İyon Ayaklanması

Kısaca: İyonya Ayaklanması Aiolis, Doris, Kıbrıs ve Karya'nın birleşmesiyle, Önasya üzerindeki Akamenid İmparatorluğu hakimiyetine karşı geliştirdikleri, MÖ 499 – 493 tarihleri arasında gerçekleşen askeri bir ayaklanmadır. İyon şehir devletlerini ayaklanmaya iten neden esas itibariyle Önasya üzerindeki Pers hakimiyetiydi. Öte yandan Milet'in iki tiranının, Histiaeus ile Aristagoras'ın kişisel karar ve uygulamaları, ayaklanmayı başlatan ve sürükleyen görünürdeki ana dinamikler olmuştur. ...devamı ☟

İyonya Ayaklanması Aiolis, Doris, Kıbrıs ve

Karya

'nın birleşmesiyle, Önasya üzerindeki Akamenid İmparatorluğu hakimiyetine karşı geliştirdikleri, MÖ 499 – 493 tarihleri arasında gerçekleşen askeri bir ayaklanmadır. İyon şehir devletlerini ayaklanmaya iten neden esas itibariyle Önasya üzerindeki Pers hakimiyetiydi. Öte yandan Milet'in iki tiranının, Histiaeus ile Aristagoras'ın kişisel karar ve uygulamaları, ayaklanmayı başlatan ve sürükleyen görünürdeki ana dinamikler olmuştur. İyon kent devletleri MÖ 540 dolaylarında Pers İmparatorluğu tarafından ele geçirildi ve bu tarihten itibaren her kent, Sard'daki Pers Satrap'ının atadığı o kentin yurttaşı olan bir tiran tarafından yönetildi. Doğal olarak bu tiran, Pers Sarayı ile tartışmasız işbirliği halinde olabilecek kişiler arasından seçilmekteydi. Dönemin Milet tiranı Aristagoras, Pers Kralı I. Darius'un kardeşi ve aynı zamanda Sard Satrabı olan Artaphemes'le, durumunu sağlamlaştırmak için MÖ 499 yılında ortak bir sefere girişmiştir. Söz konusu seferin amacı Nakşa'nın ele geçirilmesiydi. Fakat seferin hezimetle sonuçlanması, Aristagoras'ın bir tiran olarak görevden uzaklaştırılmasını getirecekti. Bu durumda Aristagoras, İyon kent devletlerini I. Darius'a karşı bir ayaklanmaya teşvik etmeye yöneltmiştir. Atina ve Eretria'dan gönderilen birliklerce de desteklenen İyon kuvvetleri MÖ 498 yılında Sard'a yürüdüler. Saldırı aşağı şehri ele geçirildi. Ancak Artaphernes, emrindeki kuvvetlerle kaleye çekilerek savundu. Bu arada aşağı şehirde yangın çıkması ve yayılması kuşatmacıları güç duruma düşürdü, kuşatmayı kaldırarak İyonya'ya geri dönmek üzere yürüyüşe geçtiler. Ancak İyonya'ya dönüşte bu birlikler, onları izleyen Pers kuvvetlerince Efes dışında muharebeye zorlandılar ve
Efes Muharebesi
'nde ağır bir yenilgiye uğradılar.

İyon Ayaklanması

'nın tek saldırı harekatı bu seferdir. Bundan sonra İyon kent devletleri hep savunmada kalmıştır. Ancak Pers Sarayı'nın tepkisi son derece saldırgan olmuştur. Pers orduları, MÖ 497 yılında isyan bölgesinin dıştan sararak istila etmeyi amaçlayan bir şekilde üç koldan saldırıya geçtiler. Ancak

Karya

'nın da ayaklanmaya katılması saldırı planlarını değiştirmiştir. En büyük ordu, ayaklanmanın yayılmasını önlemek için

Karya

topraklarına yönelmiştir. Pers ordusu

Karya

içlerinde başarılı bir ilerleme gösterdi. Ancak Halikarnas'a kuş uçuşu 4 km. mesafedeki Pedasa yaklaşımında bir tuzağa düşürülen bu ordu bütünüyle imha edilmiştir. Bu yenilgi, MÖ 496 ve 495 yıllarında taraflar arasında bir denklik sağlamıştır. Pers ordusu ve donanması MÖ 494 yılında yeniden gruplanarak bu kez ayaklanmanın merkezi durumunda olan Milet'e doğrudan bir saldırıya girişti. İyon donanması Milet'i denizden savunmaya çalıştı. Ancak Sisam'ın desteğini çekmesi üzerine

Lade Deniz Muharebesi

'nde ağır bir yenilgiye uğradılar. Pers kuvvetleri bu zaferin ardından Milet'i kuşattı ve kentin düşmesiyle halkı köle edildi. Bu ard arda gelen yenilgiler, ayaklanmayı kesin olarak sona erdirmiştir. Sonuçta

Karya

lılar da Pers hakimiyetini kabul ettiler. Pers kuvvetleri, İyonya'da genel olarak adil ve dürüst bir barış uzlaşması uygulamaya konuluncaya kadar, MÖ 493 boyunca, Anadolu'nun batı kıyılarındaki halen direnen kentlerin üzerine gitmiştir. İyon ayaklanması Grek dünyasıyla Pers İmparatorluğu arasındaki ilk büyük çatışmaları temsil etmekte ve bu haliyle Yunan-Pers Savaşları'nın ilk dönemini ifade etmektedir.

İyon Ayaklanması

'nın sonunda her ne kadar Önasya yeniden Pers hakimiyeti altına girmiş olsa da I. Darius, Atina ve Eretria'yı, ayaklanmayı askeri olarak destekledikleri için cezalandırmaya kararlıydı. Öte yandan pek çok Grek kent devleti, imparatorluğun istikrarı yönünde halen bir tehdit oluşturmaya devam ediyordu. Herodot'a göre bu durum I. Darius'un Yunanistan'ın tümünü işgale karar vermesine neden olmuştur. Dolayısıyla, MÖ 492'de başlayan İlk Pers Genel Saldırısı, bir bakıma

İyon Ayaklanması

'nın doğrudan bir sonucu olacaktır.

