Tarihte Türkler'in kurdukları hanedanlardan birisi de Eyyübiler'dir. Hanedan'ın kurucusu Selahaddin'in babasının adından dolayı tarihte Eyyübiler olarak bilinen bu Türk devleti. Eyyübilerin Arap hatta Kürt oldukları da iddia edilmektedir. Bunun başlıca sebebi Eyyüb'un babası Şadi'den önceki ailenin soyunun, tespit edilememiş olmasıdır.
Bu sebeple bazı tarihçiler, Selahaddin'in hemen ölümünden sonra (1193), bu hanedanı Araplaştırmaya uğraşan devrin Arap asıllı tarihçilerinin etkisinde kalarak, Selahaddin Eyyübi'nin menşeini Araplaştırmaya çalışmışlardır. Diğer yandan özellikle Türkiye'deki bölücü unsurlar ve bunların ideologları da, kendilerine yeni milli tarih yaratmak amacıyla, bu hanedanın Türk değil Kürt olduğunu iddia etmektedirler.
Tarihi gerçeklere baktığımızda, bu iddiaların hiçbir geçerli tarafının olmadığını görürüz. Devletin kurulduğu coğrafi bölge Mısır ve çevresidir. Halkın büyük çoğunluğu Arap olmakla beraber, ordu ve idareci zümre Türk çoğunluğun kontrolündedir. Aynı bölgede daha önce Tolunoğlu Ahmed kendi hanedanını kurmuş (875) ve bu hanedan 905 yılına kadar devam etmişti.
Daha sonra, yine başka bir Türk komutanı Toğaçoğlu Muhammed Ebu Bekir, tarihte İhşidiler adıyla anılan hanedanı kurmuş ve bu hanedan (935-969) yılları arasında bölgeye hakim olmuştur. Her iki Türk hanedanı, Abbasi halifeliğinin bir politikası olarak Türk komutanları ile Türk askerlerine, orduda büyük yer vermelerinin sonucunda doğmuştur. İhşidiler'i 969 yılında yıkan Şii Fatımi devletine de Selahaddin Eyyübi, Musul Atabek'i Nureddin Mahmud Zengi'nin bir Türk komutanı olarak Mısır'a gelmiş ve son vermiştir (1171).
Bağlı bulunduğu Nureddin Mahmud'un ölümüne kadar (1174), Nureddin Mahmud'un bir valisi olarak hareket eden Selahaddin bilahare istiklalini ilan etmiştir. Eyyübi Türk devletine son veren ve yerine Türk Memlük devletini kuran İzzeddin Aybeg de, Mısır'daki Türk ordusu komutanlarından birisidir. Bu tarihi gerçekler, halkın çoğunluğunun Arap olmasına karşılık, ordunun ve hanedanın Türkler'de kaldığını, açıkça göstermektedir.
Eyyübi hanedanı üyelerinin büyük çoğunluğunun adları, en eski Türk adlarıdır. Selahaddin'in ağabeyinin adı Turanşah'tır. Kardeşlerinin adları ise, Tuğtekin ve Böri'dir. Selahaddin'in dayısının adı, Şihabeddin Mahmut b. Tüküş idi. Selahaddin'in annesi ise özbeöz Türk'tür. Gene Selahaddin'in hanımlarından birisi olan Unar Bey kızı İsmetüddin Amine Türk'tür. İki eniştesi de Türk'tür. Bunlardan birisi, Unaroğlu Sadeddin Mesut; diğeri ise Muzafferüddin Gökbörü idi.
Eyyübi hanedanının bir Türk hanedanı olduğunun en açık delillerinden birisi de, devrin şairlerinden İbn Senaül-mülk'ün, Haleb'in Selahaddin tarafından alınmasından sonra yazdığı medhiyesidir. Bu medhiyenin bir beyitinde, şair şöyle demektedir: "Arap milleti, Türkler'in devletiyle yüceldi. Ehl-i Salip (Haçlı) davası, Eyyüb'un oğlu tarafından perişan edildi."
Eyyübi hanedanının devlet teşkilatı, Karahanlı ve Gazneli Türk devletlerinde başlayan ve Selçuklular'la gelişen teşkilatın aynıdır. Sultan, Divan, Meşveret yani Kurultay, Üstazüddar (saray idaresi, şarapdarlık, çeşnigirlik gibi görevleri yürüten kişi), Haciblik, Silahdarlık, Emirahurluk, Davadarlık, el-mükebbis, taşdarlık, çavuşluk gibi saray teşkilatı, Türk-İslam devletlerinin bir devamıdır. Adliye işlerine bakan kazaskerlik müessesesi bilindiği üzere Osmanlılar'da devam edecektir.
