Siyasal bir program ya da düşünceler bütünü olmaktan çok, bu tür programları ve düşünceleri temel alan siyasal bir bakış açısıdır.
Millet terimi
Kavram olarak Latince ``nasciden (doğmak) gelir.Kültürel, siyasal ve psikolojik olguların birleştiği kapsamlı bir terimdir.Objektif açıdan bakıldığında dil, din ve ortak tarihe sahip topluluktur.Ancak İsviçre`de üç ayrı dil konuşulmasına rağmen yüzyıllardır ayakta durmaktadır.Bunun yanında Almanya`da Protestan ve Katolik gruplar birlikte yaşamalarına rağmen milliyetçi gerilimler gündemde dahi yer alamayacak kadar küçük çaptadır.Bu halde diğer sosyal gruplardan farklı şekilde, bir topluluğu millet olarak anmamız, o topluluğun mensuplarının kendilerini bir ulusun üyeleri olarak kabul etmelerindendir.Bu bir ulusu bir etnik gruptan ayıran şeydir.Hiç şüphesiz, bir etnik grup bir topluluk kimliğine sahiptir fakat, ulustan farklı olarak o kolektif siyasi emellere sahip değildir. Andrew Heywood, ``Siyaset``, Liberte Yayınları Şubat 2006 s:153Bu anlamda ulus psiko-politik bir olgudur.Kültürel olarak millet
Milletlerin kültürel bir varlık olarak tanımlanmasının geçmişi 18. yüzyıl sonlarında Alman düşünür Herder`in yazdıklarına kadar dayanır.Ona göre toplum çevresindeki doğal olaylardan etkilenir ve buna göre milli bir topluluğu diğerlerinden ayıran gelenek, yaşayış ve düşünce biçimleri ile gelenekler gibi karakteristik özellikler ortaya çıkar.Herder`e göre uluslar çok eski zamanlardan beri vardır ve gelecekte de varlığını devam ettirecek olan doğal bir durumdur.
Alman Friedrich Meinecke, Yunan, Alman ve Rus milliyetçiliklerini örnek göstererek siyasi çabalardan çok kültürel tarihi bağlara dayanan milliyetçiliği kültürel milliyetçilik olarak tanır.Meinecke bu tanımla kültürel milliyetçilik ile siyasi milliyetçiliği ayırmada önemli bir çaba sarf etmiştir.
Siyasi olarak millet
Ulusların siyasi varlık oldukları görüşü vatandaşlık bağlarına dayanır.Bu düşünce dolaylı olarak, genellikle Jean Jacques Rousseau`ya dayandırılır.Eric Hobsbawm bu görüşü bir derece ileri götürerek “milletler milliyetçiliği değil, milliyetçiliğin milletleri yarattığı” görüşünü dile getirir.Örnek olarak, yaygın bir milliyet bilinci 19. yüzyılın sonuna kadar gelişmemiş; muhtemelen milli bayrak ve milli marşların icadıyla ve özellikle kitlesel eğitimin yaygınlaşması ile moda haline gelmiştir. Mümtaz`er Türköne, ``Siyaset``, Lotus Yayınları Eylül 2005, Ankara s:635
Ayrıca günümüzde ABD milliyetçiliği gibi ortak kültür, tarih ve hatta dile sahip olmayan fakat kitlesel eğitim ile ortaya çıkarılmış milliyetçilik bu görüşün en önemli örnekleri arasında yerini alır.
Üçüncü dünya ülkelerindeki milliyetçilikte, emperyalizmden kurtulma çabaları içerisinde milli bir varlık oluşturma temelinde güçlü bir şekilde anti-emperyalist içerik taşır.
