Alkolizm

Kısaca: ALKOLİZM Alm. Alkoholismus (m), Fr. Alcoolisme, İng. Alcoholism. Alkollü içkilere kişinin fiziki ve ruhi sıhhatine zarar verecek şekilde olan tutkunluk. Bu, insanın ekonomik ve sosyal hayatında da tesirli olur. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole ...devamı ☟

Alm. Alkoholismus (m), Fr. Alcoolisme, İng. Alcoholism. Alkollü içkilere kişinin fiziki ve ruhi sıhhatine zarar verecek şekilde olan tutkunluk. Bu, insanın ekonomik ve sosyal hayatında da tesirli olur. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir.

Alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole meyil ve uzun sarhoşluk devreleri gelir.

Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir.

Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın ruhi (psikolojik) ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.

Alkolizm ve aile hayatı: Pekçok söz sahibi kişilere göre alkolizmin kökeni, annenin çocuğu fazla koruyucu ve zevke düşkün olduğu bozuk aile düzeninde yatmaktadır. Alkolü haram kılan, yani yasaklayan dinimiz aynı zamanda aileyi de sağlam bir temele oturtarak bu yönden de alkolizmi önlemiştir.

Bozuk aile düzeninden toplum içine çıkan genç, hayal kırıklığına uğramakta ve insanlara kızıp küsmekte ve hatta depresyona itilmektedir. Bütün bunlarda son çare alkolde aranmaktadır. Hayal kırıklıklarının ve sinir gerginliklerinin ortadan kaldırılması için alkolün seçilmesinde, babanın da alkol alan biri olmasının büyük etkisi vardır.

Bütün kötü sonuçlarıyla birlikte şüphesiz alkolizmin aile hayatına ve bütün cemiyete indirdiği en büyük darbe (ister erkek olsun, isterse kadın), kurbanlarını zinaya itmesidir. Bunun dört mühim mediko-sosyal sebebi vardır:

1) Alkolik kendini din ve sair cemiyet kurallarıyla kontrol edememektedir.

2) Alkolik kişi gittikçe artan bir cinsi iktidarsızlığa düşmekte ve psikolojik olarak da kendisini bunun aksini ispatlamak zorunda hissetmektedir.

3) Bunun aksine olarak alkol, şahısta önüne geçilemeyen cinsi dürtülere sebeb olmaktadır.

4) Alkoliklerde hayalperestlik artmakta bu hayallere de en çok kadın konu olmaktadır.

Şahsiyet ve alkolizm: Öteden beri tartışılan bir konu alkoliklerin ortak özelliklerinin bulunup bulunmadığıdır. Çok değişiklik göstermekle birlikte ekseri alkoliklerde genellikle şu özellikler bulunur:

1) Gözle görünür bir samimiyet ve kaynaşmanın altında derin bir güvensizlik ve insanlardan uzak durma.

2) Can sıkkınlığı ve yalnızlık hissi olarak ortaya çıkan depresyon hali. Bu sırada intihar sık sık akla gelen bir fikirdir.

3) Alkolik devamlı isteklerde bulunur. Başkalarının onun ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamasını çok tabii bulur.

4) Alkolik, ana-babasına ve arzularını yerine getirmeyenlere karşı merhametsiz ve çoğunlukla saldırgandır.

Alkolün etki ve zararları: Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100-200 mg/cc iken) zahiri olarak canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber mikdarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.

Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetersizliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Ruhi durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır. Alkolikler, hem alkolün iştahı azaltması, hem de maddi durumlarının genellikle bozulmuş olmasından dolayı iyi beslenemezler. Bu da eklenince alkolün vücuttaki tahribatı açıkça görülür.

Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle farkedilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezi sinir sistemine hem de barsak kanalına yaptıkları zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asid eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gr alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.

Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.

Uzun seneler devamlı alkol alanlarda müzmin pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve barsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin ve yumurta akı maddeleri yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır.

Alkoliklerde verem nisbeti genel topluma nazaran daha yüksektir. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır.

Alkol, kalb hastalarına da zehirli etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebeb olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.

