İlk adımlar: 1977–1980
Prince'in kuzeni Shantel'in kocası Pepe Willie, Prince'in ilk kariyer aşamalarında örnek aldığı bir isim oldu. 1977'de, Willie, içinde Marcy Ingvoldstad ve Kristie Lazenberry gibi büyük isimlerin bulunduğu "94 East" grubunu kurdu. "94 East" ayrıca Andre Cymone ve Prince gibi önemli şarkıcıları ve müzisyenleri içeriyordu. Prince, Willie'nin sözlerinin üzerine besteler yapmaya ve gitar ve org gibi çalgılarla eşlik etmeye başladı. Prince çoğu şarkıyı kendisi yazdı. Bunlardan "Just Another Sucker" liste başı şarkılardan oldu. Grup sonrasında, "Minneapolis Genius – The Historic 1977 Recordings" adlı ilk albümlerini kaydetti. Ancak albüm o yıllarda yayımlanmadığı gibi bir solo albüm fikrinden oldukça uzaktı. Ancak bu albüm, Prince'in ilk profesyonel albümü olması bakımından kayda değerdir. Prince bu engeller sonunda ilk resmi albümü, "For You"yu, 7 Nisan 1978'de yayımladı. Albüm ayrıca Warner Bros. etiketiyle de göze çarptı. Albümde ayrıca Tommy Vicari baş yapımcı olarak belirdi. Bununla beraber albüm, hiçbir müzisyenin eşliği olmaksızın, yirmi yedi farklı enstrümanın üstüste Prince tarafından çalınmasıyla kaydedildi. Albümdeki birçok şarkı soul listeleri başta olmak üzere listelerde yer etti. 1979'da, Prince eski arkadaşı Anderson'ı bas gitar'da çalması için işe aldı. Ayrıca Gayle Chapman ve Doctor Fink'i klavyeye, Bobby Z'yi vurmalılara ve Dez Dickerson'ı gitara atadı. Prince, sıradaki albümün farklı ırklardan ve farklı cinsiyetlerden insanlarca hazırlanmış olmasını istiyordu. Grup, bu şekilde Capri Tiyatrosu'nda 5 Ocak ve 6 Ocak 1979'da ilk gösterilerini düzenledi. Warner yöneticileri bu gösterilerin kar yağışı ve elektrik kesintileriyle sık sık kesilen ikincisinde yer almış, Prince'i ve grubunu biraz daha çalışmadan gösteriye çıkmamasını tembihlemiştir. Ekim 1979'da, Prince kendi adını taşıyan ikinci albümü "Prince"i yayımladı. Albüm R&B listelerinde dört numaraya çıktığı gibi, "Why You Wanna Treat Me So Bad?" ve "I Wanna Be Your Lover" başta olmak üzere iki adet de R&B hiti çıkardı. Bu şarkılar, Prince tarafından önceki grubuyla beraber canlı yayında sergilendi. "Prince" albümüyle altın sertifika aldığı gibi, "I Wanna Be Your Lover" şarkısıyla da ABD listelerinde on bir numarada yer aldı. Böylece şarkı sanatçının en bilinen eserlerinden oldu.1980–1984
1980'de, Prince "Dirty Mind" adlı üçüncü albümünü yayımladı. Albüm yine tamamen Prince tarafından kaydedilip yazıldı. Albümde Lisa Coleman, Chapman ile değiştirildi. Coleman cinsel açıdan açık biri olarak tanınmaktaydı. "Dirty Mind" albümü bu bağlamda cinsel olarak tamamen açıktır. Ayrıca eleştirmenler "Dirty Mind" albümü çıktığında albümün tüm zamanların en iyi albümlerinden olduğunu beyan etti. Albümdeki olay yaratan sözler ilgi çekerken, bir klasik olmasına karşılık albüm yıllarca asıl dinleyicisine ulaşamadı. Prince daha sonra 1981'de "Controversy" adlı albümünü yayımladı. Bu albümle aynı adı taşıyan şarkı ilk defa uluslararası listelerde yer aldı. Şubat 1981'de, Prince "Partyup" şarkısını Saturday Night Live'da söyledi. "Controversy" albümünden başlayarak Prince, kendi albümleri için Controversy Music terimini kullanmaya başladı. Bu terim sanatçı tarafından 1996'daki "Emancipation" albümüne kadar çıkan on altı albümün her biri için kullanıldı. Bu dönemlerde, Prince, sahnede giydiği kıyafetlere ayrı bir önem vermeye başladı. Prince bu tarihten itibaren yüksek topuklu ayakkabılar/botlar giyerek güçlü cinsel simgelerle beraber yeni bir stil oluşumuna gitti. Prince, bu dönemlerde yine transseksüel simgelere başvurdu. Bu da insanlarin Prince'in cinsel tercihinin sorgulamasına neden oldu. Prince'in bu stil seçimleri, onu skandallara sürükledi. Özellikle gösterilerinde yer alan programları, Prince'in adına gölgeler düşürmeye başladı. 