Stonewall Inn
adlı bir bara polisin 28 Haziran 1969'da yaptığı baskına karşı planlanmamış bir dizi gösteriler ve direniş eylemleridir. Bu gösteriler ABD tarihinde eşcinsellere ve cinsel azınlıklara baskı uygulayan bir sisteme karşı ilk açık direniş olarak tanımlanmaktadır. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyadaki eşcinsel hakları hareketini tetikleyen olay olarak kabul edilir. 1950'lerde ve 1960'larda ABD'li eşcinseller, bazı Varşova Paktı ülkelerine kıyasla daha fazla ayrımcılığa uğruyorlardı. 1970 öncesi ilk homofil grupları, eşcinsellerin toplumun uyumlu bir parçası olduklarını ispatlamaya çalıştılar. 1960'ların son yıllarına gelindiğinde ise Afroamerikan sivil haklar hareketi ve savaş karşıtı gösteriler başta olmak üzere, döneme damgasını vuran birçok toplumsal hareket ve Greenwich Village'in liberal ortamı Stonewall ayaklanmalarının da önünü açtı. 1950'ler ve 1960'larda cinsel yönelimini veya kimliğini açıkça ifade edenlerin gidebileceği çok az mekan vardı. Eşcinsellerin gidebileceği barların sahipleri ise nadir olarak eşcinseldi. (Olayların olduğuStonewall Inn
'in sahibi ise Amerikan mafyasıydı.) Birçok farklı müşteri kitlesine hizmet veren bu mekanlar, özellikle LGBT toplumunun en dışlanan kesimleri (travestiler, transgenderler, efemine genç erkekler, fahişeler ve evsiz gençler) arasında daha popüler idi. 1960'larda gey barlar rutin olarak polis tarafından baskına uğrardı. Stonewall ayaklanmalarının olduğu gün ise polis memurlarıStonewall Inn
'deki durumunun kontrolünü çabucak kaybetti ve uyguladığı şiddet ile ayaklanmayı teşvik ederek daha fazla insan kalabalığının barın önünde toplanmasına yol açtı. New York polisi ile Greenwich Village'de yaşayan eşcinseller arasındaki gerginliklerin neticesine ayaklanmalarının olduğu günden sonraki akşam daha kalabalık bir protesto gösterisi düzenlendi. Bu gösteriler birkaç gün sonra tekrarlandı. İlerleyen haftalarda Greenwich Village'de yaşayanlar başta olmak üzere, polis tarafından tutuklanmaktan korkmayan eşcinseller cinsel yönelimleri ile açıkça ifade edebilecekleri mekanlar açmak için eylem grupları kurdular. Stonewall ayaklanmalarının hemen sonrasında New York'ta yaşayan gey ve lezbiyenler, cinsel, sınıfsal ve nesilsel engellere karşı yüzleşmeye başladı. Olayların gerçekleşmesinin üzerinden altı ay geçtiğinde New York'ta iki eşcinsel eylemci grubunun yanında, geyler ve lezbiyenlerin haklarını destekleme amaçlı üç adet gazete kurulmuştu. Birkaç yıl içinde ise başta ABD olmak üzere tüm dünyada LGBT haklarını savunan dernekler kuruldu. 28 Haziran 1970'te Los Angeles ve New York şehirlerinde ayaklanmaların yıldönümünü anan ilk onur yürüyüşleri düzenlendi. Diğer kentlerde de benzeri yürüyüşler düzenlendi. Günümüzde Stonewall ayaklanmalarını anmak amacıyla New York'taki Gey Onur etkinlikleri her sene Haziran ayının sonunda düzenlenmektedir. == Arka plan 20. yüzyıl ABD'sinde eşcinsellik Tarihçi Barry Adam'a göre II. Dünya Savaşı'nın getirdiği toplumsal değişim ile Amerika Birleşik Devletleri'nde birçok insan "savaş öncesi toplumsal düzeni sağlayarak değişimin etkilerini ertelemek" düşüncesi için coşkun bir istek hissettiler. Milletin antikomünizm düşüncesi üzerine vurgulanması ile dürtülen Senatör Joseph McCarthy, ABD hükumeti, ABD Silahlı Kuvvetleri ve diğer hükumet organları tarafından finanse edilen ajanslar ve kurumlardaki komünistleri keşfeden duruşmalar yaparak, milli bir paranoyaya yol açtı. Anarşistler, komünistler ile "gayrı-Amerikan" ve baltalayıcı olarak varsayılan diğer insanlar, güvenlik için risk olarak görülüyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı, eşcinsellerin şantaja meyilli olduklarını iddia eden bir teoriyi takip ederek 1950'de eşcinselleri bu listeye eklediler. Bir raporda ABD Dışişleri Bakanı Müşaviri James E. Webb, "Aleni sapıklık eylemleri ile ilgilenen kişilerde normal insanların duygusal istikrarının eksik olduğuna genel olarak inanılmaktadır" diye yazmıştır. 1947 ile 1950 arasında eşcinsellik şüphesinden dolayı 1700 federal iş başvurusu reddedildi, 4380 kişi ordudan ihraç edildi ve 420 kişi hükumet işlerinden atıldı. 1950'ler ve 1960'lar süresince Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve polis teşkilatlarında bilinen eşcinsellerin, en çok uğradıkları müesseseler ve arkadaşlarının listeleri vardı; ABD Posta Hizmeti, eşcinselliğe ilişkin maddelerin gönderildiği adresleri kayıt tuttu. Devlet ve yerel hükumetler de aynı renkten oynadılar: eşcinsellere hizmet eden barlar kapatıldı ve müşterileri tutuklanıp yerel gazetelerde kötülendiler. Geyleri mahalleler, parklar, barlar ve plajlardan kovmak için şehirler "sweeps" (temizlikler) yaparlardı. Öteki cinsiyetin kıyafetlerini giymeyi yasak ettiler ve üniversiteler, eşcinsel olduğundan şüphelenilen eğitmenleri işlerinden attı. Binlerce gey ve lezbiyen kişi kamusal ortamda aşağılandı, fiziksel olarak taciz edildi, işlerinden atıldı, tutuklandı ya da akıl hastanelerine alındı. 1952'de Amerikan Psikiyatri Birliği eşcinselliği, bir sosyopatik kişilik bozukluğu olarak Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM) listesine ekledi. 1962'de yapılan ayrıntılı bir çalışma, bozukluğu travmatik veli-çocuk ilişkilerinden dolayı karşı cinse karşı hissedilen patolojik, gizli bir korku olarak tanımlayarak onun listede yer almasını gerekçeledi. Bu görüş tıp mesleğinde çok yaygın ve etkiliydi. Bununla birlikte 1956'da Evelyn Hooker, bir çalışmada kendini eşcinsel olarak tanımlayan erkeklerin mutlulukları ve iyi ayarlanmış mizaçlarını, heteroseksüel erkeklerinki ile karşılaştırıp herhangi bir fark bulamadı. Onun çalışması tıp toplumunu afallattı ve Hooker, birçok gey erkek ve lezbiyen için kahraman oldu; ancak eşcinsellik 1973'e kadar DSM'den kaldırılmadı.Homofil eylemciliği ve Compton's Cafeteria ayaklanması