Alkoliklerde ahlak duygusu da çok zayıflamıştır. Zalim ve bencil olurken ailesine karşı vazifesini tamamiyle unutmuştur. Mesuliyet duygusu kaybolmuştur.

Tedavisi: Ani alkol hastalığı, yani aşırı sarhoşluk halinde şok durumu ortaya çıkmazsa bir tedavi gerekmez. Şok ortaya çıkarsa hemen hastane bakımı gerekir. Müzmin alkol hastalığında ise tehlike çok ciddidir ve çeşitli usüllerle tedaviye çalışılır:

a. Antabuse adlı ilaç, alkollü içkiyi kullanma halinde son derece tesirli etkiler meydana getirir. Bu şekilde alkolün kendisine yaramadığına inanan kişi alkolden soğur. İlacın tesirli olması için düzenli olarak her gün alınması gereklidir. Antabuse tedavisinin mutlaka uygun bir klinikte ve yetkili doktor kontrolünde yapılması (en azından başlatılması) hayati ehemmiyeti haiz bir husus olduğu unutulmamalıdır. (Bkz. Antabuse)

b. Alkolün pençesinden kurtulanların pek çok ülkede kurduğu alkoliklere yardım “Alcholics Anonymus” teşkilatı hem alkolden kurtulmada hem de alkole dönmeme savaşında kişilere yardım etmektedir.

c. Piskoterapi (ruhsal tedavi)nin de tedaviye yardımcı olduğu sanılmaktadır.

Alkolizm ve bira: Gençleri alkolizme iten yolun önemli bir başlangıç noktası, serbest bira satışı ve reklamlarıdır. Ülkemizde henüz lise çağında binlerce genç, birayı alkollü içki saymayan bir yasal uygulama ortamında okul çevrelerine yakın birahaneleri doldurmaktadır. Alkoliklerin tedavisinde de alkoliği aldatan ve tedaviyi aksatan biradır. Dejenere ailelerde, ailenin bütün fertlerinin bir arada “su gibi” bira içmeyi normal görmeleri, olayın bir başka korkunç yüzüdür.

“Alkolsüz bira” olarak vasıflandırılan bira ise sadece “alkol nisbeti düşürülmüş bira” olup, çok alkollü biraya ve diğer içkilere geçiş devresi için sinsi ve ticari bir tuzaktır.

Alkol testi: Alkol aldığından şüphelenilen kişinin kanındaki alkol miktarını tespit etmek maksadıyla polisler tarafından tatbik edilen bir testtir. Teste tabi tutulan kişinin üfleyerek verdiği nefes, test cihazının içindeki potasyum bikromat ve sülfürik asit çözeltisinden geçirilir. Nefesteki alkol miktarıyla orantılı olarak çözeltinin görünüşünde değişiklik meydana gelir. Kandaki alkol oranı 100 mililitrede 80 miligramın üstüne çıktığı zaman trafiğe çıkmak tehlikeli olur.

Peygamber efendimiz içki ile ilgili olarak buyuruyor ki:

Şerab içmek büyük günahların en büyüğüdür. Bütün kötülüklerin anasıdır, başıdır.

Şerab içenle arkadaşlık etmeyiniz! Cenazesine gitmeyiniz! Buna kız vermeyiniz ve onun kızıyla evlenmeyiniz! Muhakkak biliniz ki, şerab içen kıyamet günü, mezardan yüzü kara, gözleri mavi olarak kalkar. Dili sarkmış, pis kokulu olur. Herkes, bunun pis kokusundan kaçar.

Şerabda deva, ilaç hassası yoktur. Hastalık yapar.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Ek bilgi

Alkolizm terimi, kronik alkolizmle eş anlamlı olup uzun süreli aşırı içki içilmesine bağlı genel güçsüzlüğü ifade eder. Akut alkolizm veya basit sarhoşluk ise, bilinç ve davranışta önceden belirlenebilen değişmeler yaratan ve doza bağlı bir akut alkol entoksikasyonu durumudur. Başlangıçta beliren aşırı neşe halini, gittikçe artan bilinç, koordinasyon ve motor fonksiyon bozuklukları izler. Yeterince alkol alındığında da uyku, koma ve ölüm baş gösterir. Alkolizm, yani kronik alkolizm ise çok daha geniş kapsamlı bir bozukluk olup, alışanda çok şiddetli sosyal ve psikolojik güçlükler yaratır.

