Set
1. anlamı Toprağın kayıp akmasını veya suyun yayılmasını önlemek için yapılan kalın duvar. Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük:"Karşımıza merdivenli bir setin üstünde hamama benzeyen kubbeli bir bina çıktı."- R. N. Güntekin. Seki. Ateşli silahlarda namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü. Pinpon, voleybol gibi oyunlarda maçın her bir bölümü.2. anlamı oturuş, duruş; eğilim temayül, meyil; tenis set; mâni, briç yeniset square göa dead set engel; batma, batış, gurup; testere dişlerinin çaprazlanması; akıntı veya rüzgarın yönü; fide; av köpeğinin avı göstermesi; mizanpli.
3. anlamı koymak. hazırlamak. kurmak. saptamak. belirlemek. gerçekleştirmek. batmak. niyetli. kararlı. kafasına koymuş. hazır. sabit. değişmez. belirli. belirlenmiş. kararlaştırılmış. takım. set. seri. koleksiyon. grup. cihaz. (güneş) batma. batış. duruş. vaziyet.
4. set.
gun drilling inserts - 1 hafta önce