Kaynaklar

İyon Ayaklanması

konusunda başlıca kaynak, neredeyse sadece

Karya

l
ı tarihçi Herodot'un tarihidir. "Tarihin babası" olarak bilinen Herodot, Önasya'daki ozaman için Pers hakimiyetinde olan Halikarnas'da MÖ 484 yılında doğmuştu. Herodot, Historia adlı çalışmasını MÖ 440-430 yılları arasında yazmıştır. Bu çalışmasında Yunan-Pers Savaşları'nı anlatmıştır. Söz konusu savaşların MÖ 450 yılında sona erdiği Herodot'tan sonraki, Tukididis gibi bazı tarihçiler, her ne kadar onun tarzını izlemişlerse de eleştirmekten geri kalmamışlardır. Bununla birlikte Tukididis kendi tarih çalışmasını, Herodot'un bıraktığı yerden, Sestos Kuşatması'ndan başlatmayı seçmiştir. Muhtemelen, Herodot'un çalışmasının düzeltilmeye ya da yeniden yazılmaya gerek duymayacak kadar doğru olduğunu düşünmüştü. Sonuç itibariyle Rönesans Avrupa'sında çok okunmaya devam ediyor olsa da Herodot hakkında olumsuz bir yargı sürmüştü. Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde, bir kısım arkeolojik bulgularla defalarca desteklenince Herodot'un değeri kabul edilir olmuştur. Günümüz yaygın görüşü, Herodot'un çalışmasının son derece değerli bir tarih kaydı olduğu yönündedir. Bununla birlikte, özellikle birliklerdeki mevcutlar ve tarihler konusunda verdiği ayrıntıların yer yer kuşkuyla karşılanması da söz konusu olmaktadır. Herodot'ta Pers karşıtlığı yanında ilginçtir ki özellikle

İyon Ayaklanması

konusunda İyonlara karşı olan bir tarafgirliğe işaret eden çağdaş araştırmacılar vardır. Örneğin George Beardoe Grundy, Herodot'un "yaşamın herhangi bir bölümünde İyonya'lılar hakkında söylenecek hemen hiçbir sözü" olmadığını yazmaktadır. Andrew Robert Burn ise "kin doludur ve dürüst değildir" demektedir. Ayaklanma öncesi Bronz Çağı Çöküşü ardından Antik Yunanistan'da saray ekonomileri çökmesiyle nüfusun önemli bir bölümü, daha güvenli bulunan Önasya'ya göç ederek oralarda yerleştiler. Bu yerleşimciler Antik Yunanistan'ın dört ana kabilesinden üçü olan Ailoller, İyonlar ve Dorlardır. İyon boyları, Lidya ve

Karya

kıyılarına yerleşerek İyonyayı oluşturacak 12 kent devleti kurdular. Bu kentler

Karya

'da Milet, Myus, Priene, İyonya'da Efes, Colophon, Lebedos, Teos, Klozomenai, Phokaia, Erytrae ve Ege Adaları'nda Sisam ile Sakız'dır. Her ne kadar bu İyon kentleri bağımsız birer yönetim birimiyse de, ortak bir kültürel mirası paylaşmaktaydılar ve bunun ortaya konuluşu olarak Panionion'da Poseidon Helikonios onuruna festivallerin düzenlendiği ve ortak kararların alındığı ortak tapınak ve toplanma mekanlarını oluşturmuşlardı. Batı Anadolu kent devletleri, MÖ 560 dolaylarında Lidya Kralı Krezüs tarafından istila edilene kadar bağımsızlıklarını sürdürdüler. Ege Adaları'nın kent devletleri için ise, Persler henüz Fenike'yi istila etmediği, bir donanmaları olmadığı için bağımsızdılar. Bu tarihten Akamenid İmparatorluğu'nu kuran II. Kiros tarafından yıkıldığı tarihe kadar (MÖ 564) Lidya hakimiyetinde kaldılar. II. Kiros, Lidya'yla savaş halindeyken İyon kentlerine elçiler göndererek Lidya hakimiyetine baş kaldırmalarını istemişti. Ancak İyon kentleri bu isteği geri çevirdiler. Savaşların sonunda Lidya çökünce İyon kent devletleri bu kez II. Kiros'a bir teklif ilettiler. Buna göre Krezüs'e bağımlıkları, aynı şartlarla Akamenid İmparatorluğu'na geçecekti. II. Kiros bu hakaretin intikamını almaya karar vermişti, fakat Babil'de sorunları vardı, esasen o sıralar Batı Anadolu'yu pek önemsemiyordu. Sard'da küçük bir birlik bırakarak ordunun büyük kısmıyla Babil'e döndü. Lidya hazinesii de Paktyas adında güvendiği bir Lidyalıya emanet etti. Ancak Pers ordusu uzaklaştıktan kısa bir süre sonra Paktyas, elindeki hazineyle sahil kesimlerinden asker toplayarak Sard üzerine yürüdü ve kenti kuşattı. Bunun üzerine Kiros, Med generali Mazares'i Lidya üzerine gönderdi. Mazares'in görevi Lidyalıları itidale çağırmak, (Krezüs'ün ricasını kırmamıştı) ve Paktyas'ı ele geçirmekti. Ancak Mazares Sard'a ulaşmadan önce Paktyas ve askerleri çekilmişti. Lidyalılar yeni düzene uyum sağladılar. Sonunda Mazares Paktyas'ı ele geçirdi. Ama ona yardım edenleri cezalandıracaktı. Priene'yi ele geçirdi, tüm Menderes Ovası'nı ezip geçti, Magnesia'yı yağmaladı. Ancak bu sırada hastalanıp öldü. Yerine bir Med generali olan Harpagos gönderildi. Harpagos, birçoğunun duvarları önüne toprak yığarak çok sayıda kenti ele geçirdi. General Harpagus'un ilk saldırısı Phokaia (günümüzde Foça) üzerine olmuştur. Fakat bu arada kent halkı, Pers hakimiyetine girmektense kentlerini deniz yoluyla terk ederek Phokaia'ya giderek buradaki Pers garnizonunu kılıçtan geçirdiler. Ardından Korsika'ya gidip orada yerleştiler. Herodot, 1.166.1 General Harpagus daha sonra Teos'a (günümüzde Seferihisar) yönelmiştir. Teosluların bir kısmı Ege Denizi'nin kuzey sahillerindeki Abdera'ya göç ettiler. Önasya'daki Milet dışındaki diğer kentler de istila edildi. Milet daha önce Kiros'la anlaşmıştı ve bu anlaşmaya bağlı kalmıştı. Adalardaki kent devletleri de, Batı Anadolu'da olanları haber alarak çatışmaya girmeden Pers hakimiyetine boyun eğdiler. Ancak Pers İmparatoroluğu için İyon kentlerini hakimiyet altında tutmak, istila edilmiş olan diğer imparatorluk bölgelerine oranla bazı güçlükler göstermektedir. II. Kiros, İmparatorluğun diğer bölgelerinde Musevi din adamları gibi, kitlelerin tutumunu etkileyebilecek, özellikle dini otoriteye sahip grupları, hakimiyetini güçlendirmek amacıyla desteklemiş, kollamıştı. Bu yüzden Persler İyon kent devletlerinde bir tiranın yönetime gelmesini, kendilerini İyonya'nın iç çatışmalarına sürüklese de desteklemek durumunda kalmışlardır. Bir başka risk de bazı tiranların kendi yönetimlerini olabildiğince bağımsız kılma girişimleri olabilecekti ve bunların bir şekilde değiştirilmesi zorunluydu. Aristagoras'ın amcası Histiaeus, MÖ 513 yılında I. Darius'la sefere katılmıştı. İstediği ödül sorulduğunda istila edilmiş Trakya topraklarının bir bölümünü talep etmişti. Bu istek yerine getirilmekle birlikte Histiaeus'un hırsı, I. Darius'un danışmanlarının dikkatinden kaçmamıştır. Sonuçta, daha fazlasıyla ödüllendirildi ve Kral'ın yakın çevresine dahil edilerek kışlık başkent Susa'da kalması istendi. Aristagoras, Milet tiranlığını Histiaeus'dan devraldığında, kentte Pers hakimiyetine karşı duyulan hoşnutsuzluk artmaktaydı. Bu arada Nakşa'dan kovulan hali vakti yerinde bazı sürgünler MÖ 500 yılında Aristagoras'a baş vurarak Ada'yı ele geçirmesi için teşvik ettiler. Dahası, tüm seferin masraflarını karşılayaklarına söz verdiler ve diğer Kiklad Adaları'nın da Darius'a boyun eğeceğini vaad ettiler. Nakşa'yı istila etmekle Milet'teki durumunu güçlendireceğinin hesabını yapan Aristagoras, Lidya Satrap'ı Artaphernes'e bir teklifle yaklaştı. Eğer Artaphernes, bir orduyla kendisini askeri yönden desteklerse, Nakşa'yı ele geçirdiğinde, ki böylece I. Darius'un İmparatorluğu'nun sınırlarını genişletmiş olacaktır, ele geçen ganimetten, genişleteceği ordusunun maliyetini karşılamakta kullanabileceği bir pay verecekti. Artaphernes prensip olarak bu teklifi kabul etti. Aristogoras 100 geminin yeterli olacağını söylemişti ama Artaphernes 200 gemi vermeyi vaad etti. Ancak sefer için I. Darius'dan izin alınımalıydı. I. Darius bunu onaylayınca, ertesi yıl 200 trireme'den oluşan bir donanma Nakşa'ya saldırı için Megabates komutası altında toplandı. Megabates, I. Darius'un kuzeni, Artaphernes'in kardeşidir. Nakşa seferi (MÖ 499) Artaphernes MÖ 499 yılı bahar aylarında Pers kuvvetlerini hazırladı ve bu kuvvetleri iki yüz triremeden oluşan bir donanmayla birlike kendisinin ve Darius'un kuzeni Magabates komutasına verdi. Bu kuvvetlerle Milet Limanı'na yanaşan donanma, Aristagoras'ın kuvvetlerini de alarak Nakşa'ya yelken açmıştır. Aristagoras, Nakşa yolundayken Megabates'le görüş ayrılığına düşmüştür. Herodot'a göre Magabates, Nakşa'ya bir haber göndererek yaklaşmakta olan istila tehdidini haber vermişti. Bu açıklama mümkün görünmekle birlikte, yenilgiden sonra Aristagoras'ın yenilgiye kendi dışında bir neden göstermek için yaydığı bir mazeret de olabilir. İyon Ayaklanması