Dünya sağlık teşkilatı alkolik kişiyi şöyle tanımlamaktadır : "alkol alışkanlıkları göze çarpan bir akıl bozukluğu veya bedensel yahut ruhsal sağlıkları, kişisel ilişkileri ve rahat sosyal ve ekonomik fonksiyonları üzerinde bir etki gösterecek dereceye varan veya böyle bir dereceye varacağını işaretleyen birtakım belirtiler gösteren aşırı içki düşkünleri". Dolayısıyla, alkolizm aşırı içkiyi izler; fakat bu durumun bireylere göre çok değiştiği ispatlanmıştır. Önemli nokta, birisinin alkolik olmasının kendisi için aşırı sayılacak miktarda alkol alması demek olduğudur. Tanımlamanın önemli bir yanı ise, "alkol alışkanlığı" dır. Düzenli bir biçimde içki içenlerde psikolojik alkol alışkanlığına çok rastlanmasına rağmen alkolik kişideki psikolojik alışkanlık çok geniş kapsamlıdır ve semptomlara, daha da önemli olarak içki arzusuyla ilgili gittikçe artan bir kontrolsuzluğa yol açar. Fiziksel alkol alışkanlığı hastalığın nispeten ileri safhalarında belirir, ama şiddetli bir alışkanlığa işaret eder.

Alkolizm teşhisinde, içkiyi kontrolsüz içme semptomlarının mevcudiyeti çok önemlidir. Bunlar, içilen miktarla ilgili olarak kişinin kendisine ve başkalarına yalan söylemesi, alkol ve alkol tedarikiyle aşırı ilgilenmesi, toplantılardan veya zor durumlardan önce ilave içki içmesi, sarhoşluk sonrası rahatsızlıklarının işini kaybetmesine yol açması, günün erken saatlerinde içki içmesidir. İçki içmek kontrolsuz hale geldiği anda alışkanlık artar ve yeni semptomlar belirir. Bunlar geçici hafıza boşlukları, ancak ekstra alkol alınarak giderilen sabah titremeleri, mide bulantısı, ayakta dururken güçsüzlük, titreme ve daha ileri fiziksel alışkanlık ve fiziksel komplikasyon belirtileridir. Tek tek belirtilerden çok, zaman, para ve ilgi bakımından hastanın hayatının ne kadarının alkole ayrıldığını, hastadan öğrenmek önemlidir.

Jellinek alkolizmin, çeşitli sistemlerin yer aldığı bir hastalık proçesi olduğu düşüncesine dayanarak bir alkolizm sınıflandırması önerdi. Ayrıca etyolojinin, her alkoliğin alkol alma tablosuna göre değiştiğini ileri sürdü. Jellinekin sınıflandırmasına göre alfa alkolizm, "bedensel veya emosyonel bir acıyı giderme amacına yönelmiş tamamen psikolojik ve sürekli bir alışkanlık" tır. Alfa alkolizmin kontrolsüzluğa yol açmadığı söylenmektedir. Beta alkolizm, , siroz ve polinevrit gibi organik komplikasyonlar mevcut olduğu zaman, fakat ya fizik ya da psikolojik alışkanlık biçiminde başgösterir. Gama alkolizmin karakteristikleri, hücre değişimiyle alkole toleransın gittikçe artması, abstinans sendromları, alkol özlemi ve içilen miktarla ilgili şiddetli bir kontrolsüzlüktür. Bu, adamakıllı ileri ve en zararlı alkolizm türüdür ve anglosakson ülkelerde en çok bu tip alkolizme rastlanır,

Delta alkolizm, gama türüne benzer, fakat kontrolsüzlük bir yana, alkolik birkaç gün için bile alkol almasa, derhal abstinans semptomları belirir. İpsilon alkolizm episodik aşırı içki içme, yani dipsomanidir (bkz.). Jellinek
in yaptığı sınıflandırmaya başvurulsun veya vurulmasın, asıl sorun alkol kullandığı saptanan bir kimsede alışkanlık olup olmadığını, daha da önemlisi içilen miktarda kontrolün kaybedilip kaybedilmediğini anlamaktır.