Bu eğilime karşılık olarak, eşcinsellerin toplumsal davasını ilerleten ve tutuklanmaktan korkmayan geyler ve lezbiyenler için kaynaşma fırsatları sağlayan iki tane birbirinden bağımsız dernek kuruldu. Los Angeles bölgesinde yaşayan eşcinseller 1951'de "Mattachine Society" isimli derneği, komünist eylemci Harry Hay'in evinde kurdular. Derneğin amaçları eşcinselleri bir araya getirmek, onları eğitmek, onlara öncülük etmek ve "cinsel sapıklar"a hukuki sorunlarda yardım etmekti. Radikal yaklaşımından dolayı büyük direniş ile karşılaşması nedeniyle Mattachine Society, 1953'te vurgusunu asimilasyon ve saygınlıkla değiştirdi. Dernek, geyler ve lezbiyenlerin heteroseksüeller gibi normal insanlar olduklarını ispat ederek eşcinsellik hakkında daha çok düşünce sahibi olunulması amacına dayandı. Çok zaman geçmeden de San Francisco'da birkaç kadın, salonlarda toplanarak lezbiyenlere yönelik Daughters of Bilitis (DOB)'i kurdular. DOB'yi kuran sekiz kadın özgün olarak dans etmek için tehlikesiz bir yere sahip olmak amacı ile toplanmalarına karşın, DOB büyüdükçe Mattachine'ye benzer amaçlar geliştirdi ve üyelerinin genel topluma aykırı olmamalarını arzu ettiler. 1953'te hükumet baskısına karşı ilk itirazlar yapıldı. "ONE" adlı bir örgüt, Postane'nin göndermekte direndiği ONE, Inc. dergisini yayımladı. Sade kahverengi ambalaj kağıtlarının içinde gönderilen dergi sayısı, heteroseksüel evliliklere giren eşcinseller hakkında idi; Postane bunun müstehcen olduğunu bildirdi. Neticede bu dava ABD Yüksek Mahkemesi'ne taşındı; sonuç olarak da One, Inc.'in ABD Posta Hizmeti ile sayılarını gönderebileceği kararı verildi. Homofil örgütlerinin (o dönemdeki gey örgütlerin adı) sayıları artarak Doğu Yakası'na yayıldılar. Zaman geçtikçe bu örgütlerin üyeleri daha cesur oldular. Frank Kameny, Washington, D.C.'nin Mattachine'sini kurdu. O eşcinsel olduğu için ABD Silahlı Kuvvetleri Harita Hizmeti'nden atılmıştı ve görevine geri alınmak için açtığı davanın sonucu olumsuzdu. Kameny, eşcinsellerin heteroseksüellerden farklı olmadıklarını yazarak çabalarını ruh sağlığı uzmanlarına iletmeyi hedefledi; bunların bazıları da Mattachine ve DOB toplantılarına gelip üyelerine anormal olduklarını söylediler. Afroamerikan sivil haklar hareketi tarafından esinlenmiş Kameny, 1965'te Beyaz Saray ve diğer hükumet binalarının önünde istihdam ayrımcılığına karşı bir grev düzenledi. Bu grevler, başta Mattachine ve DOB'nin bazı önderleri olmak üzere, birçok eşcinseli şaşırtmıştı. Aynı zamanda sivil haklar ile feminist hareketleri tarafından düzenlenen ve Vietnam Savaşı'na karşı yapılan gösteriler, 1960'lar boyunca önem, sıklık, şiddet ve polis kuvvetleri ile yaşanan çatışmalar sayısı bakımından artıyordu. Çok az sayıdaki küçük gey toplulukların dış kenarlarında cinsiyet beklentilerine meydan okuyanlar vardı. Bunlar efemine erkekler ile maskülen kadınlar ya da ya yarı zamanlı ya da devamlı olarak kadın gibi giyinen ve yaşayan biyolojik erkekler ile erkek gibi giyinen kadınlar idi. Çağdaş nomenklatür onları travestiler olarak tanımladı ve cinsel azınlıkların en görünür temsilcilerinden oldular. Onlar da Mattachine Society ve DOB'nin eşcinsellerin saygıdeğer ve normal insanları olduklarını gösteren özen ile biçimlenen imajı konusunda çeliştiler. Mattachine ve DOB, karşı cinsin giysilerini giymekten dolayı tutuklanmalarının, homofil örgütlerinin mücadelelerine paralel olduğunu varsaydılar; onlara benzer fakat onlardan belirgin olarak ayrı. 1966'da drag queenler, fahişeler ve travestiler San Francisco'daki Compton's Cafeteria'da oturduklarında polisler, kadın gibi giyinen erkekleri tutuklamak için geldi. Bir ayaklanma oluştu. Kafeteryanın sahipleri bardaklar, tabaklar ve çay tabaklarını atarak restoranın cephesindeki çekme cam pencerelerini kırdı ve birkaç gün sonra yeni pencereler konulduktan sonra geri gelip tekrar pencereleri kırdılar. Profesör Susan Stryker, Compton's Cafeteria ayaklanmasını "cinsel yönelim ayrımcılığı eyleminden çok, bir transgender ayrımcılığı eylemi" olarak tanımlıyor ve ayaklanmayı, homofil örgütlerinin önemini azalttığı cinsiyet, ırk ve sınıf sorunlarına bağlıyor. Dönemdeki içki yasağı gey müesseselerine kasıtsız olarak avantajlar sağladı, zira alkollü içki içmek ahlaksız olarak sayılan diğer hareketler gibi ancak gizlice yapılabilen bir şey oldu. New York Şehri, kamu ve özel iş kuruluşlarda eşcinselliği cezalandıran yasaları yürürlüğe soktu; ancak alkol çok rağbet gördüğü için çok sayıda geçici speakeasy ve empromptü içme kuruluşu vardı ve yetkililer bunların hepsini denetlemekte zorlandılar. 1950'lerin sosyal baskısı, Greenwich Village'de bir kültürel devrim ile sonuçlandı. Sonradan "Beat" şairleri olarak bilinen bir takım şair anarşi, uyuşturucu ve hedonistik keyifler hakkında yazılar yazdılar. Bunlardan ikisi Allen Ginsberg ile William S. Burroughs (her ikisi de Greenwich Village'de oturuyorlardı) eşcinsellik hakkında da yazdılar. Onların eserleri hem acıyıcı, liberal düşünceli kişileri hem de bir topluluk arayan eşcinsellerin ilgilerini çekti. 1960'ların ilk yıllarına kadar belediye başkanı Robert F. Wagner, Jr., 1964 Dünya Fuarı için hazırlanır iken şehrin imajı hakkında bilgi edinmek istedi. Onun buyruğuna göre New York Şehri'ndeki bütün gey barların yok edilmesi kuralı tam olarak yürürlükteydi. Şehir, bu barların içki satma ruhsatlarını feshetti ve gizli polis memurları, mümkün olduğu kadar eşcinseli tuzağa atmaya çalıştılar. Gizli memurlar bir bar ya da bir parkta buldukları biri ile sohbet ederdi; eğer bu sohbette, onların mekandan birlikte ayrılma olasılığı varsa ya da eğer memur adama bir içecek ısmarlarsa o adam fuhuşa teşvikten dolayı tutuklanırdı. New York Postta yayımlanan bir makale, bir spor salonunun soyunma odasında bir memurun pantolon ağını tutarak inlemesi üzerine salonda bulunan birinin iyi misin diye sorması üzerine bu adamın polise iyi olup olmadığına dair soru sorduğu için tutuklanmasını anlattı. Bu kadar nahoş davaları savunan oldukça az avukat vardı ve bu avukatların bazılarının maaşları da tutuklayan memurca ödenirdi. Mattachine Society, yeni seçilen belediye başkanı John Lindsay'in New York'taki polis tuzağı kampanyasına son vermesini başardılar. New York State Liquor Authority ("New York Eyaleti İçki Müdürlüğü"; SLA) ile daha zor geçindiler. Eşcinsellere hizmet etmeyi cezalandıran herhangi bir yasanın bulunmamasına rağmen mahkemeler, "ahlaksız" olma olasılığı olan şirketlerin içki satma ruhsatlarını verip kaldırmanın takdirini SLA'ya verdi. Greenwich Village'in büyük gey ve lezbiyen nüfusuna rağmen barların dışında bunların taciz ya da tutuklanmaya uğramadan toplanabildikleri çok az yer var idi. 1966'da New York'taki Mattachine branşı, Greenwich Village'deki geylerin uğradığı Julius isimli bir barda eşcinsellerin uğradıkları ayrımcılığı tanıtmak için bir "sip-in" eylemi düzenledi. Geyler ve lezbiyenlerin uğradıkları barların hiçbiri eşcinsellere ait değildi. Neredeyse hepsi organize suç gruplarına aitti ve onlar tarafından denetlenirdi; bu sahipler düzenli olarak uğrayanlara kötü davranır, içkilerini sulandırır ve içkiler için yüksek fiyatlar isterdi. Bununla birlikte devamlı polis baskınlarını önlemek için polise para öderlerdi.Stonewall Inn
51 ve 53 Christopher Street adresinde bulunanStonewall Inn
, şehirdeki birçok diğer müessese gibi Genovese ailesi'ne ait idi. Barda çeşme yoktu - kullanılmış bardaklar su dolu küvetlerin içinde yıkanıp hemen sonra tekrar kullanılıyordu. Bar fahişelik için kullanılmamasına karşın uyuşturucu satışları ve diğer "nakdi işlemler" yer alırdı. Dans etmenin serbest olduğu gey erkeklere yönelik New York Şehri'ndeki tek bar idi; bir gey bar olarak yeniden açılmasından beri dans etmek mekanın ana cazibesiydi. 1969'daStonewall Inn
