Ekstazi

Kısaca: 3,4-metilenedioksi-N-metilamfetamin (MDMA) veya bilinen adlarıyla ekstazi, XTC, X, bir tür psikoaktif madde. Kimyasal formülü C11H15NO2 şeklindedir. ...devamı ☟

ekstazi
Ekstazi

düzenle|Mayıs 2007 Kimyasal adı 3,4 Metilen-Dioksi-Meta-Amfetamin (MDMA) olan psikoaktif madde.(Yazının geri kalanında MDMA olarak da anılacak)

1912`de Alman Kimya firması Merck tarafından Darmstadt`ta ilk kez sentezlendi. İlacın anoreksi tedavisi için ya da iştah baskılayıcı olarak sentezlendiği yaygın kanısı 2006`da Rolan W.Freuddenmann`ın yaptığı araştırmayla netliğe kavuşturuldu.6 Merck firmasına ait 274350 no`lu patentte diğer birçok ilaçla yeni bir kimyasal yol bulunmasında prekürsör olan maddenin haemostatik maddeler bulma amaçlı olarak patentlendiği belirtilmektedir. İlaç kanın pıhtılaşmasını sağlayacak bir başka ilaç aranırken bulunan bir ara (intermedie) maddedir. Patentte ismi değil kimyasal açılımıyla belirtilen madde Merck firması tarafından daha sonraları ilk kez metilsifrilamin olarak anılmış.

Nasıl sentezlendiğini ilk açıklayan kişi Dr.Anton Kollisch`tir. İlaçla ilgili ilk farmakoloji testleri 1927 ve1952`de, insanlar üzerindeki ilk testler ise bulunduktan çok sonraları 1960`da yapılmıştır. Rolan W.Freuddenmann`a göre ilacın iştah baskılayıcı amaçlı sentezlendiği yanlış kanısı MDMA analogu olan MDA`in 1949 ve 1957 yılları arasında Smith Kline ve French Laboratuvarlarında antidepresan ve iştah kapayıcı olarak araştırılmasından kaynaklanmaktadır. İlaçla ilgili ilk toksikoloji testleri 1952`de yapıldı.

MDMA ilk kez 1970`li yıllarda Chicago`da sokaklarda satılan tabletlerde tespit edildi. İlk insan deneyleri her ne kadar 1960`lardan sonra başladıysa da yaygınlaşmasında önemli bir rol oynayan kişi Alexander Shulgin`dir. Shulgin 1976`da sentezleyip denedikten sonra çalışma arkadaşlarıyla birlikte yaptığı kapsamlı araştırmalarında ilacın kimyası, dozajı, kinetiği ve psikoaktif etkileri üzerine ilk ayrıntılı raporları yayınladılar ve Ekstazi bu araştırmalardan sonra yaygınlaştı. 1976`da Shulgin ile birlikte ilacın sıradışı teröpötik etkilerini fark eden bir grup bilim adamı ve terapist suistimal edilmesini, sorumsuz ve bilinçsiz kullanımı engellemek için bu ilacı çok kapalı bir grup içinde kullandılar. Bu araştırma ve tedavi amaçlı çalışmalarda MDMA`in evlilik ve ilişki terapisi, PTSD (travma sonrası stres bozukluğu), travma, fobi bozuklukları, bağımlılık, kanser ve ölümcül hastalıklardan mustarip kişilerde endişe tedavisinde kullanılabileceği birçok psikiyatrist ve psikoterapist tarafından kabul gördü ve yasaklandığı 1985`e kadar terapilerde yasal olarak kullanıldı. Psikedelikler ile araştırma yapan psikiyatrlardan Stanislav Grof, M.D yasaklamanın meşru bilimsel çalışmaları engellerken yaygın kullanımının önüne geçemediğini belirtmektedir. Bu terapistlerin “Empati” olarak andığı ilacın sokak tabiri olan “Ekstazi” adı ise ilk kez 1984`te ABD`nin California eyaletinden çıkmıştır. Shulgin empati adının ilacın etkilerini daha isabetli çağrıştırdığını ekstazinin ise bir pazarlama tekniği olarak kullanıldığını yazmaktadır. Shulgin ve çevresi ilacın suistimale neden olabilecek derecede yaygınlaşmasını engellemek içi her ne kadar ketum davransalar da yaygınlaşmasının önüne geçilemedi. Yanlış kullanımdan ötürü yaşanan bazı ölüm vakaları neden gösterilerek ABD`de 1985`te yasaklanan ilacı daha sonra diğer devletler izlemiştir.

Etkileri ve Tehlikeleri

MDMA beyinde varolan 5-HT (seretonin) nörotransmiterlerinin salınmasını sağlayan bir seretonin ateşleyicisi ve geri alım inhibitörüdür. Antidepresan ilaçlar da aynı sınıftandır ama MDMA`in farkı beyinde varolan serotoninin tamamının salınmasını sağlamasıdır.

Genellikle kişide yarattığı rahatlık, doygunluk, zindelik ve mutluluk hisleri nedeniyle kullanılır. Psikoterapiyi desteklemede ise kişi engellenme ve korku hisleri olmadan rahatça konuşabildiği için kullanılmıştır. MDMA etkisi altındaki kişi empati yeteneğinde artış, varoluşu ve kendini olduğu gibi kabul edebilme nitelikleri gösterir. Normalde varolan karakter zırhı yumuşar, kişi çekinmeden ve rahatça iletişim kurabilir. Kullananların neredeyse % 99`unun olumlu duygularla bağlantıya geçtiği bilinmektedir.

Oral yoldan alındığında yaklaşık 30-40 dakika sonra etkisini göstermeye başlayan ilacın etkileri 3-4 saat sürer. Yapılan araştırmalar kısa dönem hafıza ve iştah kaybı, uykusuzluk, acı eşiğinde yükselme, dehidrasyon, göz bebeklerinde büyüme ve sağa sola hareketlilik, ısı regülasyonunda bozulma, diş sıkma (bruksizm), erkeklerde sertleşme sorununa (erektil disfonksiyon), kas spazmlarına neden olabileceğini göstermektedir. Bulantı ve kusma gibi kişiye özel etkiler görülebilir ve her kişinin vereceği tepkiler de farklılık gösterebilir. Sıvı kaybına neden olduğu için vücudun kaybettiği oranda sıvı tüketmesi gerektiği bilinmekle birlikte aşırı su tüketiminin de ölüme kadar götürebilecek hiponatremi denilen su zehirlemesine yol açabildiği bilinmektedir. Kadınlar erkeklere oranla hiponatremiye karşı daha hassastırlar. Hiponatremi dehidrasyon endişesi ile aşırı içilen suyun kanı seyrelterek beynin şişmesine yol açmasıdır. Isı kaybını azaltabilir ve bazen de kasların ve beynin ısı üretimini arttırabilir.

Ekstaziden ölüm vakaları hiç sıvı almadan yüksek dozda ekstazi alıp dinlenmeden aralıksız dans eden ve/veya kardiyovasküler sorunları olan ve/veya ekstaziyi başka ilaçlarla karıştıran kişiler arasında görülmüştür. Kardiyovasküler (kalp) rahtsızlıkları olan kişiler risk altında olan bir gruptur. Ayrıca mono amin oksidaz (MAO) inhibitörü (MAOI) olarak bilinen ilaçlarla birlikte kullanılması “hipertansiyon krizi” denilen ve kalbin tehlikeli derecede hızlı çarpmasıyla kendini gösteren ölümcül bir komplikasyona yol açabilir ve tıbbi müdahale olmazsa kişi ölebilir. 1987`den bu yana bu nedenle ölümler rapor edilmiştir. SSRI türü antidepresanlar ile birlikte kullanıldığında “seretonin sendromu” denilen rahatsızlığa neden olabilir. Seretonin sendromu, kas spazmları, mide-bağırsak sorunları, ishal, zihin karışıklığı, ajitasyon, koordinasyon bozukluğu, titreme, ateş ve terleme ile kendini gösterir. Araştırmalar henüz yetersiz olduğu için başka hiçbir ilaçla karıştırılamaması kişinin en güvenli konumda olmasını sağlayacaktır.