1980'ler boyunca sanatçı, Vanity, Apollonia Kotero ve Sheila E gibi isimlerle beraber düetler yaptı. Ayrıca Sheena Easton, Celine Dion ve The Bangles gibi sanatçılar için şarkı sözleri yazdı. Prince'in kayıtları ne kadar ters olsa da Chaka Khan, Sheena Easton, Mariah Carey, Art of Noise & Tom Jones ve Sinéad O'Connor gibi ünlülerce yeniden düzenlendi. O'Connor'ın düzenlemesi "Nothing Compares 2 U", Amerikan müzik listesinde 1990'da dört hafta boyunca zirvede kaldı. 1982'de, Prince 1999 adındaki albümünü çıkardı. Albüm üç milyon satarak büyük ses getirdi. "1999" adındaki şarkı, nükleer kirlenmeyi protesto etmekteydi. Bu şarkı, sonrasında uluslararası alanda liste başı oldu. "Little Red Corvette" videosuyla beraber Michael Jackson ve Lionel Richie ile beraber Prince, videosunu MTV'de yayınlatabilen ilk siyahilerden oldu. "Delirious" adlı şarkı da Amerikan müzik listesinde ilk ona girmeyi başardı.1984–1987
Prince'in 1984 albümü olan "Purple Rain" ABD'de on üç milyon kadar sattı ve Amerikan albüm listesinde yirmi dört hafta zirvede yer aldı. "Purple Rain" adlı film için yapılmış olan albüm, kendi başarısının yanı sıra sadece ABD'de filme 80.000.000 $'lık bir gişe rekoru kırdırttı. Akademi Ödülü de kazanan Prince, bu albümle kendi tarihinin en büyük sinema başarısını gösterdi. "Purple Rain" albümünden çıkan "When Doves Cry" ve "Let's Go Crazy" adlı şarkılar, Amerikan müzik listesinde zirveye erişirken, dünya çapında büyük birer hit oldu. Albümle adlı albümle aynı adı taşıyan şarkı ise aynı listede iki numaraya kadar çıktı. Prince bu başarıların esnasında, aynı anda hem filmi, hem albümü, hem şarkıyı zirveye sokarak kendi alanında bir rekora imza attı. Albüm daha sonra 2004'te Rolling Stone dergisinin düzenlediği "Rolling Stone'un Tüm Zamanların En İyi 500 Albümü" listesinde yetmiş ikinci sırada yer aldı. 1985'te, ABD'deki Purple Rain Turu'ndan sonra, Prince, hem konserlere hem de müzik videolarına devam edeceğini söyledi. Ardından yayımladığı "Around the World in a Day" albümü, Amerikan albüm listesinde üç hafta boyunca zirvede yerini aldı. Prince'in MTV'deki engeli kaldırıldığında, ilk tekli olan "Raspberry Beret", Amerikan müzik listesinde iki numaraya kadar çıktı. 1986'da Prince, "Parade" adlı albümünü yayımladı. Albüm, Amerikan albüm listesinde üç numarada, R&B albümleri listesinde iki numarada yer aldı. İlk tekli "Kiss", Amerikan müzik listesinde zirveye oturdu. Aynı sıralarda, sözleri Prince tarafından yazılan The Bangles'ın "Manic Monday" adlı hiti de, aynı listede iki numarada yer aldı. Sonrasında, "Parade" albümünün, film müzikleri arasında kullanıldığı "Under the Cherry Moon" adlı filmde Prince, Christopher Tracy rolünü canlandırdı. Prince böylece hem filmde oynadı, hem de filmi yönetti. Bu sürecin ardından, 1986'da Avrupa'yı da kapsayan bir tura çıkan Prince, turu Eylül 1986'da Japonya'da kapattı. Böylece Prince, Japonya'da ilk kez konser verdi. Turun sonunda Prince, "The Revolution" adlı grubu dağıttı. Ancak gruptaki Matt Fink'in işine son vermedi.1987–1991
