Attik Delos Birliği

Kısaca: Attik Delos Birliği, MÖ 477 yılında, sayıları 150 – 173 arasında olan Grek kent devletleri arasında oluşturulan ve MÖ 404 yılına kadar devam eden askeri - politik bir birliktir. Birliğin oluşturulması Atina'ın girişimleriyle sağlandı ve liderliği Atina tarafından üstlenilmiştir. Atina, Sparta'ın ve Yunanistan'daki bir kısım kent devletinin desteğiyle Akamenid imparatorluğu'nun (Pers İmparatorluğu) karşı Yunanistan'ı istila girişimine karşı yürüttüğü mücadelenin ardından Ege Denizi ve Batı Anadol ...devamı ☟

Attik Delos Birliği, MÖ 477 yılında, sayıları 150 – 173 arasında olan Grek kent devletleri arasında oluşturulan ve MÖ 404 yılına kadar devam eden askeri - politik bir birliktir. Birliğin oluşturulması Atina'ın girişimleriyle sağlandı ve liderliği Atina tarafından üstlenilmiştir. Atina, Sparta'ın ve Yunanistan'daki bir kısım kent devletinin desteğiyle Akamenid imparatorluğu'nun (Pers İmparatorluğu) karşı Yunanistan'ı istila girişimine karşı yürüttüğü mücadelenin ardından Ege Denizi ve Batı Anadolu Bölgesi'ndeki Pers direnek noktalarına yönelik saldırılara girişmişti. Bu saldırılarla, yerel destek de sağlanarak Ege Adaları'nın ve Batı Anadolu'nun Grek kent devletlerinin Pers hakimiyetinden kurtulması sağlanmış ve böylelikle bir güç birliği oluşturulmuştu. Günümüz Batılı kaynaklarda Birlik'in adlandırılması, başlangıçtaki resmi toplantı yeri olan Delos Adası'na dayandırılarak Delos Birliği olarak yapılır. Bununla birlikte Perikles MÖ 454 yılında resmi toplantı merkezini Atina'ya taşımıştır.

Türkçe

kaynakların bir kısmında da bu şekilde ya da Attik Delos Deniz Birliği olarak geçer. Birliğin oluşmasından kısa bir süre sonra Atina, Birlik Donanması'nı kendi ticari amaçları için kullanmaya başlamıştır. Bu tarz kullanım, Attik Delos Birliği'nin içinde, Atina'dan daha az güce sahip olan kent devletleri için bir baskı haline geldi ve bu durum çeşitli huzursuzluklara, giderek çatışmalara yol açtı. Atina'nın Birlik'i kendi kontrolü altında tutabilmek ve kendi amaçları için kullanmak yolundaki çabalarının giderek daha fazla güce başvurmasıyla huzursuzluk yaygınlaştı ve MÖ 431 yılında Peloponez Savaşı'na yol açtı. Atina, bu savaşın sonunda MÖ 404 yılında teslim olmak zorunda kaldı ve Atina tarafından artık Atina İmparatorluğu haline getirilmiş olan Attik Delos Birliği de dağıldı. Tarihi kaynaklar Ne yazık ki Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı ile Peloponez Savaşı arasındaki döneme (MÖ 479 – 431) ilişkin olarak günümüze ulaşabilen çok az belge vardır. Tukididis'in Pentekontaetia olarak adlandırdığı bu dönem Yunanistan'da görece bir barış ve refah dönemi olmuştur. Bu dönemle ilgili en geniş kaynak Tukididis'in Peloponez Savaşı Tarihi adını verdiği çalışmasıdır. Tukididis'in MÖ 460 doğumlu olduğu göz önüne alındığında döneme en yakın tarihli çalışmadır. Günümüz tarihçileri tarafından da en güvenilir birincil kaynak olarak kabul edilmektedir. Tukididis bu çalışmasında Peloponez Savaşı'nın yakın geçmişinden bahsederken Atina'nın Peloponez Savaşı'na doğru giderek artan gücüne değinmiştir. Çalışması muhtemelen seçicidir ve dahası herhangi bir tarih vermemektedir. Bununla birlikte Tukididis'in çalışması, diğer antik yazarların verdiği bilgiler ve arkeolojik buluntularla desteklenerek kronolojik bir görüş oluşturmaya yeterince elverişlidir. Çalışmasında sıklıkla Tukididis'in kısa açıklamalarla geçiştirdiği konular hakkında da bilgi bulunabilmektedir. Günümüze ulaşan diğer bir antik kaynak da Sicilyalı tarihçi Diodorus'un Bibliotheca Historica adını verdiği çalışmasıdır. Diodorus'un bu dönemle ilgili olarak yazdıklarından birçoğu daha erken tarihlerde yaşamış olan diğer bir Grek tarihçi Eforus'dan alınmış izlenim vermektedir. Bu anlamda bu dönem için uygun bir kaynak değildir. Nitekim Diodorus'un çalışmasını