Nedenleri

Herodot her ne kadar ayaklanmayı Aristagoras ve Histiaeus'un kişisel ihtiraslarına bağlıyorsa da, İyonya'nın iç dinamiklerinin ayaklanmak için olgunlaşmış olduğu açıktır. Yine Herodot'a göre ayaklanmayı hazırlayan birincil etmen, Pers Sarayı'nın, İyon kent devletleri yönetimine tiranları getirmesiydi. Diğer yandan Pers Sarayı, boyun eğdirdiği Batı Anadolu'daki tüm kent devletlerinden haraç alınıyordu. Esas olarak bu nedenlerle Aristagoras'ın hareketi bir kuru ot yığınına düşen kıvılcım gibi hızla yayılan etkilerle ayaklanmayı ateşlemiştir. Hemen her kent devletinde tiranlık yerine demokrasi hükümet şekline geçilerek ayaklanma başlatılmış oldu. Bunun da etkisiyle ayaklanma başlatmak yönünde kesin kararını veren Aristagoras, MÖ 499 yılı baharında Milet'teki kendisine yakın bir grubun üyeleriyle bir toplantı düzenlemiştir. Durumu anlattı, Histiaeus'un mesajını ortaya koydu. Toplantıya katılanların biri hariç tümü de Herodot'a göre ayaklanma lehinde idi. Tarihçi Hekataios Pers Kralı'na karşı savaşılmaması gerektiğini ileri sürdü. Ancak kimseyi ikna edemeyince denizde güçlü olmayı sağlamalarını tavsiye etti. Bunu yapabilmek için de Krezüs'ün Didim [1] Tapınağı'na bağışlamış olduğu hazineye el konulmalıydı. Hekataios Milet'in güçlü bir donanma için yeterince parası olmadığını biliyordu. Ancak önerisi üzerinde durulmadı ve ayaklanmaya karar verildi. İçlerinden biri Myus'a gönderdiler. Nakşa Seferi'ne katılan donanma henüz oradaydı. Amaç, katılan kent devletlerinin tiranlarını ele geçirmekti. Myus'ta halen Aiol ve Doris bölgelerinden Midilli, Mylasa (günümüzde Milas), Kyme gibi Grek kent devletlerinden birlikler ve tiranları vardı.Herodot açıkça böyle bir şey ifade etmese de, Aristagoras'ın tüm orduyu ayaklanmaya katılmak için kışkırttığı Herodot, Aristagoras'ın politik gücünden böylesine vaz geçmesini (göz boyama olarak tanımlasa da) bir gösteri olarak görmemektedir, tümüyle pratik bir amacı vardır. Ona göre bu tutum, Miletlilerin tümüyle ayaklanmaya katılmasını sağlamak içindi. Ayaklanmayı diğer kent devletlerine yaymak için de gemilerde ele geçirilen tiranları kentlerine gönderdi. Bu kentlerin de desteğini kazanmak istiyordu. Aristagoras Önasya'daki tüm Grek dünyasını ayaklanma içine çekmeyi başardı. Fakat, Pers kuvvetleriyle savaşabilmek için güçlü müttefiklere de ihtiyaçları olduğunu da fark etmiştir. Bu düşünceyle MÖ 499 kışında bir triremeyle, savaş konularında en atak Grek kent devleti olan Sparta'ya gitmiştir. İlk önemli görüşmesi Sparta Kralı I. Kleomenes'le olmuştur. Aristagoras, Kral'ı ikna etmek için alışılageldik bir yol izledi, önce Spartalılar'ı övdü, sonra Pers silahlarının zayıflığını anlattı. Dedi ki, "Siz tüm dünyanın en iyi savaşçılarısınız" Persler'in savaşa yatkın olmadığını söyledi. "Pers askerleri" dedi, "Ok, yay ve kısa mızraklar kullanır. Ayaklarına pantolon giyer, başlarına türban takar. Onları yenmek öyle kolaydır ki!" Savaşın getireceği ganimetlerden söz etti, altın, gümüş, pirinç, ince işlenmiş kumaşlar, yük hayvanları, bunları saydı döktü. "Sizin olabilir, isterseniz eğer" dedi. Bunları anlatırken, herşeyi mahvedecek bir hata yaptı, ortaya bronz üzerine işlenmiş bir dünya haritası çıkarmıştı. Pers ülkesine giden yolu parmağıyla işaret ede ede kısa açıklamalar yaptı. Kilikya'ya gelince, "Her yıl krala 500 talent haraç öderler" dedi. Armenyaılar'dan söz etti, yüzlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvanları olduğundan. En son Susa'yı, "Büyük Kral"ın sarayının olduğu kentti gösterdi. Sparta Kralı yanıtı için üç gün süre istedi ve günü geldiğinde, İyon Denizi'nden Pers Başkentine kaç günde gidilebileceğini sordu. Aristagoras'ın cevabı "üç ay"dı. Görüşme aşağı yukarı bu noktada sona erdi, Kral'ın cevabı olumsuzdu. Sparta Kralı I. Kleomenes, Pers ülkesinin ne kadar büyük olduğunu görerek teklifi red etmiş olmalıdır. Ancak Aristagoras'ın devam eden tüm israrına karşın Sparta Kralı, Perslere karşı Grek liderliği yönündeki teklifi geri çevirdi. Aristagoras bunun üzerine Atina'ya gitmiştir. Atina ise kısa süre önce yönetimdeki tiranı devirip demokratik bir hükümet şekli kurmuştu. Bu demokrasi uğruna mücadelelerinde Pers İmparatorluğu'ndan yardım istemişlerdi. Bu yardım karşılığında Pers hamiliğini kabul etmeyi önermişlerdi. Ne var ki birkaç yıl sonra Hippias yeniden iktidarı ele almak için Sparta'nın desteğinde girişimde bulunmuştu. Hippias'ın bu çabaları başarısız oldu ve Artaphernes'e sığındı. Orada Onu, Atina'ya boyun eğdirme konusunda kendisine yardım yönünde razı etmeye çalıştı. Atina Artaphernes'e elçiler göndererek onu tavır almaktan vazgeçirmeyi denediler. Fakat Artaphernes Hippias'ı bir tiran olarak başa geçirmeleri için talimat verdi. Ancak Eretria'nın bu yardımı gönderme nedenleri çok net açıklanmış değildir. Muhtemelen ticari nedenler önemli olmuştur. Eretria, Ege'deki Pers hakimiyetinin tehdit ettiği ticarete dayanan bir kentti.

