | Adıyaman | Afyon | Ağrı | Amasya | Ankara | Antalya | Artvin | Aydın | Balıkesir | Bilecik | Bingöl | Bitlis | Bolu | Burdur | Bursa | Çanakkale | Çankırı | Çorum | Denizli | Diyarbakır | Edirne | Elazığ | Erzincan | Erzurum | Eskişehir | Gaziantep | Giresun | Gümüşhane | Hakkari | Hatay | Isparta | Mersin | İstanbul | İzmir | Kars | Kastamonu | Kayseri| Kırklareli | Kırşehir | Kocaeli | Konya | Kütahya | Malatya | Manisa | Kahramanmaraş | Mardin | Muğla | Muş | Nevşehir | Niğde | Ordu | Rize | Sakarya | Samsun | Siirt | Sinop | Sivas | Tekirdağ | Tokat | Trabzon | Tunceli | Şanlıurfa | Uşak | Van | Yozgat | Zonguldak | Aksaray | Bayburt | Karaman | Kırıkkale | Batman | Şırnak | Bartın | Ardahan | Iğdır | Yalova | Karabük | Kilis | Osmaniye | Düzce |
İstanbul'un tarihi mekanları
- Topkapı Sarayı
- Ayasofya
- Kapalı Çarşı
- Sultanahmet Camii
- Süleymaniye Camii
- İstiklal Caddesi
- Haliç
- Galata Kulesi
- Dolmabahçe Sarayı
- Taksim Meydanı
- Yerebatan Sarnıcı
- Beylerbeyi Sarayı
- Kız Kulesi
- Galata-Pera
İstanbul ile ilgili diğer bilgiler
- İstanbul ilçeleri
- İstanbul semtleri
- İstanbul camileri
- İstanbul çeşmeleri
- İstanbul köprüleri
- İstanbul tepeleri
- Yedi Tepe ve İstanbul
- İstanbul resimleri
- İstanbul haritası
- İstanbul şiirleri
- İstanbul tarihçesi
- İstanbul coğrafi yapısı
- İstanbul nüfusu
- İstanbul müzeleri
- İstanbul adaları
- İstanbul kiliseleri
- İstanbul şarkıları
- İstanbul köyleri
- İstanbul gölleri
- İstanbul Boğazı
- İstanbul surları
- İstanbul sarayları
- İstanbul ekonomisi
- İstanbul belediye başkanları
- İstanbul valileri
- İstanbul hastaneleri
- İstanbul liseleri
- İstanbul üniversiteleri
Kaynaklar
Bu sayfadaki içeriğin hazırlanmasında Vikipedi sitesinden faydalanılmıştır.
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce