Stalingrad Muharebesi

Kısaca: Mihverler ...devamı ☟

Mihverler Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Almanyası İtalya Romanya Macaristan Hırvatistan |savaşan2 = Sovyetler Birliği |savaşan3 = |komutan1 = Adolf Hitler Friedrich Paulus Erich von Manstein Wolfram von Richthofen Petre Dumitrescu Constantin Constantinescu Italo Gariboldi Gusztáv Vitéz Jány Viktor Pavičić |komutan2 = Georgy Jukov Andrey Yeryomenko Vasili Çuykov
Aleksandr Vasilevski
Semyon Timoshenko Nikita Kruşçev Konstantin Rokossovski
Rodion Malinovski
Hazi Aslanov |komutan3 = |güç1 = 1.500.000 |güç2 = 1.700.000 |güç3 = |kayıp1 = 750.000 ölü, yaralı ya da kayıp
91.000 tutsak Toplam: 841.000 |kayıp2 = 478.741 ölü 650.878 yaralı
40.000 sivil
4.341 tank 15.728 ağır silah, 2.769 savaş uçağı Toplam: 1.192.457 |kayıp3 =Her iki taraftan toplam: ~ 2.000.000+ |notlar = }} Stalingrad Muharebesi, Stalingrad Meydan Muharebesi ya da Stalingrad Savaşı, II. Dünya Savaşı’nın Doğu Cephesi'nde, Mihver ordularıyla Kızıl Ordu arasında, Stalingrad kenti için yapılan savaştır. Hemen hemen tüm tarihçiler tarafından II. Dünya Savaşı’nın kesin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir. Bu savaş, tarafların tüm güç ve azimlerini ortaya koydukları, kıran kırana süren ve sonuçta, toplam kayıpların neredeyse iki milyona ulaşmasıyla askeri tarihin en kanlı savaşları arasında yer almaktadır. ve Doğu Cephesi'nde Alman zaferini olanaksız kıldı. Doğu Cephesi'ndeki Mihver kuvvetleri toplamının neredeyse dörtte biri bu muharebe sırasında kaybedilmiştir. Kırım ve Harkov operasyonlarından sonra Mavi Durum'la sürmüştür. Mavi Durum, Alman ordularını Stalingrad önlerine getiren ve bir başka görev grubuna da Kafkasya'nın yolunu açan bir operasyondur. Almanların 1942 yılı Yaz

Taarruz

ları, Mavi Durum'un tamamlanması ardından Stalingrad kentini ve Kafkasya'yı ele geçirmek yönelimli operasyonlarla devam etmiştir. İki kol halinde ayrılarak taarruz eden Mihver kuvvetlerin bir kolu Kafkasya yönünde ilerlerken diğeri Stalingrad'a yönelmiştir. Kenti kuşatan Alman kuvvetleri, onları zaferden zafere götüren yıldırım savaşı tekniklerini bir yana bırakarak ve ağırlıklı olarak piyadeyi kullanarak sokak çatışmalarına girdiler. Bina bina, hatta oda oda inatla direnen Kızıl Ordu'ya rağmen kenti Volga kıyılarında kuşattılar. Ancak üç ay süren sokak savaşlarında ilerleme hızı giderek yavaşladı. Bununla birlikte kentin yüzde doksanı Alman kuvvetlerinin kontrolüne geçmişti. Ekim ayı ortalarından itibaren Volga kıyılarına iyiden iyiye sıkışan Sovyet birlikleri, nehrin donmaya başlamasıyla ikmal ve takviye de alamaz hale geldiler. Yine de inatla sürdürülen direnme Kasım ayı ortalarına kadar tutunmayı başarmıştır. Daha sonra dar bir kıyı şeridinde sıkışmış olan savunma, ikiye bölündü. Kızıl Ekim Çelik Fabrikası, Traktör Fabrikası, Barrikadi Top Fabrikası, Ana Demiryolu İstasyonu ve Mamayev Kurgan tepesi uğruna sürdürülen direnme savaş sonrasında dünya kamuoyunca tanındı, takdir topladı. Kızıl Ordu 1942 Kasım'ında

Uranüs Harekatı

'nı başlatarak kenti istila etmekte olan Alman 6. Ordu'sunun kanat açıklarından kanatlardan kuşatma harekatına girişti. Kuşatma kollarının taarruz eksenleri özellikle Romen ve İtalyan birliklerince tutulan kesimlere yönelmişti. Bu karşı taarruz durumu beklenmedik bir biçimde tersine çevirdi. Mihver kuvvetlerin zayıf tutulan kanatları çöktü ve 6. Ordu Stalingrad'da kuşatılarak tecrit edildi. Rus kışı şiddetini arttırdığında, soğuk ve ikmal zorluklarının yol açtığı açlık, diğer yandan devam eden Kızıl Ordu taarruzları, 6. Ordu'yu hızla güçten düşürdü. Fakat Komutanlık, Hitler'in "iradenin gücü"ne olan sarsılmaz inancını benimsedi ve bir yarma hareketine girişmeye yönelmedi. Dışarıdan bir girişimle 6. Ordu'yu kurtarma çabası ise savunma önünde başarısız oldu. Öte yandan hava yoluyla ikmal de yetersiz kalmıştır. Kızıl Ordu'nun süren baskısıyla kuşatma çemberi giderek daraldı. Alman savunması daha da dar bir alana sıkıştırılmayı önleyemedi ve sonuçta Stalingrad'da kuşatılmış olan Mihver kuvvetler çözüldü. Şubat ayının ilk günlerinde Stalingrad'daki Alman direnmesi sona erdi ve 6. Ordu'dan sağ kalanlar teslim oldu. Harekat öncesi

Genel durum

22 Haziran 1941 günü Mihver kuvvetlerin Barbarossa Harekatı'yla sınırı geçmesiyle başlayan Alman-Sovyet savaşı, harekatın ilk aylarında Alman zırhlı birliklerinin hızlı ilerlemeleriyle sürmüştü. Yaz ve sonbahar aylarında Sovyet kuvvetleri birbiri ardına bir dizi yenilgiye uğradılar. Kuzeyde Leningrad’ı kuşatan Mihver kuvvetleri, Hitler’in talimatıyla kente yönelik taarruzlarını durdurmuşlar, kuşatma durumunda kalmışlardı. Merkezde ise Hitler, Moskova konusunda ısrarlıydı. Ne var ki, Kızıl Ordunun inatçı direnişi karşısında Alman ilerleyişi Moskova varoşlarında durdurulmuştu. Güney cephede ise Alman birlikleri Rostov’a girmişler, fakat kısa süre sonra Kızıl Ordu karşı taarruzuyla kenti tahliye etmişlerdi. Başlangıçtaki tüm bu hızlı ilerlemelere karşın 1941 yılı sonuna gelindiğinde Alman ilerlemesi de durma noktasına gelmiştir. Hemen ardından başlayan Kızıl Ordu taarruzları ise Alman kuvvetlerine ağır kayıplar verdirmiş, özellikle merkez cephede hatlarını yer yer 100 km. geri çekmek zorunda kalmalarına yol açmıştı. 1942 yılının Şubat ayı sonlarında gerek kış koşulları gerek ağır kayıplar dolayısıyla Sovyet ilerleyişi de durmak zorunda kalmış ve tüm Doğu Cephesinde durum istikrar bulmuştur. Ağırlıklı olarak cephenin merkez kesiminde devam eden Kızıl Ordu karşı taarruzlarına rağmen Mihver güçler 1941 - 1942 kışı sonunda, kabaca kuzeyde Leningrad'dan güneyde Rostov'a kadar uzanan bir cephe hattında mevzilerini sabitlemeyi başardılar. Sovyet kuvvetlerinin Alman savunmasını geri attığı yerlerde cephe hattı girintili çıkıntılı bir hal almıştı. Bu durum özellikle Moskova'nın kuzeybatısında ve Harkov'un güneyinde görülmektedir. Fakat her iki durum da Mihver cephe hattında ciddi bir tehdit yaratmamaktadır. Güney ve Kuzey Ordular Grubu cephelerinde ise ciddi bir Sovyet baskısı yaşanmamıştı. Böylece Ukrayna'nın büyük bir bölümü Mihver kuvvetler tarafından işgal edilmişti. Yine de Kırım'da Kerç Yarımadası ve Sivastopol Sovyet kontrolünde kalmıştır.