İyon taarruzu (MÖ 498)

Aristagoras kış boyunca ayaklanmayı alevlendirmek için çaba harcamıştır. Örneğin bir olayda, Trakyalı bir halk olan ve I. Darius tarafından Frigya'ya sürülen halka, ülkelerine geri döneceklerini vaad etmiştir. Herodot, Aristagoras'ın bu işte tek amacının Pers yüksek komutanlığını kışkırtmak olduğunu yazmaktadır.
Sard taarruzu
Beşi Eretria'dan, yirmisi Atina'dan olmak üzere toplam 25 triremeden oluşan bir kuvvet, MÖ 498 baharında İyonya'ya gitmek üzere yola çıkmıştı. Herodot, Atinalı amiral Melanthius komutasında olan Atina filosundaki bu 20 geminin, hem Grekler hem de Persler için felaketlerin başlangıcını oluşturduğunu yazmaktadır. Filo esas İyon kuvvetleriyle Efes yakınlarında birleşti. Milet kuvvetlerinin komutasını üstüne almayan Aristagoras general olarak kardeşi Charopius'u ve yine bir Milet'li olan Hermophantus'u atamıştır. Kaledeki Pers kuvvetleri yanan şehir tarafından kuşatılmış oldular. Fakat savaşa devam etme olanağı kalmayan Grek kuvvetleri muharebeyi bırakarak Efes'e geri dönmek üzere yürüyüşe geçtiler. Aşağı kentteki yangın yayılınca alevler Kibele Tapınağı'na da sıçradı ve tapınak yandı. Persler daha sonra İyonlar üzerine yürürken ve tüm Batı Anadolu tapınaklarını ateşe verirken bunu bir bahane olarak kullanacaklardır. Herodot, I. Darius'un Sard'ın yakıldığı haberini aldığında, önce kimin yaktığını sorduğunu yazmaktadır. I. Darius daha sonra Atina'dan intikam alma yemini etmiş, bir hizmetkarını, günde üç kez, "Efendi, Atinalıları hatırla" diyerek yeninini hatırlatmakla görevlendirmiştir.
Efes Muharebesi
Herodot, Sard'a saldırıldığı haberi üzerine Kızılırmak'ın batı kesimindeki Pers kuvvetlerinin toplandığını ve Artaphernes'e yardım için Sard'a doğru yürüyüşe geçtiklerini yazıyor. Efes yakınlarında Grek kuvvetleriyle temasa geçildi. Grek kuvvetleri dönüp muharebe düzeni almak ve savaş için hazırlanmak zorunda kaldılar. Moralsiz ve yorgun Grek kuvvetleri Pers ordusu için kaçınılmaz olarak zayıf bir rakipti. Yine de muharebeden kaçınma olanakları yoktu ve savaşa girdiler. İyonlar kendi kentlerinde savaşa devam etmek üzere çekilirken Atinalılar ve Eratrialılar gemilere kaçmayı başardı ve Yunanistan'a döndüler. Herodot, İyonların Çanakkale Boğazı'na gemiler göndererek Byzantion dahil olmak üzere bölgedeki tüm kentleri kontrollleri altına altıklarını, daha sonra güneye yelken açarak

Karya

'nın büyük bir bölümünü yanlarına çektiklerini yazmaktadır. Hatta ayaklanmaya yanaşmayan Kaunos, Sard'ın yakılmasından sonra Pers hakimiyetine baş kaldırmıştır. Fakat Pers Sarayı Efes'de elde ettiği zaferle yetinecek gibi görünüyordu ve Pers kuvvetleri Efes üzerine yürümediler. Fakat bu arada etkili bir konuşma saydesinde Histiaeus'un, kontrolü yeniden ele geçirmek üzere İyonya'ya gitmesini kabul etti. Diğer yandan Kıbrıs, Pers Kralı II. Kambises ordularının MÖ 525 yılında Mısır'ı istilasına kadar Mısır hakimiyeti altındaydı. Adadaki Pers hakimiyetinin güçlü dayanaklarından biri de, Ada'nın bakır yataklarını kontrolleri altında tutan Fenikelilerdi. Çok sayıda küçük krallıktan oluşan Kıbrıs siyasi yapısı içinde Salamis Kenti Krallığı zamanla güçlenmiş ve zenginleşmiş, başat güç haline gelmiştir.