Prince, 1987'de çift yüzlü albümü "Sign o' the Times"ı yayımladı. Albüm, Amerikan albüm listesinde ilk ona girerken, Prince yine bu albümle, kariyerinin en olumlu eleştirilerini topladı. Albüm ayrıca, Rolling Stone'un düzenlediği "Tüm Zamanların En İyi 500 Şarkısı" listesinde ilk yüzde yer aldı. "Time" ise, albümü "1980'lerin En İyi Albümü" olarak seçti. Prince albüm sonrasında Avrupa çapında Sign o' the Times Turu'na çıktı. 1987'de, o zamanların iki devi olarak görülen Prince ve Michael Jackson, "Bad" albümüyle aynı adı taşıyan "Bad" şarkısı için görüştü. Ancak sanatçıların tür bakımından uyuşmazlıkları nedeniyle, Jackson şarkıyı tek başına seslendirdi. 1987'de, Prince, "The Black Album" adındaki albümünü yayımlama kararı verdi. Oldukça zıt türleri bir araya toplayan Prince, aslen, önceki yıllarda kaydetmiş olduğu şarkıları bu albüme koydu. Bunlardan bazıları Sheila E'nin 1986'daki doğumgünü partisinde kaydedilmişti. Albüm, Prince'in kariyerinde efsane albüm olarak anılmaktadır, zira yayımlanma tarihinden çok kısa bir süre önce, sanatçının isteği üzerine basım ve dağıtımı iptal edildi. O ana kadar üretilmiş birçok kopyanın tümü imha edilmesi gerekirken, bazıları bu kaderden kurtularak albümün sayısız kaçak sürümünün kaynağını meydana getirdi. Albüm underground müzik dünyasını dolaşıp durdu ve 1994 yılına kadar resmen yayımlanmadı. Prince, son dakikada gelen gerçi çekme isteğini, sonradan "spiritüel bir uyanış" anına bağlamıştır. Ancak bu "uyanış"ın aslında Ekstazi ile yaşanan kötü bir deneyimin sonucu olduğuna dair söylentiler vardır. 1988 albümü "Lovesexy", Prince'in karanlık "The Black Album"üne verilen "spiritüel" yanıt olarak kabul edilir. "Lovesexy" ABD listelerinde hayal kırıklığı yaratarak albüm listesinde ancak on birinci sıraya yükseldi. Ancak buna karşın İngiltere'de bir numara oldu. Ayrıca "The Black Album"de yer alan "When 2 R in Love" adlı parça, "Lovesexy"de de yer almaktaydı. Lovesexy Dünya Turnesi'nin Amerika ayağı da ticari açıdan hayal kırıklığı oldu. Konserlerdeki bilet satışları kötü gittiğinden Prince para kaybetti. Prince bu kötü performansı, turnenin Avrupa ve Japonya ayakları ile telafi edebildi. 1989 yılında Prince, kendisini yeniden Amerikan albüm listelerinde bir numara yapacak olan "Batman"in soundtrack albümünü yapıp yayımladı. Dünya çapında hit olan kırk beşlik "Batdance", Amerikan müzik listesinde bir numara olurken, o zamanki kız arkadaşı "Anna Garcia"nın da vokallerinin yer aldığı "Partyman", filmi izleyicileri arasında oldukça popüler hale geldi. Prince 1990'da, gişede zayıf bir performans sergileyecek olan, Purple Rain'in devam filmi "Graffiti Bridge" i gösterime soktu. "Graffiti Bridge"in film müzikleri arasında Prince ile birlikte Tevin Campbell, the Staple Singers'dan Mavis Staples ve Morris Day gibi sanatçıların yer aldığı gibi The Time adlı diğer grubun projesi yer almaktaydı. Albüm ABD'de altı, İngiltere'de bir numaraya yerleşecekti. Aynı zamanda Madonna ile "Like a Prayer" albümündeki "Love Song" adlı parça için beraber çalıştı.1991–1994
1991 deki Diamonds and Pearls'ün piyasaya çıkması Prince’e, "Cream" adlı parça ile Amerika’da bir numaraya yerleşen beşinci single’ını kazandırdı. Diamonds and Pearls, rapçi Tony M., vokal'de Rosie Gaines, davulda Michael Bland, gitarda Levi Seacer, bas’da Sonny T, ve Klavyelerde Tommy Barbarella’dan meydana gelen Prince'in yeni grubu the New Power Generation'u ilk defa sunuyordu. 1993’da Prince, Kate Bush’un 1993 albümü, The Red Shoes üzerinde çalıştı; Bush’un adı aynı zamanda Diamonds and Pearls albumünde de geçer. Prince "Why Should I Love You," adlı parçaya, bas, gitar ve klavye çalarak, vokal yaparak ve mix’i için müzik aranje ederek katkıda bulundu. Bu 2000 yılına kadar “Prince” adıyla kredilenen son parçadır. Kate Bush 1996 yılında yeniden "My Computer" adlı Emancipation parçasına geri vokal yapmıştır. Prince’in onikinci albümü, dile getirilemeyen ( sonradan "Love Symbol Sembolü" olarak tescil alacak olan ) bir sembol ile adlandırılmıştı. Albüm Amerika top on listelerinde zirveye ulaştı. 