Ermenilerin Müslümanlara Karşı Eylemleri

Kısaca: kaynak ...devamı ☟

kaynak Osmanlı`da ve Türkiye`de Ermeniler Ana|Osmanlı, Türkiye ve Ermeniler kronolojisi Ermenilerin müslümanlara karşı eylemler, Ermenilerin müslümanlara karşı Anadolu`da ve Kafkasyada yaptığı eylemler.

Osmanlı Dönemi

Modern anlamda dünyadaki ilk terör eylemlerinden birinin Osmanlı dönemindeki Ermeni saldırıları olduğu söylenebilir. Banka basmadan, bombalı suikaste kadar Ermeni teröristler modern terörün hemen tüm unsurlarını kullanmışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu yıllarında başlayan Ermeni terörü modern anlamda terörün ilk örneklerinden birini oluşturur. Osmanlı toprakları üzerinde bağımsız bir Ermenistan hayaliyle kendisini meşrulaştırmaya çalışan Ermeni terörü, ayaklanmaların başarısızlığa uğramasıyla birlikte kendisini “intikam ve adalet hareketi” olarak tanımlamaya başlamıştır. Bugüne kadar olan terör olayları incelendiğinde Ermeni terörünün ilk özelliğinin dış kaynaklı oluşu olduğu gözlenir. Nitekim gerek Taşnaklar, gerekse Hınçaklar hedeflerini Osmanlı toprakları üzerinde gerçekleştirmek istemelerine karşın biri Cenevre`de, diğeri ise Tiflis`te kurulmuştur. Diğer bir deyişle hareket içerisinde başı çeken Ermeniler Osmanlı vatandaşı olmadıkları gibi faaliyetlerine Osmanlı topraklarında başlamış da değildirler. Bu da Ermeni Osmanlı vatandaşlarının mevcut yönetime karşı bağımsızlık talep edecek bir noktaya gelmediklerini, hallerinden memnun olduklarını gösterir. Bu nedenledir ki ilk Ermeni terör örgütleri saldırı hedefi olarak Ermeniler`i seçmiştir ve çok sayıda Ermeni bu teröre kurban gitmiştir. Ancak bu öldürmelerin bir çoğu da Batı basınına “Türkler`in Ermeniler`e zulmü” olarak yansıtılmıştır. Yaratılan terör ortamında etki sahasını genişleten Ermeni terör grupları daha sonra diğer etnik gruplara saldırarak etnik gerginliğine ve akabinde de Ermeni-Türk ya da Ermeni-diğer etnik gruplar çatışmalarına yol açmışlardır.

Birinci Dünya Savaşında eylemleri

Osmanlı Devleti`nin 1 Kasım 1914`te İngiltere, Fransa ve Rusya`ya karşı savaşa girmiştir. Birçok Ermeni, Ermeni komiteleri tarafından kurulan gönüllü Ermeni alaylarına katılmış ve Rus işgal kuvvetleriyle birlikte Doğu Anadolu topraklarına girmişlerdir.

Savaş sürecinde 1915 Mayıs ayına gelindiğinde, Ruslar Doğu Anadolu`da ilerlemektedir, İngiliz ve Fransızlar Çanakkale`yi zorlar ve Güney`de kanal harekatı yapılmaktadır. Osmanlı kuvvetlerinin savaş cephelerinde olduğu bu dönemde Anadolu`nun çeşitli bölgelerinde Ermenilerce yeni isyanlar çıkartılmıştır. Zeytun, Van ve Muş`ta isyanlar çıkmıştır. Van isyanı, şehrin Rusları tarafından işgaline yol açmıştır. Sivil halka karşı büyük çaplı saldırılar yapılmıştır. Bu saldırılar yalnızca Türkleri hedef almamış Trabzon civarındaki Rumlar ve Hakkari çevresindeki Museviler de Ermeniler tarafından öldürülmüşlerdir. Yapılan saldırılarda bir çok savunmasız sivil hayatını katbetmiştir.

Osmanlı devleti, herhangi bir önleme başvurmadan önce Ermeni Patriği, Ermeni milletvekilleri ve Ermeni cemaatinin ileri gelenlerine "Ermenilerin Müslümanları arkadan vurmaya ve katletmeye devam etmeleri halinde gerekli önlemleri alacağını" bildirmiştir. Ancak, olaylar durmak yerine giderek yoğunlaşınca, Osmanlı Hükümeti ordunun bir çok cephede savaş halinde bulunması nedeniyle cephe gerisini de emniyete alma çabası içine girmiştir. Bu maksatla, 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni Komiteleri kapatılarak, yöneticilerinden 2.345 kişi devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan tutuklanmıştır.