Alman yaz taarruzu

1942 yılının ilk ayları, her iki tarafın da kuvvetlerini ve ikmal depolarını takviye etmeleriyle ve geniş çaplı bir askeri harekat için gereken diğer hazırlıklarla geçti. Bu arada, kışın kar ve buzu, ilkbaharın eriyen karlar ve taşan ırmakların yol açtığı çamuru gibi şartlar da ortadan kalkmış oldu. Rusya’daki savaşın ikinci yılında Hitler, harekatın yönünü Moskova’dan güney cepheye, yani Stalingrad ve Kafkasya’ya çevirme kararındadır. Generallerinin hemen hepsi Moskova yönünde taarruza devam edilmesinden yanadırlar fakat Hitler, “Ne yazık ki generallerim savaş ekonomisi bilmiyorlar” diyerek kestirip atacak ve harekat için gerekli emirleri verecektir. Almanların 1942 yaz taarruzlarının ana planı, Mavi Durum kod adıyla kayıtlara geçen plandır. Esasen Mavi Durum, Don - Donets koridorunun ele geçirilmesi ve bir yönden Stalingrad, diğer yönden de Kafkasya yolunun açılması operasyonudur. Stalingrad'ın alınması Adolf Hitler ve Benito Mussolini için başlıca iki nedenle önemliydi. Öncelikle Volga Nehri, Hazar Denizi ile Rusya'nın geneli arasında önemli bir ulaşım hattıdır. Dolayısıyla Volga üzerindeki Stalingrad'ın alınması, başta petrol olmak üzere mal ve kaynakların kuzeye taşınmasını önemli ölçüde sekteye uğratacaktı. İkinci olarak Stalingrad'ın alınması, Stalin'in savaş gücünü önemli kaynaklarından biri olan petrolün geldiği Kafkasya bölgesine ilerleyen Alman kuvvetlerinin kanat güvenliğini sağlayacaktı. Öte yandan Sovyetler Birliği lideri Stalin'in adını taşıyan bu kentin alınması psikolojik bir darbe olacak Savaşın bu evresinde Kızıl Ordu, Alman ordusuna göre hızlı operasyon yürütme yeteneğinde fazlasıyla yetersizdir. Ancak geniş kentsel alanlarda yürütecek sokak çatışmalarında, hafif piyade silahları zırhlı ve mekanize taktiklere oranla daha etkin olmaktadır. Bu durum, Kızıl Ordu'nun çevik kuvvetler yönünden dezavantajını dengelemektedir. Bununla birlikte, Wehrmacht piyade birliklerinin eğitimlerinde, her türlü gömülü tahkimata taarruz önemli bir yer almıştır. Engelleri ortadan kaldırma, yanaşma ve havaya uçurma tarzı taktiklere özellikle muharebe istihkam kıtalarının eğitiminde daha da bir önem verilmiştir. Dolayısıyla yakın alanlı sokak çatışmalarında Alman piyadesi oldukça eğitimlidir. Bu planın uygulamaya geçilmesinden önce Kırım yarımadasındaki Sivastopol kentinin ve hemen onun karşısındaki Kerç yarımadasının alınması, en azından burada konuşlanmış olan Kızıl Ordu birliklerinin bloke edilmesi öngörülmüştür. Mayıs ayı ortalarında Kerç Yarımadası'ndaki Sovyet kuvvetleri atıldıktan sonra Sivastopol Haziran başında kuşatılarak taarruz edildi. Mavi Harekatı'na henüz Sivastopol düşmeden, 28 Haziran 1942 tarihinde başlanıldı. Mavi Durum planlamasının başlarında Güney Ordular Grubu'na, Güney Rusya sitepleri üzerinden Kafkasya'daki petrol sahalarına yönelik hızlı bir saldırıyla görevlendirilmişti. Bu harekat, Alman 6. Ordusu, 17. Ordusu, 4. Panzer Ordusu ve 1. Panzer Ordusu tarafından yürütülecektir. Güney Ordular Grubu, 1941 yılında Ukrayna'yı istila etmişti. Doğu Ukrayna'daki teyakkuzdaki bu kuvvetler, taarruzda öncü unsurlar olacaktır. Mavi Durum taarruzunun Mayıs ayı sonunda başlaması planlanmıştı. Ancak harekata katılması gereken Alman ve Romen orduları Kırım Yarımadası'nda henüz Sivastopol'ü düşürememişti. Sivastopol'ün düşürülmesinin gecikmesi Mavi Durum'un başlamasını da bir süre erteledi. Kent, Haziran sonunda kadar direnmiştir. Bu sıralarda daha küçük çaplı bir muharebe, İzyum - Harkov bölgesinde İkinci Harkov Muharebesi olarak gerçekleşti, 22 Mayıs'ta 200 bin üzerinde Sovyet kaybıyla sonuçlandı. Güney Ordular Grubu taarruzu başladıktan sonra Hitler, Güney Ordular Grubu'nun ikiye ayrılması için emir verdi. A Ordular Grubu, Mareşal Wilhelm List komutasında 1. Panzer Ordusu ve 17. Ordu'yla planlandığı gibi Kafkasya yönünde güneye taarruz edecektir. B Ordular Grubu ise General Friedrich Paulus'un 6. Ordusu, General Hermann Hoth'un 4. Panzer Ordusu olarak doğu yönünde Volga ve Stalingrad'a taarruz edecektir. B Ordular Grubu'na başlarda Mareşal Feodor von Bock komuta ediyordu fakat daha sonra komuta von Weichs'e geçti. Sonuçta Alman 1942 yaz taarruzu 28 Haziran 1942 günü başlatıldı.

Taarruz

, Sovyet kuvvetlerinin yer yer direnme göstermesi ve geniş, boş bozkırlarda geri çekilmesiyle hızlı ilerlemiştir. Yeni bir savunma hattı kurmak amaçlı birkaç Sovyet girişimi, Alman birliklerinin kanatlardan çevirmesiyle başarısız olmuştur. Alman zırhlı birliklerinin gerçekleştirdiği ilk geniş çaplı kuşatma 2 Temmuz'da Harkov'un kuzeydoğusunda gerçekleşti ve kısa sürede sonuçlandırıldı. Bir hafta sonra da Rostov bölgesinde, Millerovo yakınlarında ikinci bir kuşatma yapıldı. Bu arada Macar 2. Ordusu ile Alman 4. Panzer Ordusu Voronej'e taarruz ettiler ve kenti 7 Temmuz 1942 günü ele geçirdiler. Donets Nehri'ni geçerek Don Nehri'nin batı kıyıları boyunca güney doğuya ilerleyen Alman 6. Ordusu ile 4. Panzer Ordusu'nun Stalingrad'a taarruz edebilecek pozisyona gelmesi, Temmuz ayı ortalarını bulmuştur. Bu ilerleme sırasında kanatların güvenliği için müttefik kuvvetlere bağlı ordular geride bırakıldı. İleri hareketin kanat güvenliğini bu ordular üstlenecek, Stalingrad yönündeki ileri hareket Alman birliklerince sürdürülecekti. Kuvvetler Stalingrad Muharebesi 164 gün süren bir dizi çatışmadır. Her iki taraf da kuvvetlerini bu süre içinde birçok kez takviye etmiştir. Başlarda kenti savunma durumundaki Kızıl Ordu kuvvetleri Donetz - Don koridorounda çekilen Güneydoğu Cephesi'nin 28. Ordu, 51. Ordu, 57. Ordu, 62. Ordu ve 64. Ordu birlikleriydi. Kent içindeki savunma ağırlıklı olarak 62. Ordu ve sivil halktan katılımlarla yürütüldü. Güneydoğu Cephesi Komutanı General Andrey Yeryomenko kent savunmasını çok sınırlı takviye etmiştir. Bu yüzden sivil halktan savunmaya katılanlar büyük ölçüde destek sağlamıştır. Stalingrad'a taarruz eden Mihver kuvvetler ise B Ordular Grubu'dur. Harekatın başlarında bu kuvvetler Alman 6. ordu, 4. Panzer Ordusu, Macar 2. Ordu ve İtalyan 8. Ordusu'ndan oluşuyordu. Aynı yılın Ekim ayında bu kuvvetlere Romen 3. Ordu ve 4. Ordu katılmıştır. Ancak harekatın devamında, hem bölgeden dışarı çekilen, hem de Stalingrad'daki sokak çatışmaları için kente gönderilen birlikler olmuştur. Harekat alanından birlik alınması, harekatın başarısını son derece olumsuz yönde etkilemiştir. Henüz 6. Ordu kente ulaşmamışken 4. Panzer Ordusu, Hitler'in emriyle Don Nehri geçişi için von Kleist kuvvetlerin desteklemek üzere alınmıştı. Her ne kadar bu birlik 15 gün sonra geri gönderildiyse de en azından ulaşım hatlarının aşırı derecede zorlanmasına, tıkanmasına yol açıldı. Öte yandan Müttefik kuvvetlerin Batı Avrupa'da 19 Ağustos 1942 günü gerçekleştirdikleri Dieppe Çıkarması, Hitler'i ciddi biçimde endişelendirmişti. Bunun üzerrine iki mekanize tümen, üstelik Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Almanyası'nın en seçkin tümenlerinden olan 1. SS Panzer Tümeni ve Gross-Deutschland Tümeni Avrupa'ya sevk edildi. Stalingrad Kuşatması