Alkolizm teşhisi koymanın önemi üzerinde fazla durulmamaktadır. Aslında yetenekli olan birçok doktorların dahi gözden kaçırdığı bir bozukluktur. Bunun nedeni, bazı doktorların alkolizmi bir hastalık olarak kabul etmemeleri değil, ahlaksal ve sosyal "yüzkarası" düşüncesinin teşhisi gölgelemesidir.

Alkolizmin yaygınlığını tahmin etmek zordur, alkolik siroz hastalığından ölenlerin sayısına dayanan Jellinek formülü (bkz.), sık sık başvurulmasına rağmen, birçoklarına göre gerçek yaygınlığın altında bir tahmin sağlamaktadır. Dünya Sağlık Teşkilatı, Jellinek formülünü kullanarak, İngiltere ve Gal bölgesindeki alkolik sayısını 400,000 - 500, 000 olarak tahmin etmektedir. Doğru rakamlar kaç olursa olsun, alkolizm problemi büyüktür ve kamu sağlığının önemli bir cephesidir.

Alkolizmin etyolojisinde birçok faktör yer alır. Alkolizmle ilgili tek faktör ileri süren teoriler, mevcut durumları açıklamamaktadır. Kadınlara kıyasla, erkeklerde alkolizme daha çok rastlanır (5:1 oranında) ve çoğunlukla orta yaşa özgü bir bozukluktur. Aşırı içki içenler, çoğunlukla aşırı içki içen ailelerden gelirler. Alkoliklerin çocukları alkolik olmayan ebeveynlerin çocuklarından daha fazla alkolizme yatkındırlar. Kalıtımın büyük rol oynadığı görülmemişse bile, etkisi olabilir; gene de, şimdiye kadar aile katkısının daha önemli olduğu anlaşılmıştır. Bazı ırklarla alkolizm arasında belirgin kültürel ve ırksal bağlar vardır. İrlanda lılar çok yatkın, Musevi ve Müslümanlarsa hemen hemen hiç yatkın değildirler. Alkolizmin yaygınlığı ülkelere göre çok değişmektedir. Fransa ve İtalyada aynı kapasitede şarap imal sanayileri olmasına rağmen, İtalyada alkolizm sorunu, Fransaya kıyasla çok azdır. Bunun nedeni içki içme adetlerine yüklenebilir, çünkü İtalyada alkol yemekte içilirken, Fransada böyle değildir. Alkolizmin komplikasyonları geniş kapsamlıdır. Alkoliğin diabetik olması, pankreatit belirmesi ve çok sigara içtiği için bronşit olması ihtimali, alkol kullanmayana nispetle daha yüksektir.

Alkolizme bağlı, açıkça tanımlanabilen birkaç psikiyatrik sendrom vardır. Düzensiz ve şaşkın bir aşırı faaliyet durumu olan delirium tremens çoğu zaman uzun süreli bir içki içme dönemini izler ve bu sendromlar arasında en çok rastlanılanı budur. Wernicke ansefalopatisi (bkz.) ve Korsakoff psikozu (bkz.), alkolizmde ortaya çıkan vitamin yetersizliğinin birer sonucudur. Wernicke ansefalopatisinde okülomotor paralizleri ve konfüzyon durumu vardır. Korsakoff psikozunun başlıca belirtileri yer ve zaman bakımından şiddetli oryantasyon bozukluğu, yakın geçmişle ilgili amnezi ve konfabülasyona yatkınlıktır (ayrıca alkolik periferal nöropatinin de buna bağlı olduğu düşünülmektedir). Alkolik hallüsinoz, bazı alkoliklerde görülen ve tam bir bilinçlilik sırasında paranoid karakterli işitme hallüsinasyonlarıyla beliren, ender rastlanan bir psikozdur. Bu psikozun nedeni uzun süreli alkol kullanımıdır. Alkol bırakılınca hallüsinoz da geçer. Alkoliklerde paranoid durumlar (bkz.) Baş gösterir. Bu durumlarda cinsel kıskançlıkla ilgili delüzyonlara çok rastlanır ve nedenleri alkolikteki cinsel kudretin azalması olabilir. Marchiafavas hastalığı (bkz.) hızla ilerleyen ve öldürücü bir alkol entoksikasyonu biçimi olup korpus kallosumun iç yanındaki miyelin tabakası zarara uğrar. Alkolik demans, alkole özgü bir demans olup bütün diğer demanslar gibi ilerleyici ve düzeltilemez zeka bozukluğu karakteristikleri gösterir.