İngilizce

ye çeviren Oldfather, bazı bölümlerdeki hatalı aktarıma dikkat çekmektedir. Attik Delos Birliği vergi listeleri gibi arkeolojik belgeler de dönem hakkında hafife alınmayacak bilgiler sağlamaktadır. Yakın geçmiş Kiros'un Med hakimiyetini kırıp bağımsız bir devlet haline getirdiği Persler, çeyrek asır gibi kısa bir sürede bir imparatorluk haline gelmişlerdi. Kiros MÖ 550 yılından sonra Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerini istila ederek Batı Anadolu'yu da İmparatorluk topraklarına bağlamıştı. İmparatorluğun hakimiyeti altına aldığı bölgelerin hakları da halen ayaklanma eğilimi içindeydiler. Pers hakimiyetinin bu toplumlar üzerinde yarattığı yük ve çeşitli baskılar, giderek yaygınlaşan huzursuzluklara yol açmaktaydı. Batı Anadolu'daki Grek kent devletleri de aynı durumdaydılar. Pers Sarayı tarafından bu kentlerin yönetimine atanan "tiran"ların keyfi yönetimi de bunlara eklenince, MÖ 500'lerin başlarında özellikle İyonya, ayaklanmak için adeta bir kıvılcım bekler hale gelmiştir. Bu hoşnutsuzluğu tüm Batı Anadolu'ya yayılan bir ayaklanmaya dönüştüren kıvılcım, Milet tiranı Aristagoras'ın girişimleriyle ortaya çıkmıştı. Aristagoras, Pers desteğiyle fakat kendi komutasında giriştiği bir askeri seferin ağır bir başarısızlıkla sonuçlanması üzerine tiranlıktan çekilerek kentte demokrasi ilan etmiştir. Bu açık açık Milet'in Pers Sarayı'na başkaldırmasıydı ve çok kısa sürede tüm İyonya'ya, ardından Aiolis'e ve Doris'e yayıldı. Böylece MÖ 499 yılında bir İyon Ayaklanması başlatılmış oldu. Pers İmparatorluğu'na karşı askeri bir sefer için ilave askeri güç arayan Aristagoras Atina ve Eretria'dan destek sağlamayı başarmıştır. Bu destek kuvvetiyle MÖ 498 yılında Pers satraplık merkezi olan Sard üzerine bir sefer düzenlendi, aşağı kent ele geçirildi ve yakıldı. Ancak Sard akropol'ü ele geçirilmeden geri çekilindi. Bundan sonra beş yıl boyunca Batı Anadolu Grek kent devletleri Pers İmparatorluğu'na karşı taarruzi bir harekete geçmediler ama bağımsızlıklarını sürdürdüler. Bu sürenin sonunda güçlü Pers orduları ayaklanmanın direnek noktalarına saldırarak MÖ 493 yılında Batı Anadolu'yu yeniden Pers hakimiyetine aldılar. Ancak Pers Kralı I. Darius, İyon Ayaklanması'nı bastırmış olmasına karşın Atina ve Eretria'ya boyun eğdirmeye kararlıydı. İyon Ayaklanması İmparatorluk topraklarındaki diğer ayaklanmalar gibi, imparatorluğun bütünlüğü için bir tehditti. Dışarıdan desteklenmiş olması bu ayaklanmayı daha ciddi bir tehdit durumuna getirmektedir. Her ne kadar acımasızca bastırılmış olsa da yeni ayaklanmalar Yunanistan tarafından desteklenebilirdi. Bunun kesin çözümü Yunan kent devletlerinin kontrol altına alınmasıydı. Bu düşünceyle I. Darius, Yunanistan'ın istilası için askeri bir seferin hazırlıklarına başlamıştır. Sonraki yirmi yıllık süre içinde Pers İmparatorluğu Yunanistan'a karşı iki geniş kapsamlı sefer düzenlemiştir. Yunanistan'ın kara yaklaşımını emniyete almak için yapılan hazırlık seferinde, MÖ 492'de Makedonya Pers hakimiyeti altına yeniden alınmıştır. Yunanistan'a yönelen ilk seferde ise Ege Adaları ele geçirildi ve Eretria istila edildi. Ancak bu Pers seferi, Pers Ordusu'nun MÖ 490 yılında gerçekleşen Maraton Muharebesi'nde yenilgiye uğramasıyla, başarısızlıkla sona ermiştir. Darius yeni bir seferin hazırlıklarına vakit geçirmeden başladıysa da hazırlıklar tamamlanmadan öldü. Tahta oğlu ve varisi I. Serhas geçmiştir. Serhas, MÖ 480 yılında başlatılan ikinci istila seferine bizzat komuta etmiştir. Bu arada 70 kadar Grek kent devleti arasında gevşek bir ittifak oluşmuştu. Ancak Grek İttifakı Termopylae Muharebesi'nde yenilgiye uğradı ve Grek İttifakı Donanması da Artemision Deniz Muharebesi'nde, kesin sonuç elde edemeyerek geri çekildi. Bu zafer ardından Pers Ordusu Atina da dahil olmak üzere Mora Yarımadası hariç tüm Yunanistan'ı istila etmiştir. Ancak Salamis Deniz Muharebesi'nde Pers Donanması ağır bir yenilgiye uğradı. Bir sonraki yıl, MÖ 479'da Yunanistan'da kalan Pers Ordusu Platea Muharebesi'nde imha edildi. Bu yenilgiyle Pers İmparatorluğu'nun ikinci istila girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. Pers Donanması'nın Ege'deki kalıntıları ise Platea Muharebesi'yle aynı gün Mykale Muharebesi'nde imha edildi. Mykale Muharebesi'yle birlikte Yunan-Pers Savaşları'nda yeni bir evre başlamıştır. Bu noktadan itibaren artık Grek karşı taarruzları yaşanacaktır. Mykale aynı zamanda Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerinin Pers hakimiyetine karşı ikinci başkaldırısını da başlatmış oldu. Yunanistan'da uğranılan yenilgiler sonrasında askeri gücü iyice yıpranmış olan Pers İmparatorluğu, bu başkaldırılara karşı çıkamamıştır. Grek İttifakı'nın çözülmesi Platea Muharebesi'yle Yunanistan anakarasındaki Pers askeri gücü atılmıştı. Mykale Muharebesi ile de Ege'deki Pers deniz gücü yok edilmişti. Mykale Muharebesi'nin hemen ardından Grek İttifakı Donanması Çanakkale Boğazı'na yönelmiş ve buradaki iki Pers garnizonununa saldırmıştır. İlk olarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Sestos'a saldırıldı. Kuşatılan kent sonunda düşürüldü. Bir sonraki yıl MÖ 478'de bir Grek ordusu Byzantion'u kuşatıp ele geçirdi. Askeri açıdan bu, Avrupa topraklarındaki son Pers askeri varlığını sona erdirmektir. Fakat esas olarak, Karadeniz'e uzanan ticaret yolunun açılmasına hizmet etmektedir. Atina'nın buğday ithalatının önemli bir bölümü Çanakkale Boğazı üzerinen, Karadeniz'in kuzey kıyılarından gelmektedir. Bu nedenle Atina, Çanakkale Boğazı'nın Pers hakimiyetinde kalmasına, o gücü bulduğu anda engel olmalıydı. Sonuç itibariyle askeri olarak, artık Yunanistan üzerinde yakın bir Pers tehdidi kalmamıştır. Bu durum Grek İttifakı içindeki iki başat gücün, Atina ve Sparta'nın stratejilerinde bir değişim noktasını ifade etmektedir. Sparta'ya göre bu şekilde savaşın ve dolayısıyla Grek İttifakı'nın stratejik hedeflerine ulaşılmıştı, artık İttifak'ın maddi temeli kalmamıştır. Üstelik Batı Anadolu'daki Grek kent devletleri Pers hakimiyetine karşı ayaklanmış ve bağımsızlıklarını geri almışlardır. Dahası Sparta'ya göre Batı Anadolu'daki kent devletleri, Yunanistan anakarası için bir "karantina hattı" oluşturuyordu. Pers İmparatorluğu yeniden Yunanistan'a saldırmak isterse önce bu devletleri istila etmek zorunda kalacaktı. Diğer yandan Atina, Yunanistan'ın güvenliğini, Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerinin güvenliğiyle doğrudan doğruya ilişkili görüyordu. Aslında her iki taraf da Platea ve Mykale muharebeleriyle Pers tehdidinin ortadan kalkmış olmadığını, Pers İmparatorluğu'nun yeniden Yunanistan'a saldırabileceğini görmekteydi. Bu çekilmenin bildiğimiz kadarıyla ilk ifade edilişi, Mykale Muharebesi'nin hemen ardından bu görev gücünün komutanı olan Sparta Kralı Leotychides tarafından dile getirilmiştir. Leotychides'a göre Batı Anadolu'daki bu kent devletlerinin Pers İmparatorluğu karşısında uzun dönemde güven içinde olması, içinde bulunulan koşullarda elde edilebilir bir amaç değildir. Böylece Grek İttifakı içinde, Pers İmparatorluğu ile savaşa devam etmek ve devam etmemek şeklinde iki farklı ve zıt stratejik yaklaşım ortaya çıkmıştı. Grek İttifakı'nın karadaki en ileri hattı bu tarihte Byzantion'daki Grek garnizonuydu ve üst komutası Spartalı general Pausanias'daydı. Kısa süre içinde Pausanias'ın durumu fazlasıyla sarsıldı. Keyfi bazı tutumlarının yanı sıra Pers Sarayı ile ilişki kurduğu yönündeki iddialar üzerine Sparta'ya geri çağırıldı ve ihanet suçuyla yargılandı. General Pausanias, görünüşe göre, kendi iradesini herşeyin üzerinde gören bir kişilik yapısına sahipti. Askerlerini ve subaylarını vahşice cezalandırırdı. Dahası, diğer kent devletlerinin askerleri ile Sparta askerleri arasında, kabul edilemez bazı ayrımlar gözetiyordu. Diğer askerler, Spartalı askerlerden önce yatamıyor, yemek yiyemiyor, kaynağa su içmek için inemiyordu. Kuşkusuz bu durum ordu içinde ciddi bir huzursuzluk yaratmıştı, çünkü bu cezalandırmalar haksız görülebiliyordu. Fakat daha önemlisi, rüşvet almaya fazlasıya eğilimli olduğu yönündeki kuşkular, ki bunlar pek de boşuna değildi, ölümcül bir güvensizliğe yol açmıştır. Dorkis'in komutanlığının İyon kent devletlerinin de görüşüyle geri çevrilmesi, Sparta'daki savaş yanlısı hizipin de yenilgisi olmuştur. Büyük olasılıkla Atinaların da girişimiyle İyonlar, büyük bir istekle Atina'nın liderliğini istediler, Atina da bunu rahatlıkla kabul etmiştir. Atina birliklerinin komutanları Aristides ve Kimon'un insancıl, anlayışlı, güven verici davranışları, İyonlarla Atina arasında böylesi bir yakınlık oluşmasında kuşkusuz ki yararlı olmuştu. Plutarkhos, İyon birliklerindeki subay ve askerlerin Aristides ve Kimon etrafında toplanmalarında, Pausanias'ın davranışlarına karşı duyulan tahammülsüzlüğün payı olduğunu belirtmektedir. Sparta ve onun başat güç olduğu Peloponez Birliği ile Atina arasındaki stratejik yaklaşım farklılığı ve ileri garnizonun Atina komutası altında geçmesinin sonucunda, Grek İttifakı bir bakıma çözülmüş oldu. Sparta ve Peloponez Birliği'nin saldırıdan yana olmaması, esasen pratikte Grek İttifakı'ndan çekilmeleridir. Bu tarihten itibaren Grek İttifakı'nın liderliği kesin bir biçimde Atina'ya geçmiştir. Diğer yandan Atina'nın, Pers İmparatorluğu ile savaşa devam edilmesi yönündeki kararı da Grek İttifak'nın resmi kararı haline gelmiştir. Böylece savaşın içinden yeni bir ittifak yapısı doğmaya başladı. Atina'nın bu tarihte Sparta'nın düşmanları olan Argos ve Tesalya ile ittifak kurması bu sona neden olmuştur. Bu kongrenin Salamis Deniz Muharebesi'nden sonraki üçüncü yılda Ancak Birlik'in oluşturulması yönündeki görüşmeler ve düzenlemeler şeklindeki hazırlıkların MÖ 478 yılı yaz aylarında başladığı ve MÖ 478 – 477 kış mevsiminde sürdürüldüğü kabul edilmektedir. Tukididis'e göre Birlik'in remi amacı Pers hükümranlığı nedeniyle uğranılan yıkımların öcünü almaktı. Oturum başkanlığını Aristides'in yaptığı kongrede Attik Delos Birliği'nin anayasasının da taslağı ortaya konmuştu. Bu anayasanın ana hatları, * hangi kent devletlerinin para, hangilerinin asker ve trireme vereceğinin belirlenmesi, * ilk vergilendirmenin yapılması, Donanld Kagan ise Ege Adaları'ndan 20, İyonya'dan 36 Marmara Bölgesi'nden 35, Karya'dan 24 ve Trakya'dan 33 olmak üzere 148 üyeden söz eder. Daha sonraki yıllarda daha fazla kent devletinin Birlik'e katıldığı bilinmektedir.(Kent devletlerini gösterir harita için bkz) Bu ilk kongreye başkanlık eden Aristides ayrıca üyelerin ilk katılım paylarını toplamda 460 talent (12 ton gümüş, 12.760.000 Drahmi) olarak belirlemiştir. Her kent devletinin ödeyeceği yıllık vergi, kentin yerel kaynaklarına göre belirlenecektir. Daha sonra MÖ 454 yılında katılım paylarının dört yılda bir yeniden belirlenmesi karara bağlanmıştır ama bu karar düzenli uygulanmamıştır. Belirlenen vergiler zaman içinde Atina Akropolisi'ndeki mermer steller üzerine kaydedilmiştir. Bu stellerden bir kısmı günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Birlik'in savaş gemilerinin Atina'da toplanması da bu kongrede kabul edilmiştir. Diğer yandan özerklik konusunda bir sınırlama kabul edilmiştir, üye kent devletlerinin birbirleriyle savaşmaları yasaklanmıştır. Gerçekte Attik Delos Birliği'nin girişimleri üç evrede farklılık göstermiştir. Bunlar, yapılması planlanan askeri seferin hazırlıkları, öç alma ve savaş ganimetlerinin bölüşülmesi şeklindedir. Birlik üyeleri, Birlik'in ortak hazinesine ya vergi ile katkıda bulunacak, ya da Birlik Ordusu için asker ve savaş gemisi vereceklerdir. Pek çok kent devleti asker yerine vergi vermeyi tercih etmiştir. Atinalı politikacı Aristides yaşamının kalan bölümünün çoğunu Birlik'in işlerini düzenlemekle geçirmiştir. Plütarkhos'a göre birkaç yıl sonra Pontus'da öldüğünde halen yeni katılacak üyelerin yükümlülüklerini belirlemek üzerinde çalışıyordu.