Eyyübi ordusunun temelini ve büyük çoğunluğunu Tavaşi adı verilen Türk memlükları teşkil etmekte idi. Bu Türk ordusu, bağlı bulundukları komutanların adlarına göre el-Nuriyye, el-Esediyye, el-Necmiyye, el-Salahiyye gibi adlarla adlanırlardı. Selahaddin devrindeki bu Türk Memlüklu ordusu komutanları arasında Bahaeddin Karaküş, Şerefeddin Karakuş el-Takavi, İzzettin Cavlı, Şarimüddin Kutluaba, Hüsameddin Sungur el-Halati gibi Türkler bulunmakta idiler.
Hakimiyet alametlerinden birisi de, bilindiği üzere bayraktır. Eyyübiler'in bayrağı sarı renkte idi. Amblemi de kartaldı. Eyyübi hanedanı Türk geleneklerine uyarak, açık sarı rengi kendi hakimiyet rengi olarak kabul etmişti. Ayrıca bayrağına, bir Türk amblemi olarak kartalı koymuştu. Kartal, Eyyübiler'den başka Selçuklular'ın, Artuklular'ın da devlet sembolü olmuştur.
Türk hakimiyet sembollerinden birisi de mehter'dir. Eyyübi sarayında da Türk geleneklerine göre yer alan mehter, nevbet vurur ve büyük saygı görürdü. Hatta Selahaddin, gözde cariyelerinden birisini, sarayın yüksek memurlarından birisi olan mehterbaşı ile evlendirerek, bu kuruluşa verdiği değeri göstermişti.
Selahaddin'in hayatta bulunduğu sürede, büyük bir Türk-İslam devleti özelliğini gösteren Eyyübi hanedanı, Selahaddin'in ölümünden sonra, oğulları ve kardeşleri arasında paylaşılmıştır. Mısır'daki son Eyyübi hükümdarı Turanşah, Türk Memlük komutanlarından Aybeg tarafından ortadan kaldırılmıştı (1250).
Haçlılar
1171’de Fatimilere son veren Selahaddin Eyyubi, Mısır'da hutbeyi yeniden Abbasi halifesi adına okutmuş ve Mısırda sünniliği yeniden başlatmıştır. 1174’de kendi adına hutbe okutarak devletin başına geçti. İlk iş olarak Zengileri kendi topraklarına bağladı. Suriye, Filistin, Hicaz, Ürdün, Yemen, Güneydoğu Anadoluyu egemenliğine.1187 yılında Hittin Savaşı'nda haçlıları yenilgiye uğrattı; tüm dünyada nam salmıştır. Kudüs'ü haçlılardan geri alan orduyu bizzat kumanda etmiştir. 1188 senesinde Selahaddin, Antakya Prensliği'ne (Haçlı Kontluğu) karşı sefere çıkmıştır. Bu bölgede birçok kaleyi ele geçirdi.
1189 yılı başlarında Üçüncü Haçlı seferi Papa tarafından başlatılmıştı. Bu sefere daha önce Hittin Savaşına katılan Haçlılardan başka İngiliz, Fransız, Alman ve Sicilya içinde olduğu devletlerin oluşturduğu donanmaları ve kara kuvvetleri haçlılara katıldılar. Selahaddin bütün Müslümanlardan yardım istedi fakat çok azı bu yardıma cevap verdi. Artık her iki tarafın askerleri de savaşın bitmesini istiyorlardı. Bunun üzerine anlaşmaya karar verildi. 1 Eylül 1192 tarihinden geçerli olmak üzere 3 yıl 8 ay karada ve denizde geçerli olacak bir anlaşma imzalandı.
Bu anlaşma ile Yafa ile Sur arasındaki dar sahil şeridi Haçlılar'ın elinde kalıyor, diğer fethedilen yerler müslümanların oluyordu. Bu zaman zarfında Ortadoğu'daki Haçlı varlığının belini kırmış, onu asla eski gücüne kavuşamayacağı hale getirmişti. Sultan 4 Mart 1193 günü Şam'da öldü. Ölümü üzerine dört oğlu kendi aralarında mücadeleye başladı. Selahaddin Eyyubi, bütün bu işlerin dışında Haşhaşiler/Batınilik meselesi ile de uğraştı.
Oğulları arasındaki mücadele Mısır'da isyan çıkmasına neden oldu. Abbasi Halifesi'nin yardım amaçlı gönderdiği Memluk askerleri yönetimi ele geçirdi. Bundan sonra İslam Dünyası'nda Memlukler egemen olmaya başladı.