|harita =
|harita boyut =|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 411 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0482 |posta kodu = 45200 |bölge = Ege |il = Manisa |ilçe = Akhisar
|Köy Muhtarı =
|websitesi = [2]
Süleyman, Manisa ilinin Akhisar ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihi
Süleymanköy Köyün Tekeli aşiretinden Süleyman isimli bir oba beyi tarafından kurulduğu, ve tarihi kayıtlarda Süleyman Obası olarak geçtiği bilinmektedir.Süleymanköy, Manisa ili Akhisar ilçesi Palamut Bucağına bağlı bir köydür. İlçeye Uzaklığı 24 Km dir. Türkmen Yörük köyüdür. Nüfus 360 Kişidir. Orman İçi köyüdür. Teke Türkmenlerinden konar göçer Süleyman adında bir Yörük beyi tarafından kurulmuştur. Batı Anadolu`ya gelen ilk Türkmenlerin kurduğu bu yerleşimin 13 yüzyıl sonu veya 14 yüzyıl ilk yarısında kurulduğu tahmin edilmektedir. Kişisel tahminim 1259-60 yıllarında olmalıdır. Bölgenin, Sırt Köy (Eski adı Sır Köy) ile En Eski yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Köy mezarlığında yapılan araştırmalarda 450 senelik tarihli ,eski mezar taşlarına rastlanmıştır. Beylikler dönemi işaretlerine bağlı mezar taşlarına rastlanmış ama tahribattan dolayı okunamamıştır. Hünkar Hace Bektaş Veli öğretisinin taşıyıcısı ve propagandacısı Batıni-Kalenderi Şeyhi Abdal Musa`ya Saruhan oğlu İshak Bey`in; Manisa`da bir müddet kalan Şeyh`e Palamut Nahiyesi`ne bağlı SIRT Köyü`nde “evlatlık” statüsünde bir çiftlik vakfetmiştir. "31. Tahrir Defteri 398 s.l4 ve Tahrir Defteri 544 Vrk.22b`den Akt.: Ersıvacı ve Korkmaz: Saruhan oğulları.. Age.s.138" Bu bilgiye göre 14 Yüzyılda Sultan Orhan devrinde Bursa`nın fethine katılan Alevi Bektaşi Erenlerinden Abdal Musa`nın Bu bölgeye geldiği Süleyman Obası ve Sırt köyde kendisine verilen çiftlikte bir müddet yaşadığı , buradan Aydın, Denizli ve Elmalı`ya gittiği ve yerleştiği öğrenilmektedir.
Saruhan oğulları ile ilgili olarak bölgede sık sık adı geçen Yörük, Türkmen, Aşiret, ve Cemaatlerin adları şer`iye(mahkeme) kayıtlarında Tekelü Yörüklerinin Süleyman obasında yaşadıklarının Süleyman obası ve Tekelü aşireti adı ve kayıtları görülmektedir. 16.-17.yy`lara ait Saruhan (Palamut) Sicil Defterlerine göre Aşiretlerin son iskanlarındaki dağılışları ile ilgili kayıtlarında`da Süleyman obası ismi geçmektedir. Aynı aşirete bağlı olan Manisa ovasında 2 köy daha vardır. Manisa Merkeze bağlı Tekeli köyü ile Salihli İlçesine bağlı Marmara gölü kıyısında,Tekelioğlu köyüdür. Osmanlı döneminde Karaosmanoğlu ailesi ile ilgili kayıtlarda Palamut çevresi köyleri ile birlikte Saruhan sancağına bağlandığı ile ilgili şer-i sicil kayıtları vardır.
Karaosmanoğlu ailesinin bölgede Ayan ve Mütesellim olduğu 17 nci 18 yüzyıl döneminde köyün geliştiği büyüdüğü ve Karaosmanoğlu Ayanları tarafından köye bir cami yaptırıldığı ve Bergama`da bulunan bir vakfıye ile giderlerinin karşılandığı bilinmektedir. Köyün Eski Mezarlık girişinde yapıldığı temellerinden belli olan bu cami Ahşap taban, Ahşap çatılı, minaresiz ve son cemaat yerinin ahşap direkli revnaklı 1 cami olduğu yaşlılarca söylenmektedir. Mimari açıdan bu günden değerlendirdiğimizde caminin, ahşap işçiliği açısından değerli olduğu söylenmektedir. Bu cami maalesef 1940 yıllarında bakımsızlık ve cemaatsizlikten yıkılmıştır. Yıkılma sebebi Köyün yerleşim yerinin daha güneye doğru taşınması ve Osmanlının son dönemlerinde Eşkıya ve Çete baskınları nedeniyle köyün dağdan daha düze ve toplu olma, korunma isteği nedeniyledir.
