Kumçelteği, Çorum

Kısaca: Kumçelteği Köyü; Çorum ilinin merkez ilçesine bağlı, 2007 verilerine göre 273 nüfuslu bir köy. Kızılırmak havzasında bulunan köy, İskilip-Çorum karayolu üzerinde ve Kızılırmak'ın güney kıyısındadır. ...devamı ☟

Kumçelteği, Çorum
Kumçelteği, Çorum

} {{Bilgikutusu Türkiye köy
|isim = Kumçelteği
|harita2 = Corum_Turkey_Provinces_locator.jpg
|harita2 boyut = 250px
|harita2 açıklama = Çorum
|harita1 = Kumçelteği.jpg
|harita1 boyut = 250
|harita1 açıklama = Kumçelteği`nde Yağmur Sonrası 
|harita = 
|harita boyut = 
|harita açıklama =
|yüzölçümü =
|nüfus = 521
|nüfus yoğunluğu = 
|nüfus_ref = 
|rakım = 501
|lat_deg =40
|lat_min =35
|lat_sec = 31
|lat_hem =N 
|lon_deg =34 
|lon_min =30
|lon_sec = 00 
|lon_hem =E 
|alan kodu = 0.364.
|posta kodu = 19100
|bölge = Orta Karadeniz
|il = Çorum
|ilçe = merkez
|Köy Muhtarı = Vahit Telli
|websitesi = [1]
}}

Kumçelteği Köyü, Çorum iline bağlı, Kızılırmak havzasında İskilip-Çorum karayolu üzerinde Kızılırmak`ın güney kıyısında 120 hane, 521 nüfuslu bir Türk köyüdür. [2]

Çorum`a 47 km. İskilip`e ise 30 km. mesafededir.[3] Köy, 40° 35` enlemi ve 34° 30` boylamının kesiştiği yerdedir. Denizden yüksekliği 501 metredir. Komşu köyleri; kuzeyde Kızılırmak sınır olmak üzre ile Karlık ve Edip Bey Çiftliği, doğuda Tozluburun, güneyde Kızılkır ve Kırkköy, batıda da Çukurköy ve Eskiçeltek köyleri ile çevrilidir.[4]
Türkülerimize konu olan Allı turna
Türkülerimize konu olan Allı turna
]

Tarihçe

Köyün ilk yerleşimcelerinin Hititler olduğu sanılmaktadır. Köy Hattuşa ile İskila arasındadır. Hattuşa`ya at sırtında 2 saatlik mesafede ve Kızılırmak üzerinde İskila`ya geçiş noktasında olması bölgenin önemini artırmaktadır.

Bu günkü köyü güneyden çevreleyen tepelerde hala çanak-çömlek kırıkları ile bol miktarda kül kalıntıları mevcuttur. Bunlardan Şarlak tepesi, höyük yığma bir tepedir.Tepenin altında eski çağlara ait mezarlık olduğu sanılmaktadır.Tepenin eteğinde çıkan sudan zaman zaman insan iskelet parçaları çıkmaktadır. Çorum müzesi`nin köyün 10 km. batısında Resuloğlu`nda 2006 yılında yaptığı kazılarda, 4.000 yıllık Hitit mezar alanları bulunmuştur.[5] Hititliler ölülerini topraktan yapılma küplere koyarak defnediyorlardı.

Su ihtiyacını karşılamak için döşenen ve günümüzde de faaliyette olan oluklu tuğlalardan yapılmış su yolları adı geçen yığma tepenin eteklerinde mevcuttur.

Bölge, 1074 `de Danişment Gazi tarafından fethedilmiş ve Türk hakimiyetine girmiştir. Uzun süre konar-göçer Türk aşiretlerine ev sahipliği yapan bölgeye kökten yerleşim 1800`lü yılların ortalarında başlanmıştır.1854 yılında Osmanlı kayıtlarında köy 7 hane olarak geçmektedir.[6]

Köyün kurucusu Hasanoğullarından Umar Kağ namında ulu bir şahıstır. Köyün 1800`lü yılların ortalarında kurulduğu mevcut en eski mezar taşlarından anlaşılıyor. Devecilik yapan konar-göçer Türkler tarafından ilk önce Kızılırmak kenarına kurulmuştur. Sık sık su baskınlarına maruz kaldığı için eski yerinden 500 metre güneye 1940`lı yıllarda taşınmıştır.[7]

Osmanlı İmparatorluğu`nun son döneminde ve Kurtuluş savaşı yıllarında özellikle köyün kurucusu olan Umar Kağ`ın yedi oğlunun (Hasan, Müezzin Ali, Kötü Bekir, Kötü Şükrü, Hüseyin, Uzun Osman, Mustafa) savaşa katıldığı ve geri dönmedikleri bilinmektedir. Umar Kağın oğullarında Müezzin Ali ve Bekir en son Erzurum`da Doğu Cephesi`nde görüldüğü savaştan sağ dönen çevre köylüler tarafından yakınlarına söylenmiştir. Diğerlerinin akibeti hakkında bilgi mevcut değildir.