Genişleme politikası

Attik Delos Birliği'ne katılmalar çok büyük ölçüde, kent devletlerinin serbest iradeleriyle olmuştur. Ancak belirlenemeyen sayıda üye kent devletlerinin Birlik'e katılmalarının, Atina tarafından güç kullanarak sağlandığı yönünde bilgiler de vardır. Zamanla ve Birlik'ten ayrılma yönündeki, isyan olarak da tanımlanabilecek iradelerin zora dayanılarak bastırılmasıyla Atina, Attik Delos Birliği üzerindeki hakimiyetini kurmuştur. Tukididis, Atina hegemonyasının nasıl geliştiği konusunda bazı ipuçları vermektedir. Tukididis, esasen üye sayısını genişletmek için kuvvet kullanıldığına ilişkin tek bir olaydan söz etmektedir. Fakat bu olay muhtemelen bir örnek olarak verilmiştir ve başka benzer olaylar da gerçekleşmiş olmalıdır. Plutarkhos bu tarz uygulamalarla ilgili başka bir olaydan daha söz etmektedir. Daha önce Pers amaçlarına hizmet etmiş olması, harekatı haklı gösteren bir bahane olarak görünmektedir. Sonuç itibarıyle bu kentin adı, günümüze ulaşan Attik Delos Birliği vergi listelerinde görünmektedir. Plutarkhos ayrıca Faselis'in Kimon'un Eurymedon Seferi sırasında Birlik'e katılmaya zorlandığını anlatmaktadır. Güç kullarak Attik Delos Birliği katılımını genişletmeye diğer iki örnek de Yunanistan'daki Lokris ve Fokida'dır. Atina, MÖ 456 yılında I. Peloponez Savaşı sırasında Boeotia'yı istila ederken, bu kent devletinin batısındaki Lokris ve Fokida'yı da Attik Delos Birliği'ne katılmaya zorlamıştır.