Milliyetçiliğin çeşitleri
Anarşizm dışında tüm ideolojiler muhafazakarlar, liberaller, sosyalistler, faşistler ve hatta komünistler milliyetçiliğe ilgi duymuşlardır.Bu durum milliyetçiliği çeşitlendirmiştir.Belli başlı milliyetçilik çeşitleri:- Liberal milliyetçilik
- Muhafazakar milliyetçilik
- Yayılmacı milliyetçilik
- Anti-emperyalist milliyetçilik
Liberal milliyetçilik
Kökenleri Fransız Devrimi`ne dayanır. O dönem Avrupa`da liberal olmak milliyetçi, milliyetçi olmakta liberal olma anlamına gelmekteydi. Woodrow Wilson`un a€˜On dört Prensibi` liberal milliyetçiliğin en açık ifadesidir. Liberal milliyetçilik kısa olarak milleti doğal bir varlık olarak görmekle Rousseau`nun halk egemenliği fikrini birleşmiş halidir.
Muhafazakar milliyetçilik
Muhafazakar milliyetçilik, a€˜kendi kaderini tayin` ilkesi yerine yurtseverlik ve sosyal bütünlük ilkeleri üzerine kuruludur. Ulusun tehdit altında olduğu algısından ilham alır.Bu bağlamda muhafazakarlar milliyetçiliği sosyalizmin panzehiri olarak görmüşlerdir: yurtsever bağlılıkları sınıf dayanışmasından güçlü olduğu zaman işçi sınıfı fiilen ulusa entegre olmuşlardır. Dış tehditleri ise göç ve ulusüstücülüktür. Andrew Heywood, ``Siyaset``, Liberte Yayınları Şubat 2006 s:165
Yayılmacı milliyetçilik
Bu görüşe göre ulus her şey birey hiçbir şeydir. Bireyin varlığı ancak kendini ulus için feda ederse anlamlı olur. Milliyetçiliğin bu yorumu, farklı biçimlerde şovenizmle ilişkilendirilir.`Milliyetçi şovenizm, bir kişinin kendi grubunun veya halkının hakimiyetine olan akıl dışı inancıdır. Milli şovenizm bu sebeple bütün milletlerin eşit olduğu fikrini reddeder.` Mümtaz`er Türköne, ``Siyaset``, Lotus Yayınları Eylül 2005, Ankara s:643
Anti-emperyalist milliyetçilik
Bu düşünce, özellikle Asya ve Afrika`da sömürgeci yönetimlere karşı mücadeleyle ortaya çıkmıştır. İlginç tarafı Avrupa`da oluşturulmuş prensipleri gene Avrupa`ya karşı kullanmış olmasıdır. Sosyalizm`de anti-emperyalist düşünce içerisinde milliyetçilikle birleşmiştir.Marksizm sömürü ve eşitsizlik hakkındaki doktrinleriyle bu ülkelerdeki milliyetçiliğe bir bakıma ilham olmuştur.
Avrupa`da milliyetçilik
}Ulus kavramı kültürel açıdan 16. yüzyılda Avrupa`da özellikle İngiliz, İspanyol ve Alman halkları arasında gelişmeye başlamıştı.Milliyetçilik kavramının dönüm noktası ise onu aynı zamanda siyasallaştıran olay Fransız Devrimi`dir.Fransız Devrimi`ne göre “ulus”, herkesin eşitliğine ve halk egemenliğine dayanan ve siyasi bilince sahip tüm vatandaşlardan meydana gelen bir organdı. Hagen Schulze ,a€˜`Avrupa`da ulus ve devlet``,çev:Timuçin Binder, Literatür yayınları, Aralık 2005, İstanbul, s:152 Bu tanım Fransa`yı tek parça haline gelmesini sağlıyordu.Papaz Sieyes söyle diyordu:”Soylular, din adamları ve “üçüncü zümre”den oluşan üç zümre arasında, toplumu emeğiyle ayakta tutan sadece üçüncü zümreydi.Birinci ve ikinci zümreler aslında ulusun parçası değildi.Çünkü toplumun refahına hiçbir katkıda bulunmuyorlardı:O zaman üçüncü zümre neydi?Her şey!” Emmanuel Joseph Sieyes, a€˜`Was ist der dritte Stand?