İskenderun, Hatay

Kısaca: İskenderun, Hatay ilinin ilçelerinden biridir. Şehir, 159.149 nüfusu ile merkez ilçe olan Antakya`dan daha kalabalık bir şehir olup, limanı ve sahip olduğu endüstri ile Türkiye çapında büyük önem taşır. Şehir Akdeniz kıyısında, arkasını Nur Dağları`na dayamış bir haldedir. İskenderun Körfezi`nin güneybatıdan gelip kuzeye devam ettiği dönüm noktasında ovada yerleşmiştir. ...devamı ☟

İskenderun, Hatay
İskenderun, Hatay

İskenderun, Hatay ilinin ilçelerinden biridir. Şehir, 159.149 nüfusu ile merkez ilçe olan Antakya`dan daha kalabalık bir şehir olup, limanı ve sahip olduğu endüstri ile Türkiye çapında büyük önem taşır. Şehir Akdeniz kıyısında, arkasını Nur Dağları`na dayamış bir haldedir. İskenderun Körfezi`nin güneybatıdan gelip kuzeye devam ettiği dönüm noktasında ovada yerleşmiştir.

HULUSİ

     ATALAY


İskenderun`un kuruluşu tarih öncesi devirlere dayanmaktadır. Karaağaç mıntıkasında höyükte Mc. Evan`ın bulduğu bazı çanak çömlek parçaları buranın Antikçağ öncesi yerleşime açıldığını göstermektedir. M.Ö. 2000`li yıllarda burada Hititler`e bağlı Kadu Beyliği`nin kurulduğu bilinmektedir(Kadu, Hititçe de körfez anlamına gelmektedir.). M.Ö. 1200`lü yıllardan önce Fenikeliler burada “Myriandrus” adıyla bir koloni kurdular. Burası M.Ö. 1200`den sonra merkezi Reyhanlı (Kuruluo) olan geç devir Hattini Krallığına bağlandı. MÖ. 7. yüzyılda Hurriler`in eline geçen İskenderun ve çevresi M.Ö. 6. yüzyılda Persler`in eline geçmiştir.

İskenderun gerçek anlamıyla M.Ö. 333 yılında, Asya seferine çıkmış olan Büyük İskender tarafından kurulmuştur. O zamanlar asıl adı Alexandreia idi. Roma hakimiyeti başladıktan sonra, bügünkü İranlıların atası olan Partların istilasına uğrayan kalesi tahrip edilip, yeniden inşa edilen şehrin adı Peutinger tabularında bu bölgede cüzzam hastalığı yayılmış olduğu söylentileriyle Alexandreia Scabiasa olarak gösterilmektedir. Nihayet yine düzeltme amacıyla 4. yüzyıldan itibaren Küçük İskenderiye`ye (Alexandretta) denilmiştir. Kalesi muhtemelen Abbasi halifesi tarafından yeniden inşa ettirildi. İslam kaynaklarında ismi İskenderiye, İskenderun olarak geçen şehir, Doğu Roma-İslam rekabeti sırasında defalarca el değiştirmiş Büyük Selçuklu Devleti`ne sonra Eyyubiler`e geçmiş, Birinci Haçlı seferi sırasında Tancrede tarafından zapt edilmiştir (1097). Antakya Dukalığı`nın Mısır Memlük Devleti tarafından ortadan kaldırılması üzerine 14. ve 15. yüzyılda bu bölge Memlükler`in Halep valileri ve bazen de Dulkadirliler Emirliği`nin nüfuz sahasında kalmış, nihayet 16.yüzyılın ilk yarısında Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Osmanlı yönetiminde seçkin bir hayat sürdüren İskenderun ve çevresi 1607 yılında Sadrazam Kuyucu Murat Paşa ile Celali Canbolatoğlu arasında Oruç Ovası`nda meydana gelen savaş dolayısıyla hareketli olaylara şahit oldu. 17. yüzyılın başlarında ise Halep valisi Nasuh Paşa, bugünkü Varyant Yolu Güzün Deresi kanalının kesiştiği noktada, hala bazı duvar kalıntılarının görüldüğü kalenin inşaatını başlattı.