Başkaldırılar

Delos'da MÖ 477 yılında düzenlenen ilk kongrede denize demir külçeleri atarak and içilmesi, bir yandan da Birlik'ten ayrılmamayı da kapsamaktadır. Yine de izleyen yıllarda bazı üyelerin ayrılmak istedikleri görülmektedir. Nakşa Adası, MÖ 470 – 467 yıllarında Birlik'ten ayrılma kararı vermişti. Atina kente saldırdı ve Nakşa bu karardan vazgeçmek zorunda kaldı. Tukididis başkaca örnek olaydan söz etmez. Ancak arkeolojik kanıtlar izleyen yıllarda daha fazla ayaklanma olduğuna ilişkin veriler sağlamaktadır. Bu kanıtlar içinde en güçlüleri vergi listeleridir. Belirli tarihlerden sonra artık bu listelerde görünmeyen kent devletlerlinin Birlik'le ilişkilerinin kestikleri düşünülür. Dolayısıyla Birlikte kopma girişimlerine karşı Atina'nın bu tutumu, kendi imparatoluğunu oluşturmak için Attik Delos Birliği'ni kullanma yönündeki stratejilerden biri olarak görülebilecektir.

Nakşa Ayaklanması

Attik Delos Birliği'nden ayrılmak için ilk girişim MÖ 467 Taşoz Atina karşısında direnebilmek için Sparta'dan destek istemişti. Sparta, bu desteği Attikka'yı istila ederek yapmaya karar vermiştir. Ancak bu sırada gerçekleşen büyük bir deprem ardından köle helotlar ve köle olmayan fakat Sparta vatandaşı sayılmayan Perioecilerden bir grup Ithome Dağı'na kaçmışlardı. Sparta'nın bu insanları yeniden kontrol altına almak için savaşa girişmesi gerekmişti. Dolayısyla bu beklenmedik olaylar, Attika'nın istilasına olanak vermedi. Sparta'nın Attika'yı istila planı, bir bakıma beş yıl sonra başlayacak olan I. Peloponez Savaşı'nın habercisi sayılır. Kent Atina ordusu tarafından MÖ 465 yılında Gerçekten de madenlerin şu ya da bu tarafça işletilmesinin Attik Delos Birliği'nin yapısıyla bir ilgisi yoktur. Atina, kendi çıkarı yönünde bu madenlere el koymuş ve hegomonyasını, Birlik üyesi bir devlete, zor kullanarak dayatmıştı. Bu güç kullanımında kuşkusuz ki Birlik'in askeri ve parasal kaynaklarını da kendi çıkarı için kullanmıştı. Tukididis ise "İsyanlar için başka nedenler olmasına karşın, asıl neden müttefiklerin haraçlarını ödememeleri veya kendilerin düşen gemi paylarını vermek istememeleri idi. Bazı durumlarda asker sağlamayı dahi reddediyorlardı. Ama Atinalılar haraçlarını zorla alıyorlardı ve … gösterdikleri tam bir zorbalıktı. … karşı gelenleri kolayca ezip geçiyorlardı." diye yazar. Sisam, Atina'nın deniz üstünlüğünü elinden alabilecek kadar güçlü bir donanmaya sahipti. Hele Midilli ve Sakız Sisam'la ilttifak kuracak olursa Atina için durum daha da tehlikeli bir hal acaktı. Perikles, karaya asker çıkardı ve kenti hem karadan hem de denizden kuşatı. Sekiz ay süren kuşatma MÖ 440 – 439 kışı sonlarında Sisam'ın teslim olmasıyla sonuçlanmıştır. Sisam yenilginin bir bedeli olarak Atina'ya 80 talent gümüş ödediği gibi Perikles 80 de rehine almıştır. Bu düzenlemelere ek olarak kentte demokrasiyi sağlayıp, birkaç gün içinde Atina'ya döndü. Ancak kentte aristokratik düzeni geri getirmeyi amaçlayan bir kesim halen varlığını korumaktadır. Aristokrasi yanlısı hizip, Sard'a Pers Satrabı'na giderek yardım istedi ve 700 askerlik bir kuvvet alarak kenti gece vakti ele geçirdi. Rehineler geri alındı ve kent, kendini Atina'nın düşmanı olarak ilan etti. Atina yeniden Perikles komutasında, bu kez 60 gemilik bir kuvveti Sisam'a göndermiştir. Perikles, 70 savaş gemisinden oluşan Sisam donanmasını bir deniz muharebesinde yenilgiye uğrattıktan sonra kendisine katılan 25 Sakız ve Milet gemisiyle birlikte Sisam'ı kuşattı. Fakat birkaç gün sonra bir Fenike donanmasının Sisam'a yardım etmek için bölgeye gelmekte olduğu haber alındı. Perikles emrindeki gemilerin bir kısmıyla Fenike filosunu karşılamak üzere harekete geçmiştir. Gemilerin bir kısmının ayrıldığını gören Sisam gemileri geride kalan Atina filosuna saldırmış ve muharebeyi kazanmıştır. Perikles bu kez bir araya getirdiği 60 gemi, Sakız ve Milet'ten 30 gemiyle yeniden kenti kuşatmıştır. Sonuçta kaşatma silahları yaptırarak kenti dize getirmiştir. Boyun eğen kent 200 talent savaş tazminatı ödemiş, donanmasını tasfliye etmiş ve kent surlarını yıkmıştır.