Alkolik hastanın tedavisine, teşhis yapılır yapılmaz başlanır. Doktor alkolizm teşhisi koyduğu zaman, alkol kullanımının kesin olarak bırakılmasını hedef alan bir tedavi programı uygulamalıdır. İlk adım, mevcut herhangi bir fiziksel veya psikiyatrik komplikasyonu tedavi etmek amacıyla, hastanın fiziksel ve mental durumunu iyice incelemektir. Ayrıca karaciğer fonksiyon bozukluğu, vitamin yetersizliği, diabet ve kronik bronşit gibi, tedavisi ve iyileşmesi mümkün durumların değerlendirilmesi ve tedavisi için hastayı hastahaneye yatırmak gerekebilir. Yukarda söz edilen spesifik psikiyatrik sendromlar da hastahane tedavisi gerektirir. Fiziksel ve psikolojik olan bu komplikasyonlara ender rastlanır ve mevcut olmamaları teşhisi engellememelidir, çünkü alkolizmin ileri safhalarında rastlanan durumlardır. Değerlendirme yapıldıktan ve "kandaki alkol temizlendikten" sonra, alkol almamayı destekleyecek yöntemler bulmak gereklidir. Psikiyatrik bir hastalıkta, mesela depresyona sekonder olan alkolizmde, depresyon tedavisi sonucunda, alkol alışkanlığının da giderileceği beklenir. Halbuki böyle olmaz. Çoğu zaman "semptomatik" görünen alkolizm, böyle değildir; yahut da, başlangıçta böyle olsa bile, alkol alışkanlığı tek başına gelişmiştir. Bu yüzden, pratikte alkolizmin tedavisi, kronik ve nüksedici bir bozukluğun tedavisidir. Birçok durumlarda, alkolizm kişilik bozukluğuna bağlanabilir, fakat bütün alkolizm vakalarını bununla açıklamak, "kişilik bozukluğu" teriminin kapsamını anlamsız bir dereceye kadar genişletmek demektir. Geleneksel tek ve grup psikoterapisinin alkolizmde fazla yararı yoktur. Sedatiflerden kaçınmalı, trankilizanları ise ancak alkol bırakıldıktan sonra uygulamalıdır. Eğer depresyon mevcutsa antidepresanlar kullanılmalıdır. Hastanın intihara girişmesi ihtimali daima göz önünde bulundurulmalıdır. Alkolikler intihara, alkolik olmayanlardan daha yatkındır. Şayet hasta, hastahaneye kabulde uygulanan kriterlere uygunsa, birtakım ihtisas hastahanelerinde tedavisi yararlı olur. Bu gibi hastahanelerin birçoğunda motivasyonu (= bu konudaki isteği ya da dürtüsü) kuvvetli hastalar, hangi özel teknik uygulanırsa uygulansın, olumlu, iyimser ve etkin bir grup atmosferine cevap verirler, fakat alkoliklerin çoğunluğunda motivasyon zayıftır. Bunlarda alkolizmin nüksetme nispeti de yüksek olur. Bu yüzden, disulfuram gibi farmakolojik çarelere başvurulur. Eğer hasta alkol alırsa, bu ilaçlar alkole karşı tiksinti yaratırlar. Böyle ilaçlar ancak her çare denendikten sonra tatbik edilmelidirler. Bütün alkoliklere verilmelerinde bir sakınca yoktur. Alkoliklere, Anonim Alkolikler gibi kurumlara (veya mesela Yeşilay) üye olmaları tavsiye edilmelidir. Amerikada, iki eski alkolik tarafından kurulan bu teşkilat, çok sayıda alkoliğe belki de "resmi" tedavi merkezlerinden çok daha yardımcı olmuştur. Bu kuruluşta tedavi, kendi-kendine yardım ve alkolizmi bir hastalık olarak kabul etme esasına dayanır. Bir AA üyesi her zaman öbür üyelerin yardımını isteyebilir ve AA toplantılarında grup ruhu, bağlılık, kendini tanıma ve ortak bir sorun karşısında gösterilen ortak bir yardım anlayışı birleşir. Alkolik bir hastanın tedavisiyle ilgili olarak, genel bir açıklamada bulunmak gerekirse, her alkoliğin uzun süreli bir problem arz ettiği ve daha özel (esoterik) yöntemlerin denenmesinin yanısıra, temel tedavinin sürekli takviyeyle sağlandığı söylenebilir. Devamlı mahkum olan ve "toplumdışı" kalan, suç işleme alışkanlığı olan alkoliklerin tedavi edilemeyeceklerine inananlar çoktur. Ama deneyler aşırı toplumdışı kalanların bile, iyi yönetilen bir ortamda ıslah edilebileceklerini göstermiştir