'i ziyaret edenler, kapının içinde bir gözetleme deliği ile onları gözden geçiren bir fedai tarafından karşılanırdı. Alkol almanın kanuni olarak geçerli olduğu yaş 18 idi, ve "Lily Law", "Alice Blue Gown" ya da "Betty Badge" gibi isimler ile bilinen gizli polisi bilmeyerek içeriye almaktan kaçınmak için ziyaret edenler ya kapıcı tarafından bilinmeleri ya da gey gözükmeleri gerekiyordu. Hafta sonlarında giriş fiyatı 3 dolar idi; bunu ödeyen müşterilere karşılıklı olarak iki tane içecek alabilmelerini sağlayan iki tane bilet verilirdi. Müşterilerin, barın özel bir "şişe kulübü" olduğunu ispat etmek için bir kitapta imzalarını vermeleri gerekiyordu, fakat gerçek isimlerini neredeyse hiçbir zaman yazmazlardı. Stonewall'da iki tane dans pisti vardı; içerisi siyah boyalıydı, böylece çok karanlıktı ve jel ya da siyah ışıklar kullanılıyordu. Eğer polisi görürlerse normal beyaz ışıkları açıp herkesin dans etmeyi ya da birbirine dokumayı durdurmalarını gerektiğine işaret ederlerdi. Sadece birkaç tane travesti ya da tam olarak kadın kıyafetini giyen erkekler fedai tarafından girme izni alıyordu. Müşterilerin "yüzde 98'i erkek" idi, fakat bazen lezbiyenler de barı ziyaret ederdi. Stonewall'ın yakınlarında bulunan Christopher Park'ta uyuyan daha genç, evsiz ergenler, müşterilerin onlara içecekler almaları için bara girmeye çalışırlardı. Müşterilerin yaş aralığı geç yeniyetmelikten erken otuzlarına, ve ırk çeşitliliği beyaz, siyah ve Hispanik insanların arasında eşit olarak yayılıyordu. Barın müşteri çeşitliliği, konumu, ve dans etme cazibesinden dolayıStonewall Inn
, birçok kişi tarafından "şehirdeki gey bar" ("the gay bar in the city") olarak biliniyordu. Gey barlarda sürekli polis baskınları yer alıyordu; ortalama ayda bir kez her bara bir baskın yapılırdı. Alkolün polis tarafından haczedilmesi olasılığına karşı birçok bar, işin en kısa sürede tekrar başlamasını sağlamak için barların arkasında bir gizli panelin içinde ya da sokağın aşağısına doğru park edilen bir arabada yedek alkol saklardı. Tipik bir baskında lambalar açılırdı ve müşteriler dizilip onların hüviyet cüzdanları denetlendi. Hüviyeti olmayanlar veya tam olarak kadın kıyafetlerini giyen erkekler tutuklandı, diğerleri ise gidebilirlerdi. Kadın kıyafetleri giyen erkekler dahil bazı erkekler, hüviyet olarak askerlik kartlarını kullanırlardı. Kadınların üç tane kadınsı giysi giymeleri gerekiyordu, ve eğer bu giysileri giymedilerse tutuklanırlardı. Genellikle barların personeli ve yönetimi de tutuklanırdı., ve Checkerboard, Tele-Star ve Greenwich Village'dakiler ve iki tane daha kulübün kapatılması ile işaretlendi. == Ayaklanmalar Polis baskını 28 Haziran 1969 Cumartesi günü, sabah saat 1:20'de koyu takım elbise giyen dört sivil polis, üniforma giyen iki devriye görevlisi, Dedektif Charles Smythe ve Müfettiş Yardımcısı Seymour Pine,Stonewall Inn
'in çift kapısından girip "Polis! Yeri devralıyoruz!" ("Police! Were taking the place!") diye ilan ettiler. Kamu Ahlak Takımı dışarıda sinyal için beklerken iki gizli kadın polis ile iki gizli erkek polis, görsel delil toplamak için o akşam bara daha erken girdiler. İçerde iken barın jetonlu telefonunu kullanarak Altıncı Polis Bölgesi (Sixth Precinct)'ni yardım için aradılar. Müzik kapatıldı ve ana lambalar açıldı. O gece barda aşağı yukarı 200 kişi vardı. Bir polis baskınını daha önce hiç görmemiş müşteriler neler olduğunu anlamıyordu, ancak ne olduğunu fark eden birkaç insan kapılara ya da tuvalet pencerelerine doğru koşmaya başladı. Polisler kapıları kapattı ve etrafı şaşkınlık kapladı. Michael Fader'ın hatırladığına göre: "Her şey o kadar çabuk gelişti ki bilinmezlikte kaybolurdun. Birden bire polis geldi ve bardan çıkarılmak için sıraya girip kimliklerimizi hazırlamamız gerektiğini söylediler." Baskın, planlandığı şekilde olmadı. Standart prosedüre göre müşteriler bir sıraya alınıp kimlikleri sorulurdu; kadın polis memurları kadın gibi giyinen müşterilerin cinslerini doğrulamak için onları tuvaletlere götürürdü, ve kadın gibi giyinen erkekler tutuklanırdı. O gece kadın gibi giyinenler memurlara eşlik etmemekte direndiler. Sıradaki erkekler kimliklerini göstermemekte direnmeye başladı. Polis, o anda barda bulunan herkesi polis merkezine götürmeye karar verdi ve barın arkasındaki bir odada travestileri ayırdı. Ailesi tarafından Steve olarak bilinen Maria Ritter: "En büyük korkum tutuklanmaktı. En büyük ikinci korkum ise annemin elbisesi ile resmimin bir gazetede ya da bir televizyon raporunda çıkmasıydı" diye anlatır. Hem müşteriler hem de polisler, polislerin bazı lezbiyenlere vücüt araması yaparken onları "uygunsuz bir şekilde el ile sarkıntılık [1]...[2] kabadayılık etmeleri"nden dolayı teşvik edilen rahatsızlık hissinin çabucak bulaştığını anlatır. Polisler barın alkolünü mahkum arabalarında taşıyacaklardı. Yirmi sekiz kutu bira ve on dokuz şişe ağır liköre el koydular, ancak mahkum arabaları hala varamadıkları için müşteriler, sırada 15 dakika beklemek zorunda kaldı. Müfettiş Pine'ın hatırladığına göre ilk mahkum arabası varınca çoğu eşcinsellerden oluşan insan kalabalığı, tutuklanan kişilerin sayısından en az on kat daha büyük idi ve herkes çok sessizdi. Telsiz iletişim kullanımında bir karışıklık, ikinci bir mahkum arabasının varışını erteledi. Polisler, seyircilerin alkışları ile Mafya üyelerine ilk mahkum arabasına doğru eşlik etmeye başladılar. Onun ardından sıradan elemanlar da arabaya alındı. Bir seyirci "Gay Power!" ("Gey Gücü!") diye bağırdı, birisi "We Shall Overcome" şarkısını söylemeye başladı ve insan kalabalığı, "büyüyen ve yoğunlaştırılmış düşmanlık" ile karıştırılan zevk ve genel hoş mizaç ile tepki verdi. Bir memur bir travestiyi ittikten sonra travesti, kalabalığın yuhalamaya başlaması ile onun kafasına el çantası ile vurarak tepki verdi. Olay yerinden geçen yazar Edmund White: "herkes huzursuz, sinirli ve canlı. Hiç kimsenin sloganı yok, tavrı bile yok, ama bir şeyler dönüyor" diye hatırlamıştır. Hala barın içinde bulunan müşterilerin dövüldüklerini iddia eden bir rivayet insan kalabalığı arasında yayılınca bozuk paralar, sonra da bira şişeleri arabaya atıldı. Kelepçeli bir kadın birçok kez bar kapısında beklemekte olan polis arabasına götürülmeye çalışılınca bir boğuşma başladı. Kadın defalarca kaçtı ve on dakika boyunca küfür ederek ve bağırarak dört tane polis ile mücadele etti. "Tipik bir New York butch'u" ve "bir 'dyke' - stone butch" olarak tarif edilen bu kadın, bir şahite göre kelepçelerinin çok sıkı olduğunu şikayet etmesi üzerine bir polis tarafından kafasına baton ile vuruldu. Seyircilerin hatırladıklarına göre kimliği hala bilinmeyen bu kadının seyircilere bakarak "Neden bir şey yapmıyorsunuz?" ("Why don't you guys do something?") diye bağırması kalabalığın savaşmasını teşvik etmişti. Bir memur onu kaldırıp arabanın arkasına attıktan sonra insan kalabalığı güruh haline dönüp "çılgın" oldu: "İşte o anda olay yeri patlamaya hazır bir bombaya dönüştü"."Bardağı taşıran son damla"