Atina politikası

Antik yazarlar Birlik içindeki huzursuzlukları ve ayrılma isteklerini her ne kadar katılma paylarına bağlamaktasalar da esas nedenler daha derindir. Atina, Birlik üyesi kent devletlerinin doğrudan doğruya iç düzenlemelerine müdahale etmekte, onların ekonomilerini kendi ticari amaçları doğruldusunda biçimlendirmeye çalışmaktadır. Bu konuda bir örnek Byzantion'un durumudur. Atina, MÖ 440 yılında bu kentin tahıl dışsatımına kota uygulayarak dış ticaretini sınırlamaya gitmiştir. Tarihinin büyük bir bölümünde olduğu gibi o devirde de Byzantion yaygın bir ticari ilişkiler ağının merkeziydi. Kentin gelirinin büyük bir bölümü ticaretten, limandan ve ithal - ihraç ürünlerinden sağlanıyordu. Bu tarz girişimimler konusunda belki de en çarpıcı olanı Atina'nın MÖ 5. yüzyıl ortalarında bir kararnameyle kendi ölçü ve para sistemini üye kent devetlerine dayatmasıydı. Bu kararnameyle Attik Delos Birliği üyelerinin gümüş para basması yasaklanmıştır. Böylece Birlik içindeki ticaretteki ödemelerde sadece Atina'nın bastığı para kullanılabilir olmuştur. Bunun üzerine Atina surları Piraeus limanını ve buraya uzanan ulaşımı kapsayacak şekilde uzatılmasına karar verilmiş ve bu yönde inşaat işlerine başlanmıştı. Böylece kent ve liman, karadan bir kuşatmada bile bağlantılı ve savunulabilir hale getirilmiş olacaktı. Perikles, MÖ 454 yılında Birlik'in hazinesini, bir Pers saldırısından korumak gerekçesiyle Delos'tan Atina'ya getirmiştir. Böylece hazinenin koruyucu tanrısı artık Apollon değil Atena'dır. Dolayısıyla hazinenin tasarrufu Atina'nın eline geçmiş, harcamalar konusunda Birlik üyelerine hesap verilme gereği de duyulmamıştır. Ancak Plutarkhos'a göre Perikles'in rakiplerinin çoğu, Atina'daki çok çeşitli inşa projelerinin finansmanı için bu parasal kaynaklara el konulduğunu ileri sürmüşlerdir. Atina'nın geniş parasal kaynaklar sağlamasına olanak veren diğer bir uygulama da Birlik üyelerinin yükümlülükleriyle ilgili uygulamayı değiştirmek olmuştur. Artık yükümlülüklerin gemi, asker ve silah olarak da karşılayabilmesini iptal etmiş, parasal olarak istemiştir. Atina'da toplanan bu Birlik hazinesi, Birlik üyelerinin savunması için değil, artık Atina gücünü ve refahını genişletmek için kullanılır olmuştur. Dolayısıyla üyelerin Birlik'e olan yükümlülükleri, Atina için kullanılan haraca dönüştü. Perikles bu kaynaklarla Atina Akrepolisi'nde Partenon'un inşasını bu paralarla yaptırmıştır. Aynı şekilde savunma amaçlı olmayan pek çok harcama yine bu paralardan karşılandı. Böylece Attik Delos Birliği, bir ittifaktan bir imparatorluğa dönüştü. Birlik üyelerinden sağlanan bu kaynakların Atina'nın imarında kullanılması, Yunan sanatı, özellikle heykeltraşlık ürünleri yönünden büyük bir değişim yaratmıştır. Pers Savaşları öncesi Yunan heykeltraşlık ürünleri, bu dönemle karşılaştırıldığında "ilkel ve basit görünümlü" olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Perikles'in hazineyi Atina'ya getirmesiyle Yunan sanatı da bir "altın çağ" yakalama fırsatı bulmuştur. Atina'nın Attik Delos Birliği'ne dayanarak mali kaynaklar sağlaması sadece kentlerinin imarı için olmamıştır. Peloponez Savaşı'nın MÖ 431 yılında patlak vermesinden bir sene kadar sonra Atina, MÖ 430 yılı kışında Melesandros komutasında Karya ve Likya üzerine bir sefer düzenlemişti. Seferin amacı Tukididis tarafından vergi toplanması ve Atina'nın deniz ticaretine zarar veren korsanların temizlenmesi olarak açıklanmaktadır. İki sene kadar sonra MÖ 428 yazında Lysikles komutasında aynı bölgelere bir sefer daha düzenlendi. Tukididis bu seferin amacı olarak sadece vergi toplanmasını göstermektedir. Ancak bazı çalışmalar bu seferlerin gerçek amacının bölgedeki kıyı kentlerini ele geçirmek olduğu görüşündedir. Nitekim Lysikles, sefer sırasında bir Karya saldırısında öldürülmüştür. Bu türde, savaşın finansmanı için olağan vergiler dışında vergi toplamanın sadece Karya ve Likya'yla sınırlı olmadığı ve savaş boyunca sürdürüldüğü ileri sürülmektedir. Fakat Sestos Seferi sonrasında bile artık çok zengin bir adamdı. Ele geçen tutsakları Atinalılar almıştı ve bunlar karşılığında çok büyük fidyeler aldılar. Zaten, Birlik üyelerince Birlik hazinesine aktarılan vergiler de büyük tutarlara ulaşmaktaydı ve zamanla Atina'nın kontrolüne iyiden iyiye geçmiştir. Kuşatmanın MÖ 477 yılı sonbahar aylarından, bir sonraki yılın yaz aylarına kadar sürdüğü kabul edilmektedir. Doğal olarak bu seferin amacı da Trakya'daki Pers askeri varlığını ortadan kaldırmaktı. Herodot'ta bu yıllara ait ayrıntı yer almamaktadır. Bununla birlikte Doriskos'daki Pers valisi Mascames'e karşı birkaç başarısız girişime değinmektedir. Kimon bölgedeki tüm Trakyalı Pers müttefiklerini sürür çıkarmıştır. Böylece kuşatmaya bir dış yardımın önünü kesmiş oldu. Kuşatılanlar, açlıktan teslim olmak zorunda bırakılacaktı. Bu seferin sonucu olarak Ege korsanlardan temizlenmiş oldu. Bir önlem olarak da, adanın yeniden bir korsan üssü olmasını önlemek için Atina'dan yerleşimciler adaya getirilip yerleştirildi. Kimon, 4 triremeyle Gelibolu'ya geldi ve 13 Pers gemisini de ele geçirmeyi başardı. Bu kuvvetle Pers unsurlarını yarımadadan attı. Sisam Adası, Sakız Adası ve Midilli Adası, Mykale Muharebesi'nden hemen sonra Grek İttifakı'na katıldıkları gibi Attik Delos Birliği'nin de ilk üyelerindendiler. Ancak Batı Anadolu'daki diğer Grek kent devletlerinin hangi tarihte Birlik'e katıldığı konusunda açık bir görüşümüz yoktur. Kimon'un Eurymedon Seferi, Köprüçay Nehri'nin denize döküldüğü yerde Aspendos'da toplanmaya başlayan büyük bir Pers donanması ve ordusuna karşı gerçekleştirilmişti. Muhtemelen Pers İmparatorluğu'ndaki bazı iç çekişmeler, böylesi bir sefere girişmeyi geciktirmiştir. Pers kuvvetlerinin Aspendos'ta toplanması, Güneybatı Anadolu sahil kentlerini ele geçirmek içindi. Pers Donanması böylece buradan İyon kıyılarına karşı sefer düzenleyebilecekti. Plutarkhos'un Eforus'a dayanarak verdiği rakam 350, Phanodemus'unki ise 600'dür. Kimon, Faselis'ten hareket ederek takviyeler ulaşmadan Pers filosuna saldırdı. Ancak çatışmaya girmekten kaçınan Pers filosu ırmağın içine doğru geri çekilmiştir. Fakat Kimon üstüne üstüne gidince muharebeyi kabul etmek zorunda kaldılar. Sayı üstünlüğüne karşın Pers savaş hattı yarıldı ve Pers gemileri ırmak kıyılarına doğru sürüldüler. Karaya oturan gemilerin mürettebatı yakınlardaki Pers ordusunun güvenliğine sığınmak için çekildiler. Tukididis 200 Fenike gemisinin ele geçirildiğini ya da imha edildiğini yazmıştır. Eurymedon Muharebesi'ndeki Attik Delos Birliği zaferi, Pers İmparatorluğu'nun yeniden Yunanistan'a saldırma tehlikesini bütün bütün ortadan kaldıran önemli bir zafer olmuştur. Ayrıca en azından MÖ 451 yılına kadar Batı Anadolu'nun yeniden istilasını amaçlayan bir Pers girişiminin de önüne geçilmiştir. Ayrıca Batı Anadolu'nun daha uzak kesimlerindeki, örneğin Karya'dan kent devletlerinin Attik Delos Birliği'ne katılması Eurymedon Muharebesi'nden sonra olmuştur. Muharebenin bir diğer önemli sonucu da Pers filoları MÖ 451 yılına kadar Ege'den uzak tutulmaları olmuştur. Böylece Grek gemileri zorlanmadan Ege'de seyir yapabildiler.