Köy içinde Tarihi 1 adet çeşme vardır. Yeni yapılan Caminin hiçbir özelliği yoktur. Köyde Başka tarihi esere rastlanmamıştır. Köy içinde yaptığımız yüzey araştırmalarında bina temellerinde Mezarlık duvarlarında, Musalla taşının ve ayaklarının dibek taşının antik döneme ait olduğu ayrıca mezarlık girişinde üzerinde Latince yazıların olduğu bir kaide görülmüştür. Mezarlık girişinde basamak olarak kullanılan pembe renkli bir mermer taş üzerinde ayak izi oyuğu görülmektedir. Köyde eski antik şehir kalıntılarının temel taşı olarak kullanıldığı görülmüştür.
Bu taşların Baklalı mevkiinden Hermokapeleia Lidya ve Roma Lejyon şehri kalıntılarından getirildiği tahmin edilmektedir. Sultan II Mahmut Döneminde Köyün Kuzeydeki bir kısım arazisine Teke Yörükleri mecburi iskana tabi tutulup yerleştirilmiştir. Bu köyün adı şimdi Evkaf teke`dir Teke Türkmenleri İran,Horasan,Türkmenistan ile Afganistan sınır bölgesinde şu an yaşayanlardan olup,Anadolu`ya ilk gelen Türkmenlerdendir.Kendilerine YÜVRÜK denen Türkmenlerdendir.Alparslan`ın askerlerinin çoğu TEKE idi.Türkmenistan`ın en kalabalık halkı AHILTEKE dir. Bunlara ESKİYÖRÜKLER de denir.Yarış atları Dünya`da emsalsizdir.
Türk Yunan savaşı, Balkan savaşı , Kuman ova, Seferberlikte, Çanakkale, Sarıkamış cephesi ile Kutul Amare, Kanal, cephelerinde bu köy bir çok şehit vermiş bu nedenle Kadınlar dul kalmış sosyal yapı bozulmuş bu nedenle Kurtuluş savaşına köyden katılan 2 kişi olmuştur. Kurtuluş savaşı sonrasında bölgeye çalışmaya gelen bekar erkekler , Dul Kadınlar ve Kızlar İle evlendirilerek yeni bir sosyal yapı oluşturulmuştur. Yunan işgaline uğramamış nadir ege köylerindendir. Yunan işgali döneminde Akhisar cephesi ile Tirkeş cephesine bu köy destek olmuş milis gönüllüleri ile katılmışlardır.Sarıtepe Kınık muharebelerine gönüllü olarak katılmışlar hatta köyden yaralananlar olmuştur. İşgal döneminde Çeteler bu köyde çok soygun ve zulüm yapmışlardır.
Orman içi köyüdür. Akhisar batısında tek doğal orman örtüsüne sahip bir bölgededir. Doğal koruma alanı ilan edilmelidir. Köyün arazisinin %70 ormandır Köyde Zeytinliova orman işletmesine bağlı orman isletme si ve yangın söndürme ekibi vardır. havası temiz Oksijeni bol Tarım arazisi kısıtlıdır bu nedenle artan nüfus nedeniyle arazi yetmemekte ve Büyük şehirlere Manisa, İzmir , Bursa ve Akhisar`a göç vermektedir.
Kaynaklar: AKŞİT, Oktay, Manisa Tarihi, İstanbul, 1983. ERÖZ, Mehmet, Türk Köy Sosyolojisi Meseleleri ve Yörük-Türkmen Köyleri, İst., Fakülteler Matbaası, 1966. GÖKÇEN, İbrahim, 16. ve 17. Asır Sicillerine Göre Saruhan`da Yürük ve Türkmenler, Marifet Basımevi, 1946. GÖKÇEN, İbrahim, Sicillere göre 16. ve 17. Asırlarda Saruhan Zaviye ve Yatırları, İstanbul, Marifet Basımevi, 1946. GÖKÇEN, İbrahim, Tarihte Saruhan Köyleri, İstanbul, 1950. GÖKÇEN, İbrahim, Saruhan`da Yürük ve Türkmenler(17.-18. asır sicillerine göre), Manisa Halkevi yay., 1950.