İyon Ayaklanması

başladığında, Ada'nın gelir kaynaklarından Pers Sarayı'na haraç vermekten kurtulmak isteyen, esasen çoğu Grek kökenli bu krallar, Kısa sürede ayaklanmanın önderi, Salamis Kenti Kralı Gorgus'un kardeşi Onesilus olmuştur. Onesilus, abisinin ayaklanmaya katılmak için ikna etmeye çalıştıysa da Gortus buna yanaşmadı. Bunun üzerine Onesilus, Gorgus'un kent dışında olduğu bir sırada kent kapılarını kapattırarak tahta el koymuş ve Gorgus'u kent dışında bırakarak etkisiz hale getirmiştir. Herodot'un anlatımıyla, I. Darius'un kızlarıyla evli olan Pers generalleri Daurises, Hymaees ve Otanes komutasında güçlü bir Pers ordusu Kıbrıs'a gönderilmiştir. Bunu haber alan Onesilus, İyonya'nın her yanına haberciler göndererek yardımn istemiştir. Herodot, İyonların uzun uzadıya düşünmeksizin Kıbrıs'a büyük bir kuvvet gönderdiklerini yazar. İyonya yardım için bir filo hazırladı ve bu filonun komutasına İyonya Birliği'nce komutanlar atandı. Kilikya'dan denize açılan Pers kuvvetleri adaya çıkarak Salamis üzerine yürüdüler. Bu arada bir Fenike filosu da adaya ulaşmıştır. Aralarındaki anlaşmaya göre İyonlar denizde Fenike filosuna, karada da Kıbrıs kralları Pers ordusuna karşı savaşmıştır. Karadaki savaşta Pers generali Artybius'un ölmesiyle Kıbrıs kuvvetleri bir başlangıç avantajı yakaladılar. Artybius'u, bir

Karya

lının yardımıyla Onesilus alt etmişti. İyonya filosu ise denizdeki muharebe sırasında Fenike filosunu yenilgiye uğratmıştı. Ancak karadaki yenilginin haberini aldı ve derhal İyonya'ya dönemek üzere yelken açıldı. Kıbrıs'ta ise kentler birer birer düşürüldü. En uzun dayanan Soli olmuştur. Beş aylık kuşatmanın sonunda kent düştü.

Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi

Önasya'daki Pers kuvvetleri MÖ 497 yılında I. Darius'un üç damadı Daurises, Hymaees ve Otanes komutasında yeniden tertiplenmiştir. Herodot'a göre Hellespont'a ve

Karya

'ya yönelik harekatlar aynı yıl içinde olmuştur, tarihçilerin çoğu bu olaylar için MÖ 497 yılını öngörür. Ancak

Karya

'nın da ayaklanmaya katıldığı haberi gelince bu ayaklanmayı bastırmak için ordusuyla güneye hareket etmiştir.

Karya

'nın ayaklanmaya katılması MÖ 497 yılının ilk ayları olarak görülür.

Karya

Marsyas Muharebesi

General Daurises ilerlemesine devam ederek

Karya

içlerine girmiştir.

Karya

kuvvetleri bu arada Maeander'in (Büyük Menderes Nehri) bir kolu olan Marsyas Çayı (günümüzde Çine Çayı) üzerinde "Beyaz Sütunlar" olarak adlandırdıkları bölgede toplandılar. Kilikya Kralının bir akrabası

Karya

lılar'ın nehri geçip, böylece geri çekilmeyi önleyecek şekilde nehri arkalarına almalarını önerdi. Böylelikle askerler cesurca savaşacaklardı. Ancak bu fikir kabul edilmedi ve Pers kuvvetlerinin nehri geçmesine izin verilerek savaşa girildi. Burada amaç Pers kuvvetlerinin sırtlarını nehre dayamaları, böylelikle kaçmalarına olanak vermemekti. Herodot'a göre

Karya

lılar, Pers sayı üstünlüğü karşısında ezilene kadar uzun bir süre inatla dövüştüler. Herodot savaşta 10 bin

Karya

lı'ya karşılık 2 bin Pers askerinin öldüğünü yazmaktadır.

Labranda Muharebesi

Marsyas Muharebesi

'nden sağ kurtulan

Karya

lılar, Zeus'a adanmış kutsal bir koruluğa çekildiler. Buradaki duruma göre ya Pers kuvvetlerine teslim olacaklar ya da bütün bütün ülke içlerine çekileceklerdi. Ancak bu konu tartışılırken bir Milet ordusu onlara katıldı. Bu takviye kuvvetle savaşı sürdürmeye karar verdiler. Pers kuvvetlerinin Labranda'ya saldırmasıyla başlayan savaş daha da ağır bir yenilgiyle sonuçlanmıştır. Özellikle Milet kuvvetleri ağır kayıplara uğradılar.

Pedasa Muharebesi

Karya

kuvvetleri karşısında ard arda kazanılan bu başarılar General Daurises'i,

Karya

direnek noktalarına karşı harekete geçmeye cesaretlendirmiştir. Diğer taraftan

Karya

lılar savaşta kalmaya karar vererek, Pedasa yaklaşımında Pers ordusuna generalleri Mylasalı İbanollis oğlu Herakleides komutasında bir tuzak hazırlığına girişmişlerdir. Pers ordusu Pedasa'ya gece çöktüğünde ulaşmıştı. Bu, tuzağın etkisini bir hayli arttırmıştır. Sonuçta Pers ordusu imha olurken Daurises ve diğer Pers komutanlar Amorges, Sisimakes de öldürüldüler. Herodot, Pers ordusunun Pedasa üzerine ilerlemesinin Labranda'dan hemen sonra olduğunu söyler. Fakat diğer yandan

Pedasa Muharebesi

'nin bir sonraki yıl, yani MÖ 496'da gerçekleştiğini ileri sürer ve bu sayede

Karya

lılar'ın zaman kazandığını ifade eder. Bu saldırılar muhtemelen MÖ 497 yılında gerçekleşmiştir. Sonraki iki yıl MÖ 496 ve 495 yıllarında, muhtemelen