Aşk ilacı olarak tanınmasının nedeni sevgi, şefkat ve empati duygularında artışa neden olmasıdır. Cinsel arzularda ise artma değil genelde azalma görülür. Kadınlar daha rahat davranabildikleri için samimi yakınlaşmalara daha açık gibi görünürler. Erkeklerde sertleşme sorununa (erektil disfonksiyona) neden olur. Bu nedenle buradaki aşk libidinal (cinsel) anlamda değil şefkat anlamında bir aşktır. Her iki cins için de savunma kalkanlarının indirilmesi fiziksel ve duygusal yakınlaşmayı kolaylaştıran bir ortam yarattığı için ve belki de bir pazarlama tekniği olarak aşk-seks ilacı dendiği düşünülebilir. MDMA etkisi altındaki kişide genelde libidinal (cinsel) dürtüler tamamen ortadan kalkmasa da oldukça azalır.

İlacın etkileri geçtikten sonra yaklaşık 8 saat daha “after effect” denilen "hafif etkileri" devam eder. Kişi daha sonra kısa veya bazen iki gün ya da günlerce süren bir “depresyon”, “melankoli” ya da “yoksunluk” dönemine girebilir. Bu sürecin ardından kişi tekrar normal konumuna geri döner. Kişilerin normal durumlarına dönmeleri için beslenmeleri, yeterli derecede sıvı almaları, uyumaları ve bozulan kalsiyum, magnezyum, potasyum ve çinko gibi minerallerin dengesini doğru beslenme ya da diyet katkılarıyla onarmaları ve egzersiz yapmaları gerekir. Beslenmeme, uykusuzluk ve kalsiyum, magnezyum, potasyum ve çinko azalmasına bağlı etkiler hasas kişilerde komplikasyonlara neden olabilir. Ayrıca depresyon ve bağımlılık eğilimi olan kişilerin hekim gözetimi olmadan düzenli olarak kullanması da komplikasyonlara neden olabilir.

Ekstasi genellikle üzerinde bir resim ya da logo basılı tablet veya kapsüller halinde bulunur. Çok nadiren toz halde olabilir. Tabletler sürekli değişmektedir ve yaygın olarak sahte ya da taklit tabletler satılmaktadır, böylece marka ismi ve açıklamaları kısa sürede değersiz hale gelmektedir. Analizlere göre tüm ekstazi tabletlerinin yarısı hiç MDMA içermemektedir. Bazı tabletlerin LSD, eroin, amfetamin, ketamin,DXM ve MDMA türevi olan MDA ya da MDEA gibi maddeler içerdiği, diğer bir grubun ise herhangi bir ilaç ya da aktif ajan içermediği bulgulanmıştır. Bazı tabletlerde fare zehiri bile tespit edildiği belirtilmiştir. MDMA diye satılan tabletlerin bazılarında bulunan DXM maddesi SSRI ve NMDA antagonisti özellikleri gösterir ve ekstazi ile karıştırıldığında “seretonin sendromu” olarak bilinen rahatsızlığıa yol açabilir. Dancesafe gibi sivil kuruluşlar kullanıcıların zarar görmemesi için kullanımın yoğun olduğu ortamlarda ilaç içerik ve saflık testi imkanı sağlamaktadır.

Ekstazi, Bağımlılık ve Dozaj

Ekstazi bağımlılık eğilimli kişilerde sık ya da düzenli kullanıma itebilir. Bu kişiler genellikle bedenin rahatsızlıkları göstermede normal bir sinyal yöntemi olan "acı" duygusundan kaçmak, hayatın zorluklarıyla yüzleşmemek için MDMA`ye sığınabilirler. Ancak bu durum araba yağ göstergesi yağın bittiğini gösterirken gidip yağ lambasını sökmeye benzetilebilir. Kişi yalnızca bir semptom olan acıyı düzenli olarak bastırmak yerine acının verdiği mesajı dinleyip onu iyileştirmeye çalışmalıdır. MDMA ile ilgi uzun yıllar psikoterapi çalışmalarından bulunan Anna Shulgin ne bu ilacın ne de herhangi bir diğer psikoaktif maddenin düzenli ve sık kullanımını salık vermemektedir. MDMA ile terapi yapan terapistler bu ilacı yalnızca gerektiğinde ve sorumlu bir şekilde başvurulabilecek bir destek olarak gördüklerini belirtiyorlar. Ara verilmeden düzenli kullanım ilacın verdiği ilk etkiyi kaybetmesine neden olur. Düzenli bazı kullanıcılar bir hafta ya da bir aylık aralarla kullandıklarını, bazı kimseler ise bir kereyle yetindiklerin belirtmektedirler. İlacın bağımlılık yaptığı konusu hala tartışmalıdır. MDMA ile terapi yapan bazı terapistler reçeteli antidepresanlar ne kadar bağımlılık yapıyorsa ekstazinin de o kadar bağımlılık yaptığını söylüyorlar.