Osmanağalar`dan Deli Gıdi 7 yıl Rusya`da esir kaldıktan sonra köyüne dönebilmiştir. Yine 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878 Osmanlı-Rus Harbi sırasında ve I. Dünya Savaşı`ında köye; Erzincan`ın Tercan ilçesinden Aktaş ailesi, Trabzon, Akçaabat ilçesi Tütüncüler köyünden Tür ailesi ve Ambarcı köyünden Çürük ailesi gelip yerleşmiş muhacir ailelerdir.

Nüfusunun büyük kısmı Ankara ve Çorum`da ikamet etmektedir. Eğitim durumu, köyün kurucusu olan Umar Kağın torunlarında oldukça yüksektir. Günümüzde Arslan`` soyadı taşıyanlar onun soyundan gelirler. Gerek özel sektörde gerekse devletin üst kademelerinde görev alan birçok insan mevcuttur.

Köy, 2007 yılında su tutmaya başlanacak olan Obruk Barajı göl havzasında kalacağı için günümüzde terkedilmiş durumdadır.

Köy yeni yerleşim alanı olarak şu anki mevkisinden, 500 metre güneydeki tepe yamacını belirlemiştir.

Köyün Sosyo-Ekonomik Yapısı

" target="_blank"> ile bir Türkmen ] Göçebe hayatın gereklerinden olan küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanı sıra dikkati çeken en önemli unsur develerdir. Halk develerle sayesinde, 1500`lü yılların başında Amu Derya nehrinin yer değiştirmesi ile Aral Gölü`ne akması sonucunda meydana gelen kuraklık ve Moğol baskıları sonucunda Anadolu içlerine kadar gelebilmişlerdir. Yaşanan bu trajik olaydan sonra halkta kıtlık ve kuraklığa karşı aşırı bir korku bilinçaltına yerleşmiş ve en çok korku duyulan olay olmuştur.

Köy halkının bölgeye yerleşimden önce göçebe hayatı yaşarken 1800`lü yılların ortalarında yerleşime geçmiştir. Dolayısı ile yerleşime geçişle birlikte üretim biçim ve çeşitliklerinde de farklılığa gidilmiştir.

Göçebe toplumlarda görülen dokuma geleneği bu köy halkında 1900`lü yılların başına kadar devam ettiği eski dokuma çuvallardan anlaşılmaktadır.

1900`lü yılların başında yaşanan ağır savaş koşulları sonucunda neredeyse köyde yetişkin erkek kalmamıştır. Tarımda üretimin asli unsurları olan insan ve hayvan sayısı savaşlarla erimiş, uzun süre topraklardan yeterli verim işlenemediği için alınamamıştır.

Osmanlı`dan günümüz Cumhuriyet dönemine kadar hayvansal ürünlerin üretimini yapan köylü Cumhuriyetin ilk çeyreğinden itibaren tarımsal ürünlerinde üretim ve pazarlamasını gerçekleştirdiği görülmektedir.
Türkülerimize konu olan Allı turna
Türkülerimize konu olan Allı turna
]

1940`lı yıllara gelindiğinde köyde gerek hayvancılık gerekse tarımsal üretim ilkel şartlarda da olsa devam etmiştir. Üretilen buğday at ve eşek sırtlarında şehirlere taşınıp gerek un yapımı için değirmenlere gerekse pazara sunulmaktadır.

1950`li yıllarda yeterli sermaye birikimi sağlayanlar İskilip yada Çorum gibi büyük şehirlerde yatırım yaptıkları ve hatta yerleştikleri görülmektedir.