Polis, kalabalıktaki bazı insanları zaptetmeye çalışıp birkaç insanı devirerek seyircileri daha çok kışkırttı. Polis, arabadaki kelepçelileri (bazı şahitlere göre kasti olarak) başıboş bıraktıktan sonra kelepçelilerin bazıları kaçtı. İnsan kalabalığı polis arabasını devirmeye çalışınca Müfettiş Pine, arabaların en kısa sürede geri dönmelerini emretmesi ile birlikte birkaç tane yırtılmış tekerliği bulunan o araba, iki tane diğer araba ile hemen meydanı terk etti. Bu gürültü, neler olduğunu öğrenen daha çok insanı çekti. Kalabalıkta bir insan, "[3] polislere para ödemediler" ("they didn't pay off the cops") gerekçesi ile barın baskına uğradını iddia etmesinden sonra başka biri "onlara para vererek onları kovalım!" ("Let's pay off the cops!") diye bağırdı. İnsan kalabalığı "Domuzlar!" ("Pigs!") ve "Nonoş polisler!" ("Faggot cops!") diye bağırırken bozuk paralar polislere doğru atılıyordu. Polislere bira kutuları atıldı ve polis sert çıkış yaparak kalabalığı kısmen dağıttı; insan kalabalığı sonra olay yerine yakın bir inşaat alanı bulup alandaki tuğla dizilerini keşfetti. 500-600 kişiye göre az kalan polisler, Stonewall'dan iki kapı uzak bir bardan ayaklanmalardan etkilenen halk müziği şarkıcısı Dave Van Ronk dahil olmak üzere bir sürü insanı gasp etti. Van Ronk'ın gey olmamasına rağmen savaş karşıtı gösterilere katılırken polis şiddetini yaşamıştı: "Bana kalırsa, polislere karşı koyan herhangi birisi bana göre tamamdı, o yüzden kaldım... Etrafında döndüğün her anda polisler bir tür rezalet çıkarmaya çalışıyordu." İki tane kadın polis dahil olmak üzere on tane polis memuru, kendi güvenlikleri ile Van Ronk, Howard Smith (The Village Voiceın bir yazarı) ile bir sürü kelepçeli tutuklunun güvenliklerini sağlamak içinStonewall Inn
'in içerisinde barikat kurdu. Ayaklanmaları anlatan çok sayıda açıklama, gösterinin hiçbir önceden var olan örgütü ya da belirli gayesi olmamasının altını çizer; yer alanların hepsi hazırlıksız idi. Michael Fader'ın anlattığına göre:Hepimiz bu boktan sıkıldığımızı hissettik. Birinin başkasına söylediği somut bir şey değildi; aslında sanki yıllar boyunca biriken her şey o tek gecede ve o tek mekanda doruğuna ulaşmış gibiydi ve bu düzenlenmiş bir gösteri değildi... Kalabalıkta herkes asla geri dönmeyeceğimizi hissediyordu. Bardağı taşıran son damla gibi idi. O ana kadar bizden sürekli alınan bir şeyi geri kazanma zamanıydı... Her tür insan, her tür sebep, fakat çoğunlukla tam öfke, sinir, keder, her şey birleşti, ve her şey doğal akışını sürdürdü. Yıkımların çoğunu yapan polislerdi. Biz aslında içeriye dönmeye ve özgürlüğü keşfetmeye çalışıyorduk. Ve biz en sonunda özgürlüğe sahip olduğumuzu hissettik, ya da en azından özgürlüğü talep ettiğimizi gösterme özgürlüğüne. Geceleyin ezik bir şekilde dolaşıp onların bize zorbalık etmelerine izin vermeyecektik - ilk kez çok kuvvetli bir şekilde direniyorduk, ve esasen polisleri şoke eden budur. Havada bir his vardı; bizim layık olduğumuz geç kalmış özgürlük geldi, ve onun için mücadele edeceğiz. Bu çeşitli şekiller aldı fakat sonuçta gitmeyecektik. Ve gitmedik.Ayaklanmaların ilk gecesi çekilen tek fotoğraf, Inn'e yakın Christopher Park'ta yatan evsiz gençlerin polisler ile boğuştuğunu gösterir. Bir ay sonra yayımlanan Mattachine Society haber bülteni, ayaklanmaların neden yer aldıklarını izah eden kendi açıklamasını öne sürdü: "[4] çoğunlukla, diğer eşcinsel sosyal buluşma yerlerine kabul edilmeyen ya da için parası yetmeyen bir grup insana hizmet ederdi... Stonewall, bu çocukların evi oldu. Baskına uğrayınca onun uğruna savaştılar. Bu, ve şehirdeki en toleranslı ve açık fikirli gey yerinden başka kaybedecek şeylerinin olmaması, neden yer aldıklarını anlatıyor." Binaya çöp tenekeleri, çöpler, şişeler, taşlar ve tuğlalar fırlatıldı, pencereler kırıldı. Şahitlerin iddialarına göre "flame queen"ler (çok gösterişli drag queenler), erkek fahişeler ve gey "sokak çocukları", yani gey topluluğun en çok dışlanmış insanları, ilk fırlatılanlardan ve bir parkmetrenin kökünden sökülüp
Stonewall Inn
kapılarına karşı bir tür koçbaşı olarak kullanılmasından sorumlu idi. Baskın esnasında "full drag" ("tam drag") Sylvia Rivera, "Bu kadar sene boyunca bize bokmuşuz gibi davranmadınız mı?... Şimdi sıra bizde!... Hayatımın en harika anlarından idi." diye hatırlıyor. Polis bir yangın hortumu alır iken güruh çöpü ateşe verip kırık camların içinden soktular. Su basıncı olmaması nedeni ile hortum, kalabalığı dağıtmakta başarısızdı; hatta kalabalığı teşvik ediyormuş gibi görünüyordu. Göstericiler, polislerin bara baskın etmelerini önlemek amacı ile bar sahipleri tarafından kontrplak ile kaplanan pencereleri kırıp geçtiklerinde, içerideki polisler tabancalarını kılıflarından çıkarttılar. Kapılar aniden açıldı ve polisler sinirli kalabalığın üzerine tabancalarını doğrultup ateş etmekle tehdit ettiler. Polislerin yanında duran The Village Voice yazarı Howard Smith, kendini güruh ya da polisten savunması gerektiğinden emin olmayıp bardan bir vida anahtarı alıp kendi pantalonun içine soktu. Barın içine çakmak gazı döken birisi görmüştü; gaz ateşe verilir ve polis nişan alır iken, siren sesleri duyuluyordu ve itfaiye arabaları varmıştı. Bu hamle 45 dakika sürmüştü.Tırmanma
Stonewall'ın içine hapsolmuş polisleri kurtarmak için New York Şehri Polis Departmanı'nın Taktik Kolluk Kuvvetleri ("Tactical Police Force"; TPF) varmışlardı. Bir polis memurunun gözü kesilmiş, birkaç diğer memur ise uçan molozlar tarafından berelenmişti. O gece köpeğini gezdirirken Stonewall'ın önünden geçen Bob Kohler, TPF'in varışına şahit olmuştur: "İşin eğlenceli kısmının bittiğini anlayabilmek için yeterince isyana katılmıştım... Polisler madara edildiler. Böyle bir şey daha evvel hiç yer almamıştı. Gelmiş geçmiş en kızgın hallerinde idiler, çünkü kendileri dışında herkes ayaklanmıştı... ancak perilerin ayaklanmamaları gerekiyordu ... hiçbir grup hiçbir zaman polisleri geri çekilmeye zorlamamıştı, yani kızgınlık derecesi muazzam idi. Demek istediğim, öldürmek istiyorlardı." Kalabalık büyüyünce polisler, hapsedilmesi mümkün olan herkesi tutuklayıp, hapishaneye doğru giden polis arabalarına soktular; ancak Müfettiş Pine'ın anımsadığına göre "polis arabalarına ısrar ile girmeyen travestiler ile boğuşmalar başladı". Onun anımsaması, sokağın karşı tarafından hadiseleri izleyen bir şahidin hatıraları ile doğrulanabilir. Ona göre "Boğuşanların kim olduklarına gelince bir tek travestiler görebildim, ve onlar çok öfkeli bir şekilde boğuşuyorlardı". TPF bir falanks oluşturdu ve yavaşça ilerleyerek ve kalabalığı geri iterek sokakları boşaltmaya çabalıyordu. Kalabalık, açık bir şekilde polisler ile alay etmeye başlamıştı. Kalabalıktakiler sevinç ile çığlık attı, hazırlıksız olarak "kick line" ("tekme sırası") dansı yapmaya başladı ve The Howdy Doody Showun tema şarkısının nakaratında şunu söylediler: "We are the Stonewall girls/ We wear our hair in curls/ We don't wear underwear/ We show our pubic hairs" ("Biz Stonewall kızlarıyız/ Saçlarımız kıvır kıvır/ İç çamaşırı giymeyiz/ Pubik kıllarımızı gösteririz"). Lucian Truscott'ın The Village Voicea verdiği raporda: "Mahaldeki durgun durum, kask giyen ve sopa taşıyan polislerin karşısında bir koro sırasının oluşması şeklinde gey ahmaklıkların yer almasına izin verdi. Sıra, tam kick rutinini başlayınca TPF tekrar ilerledi ve çığlık atan gay güçlerinden oluşan kalabalığı Christopher Street'in dışına iterek Seventh Avenue'a ittiler" diye yazmıştır.Polis baskını