Mısır

Mısır

Seferi'nin MÖ 459 yılında başlatıldığı genel kabul görmektedir. Aslında bu tarih dahi kuşkulu bir tarihtir. Çünkü MÖ 460 yılında Atina, Sparta ile savaş halindeydi. (I. Peloponez Savaşı) Halihazırda Yunanistan'da bir savaş varken Atina'nın

Mısır

Seferi'ne kaynak ve asker ayırabileceği kuşkuludur. Bu yüzden

Mısır

Seferi'ne daha önceki bir tarihte, MÖ 462 yılında çıkıldığı da ileri sürülmektedir.

Mısır

Pers hakimiyeti altında çok uysal değil, tam tersine ayaklanmaya oldukça eğilimli bir ülkeydi. Bir ayaklanma da MÖ 486 yılında gerçekleşmişti. Yeni bir ayaklanma

Mısır

sınırına yakın bir Libya kralı tarafından MÖ 461 ya da 460 yılında başlatıldı. Ayaklanma II. Inaros'un başkanlığında hızla tüm

Mısır

'a yayıldı. Bu arada Inaros Pers kuvvetlerine karşı verdiği mücadelede Attik Delos Birliği'nden destek istemiştir. Bu sıralarda zaten Birlik, Pers Sarayı'nın tüm dikkati ve çabası

Mısır

Ayaklanması'na konsantre olmuşken Kıbrıs'a eldeki 200 gemilik bir filoyu göndermişti. Bu filo,

Mısır

'daki ayaklanmayı desteklemek üzere harekete geçirildi. Bu şekilde birden bire strateji değişikliğine gidilmesi, Atina'nın karar mekanizmalarında bir takım dengesizlikler olduğu yönünde de yorumlanabilmektedir. Daha derinlemesine bir analiz, Atina'nın eskiden beri

Mısır

'ın muazzam buğday üretim potansiyeliyle ilgilendiği gerçeğine götürür. Bu bağlamda filonun bir kısmının Batı Anadolu ya da Yunanistan kıyılarında kalmış olması mümkündür. Ctesias, Atina'nın

Mısır

'a 40 gemi gönderdiğini yazmaktadır. Tarihçi Fine, Atina'nın strateji değiştirip, üstelik halen savaş durumu olmasına karşın filoyu

Mısır

'a göndermiş olması ardında bir takım amaçlar bulunmuş olduğuna dikkati çekmektedir. Bunlar,

Mısır

'da bir çatışmaya girmek eğiliminde olmak, Pers kuvvetlerinin ayaklanmayla uğraşmakta olmasıyla zayıf düşmüş olması fırsatından yararlanmak,

Mısır

kıyılarında bir deniz üssü elde etme kararı, Nil Vadisi'nin geniş tahıl üretiminden yararlanmak ve böylece tahıl ithalatının yönünü değiştirmek olarak gösterilmektedir. Pampremis ya da Papremis, Nil Deltası'nda yer alan bir kenttir. Aynı zamanda

Mısır

savaş Tanrısı'na adanmış bir kült merkezidir. Diodorus, Atina kuvvetleri

Mısır

'a ulaştığında onlar ve

Mısır

lıların savaşa girdiğini yazmıştır. Muharebenin başlarında Pers kuvvetleri sayı üstünlüğünün verdiği avantajla durumu başarılı götürdüler. Ancak Atina kuvvetlerinin baskısıyla hatları yarılınca bozguna uğradılar ve dağıldılar. Pers ordusunun bazı kısımları, Beyaz Kale olarak bilinen Memphis tahkimatına çekilmeyi başardılar ve burada başarılı bir savunma yaptılar. Bu sürenin son 18 ayı Prosoptis Kuşatması'yla geçtiğine göre Memfis Kuşatması en az 4 yıl sürdürülmüştür. Ancak başarı elde edilemedi. Tukididis, Artaserhas'ın Megabazus'u Spartalılara Attika'yı istila etmeleri için rüşvet vermeye gönderdiğini yazmaktadır. Böylece Atina kuvvetleri

Mısır

'dan çekilmek zorunda kalacaktır. Fakat bu girişimden bir sonuç elde edilemeyince büyük bir ordu toplayıp bu kez Megabyzus komutasında

Mısır

'a göndermiştir. Tukididis Artabazus'tan söz etmez. Herodot Artabazus'u Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı'nın bir bölümünde anlatmıştır. Diodorus'un bu konuda hata yapmış olması mümkündür. General Megabyzus

Mısır

'a ulaştığında hızla Memfis Kuşatması'nın üzerine yürüdü ve

Mısır

ve Atina kuvvetlerini dağıttı. General Megabyzus adayı kuşattı ve 18 ay süren kuşatmanın sonlarında ada etrafında kanallar kazdırarak nehrin suyunun çekilmesini sağlamıştır. Böylece ada ile Nil kıyıları birleşti.

Mendesium Muharebesi

Tukididis, Prosopitis Kuşatması'nı kırmak için Atina'dan gönderilen 50 triremelik bir görev kuvvetinden söz etmektedir. Ancak kuşatmanın çözüldüğünden habersiz olarak Nil Deltası'na giren Atina görev kuvveti derhal karadan ve denizden saldırıya uğramıştır. Gemilerin büyük çoğunluğu burada imha edildi. Çok az sayıda gemi çekilmeyi ve Atina'ya dönmeyi başarabilmiştir. Bu anlatımın tam olarak neyi ifade ettiği açık değildir. Bu seferin Kıbrıs'taki Pers garnizonlarından olabildiğince fazla savaş ganimeti elde etmeyi amaçladığı ileri sürülür. Esasen Donanma, kısa bir süre sonra Byzantion'a yelken açmıştır. Üstelik Tukididis Kıbrıs'ın ele geçirilmesi yönünde herhangi bir girişim hakkında açıklama yapmaz.

Kiton Kuşatması

Kimon, Atina ve Birlik içindeki müttefiklerce sağlanan 200 gemilik bir filoyla sefere çıkmıştır. Ancak bu gemilerden 60 tanesi, bu kez Amyrtaeus'un ayaklanmasını desteklemek üzerine