Karya

'daki yenilgi yüzünden daha sınırlı harekatlar görülmüştür. Herodot bu tutum karşısında olumsuz bir yaklaşım sergiler. O'na göre Aristagoras bütünüyle soğukkanlılığını kaybetmiş ve mücadeleden kaçmıştır. Bazı tarihçiler ise Aristagorass'ın daha geniş kaynaklardan yararlanabilmek için Trakya'ya çekildiğini ve buradan ayaklanmayı desteklemek hesabında olduğunu düşünmektedir. Fakat bu akınlardan birinde, muhtemelen MÖ 497 ya da 496 yılında Traklar tarafından öldürüldü. Aslında Histiaeus I. Darius'u,

İyon Ayaklanması

'nı sona erdireceği sözü vererek İyonya'ya gönderilmesi için ikna etmişti. Bununla birlikte Herodot'a göre Histiaeus'un gerçek amacı, sadece Pers topraklarındaki esaretinden kurtulabilmekti. Bu ima ile durumunun tehlikede olduğunu düşünen Histiaeus aynı gece Sard'dan gizlice ayrılarak Sakız'a gitti. Ancak orada tutuklanıp sorguya çekildi. Darius tarafından gönderildiğini düşünüyorlardı. Sorguda, Darius'un Fenikelileri İyonya'ya, İyonları da Fenike'ye süreceğini söyledi. Bu sayede serbest bırakıldı. Buradan Milet'e gitti. Ancak bir tirandan henüz kurtulmuş olan Miletliler O'nun tiranlığını kabul etmekte bütünüyle isteksizdiler. Bunun üzerine Midilli'nin başkentine giden Histiaeus, Lesbos'luları kendisine sekiz trireme vermeleri konusunda ikna etti. Elindeki bu kuvvetle Byzantium'a yelken açtı. Orada duruma hakim olup Karadeniz'e giden tüm gemileri ele geçirmeye başladı. kendisine hizmet etmeyi kabul eden mürettebata dokunmuyordu. Nihai Pers Taarruzları (MÖ 494-493)

Lade Deniz Muharebesi

İyon Ayaklanması

'nın altıncı yılı olan MÖ 494'de Pers kuvvetleri yeniden harekete geçmiştir

İyon Ayaklanması

'nı bastırmak için tahsis edilen kara güçleri bir ordu olarak teşkillendi. Orduya destek olacak filo ise Mısır, Kilikya Fenike ve yeniden boyun eğdirilen Kıbrıs'tan sağlanmıştır. Bu şekilde düzenlenen Pers kuvvetleri,

İyon Ayaklanması

'nı merkez üssünde boğmak üzere, diğer kentler üzerinde durmayarak doğrudan doğruya Milet'e yönelmişlerdir. I. Darius bu kez, Grekler konusunda deneyimli bir Pers General olan Datis orduya komuta etmek üzere atamıştı. Bu bağlamda Pers taarruzunun genel komutasını üstlenmiş olması mümkündür. Ada, Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği alüvyonlar nedeniyle günümüzde ova içinde bir yükselti haline gelmiştir. Milet yaklaşımını savunmak amaçla İyon kent devletleri ile Midilli kent devletleri 353 triremelik bir bileşik deniz kuvveti toplamışlardır. Herodot'a göre Pers komutanlığı, İyon filosunu yenemeyeceklerinden, bu yüzden de Milet'i düşüremeyeceklerinden endişeliydiler. Bu endişeyle sürgüne gönderilmiş İyon tiranlarını, herbiri vatandaşlarını Pers tarafına geçme yönünde ikna etsin diye Lade'ye getirmişlerdi. Bunun üzerine yanlarında getirdikleri sürülmüş ve Pers Sarayı'na sığınmış İyon tiranlarını, kendi halklarına elçi olarak gönderdiler. Bu elçiler, savaşı keserlerse affedileceklerini, aksi takdirde acımasızca cezalandırılacaklarını anlatacaktı. Elçiler görevlerini yerine getirdiler. Ancak her kentin halkı, biraz da bu uyarıların sadece kendilerine yapıldığını saanarak kabul etmeye yanaşmadılar ve savaşa devam etme yönünde karar aldılar. Bu arada toplanan savaş meclisinde Phokaialı general Dioisios'un talim planı kabul edildi. Ancak birkaç gün sonra gemiciler ağır talim koşullarına dayanamadılar ve topluca talimlere çıkmamaya başladılar. Bu disiplinsizlik, zatan savaşın başarıya ulaşması konusunda pek umutlu olmayan Sisamlı komutanları cesaretlendirdi ve İyonlardan ayrılmaya karar verdiler. Kısa bir süre sonra Pers donanması, saldırı için düzen alarak taarruza geçti. Ancak her iki donanma da birbirine doğru ilerlerledi ve muharebeye başlandı. Bu sırada Sisam savaş gemileri, filodan ayrılıp, daha önce Perslerle anlaştıkları gibi Sisam Adası yönünde geri çekilmişlerdir. Midilli filosu da Sisam filosunun muharebe hattını terk edip geri çekildiğini görünce olabildiğince hızla birleşik filodan ayrıldı. Böylece Pers Donanması önünde esas olarak büyük ölçüde İyon filosu kalmış oldu. Başlangıçtan itibaren donanmanın 100 trireme ile en büyük bileşeni olan Sakız Adası filosu, yanlarında kalmış olan az sayıdaki müttefikleriyle birlikte inatla dövüştüler ama üstün sayı karşısında yenilgiye uğrayarak muharebe hattını terk ettiler.

Milet'in düşmesi

Lade Deniz Muharebesi

'nin yenilgisiyle

İyon Ayaklanması

kesin olarak son bulmuştur. Bunun ardından karaya çıkarak Milet'e ilerleyen Pers Ordusu kenti yakın bir kuşatma altına aldı. Kent duvarlarının altını kazarak duvarlardan taşları sökmek dahil her türlü kuşatma tekniğini ve silahını kullanarak kenti düşürene kadar yüklendiler. Sonunda kente girdiler. Herodot'un yazdıklarına göre erkeklerin çoğu öldürüldü, kadınlar ve çocuklarsa köle edildi. Milet'te gerçekleştirilen arkeolojik çalışmalarda kentin terk edildiğini göstermektedir. Dahası geniş çaplı bir yakılıp yıkılmaya ilişkin buluntulara ulaşılması, bu olayın açık bir kanıtı olarak görülmektedir. kent ve sahil bölgesi Persler tarafından alındı. Pedasa'dan

Karya

'ya kadar olan topraklar da geride Pedasalılara bırakıldı. Esir Miletliler önce Susa'ya gönderildiler. I. Darius onları Basra Körfezi'nde Dicle deltasına yakın bir bölgede iskana mecbur etmiştir. Bu öneri, Pers hakimiyetinden kaçamayı sağlayacak bir çözüm olarak görülmüştü. Aslında Sisam Persler tarafından, verilen söze sadık kalınarak yakılıp yıkılmadı. Bazı direnek noktaları ancak zor kullanılarak ele geçirilse de

Karya

lılar'ın çoğu Pers kuvvetlerine boyun eğmiştir.

