Saray Ekonomisi

Kısaca: Saray ekonomisi, bir ekonomik düzenleme sistemi olarak toplumda yaratılan ekonomik değerlerin büyük bir bölümün merkezi otoritenin kontrolüne akmasıdır. Diğer ifadeyle halkın zorunlu olarak tükettiği dışında tüm malların üretimi ve dağıtımı güçlü, merkezi bir otoritenin kontrolündedir. Gerek “Doğu”da, gerek Minos Uygarlığı ve Miken Uygarlığı’nda saray, tüm krallıkta ekonomik faaliyetlerin, devlet protokolünün ve dini ritüellerin odağını oluşturmaktadır.Sarah B. Pomeroy, Sh.:13 ...devamı ☟

Saray ekonomisi, bir ekonomik düzenleme sistemi olarak toplumda yaratılan ekonomik değerlerin büyük bir bölümün merkezi otoritenin kontrolüne akmasıdır. Diğer ifadeyle halkın zorunlu olarak tükettiği dışında tüm malların üretimi ve dağıtımı güçlü, merkezi bir otoritenin kontrolündedir. Gerek “Doğu”da, gerek

Minos

Uygarlığı
ve Miken Uygarlığı’nda saray, tüm krallıkta ekonomik faaliyetlerin, devlet protokolünün ve dini ritüellerin odağını oluşturmaktadır. Bu şekliyle saray ekonomileri Bronz Çağı’nın mutlak monarşilerinin karakteristik özelliğidir. Kutsal sayılan hükümdar ve onun memurları tüm ekonominin kontrolünü ellerinde tutarlar. Saray, ekim zamanını bir takvime göre düzenleyerek ve tohumlukların dağıtımı üzerinde kontrol kurarak bizzat yönetir. Hükümdar aynı zamanda saray, tapınak ve anıtsal mezar gibi büyük inşaat projelerini yönetirdi. Örneğin

Minos

Uygarlığı
’nın maddi temelleri tahıl, zeytin, üzüm ve diğer tarımsal ürünlerin üretimine dayanmaktaydı. Ekonomi ayrıca dokuma, çömlekçilik ve madeni eşya üretimi tarafından destekleniyordu. Bu gibi bazı zanaatler saray kompleksi içinde yapılanmıştır. Çevredeki çiftliklerden toplanan ürünler kayda geçirilir ve sarayda depolanırdı. Bu depolarda büyük küplerde korunurdu. Saray ayrıca dışarıyla yapılan ticareti de kontrol altında tutardı. Knossos Sarayı’nda bulunan arşiv belgeleri, saraya gelen ve giden mallarla ilgili olarak son derece ayrıntılı kayıtlar tutulduğunu göstermektedir. Bu kayıtlar, gelişkin bir memurlar düzeni tarafından yapılıyor ve mal hareketleri üzerinde çok etkili bir kontrol sağlıyordu. Minos İlk saray kompleksini, MÖ 1.700 dolaylarında bir depremle yıkıldıktan sonra yeniden inşa edilen Knossos Sarayı’nda görmekteyiz. Knossos Sarayı ve Girit’teki daha küçük saraylar, büyük bir avlu etrafında toplanan bir odalar labirentinden –yaşam alanları, atölyeler ve depolar- oluşur. Saray, büyük bir bölümü hükümdara ait olan toprakların dağıtımı ve kullanımı üzerinde büyük bir güce sahipti. Doğrudan saraya bağlı topraklarda üretilen ürünler ve özel çiftlik ve sürülerden alınan vergiler saraya akar ve orada depolanırdı. Hükümdar bu malları dilediği gibi kullanabilir ya da dağıtabilirdi. Ayrıca büyük miktarda tahıl ve zeytinyağı, olası kıtlık zamanlarında halka dağıtılmak üzere sarayda stoklanmıştır. Phaistos ve Malia kazılarında zanaat üretimi ve depolanmasıyla ilgili buluntular elde edilmiştir. Phaistos sarayında yapılan kazılarda bir depo bölümü ve bir de işlik bölümü açığa çıkarılmıştır. Buralarda çeşitli zanaat aletleri ve kil mühürler bulunmuştur. Tüm bu buluntular sarayın ekonomik yaşamdaki yerini göstermektedir. Orta

Minos

II periyodu sırasında bir bronz dökümhanesi saray dışında bulunuyordu. Fakat Orta

Minos

III periyodunda saray duvarları dökümhaneyi içine alacak şekilde genişletilmiştir. Bu durum, Saray'ın zanaatleri daha yakından kontrol altına almaya yöneldiğini göstermektedir. Yapılan kazılarda, daha sonra “Nestor Sarayı” olarak adlandırılan bir Miken saray kompleksi ortaya çıkarılmıştır. Burada da depo olarak kullanılan odalar ve atölyeler bulunmaktadır. Mal ve gelirlerin saraya akıp oradan başka alanlara dağıtılması olarak ifade edilebilecek bu tablo, saray ekonomisinin yer yer “yeniden dağıtım ekonomisi” olarak da adlandırılmasına neden olmaktadır.

Ticaret

Antik çağda ticaret her durumda fazlasıyla riskli bir işti. Özellikle uzun mesafeli karasal ticaret, nakliye olanaklarının zayıf ve yavaş olması nedeniyle riskler yaratıyordu. Ayrıca her zaman soygun riski de vardır. Bu bağlamda karasal ticarete konu olan mallar hafif, değerli ve kolay bozulmayan mallar olmak zorundadır. Büyük miktarda mallar –tahıl gibi- karlı olarak ancak deniz ticaretine konu olabilmektedir. Bu tip malların kara yoluyla ticareti fazladan ve oldukça büyük bir maliyet gerektiriyordu. Sonuç olarak antik çağın belli başlı ticari faaliyetleri hep, bunu finanse edebilecek durumdaki saray ve tapınak tarafından harekete geçirilmiştir. Örneğin Babil İmparatorluğu’nda ticaret, saray ve tüccarın gümüş olarak koyduğu açılış sermayesinden oluşan bir fon tarafından finanse edilmiştir. Sarayın ticaret üzerindeki belirleyici rolünü gösteren bir başka örnek Kültepe’de bulunan kil tabletlerden görülmektedir. Kültepe karumundaki nüfus, hemen hemen tümüyle Asurlu tacirlerdi ama ticari ilişkiler, Asur yönetimi ile Kültepe yönetimi arasında yapılana antlaşmalara dayanmaktaydı. Kaynaklar * Stephanie Lynn Budin, The Ancient Greeks: An Introduction * Sarah B. Pomeroy, Ancient Greece: a political, social, and cultural history * Lukas de Blois,R. J. van der Spek, An Introduction to the Ancient World * Morris Silver, Economic structures of antiquity

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.