Mısır

'a sevk edilmiştir. Grek filosunun Kıbrıs'a ulaşan kısmı Kition'u (günümüzde Larnaka) kuşatmıştır. Ancak kuşatma sırasında Kimon, yaralandığı için ya da hastalıktan ölmüştür. Ölümü ordudan gizlendi ve sanki yatağında emirler verdi. Yine de Atina kuvvetleri Salamis'e çekildiler. Diodorus muhtemelen Epirus'un tarih çalışmasını izleyerek – ki öğretmeni İsokrates'den muhtemelen etkilenmiştir – barış antlaşmasına MÖ 380 tarihini vererek atıfta bulunmaktadır. MÖ 4. yüzyılda dahi barış antlaşması, bir kavram olarak yerleşmiş değildi. Bu dönemin iki tarih yazarı Kallisthenes ve Theopompus bunun varlığından söz etmez. Muhtemelen ilk önce Atinalılar Perslerle bir pazarlık görüşmesi için girişimde bulunmuşlardı. Plutarch'a göre, Eurymedon Muharebesi'nden sonra, Serhas'ın ardılı I. Artaxerxes, Atina elçisinin hazır bulunduğu bir görüşmede, Greklerle bir barış antlaşması üzerinde görüşmüş ve anlaşmıştı. Ancak Plutarch da, Grek tarihçi Kallisthenes'ı böyle bir barış antlaşmasının varlığını reddettiğini kabul etmektedir. Herodot da bir Atina elçisinin başkanlığında bir heyetin Artaxerxes'le bir görüşme için Suşa'ya gönderildiğinden söz etmektedir. Sözünü ettiği elçi, muhtemelen Atina'nın önde gelen diplomatlarından Kallias olmalıdır. Bu nedenle antik kaynaklar, bu şekilde resmi bir barışın olup olmadığı, varsa tarihi konusunda net değildir. Modern tarihçiler arasında da görüş birliği yoktur. Antlaşmanın varlığını kabul edenler olduğu gibi kabul etmeyenler de vardır. Holland, Atina ile Pers İmparatorluğu arasında uzlaşmaya varan bir sonuç elde edildiğini, ancak bunun gerçek bir antlaşma olmadığını savunmaktadır. Dahası, yine bir Grek tarihçi olan Theopompus, gerçekte bir görüşmenin Pers Sarayı ile MÖ 423'de yapıldığını öne sürmektedir. Bu argümandan hareketle Kallias Barışı için MÖ 449 yılı önerilmektedir. : Atina, Grek İttifakı'nın gereği olarak MÖ 462 yılında, MÖ 465 – 461 yıllarını kapsayan helot ayaklanması için Sparta'ya yardımcı kuvvet göndermiştir. Ancak Sparta, Atina kuvvetlerinin helotların ayaklanma yönündeki iradelerini güçlendireceğinden çekinerek bu kuvvetleri geri göndermiştir. : Bu çatışma gerçekten Atina'nın mücadelesiydi ve Attik Delos Birliği'nden müttefiklerinin katılması söz konusu olmamıştır. Esasen Attik Delos Birliği Pers İmparatorluğu ile mücadele için kurulmuştu, dışarda kalan Grek unsurlarla değil. Bununla birlikte Tanagra Muharebesi'nde bir İyon birliğinin Atina ile savaştığı anlaşılmaktadır. Ancak Attik Delos Birliği'nin MÖ 454 Atina'daki paniğin yol açtığı bir başka gelişme de Attik Delos Birliği hazinesinin, bir Pers karşı saldırısından endişe edilerek Atina'ya getirilmesiydi. Atina, Attik Delos Birliği'ndeki diğer üye kent devletleri üzerinde hegemonyacı bir tutum izlerken MÖ 461'deki

Nakşa Ayaklanması

'ndan sonra bir imparatorluğa doğru gidiş çok açık olarak ortaya çıkmıştır. Attik Delos Birliği'nin fiili olarak sona erişi MÖ 450 yılında Pers İmparatorluğu ile Grek dünyası arasında barış yapılması olarak görülebilir. Bu tarihten sonra da artık Birlik'in bir işlevi kalmadığı halde Atina, Birlik'ten ayrılmalara izin vermemeye devam etmiştir. : Savaş hem Atina, hem de Sparta açısından yıpratıcıydı. Sparta, hem Atina ve müttefikleriyle, hem de helot ayaklanmasıyla baş etmek zorundaydı. Atina ise hem Yunanistan'da Sparta ve müttefikleriyle, hem de Ege ve

Mısır

'da Pers güçleriyle mücadele ediyordu. Sonuç olarak Atina da, Sparta da, deyim yerindeyse Yunanistan'da kozlarını paylaşmış olamadılar. Bununla birlikte hem Atina hem de Sparta I. Peloponez Savaşı'nda stratejik hedeflerine ulaşamadılarsa da en azından kendi müttefikleri üzerinde bir güçlü etki oluşturabildiler ve müttefiklerine hakim olabildiler. Bu andan itibaren Peloponez Savaşı'nın sonuna kadar, "Atina'nın hakimiyeti altındaki kentler"in öyküsü yaşanır Yunanistan'da. Yunan, fakat daha çok Atina'nın ticaretinin yayılma alanı, kolayca tanımlanan ve arkeolojik buluntu veren vazolardan takip edilebilmektedir. Bu buluntulara Akdeniz ve Karadeniz kıyıları kadar Anadolu, Suriye ve