Tedhiş hareketleri sona ermeyince Osmanlı Hükümeti çözüm olarak tehcir kararı almış ve ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermenileri, savaş bölgelerinden uzak yeni yerleşim merkezlerine götürmeye karar vermiştir.

İlk dönem Ermeni terörü incelendiğinde en önemli özelliğin dışa bağımlılık olduğu söylenebilir. Mevcut güçleriyle hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayan terör örgütleri büyük güçleri “oyun”a dahil edebilmek amacıyla büyük bir gayret sarf etmişler, bunda başarılı da olmuşlardır. Aslında bu ilişki iki yönlüdür: Batılı ülkelerin çıkarları ve Ermeni radikallerin hedefleri birbirinden ayrıdır, fakat hedefe ulaşabilmek için geçici de olsa bir ittifak gerekli görülmüştür.

1915 olaylarından sonra ise terör olaylarının görünümü oldukça değişmiştir. Artık Osmanlı topraklarında bağımsız bir Ermenistan olamayacağını anlayan terör örgütleri bu kez de “intikam” yeminleri etmeye başlamışlar, ayaklanmaları unutturarak Ermeni saldırganlığını Ermenilere yapılan bir zulüm olarak göstermeye başlamışlardır. Nemesis olarak adlandırdıkları bu “intikam” harekatının sonunda çok sayıda eski Osmanlı yöneticisi hayatını kaybetmiştir. Bu saldırılar yeni Cumhuriyet`e ve hatta Mustafa Kemal Atatürk`e de yönelmiş, ancak başarılı olamamıştır.

İlgili Fotoğraflar

1960`lar

1960`lı yıllara “uyur” görünümde olsa da bu yılların Ermeni terörünü yeni bir şekil altında canlandırdığı, terör için gerekli ortamı hazırladığı söylenebilir. Bu dönemde özellikle Batılı ülkelere göç eden Ermeniler varlıklarını Türk düşmanlığına dayandırmışlardır. Diğer bir deyişle Ermeni olmanın ilk şartı olarak Türkler`e düşman olmayı görmüşlerdir. Bu anlayışa göre Türkler Ermeniler`i yok etmek istemektedirler. Bunun bir sonucu olarak ikinci ve üçüncü kuşaklar Türkler`e karşı büyük bir nefretle yetişmişlerdir. Bunun dışında Sovyet Ermenistanı`nda Stalin ve sonrasında diğer Sovyet yöneticileri ne zaman Erivan ile bir problemleri olsa Ermeniler`e Türkler`e karşı olan düşmanlıklarını hatırlatmışlardır. Tüm bu gelişmeler 1970`lerde yeniden patlak verecek olan Ermeni terörü için uygun ortamı sağlamıştır.

1970`ler

1970`li yıllarda Ermeni terörü incelendiğinde en büyük özelliğinin dışa bağımlılık olduğu rahatça görülebilir. Bunun ilk nedeni zayıflık ve diğer ülkelerin desteğine muhtaç durumda olmak, ikinci nedeni de uluslararası alanda cereyan eden güç politikaları ve rekabettir. Türk diplomatlarına dönük Ermeni terörünün Türk-Yunan ve Türkiye-Suriye ilişkilerindeki krizlere paralel olarak hız kazanması bu savın kanıtlarındandır. Yine Soğuk Savaş ortamının bir sonucu olarak SSCB`nin sol Ermeni fraksiyonlarına verdiği destek de bu bağlamda değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak Ermeni kilisesi, radikal gruplar ve örgütler eliyle kimliklerini Türk karşıtlığı üzerinde şekillendiren Ermeni gençleri belki de hiç görmedikleri bir ülkeye ve insanlarına karşı nefretle doldular ve uluslararası ortamdaki yönlendirmelerin de etkisiyle teröre yöneldiler.