sırasında Stonewall'da bulunan bir katılımcı, "Polisler bize hücum ettiler, ve işte o anda bunu yapmanın faydalı olmadığını anlamıştım, çünkü [5] bir cop ile sırtıma vurdular" diye anımsamıştır. Diğer bir beyanda yazıldığına göre: "Ben o tek görüntüyü aklımdan bir türlü çıkartamıyorum. taşıyan polisler ile öbür taraftaki 'kick' sırası. En hayret verici şey idi... Ve birden bire, tahminimce maçoluk ile alay eden o 'kick' sırası... Sanırım o anda kendimi öfkeli hissetmeye başlamıştım. Çünkü insanlar sopalar ile vuruluyorlardı. Neden? Bir 'kick' sırasından dolayı." Oscar Wilde Memorial Bookshop'un sahibi Craig Rodwell, polislerin katılımcıları çarpık caddelerden kovalayıp, ondan sonraki köşenin başında katılımcıların polisin arkasına geçtiğini gördüğünü açıklamıştı. Kalabalığın bazı üyeleri arabaları durdurttu, ve Christopher Street'te sokağı blok etmek amacı ile bir tanesini devirdiler. Jack Nichols ile Lige Clarke, Screw dergisi için yazdıkları köşede "sinirli protestoculardan oluşan muazzam kalabalıklar, 'Catch them!' ('Onları yakala!') diye bağırarak sokaklar boyunca [6] kovdular." diye ilan etmişlerdir. Biri: "İsyan sonrasının bir tür güzelliği vardı... Birçok insanın gerçekten gey olduğu ve, yani, bu bizim sokağımızın olduğu en azından bana göre belli idi" diye yorum verdi. On üç kişi tutuklanmıştı. Kalabalıktan bazı kişiler hastaneye yatırıldılar, ve dört tane polis memuru yaralandı.Stonewall Inn
'in içerisinde neredeyse her şey kırılmıştı. Müfettiş Pine, o geceStonewall Inn
'i kapatıp demonte etmeye niyet etmişti. Ankesörlü telefonlar, tuvaletler, aynalar, müzik kutuları ve sigara makineleri, hepsi muhtemelen ayaklanma süresince ve muhtemelen polis tarafından paramparça edildi.Açık başkaldırı
Stonewall kuşatılır iken Craig Rodwell; The New York Times, New York Post ve New York Daily Newsu neler olduğuna dair bilgilendirmek için aradı. Üç gazete de ayaklanmalar hakkında makaleler yayımlamıştı; New York Daily News haberi ön kapağında yayımladı. Ayaklanma haberi, Greenwich Village çapında hızlı bir şekilde yayıldı ve Students for a Democratic Society ya da Kara Panterler tarafından düzenlendiğini veya "bir eşcinsel polis memuru, kendi isteklerine karşı çıkması üzerine oda arkadaşının Stonewall'a dans etmek için gitmesi" üzerine başladığını söyleyen rivayetler tarafından katalize edildi. Ertesi gece ayaklanmalar tekrar Christopher Street'in etrafını sardı; katılanlar, hangi gecenin daha çılgın veya daha şiddetli olduğunu değişik bir şekilde hatırlıyorlar. Aynı katılımcıların bir çoğu - fahişeler, sokak gençleri ve "kraliçeler" - ondan önceki geceden geri dönmüştü ancak bu kez "polis provokatörleri", meraklı izleyiciler ve turistler bile onların arasına katıldı. Birçok katılımcı, eşcinsel sevginin aleniyette hemen hemen sergilenmesine dikkat ettiler; bir şahite göre: "Girebilmek için kapısına vurup bir gözetleme deliği aracıyla birisiyle konuşmak zorunda olduğumuz (günlerden)... Biz artık açıktık. Biz sokaklardaydık." Binlerce kişi tekrar açılan Stonewall'un önünde, yandaki sokaklara dökülmelerine kadar Christopher Street'i boğan bir şekilde toplandı. Bu kalabalık otobüsleri ve arabaları çevreledi veya gey olduklarını itiraf etmedikçe veya gösteriyi desteklediklerini belirtmedikçe bunların sahiplerini rahatsız ettiler. Sylvia Rivera arkadaşının, sürmeye çalışan bir arabanın üstüne zıpladığını görmüştü; kalabalık arabayı ileri geri sallayarak sahiplerini dehşete düşürdü. Rivera'nın diğer bir arkadaşı Marsha P. Johnson, bir sokak lambası direğinin üstüne tırmandı ve ağır bir çantayı bir polis arabasının kaportasının üstüne düşürüp ön camı paramparça etti. Önceki gecede olduğu gibi bütün mahalle çapında çöp tenekeleri ateşe verildi. Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Dokuzuncu polis bölgelerinden gelmiş yüzden fazla polis vardı, fakat sabah saat 2:00'den sonra TPF tekrar varmıştı. "Kick" sıraları ve polis kovalamaları çoğaldı ve azaldılar; polisler, şahitlerin çoğunlukla "sissy" (hanım evladı) ve "swish" (nonoş) isimleri ile tanımladıkları göstericileri zaptettiklerinde kalabalık, onları geri almak için dalgalandılar. Sokak muharebeleri sabah saat 4:00'e kadar sürdüler."Çekilmez durum"
Pazartesi ve salı günleri kısmen yağmurdan dolayı Greenwich Village'deki eylemcilik aralıklı oldu. Polis ve mahallede oturanlar birbirlerine düşman oldukları için onların arasında birkaç tane münakaşa ortaya çıkmıştı. Craig Rodwell ile partneri Fred Sargeant, ilk ayaklanmadan sonraki sabah 5000 tane el ilanı yayımlama ve dağıtma fırsatını yakalamıştı. Bunlardan birinde "Get the Mafia and the Cops out of Gay Bars" (Mafyayı ve polisleri gey barlarından kovun) diye yazıyordu. El ilanları geylerden, Stonewall ve Mafya tarafından sahiplenilen diğer gey barları boykot etmelerini ve "çekilmez durum"un incelenmesi için belediye başkanına baskı oluşturmayı amaçladı. Gey topluluğun içerisinde herkes başkaldırıyı olumlu bir gelişme olarak nitelendirmedi. Özellikle 1960'lar boyunca eşcinsellerin heteroseksüellerden farklı olmadıklarını tanıtmaya çalışmış daha yaşlı geylere ve Mattachine Society'nin birçok üyesine göre şiddet ve efemine davranış gösterisi utanç verici idi. 1965'te Beyaz Saray'ın önündeki ilk gey grev hatlarında yürümüş olan Randy Wicker, "koro sıraları oluşturan ve tekme atan cırtlak kraliçeler, insanların eşcinseller hakkında düşünmelerini istediğim her şeyin dışında idi... Village'de intizamsız ve ucuz davranan bir takım drag queen olduğumuz..." Diğerleri ise, bir "sleaze joint" (adilik mekanı) olanStonewall Inn
