Osmanlı hakimiyeti
altında, Türkler bölgeleri başkentleriyle adlandırdığı için, "Filistin" ismi resmi kayıtlarda kullanılmamaya başlandı. 1516'da Osmanlı'nın hakimetine girmesiyle Filistin 1660'a kadar, Sayda vilayetinin yanında, Şam-Suriye'ye bağlı bir vilayet oldu. Bu durum, 7 Mart 1799 - Temmuz 1799 arasında Yaffa, Hayfa ve Kasarya'nın Fransızlar tarafından işgal edilmesiyle kısa süreliğine kesintiye uğradı. Napolyon'un 1799'da Akka'yı kuşatmasıın ardından Filistin'de bir Yahudi devleti kurulucağına dair bildirgenin hazırlığını yaptı. 10 Mayıs 1832'de Kavalalı Mehmet Ali Paşa Osmanlılara karşı ayaklanıp vilayeti ilhak etti fakat Kasım 1840'da Osmanlılar toprakları geri almayı başardı. Britanya İmparatorluğu Britanya'nın 1917'de yayınladığı Balfour Deklerasyonu Filistin'de bir Yahudi devleti fikri desteklendi ve bu zamanda Şeria Nehri'nin iki yakası da Milletler Cemiyeti tarafından Birleşik Krallık Filistin Mandası hakimiyetine bırakılmıştı. Versailles Barış Antlaşması'ndan önce, Dünya Siyonist Örgütü (WZO), Şeria Nehrinin doğusunu ve Ölü Deniz'i de içine alan, Hicaz Demiryolu'nu sınır olarak gösteren ve geri kalan toprakların bağımsız bir Arap devleti olarak gösteren bir harita hazırlayıp teklifte bulundu. Bu belgeye göre:"Ürdün'ün doğusundaki düzlükler, antik çağlardan beri, ekonomik ve politik olarak Ürdün'ün batısındaki topraklarla ilişkilendirilir. Roma zamanında yüksek nüfusu destekleyen topraklardaki nüfus şimdi seyrektir. Takdire şayan büyük ölçekli bir kolonizasyona ev sahipliği yapabilirdi. Filistin ve Arabistan'ın ekonomik ihtiyaçlarını karşılamakta adil olmak için Hicaz Demiryolu, uzunluğu boyunca her iki hükümetçe serbestçe kullanılması öngörülür."1921'de Churchill'in Beyaz Sayfasıyla Birleşik Krallık Mandası, toprakları Filistin ve Transürdün olarak ikiye bölündü. İki bölge arasındaki sınırı Şeria Nehri, Ölü Deniz ve Araba Vadisi oluşturmaktaydı. Yahudiler ve Ürdün vatandaşlığı 1954 Ürdün yasasınca, 15 Mayıs 1948'den önce Filistin milliyetine bağlı kişiler 20 Aralık 1949 ile 16 Şubat 1954 tarihleri arasında Ürdün Haşimoğulları Krallığı'nın vatandaşları sayıldı, buna Yahudiler istisnaydı. Ürdün ve İsrail Ürdün, 1947'deki Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı'nın ardından yeni kurulan İsrail devletine saldıran Arap ülkelerden biriydi. Batı Şeria'nın kontrolünü eline geçirip Yahudileri kovdu. Ürdün, Batı Şeria'yı, 1967'deki Altı Gün Savaşı'yla kaybetti fakat but topraklar üzerindeki haklardan 1988'e kadar vazgeçmedi. 1973'teki Yom Kippur Savaşı'nda Ürdün, Suriye ve Mısır'a katılmadı. 1994'de imzalanan İsrail-Ürdün Barış Antlaşması ile iki ülke arasındaki ilişkiler normalleşti. Ticaret ve turizm Ürdün, İsrail işletmelerinin yatırım yapması için kapılarını açtı. İsrailli ve dünyanın diğer ülkelerindeki Yahudiler Ürdün'e turistik gezilerde bulunmaktadır. Suudi Arabistan'ın aksine, Ürdün, topraklarını Yahudilere yasaklamamıştır. 1994'te imzalanan barış antlaşmasından sonra 60,000 ila 80,000 İsrailli turist Ürdün'ü ziyaret etmiştir. İki ülkedeki yakınlaşma beklentileri Amman'da kaşer lokantanın açılmasına olanak sağladı. Arap müşterilerin lokantaya uğramaması, kaşer sertifikası alınamaması ve turistlerin ilgisizliği nedeniyle bu lokanta kapanmak zorunda kaldı. İkinci İntifada'nın ardından (2000'den bugüne), Ürdün nüfusunda anti-İsrail görüşler arttığından Ürdün'ü ziyaret eden İsrailli turist sayısında önemli ölçüde düşüş oldu. Ağustos 2008'de, Ürdün sınır yetkilileri, tefilin taşıyan İsrailli turistleri geri gönderdi. Yetkililer, getirilen parçaların (tefilin) "güvenlik riski" taşıdığını ve ülkeye sokulamayacağını belirtti. Buna tepki olarak turistler Ürdün'e girmemeyi tercih etti. Arap Yarımadası'ndaki Yahudiler *Arabistan'daki Yahudilerin tarihi *Bahreyn'deki Yahudilerin tarihi *Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Yahudilerin tarihi *Irak'taki Yahudilerin tarihi *Katar'daki Yahudilerin tarihi *Kuveyt'teki Yahudilerin tarihi *Suudi Arabistan'daki Yahudilerin tarihi *Temani *Umman'daki Yahudilerin tarihi Ayrıca bakınız *Arap Yahudileri *