İskenderun, Osmanlı İmparatorluğu zamanında ticari ve stratejik özelliğini giderek arttıran bir yoğunlukla sürdürdü. Doğu Akdeniz ticaretinde önemli bir liman vazifesi gören şehir, Ortadoğu ile olan ithalat ve ihracatta yerini aldı.

1832 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa`nın oğlu İbrahim Paşa`nın kumandasındaki Mısır ordusu, Ağa Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu Belen Geçidi`nde ağır bir yenilgiye uğratınca İskenderun kısa bir süre için Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa`nın yönetimine girdi. 1839`da Tanzimat ile birlikte yapılan idari düzenlemeyle İskenderun, Payas ve Belen ile birlikte Adana eyaletine bağlanmıştır.

1872 depremi İskenderun`da çok hasara neden oldu. 1881 yılında Maliye Müfettişi Mesut Bey İskenderun hakkında detaylı bir bayındırlık raporu hazırlayarak maliye nezaretine sunmuştur. Bu rapor üzerine demiryolunun İskenderun`a bağlanması kararlaştırılmış, liman genişletilmiş ve İskenderun Halep şosesinin yapımı hızlandırılmıştır. 19. Yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında ilk petrol İskenderun`un Çengen köyünde bulunmuş, bölgede sondajlarda bazı sonuçlar alınmışsa da açılan kuyulardan verim sağlanamamış ve çalışmalar durdurulur.

1912 yılında Bağdat demiryolunun tali bir hattı olarak Toprakkale-İskenderun demiryolu işletmeye açıldı ve şehrin Anadolu ile olan ulaşımı işlerlik kazandı. Bu tarihlerde İskenderun dört mahalleden oluşan, 1 nahiyesi, 24 köyü olan bir kazadır.

Mondros Ateşkes Antlaşması`nın imzalanması üzerine 12 Kasım 1918 günü İskenderun Fransız askerleri tarafından işgal edildi. İşgalin hemen ardından oluşturulan Türk çeteleriyle Fransızlar ve onların desteklediği Ermeni milisler arasında kanlı çarpışmalar meydana geldi. 21 Ekim 1921 de Fransa ile imzalanan Ankara Anlaşması doğrultusunda Hatay`da İskenderun Sancak İdaresi kurulmuştur. Fransa`nın Suriye`ye bağımsızlık tanıması için yapılan çalışmalar üzerine Türk hükümetinin müdahalesi ile bağımsız Hatay Devleti kurulmuş aynı gün Hatay meclisi yasama çalışmalarına başladı. Nihayet bir yıl sonra bu meclis Hatay`ın anavatana katılması kararını alınca İskenderun Türkiye sınırlarına dahil oldu. 5 Temmuz 1938 günü Türk ordusu İskenderun`a girmiştir.

Tarih

BAKRAS KALESİ

İskenderun-Antakya yolunun 27. Km. sinde Bakras köyü çevresinde, Nur dağları eteginde kurulmuş bir karakol şatosudur. Kalenin yapılışı, Helenistik döneme aittir. Kalenin önemi ise, Arabistan yolunu kontrol altında tutmasından ileri gelmektedir. Çeşitli zamanlarda onarım görmüş olan bul kale, Yavuz Sultan Selim`in Mısır seferi sırasında, Osmanlı topraklarına katılmıştır. Üzerinde bir kilise vardır.




YUNUS SÜTUNU
İskenderun-Payas demiryolu üzerinde, İskenderun kentinin giriş kapı kalntısıdır. Yunus peygamberin yunus balığının karnından burada çıktığına inanılır. 


KERVANSARAY
İskenderun-Adana karayolunun 22 km. sinde bulunan Payas`tadır. Payas`ın doğusunda büyük bir avlu vardır. Avlunun etrafında ve içinde yolcuların barınması için kubbeli odalar mevcuttur. 


SAMİ ATLAY

Dış bağlantılar

}

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.