``(1789), a€˜`Politische Schriften``, der: E. Schmidt ve R. Reichardt, Darmstadt, Neuwied 1975, s:122 Fransa`da siyasi açıdan sağlanan ulusal birlik kültürel açıdan sağlanması oldukça geç dönemlere 20. yüzyıla kadar dayanmaktadır.Buna karşın Napolyon`un savaşlarında milliyetçiliği propaganda amaçlı kullanmasıyla Avrupa`da büyük bir hızla yayıldı.Bundan sonra Avrupa`da imparatorlukların yıkılıp yerine ulus-devletlerin kurulduğu devrimci milliyetçilik dönemi gelişti.Avrupa`da ulus-devletlerin kurulma aşaması tamamlanması ve sanayi devrimin etkileriyle milliyetçilik yeni bir döneme girdi.Avrupa devletleri artık yayılmacı bir politika izlemeye başlamış ve emperyalist milliyetçiliği öne çıkarmışlardı.Bu tür milliyetçiliğin tüm Avrupa`da yayılması ile 1. Dünya Savaşı`na sebep olmuştur.Bu savaşın sonunda yapılan anlaşmalar neticesinde:
- Anlaşma maddeleriyle milli kimliklerine hakaret edildiği düşüncesiyle Alman halkı,
- Savaş sonunda abartılmış toprak beklentileri karşılanmayan İtalyan halkı
Türkiye`de milliyetçilik
}Türk milliyetçiliği, milliyetçiliğin genel kabul görmüş çeşitlerinin yanında kendine has milliyetçilik türlerini içeren bir yapıya sahiptir.
Pan-Türkist milliyetçilik
Avrupa ile eş zamanlı olarak Osmanlı`da ırkçı görüşler belirmeye başlamış ve Avrupa`daki benzerleri gibi kendini ari ırktan geldiği inancı ortaya çıkmıştır.Benzerleri gibi ulusa mensup tüm grupları tek çatı altında toplama gayesindedir.1. Dünya Savaşı`nda Osmanlı imparatorluğu`nun Harbiye Nazırı Enver Paşa, Orta Asya`da, Turan İhtilal Orduları Başkomutanı sıfatıyla bir başkaldırı organize etmeye çalışmışsa da başarılı olamamıştır.Sosyalist Milliyetçilik
Milliyetçiliğin sosyalist yorumu Türk solu üzerinde de etkili olan Sultan Galiyev tarfından geliştirilmiştir.Bu görüşün arkasında yatan, anti-emperyalizm ve milli devlet fikridir.Galiyev`e göre milliyetçilik sınıf kavramıyla yer değiştirmeli böylelikle sınıf çatışmalarının olmadığı bir toplum yaratılmalıdır.
Liberal-muhafazakar milliyetçilik
Ziya Gökalp`in Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak başlığını taşıyan kitabı Türkiye`de Liberal-muhafazakar milliyetçiliğin kaynağı sayılır.a€˜`Üç Tarz-ı Siyaset`` başlıklı, daha sonra kitap halinde basılan makalesinde Türkçülüğü, Osmanlıcılık ve İslamcılık karşısında tek kurtuluş çaresi olarak gören Yusuf Akçura, daha sonra liberal milliyetçiliğin de önemli isimlerinden biri olmuştur. Mümtaz`er Türköne, ``Siyaset``, Lotus Yayınları Eylül 2005, Ankara s:659
Atatürk milliyetçiliği
Atatürk`e göre Avrupa uluslar topluluğunun fiziki sınırlar dışında, bu sistemin üstünlüğüne karşı mücadeleler mutlaka ulusçu nitelikte olmalıydı. Oral Sander, a€˜`Siyasi Tarih``, İmge Yayınevi, Nisan 2002, s:416 Atatürk`ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı.Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir.Referanslar
Kaynaklar
- Andrew Heywood, Siyaset, Liberte Yayınları Şubat 2006 ISBN 975-250-015-3
- Mümtaz`er Türköne, Siyaset, Lotus Yayınları Eylül 2005, Ankara ISBN 975-6665-06-8
- Oral Sander,`a€˜`Siyasi Tarih``, İmge Yayınevi, Nisan 2002 ISBN 975-533-043-7
- Hagen Schulze ,a€˜`Avrupa`da ulus ve devlet``,çeviri:Timuçin Binder, Literatür yayınları, Aralık 2005, İstanbul ISBN 975-04-0264-2