Savunmanın durumu

Stalin, Alman niyetleri netleştikten sonra 1 Ağustos 1942 tarihinde General Andrey Yeryomenko'yu Güneydoğu Cephesi Komutanlığı'na atamıştır. General Yeryomenko ve siyasi komiseri Nikita Kruşçev, Stalingrad savunma planını hazırlamakla görevlendirildi. Bu tarihe kadar 62. Ordu General Anton Lopatin'di. Durum açıkça umutsuzdu. Bu görevi nasıl karşıladığı sorulduğunda General Çuykov, "Ya kenti savunacağız ya da dövüşerek öleceğiz" karşılığını vermiştir. 62. Ordu'nun görevi kenti ne pahasına olursa olsun savunmaktır. General Çuykov, aldığı iki Sovyetler Birliği Kahramanı madalyasından birini bu komutanlığı dolayısıyla kazanmıştır. Bölgedeki Kızıl Ordu birliklerin savaşçı unsurları yetersizdir, çoğu eksik kadrolu birliklerdir. Mayıs ayında girişilen Harkov saldırısında uğranılan ağır kayıplar henüz giderilebilmiş değildir. Top mevcudu da yetersizdir, bazı cephelerde havan toplarıyla savunma yapmak zorunda kalınmaktadır. Alman askeri doktrini, kombine silah gruplarının, topçu, istihkam, piyade ve tankların yakın işbirliği esasına dayandırılmıştır. Buna karşılık olarak Sovyet komutanlar cephe hattını, daima Alman kuvvetlerine yakın olarak tutma taktiğini benimsemişlerdi. General Çuykov bunu, Almanlara "sarılmak" olarak ifade etmiştir. Bu Sovyet taktiği Alman piyadesini ya kendi başına savaşmak ya da kendi topçu ateşinden kayıplara uğramayı göze almak zorunda bıraktı. Böylece Alman yakın hava desteği ve yıpratıcı topçu desteği ancak sınırlı uygulanabilir hale geldi. Sovyet komutanlığı Stalingrad'da çok sayıda binadan oluşan bir savunma hattı oluşturdu. Bu binalar, stratejik önemi olan cadde ve meydanları görecek şekilde seçilmişti. Böyle bir strateji Sovyet kuvvetlerinin olabildiğince uzun bir süre kenti savunmasını sağlayacaktı. Böylece her çeşit bina, her kattan geçiş sağlanacak şekilde bir dizi müstahkem mevkiye dönüştürüldü. Oluşturulan mevzilere makineli tüfekler, tanksavar silahları, 5-10 kişilik hafif makineli tüfekli ya da tüfekli timler yerleştirildi. Birçok bölge dikenli tellerle ve mayın sahalarıyla çevrildi. Sonuçta savunmacılar, ev ev, oda oda, koridor koridor sürdürülecek bir savaşa hazırlandılar. Yırtıcı bir mücadele her yıkıntı, sokak, fabrika, ev, bodrum ve çatıda sürdürüldü. Hemen her kent savunmasında olduğu gibi Stalingrad'ın kanalizasyon sistemi de savunma için kullanılmıştır. Sovyet komutanlığı Alman ilerlemesi karşısında kentteki tahıl, hayvan, lokomotif ve vagonları mavnalarla Volga'nın karşı yakasına geçirerek "düşman" eline geçmekten kurtardı. Bu arada bazı fabrikalarda üretim devam etmiştir. Özellikle T-34 üreten bir fabrika üretimini sürdürdü. Alman kuvvetleri kente yaklaşmadan bile önce Luftwaffe akınları nehir üzerinden nakliyeyi neredeyse olanaksız kılmıştır. Bu akınlarda 25 - 31 Temmuz arasında 32 nakliye gemisi batırıldı, dokuz gemiye ise hasar verildi. Stalingrad'ın hava savunma yükü başlarda 1077. Uçaksavar Alayı'nın üstündedir. Bu alay, çoğunluğu gönüllü genç kız ve kadınlardan oluşan Sovyet Hava Savunma

Kuvvetler

i
'ne bağlı bir birlikti. Yeterli uçaksavar eğitimi görmemişlerdi. Buna karşın başlarda hava savunma görevi üstlendiler. Alman birlikleri kente girdiklerinde ise uçaksavar toplarını, tüm silahları vurulana kadar 16. Panzer Tümeni tanklarına karşı kullandılar. 16. Panzer Tümeni'nden bir subayın raporuna göre ateşe ateşle karşılık veren 37 mm.lik uçaksavarlarla muharebeye girilmek zorunda kalındı ve tümü imha edildi. Tümen, bölgeyi ele geçirdikten sonra kadın askerle savaştığını anlamıştır. Stalin'in 227 sayılı emri 27 Temmuz'da çıktı. Bu emirde tüm komutanların geri çekilme kararı yetkisi ellerinden alınmıştı ve yetkisiz geri çekilen komutanın askeri mahkemede yargılanacağı hükmü getiriliyordu. Tüm Kızıl Ordu'da birincil sloganlar "geri adım yok" ve "Volga gerisinde bir yer yok"tu. 26 Ağustos 1942 günü General Georgi Jukov, Stalin tarafından Yüksek Komutan Yardımcılığı’na atanmış, 29 Ağustos'da Stalingrad'da göreve başlamıştır. Kızıl Ordu’nun sevk ve idaresi konusunda, Stalin’den sonra yetkili kişidir ve Stalingrad savunmasından doğrudan sorumludur artık. Bu tarihlerde Uralların gerisindeki fabrikalarda üretilen silahlar Stalingrad'a gelmeye başlamıştır. 23 Ağustos 1942 günü Stalingrad’a yönelik Alman taarruzunun başladığı gündür. Stalingrad'ın hemen kuzeyinde 14. Panzer Kolordusu Sovyet hatlarını yararak Volya kıyılarına ulaşmıştır. Bu durumda kent içindeki Sovyet 62. Ordusu'nun diğer Kızıl Ordu birlikleriyle bağlantısı kesilmişti. Aynı gün Luftwaffe’nin bombardıman uçakları, yaklaşık dört bin çıkış yaparak kenti 48 saat boyunca bombalamışlardır. Kentin yaklaşık yüzde sekseni tahrip olurken binlerce sivil de yaşamını yitirmiştir. Saat 18:00'da başlayan bombardımanda ağırlıklı olarak yangın bombaları kullanılmıştır. İnfilak eden akaryakıt depolarından metrelerce yükselen alev dilimleri kenti cehenneme çevirmiştir. Yine akaryakıt depolarından nehre akan petrol tutuşarak Volga'yı bir ateş seline çevirdi. Luftwaffe'nin hava kolordusu Luftflotte 4, 1942 yılı yaz ve sonbahar ayları boyunca şiddetle kenti bombalamıştır. Bölgedeki Sovyet hava unsurları Eylül ayı sonlarına kadar yetersiz takviye alabildiler.

Kayıplar

da yüksek oldu. Sonuçta Luftwaffe, hava hakimiyeti sağlamıştı. Ancak Sovyet uçak endüstrisinin işgal altında bırakılmaması, geri bölgelere taşınması sayesinde uçak üretimi sürdürülebildi ve 1942 yılının ikinci yarısında 15.800 uçak üretildi. Sovyet Hava

Kuvvetler

i gücünü koruyabildi, stratejik ihtiyatlarını geliştirdi ve sonuçta Luftwaffe karşısında üstünlük sağladı. Bombardımanın başlamasıyla birlikte General Friedrich Paulus’un 6. Ordusu, Don nehrini geçerek kuzey batıdan, General Hermann Hoth’un 4. Panzer Ordusu da güney batıdan Stalingrad’a yönelmişti. İki üç gün içinde Sovyet hatları yarılmış ve Almanlar kentin kuzeyinde ve güneyinde Volga kıyılarına ulaşmışlardı. Böylece Stalingrad Savunması, Volga nehriyle Alman yarı çemberi arasında sıkışıp kuşatılmış olmaktadır. Stalingrad kıyılarında Volga ortalama olarak 3,5 km. genişliktedir. İki gün içinde General Hoth’un panzer birlikleri Sovyetlerin iki savunma hattını çökertmiştir. En içteki üçüncü savunma hattı önünde durdurulursa da 25 Ağustos 1942 günü bu savunma hattı da yarılır. General Yeryomenko, iki Sovyet ordusuna geri çekilme emri vermek zorunda kalmıştır. Tam zamanında verilen bir karardır bu çünkü, ertesi gün General Paulus’un 6. Ordu’su kuzeyden saldırıya geçmiştir. Sokak çatışmalarında zırhlı araçlar ancak sınırlı ölçüde kullanılabilmektedir. Dolayısıyla Wehrmacht yıldırım savaşının asıl vurucu darbesi olan, zırhlı kuvvetleri kütlesel olarak kullanmak tekniğinden yayarlanamadı. İster istemez bölgesel olmak zorunda olan taarruzların çoğuna en çok 20 tank katılabilmiştir. Kentin güneyinden de Volga'ya yaklaşıldı. 30 Ağustos günü, Alman birliklerinin kenti kuşatma operasyonu tamamlanmıştır. Eylül ayı başından itibaren Stalingrad savunmasının tüm ikmali ve takviyesi, Volga nehri üzerinden mavnalarla yapılmak zorundadır. Bu tarihten itibaren nehir üzerindeki ulaşım sadece Alman hava akınlarına değil, buna ilave olarak Alman topçusuna da hedef olmaya başlamıştır. Luftwaffe, Sovyet topçu bataryalarına ve taarruza karşı yoğun hava akınlarına girişmiştir. Birkaç saat sürdürülen Sovyet karşı taarruzu gün ortasında geri çekilmek zorunda bırakıldı. Muharebeye giren 120 Sovyet tankında 30'u hava akınlarıyla imha olmuştur.