1960`lı yıllarda büyük şehirlere ulaşım ve tarımda makinalaşma sayesinde refahın arttığı görülmektedir. Yine aynı yıllarda bölge halkının kurduğu çok ortaklı sulama şirketi de Kızılırmak üzerine kurduğu bend sayesinde köy arazisini sulu tarıma açmıştır. Sulu tarımla beraber çeltik üretimine geçilmiş, alınan yüksek kalitedeki bol üretim ile köy halkı hızla zenginleşmeye başlamıştır.

" target="_blank"> Su Bendi]

1970-1980`li yıllar arasında köy refah düzeyi pik seviyesine ulaşmıştır. Köyde eşit bir zenginlik dağılımı söz konusudur, bu dönemde. O günün şartlarında zenginlik olarak algılanan traktör her evde varken, köyün birçok ailesinde binek araba, minibüs ve kamyonunda bulunduğunu görmekteyiz. Bu dönemde köyde eğitim seviyesi elde edilen zenginlikle paralel gitmemiş, sadece bir kaç aile çocuklarını okutmak için yakın şehirlere göndermişlerdir. Eğitim seviyesinin düşük kalması sonucunda aileler arasında husumetler doğmuştur.

1980-1990`li yıllar arasında çeltik üretiminde gerek maliyetlerin yükselmesi gerekse ithalatın serbest bırakılması sayesinde köy halkı yeni arayışlara girmiştir. Bu dönemde katma değeri yüksek sanayi ürünlerinden şekerpancarı üretimine geçilmiştir. Aynı zamanda büyükbaş hayvancılık önem kazanmıştır. Gittikçe ağırlaşan ekonomik sıkıntılar ve şehir hayatının getirdiği cazip olanaklar köylüyü şehirde yaşamaya zorlamaya başlamıştır.

1990-2000`li yıllar arasında köyün 30 km. doğusunda inşa edilen Obruk Barajı`nın köyü yerinden kaldıracağı gerçeği ile tek çivi çakılmadan geçmiştir. Bu dönemde köylü tamamen ya Ankara`ya ya da Çorum`a yerleşmiştir. Köy evleri 57. Hükümet döneminde DSİ tarafından istimlak edilmiştir. Buna karşılık ne hikmetse köyden daha çukurda olan ve baraja daha yakın olan köy arazisi istimlak edilmemiştir. Adeta köylü cezalandırılmaktadır.2006 yılı sonunda faaliyete geçeceği açıklanan baraj henüz faaliyete geçememiştir. Enerji lobilerinin kıran kırana geçen mücadelesi Anadolu`da bu köyü de etkilemektedir.

2000`li yıllarda köy halkında eğitim ve kültürel seviye köyden uzaklaşmaya paralel olarak artmıştır.

Ziraat

Köyün başlıca gelir kaynağı hayvancılık, pirinç yetiştiriciliği (2.012 dekar alanda), şekerpancarı, arpa ve buğday dır.

Hayvan yetiştiriciliği, bölgede bulunan taze ot ve yem bolluğu sonucu öteden beri yapılmaktadır. Et üretimine yöneliktir. Türkiye`nin en lezzetli dana eti bu bölgeden çıkar. Yetiştirilen hayvanlar bölgeye yakın olan entegre et tesislerinden Aytaç`a verilir. 1960`lı yıllara kadar küçükbaş hayvancılıkta da ileri olan köy, çeltik ekimi ile küçükbaş hayvancılığı terk etmiştir. Günümüzde tamamen büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır.

Arpa ve buğday yetiştiriciliği modern yöntemlerle yapılmakta ve halen bölgenin en önemli makarnalık buğdayı üretimi devam etmektedir.

Devletin kota koymasından önce yoğun bir şekilde modern usullerle şekerpancarı ziraatı yapılmakta iken, günümüzde izin verilen alan ve miktarda üretim yapılıyor.

Pirinç yetiştiriciliği, Kızılırmak boyunca 1960`lı yıllardan beri yapılmaya devam etmektedir. Osmancık`tan sonra en fazla çeltik üretiminin yapıldığı ova da bulunan köy, 1970`li ve 1980a€˜li yıllarda refah düzeyini oldukça yükseltmiş; devletin uyguladığı kotalar ve ithal pirinç politakaları sonucunda her gün biraz daha fakirleşmektedir.