'in kapatılmasının Village için olumlu olduğunu düşünmüşlerdi. Mamafih, çarşamba gününde The Village Voice, ayaklanmalar hakkında Howard White ile Lucian Truscott tarafından yazılan raporlar yayımlamıştı. Bu raporlar olayları ve katılımcılarını kötüleyici bir şekilde tanıttı: "forces of faggotry" (nonoşluk kuvvetleri), "limp wrists" (bükülgen bilekler) ve "Sunday fag follies" (Pazar günü nonoş akılsızlıkları). Bir gurüh tekrar Christopher Street'te toplandı ve The Village Voicein bürolarını yakıp kül etmekle tehdit ettiler. 500 ile 1000 arası katılımcı sayısına sahip olan gurühün arasında polis ile başarısız yüzleştirmeler yaşamış diğer gruplar vardı; bunlar, polisin bu durumda nasıl mağlup edildiklerine dair meraklıydı. Tekrar bir sokak muharebesi ortaya çıktı; hem göstericiler hem de polisler yaralandı, yerel mağazalar yağmalandı ve beş kişi tutuklanmıştı. Çarşamba gecesindeki olaylar yaklaşık bir saat sürdü ve bir şahit, "Christopher Street azat edilecektir. Nonoşlar baskılarından sıkıldılar" diye olayları özetledi. Akıbet Aciliyet hissi bütün Greenwich Village çapında, ayaklanmalara şahit olmamış insanlara bile yayılmıştı. Başkaldırıdan duygulananlar harekete geçme fırsatını hissedip örgütsel toplantılara katıldılar. 4 Temmuz 1969 tarihinde Mattachine Society, Philadelphia'daki Independence Hall'ın önünde "Annual Reminder" ("Yıllık Hatırlatma") adlı yıllık grevini yürüttü. Birkaç yıldır eylemlere katılmış olan düzenleyiciler Craig Rodwell, Frank Kameny, Randy Wicker, Barbara Gittings ve Kay Lahusen, diğer grevciler ile New York Şehri'nden Philadelphia'ya giden bir otobüse bindiler. 1965'ten beri grevler oldukça denetimli idi; kadınlar etek, erkekler ise takım elbise ile kravat giyerdi, ve hepsi düzenli sıralarda sessiz bir şekilde yürürlerdi. Bu sene Rodwell, Kameny'nin belirttiği kurallardan kendini kısıtlanmış hissettiğini hatırladı. İki kadın anında el tutuşsalar idi Kameny, "Bu olmaz! Bu olmaz!" ("None of that! None of that!") diye söyleyerek onları ayırırdı. Buna rağmen Rodwell, yaklaşık on tane çiftin el tutuşmalarını ikna etti. El ele tutuşan çiftler Kameny'nin sinirlerini bozdu fakat ondan önceki bütün yürüyüşlere göre daha çok basın mensubunun dikkatini çekmişti. Katılımcı Lilli Vincenz, "[7] değiştiği belli idi, kendilerini ezilmiş hisseden insanlar artık kendilerini yetkili hissediyorlardı" diye hatırladı.Gay Liberation Front
Mattachine Society'nin 1950'lerden beri var olmasına rağmen ayaklanmalara şahit olmuş veya ayaklanmalardan esinlenenlere göre derneğin birçok yöntemi artık fazla mazlum görünüyordu. Mattachine, bülteninde yayımladığı "The Hairpin Drop Heard Around The World" başlıklı makalesinde tutumlardaki kaymayı tanıdı. Bir Mattachine memuru "dostane ve tatlı" ("amicable and sweet") bir mum ışığı seremonisi önerince izleyicilerden bir adam öfkelenip "Tatlı mı?! Saçmalık! O toplumun kraliçelerin üstüne zorladığı roldür." ("Sweet! Bullshit! That's the role society has been forcing these queens to play.") diye bağırdı. "Do You Think Homosexuals Are Revolting? You Bet Your Sweet Ass We Are!" diye ilan eden bir el ilanı ileGay Liberation Front
("Gey Kurtuluş Cephesi"; GLF) az sonra kurulmuştu. "Gay" kelimesini kendi ismi içinde kullanan ilk gey örgütü idi. Mattachine Society, Daughters of Bilitis ve bir sürü diğer eski homofil grubu kendi amaçlarını saklamak amacıyla kasten perdeli isimler seçerlerdi. Yeni kurulan GLF grubunu görmek için onun toplantısına gittikleri zaman militanlığın artışı, yıllardı homofil örgütlerinde çalışmış ve rollerini kamudan hiç saklamamış Frank Kameny ile Barbara Gittings'e göre belli oldu. Bir genç GLF üyesi onların kim olduklarını ve onların itimatların neler olduklarını öğrenmek istedi. Şaşkın bir halde kalan Gittings, "Ben geyim. O yüzden buradayım" diye kekeledi. GLF, "Amerikan topluluğunu yeniden yapılandırmak için çaba [8]" ülküsü ile savaş karşıtı ve siyah hakları aktivistlerin taktiklerini kullandı ve bu aktivistler ile işbirliğine girdiler. Kara Panterler ve diğer köktenci Yeni Sol ülkülerini üstlendiler ve Afeni Shakur'u desteklemek için Women's House of Detention (New York'ta eski bir kadın cezaevi)'a yürüdüler. Mamafih, kuruluşundan dört ay sonra üyelerin işletme prosedürü ile anlaşamamaları nedeniyle grup dağıldı.Gay Activists Alliance
Stonewall ayaklanmalarından itibaren altı ay içinde aktivistler, kent çapında dağıtılan Gay adlı bir gazete çıkarttılar; bunu yapmayı gerekli gördüler çünkü şehrin en liberal yayımı olan The Village Voice, yeni üyeler ve gönüllüler arayan GLF reklamlarında "gay" kelimesinin basılmasına izin vermedi. Altı hafta içinde iki gazete daha kuruldu: Come Out! ile Gay Power; bu yayımların okur sayısı 20.000'den 25.000'e hızla arttı. GLF üyeleri birçok hemcins dansı düzenlediler, fakat GLF toplantıları kaotik idi. Bob Kohler, ayaklanmalara katılan ve çoğu Christopher Park veya Sheridan Square'de uyuyan evsiz gençlere yardım etmek amacıyla giysiler ve para için rica edince, ona verilen cevap kapitalizmin düşüşü ile ilgili bir tartışma idi. Aralık 1969'un sonuna doğru, GLF toplantılara katılmış ve düş kırıklığından dolayı grubu sonradan terk eden birçok kişiGay Activists Alliance
(Gey Aktivistler İttifakı; GAA)'ı kurdular. GAA'nin vurgusu sadece gey sorunları olacaktı ve daha düzenli bir örgüt olacaktı. Anayasası: "Biz, azat edilmiş eşcinsel aktivistler olarak, insan olarak haysiyetimizi ve değerimizi ifade etme özgürlüğünü talep ediyoruz" diye başladı. GAA, "zap" adlı bir taktik geliştirip mükemmelleştirdi; bu zap eylemleri ile aktivistler, bir halkla ilişkiler fırsatında bir siyasetçiyi hazırlıksız olarak yakalayıp onun gey ve lezbiyen haklarını kabul etmeye zorladılar. Belediye meclis üyeleri bu zaplara uğradılar ve belediye başkanı John Lindsay, birçok zap eylemine maruz kaldı - bunlardan biri televizyonda, GAA üyeleri izleyicilerin çoğunu oluşturunca meydana geldi. Gey bar baskınları Stonewall ayaklanmalarının ardından durmamıştı. Mart 1970'te Müfettiş Yardımcısı Seymour Pine, "Zodiac" ve "17 Barrow Street" barlarına baskın düzenledi. İçki satma ruhsatı veya iskan izni olmayan "The Snake Pit" adlı bir mesai sonrası gey kulübü kısa süre içinde baskına uğradı ve 167 kişi tutuklandı. Bunların birisi Arjantin vatandaşı idi; eşcinsel olması sebebiyle sınır dışı edilmekten korkan Arjantinli, iki katlı bir binanın penceresinden zıplayarak polislerden kaçmayı çalıştı ve böylece 36 santimetre uzunlukta bir sivri çitin üstüne düşüp delindi. New York Daily News ön kapağına genç adamın delinmesini gösteren grafik bir fotoğraf bastı. GAA üyeleri, Christopher Park'tan Altıncı Polis Bölgesi'ne giden, yüzlerce gey, lezbiyen ve liberal sempatizanın TPF'yi barışçıl bir şekilde yüzleştirdikleri bir yürüyüş düzenlediler.Stonewall Inn
, ayaklanmaların ardından sadece birkaç hafta ayakta kaldı. Ekim 1969'a gelince kiralığa çıkarıldı. Village'de oturanlar barın adının fazla çıktığını düşündü ve Rodwell'in boykotu müşterileri oraya gitmekten vazgeçtirdi.Gay Pride (Gey Onur)
