Uluslar arası karayolu (D-400) ve Gaziantep-Tarsus otoyolu (TEM), hatta demiryolunun geçtiği güzergah binlerce yıldan beri "Maraş Yolu" olarak kullanılmıştır. Bu güzergah Gavur Dağlarını, meşhur Aslanbeli (Nurdağı Tepesi) denen yerden aşarak Çukurova ile doğu arasında bir köprü olmuştur. Bu yoldan M.Ö.333'te İran Kralı Dara ve ordusu da geçmiştir. 1671 yılında Evliya Çelebi de aynı yolu kullanmıştır.
Gavur Dağları tarihin en eski devirlerinden itibaren kaynaklarda yer almış ve birçok tarihi olaya sahne olmuştur. M.Ö. 3.bin yılı Mezopotamya kaynaklarında (Eski Akat ve Sümer), "Amanum", imparatorluk devrine ait bir Hitit tabletinde "Amana", M.Ö. 4 - 7 yy. Asur yazıtları da "Hamanu", klasik kaynaklarda "Maurun Oros" ( Karadağ ), haçlılar devrine ait batı kaynaklarında "Montana Migra" (Karadağ)İslam kaynaklarında ise "Cebel'ül - lukkam" olarak kaydedilmektedir.
Boğazköy kökenli Naramsin Tabletinde "Sedir Ağacı (Amanos) kralı İskuppu" adının gecmesiyle eski dönemlerde Gavur Dağlarının çeşitli ağaçlar bakımından zenginliğini, bölgede M.Ö. 3. binin sonunda yerli halkın Akadlarca da tanınan bir siyasi birlik oluşturduklarını görmekteyiz.
Amanos Klik yasında Prokonsüllük yapmış olan, meşhur hatip ve devlet adamı Çiçeronun M.S. 51'de yazdığı mektupta da Amanos'lardan bahsedilmektedir .
M.S. 2. yy.'de Roma çağında, Küllü Köyünün yakınlarında yerleşik bir toplumun yaşadığı bugün hala var olan gömütlerden anlaşılmaktadır.
Osmaniye üzerinden doğuya giden ikinci yol, Örenşar, Kastabala'dan gelip, Karatepe üzerinden anti-torosları aşan, halk arasında Ağyol, Kocayol diye bilinen yoldur.
Böylesine geniş, işlek ve sulak bir bölgenin merkezini oluşturan yukarı Çukurova, doğal olarak antik çağlardan beri önemli bir yerleşim bölgesi olmuştur.
Osmaniye'nin kuruluşu
Padişah Abdulaziz, devletin çöküşünü önlemek amacıyla bir dizi reform yapmıştır. Bu reformlar arasında Gavur Dağları, Kurt dağları, Kozan Dağları ve Kahramanmaraş'a kadar olan bölgedeki Türkmen isyanlarının bastırılması, Zeytun Ermenileri terörünün önlenmesi ile göçebe yaşayan aşiretlerin yerleştirilmesine ilişkin çalışmalar, hem ülkenin, hem de, bölgenin kaderini değiştirmiştir.Bölgedeki isyan ve terör sorununun çözümlenmesi için askeri yönden Derviş Paşa, siyasi yönden Ahmet Cevdet Paşanın yönetimindeki "Fırka-i İslahiye" adında bir reform ordusu kurulmuştur. Fırka-i İslahiye'nin yöredeki askeri harekatı ve reform çalışmaları Mayıs 1865 (Muharrem 1282) de başlamış, üç yıl gibi çok kısa bir süre sonunda, şubat 1867 (Zilkade 1284) de tamamlanmıştır.
Bu hareket esnasında, Yarpuz'da ki Türküdüzü çatışmalarından başka ciddi çatışma çıkmamış, ağaların ve beylerin hemen hepsi, kendi istekleriyle devlet güçlerine teslim olmuşlardır. Fırka-i İslahiye'de, her aşireti kendi kışlaklarına veya istedikleri yerlere iskan etmiştir. Buna rağmen dönemin ünlü halk ozanı Dadaloğlu'nun, Osmanlı'ya ve Fırka-i İslahiye'ye tepkilerini anlamak mümkün değildir.