İklim

İklim karasal iklim özelliklerini göstermesine rağmen, Kızılırmak sayesinde biraz daha kışlar yumuşak geçer. Yaz ayları tamamen tropikal bir iklimi andırır.Nem ve sıcaklık yüksektir.Tablodaki veriler Çorum`a ait verilerdir. Köy, Çorum`dan en az 5 derece daha sıcaktır.
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz Tem Ağu Eyl Eki Kas Ara Yıl
Ort. En Yüksek °C 2 5 10 16 20 23 26 27 24 17 10 5 16
Ort. En Düşük °C -3 -2 -1 5 8 11 13 13 10 6 1 -1 5
Yağışlı Gün Sayısı 12 13 14 15 13 10 6 4 4 9 11 13 124


``Kaynak: Weatherbase``


Bitki Örtüsü ve Yaban Hayatı

thumb|200px|Yayın Balığı Bitki örtüsü açısından fakir denecek konumdadır. Etraf sulak alan olduğu için bataklık bitkileri ağırlıktadır. Sazlıklar gerek evcil hayvanlar için gerekse yaban kuşları ve yaban hayatı için oldukça önemlidir. Kışın özellikle turnalar ve ördeklerin sesiyle dolar geceler. Sibirya kazları, turnalar, yeşilbaş ördekler, karabataklar, balıkçınlar ve daha pek çok kuşun yaşam alanıdır.

Son yıllarda avcılığın kontrollü yapılması sayesinde bölgede bol miktarda yaban domuzu popülasyonu görülmektedir.Kırlarda tilki, tavşan, keklik, bıldırcın populasyonunda da artış gözlenmektedir.

Kızılırmak ve üzerinde bulunan irili ufaklı bir çok ada da bu yaban hayatı için sığınak konumundadır. Özellikle yaban domuzlarının yaşam alanları bu adacıklar olmuştur.

Kızılırmak`ta boyları 3,5-4 metreyi bulan yayın balığı, turna balığı, aynalı sazan mevcuttur.

Arazide bu güne kadar zehirli yılan vakasına rastlanıldığı görülmemektedir. Yine sazlık alanlarda su yılanları ve doğal olarak kurbağlarda oldukça fazladır.

Turizm

thumb|left|Rafting Bölge özellikle kuş ve balık avcıları için oldukça önemli bir sulak alana sahiptir. Av yasaklarının kalması ile gruplar halinde İskilip, Çorum, Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirlerden avcılar bölgeye gelirler. Bunun dışında balık avcıları da yoğun olarak hafta sonları büyük şehirlerden gelirler ve 2-3 günlük kamplar yaparak avlanırlar.

Son yıllarda Kızılırmak üzerinde rafting yapanlara rastlanmaktadır. Raftingciler ilk başlarda yabancılarken günümüzde yerli rafting severlerde bölgede görülmektedir. Genelde rafting alanı Taybı ovası`ndan Çorum -İskilip karayolu köprüsüne ve profesyonel raftçılar da Kırıkkale`den Çorum-İskilip karayolu köprüsüne kadar olan güzergahı kullanırlar.Köy her iki güzergah içinde mola yeri konumundadır.

Köy, tipik bir Anadolu Türk köyü olması sebebi ile henüz bölgeye gelenleri turist değil, Tanrı misafiri olarak kabul ederler ve hizmetlerinin karşılığını almayı akıl etmezler. Otel yerine kullanılan köy odası vardır. Konaklama, yeme içme bedavadır. Konaklayanlara da kaç gün kalacaksınız diye asla sorulmaz.