Alkolizm

Alkollü içkilere hastalık derecesinde düşkün olma durumu.

Alkolizm

Türkçe Alkolizm kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. alcoholism, addiction to alcohol

Alkolizm

alkollü içkilere hastalık derecesinde bağımlı olma durumu, ayyaşlık.

Alkolizm

Türkçe Alkolizm kelimesinin Fransızca karşılığı.
alcoolisme [le], éthylisme [le]

Alkolizm

Türkçe Alkolizm kelimesinin Almanca karşılığı.
Trunksucht

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

William Duncan Silkworth
7 yıl önce

Dr. William Duncan Silkworth (1873-1951), alkolizm konusunda ihtisas yapmış olan Amerikalı tıp doktoru. 1930'larda uyuşturucu ve alkol bağımlılığı tedavi...

Bulantı
3 yıl önce

gebelikde bulantı eşlik eden bir olgudur. Diğer sebepler: Addison Hastalığı Alkolizm Apandisit Beyin tümörü Doymama hastalığı Kanser Genel ilaçla tedaviler...

Bulantı, Addison Hastalığı, Alkolizm, Apandisit, Beyin tümörü, Böbrek yetmezliği, Depresyon, Diyabet, Gebelik, Grip, Gıda zehirlenmesi
Alfred de Musset
3 yıl önce

Alfred de Musset 1857'de Paris'teki uykusunda öldü. Nedeni kalp yetmezliği, alkolizm ve uzun süredir devam eden aort yetmezliği idi. Père Lachaise Mezarlığına...

Alfred de Musset, Fransa ülke bayrağı, Fransa, 11 Aralık, 1810, 1857, 2 Mayıs, Biyografi, Edebiyat, Edebiyat Portalı, Fransız
Alkol Tüketimine Göre Ülkeler Listesi
7 yıl önce

alkol miktarının ülkelere göre ölçülen durumudur. Alkol Alkollü içecek Alkolizm Kişi başına bira tüketimine göre ülkeler listesi ^b 0 Several African countries...

Hepatomegali
7 yıl önce

biri yağ birikimidir. Bu yağ birikiminin de ABD’de genellikle kronik alkolizmden ya da basit şişmanlıktan kaynaklandığı görülmektedir. Tıbbi hikâye ve...

Ali MacGraw
7 yıl önce

otobiyografi (Moving Pictures) yazmıştır. Bu hayat hikâyesinde MacGraw, alkolizm ile olan mücadelesini anlatır. 1991'de People dergisi onu, "Dünyanın en...

Ali MacGraw, 11 Ocak, 1938, 1960, 1969, 1970, 1971, 1972, 1973, 1978, 1991
Karaciğer yağlanması
3 yıl önce

üretiminde artma (alkolizm) Apoprotein sentezinde azalma (karbon tetraklorür, açlık) Karaciğerin lipoprotein sekresyonunda aksama (alkolizm) Siroz Karaciğer...

Hepatosteatoz
Anton Drexler
3 yıl önce

gerçek gücünü göstermede etkin bir rol oynamasına izin verilmedi. Drexler, alkolizm nedeniyle uzun süren bir hastalıktan sonra Şubat 1942'de Münih'te öldü...