Çok sayıda Türk diplomatı ve yabancı uyruklu kişinin ölümüyle sonuçlanan terör olaylarında dış bağlantıyı doğrulayan bir diğer kanıt da özellikle Asala`nın hemen hemen her kıtada eylem yapabilme gücüne ulaşabilmesi ve bu eylemlerinden sonra neredeyse hiçbir iz bırakmadan kaçabilmesidir. Böylesine bir yeteneğe ulusal istihbarat örgütlerinin desteği olmaksızın ulaşılamayacağı aşikardır. Diğer taraftan Asala ile başlayan terör olayları rakip Ermeni gruplarını da cesaretlendirmiş ve bu örgütler arasındaki rekabet sonucunda saldırıların sayısı artmıştır. Saldırılar ne yazık ki Batılı ülkelerce yeterince ``ciddiye`` alınmamıştır. Bu durum saldırıların batılı hedeflere yönelmesine kadar devam etmiştir. Saldırılar Batı Avrupa ülkelerini de vurmaya başlayınca Asala terörüne karşı önlemlerde ciddi bir artış gözlenmiş ve Ermeni teröründeki düşüş de bu döneme rastlamıştır. Terörün önlenmesinde 1980`li yıllarda Türkiye Cumhuriyeti`nin tüm kurumlarının büyük bir uyum içinde göstermiş olduğu gayretlerin asıl etken olduğu da belirtilmelidir.

Türkiye terörle mücadelede aktif bir çaba göstermiş olmasına karşın Ermeni terörünün kökleri olarak belirttiğimiz alanlarda arzulanan noktaya gelememiştir. Özellikle bilimsel çalışmalar ve çalışmaların diğer ülkelerde imaj yapımında değerlendirilmesindeki sıkıntılar nedeniyle Türkiye, Ermeniler`ce suçlanmaya ve yeni nesiller Türk düşmanlığı ile beslenmeye devam etmiş, buna karşın Batılı ülkelerden istenen destek sağlanamamıştır.

Günümüzdeki Durum

Günümüzde Ermeni terörünün sona erdiği hissi uyanmıştır. Oysa ki 1990`ların başında dahi Ermeni militanlar Türk diplomatlara saldırmışlardır. Ayrıca 1980`lerin aktif örgütlerinde rol alan militanlar halen hayattadır ve her an saldırıları canlandırabilecek durumdadırlar. 11 Eylül olayları yeniden canlanabilecek bir Ermeni terörünün ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermiştir. Buna karşın 11 Eylül, terörle tek başına bir ülkenin mücadele edebilmesinin güçlüğünü de ortaya koymuştur.

Kaynaklar



Dış bağlantılar



Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Ermeni Kırımı
3 yıl önce

hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği etnik temizlikti. Farklı kaynaklarda tehcir ve katliamlar sonucunda ölen Ermenilerin sayısının 800.000 ile...

Kafkasya Cephesi
3 yıl önce

bulundu. İsteklerin başında Ermenilerin savaş çıkması durumunda sadık kalacağına dair söz vermesi bulunmaktaydı. Ruslara karşı savaşacak Ermeni askerlerinin...

Kafkasya Cephesi, 17 Ocak, 18 Ocak, 1914, 1915, 1917, 1918, 1919, 1 Kasım, 2 Ocak, 4 Ağustos
Iğdır
3 yıl önce

verildi ve bunlar hiç Ermeni yaşamayan ve Ermenilerin giremediği köylerden biri olan Melekli'de yığıldı. Ermenilerin saldıracaklarını tahmin eden Cengiz Bey...

Iğdır, Iğdır
Mısır'daki Yahudilerin tarihi
7 yıl önce

rol üstlenmiştir. 1937'de hükümet, başta Suriyeli, Yunan, İtalyan ve Ermenilerin sahip olduğu diplomatik dokunulmazlık kapitülasyonlarını kaldırdı, bu...

Mustafa Kemal Atatürk
3 yıl önce

egemen kılınmasının esas olduğu belirtilmiştir. Rumların ve Ermenilerin toprak iddialarına karşı çıkılmıştır. Millî iradeyi temsil etmek üzere Osmanlı Mebuslar...

Atatürk, Birinci Dünya Savaşı, Türkiye, Türk Kurtuluş Savaşı, Osmanlı Devleti, 19 Mayıs, Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi, Ankara, Selanik, Sultan Abdülhamit, Zübeyde Hanım
I. Abbas
7 yıl önce

karşısında Şah Abbas, doğudaki Özbek saldırıları ve iç ayaklanmalar, eyalet yöneticilerinin özerk tutumlar izlemek yönündeki eğilimleri ve eylemleri nedeniyle...

I. Abbas, 1571, 1587, 1588, 1590, 1598, 1602, 1629, 19 Ocak, Avrupa, Basra Körfezi