Mısır

'ın iç kesimlerinde, Güney Rusya bozkırlarının kuzey sınırılarında, Güneybatı Almanya'da ve Kuzeydoğu Fransa'da rastlanmaktadır. Diğer yandan MÖ 6. yüzyılda Attika tarımı yapısal bir değişiklik göstererek şarap ve zeytinyağı ihracatını da geniş ölçüde kapsamıştı. Attika tarımı, giderek esas olarak buğday olmak üzere gıda maddesi üretiminden bu ürünlere yönelmiştir. Tarlalar, üzüm bağlarına ve zeytin ağacı yetiştirilen alanlara dönüşmüştü. Bu gerçekleştiğinde Atina artık denizaşırı ticarettin çapını büyütmüş olmakla birlikte çok daha fazla gelir elde ediyordu. Fakat özellikle buğday üretiminden vazgeçildiği için bu malı ithal etmek zorundaydı. Böylece bu ticaret kazançlı olmanın yanında Atina'yı denizaşırı ticarete bağımlı kılmıştı. Bol yağışlı geçen yıllarda dahi Attika gıda maddelerinin üçte ikisini ya da dörtte üçünü ithalatla karşılamak zorundaydı. Mykale Muharebesi'nden sonra Atina'nın Pers İmparatorluğu ile savaşa devam etme ve Attik Delos Birliği'ni oluşturma gelişmeleri, büyük ticari kazançlar vaad eden ve Attika'nın gıda maddeleri ithalatını garantiye alan bir karar olarak görülmektedir. Atina ekonomisinin ne ölçüde mamül mal üretimine dayandığını gösterir bulgular vardır. Örneğin Atina'da MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda yüzden fazla çömlek imalathanesinin bulunduğunu, buralarda mal sahibinin yanı sıra altı kişinin daha çalıştığını, bazı imalathanelerin üç ressam birden istihdam ettiğini biliyoruz. Dahası bir kerevet atölyesinde yirmi, bir silah imalathanesinde otuziki ve bir kalkan atölyesi'nde yüzyirmi kölenin çalıştığını biliyoruz. Bütün bunlar Atina ve benzeri kentlerde çok geniş çapta pazar için üretim yapıldığını gösterir. Sonuçta pazar için rekabetin ortaya çıkması kaçınılmazdı. Fakat Atina'nın iki çok değerli avantajı vardır. Bunlardan biri MÖ 480 yılların başında işletilmeye başlanan, Doğu Akdeniz'in en zengin gümüş madeni olan Laution madeni Bu imparatorluk kısa süreli oldu, sadece yarım yüzyıl, MÖ 404 yılında Atina İmparatorluğu çözülmüştür. Atina kent devletinin bir imparatorluğa dönüşmesini başlatan olayın, Sparta'nın Pers İmparatorluğu'na karşı olan savaştan çekilmesi olduğu ileri sürülebilir. Peloponez Savaşı başladığı sırada sadece Sakız Adası ve Midilli Adası'nın gemi olarak katkısı alınıyordu. Bu iki ada artık destek görmeden ayrılmak için çok zayıf durumdaydılar. Midili ilk ayaklanmaya kalkışandı ve tamamıyla başarısızdı. Sakız Adası, Attik Delos Birliği'nin en güçlü ve en büyük üyesiydi. En son ayaklanan oydu. Sicilya Seferi'nin sonuçlarından birkaç yıl yararlandı. Tüm İyonya ayaklanırken Atina halen tüm ayaklanmaları bastıracak güçteydi. Perikles, Atina'nın imparatorluk içinde hakimiyetini güçlendirmek için MÖ 450 yılında Klerukya olarak bilinen yarı koloni yerleşmeler oluşturma politikası geliştirmiştir. Atina'ya bağlı bir askeri garnizon işlevi gören bu yerleşimler, İmparatorluk'un geniş topraklarında Atina'nın kontrolünü garanti ediyordu. Ayrıca Perikles Birlik üyeleriyle Atina arasındaki ilişkileri düzenlemek, haraçların toplanmasını ve Atina yararına kullanılmasını temin eden kamu görevlileri çalıştırmıştır. Atina İmparatorluğu dışa karşı yine de fazla güçlü değildi. Sparta ile savaşın 27. yılında iç çekişmelerin ve Pers desteğinin sayesinde de olsa yenilgiye uğratıldı. Attik Delos Birliği de MÖ 404 yılında ortadan kalktı. Ancak bu yenilginin sonuçlarını kısa sürede üstünden atmayı başardı. İkinci Atina İmparatorluğu, MÖ 377 yılında bir deniz savunma birliği olarak, yine Atina'nın önderliğinde kuruldu. Fakat Atina eski gücüne hiçbir zaman ulaşamadı. Üstelik artık düşmanları çok daha güçlü ve daha fazla sayıdaydı. Sonuçları Pers İmparatorluğu ile girişilen bu savaşın sonlarına doğru Attik Delos Birliği, Atina İmparatorluğu'na dönüşme yoluna iyiden iyiye girmiştir. Ancak bu ateşkes, Atina ile Sparta arasındaki çekişmeyi sona erdirmemiş, sadece 14 yıl sonra bu iki güç, Peloponez Savaşı'nda yeniden çatışmaya girmiştir. Bu yıkıcı savaş 27 yıl sürmüş, sonuçta Atina gücünün tümüyle kırılmasına yol açmıştır. Atina İmparatorluğu parçalanmış ve Yunanistan'da artık Sparta hegemonyası oluşmuştur. Ancak bu savaşlar sadece Atina'yı değil tüm Yunanistan kent devletlerini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Yunanistan'daki olayların Pelopones Savaşı'na varmasında Attik Delos Birliği'nin önemli bir rolu olduğu kabul edilmektedir. Grekler karşısında defalarca yenilgiye uğrayan ve iç isyanlarla savaş kapasitesi zayıflatılan Pers İmparatorluğu, MÖ 449'dan itibaren I. Artakserkses ve ardılları tarafından böl ve yönet stratejisini benimsemiştir. Sparta, Yunanistan üzerindeki hegemonyasını sürdürebilmek için, bir bakıma Batı Anadolu Grek kent devletlerini feda etmiş oldu. Antlaşmayla bir önceki yüzyıldaki tüm Grek kazanımları kaybedilmiş oldu. Pers istila girişimleri karşısında muharebelerde elde edilen sonuçlar gibi, Attik Delos Birliği'nin Pers İmparatorluğu'na karşı giriştiği mücadelelerin kazanımları da kaybedilmişti. == Kaynaklar ve dış bağlantılar Antik kaynaklar * *Thucydides, History of the Peloponnesian War * *Diodorus Siculus, Biblioteca Historica *Plutarkhos, Parallel Lives - The Live of Aristides, The Live of Kimon, The Live of Themistocles * Ctesias, Persica (from Photius's Epitome) * Xenophon, Hellenica

Günümüz kaynakları

Türkçe

* Hülya Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Tarih İncelemeleri Dergisi – XXII * Hellenlerin Doğu Akdeniz Seferi ve Kallias Barışı * Hülya Boyana, Vergi Listelerine Göre Attika-Delos Deniz Birliği ve İonia ile İlişkileri Tarih İncelemeleri Dergisi, XXI – 1 * Donald, Kagan, Atina İmparatorluğu'nun Yükselişi * Plutarkhos, Kimon Tarih İncelemeleri Dergisi XXIV – 2 Çeviri, Ayşen Sina

İngilizce

* Donald Kagan,
The Outbreak Of The Peloponnesian War * The Athenian Empire * livius.org Delian League * Kronoloji * John Van Antwerp Fine, The ancient Greeks: a critical history. Harvard University Press (1983) * Donalt Kagan, The Outbreak of the Peloponnesian War. Cornell University Press (1989) * Athens * Raphael Sealey, A history of the Greek city states, ca. 700-338 B.C.. University of California Press (1976) * Tom Holland, Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West. Abacus (2006) * Ken Oziah, The Delian League: A Prelude To War

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Attika-Delos Deniz Birliği
3 yıl önce

Attika-Delos Birliği, MÖ 477 yılında, sayıları 150 – 173 arasında olan Grek kent devletleri arasında oluşturulan ve MÖ 404 yılına kadar devam eden askeri...

Kallias Barışı
3 yıl önce

Kallias Barışı MÖ 449'de[kaynak belirtilmeli] (Atina liderliğindeki) Attik Delos Birliği ile Pers İmparatorluğu arasında imzalanan, Yunan-Pers Savaşlarını...

I. Peloponez Savaşı
3 yıl önce

Megara Peloponez Birliği'ne dönmüştür. Aegina ise Attik Delos Birliği'nin vergisini ödeyen otonom bir üyesi oldu. Peloponez Birliği ve Atina İmparatorluğu...

Peloponez savaşı
3 yıl önce

devletleri, Atina önderliğinde Pers İmparatorluğu'na karşı günümüzde Attik Delos Birliği olarak tanımlanan ittifakı kurmuşlardı. Bu ittifak Ege Denizi'nde...

Potidea Ayaklanması
7 yıl önce

Kent, Peloponez Birliği üyesi olan Korint'in bir kolonisi olarak kurulmuş olmasına karşın Atina'nın kontrolündeki Attik Delos Birliği üyesidir. Bununla...

Sedir Adası
7 yıl önce

MÖ 454 - MÖ 428 yıllarında Karya birliğine katılan Kedrai daha sonra Attik Delos Birliği’ne girmiştir. Ada bu birliğe önceleri yılda 3 bin, daha sonra...

Sedir Adası, Sedir Adası
Karyalılar
3 yıl önce

direniş örnekleri sergiledikleri ve Atina merkezli olarak kurulan Attik Delos Birliği'ne bir süre üye oldukları anlaşılmaktadır. Mylasalı Hekatomnidler hanedanı...

Karyalılar, Karyalılar
Ainos
3 yıl önce

(MÖ 480-479) Grek zaferleri ardından Attik Delos Birliği'ne katılmıştır. Bu ittifak, Ainos zanaatlerinde Attika etkisini artırmış, hatta Atina ile rekabet...