Taarruz

ertesi gün yenilendi ve 10 Eylül'e kadar süren Sovyet taarruzlarından istenen sonuç elde edilemedi. General Jukov bu günleri, "13,14 ve 15 Eylül günleri Stalingrad için zor, hem de pek zor günlerdi… Bize sanki düşmanı durduramayacakmışız gibi geliyordu." diye anlatmaktadır. Bu son derece kritik durumu önlemek üzere Stavka ihtiyatından ayrılarak bir karşı taarruz göreviyle gönderilen General Aleksandır Rodimtsev komutasındaki 13. Muhafız Piyade Tümeni karşı taarruzu durumu dengelemeyi başardı. 14 Eylülde bir Alman piyade tümeni kentin merkezine iyice yaklaşmıştır. Yine de General Rodimtsev muhafızlarının çabaları, en kritik günlerin aşılmasını sağladı. Kenti savunmakla görevli Sovyet 62. Ordu’sunun direnişi de son derece yırtıcı ve ölümünedir, bu birliğe gönderilen her askerin Stalingrad'daki ortalama olası yaşam süresi 24 saatten azdır. Harabe haline gelmiş kentin yıkıntıları arasında Sovyet 62. Ordusu ve 64. Ordusu, evler ve diğer binalarda oluşturulan direnek noktalarında savunmaya geçti. Yıkıntılar arasındaki mücadele sert ve umutsuzdu. 13. Muhafız Piyade Tümeni Komutanı General Aleksandır Rodimtsev, aldığı iki Sovyetler Birliği Kahramanı Madalyası'ndan birini bu çatışmalarda kazanmıştır. Dev hububat ambarı civarındaki çatışmalar haftalarca tüm şiddetiyle sürmüştür. Sonunda buradaki Sovyet savunması ele geçirildiğinde Alman askerler sadece kırk Kızıl Ordu askerinin cesedini buldular. Oysa çatışmaların şiddetine göre bölgede daha yüksek kayıplar verildiğini düşünüyorlardı. Ruslar çekilirken tahıl yığınlarını ateşe vermişlerdi. Çavuş Yakov Pavlov komutasındaki bir müfreze, kent merkezinde bir apartmanı aşılmaz bir tahkimat haline dönüştürerek burada dövüştü. Bu apartman daha sonra "Pavlov'un Evi" olarak bilinecektir. Müfreze, binanın çevresine mayın döşemiş, pencerelerde makineli tüfek mevzileri kurmuş ve bodrum duvarlarında geçiş sağlamak için delikler açmıştır. Bodrumda gizlenen on sivil bulmuşlardı. İki ay boyunca kayda değer bir takviye almadan binayı savundular. Savaştan sonra General Çuykov, Pavlov'un Evi'yle ilgili bir espiri yapmaktan hoşlanırdı. Pavlov'un evi önünde, Paris'i düşürmek için ölen Alman'dan daha fazla Alman öldüğünü söylerdi. Beevor'a göre binaya yönelik her Alman saldırısından sonra binadaki askerler dışarı çıkıp Alman cesetlerini kenara çekmek zorunda kalmışlardır. Bu cesetler, makineli tüfek ve tanksavarların ateş hattını kapatmaktaydı. Neticede bina Alman haritalarında "Festung" (kale) olarak etiketlendi. Eylül ayı boyunca kentteki Alman ilerlemesi, ağır da olsa sürmüştür. Hemen her gün hava akınlarıyla desteklenen Alman saldırıları karşısında Sovyet birlikleri gerilemek zorunda kalmışlardır. Almanlar, Sivastopol kuşatması sırasında da kullanılan Dora demiryolu topunu Stalingrad önlerine getirmişlerdir. 800 mm.lik bu dev top kent içindeki direnme noktalarını ve Volga'nın doğusunda konuşlanmış Sovyet topçu mevzilerini dövmekte kullanıldı. General Yeryomenko'un Güneybatı Cephesi, 28 Eylül'de Stalingrad Cephesi olarak yeniden teşkil edilmiştir. 1 Ocak 1943 tarihinde bu kez Güney Cephesi olarak düzenlendi. Bombardımanlar yıkıntıların zaman içinde daha da yaygınlaşmasına yol açtı. Bu durum, her iki tarafın keskin nişancıları için elverişli bir ortam sunmuştur. En başarılı ve en ünlü keskin nişancı Vasili Zaytsev'dir. Teyit edilmiş 225 vuruşu vardır. Otuzun üzerinde "öğrenci" çalıştırmıştır ve savaş boyunca 3 binin üzerinde Alman vurduğu ileri sürülmektedir. Daha az bilinen ama daha yüksek vuruş yapmış olanlar da vardır. Ivan Sidorenko 500, Ivan Sidorenko 429, Lyudmila Pavlichenko 309 ve Nina Lobkovskaya 308 vuruş yapmışlardır. Dzerzhinskiy Traktör Fabrikası'ndaki Sovyet direncini kırmaya kararlı olan Luftwaffe 4. Hava Kolordusu'na (Luftflotte 4) bağlı pike bombardıman uçakları 5 Ekim günü fabrikaya 900 dalış yapmıştır. Savunmadaki birkaç Sovyet alayı yok edildi. Bir sonraki sabah yenilenen hava akınlarında 339. Piyade Alayı, tam kadro öldü. Ekim ayında da bu genel gidişat benzer şekilde sürmektedir. Alman kuvvetleri 14 Ekim 1942 de tesisleri tank üretebilecek şekilde değiştirilmiş, ve Stalingrad Muharebesi boyunca tank üretimini sürdürmüş olan traktör fabrikasına saldırdılar. Luftwaffe, fabrikanın da aralarında olduğu Sovyet direnek noktalarına yönelik iki bin çıkış yaparak toplam 600 ton bomba bırakmıştır. Sedan ve Sivastopol'dekinden daha ağır bir hava bombardımanına maruz kalmasına karşın 62. Ordu'nun yaklaşık 47 bin adamı ve 19 tankı, Alman taarruzlarına direndi. 14 Ekim'de başlayan bu Mihver taarruzları on gün boyunca sürmüş, ancak Kızıl Ordu direnek noktaları durumlarını korumuştur. Nitelik üstünlüğünün yanı sıra Doğu Cephesi'ndeki hava gücünün yüzde seksenini elinde bulunduran Luftwaffe, buna karşın Sovyet Hava

Kuvvetler

inin durumunu geliştirmesine engel olamadı. Sovyet Hava

Kuvvetler

i Alman hava hakimiyetini hızla törpülediler. Sayısal üstünlüğe ulaştığında Sovyet hava unsurları karşı taarruza geçtiler. Son 18 ayda uğranılan kayıplar nedeniyle Sovyet bombardıman filolarının gece uçuşları sınırlandırılmıştı. Esasen Luftwaffe gündüz Stalingrad hava sahasına hakimdi. Sovyet bombardıman uçakları genellikle geceleri küçük çaplı bombardıman vur-kaçları yaptı. Genellikle etkisiz olan bu saldırılar birer tehditden çok sıkıntı yaratan bir durum olarak görülmüştür. Bu arada Sovyet savaş makinesi Amerikan Hükümeti'nin Ödünç verme-kiralama programı çerçevesinde yardım almaktaydı. Bu uygulama çerçevesinde 1942 yılının son çeyreğinde Sovyetler Birliği'ne 60 bin kamyon, 11 bin jip, 2 milyon çift postal, 50 bin ton patlayıcı, 450 bin ton çelik ve 250 bin ton uçak yakıtı gönderilmiştir. Ancak Kuzey Buz Denizi üzerinden Konvoy PQ-17 ile nakledilen askeri malzemenin bir kısmı, Alman hava akınları ve denizaltıları tarafından batırılmıştır. Harekatın üçüncü ayında ilerleme oldukça yavaşlamıştı. Buna karşın Mihver kuvvetler yıkıntı halindeki kentin yüzde doksanını istila ederek Volga'nın batı kıyılarına ulaşmışlardı. Bu arada Sovyet kuvvetleri iki dar kıyı şeridine bölünmüştür. Volga üzerinde oluşmaya başlayan buz kütleleri Sovyet savunmasının tek ikmal yolunu engellemeye başlamıştır. General Çuykov Üst Komutanlık'a gönderdiği bir raporda, "Elimdeki cephane ve erzak tükenmek üzere. Damarlarda akacak kan pek azaldı" demektedir. Aynı zamanda Sovyet yazınında, cephenin farklı kesimlerinde 15 Sovyet ordusunun katıldığı 1942-1943 Kış

Taarruz

u'nun açılışı olarak da kabul edilir. Kanatlara yapılacak saldırının Stalingrad'dan yeterince uzak olması öngörülmüştü. Bu öngörü, 6. Ordu Komutanlığı'nın kent içinden birlik kaydırarak saldırıya uğrayan hatları takviye etmesine fırsat bırakmamak içindir. Kuşatmanın başladığı andan itibaren Stavka tüm dikkatleri kent içindeki çatışmalarda tutmayı amaçladı. Stalingrad’ı kuşatmış durumdaki Alman 6. Ordusu ve 4. Panzer Ordusu'nu kuşatma hazırlıkları esas olarak Ekim ve Kasım ayları içinde sürdürülmüştü. Ancak bölgeye kuvvet yığılmasına Ağustos ayı içinde başlanmıştı. Kısa süre sonra Stavka bölgede yırtıcı ama kısa süreli yoklama taarruzları geliştirmiştir. Bu taarruzlarda kanatlardaki savunmanın durumu ve kuvvetler hakkında bilgi edinildi.