Kültür
Süleyman Köyün asli unsurunu oluşturan ve kurucuları Teke Türkmenleri İran,Horasan,Türkmenistan ile Afganistan sınır bölgesinde şu an yaşayanlardan olup,Anadolu`ya ilk gelen Türkmenlerdendir. Kendilerine YÜVRÜK denen Türkmenlerdendir.Alparslan`ın askerlerinin çoğu TEKE idi.Türkmenistan`ın en kalabalık halkı AHILTEKE dir. Bunlara ESKİYÖRÜKLER de denir.Yarış atları Dünya`da emsalsizdir.Köyde, Konar, göçerlikle ilgili hiçbir bilgi işaret , yoktur. Hayvancılık maalesef mera yokluğu nedeniyle bitmiştir. 1930 yıllara kadar köyde Halı kilim, Yolluk, Çözcü, Heybe dokunduğu bilinmektedir. Maalesef bu gün bu el sanatları unutulmuştur halı ve kilim tezgahı kalmamıştır. Eski halı, kilim çözgü,örneklerine bazı evlerde rastlanmaktadır. Adet ve ananelerine bağlı bir köydür.Arabacı Bozköy yanındaki günümüzde terkedilmiş olan Ballıbası Obası ile akrabalıkları olduğu ayni aşirete mensup oldukları söylenmektedir.Tekeli isimli Manisa ovasında 2 köy vardır Manisa Merkez ilçeye bağlı Tekeli Köyü ile Salihli ilçesine bağlı Tekelioğlu köyü Teke Türkmenlerinin iskan edildikleri köylerdendir.Aynı aşirete mensup oldukları bilinmektedir.
Sünnileştirilmiş Alevi köylerinden olduğu ile ilgili işaretler vardır. Alevi geleneğinde olan Dede, Ocak, Dede Hayırı, Okuma, Dilek dileme, Tığlama, Ulu Ağaç ve Minaresiz Cami vs gibi adetler ve gelenekler ve uygulamalar ile, Ehlibeyt isimleri çok tur Hasan Ali, Hüseyin ALİ, Hasan Hüseyin, Mehmet Ali birleşik isimlerin cok kullanıldığı gözlemlenmiştir. Alevi bektaşi geleniği ile ilgili uygulma yoktur tamammen sünnileştirilmiştir.
Yalnız Düğün gelenekleri Türkmen uygulamaları ile aynıdır Kız isteme, Gelin alma, bilhassa Gelin başı Türkmen özelliği arz eder , Al duvaklı bu gelin başı mevsim çiçekleri ile yapılır. çok ilginçtir. 15-20 yıl öncesine kadar düğünlerde mutlaka davul zurna çalınır düğünler yemekli olurdu maalesef günümüzde kalmamıştır. Geleneksel halk oyunları olarak zeybek oyunları oynanır. kadınlar kendi aralarında karşılıklı def ve dümbelek esliğinde bir cins zeybek ve köçekçe karışımı çok naif ve zarif oyunlar oynadıkları bilinmektedir. şehirleşme ve modern hayat özentisi bu oyunları unutturmakta ve oynayanlar azalmaktadır.
Yemek kültürü gelişmiştir En önemlisi Düğünlerde yapılan Kuzu Etli Keşkek`tir Kurban Bayramlarında kara fırında yapılan Sura isimli Kuzu kaburga dolması, bulgur ile doldurulan yaprak sarması, çığırtma, Zeytinyağlı Bamya, bulgur ve pirinç pilavı, İrmik Helvası ve Simit şeklinde büyük Lokması meşhurdur. Ayrıca yöresel adıyla Dığan Bezdirmesi diye adlandırılan mayalı hamurun çok ince açılmış tavaya sığacak yuvarlak şekilde olan hamur işi, yağda kızartılarak yapılır belli özel günlerde hayır için dağıtılır. Üzüm Pekmezi ile bandırılarak sıcak olarak yenilir . Sünnet ve Düğünler mutlaka yemekli yapılır.