Normalde 120 miligramlık bir doz kişinin tipik ekstazi etkileri hissetmesi için yeterlidir. Yapılan analiz istatistikleri piyasadaki tabletlerde genellikle bunun yarısı ya da daha azı oranında MDMA bulunduğunu göstermiştir. 120 mg`dan daha fazla miktarda alınan dozlar vücudun homeostatik dengesini bozmaktan başka bir işe yaramaz, daha "iyi" ya da daha kuvvetli etkiler sağlamaz. Araştırılmasına izinlerin yeni verilmeye başlandığı için düzenli bir kullanımın uzun dönemde nasıl etkilere neden olacağı tam olarak bilinmemektedir.

Araştırmalar

Ekstazinin zararlı olduğunu iddia eden araştırmalar ABD`deki NIDA (Ulusal Madde Suistimali Enstitüsü) desteğiyle ilk kez Dr. Ricarteu tarafından yapıldı. Bu araştırmalar tüm dünyada ekstaziyi karalayan propagandalarda delil olarak gösterildi ancak Dr. Ricarteu 2000`de yaptığı açıklamada bu araştırmalarda kullanılan numunelerin karıştırıldığını ve araştırmalarda kullanılan maddenin ekstazi değil metaamfetamin olduğunu açıkladı. Ayrıca bu araştırmalarda kullanılan metaamfetamin miktarları Ricarteu`ye göre bilimsel jargonda “fil dozu” olarak bilinen ve normalde insanların kullandığı miktarlardan çok daha yüksek olan dozlardı. Aynı şekilde ekstazi etkisi altında beyin tomografisini gösteren araştırmalar başka tomografi araştırmalarıyla yalanlandı.

Ekstazinin sağaltıcı etkileri olduğunu ve tıpta birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceğini savunan bunun için tüm dünyadan bilim insanlarını destekleyen MAPS adlı kuruluşun ilk devlet izinli araştırması ABD`de Kuzey Carolina`da Şubat 2004`te başladı. Araştırma başkanı Dr.Mithoefer`in araştırması ekstazinin PTSD`den muzdarip tecavüze uğramış 12 kadının travma sonrasında yaşadıkları rahatsızlığı psikoterapi ile birlikte tedavisini incelemektedir. Bu araştırma Multi Disipliner Psikedelik Araştırmaları (MAPS) Kurumunca desteklenmektedir.

MAPS 19 Ekim 2006`da ikinci resmi devlet izinli Ekstazi PTSD araştırmasını Dr.Peter Oehen, M.D., başkanlığında İsviçrede başlattı.

7 Mart 2006`da üçüncü resmi MAPS destekli Ekstazi araştırması Harvard McLean hastanesinde Dr.John Halpern tarafından başlatıldı. Bu araştırma PTSD`den farklı olarak ekstazinin ölmcül kanser hastalarında görülen endişenin sağaltımındaki etkilerini araştırmaktadır. Nisan 2006`da da dördüncü MAPS destekli araştırma Ekstazinin PTSD`de olası sağaltıcı etkilerini araştırmak amacıyla İsrail Tel Aviv Üniversitesinde Tıp Fakültesi`nden Moshe Kotler başkanlığında başlatıldı.

Daha önce İspanya`da başlayan benzer bir araştırma bilimsel nedenlerle değil ancak politik baskılarla durdurulmuş ise de araştırmanın devam edebilmesi için bürokratik çabalar hala devam ediyor.

Ekstazinin serotonin ateşleyen hücrelerde yıkıma neden olduğu iddiaları üzerine araştırma yapan Cincinnati Üniversitesinden Jack Lipton Ekim 2006`da ABD`nin Georgia eyaletinin Atlanta şehrinde yapılan Nörobilim Grubu toplantısında açıkladığı raporunda MDMA`in farelerde serotonin ateşleyen hücreleri öldürmediğini, dopamin üreten hücrelerde ise artışa neden olduğunu açıkladı. Araştırmayı yapan Lipton bunun parkinson hastaları için umut verici olabileceğini söylüyor. 4

MAPS kurumuna göre MDMA 120 mg dozunda herhangi bir nörotoksik etki göstermemektedir. Uzun dönemli, düzenli ve yüksek dozda kullanımlar hakkında ise henüz bir araştırma bulunmamakla birlike çok yüksek dozların nörotoksik olduğu hayvan deneylerinde gösterilmiştir.

MAPS`in kurucusu Rick Doblin MDMA`in Ricaurte`yin yanlış araştırmalarına dayanılarak ileri sürülen ve abartılan zararlı etkilerinin taraflı olduğunu, saptırıldığını ve yasakçı siyasetleri desteklemede kullanıldığını savunmaktadır.

MAPS`in hedefi MDMA`yi beş yıl içinde psikoterapi destekli PTSD tedavisinde kullanılan reçeteli bir ilaç konumuna getirmektir. Bunun için 5 milyon dolarlık bir fon oluşturma çabaları devam etmektedir.

Kaynaklar

1."Ecstasy:The Complete Guide", Julie Holland, M.D, Park Street Yayıncılk, 2001

3."Ecstasy:The MDMA Story", Bruce Esiner, Ronin yayıncılık, 1989

4.http://www.newscientist.com/channel/health/mg19225754.800-ecstasy-as-a-brain-booster-for-parkinsons.html

5. http://www.maps.org

6.http://www.maps.org/w3pb/new/2006/2006_Freudenmann_22846_1.pdf

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

ekstazi Resimleri

Ekstazi
3 yıl önce

(MDMA) veya bilinen adlarıyla ekstazi, XTC, X, bir tür psikoaktif madde. Kimyasal formülü C11H15NO2 şeklindedir. Ekstazi genellikle üzerinde bir resim...

Ekstazi, Dehidrasyon, Seretonin, MAPS, PTSD, Alexander Shulgin, Stanislav Grof, ,
Vecd
3 yıl önce

Vecd, vecit ya da ekstaz, kimi sözlüklerde «ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu kendinden geçme ve coşkunluk hali» olarak tanımlanmakta olup, kişinin...

Orakl
3 yıl önce

yanıta verilen ad” olarak tanımlanır. Orakl merkezleri genellikle, durugörü, ekstaz, trans ve kehanet gibi psişik etkinliklerin ve kimi zaman inisiyatik eğitimlerin...

Orakl, Apollon, Didim, Durugörü, Efes, Hierapolis, Kahinlik, Kehanet, Klaros, Manteuma, Okültizm Portalı
Nöroteoloji
3 yıl önce

kaldıran algılamalar Ruhsal huşu Evrenle bir olma ve birleşme hali Kendinden geçme, ekstaz veya trans hali Aniden aydınlanma Tahrif edilmiş bilinç durumları...

Nöroteoloji, Bilim, Nörolojik, Subjektif, Taslak, Evrimsel, Ruhsallık
Duruişiti
3 yıl önce

hipnotik veya doğal uykuda, “uyku-uyanıklık arası” halinde ve izolman, ekstaz (vecd), trans gibi degajman halleri sırasında oluşabildiği gibi uyanıkken...

Duruişiti, Durugörü, Jan Dark, Metapsişik, Paranormal, Spiritüalizm, Spiritüalizm Portalı, Taslak
Değişik şuur halleri
3 yıl önce

aşırı uykusuzluk hali. Depresyon, yorgunluk vs. sonucundaki uyuşukluk hali. Ekstaz (vecd), coşku ya da aşırı olumlu heyecanlanma hali Histeri ya da aşırı olumsuz...

Değişik şuur halleri, Beyin dalgaları, Durugörü, Ekminezi, Elektroansefalograf, Hipnoz, Meditasyon, Mistik, Paranormal, Parapsikoloji, Rüya
Prince (müzisyen)
7 yıl önce

"spiritüel bir uyanış" anına bağlamıştır. Ancak bu "uyanış"ın aslında Ekstazi ile yaşanan kötü bir deneyimin sonucu olduğuna dair söylentiler vardır...

Korku
3 yıl önce

Cesaret Acımasızlık Merak Depresiflik Arzu Hayal kırıklığı İğrenme Şüphe Ekstaz Utanç Empati Coşku Kıskançlık Öfori Korku Bıkkınlık Haz Minnet Hırs Keder...

Fobi, Agorafobi, Algofobi, Anksiyete, Freud, Müslüman, Panik atak, Sosyal fobi, Xenofobi, Çarpıntı, İslam