Taarruz

hazırlıkları sırasında cephede incelemeler yapan General Jukov, hazırlıkları yeterli bulmayarak taarruz tarihinin bir hafta ertelenmesini dayatmıştır. Harekata "Uranüs" kapalı adı verildi ve Alman Merkez Ordular Grubu cephesindeki Mars Harekatı ile aynı sıralarda başlatıldı. Harekat planı esasen General Jukov'un üç yıl önce Halkin Gol Muharebesi'nde uyguladığı kanatlardan kuşatma taktiğine dayanmaktadır. Bu muharebede Japon 23. Tümeni'ni imha etmişti.

Uranüs Harekatı

Savunmanın durumu

Stalingrad ve Kafkasya yönünde gelişen Mihver taarruzu cephe hattını bu iki kesimde fazlasıyla ileri çıkarmıştı. Özellikle Stalingrad yöneliminde ve özellikle de sağ (kuzey) kanat tehlikeli biçimde uzamıştır. Bu kesimde cephe hattı Voronej'den Kletskaya'ya kadar 400 km.lik bir hattır. Bu kanat ağırlıklı olarak Almanya'nın müttefiklerinin ordularınca tutulmakataydı. Voronej'den Stalingrad'a kadar Don kıyıları boyunca Macar 2. Ordusu, İtalyan 8. Ordusu ve Romen 3. Ordusu mevzi almıştır. Bu üç orduya bağlı tümenlerin savunmakla görevli oldukları cephe hattı 60 kilometreye kadar uzamaktadır. Savunma, uygun şekilte tahkim dahi edilmemişti, her şeyden önce bu iş için gereken kereste bölgede bulunmamaktaydı. Savunmanın bir diğer zaafı ikmalin yapılabileceği demiryolu istasyonlarının 150 - 200 km. geride olmasıdır. Kuşatma boyunca Alman B Ordular Grubu'nun kanatlarını koruyan Almanya'nın müttefiki İtalyan, Macar ve Romen orduları kendi karargahlarına baskı yapmaktaydılar. Örneğin Macar 2. Ordusu esasen diğer müttefik orduları gibi, teçhizat yönünden zayıf durumda olması bir yana, Rus kışına göre donatılmamışdı. Dahası, savunmakla görevlendirildikleri cephe, Mihver kuvvetlerin kuzey kanadıydı ve Voronej'le İtalyan Ordusu arasındaki 200 km.lik bir cephe hattıydı. Sonuç olarak bu cephe hattına çok zayıf bir kuvvet olacak biçimde yayılmak zorunda kalınmıştı, 1-2 kilometreye kabaca bir takım erat düşmekteydi. Öte yandan Sovyet savunması nehrin batı kıyılarında, biri Stalingrad'ın 150 km. kuzeyindeki Serafimoviç'te olmak üzere birkaç köprübaşı tutmayı başarmıştı ve B Ordular Grubu açısından ciddi bir tehdit oluşturdu. Benzer şekilde Stalingrad'ın güney kesiminde, Kotelnikovo'nun güneybatı cephesi, sadece Romen 7. Kolordu ve onun gerisindeki Alman 16. Motorize Piyade Tümeni tarafından tutulmaktadır. Ancak Hitler kentin kendisine öylesine dikkat kesilmiştir ki, kanatların güçlendirilmesiyle ilgili tüm talepleri ve uyarıları göz ardı etmiştir. Cephede ise 6. Ordu karargahına ard arda gelen keşif raporları, Alman komutanlara, Stalingrad’ın güneyinde 13 Sovyet ordusunun ve binlerce tankın harekat halinde olduğunu göstermektedir. Ordu Genel Kurmay Başkanı General Franz Halder, Hitler'e kente kuvvet yığarken kanatların halen zayıf durumda bulunduğuna dikkat çekerek durumdan duyduğu endişeyi ifade etmiş, "bir felakete uğranılacak" uyarısında bulunmuştur. Hitler ise Stalingrad'ın alınacağını, zayıf kanatların da "Nasyonal Sosyalist inanç"la tutulacağını, Halder'den de bunu beklemediğin söylemiştir. Çok geçmeden, Ekim ayı ortalarında Halder'i görevden alarak yerine General Kurt Zeitzler'i atamıştır.

Taarruz

Kızıl Ordu 19 Kasım 1942 tarihinde

Uranüs Harekatı

'nı, Stalingrad kuzeyinde, kuşatmanın kuzey kıskacının Serafimoviç ve Kremenskkaya üzerinden taarruza geçmesiyle başlattı. Bu zırhlı birlikler de Kızıl Ordu ilerlemesini durduramadı. İki günlük çatışmalarda 3. Romen Ordusu'nun kayıpları 75 bindir. Böylece Stalingrad etrafında bir çember oluşturuldu. Yaklaşık 290 bin Alman, Romen ve Hırvat askeri kuşatıldı. Kuşatılan bölgede Mihver askerinin yanı sıra 10 bin kadar sivil ve savaş sırasında tutsak alınan birkaç bin Sovyet askeri de bulunmaktadır. Ancak 6. Ordu'dan 50 bin kadar asker kuşatma dışında kalmıştır. Paulus kuvvetlerinin kuşatma tamamlandığında sadece 6 günlük erzak stoğu bulunmaktadır. Kızıl Ordu birlikleri derhal, biri dışa dönük, diğeri ise içe dönük olarak iki cephe oluşturdu. Böylece biri içeriye, diğeri dışarıya dönük iki çember oluşturarak dışarıdan girişilecek bir yarma harekatına karşı daha başlangıçta gereken önlem alındı. Dış çemberi oluşturan Sovyet birlikleri de dışarı doğru harekata devam ederek dış çemberi genişlettiler bu birlikler hızla Don nehri ile onun bir kolu olan Chir nehri arasındaki araziye yayıldılar. Güney kesimdeki taarruzun başladığı 20 Kasım 1942 tarihi, dar anlamda Stalingrad’da, geniş anlamda ise Doğu Cephesinde “son”un başlangıcıdır. Ancak, 20 Kasım 1942 günü, çoğu kez dikkatten kaçan bir başka yerde de sonun başlangıcı olarak algılanmaktadır: Kuzey Afrika. O gün Rommel’in birliklerine malzeme taşıyan elli Alman nakliye uçağından kırk beşi, müttefik avcı uçakları tarafından düşürülmüştü. O günün akşamı Rommel, emir subayına, “Her şey bitti... Takviye gelmeyecek... Biz savaşı kaybettik” diyecektir.

Hava Köprüsü

Hitler, 30 Eylül 1942 tarihinde yaptığı halka açık bir konuşmada Alman ordusunun Stalingrad'ı asla terk etmeyeceğini ilan etmiştir. Sovyet kuşatmasından kısa bir süre sonra yapılan toplantıda Alman ordu komutanları acil bir yarma harekatıyla Don Nehri batısındaki bir hatta çekilinmesi konusunda baskı yaptılar. Hitler'in sorusu üzerine, Luftwaffe Kurmay Başkanı General Hans Jeschonnek tarafından ikna edilen Hermann Goering, 6. Ordu'nun hava yoluyla ikmal edilebileceğini bildirmiştir. Bu sayede kurtarma kuvvetleri toplanana kadar kentteki Mihver kuvvetlerin direnebilmesi sağlanacaktı. Kuşatma altındaki Mihver kuvvetlerin günlük asgari ikmal malzemesi gereksinimi 800 ton iken, hava köprüsüyle yapılabilecek ikmal, günlük en fazla 117,5 tondur. Hitler'in kararsızlığı nedeniyle, yiyecek ve mühimmat daha yararlı olacakken bir yarma hareketinde kullanılmak üzere çok miktarda akaryakıt yüklendi. Ancak Hitler dışardan bir yarma hareketi olarak düşünülen