Giyim Kuşam
Erkek giyiminde Günümüzden 100 yıl öncesine kadar Ceketin altına şimdi bile zaman zaman moda olan yakasız gömlek giyildiği mintan ve göynek olarak adlandırıldığı yaşlılar tarafından söylenmektedir. Pantolon giyilmediği şalvar ve uzun lata giydikleri , başlarına ise beyaz abani sarık (Sarıya çalan beyaz zemin üzerine, açık turuncu ipekle süslemeler yapılmış bez. Buna a€˜Ağabani` de denir.) sararlardı.Ayakkabı olarak da mest veya tulumbacı denilen bağcıksız meşin ayakkabılar çokça kullanıldığı sahtiyan çizme giyildiği bildirilmektedir. Bu ayakkabı ve çizmelerin TARHALA (Darkale) imalatı olduğu söylenmektedir. Eski dönemlerde Köyde bazı Yaşlı kişilerin Efe veya zeybek kıyafeti giydiği söylenmektedir. Bu kıyafetler ise mavi çuhadan yapılmış, cep ve paça ağızları siyah ibrişimle işlenmiş, dizden yukarıda kısa don, sırtlarına cepken giyer, bellerine de kırmızı, sarı, yeşil renkli ve saf ipekten dokunmuş Trablus kuşağı, bazıları da beyaz veya vişne çürüğü renkli ve ince pamuklu dokumadan kalın bir kuşak sararlardı. Bu kuşağın üzerine de kütüklük bağlanır bu kuşak ve kütüklük cep görevi görür tütün tabakası, ağızlık, kama,Para kesesi bu kütüklüğe sıkıştırılır idi. Erkeklerin Başlarında ise ipekli taylasan (dürülüp bağlanan beyaz ipekli ince kumaş) bulunurdu. bu kıyafetlerin genelde Kırkağaç kasabasından ve Bergama`dan temin edildiği söylenmektedir. Köy halkının zeybek kıyafeti dışında çoğunluğu ise elifiye don (Kesimi pantolona benzeyen bir tür şalvar. 2. Mahmut`un giyime getirdiği düzenlemelerden sonra kullanıldı.) ve Tarhala Çizmesi`ni tercih ederlerdi.
Kadın giysileri çeşitliydi. Kadınlar Baş örtüsü olarak yemeni bağlanmakta, Günlük hayatta don enteri yani basma ve pazenden yapılmış kollu kadın gömleği giyilmektedir. Alta şalvar giyilmekte ve üzerine köy içinde dağda bayırda tarlada kuğrak adlı siyah yeldirme örtülmektedir. halen günümüzde bu kuğrak ile örtünme adetinin yaşlılar tarafından kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Kadınların Pek az bir kısmı iskarpin, diğerleri mest, kundura, bazıları da kısa konçlu, sarı deriden yapılmış Edik (Eskiden giyilen kısa konçlu, sarı deriden çizme. Buna bazı yörelerde " Çedik " de denilmektedir.Bir çeşit çizme giyerlerdi. Takı olarak başa bağlanan baş altını ile boyunlara takılan inciler ve ufak altınların üst üste dizilmesiyle yapılan Kıstı`lar pek revaçtaydı.
Giyim-kuşamdan söz açılmışken kıvrak`tan söz etmemek olmaz. Kıvrak, Süleymanköy dışında bu bölgede, Sırtköy, Sindelli, Erdelli,Evkafteke köyleri ile Kırkağaç köylerinde`de günlük giyim ve örtünme şekli olarak kullanılmaktadır. Ege Bölgesi dışında Bursa Ovasında Serme, Bareköy, Karahıdır köyleri ile İznik Gölü kıyısındaki Selöz köyünde bizzat gözlemlemiş bulunuyorum. Akhisar ve Kırkağaç dışında ferace adı ile başka bazı yörelerde de kullanılmakla beraber, neredeyse Akhisar ve Kırkağaç kadınlarıyla özdeşleşmiş bir giysidir.
Son yıllarda kullanımı nispeten azalmış bile olsa annelerimizin kuşağından olup da kıvrak giymeyen yok gibidir. Kıvrak`ın çok uzun yıllardır Akhisar ve Kırkağaç`ta kullanıldığı bilinmektedir; ama bunun hangi tarihte ve hangi zamandan beri kullanıldığı bilinmemektedir. ayrıca bir araştırma konusudur. İran`ın Horasan bölgesinden geldiğini tahmin ediyorum aynı giysi ve örtünme şeklini orada da gördüm. ne zaman hangi aşiret tarafından getirildiği ve benimsendiğini tespit edemedim.