Christopher Street Liberation Day 28 Haziran 1970 tarihinde Stonewall ayaklanmalarının birinci yıldönümünü, Christopher Street'te bir toplantı ve ABD tarihinin ilk onur yürüyüşü ile andı. Bu yürüyüş Christopher Street ile Central Park'ın arasındaki 51 sokağı kapsadı. Yürüyüş, hem heyecan hem de gey afişler ve pankartlar ile sokaklarda yürümeye dair endişelerden dolayı plananan sürecin yarısını sürdü. Geçit töreni ruhsatının ancak yürüyüşün başlamasından iki saat önce teslim edilmesine rağmen yürüyüşçüler, seyircilerden fazla direnişe uğramadılar. New York Timesın ön kapağında yayımladığı röportaja göre yürüyüşçüler yaklaşık 15 sokağın tamamını doldurdular. The Village Voice, "bir yıl önceStonewall Inn
'de yer alan polis baskınından büyüyen açık dayanışma"yı betimleyerek olumlu bir röportaj yayımladı. ın Gay Liberation Day hakkındaki makalesi, 1970 }} Gey Onur yürüyüşleri eş zamanlı olarak Los Angeles ve Şikago'da yer gerçekleştirildi. Ertesi yıl Gey Onur yürüyüşleri Boston, Dallas, Milwaukee, Londra, Paris, Batı Berlin ve Stokholm'da yer gerçekleşti. Kısa zaman içerisinde Frank Kameny, Stonewall ayaklanmalarının getirdiği muazzam değişimi fark etti. 1950'lerde gey aktivizmine katkıda bulunan biri olarak eşcinsellerin heteroseksüellerden farklı olmadıklarına ikna etme taktiklerine alışmıştı. Sadece beş yıl önce diğer aktivistler ile Beyaz Saray, Dışişleri Bakanlığı ve Independence Hall'ın önlerinde yürürken amaçları, ABD hükumeti için çalışan bireyler gibi gözükmek idi. O sefer on kişi Kameny ile yürümüştü ve basını niyetlerine dair hiç uyarmamıştı. 1969'daki Yıllık Hatırlatma'ya katılanların arasındaki devrimden şaşırmasına rağmen sonradan "Stonewall'un yer aldığı dönemde ülke çapında elli ila altmış arasında gey grubumuz var idi. Bir yıl sonra en az bin beş yüz tane var idi. İki sene sonra...iki bin beş yüz tane var idi." Kameny'nin ayaklanmalardan sonraki tutum kaymalarına gösterdiği tepkisinden pişman olmasına benzer bir şekilde Randy Wicker, duyduğu utancı "[9] hayatının en büyük hatalarından biri" olduğunu açıkladı. O kadar yıl boyunca geylere yapılan tacize karşı hiçbir şeyin yapılmamasından sonra geylerin polislere karşı koymaları "birçok eşcinsel arasında beklenmeyen bir ruh aşıladı". == Mirası Olası olmayan topluluk Stonewall ayaklanmalarının ardından iki yıl içerisinde ABD'nin yanı sıra Kanada, Avustralya ve Batı Avrupa'nın her büyük kentinde gey hakları grupları vardı. Ayaklanmalardan sonra aktivist örgütlerine üye olan kişilerin arasında hemcinsine ilgi duymalarının dışında az ortak zemin vardı. GLF ve GAA toplantılarına gidenler, bir mekandaki gey insanların sayısına şaşırdılar. Ayaklanmaların ardındaki seneler boyunca ırk, sınıf, ideoloji ve cinsiyet çok sık meydana gelen engeller idi. Örneğin 1973'teki Stonewall mitinginde Barbara Gittings'in kalabalıktaki çeşitliliği coşkunluk ile övmesinden az bir süre sonra feminist aktivist Jean O'Leary, algıladığına göre travestiler ve drag queenlerin kadınlar ile dalga geçmelerine itiraz etti. O'Leary, drag queen'lerin eğlence ve kar amacıyla kadınlar ile dalga geçtiklerini iddia ettiği bir konuşma esnasında Sylvia Rivera ile Lee Brewster, sahnenin üstüne tırmanıp "Drag queenlerin size kazandırdıklarından dolayı barlara gitmeye devam ediyorsunuz, ve bu kancıklar kendimiz gibi davranmaktan vazgeçmek gerektiğimizi söylüyorlar!" diye bağırdılar. Hem drag queenler hem de lezbiyen feministler mitingi tiksinmiş bir şekilde terk ettiler. O'Leary 1970'ların ilk yıllarında travestileri gey hakları sorunlarından hariç tutmaya çalıştı çünkü travesti haklarının kazanılmasının fazla zor olacağını düşünüyordu. Sylvia Rivera ise 1970'ler boyunca gey aktivizmi terk edip transgender kişilerin ve travestilerin sorunları için çalışmaya başladı. Bunlara rağmen hareketlere katılanların arasındaki ilk anlaşmazlıklar çoğunlukla daha çok düşünce ile evrimleştiler. O'Leary, 1973'deki toplantıya katılan drag queenlere karşı gösterdiği tepkiden sonradan pişman oldu: "Geriye dönüp baktığımda bu beni çok utandırıyor çünkü o dönemden beri görüşlerim çok değişti. Şimdi olsa bir travestiye asla sataşmazdım." O'Leary burada "Lavender Menace" (Lavanta Tehdit)'ten bahsediyordu. İkinci dalga feminist Betty Friedan tarafından verilen bu isim, National Organization for Women (Ulusal Kadın Örgütü; NOW)'in bir lezbiyen sığınağı olarak algılanmasından kendini uzak tutma çabalarını tanımlıyordu. Bu süreç kapsamında Rita Mae Brown gibi NOW'un etkin lezbiyen üyeleri örgütten kovuldular. 1970 yılındaki İkinci Congress to Unite Women (Kadınları Birleştirme Kongresi)'de bir protesto gösterisinde bulunup birçok NOW üyesinin desteğini elde ettiler. 1971'de tamamıyla kabul edildiler. 1970'lerde lezbiyen feminizmin artışı gey kurtuluş hareketi ile bazen o kadar çelişti ki bazı lezbiyenler, gey erkekler ile çalışmayı reddettiler. Birçok lezbiyen, erkeklerin tutumlarını ataerkil ve şovenist buldu ve heteroseksüel erkeklerin kadınlar ile ilgili yanlış fikirlerinin gey erkeklerde de olduğunu düşündü. Gey erkeklere göre en önemli sorunlar - polis tuzaklarına düşmek ve suç işlemeye teşvikte bulunmak - lezbiyenlerin sorunlarına eşit değildiler. 1977'de bir Lesbian Pride (Lezbiyen Onur) yürüyüşü, gey erkeklerin sorunlarını ve özellikle Adrienne Rich'in "gey barlarının şiddetli ve kendi kendine zarar veren dünyası" olarak nitelendirdiğini paylaşıma bir alternatif olarak düzenlenmişti. Mikrofonu alıp böyle terapileri eşcinsellere veren tıbbi profesyonellerin eşcinsellerin işkence edilmelerine dahil olduklarını ilan ettiler. Konferansa katılan 20 tane psikiyatrın konferansı terk etmelerine rağmen GLF, odada geri kalan psikiyatrları eşcinsellerin akıl hastası olmadıklarına ikna etmeye çalıştı. 1977'de gey erkekler ile lezbiyenler, taban siyasi örgütlerde çalışmak için bir araya gelerek organize dirence karşılık verdiler. Save Our Children ("Çocuklarımızı Kurtarın") adlı bir muhafazakar koalisyonu, Florida'daki Dade County'de uygulanan bir sivil haklar kararnamesini iptal etmek amacıyla bir kampanya düzenledi. Save Our Children, 1978'de ABD çapında birçok şehirde benzer iptalleri etkilemek için yeterince başarılıydı. Mamafih aynı yıl içerisinde Kaliforniya'da eşcinsel devlet okulu elemanlarının işten çıkarılmalarını zorlayan Briggs Initiative ("Briggs İnisiyatifi") mağlup edildi. Gey topluluğu içerisinde Save Our Children ile Briggs Initiative'in etkisine karşı gösterilen tepki o kadar anlamlı idi ki birçok aktivist bunu ikinci Stonewall olarak değerlendirmiştir; bunlar geylerin siyasal katılıma ilk adımlarıydı.Gey alt kültürünün reddedilmesi