Kış Fırtınası Harekatı

ile içerden bir huruç harekatı arasında henüz kesin karar vermemişti. Stalingrad'dan hava yoluyla toplam 42 bin kişi tahliye edildi. Bunlar teknik personel, hastalar ve yaralılardır. Başlangıçta yüklemeler, Alman pilotların "Tazi" adını verdiği Tatsinskaya havaalanından yapılmıştır. Ancak General Vasili Badanov'un 24. Tank Kolordusu, 23 Aralık günü erken saatlerde hücum ederek (Tatsinskaya Baskını) Tatsinskaya havaalanını kontrol altına aldı. Luftflotte 4'in dört nakliye grubunun kayıpları öylesine ağırdır ki sonuç olarak "resmen çözülmüş"lerdir. Kızıl Ordu kuvvetleri Rostov'a ulaşamadılar. Fakat von Manstein A Ordular Grubu'nu Kafkasya'dan çekmek ve Rostov'un 250 km. gerisinde yeni bir cephe hattına gerilemek zorunda kaldı. Artık 6. Ordu'nun kurtarılma umudu kalmamıştır. Ancak Stalingrad'daki Mihver kuvvetlerine bu söylenmedi, onlar kurtarma kuvvetlerinin geleceğine inanmaya devam ettiler. Bazı Alman subaylar General Paulus'tan Hitler'in savunmada kalmak yönündeki emrine uymayarak bir yarma hareketiyle kuşatmadan çıkma emri vermesini istediler. General Paulus, emirlere itaatsizlik düşüncesinden dahi tiksinerek bu istekleri geri çevirmiştir. Zaten motorize bir yarma hareketine ilk birkaç hafta içinde olanak vardı. Böyle bir yarma hareketi için gerekli olan akaryakıt artık 6. Ordu elinde yoktur. Böylesi kış koşullarında yaya olarak girişilecek bir huruç hareketi de son derece zor koşullar altında yapılmak zorundadır ve neye varacağı belli değildir. Kış Fırtınası Harekatı Bir birliğin düşman birlikleri tarafından çembere alınması durumlarında ilk akla gelen tutum, kuşatma altındaki birliklerin, bir yarma hareketiyle çemberi yarmak ve ana kuvvetlerle birleşmektir. Ne var ki Hitler, her zamanki gibi mevzilerin terk edilmesine karşı çıkmaktadır. O, karalıdır, 6. Ordu yerinde kalacak, ana kuvvetlerden düzenlenecek bir kurtarma kuvveti çemberi yararak 6. Ordu ile temas sağlayacaktır. Almanlar, 11. Ordusu Karargahını Don Ordular Grubu olarak yeniden yapılandırarak bir karşı saldırı başlatmayı planlarlar.

Kış Fırtınası Harekatı

kod adıyla planlanan harekat, Stalingrad’ın güney batısından taarruza geçecektir. Kırım Seferi sırasında 11. Ordu'ya komuta etmiş, ancak daha sonra Leningrad'da görevlendirilmiş olan Mareşal von Manstein bu ordular grubu komutasını üstlenecekti. Don Ordular Grubu, General Hoth'un 4. Panzer Ordusu'ndan oluşmaktadır. Fransadan getirilen 6. Panzer Tümeni ve von Kleist'in 23. Panzer Tümeni'yle takviye edilmiştir. Don Ordular Grubu, 12 Aralık 1942 tarihinde taarruzuna başlamıştır. Kızıl Ordu'nun iki direnç hattını kırıp ilerleyen harekat, Sovyetler'in yedekte tuttukları 2. Muhafız Ordusu'nu savaşa sürmeleri üzerine durdurulmuştur. STAVKA'nın stratejik planlarında 2. Muhafız Ordusu, esasen Satürn Harekatı için ayrılmış birliklerden biriydi. Manstein'in Don Ordular Grubu'nun ilerleyişini durdurabilmek için bu orduyu kullanmak zorunda kaldılar. Dolayısıyla Satürn Operasyonu, Stalingrad'daki Alman 6. Ordu'sunun imhasına kadar ertelenmiştir. Manstein, izleyen dört gün boyunca cepheyi yarmak için çabalayacaktır. 23 Aralık 1942 günü ise taarruz çıkış hattına çekilmeye başlamıştır. Stalingrad'daki 6. Ordu mevzilerine 50 km. kala 19 Aralık 1942 tarihinde ulaşabildiği son noktadadır. Koltso Harekatı Küçük Satürn Harekatı'nın hedeflerine ulaşmasının hemen ardından Stavka, Stalingrad'daki Mihver kuvvetleri bir an önce imha etmek ve böylece buradaki kuvvetlerini, Kafkasya'dan çekilmekte olan Mihver kuvvetlere karşı kullanmaya yönelmiştir. Ancak bu tarihte Stalingrad, halen General Rokosovski'nin Don Cephesi ve General Yeryomenko'nun Stalingrad Cephesi sorumluluk alanı idi. Komutanın tek karargahta toplanması gereğiyle Aralık ayı sonunda, Stalingrad'daki Mihver kuvvetlerin imha görevi Don Cephesi'ne verilmiştir. Öte yandan Stalingrad Cephesi'ne bağlı 57. Ordu, 62. Ordu ve 64. Ordu, Don Cephesi emrine verildi. Böylelikle 1943 yılının hemen başında Don Cephesi, 212 bin kişilik bir kuvvetti ve emrinde 6.500 top ve havan, 250 tank ile 300 uçak bulunmaktadır. Stalingrad'daki Mihver kuvvetlerin imha operasyonuna, Rusça yüzük anlamıında "