Bilmeyenler için tarif edelim: Kıvrak imamların giydiği cüppeye benzeyen, fakat giyilmeyen, sadece başın üzerine örtülen siyah renkli bir giysi ya da örtüdür. Bu giysinin boş olan kolları iki taraftan omuzlardan aşağı doğru sarkar. Baştan itibaren yere kadar iner, önde düğme veya fermuar gibi kapatan bir şey yoktur. Kıvrağı bu kadar yaygın kılan elbette ki çok pratik ve kullanılışlı oluşudur. Söz gelimi aniden evden çıkmak zorunda olan bir hanım uzun bir hazırlık yapma gereği duymadan, onu başına örttüğü gibi kapıdan çıkabilir. Kullanan hanımın içten tutuş şekline göre, dışarıdan bakan biri onun ya tek gözünü ya da iki gözünü görebilir. Kıvrak zaman zaman siyasi-sosyal gündem oluşturmuş, resmi otoritenin yasaklama girişimleri etkisiz kalmıştır. Fakat daha önce de belirttiğimiz gibi, son yıllarda kullanımı kendiliğinden azalmıştır.
Coğrafya
Manisa iline 79 km, Akhisar ilçesine 27 km uzaklıktadır. Koordinatları:38° 58` 55" North, 27° 36` 2" East Akihsar İlçesinin batısında Çamlıca dağının güneyinde Ada Tepesinin güney yönünde dar bir vadi içinde kurulmuştur. Denizden yuksekliği 385 metredir. Doğal kızılçam ormanları ve maki bitki örtüsü hakimdir.az miktarda porsuk ağacı yabani zeytin ve Ada dağının kuzeydoğu yönünde Sandal ağacı sahalarına rastlanmıştır.. Köyün %70 orman arazisidir. Tarım arazilerinin tamamına Zeytin ağacı dikilmiştir.İklim
Köyün iklimi, Akdeniz iklimi etki alanı içerisindedir. Yazlar kurak ve sıcak, Kışlar ılıman ve yağışlı olması gerekir iken son yıllarda Tüm Ege bölgesinde olduğu gibi yeterli yağış alamamaktadır.Nüfus
|-
Yıllara göre köy nüfus verileri | |||
---|---|---|---|
2007 | 360 | ||
2000 | 411 | 1997 | 393 |
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarıma dayalıdır.Tütün ve zeytin tarımı yapılmaktadır. Son yıllarda tütün tarımı Kotalar nedeniyle sürekli gerilemekte ve zeytincilik ön plana çıkmaktadır. Sulu tarım maalesef yapılmamaktadır. Yüzey sulama için gerekli akasu maalesef yoktur mevcut dereler yazın kesilmektedir. Tüm tarım alanlarına son yıllarda zeytin fidanı dikilmektedir. Uslu cinsi zeytin ile yapılan Çekişte`si Hurma zeytini ve Eski Yağ Zeytini Ağaçlarından elde edilen zeytinlerle geleneksel usullerde çıkarılan Zeytinyağı meşhurdur. Kendi kendine yeten sebze ve meyve ihtiyacını kendi karşılayabilen bir köydür. Hayvancılık malesef bitmiştir mera yoktur ahır hayvancılığı besicilik yapılmamaktadır köyde az miktarda keçi, koyun sürüsü ve özel merak olarak arıcılık yapılmaktadır.Orman içi köyüdür. Köyün arazisinin %70 ormandır Köyde Zeytinliova orman işletmesine bağlı orman isletme si ve yangın söndürme ekibi vardır. havası temiz Oksijeni bol Tarım arazisi kısıtlıdır, bu nedenle artan nüfus nedeniyle arazi yetmemekte ve Büyük şehirlere Manisa, İzmir , Bursa ve Akhisar`a göç vermektedir.
Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadıSeçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
Altyapı bilgileri
Köyde, ilköğretim okulu vardır 8 yıllık öğretim yapılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Köy içi yolları parke taşı döşemedir. Ptt şubesi yoktur ancak ptt acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Linkler
köy-taslak Akhisar belde ve köyleri