Stonewall ayaklanmaları çok önemli bir dönüm noktasıydı ki onyıllar boyunca utanç ve gizlilikten oluşan bar kültürü gibi Stonewall öncesi gey ve lezbiyen alt kültürüün birçok yönü yoksayılıp inkar edildi. Tarihçi Martin Duberman'ın yazdığına göre: "Stonewall'dan önceki onyıllar...çoğu gey ve lezbiyen tarafından büyük bir neolitik kellik olarak görülmeye devam ediyor." Tarihçi Barry Adam: "Her sosyal hareketin belli bir noktada geçmişinden neleri tutmak, neleri de reddetmek istediğine karar vermesi gerekir. Hangi özellikler baskının sonucu, hangileri de sağlıklı ve otantik?" diye yazar. 1970'lerdeki gelişen feminist hareketi ile bağlantılı olarak 1950'ler ile 1960'lar boyunca lezbiyen barlarında gelişmiş butch ve femme rolleri reddedilmişti çünkü bir yazarın ifade ettiği gibi "her tür biçilmiş rol iğrençtir". Lezbiyen feministler butch rollerini, erkeksi davranışların eskimiş bir taklidi olarak gördüler. Lillian Faderman'a göre bazı kadınlar, oynamak zorunda olduğunu hissetikleri rollerden vazgeçmeyi çok istedi. 1980'lerde bu roller bazı kadınlar için geri döndü fakat bunlar Stonewall öncesine göre daha çok esnekliğe yer açtılar. Yazar Michael Bronski, "Stonewall öncesi kültürüne [10] saldırı"nın altını çizerek özellikle erkeklere yönelik gey pulp edebiyatından bahseder. Bu pulp romanlarındaki temalar sıkça gey olmaya dair çelişik duygululuk ya da kendinden nefret etmeyi yansıttılar. Birçok roman tatmin edici olmayan ve sert bir biçimde, sıkça intihar ile sona ererdi ve yazarlar gey karakterlerini alkolik ve çok mutsuz olarak betimlerdi. Bronski'nin "gey erkekler tarafından yazılan ve gey erkeklere yönelik muazzam ve kohezif bir edebiyat" olarak tanımladığı bu kitaplar yeniden basılmamış ve sonraki nesillerde kaybedilmişlerdir. Bunun sebebinin siyasi doğruluk olduğunu sonuçlandıran Bronski, "gey kurtuluş, tarih anlayışı büyük ölçüde geçmişin reddedilmesi ile belirlenen bir gençlik hareketi idi" diye yazar.Kalıcı etki
Bir bar baskınının neden olduğu ayaklanmalar, geyler ile lezbiyenlerin karşı koymalarını simgeleyen gerçek örnek ve birçok kişiyi direnmeye çağıran sembolik olay oldular. Tarihçi David Carter, Stonewall ayaklanmaları hakkındaki kitabında barın hem topluluk merkezi hem de Mafya'nın kendi müşterilerini istismar edebildiği bir fırsatı simgelediğini; hem ev hem de bir "istismar ve aşağılama" yeri olduğunu yazar. Carter'ın ısrar ettiğine göre Stonewall ayaklanmalarının asıl mirası "lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender eşitliği için devam eden mücadele"dir. Tarihçi Nicholas Edsall'ın yazdığına göre:Stonewall, Boston Çay Partisi gibi Amerikan tarihinden çok sayıda radikal protesto veya isyankarlık eylemi ile karşılaştırılmıştır. Fakat en iyi ve kesinlikle neredeyse daha muasır bir benzeşim, Aralık 1955'te Rosa Parks'ın Montgomery, Alabama kentinde otobüsün arkasına gitmekten direnmesi ve böylece modern sivil haklar hareketini başlatmasıdır. Stonewall'ın ardındaki aylar içerisinde Amerika'nın yanı sıra Kuzey Avrupa çapındaki kentler ve üniversite kampüslerinde radikal gey kurtuluş grupları ve bültenleri türemişti.Tarihçiler Dudley Clendinen ile Adam Nagourney'nin yazdıklarına göre,
Stonewall Inn
'deki başkaldırıdan önce eşcinseller:varlığı bilinen fakat önemsenmeyen; yok sayılan, alay edilen veya nefret edilen gizli bir insan grubu idi. Ve sır tutanlar gibi aynı zamanda dezavantaj olan bir avantaja sahip idiler ve bu, Birleşik Devletler'deki başka azınlık grupları için geçerli değildi. Görünmezdiler. Afroamerikanlar, kadınlar, Amerikan yerlileri, Yahudiler, İrlandalılar, İtalyanlar, Asyalılar, Latin Amerikalılar veya saygı ve eşit haklar için mücadele etmiş herhangi bir diğer kültürel gruba karşın eşcinseller, birbirini saptayabildikleri veya kendilerini diğerlerine saptayabildikleri herhangi bir bedensel veya kültürel işaret, herhangi bir dil veya lehçeye sahip değildiler... Fakat o gece onların olağan uyumu şiddetli direnişe dönüştü. O geceden beri milyonlarca gey erkek ile lezbiyenin hayatı ve içinde yaşadıkları daha geniş kültürün onlara karşı gösterdiği tutum hızlı bir şekile değişmeye başladı. İnsanlar eşcinsel olarak meydana çıkıp saygı istemeye başladılar.Tarihçi Lillian Faderman, "Stonewall Başkaldırısı çok önemliydi çünkü o hareketin oluşmasını dürttü. Gey ve lezbiyen gücün amblemi oldu. Diğer ezilen gruplar tarafından işlenen çarpıcı, şiddetli protesto taktiklerini kullanarak Stonewall'daki eylemler, eşcinsellerin onlar kadar hoşnutsuz olma sebepleri var olduğunu ima etti" diye açıklayarak ayaklanmaları "dünya çapında duyulan kurşun" ("shot heard around the world") olarak nitelendirir. Joan Nestle, 1975'te Lesbian Herstory Archives ("Lezbiyen Tarihi Arşivleri")'ı başlattı ve kuruluşunu "o geceye ve sesini sokaklarda bulan cesarete" itibar etti. 28 Haziran 1969 tarihinin erken saatlerindeki olaylar , ne New York'ta ne de diğer yerlerde eşcinsellerin polislere karşı koydukları ilk olay değildi. Mattachine Society'nin Los Angeles ve Şikago gibi büyük kentlerde etkin olmasının yanı sıra benzer bir şekilde ezilmiş insanlar 1966'da Compton's Cafeteria'daki ayaklanmayı başlattılar ve diğer bir ayaklanma, 1967'de Los Angeles'taki Black Cat Tavern'a yapılan bir baskına verilen karşılıktı. Ancak Stonewall ayaklanmalarını hatırlanmaya değer yapan birçok özellik vardır. Baskının yer aldığı konum bir etken idi: The Village Voice bürolarının karşısında yer aldı ve dar, çarpık sokaklar ayaklananlara polislere karşı üstünlük sağladı. İkili ve değişken cinsel yönelimlere ve cinsiyet kimliklerine ilişkin tutumlar gelişip gittikçe artan oranda ihtilafa düşerken transgender topluluğu kendini eşzamanlı olarak hem gey topluluğunun içerisinde yerleşik bir şekilde karşılanmış hem de gey topluluğu ile anlaşmazlık içinde bulunduğunu hissetti. 1994'te New York, Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nin önünden geçen ve Central Park'a doğru giden bir yürüyüş ile "Stonewall 25"'i kutladı. Tahminlere göre 1,1 milyon kişi bu yürüyüşe katılmıştı. Sylvia Rivera, transgender kişilerin bu etkinliklerden hariç tutulmalarını protesto etmek amacıyla 1994'te New York Şehri'nde alternatif bir yürüyüşe öncülük etti. 1 Haziran 2009 tarihinde Başkan Barack Obama, ayaklanmaları "yasalar doğrultusunda LGBT Amerikalılar için eşit adaletin kazanılmasına bağlanma" sebebi olarak zikrederek Haziran 2009 ayını Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transgender Onur Ayı ("Lesbian, Gay, Bisexual and Transgender Pride Month") olarak ilan etti. O sene ayaklanmalarının 40. yıldönümü idi ve böylece hem gazetecilere hem de aktivistlere 1969'dan beri kaydedilen gelişimleri düşünme fırsatı verdi. The New York Timesda Frank Rich, gey Amerikalıların haklarını koruyan herhangi bir federal kanunun bulunmamasına dikkat çekti. Washington Blade gazetesinden bir editoryal, Stonewall ayaklanmaları sırasında ve sonrasındaki dağınık, şiddetli aktivizmi Başkan Barack Obama'nın kendi vaatlerini karşılamamasına gösterilen cansız tepki ile karşılaştırdı; zengin LGBT aktivistleri gözardı edilmeye karşı Demokrat Parti gayelerine daha az para vermekle tehdit ederek tepki gösterdiler. İki yıl sonra New York'ta eşcinsel evliliğin yasallaştırılmasıın ardından