Müzik Yaşamının İlk Yılları
Budapeşte Krallık Müzik Akademisi'nde Istvan Thoman'dan piyano ve Janos Kössler'den besteleme dersleri aldı. Bu okulda tanıştığı Zoltan Kodaly ile birlikte bölgenin halk müziklerini derledi. Bu, ilerideki müzik biçemini derinden etkilemiştir. Daha önceleri Bartok'un Macar halk müziği anlayışı Franz Liszt'in yapıtlarındaki çingene ezgileriyle sınırlıydı. Bartok'un, 1848 Macar devriminin kahramanı Lajos Kossuth onuruna 1903'de bestelediği büyük orkestra çalışması Kossuth, benzeri çingene ezgilerini kullanmıştır.
Bartok Müziğinin Biçimlenmesi ve Etkilenmeleri
Bartok, Liszt'in çingene müziği yerine gerçek Macar müziği olarak saydığı Macar köylü halk müziği ile tanışmasından sonra, halk müziği ezgilerini kendi yapıtlarında kullandığı gibi, benzer yepyeni ezgiler yaratmıştır.
Bartok müziği üzerindeki en büyük etki, 1902'de Budapeşte Also sprach Zarathustra"nın ilk dinletisinde tanıştığı Richard Strauss'un müziğidir. Bu yeni biçem sonraki birkaç yılda ortaya çıkmıştır. Bartok piyanocu olarak kariyerini ilerletirken, 1907'de Krallık Akademisinde piyano profesörü olarak işe girdi. Bu onun Avrupa'da piyanocu olarak dolaşmak yerine Macaristan'da kalmasını ve özellikle de Transilvanya bölgesinden daha çok halk şarkıları derlemesini sağlamıştır. Bu arada, bu etkinlikler ve Kodaly'nin Paris'den getirdiği Claude Debussy müziği Bartok'un müziğini etkilemeye başlamıştır. Büyük orkestra çalışmaları daha Johannes Brahms ya da Richard Strauss biçemini korusalar da, halk müziğine artan ilgisini gösteren kısa piyano parçaları yazmıştır. Bu ilginin belki de en açık belirtilerini gösteren ilk parça, içinde halk müziği benzeri ezgiler barındıran, 1908'de yazdığı "1 Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü"dür.
Olgunluk Dönemi
1911'de Bartok, 1909'da evlendiği karısı Márta Ziegler'e adadığı, tek operası olan Mavisakal'ın Kalesini yazdı. Bartok'un Macar Güzel Sanatlar Kurulu yarışmasına sundugu bu opera, "oynanabilirligi olmadığı" gerekçesiyle geri çevrildi. Bartok, bakanlar kurulunca siyasal görüşleri yüzünden söz yazarı Béla Balázs'nın adının proğramdan çikarılması yönündeki baskılara direnince, opera 1918'e dek oynanmadı. Yaşamı boyunca Bartok hiçbir zaman kendini bakanlar kurulu ya da Macar kurumlarına yakın duymasa da, halk müziğine olan sevgisi hep sürdü.
Macar Güzel Sanatlar Kurulu Ödülü düşkırıklığından sonra, Bartok iki, üç yıl çok az beste yaptı ve daha çok Orta Avrupa, Balkanlar (bu arada Türk) halk müziğini derlemeye yoğunlaştı. Ancak Birinci Dünya Savaşının çıkmasıyla gezilerine ara vererek bestelemeye geri döndü ve 1914-1916 arasında Tahta Prens balesini, 1915-1917 arasında da İki Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü"nü yazdı. Uluslararası ününü Tahta Prens ile kazanmıştır.
Bartok daha sonra İgor Stravinski, Arnold Schönberg ve Richard Strauss'dan etkilendiği Olağanüstü Mandalina adlı balesi üzerinde çalıştı. Bunu, yapısal ve armoni olarak en karmaşık parçaları arasında olan iki keman sonatı izledi. 1927 ile 1928 arasında bütün zamanların en güzel yaylı çalgılar dörtlüleri arasında sayılan Üç Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsünü yazdıktan sonra armoni dili yalınlaşmaya başlamıştır.
1934'de yazdığı Beş Numaralı Yaylı Çalgılar Dörtlüsü bu yönden biraz geleneksel biçim izler. Bartok son ve altıncı yaylı çalgılar dörtlüsünü 1936'da yazmıştır.
1918'de yazımına başladığı (orospuluk, soygun, öldürme konularını işleyen) Olağanüstü Mandalina içeriği yüzünden 1926'ya dek gösterime girmedi.
Bartok 1923'de eşinden ayrılarak Ditta Pásztory adındaki piyano ögrencisi ile evlendi. Bu evlilikten doğan oğlu Peter'in müzik dersleri için bestelediği 6 ciltlik piyano parçaları derlemesi Mikrokosmos bugün piyano öğrencileri arasında yaygın olarak çalınır. Bu onun Avrupa'da yazdığı son yapıtıdır.
Bartok, 1936 yılındaki Türkiye gezisinde Adnan Saygun ile birlikte Anadolu'yu dolaşmış ve özellikle Osmaniye yöresindeki türküleri birlikte notalaştırmışlardır.
İkinci Dünya Savaşı ile sonraki yılları
İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasından sonra Bartok'un Avrupa'dan ayrılmak isteği giderek artmıştır.
Bartok kesinlikle Nasyonel Sosyalistlere karşı birisi olarak, onların Almanya'da yönetimi ele geçirmelerinden sonra oradaki dinletilerden uzak durmuş ve Alman yayıncısından ayrılmıştır. Bu arada, Mavisakal'in Kalesi operasında ve Olağanüstü Mandalina balesinde gözlemlenen özgür düşünce yapısı, Macar sağcıları ile başının derde girmesine yolaçmıştır.
Bartok, eşiyle ABD'ye göçettikten sonra hiçbir zaman kendini orada rahat duyumsamamış ve yeni şeyler yazmakta zorlanmıştır. ABD'de tanınmıyor olması ve müziğine ilgi olmamasının da bunda etkisi olmuştur. Eşiyle dinletiler vermişler, bir ara Yugoslav halk şarkılarının derlenmesi üzerine burs almışlar ama, ekonomik durumları hiç iyileşmediği gibi Bartok'un sağlığı da bozulmaya başlamıştır.
Bela Bartok, Nev York'da kemik kanserinden 1945'de ölmüştür. Ölümüyle yarım kalan viyola koçertosu daha sonra öğrencisi Tibor Serly'ce tamamlanmıştır.
Macaristan'da komünizmin sona ermesinden sonra naaşı Nev York'dan, Budapeşte'ye gönderilmiş ve devlet töreni ile Farkasreti mezarlığına gömülmüştür.