Koltso Harekatı

" kapalı adı verildi. General Konstantin Rokossovski 8 Ocak 1943 de Stalingrad’da kuşatılmış durumdaki Alman askerlerine bir "teslim ol" çağrısı yapmıştır. Teslim şartları katlanılmaz değildir. Her askere normal tayın verilecek, yaralılar ve hastalar tedavi edilecek, subaylar rütbe işaretlerini ve nişanlarını taşıyabileceklerdir. Özel eşyalara da dokunulmayacaktır. (ya da 21 - 22 Ocak) Kızıl Ordu birliklerinin kontrolüne geçmesiyle hava köprüsü kesilmiş oldu. Üçüncü ve kullanılabilir son pist, Stalingradskaya uçuş okulu pisti, 22 - 23 Ağustos gecesi son kez kullanılmıştır. 23 Ocak sabahından itibaren her türlü ikmal malzemesi artık paraşütle bırakılmaktadır. Bu tarihe kadar hava köprüsüyle 49 bin kişi (20 bin Romen dahil) tahliye edilmişti. Öte yandan bodrum katlarında kurulmuş olan derme çatma hastanelerdeki 20 bin yaralının tahliyesi artık olanaksızdır. Don Cephesi kuvvetleri 22 Ocak'ta yeniden taarruza geçtiler. İzleyen günler içinde ardı ardına gelen Sovyet saldırıları sonunda savunma bölgesi üçe bölünmüştür. Alman 6. Ordu'sundan bir istihbarat subayı anılarına, Mihver kuvvetlerin durumunu şu şekilde anlatmaktadır. İktidara gelişinin 10. yıldönümü olan 30 Ocak 1943 tarihinde Hitler General Paulus'u mareşalliğe terfi ettirdi. Bugüne kadar hiçbir Alman mareşalinin esir alınmamış olduğuna güvenen Hitler, Paulus'un da dövüşeceği ya da intihar edeceğini, ama teslim olmayacağını umuyordu. Ancak Stalingrad'da hesapta olmayan bir durum vardı. Mareşal Paulus subaylarına, erlerin yazgılarını sonuna kadar paylaşacaklarını, intiharın görevden kaçmak olduğunu söylemiş ve ihtihar etmeyi yasaklamıştı. Sovyetler Birliği için kıvanç, III. Reich için ise dehşet verici bir ayrıntı da teslim olanlar arasında 22 generalin bulunmasıdır. Stalingrad'da kuşatılmış olan generallerden diğerleri ise çatışmalarda ölmüşler ya da intihar etmişlerdi. Hitler, Paulus'un teslim olmayı seçmesine doğal olarak son derece sinirlendi. Onun hakkında, "tüm acılardan kurtulabilecek ve ulusun gözünde sonsuzluğa ve ölümsüzlüğe yükselebilecekken O Moskova'ya gitmeyi tercih etti." demiştir.Alman basını uğranılan felaketi ancak Ocak ayı sonunda duyurdu. Ancak haftalar öncesinden tüm olumlu yayınlar durdurulmuştu. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi propaganda bakanı Josef Goebbels 18 Şubat 1943 günü Berlin Kapalı Spor Merkezi'nde yaptığı ünlü konuşmasında Alman halkından, tüm kaynaklarını ve çabasını topyekun bir savaş için ortaya koymasını istedi. Stalingrad Muharebesi'yle ilgili bir Alman belgeseline göre 11 binden fazla asker, Sovyet esir kamplarında yavaş bir ölüme gitmektense, ölümüne dövüşmeyi seçerek silah bırakmayı red etmiştir. Bu askerler gizlendikleri çatılar ve kanalizasyon kanallarında 1943 yılı Mart ayı başına kadar direnmeyi sürdürdüler. Fakat bu tarihlerde küçülen ve birbirinden kopan bu ceplerdeki askerler teslim oldular. Belgelsede gösterilen Mart ayına tarihlenen bir NKVD istihbarat belgesinde bazı Alman gruplarının inatla direnmeyi sürdürdükleri görülmektedir. Söz konusu belgede, "Stalingrad'daki karşı devrimci unsurların temizlenmesine devam edildiği, kulübelerde ve siperlerde gizlenen Alman faşist haydutların, savaş çoktan sona erdiği halde silahlı direnişi sürdürdüğü, bu silahlı direnişin 15 Şubat'a, bazı kesimlerde ise 20 Şubat'a kadar devam ettiği, silahlı grupların çoğu Mart itibariyle etkisiz hale getirildiği…" belirtilmekte ve " Bu çatışmalarda 2.418 subay ve erat öldürüldü, teslim olan 8.646 subay ve erat esir kamplarına teslim edildi." denilmektedir. Yine Sovyet Don Cephesi Karargahı'nın 5 Şubat 1943 tarihli raporunda "64. Ordu daha önce işgal edilmiş olan bölgede düzene girdiği belirtilmekte ve Ordu birimlerinin yerleşimi önceki raporda belirtildiği gibi olduğu ifade edildikten sonra "38. Motorize Tugay kesimindeki bir bodrumda 18 silahlı SS bulunmuştur. Teslim olmayı red eden bu Alman kuvveti imha edilmiştir." denilmektedir. Teslim olan 91 bin Alman askerinden sadece 5 bini savaş sonrasında ülkelerine dönebildi. Büyük bir bölümü tutsak kamplarında ortaya çıkan salgın hastalıklarda (özelikle Tifüs salgınında) yaşamını yitirdi. Aynı yılın Mart ayında bu hastalıktan 40 bin Alman askeri ölmüştü. Az sayıda üst rütbeli subay Moskova'ya götürüldü ve propaganda amaçları yönünde kullanıldı. Bunlardan bazıları Özgür Almanya Ulusal Komitesi'ne katılmıştır. Bu organizasyon, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Partisi'nin iktidara gelişi sırasında Almanya'dan kaçan Alman Komünist Partisi üyelerince kurulmuştu. Mareşal Paulus'un da aralarında bulunduğu bazı üst rütbeli Alman subayları, çeşitli yollarla Alman askerlerine ulaştırılacak olan Hitler karşıtı bir bildirinin altına imza attılar. Paulus, 1952 yılına kadar Sovyetler Birliği'nde yaşadı. Daha sonra Doğu Almanya'da kalan Dresden'de taşındı. Burada Stalingrad'daki kararlarını savunması ve Avrupa için savaş sonrası için en iyi umudun komünizm olduğunu söylemesiyle kendinden söz ettirdi. General von Seydlitz, Stalingrad'da sağ kurtulan askerlerle Hitler karşıtı bir ordu kurulmasını önermiştir. Ancak Sovyet yönetimince bu öneri kabul edilmedi. Stalingrad'da sağ kalanların sonuncusu olarak iade edildi. Dönemin Alman Şansölyesi Konrad Adenauer'in Politbüro'ya yaptığı bir çağrı üzerine 1955 yılında ülkesine iade edildi. Kayıplar Çeşitli kaynaklarda Mihver kuvvetlerin, ölü, hizmet dışı ve tutsak olarak toplam kayıpları 500 bin ila 850 bin Arşiv kayıtlarına göre Kızıl Ordu toplam kayıpları 1.129.619'dur. Bu rakamın 478.741'i ölü ve kayıp, 650.878'i ise yaralıdır. Stalingrad savunmasında kadınlar da etkin rol almışlardır. Savaşın başında Stalingrad bölgesinde askeri ya da tıbbi eğitimini tamamlamış ve savaşta hizmet veren 75 bin kadın ve genç kız vardı. Uçaksavar bataryalarının pek çoğunda bu kadın savaşçılar görev almıştır. Hatta bazı uçaksavar bataryalarının tüm personeli bu kadın ya da genç kızlardı. Sovyet hemşireleri yaralı askerlere ateş altında ilk yardımda bulundukları gibi son derece tehlikeli bir iş olan yaralıları ateş altında sargı yerlerine taşımada da etkin rol aldılar. Yine birçok kadın telsiz ya da telefon operatörü olarak çalıştı. Ateş altındaki komuta yerlerinde de çalışan bu personelden yaralanan ya da ölenler olmuştur. Kadınların genellikle piyade eğitimi yoktu. Bu yüzden daha çok makineli tüfekçi, havancı ve keşif eri olarak ateş hattında görev aldılar. Özellikle de keskin nişancı olanlar çatışmalara aktif olarak katıldılar. Diğer yandan Stalingrad Muharebesi sırasında gösterdikleri yiğitlikten dolayı üç kadın tank sürücüsü Sovyetler Birliği Kahramanlık Madalyası almıştır. Alman ordusu kuşatıldıktan sonra olağanüstü bir disiplin sergilemiştir. Bu ölçekte bir Alman birliğinin kuşatılması ilk kez oluyordu. Kuşatmanın devamında pek çok asker yetersiz beslenmeden dolayı ölmüştü. Ancak kuşatmanın son anlarına kadar disiplin korundu. General Paulus, Hitler'in bir yarma hareketi yapılmayacağı yönündeki emrine sonuna kadar uymuştur. Hitler, aralarında General von Manstein'in de olduğu üst rütbeli pek çok generalin çabalarına karşın kararını değiştirmemişti. Mareşal Paulus, hava köprüsünün başarısız olduğunu ve Stalingrad'ın kaybedildiğini biliyordu. Askerlerin yaşamını kurtarmak için izin istedi fakat Hitler kabul etmedi ve onu mareşal rütbesine terfi ettirdi. Stalingrad Muharebesi'nde uğranılan yenilginin II. Dünya Savaşı'nda bir dönüm noktası olduğu kesindir. Bu yenilgi, Wehrmacht için neredeyse bir yıkımdı. Luftwaffe'nin kayıpları, zırhlı birliklerin ve Alman topçusunun uğradığı kayıplar bir yana, tek başına -en iyimser bakışla- yarım milyona yakın asker kaybı bile Wehrmacht'ın altından kalkamayacağı bir darbe oldu. Alman orduları artık Doğu Cephesi'nde büyük çaplı bir askeri operasyon yürütebilecek güçte değildir. Sonuçları ve devamı Mavi Durum'un başlarında son derece hızlı bir ilerleme sağlanmıştı. Bunun esas nedeni Sovyet ihtiyatlarını büyük bir bölümünün, Stalin'in esas Mihver taarruzunu Moskova yönünde bekliyor olmasıyla bu kesimde toplanmasıydı. Diğer yandan da İzyum bölgesinde girişilen Sovyet taarruzunda çok sayıda kuvvet kaybedilmiş olmasıydı. 1942 yaz genel taarruzunun harekat sahası cephenin güneyi olarak kararlaştırıldıktan sonra, bu operasyonlar için bölgeye mümkün olan en fazla gücün yığılması gerekirdi. Yüzyıllardır savaş kazanan generallerin izlediği "esas taarruz bölgesinde güçlü olmak" prensibine uyulmadı. Örneğin 11. Ordu'nun Doğu Cephesi'nin değişik bölgeyerine dağıtılması bu prensibe aykırıydı. Öte yandan cephenin güneyinde birbirinden ayrı iki operatif hedef belirlenmesi de harekatı baştan itibaren zora sokmuştur. Kanatların, özellikle kuzey kanadın güvenliğinin, zayıf donanımlı müttefik ordularına bırakılması hem Alman hem de müttefik generalleri giderek daha fazla tedirgin etmeye başlamıştır. Aslında harekatın başlarında kanatlarda Alman birlikleri de bulunmaktaydı. Ne var ki kent içindeki çatışmalar uzadıkça ve kayıplarla güç kaybettikçe, kanat savunmasından kent çatışmalarına kuvvet kaydırıldı. Sonunda Kara

Kuvvetler

i Kurmay Başkanı General Halder'le Hitler arasında, Eylül ayı boyunca sürecek gerginlikler su yüzüne çıkmıştır. Eylül sonunda General Halder, kanatlar güven altına alınmadan Stalingrad'daki muharebveye devam etmenin sorumluluğunu üstlenemeyeceğini açıkça ifade etmiştir. Stalingrad'da Mihver'in aldığı bu yenilgi, II. Dünya Savaşı Doğu Cephesi'ndeki (Moskova Muharebesi'nden sonraki) ikinci büyük yenilgi olmuştur. Stalingrad Muharebesi sırasında Alman Kara

Kuvvetler

i Kurmay Başkan yardımcısı olan General Blumentritt, yenilginin Almanya için ne ifade ettiğini, savaş sonrasında askeri tarihçi Liddell Hart'a çok açık biçimde özetlemiştir. General Westphal ise uğranılan yenilgi konusunda şunları yazmıştır. Stalingrad'da Alman 6. Ordusu'nun teslim olmasının ardından STAVKA, Satürn Harekatı'nın uygulamasına geçmiştir. Satürn Harekatı, esasen Alman Orduları'nın Stalingrad ve Kafkasya yönündeki taarruzlarına karşı öngörülen bir stratejinin ikinci parçasıdır.