Malene Muharebesi

İyon ve Aiol kuvvetleriyle önemli bir askeri güce sahip olan Histiaeus, Taşoz'u kuşatmak üzere harekete geçti. Ancak adayı kuşattıktan sonra, Pers filosunun İyonya'nın geri kalanına saldırmak üzere Milet'ten yelken açtığı haberi üzerine Midilli'ye hızla geri döndü. Bu arada ordusunun erzak stokları çok düşmüştü, erzak sağlamak için Atarneus ve Myus üzerine yağma seferine çıktı. General Harpagus komutasındaki büyük bir Pers kuvveti bölgedeydi ve sonuçta Malene yakınlarında Histiaeus'un yolunu kesti. Girişilen savaşta Histiaeus'un kuvvetleri ağır bir yenilgiye uğradı, büyük bir bölümü öldürüldü. Histiaeus, ordusunu dağıtan bir Pers süvari akını sırasında, kendisi de kaçarken tam bir Pers süvarisi tarafından vurulacakken adını söyleyerek öldürülmekten kurtulmuştur. Af dilemek için I. Darius'la konuşma fırsatının olacağını umarak teslim olmuştu. Fakat I. Darius yerine Artaphernes'e gönderildi. Histiaeus'un ihanetinden bütünüyle haberdar olan Artaphernes kazığa oturttuğu Histiaeus'un bozulmaması için mumyalanmış başını I. Darius'a göndermiştir. Son harekatlar (MÖ 493) Pers filosu ve ordusu kışı Milet'de geçirdi. MÖ 493 yılında,

İyon Ayaklanması

'nın son direnek noktalarını da kırmak için harekete geçti. İlk saldırıları Sakız Adası, Midilli ve Bozcaada'ya yönelmiştir. Her ada askerlerden oluşan bir insan ağıyla tarandı ve gizlenmeye çalışan tüm isyancılar ele geçirildi. Pers askerleri el ele tutuşuyar ve adanın bir kenarından diğer kenarına yürüyorlardı. Daha sonra askeri harekat Önasya'ya taşındı ve halen boyun eğdirilmemiş İyon kentleri tek tek elden geçirilerek tüm ayaklanma unsurları, aynı titizlikle peşlerine düşülerek imha edildi. Tüm İyon kentleri benzer akıbete uğradılar. Hemen hepsi Milet'in kaderini kısmen paylaşmamışdır. Lade önlerinde sürülmüş tiranlarla İyonlara bildirdikleri tehditlerin hepsini gerçekleştirdiler. Bir kent üzerinde hakimiyet kurduklarında Milet'teki gibi, en yakışıklı erkek çocukları ve çocuk yapabilecek durumdaki erkekleri toplayarak hadım ettiler, en güzel genç kızları da Pers Kraliyet Haremi'ne gönderdiler. Bu arada kentler ve tapınakları ateşe verildi. Herodot'un bu anlattıkları muhtemelen gerçektir. Fakat Herodot'un yıkımın ölçüsünü bir parça abarttığı da söylenebilir. Pers Ordusu Marmara Denizi'nin Asya tarafındaki kentleri yeniden istila etti. Donanma ise Çanakkale Boğazı'nın Avrupa kıyılarına akın yapıp buradaki kentleri sırayla ele geçirdi. Gelibolu Yarımadası'ndaki tüm kentler taş üstünde taş bırakmamacasına imha edildi. Sadece daha önce boyun eğen Kyzikos tahrip edilmemiştir. Önasya tümüyle Pers hakimiyetine girdi ve dolayısıyla

İyon Ayaklanması

kesin olarak bastırılmış oldu. Sonuçları Ayaklanmanın kaçınılmaz ve beklenen cezalandırmalarının ardından Pers yönetimi uzlaşıcı ve yatıştırıcı bir tutum içine girmiştir. Bölge artık Pers topraklarıydı. Böyle olunca bu bölge ekonomilerinde yıkıcı etkiler yaratmak ya da yeni ayaklanmalara neden olmak akılcı olmazdı. Artaphernes bu düşünceyle, boyun eğmiş yerleşimlerle uygun ilişkileri yeniden kurmak için harekete geçti. Her kent devletinden temsilcileri Sard'a topladı ve onlara artık kendi aralarındaki anlaşmazlıkları ve uyuşmazlıkları, sürtüşmeler ve çatışmalarla çözmeye çalışmayacaklarını anlattı. Anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklar, bir hakem heyeti tarafından görüşülerek çözüme ulaştırılacaktı. Yasalara uyulacak, anlaşmazlık durumunda bundan böyle birbirlerine karşı soygun ve yağma işlerine girişmeyeceklerdi. Ayrıca her kent devletinin hakimiyeti altındaki arazinin ölçümlemesi yapılarak her biri için orantılı bir haraç tutarı belirlenmiştir. Bu hesaplama sadece arazi genişliğini değil, aynı zamanda verimliliği de esas alan bir hesaplama olacaktı. Artaphernes İyonların tiranlardan ne derecede hoşnutsuz olduğuna birinci elden tanıklık etmiştir. Şimdi, İyonya'da yerel yönetimler karşısındaki durumunu yeniden gözden geçirmeye koyulmuştu. Artaphernes tarafından kurulan barış, uzun süre adil ve dürüst olarak kabul edilmiştir. Dönemin kayıtlarıda bu tarz girişimlerin izlerini görmek mümkündür. Örneğin Pers ve Grek soylular arasında evliliklerin başladığını, Pers soylularının çocuklarına Pers adlar yerine Grekçe adlar verildiğine işaret edilmektedir. I. Darius'un çağın koşulları çerçevesinde adil kabul edilen İyonya'daki bu uzlaştırıcı ve yatıştırıcı politikası, Grek topraklarında bir propaganda malzemesi olarak kullanılmıştır. Öyle ki, MÖ 491'de Yunanistan'a elçiler göndererek boyun eğme anlamında "toprak ve su" istediğinde, Grek kent devletlerinin birçoğu boyun eğme eğilimindeydi. Ancak başta Atina ve Sparta olmak üzere kesin olarak karşı çıkanlar da vardı. Pers Sarayı için,

İyon Ayaklanması

'nı desteklemelerinden dolayı Atina ve Eretria'yı cezalandırma isteği, MÖ 493 yılı sonuna kadar bitmemiş bir meseleydi.