1993 yılında sahne adını da, aslında erkek (♂) ve dişi (♀) sembollerinin karışımı olan Love Symbol olarak değiştirtirdi. Sembol söylenemediği için, kendisine genellikle “Sembol”, “Daha Önce Prince olarak Bilinen Sanatçı Artist Formerly Known as Prince”, ya da basitçe “The Artist” denmiştir. 1993 yılında Warner Bros’un talebiyle Prince, 3 CD’lik The Hits/The B-Sides aldı toplama bir albüm piyasaya sürdü. İlk iki disk aynı zamanda The Hits 1 and The Hits 2 olarak ayrı ayrı da satışa sunulmuştur. Prince’in hit single’larının çoğunu sunmasına ilave olarak ("Batdance” bu liste dışında bırakılmıştır), The Hits, kariyeri boyunca birikmiş single’ların B yüzü parçaları, Revolution dönemi kaydı “Power Fantastic” gibi daha önce bulması oldukça güç veya yayınlanmamış kayıtları taşıyordu. Yeni yazılan "Pink Cashmere" ve "Peach" ise toplama albümün tanıtımına eşlik etmeleri için için single olarak piyasaya sürülen iki yeni parçaydı. Maalesef, ne albüm ne de single’lar Warner Bros’un tahmin ettiği kadar iyi rakamlara ulaşamadılar. Buna karşın The Hits Prince’in 1978-1993 yılları arasında vermiş olduğu eserler hakkında genel hatlarıyla en iyi fikir veren albümdür.İsim Değişikliği
1993 yılında, Prince’in The Gold Experience albümünü ile ilgili pazarlıklar sürerken, Prince eserlerinin sanatsal ve maddi kontrolü için Warner Bros. ile Prince arasında, yasal bir savaş başladı. Duruşmalar sürerken, Prince insanların arasına, yanağında “slave”(köle) yazısı ile çıktı. Bu isim değişikliğini kendisi şöyle açıklamıştı:Beni Warner Bros.’a bağlayan zincirlerden kurtulup nihai bağımsızlığıma ulaşmak için attığım ilk adım, ismimi Prince’ten Love Symbol’e değiştirmek oldu. Prince, annemin bana doğduğumda verdiği isim. Warner Bros. ismimi aldı, ticari marka olarak tescil ettirdi, ve benim yazdığım eserlerin pazarlanmasının ana enstrümanı olarak kullandı. Şirket, Prince adına ve Prince adı altında pazarlanan bütün eserlere sahip. Ben ise sadece Warner Bros. için daha fazla para üreten bir borçlu oldum.... Prince adıyla doğdum ve başka geleneksel bir isim edinmek istemiyordum. Adımın ve kimliğimin yerine geçebilecek tek kabul edilebilir çözüm, konuşarak ifade edilemeyen, beni ve müziğimin anlattıklarını temsil eden Love Symbol’du. Bu sembol yıllardır eserlerimde var; kızgınlığımdan evrimleşen bir konsept; olduğum şeydir. Bu benim adım.Eleştirmenler, Prince’in isim değişikliğini, sanatçının kendini yeniden keşfetme girişimi, tarzını yeniden geliştirmek için bir fırsat sağlamak olarak yorumladılar. Bir yorumcu şöyle demişti :
Prince kariyerine, piyasadaki başarısı sınırlı, büyük bir R&B yıldızı olarak başladı. Tam bu sırada, yolun ortasını bırakıp şarampol’e yöneldi. 1980’de, radyoda çalınmamayı garantileyecek şehvetli sözleri olan yeni dalga müzik (klasik Dirty Mind) kaydetmek riskliydi, fakat başarılı oldu. Eleştirmenlerin dikkatini çekti ve bir underground yıldızı oldu. Bu kendisine 1999 ve Purple Rain ile kazandığı büyük başarının önünü açtı. Dünya çapındaki gelirler ve evrensel övgüler dikkate alındığında, bu kesinlikle kariyerinin zirvesiydi. Fakat ismini değiştirerek, tarzıyla deneyler yaparak, piyasa değerini azaltıp plak kontratından kaçarak, tekrar şarampole yönelmesi, Prince’i tekrar bir underground yıldızı haline getirdi. 1996 sonunda, Warner Bros. ile bağlarını kopardıktan sonraki ilk Prince müziği koleksiyonu plak dükkanlarında yerini aldı; harika dans groove’larını, ağır ve yakıcı baladlarla birleştiren 3 saatlik bir şaheser. Eleştirel tepkiler oldukça olumlu, satışlar da 3’lü bir CD setinin yüksek fiyatına rağmen epey hareketli oldu. Albümünün adını Emancipation koyması tesadüf değildi.