Uranüs Harekatı

ile STAVKA, Almanların Stalingrad'ı ele geçirme operasyonunu bertaraf etmiş, Satürn Harekatı ile de, Kafkasya bölgesinde işgal edilen toprakları geri almayı ve General von Kleist'in bölgedeki birliklerini imha etmeyi hedeflemişlerdir. Küçük Satürn Harekatı kısmen başarılı oldu, Alman birliklerini geri çekilmek zorunda bıraktı. Ancak General von Kleist'in, Mareşal von Manstein'in de desteğiyle son derece başarılı bir şekilde geri çekilme operasyonları yürütmesiyle bu birlikler geri çekilmeyi başarmışlardır. Daha sonra Kızıl Ordu'nun Don üzerinden batı yönündeki ileri hareketleri ani bir karşı taarruzla (Üçüncü Harkov Muharebesi) önlenmişti. Bu muharebenin zaferi ardından Mihver, cephenin güney kesiminde 1943 yılı sonlarına kadar cepheyi sabitlemeyi başarmış, mevzilerini güçlendirmiştir. Ancak Sovyet savaş endüstrisi üretimini yüksek bir hızda sürdürüyordu. Ayrıca bakınız *Kahraman şehir *

Uranüs Harekatı

* Küçük Satürn Harekatı * Üçüncü Harkov Muharebesi Kaynaklar

Türkçe kaynaklar

* II. Dünya Savaşı Tarihi (2 cilt) - Liddell Hart * Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi - İbrahim Artuç * II. Dünya Savaşı - İbrahim Artuç * Kitle Savaşının Üstadı Mareşal Jukov - G.K. Jukov * Hitler'in Generalleri Konuşuyor - Liddell Hart

Diğer dillerdeki kaynaklar

* Jay W. Baird, W (1969). The Myth of Stalingrad, Journal of Contemporary History, Sage Publications, Ltd. * Antony Beevor, Stalingrad Viking, London 1998 1315171920181614 * Antony Beevor “Stalingrad and Researching the Experience of War” Russia War, Peace and Diplomacy Essays in Honour of John Erickson Ljubica, Mark Erickson, London: Weidenfeld & Nicolson, 2004, ISBN 0297849131. * Jorg Bernig, (1997). Eingekesselt: Die Schlacht um Stalingrad im deutschsprachigen Roman nach 1945: (German Life and Civilization Journal No 23), : Peter Lang publishers. * Christer. Dikov Bergström, , Andrey, Antipov Vladimir Black Cross Red Star: Air War Over the Eastern Front: Everything For Stalingrad, Bölüm 3 2006 Eagle Editions978-0-9761034-4-8 * Alan Clark, (1965). Barbarossa: the Russian-German conflict * William Craig, (1973). Enemy at the Gates: The Battle for Stalingrad New York: Penguin Books ISBN 0-14-200000-0 * Hans Dibold, (2001) Doctor at Stalingrad. Littleton, CO: Aberdeen, (hardcover, ISBN 0-9713852-1-1). * Heinrich Graf von Einsiede Einsiedel,; Wieder, Joachim. Stalingrad: Memories and Reassessments. New York: Sterling Publishing, 1998 (paperback, ISBN 1-85409-460-2); London: Cassell, 2003 (paperback, ISBN 0-304-36338-3). * Erickson, John The Road to Stalingrad: Stalin's War with Germany, Vol. 1. Boulder, CO: Westview Press, 1984 (hardcover, ISBN 0-86531-744-5); New York: HarperCollins Publishers, 1985 (hardcover, ISBN 0-586-06408-7); New Haven, CT; London: Yale University Press, 1999 (paperback, ISBN 0-300-07812-9); London: Cassell, 2003 (paperback, ISBN 0-304-36541-6). * David M Glantz,. - House, Jonathan (1995), When Titans Clashed: How the Red Army Stopped Hitler, Lawrence, Kansas: University Press of Kansas, ISBN 0700608990 * Golovanov, A.Ye.(2004) Dalnyaya bombardirovochnaya. Delta NB, Moscow. * Doris Kearns Goodwin, (1994). No Ordinary Time: Franklin and Eleanor Roosevelt: The Home Front in World War II New York: Simon & Schuster (paperback, ISBN 0-671-64240-5) * Adelbert Holl, (2005) An Infantryman In Stalingrad: From 24 September 1942 to 2 February 1943. Pymble, NSW, Australia: Leaping Horseman Books (hardcover, ISBN 0-9751076-1-5). * Edwin Palmer Hoyt,. (1999) 199 Days: The Battle for Stalingrad. New York: A Forge Book, (paperback, ISBN 0-312-86853-7). * Michael K.Jones, (2007) Stalingrad: How the Red Army Survived the German Onslaught. Drexel Hill, PA: Casemate, (hardcover, ISBN 978-1-932033-72-4) * John MacDonald,. (1986) Great Battles of World War II. London: Michael Joseph books. * Erich von Manstein,; Powell, Anthony G. (Ed. & Trans.); Liddell Hart, B. H. (Preface); Blumenson, Martin (Introduction) (2004). Lost Victories: The War Memoirs of Hitler's Most Brilliant General. St. Paul, MN: Zenith Press. ISBN 0-7603-2054-3. * Mayer, SL - Taylor, AJP (1974). History of World War II. London: Octopus Books. ISBN 0-7064-0399-1 & ISBN 978-0-7064-0399-2 * Reina Pennington, “Women and the Battle of Stalingrad” pages 169-211 from Russia War, Peace and Diplomacy Essays in Honour of John Erickson edited by Ljubica and Mark Erickson, London: Weidenfeld & Nicolson, 2004, ISBN 0297849131. * Erhard Raus, Panzer Operations: The Eastern Front Memoir of General Raus, 1941–1945, compiled and translated by StevenH. Newton. Cambridge, MA: Da Capo Press, 2003 (hardcover, ISBN 0-306-81247-9); 2005 (paperback, ISBN 0-306-81409-9). * Donald Rayfield, Stalin and His Hangmen: The Tyrant and Those Who Killed for Him. New York: Random House, 2004 (hardcover, ISBN 0-375-50632-2); 2005 (paperback, ISBN 0-375-75771-6). * Geoffrey Roberts, (2002) Victory at Stalingrad: The Battle that Changed History. New York: Longman, (paperback, ISBN 0-582-77185-4). * .M.Samsonov A, (1989) Stalingrad Battle, 4th ed. re-edited and added-to, Moscow, Science publishing. (in Russian) * William L.Shirer, (1960). The Rise and Fall of the Third Reich: A History of Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Germany New York: Simon & Schuster. * David R. Snyder, (2005). Review in The Journal of Military History Volume 69 (1). * A.J.P.Taylor, - S.L. Mayer, , eds. (1974) A History Of World War Two. London: Octopus Books. ISBN 0-7064-0399-1. * A.J.P. Taylor The Second World War and its Aftermath1998 Folio Society (Vol 4 of 4

Kitap önizleme

* Willem Ridder,
Countdown to Freedom Kültürel etkileri

Kitaplar

* Theodor Plievier,
Stalingrad, 1945. Dış bağlantılar * http://www.militaryhistoryonline.com/wwii/stalingrad/uranus.aspx * The Times, günlük haber * militaryhistoryonline.com * Volgadrad Müzesi * famoushistoricalevents.net * columbia.edu * guardian.co.uk

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Stalingrad (anlam ayrımı)
7 yıl önce

gezegen. Stalingrad Muharebesi Stalingrad (film, 1943), 1943 yılı yapımı SSCB belgesel filmi. Stalingrad (film), 1993 yılı yapımı Alman film. Stalingrad (roman)...

Stalingrad (film)
6 yıl önce

Sevcik olarak) Jophi Ries - Schröder Doğu Cephesi (II. Dünya Savaşı) Stalingrad Muharebesi Wehrmacht Kızıl Ordu IMDb'de Stalingrad AllMovie'de Stalingrad...

Yakov Pavlov
7 yıl önce

4 Ekim 1917 - ö. 29 Eylül 1981), Sovyet Kızıl Ordu askerlerinin Stalingrad Muharebesi sırasında kendi ismini taşıyan Pavlov'un Evi 'ni düşman askerlerinden...

6. Ordu (Almanya)
3 yıl önce

büyük görevi Stalingrad Muharebesi'dir. 1939'da kurulan 6. Ordu'nun ilk komutanı feld mareşal Walther von Reichenau'dur. Stalingrad Muharebesi sonucunda...

Red Orchestra 2: Heroes of Stalingrad
6 yıl önce

Red Orchestra: Ostfront 41-45 oyununun ardılıdır. Büyük ölçüde Stalingrad Muharebesi üzerine odaklanan oyun, 13 Ekim 2011'de satışa sunuldu. Oyunun geliştiricileri...

Pavlov'un Evi
7 yıl önce

53278°D / 48.71556; 44.53278 Pavlov'un Evi, II. Dünya Savaşı'nda Stalingrad Muharebesi esnasında Çavuş Yakov Pavlov ve komutasındaki müfrezesinin bir binayı...

Volgograd
3 yıl önce

kuşatılan[kaynak belirtilmeli] Stalingrad'da, II. Dünya Savaşı'nın dönüm noktalarından birini teşkil eden Stalingrad Muharebesi yaşanmıştır. Friedrich Paulus...

Volgograd, 1589, Arma, Harita, Rusya, Stalingrad, Taslak, Wikimedia Commons, Yerleşim yerleri, İdil Nehri
Kış Fırtınası Harekâtı
6 yıl önce

(Almanca: Unternehmen Wintergewitter), II. Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi'nde, Stalingrad Muharebesi sonucunda kuşatılan Mihver kuvvetleri kurtarmak için girişilen bir...