İyon Ayaklanması

sırasında Pers hakimiyetinin gevşemiş olduğu Trakya yeniden boyun eğdirilirken Makedonya Krallığı da Pers Sarayı'na bağlı bir krallık haline getirildi. Ancak denizde uğranılan bir felaket, General Maronius'un tüm hareketini yıkıma uğratmıştır. Yunanistan'ın istilasını amaçlayan ikinci girişim, MÖ 490 yılında Datis ve

İyon Ayaklanması

sırasında önemli rol oynayan Pers Satrabı Artaphernes'in oğlu Artaphernes yönetiminde yeniden başlatıldı. Pers kuvvetlerinin kara unsurlarını da yüklenmiş olan Pers Donanması, boyun eğdirmek için Eğriboz'na yönelmiştir. Eğriboz kuşatıldı, ele geçirildi ve yakılıp yıkıldı. Donanma daha sonra Yunanistan'a yöneldi ve Attika'da Maraton Koyu'nda karaya çıkan Pers Ordusu, burada Atina Ordusu karşısında giriştiği Maraton Muharebesi'nde ağır bir yenilgiye uğradı. Bu yenilgi, ikinci Pers girişiminin de sonunu belirlemiştir. Önemi İyon Ayaklanması'nın en önemli yanı, Yunan-Pers Savaşları'nın birincil nedenini, dolayısıyla başlangıç bölümünü oluşturmasıdır. Bu savaşlar, örneğin Salamis Deniz Muharebesi, Maraton Muharebesi ve Termopil Muharebesi gibi tarihte iyi tanınan önemli savaşlara ve Yunanistan'a iki kez yönelen genel Pers saldırılarına yol açmıştır. Askeri yönden

İyon Ayaklanması

'ndan daha fazla sonuç çıkarmaya ya da etkilerini bulmaya çalışmak zorlama olur. Fakat kuşkusuz ki her iki taraf da birbirinin askeri becerisi ve imkanları konusunda şu ya da bu ölçüde deneyim sağlamışlardır. Diğer yönden Pers süvari unsurları Atina ve diğer Grek kent devletlerini oldukça etkilemiş görünmektedir. İzleyen askeri harekatlar sırasında Pers süvarisiyle karşılaştığında Grek ordusunun ihtiyatlı davrandığı görülür. Tersine Pers komutanlığı, Grek falanks düzeni içindeki hopliterin, ağır piyade olarak askeri kabiliyetini fark etmemiş ya da dikkate almamış görünmektedir. Ağır bir Pers yenilgisiyle sonuçlanan MÖ 490 tarihli Maraton Muharebesi'nde, ilk kez hoplitlerden oluşan bir ordunun gücünü dikkate aldılar. Yine de ağır piyadelerden oluşan bir kuvvet oluşturma olanakları olduğu halde Yunanistan'ı hedef alan ikinci istila girişimlerinde bu yola başvurmadılar. Sonuçta Grek kuvvetleriyle her karşı karşıya geldiklerinde benzer ağır problemlerle yüz yüze geldiler. Bunun nedeni, Marsyas Nehri Muharebesi'nde,
Efes Muharebesi
'nde ve

Labranda Muharebesi

'nde benzer ordular karşısında ele ettikleri başarının verdiği rahatlıktı. Fakat bu rahatlık, falanks düzeninde muharebe eden hoplitlerin askeri değerini, hayatları pahasına göz ardı etmeleri gibi dramatik bir sonuca götürdü. Notlar

Kaynaklar

Antik kaynaklar

*Herodot : * Histories İngilizce : * Herodotos, Tarih - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları *Thucydides, History of The Peloponnesian Wars *Diodorus Siculus, Library *Cicero, On the Laws

Çağdaş kaynaklar

* The Cambridge Ancient History, vol. 5. Cambridge University Press (1988) * D. Fehling, Herodotus and His "Sources": Citation, Invention, and Narrative Art (1989) * JVA Fine, The Ancient Greeks: A Critical History. Harvard University Press (1983) * Moses Finley, Thucydides – History of the Peloponnesian War Penguin (1972) * Tom Holland, Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West Doubleday (2006) * J. F. Lazenby, The Defence of Greece 490–479 BC Aris & Phillips Ltd. (1993)

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Lade Deniz Muharebesi
3 yıl önce

donanmasının açık zaferiyle İyon Ayaklanması'nı kesin biçimde sona erdirdi. Batı Anadolu'ya kadar genişleyen Pers hakimiyeti, özellikle İyon kent devletlerinin...

Eretria Kuşatması
6 yıl önce

Yunanistan'a Birinci Pers Saldırısı, İyon şehir devletlerinin Pers hakimiyetini yıkmak için kalkıştıkları İyon Ayaklanması sırasında Ege'ye askeri güç göndermiş...

Nakşa Kuşatması (MÖ 499)
6 yıl önce

Herodot'ta Pers karşıtlığı yanında ilginçtir ki özellikle İyon Ayaklanması konusunda İyonlara karşı olan bir tarafgirliğe işaret eden çağdaş araştırmacılar...

Panionion
3 yıl önce

tamamiyle işgalinden sonra 12 İyon kenti arasındaki işgale direniş amaçlı toplanma yeri olmasından kaynaklanmaktadır (İyon Ayaklanması). Tapınak İyonya kentlerinden...

Panionion, Alman, Anadolu, Antik Çağ, Arkeolog, Aydın, Büyük İskender, Dilek yarımadası, Efes, Güzelçamlı, Herodot
Yunanistan'a Birinci Pers Saldırısı
3 yıl önce

biri de İyon Ayaklanması olmuştur. İyonya, coğrafi olarak imparatorluğun doğal genişleme uzantısı olarak görülmektedir. Bununla birlikte İyonlar, tüm Ege...

I. Cleomenes
3 yıl önce

499 yılında Milet'in tiranı Aristagoras, Pers İmparatorluğu'na karşı İyon Ayaklanması için Kral Cleomenes'ten yardım istemeye Sparta'ya geldi. Aristagoras...

İyonya
3 yıl önce

gelen İyon kavimleri burada yerleşmişler. Yüksek bir uygarlık kurmuşlardı. Kıyı şehirleriyle Ege Denizi’ndeki adaların bir kısmı İyonlara aitti. İyonlar 12...

Maraton Muharebesi
3 yıl önce

Pers Saldırısı, Batı Anadolu'daki İyon kent devletlerinin Pers hakimiyetini yıkmak için giriştikleri İyon Ayaklanması'nı, Atina ve Eretria'nın askeri olarak...