Köy Mutfağı

" target="_blank"> - Köy Yakınları] Köyün bamyası ve deli acı diye adlandırılan biberi meşhurdur. Kızılırmak sayesinde manda yetiştiriciliği olan köyün kaymağı oldukça meşhur ve üretilen kaymaklar Çorum, Ankara gibi büyük şehirlere günlük olarak servis edilir. Köy çeltik üreticisi bir köy olduğu için pilav çeşitleri ön plana çıkmaktadır. Pilavın bezelyelisi, kayısılısı, iç fıstıklısı ve ciğerlisi oldukça güzel demlenir. Ayrıca tüm İç Anadolu köylerinde olduğu gibi yarma, bulgur, düğür, erişte, yeşil mercimek, fasulye, turşu kışları; madımak, yağlıca, tekecen gibi doğada yetişen otlar ile her türlü sebze ise yaz mevsiminde mutfaklarda tüketilir. Özellikle kırlarda doğal olarak yetişen kapari gerek ticari olarak gerekse tüketim olarak köylünün ilgisinden uzaktır.Köyde yapılan yemek çeşitlerinden bir kaçı ise;
  • Kaz Dolması: Kışın kar düşmedikçe yapılmaz çünkü, kaz çimen kokar ve yenmez. Bütün bir kaz tüylerinden arındırıldıktan sonra haşlanır. Önceden ıslatılan pilavlık baldo pirinci ile kazın içi doldurulur ve fırına verilir. Nar gibi kızaran kazın eti içinde demlenen pilavın üzerine tikelenirek servis edilir. Köyde bu işi en iyi yapan iki usta olan, Murat Arslan ve Hasan Baysal şimdi Ankara`da yaşamaktadırlar.
  • Bulgur aşı : Bulgur pilavının sebzeli ve biraz sulusu. Yufka ekmek üzerine dökülerek servis edilir.
  • Madımak aşı: Madımak doğal ortamda yetişen bir ot olduğu için biraz bulgur katılarak yapılan yemek, oldukça lezzetlidir.
  • Keşkek :Yarmalık buğdaydan kışın yapılmaktadır.
  • Çatal aşı: yeşil mercimek ve erişteden yapılır. Süzme yoğurt yada ayran katılarak ve üzerine naneli yağ yakılarak servis edilir.
  • Pilav çeşitleri
  • Livig aşı: Tırşik çorbası olarakta bilinir.Tirşik doğada bulunan yaban pancarı`dır. Çok zehirli bir bitkidir. Temizlenip doğranan yaban pancarı yaprakları; bir kase yoğurt çırpılır, nohut ve yarma ile beraber birazda ılık su ile kazana konur. Buna ekşitme denir.Bir miktar tuz ilave edilir. İyice karıştırılır üzerine un eklenir. Bu karışım üzeri sıkıca kapatılarak mayalanmaya bırakılır ve bir gün sonra ateşte iyice kaynatılarak yapılır. hafif buruk ve ekşimsi bir tadı vardır.Bu çorbanın daha önceden yapılışını görmeyenler yapmasın.


Hamur işlerinden kömbe diye adlandırılan kalın bir börek çeşidi yapılır. Ayrıca bazlama, fetir, bükme diye adlandırılan genelde yufka yapımı sırasında yapılan hemen tüketilmesi gereken ekmek çeşitleri de yapılmaktadır.

Örf ve Adetler

Köyde uygulanan belli başlı örf ve adetler şunlardır:
  • Hıdrellez: Karakışın bittiğini baharın geldiğini müjdeler. Topluca tepelere çıkılır, yemekler yenir.
  • Tütsü yakılması,
  • Kurşun dökülmesi,
  • Üzerlik yakılması,
  • Ellere ve ayaklara kına yakılması,
  • Bayramlar: Bayram namazından sonra köylü toplu olarak bayramlaşır. Dargınlar barışır.
  • Mezarlık ziyaretleri: Bayram dolayısıyla arife günü mezarlık ziyaret edilir.
  • Düğünler : Cuma günü öğleden sonra düğün evine bayrak dikilerek düğün başlar. Pazar günü gelin damat evine indiğinde biter.İki gün boyunca gelen konuklar ağırlanır. Düğünlerde İskilip Dolması ana yemektir.
  • Asker Uğurlaması: Askere gidecek tertipler gitmeden 15 gün önce her gün ayrı bir evde verilen ziyafetlerle ve ceplerine konan harçlıklarla uğurlaması yapılır.


Yöresel Oyunlar

Oyunlar genelde ya düğünlerde oynanır ve ya uzun kış gecelerinde.
  • Cirit :
  • Sinsin :
  • Halay : Çorum halayından ziyade Yozgat karşılamasıdır.
  • Saklanbaç :
  • Çelik-çomak:
  • Uzun eşek:
  • Yüzük kimde: Düğünlerde oynanır. Bir halka oluşturulur ve halkanın içinde birisi tüm oyuna dahil olanlardan birine ellerine bir yüzük bırakır. Sonra sırayla “yüzük kimde?” diye sorar. Bilemeyenlerin ellerine kemerle vurur. Oyun sırayla devam eder.
  • Köçek oyunu: Düğünlerde oynanır. Güzel oynayan birisi kadın kılığına girerek davul ve zurna karşısında oynaması. Kadın versiyonunda da bir kadın, erkek kılığına girerek kadınları oyuna kaldırır ve onlarla oynar. Kadınlar erkeklerden ayrı olarak eğlenirler.


Kaynakça



Linkler



Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.