Osmaniye'yi fırka-i İslahiye kurmuştur. Osmaniye'nin kuruluş sebeplerinden birincisi, burada, Hacı Osmanlı Köyü adında çok eski bir köyün olması, ikincisi, bu köyün, yörenin en saygın köyü olması, üçüncüsü ve belki de en önemli sebep burasının merkezi konumudur. Adına da zorunlu iskan nedeniyle halkın incinmiş olan gururunun okşanması için, buradaki köyün adı verilmiştir. Bir başka yoruma göre ise, Osmanlı Devletine duyulan saygıdan dolayı "Osmaniye" denmiştir. Osmaniye; "Osmanlılara ait" anlamına geldiği gibi "Osmanlının eli, Osmanlının yurdu" anlamlarını da çağrıştırmaktadır.
Osmaniye, 20 Ağustos 1865 (26 Rebiülevvel 1282) de, Fırka-i İslahiye, Hacı Osmanlı Köyüne geldiği gün fiilen kurulmuştur. Ardından kaza (Kaymakamlık) yapılmıştır. Aynı yıl, Hacı Osmanlı Köyü halkı, şimdiki Hacı Osmanlı Mahallesini, Alibekiroğulları, Bostancıdamı denilen şimdiki Alibekirli Mahallesini, Tecirli'lerden Cırnazlı aşireti de, Rızaiye Mahallesini oluşturdular. Daha sonra Kafkas'lardan gelen göçmenler de, "Dağıstan" denilen, şimdiki Alibeyli Mahallesini kurmuşlardır.
Tecirli, Çenetoğlu ve bugünkü Ceyhan ilçesinin sınırları içinde kalan Cerit Nahiyelerini Osmaniye Kaymakamlığına, Osmaniye Payas (Üzeyir) Sancağına, Payas Sancağı da, Halep Valiliğine bağlanmıştır. Ancak 1867'de Payas, Kozan ve Adana Sancakları, Halep Valiliğinden alınmış, yeni kurulan Adana Valiliğine bağlanmıştır. Bu tarihte Osmaniye'nin nüfusu, nahiyeleriyle beraber 1388 hane, yaklaşık 1388x5=6.940 kişidir.
1872 yılında Osmaniye'nin Kaymakamı, Alibeyli Mahallesine de adı verilen Ali Efendidir. Bu tarihte ilçede; 1 Hükümet Konağı, 1 Cami, 3 Mescit, 1 Medrese ve 45 Dükkan ile 405 hane (yaklaşık 405 x5 =2. 025 nüfus) bulunmaktadır.
Linkler
Liste - Türkiye'nin illeri |
---|
Adana | Adıyaman | Afyon | Ağrı | Amasya | Ankara | Antalya | Artvin | Aydın | Balıkesir | Bilecik | Bingöl | Bitlis | Bolu | Burdur | Bursa | Çanakkale | Çankırı | Çorum | Denizli | Diyarbakır | Edirne | Elazığ | Erzincan | Erzurum | Eskişehir | Gaziantep | Giresun | Gümüşhane | Hakkari | Hatay | Isparta | Mersin | İstanbul | İzmir | Kars | Kastamonu | Kayseri| Kırklareli | Kırşehir | Kocaeli | Konya | Kütahya | Malatya | Manisa | Kahramanmaraş | Mardin | Muğla | Muş | Nevşehir | Niğde | Ordu | Rize | Sakarya | Samsun | Siirt | Sinop | Sivas | Tekirdağ | Tokat | Trabzon | Tunceli | Şanlıurfa | Uşak | Van | Yozgat | Zonguldak | Aksaray | Bayburt | Karaman | Kırıkkale | Batman | Şırnak | Bartın | Ardahan | Iğdır | Yalova | Karabük | Kilis | Osmaniye | Düzce |
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce