Mansur 915de Kayravan yakınlarında bulunan "Rakada"'da o zaman Fatimi Sultanı ve halifesi olarak İfrikiyye'de hüküm süren Muhammed Kaim Amrullah'un oğlu olarak doğdu. Kuzey Afrika'da doğan ilk Fatımi imamı ve halifesidir. Babası hükümdar iken 943de batıdaki Harici Berberler Ebu Yezid komutası altında büyük bir isyan çıkardılar. İsyancılar birkaç hücumdan sonra Kayravan'ı ellerine geçirdiler ve devletin o zamanki başkenti olan Mehdiye'ye hücuma geçtiler. Babası Sultan Kaim bu hücuma karşı koyup Ziri Berberlerin desteğı ile Ebu Yezid ordusunu geri püskürttü. Fakat 845de Ebu Yezid geri kalan Tunus'u elinde bulundurmaktaydı. Fatimi güçleri toparlanıp Ebu Yezid isyancılarını bastırmak üzereydi; fakat Ebu Yezid yeni bir atakla Sus'u kuşattı. Fatımi Sultanı Kaim'in ordusu bu şehiri savunmakta idi. Fakat 18 Mayıs 946 günü Halife-Sultan Kaim (sonradan Mansur lakabıyla bilinecek olan) oğlu ve veliahtı Ebu Tahir İsmail'i ardıl tayin ederek öldü.
Ebu Yezid isyanını bastırma
Sus'u savunan orduya Halife-Sultan Kaim'in oğlu yeni Sultan Ebu Tahir İsmail (Mansur) tamamiyle idareyi eline alıncaya kadar bu ölüm haberi verilmedi. Kaim oğluna son nasihat olarak Ebu Yezid'e karşı gitmesini istemişti. Ebu Tahir İsmail (Mansur)'un Sultan olarak ilk hedefi Sus kuşatmasını kaldırmak için Ebu Yezid ordusuna hücum etmek oldu. Ebu Tahir İsmail (Mansur)'un şahsi komutasinda Fatimi ordusu bunda başarılı oldu, Ebu Yezid ordusuni Sus önünde yenip Kayravan'a doğru çekilmeye zorladi. Ebu Tahir İsmail (Mansur) "Sabta" yoluyla hücumuna devam edip 15 Ağustos 946da Ebu Yezid'i Kayravan yakınlarında bir daha büyük yenilgiye uğrattı ve Kayravan'ı tekrar Fatimiler adına geri aldı. Fakat Ebu Yezid dağlara kaçmaya muvaffak oldu. Bundan sonra Ebu Tahir İsmail (Mansur) Ebu Yezid ordusunu yakından takibe başladı. Halife Ebu Yezid'i dağlardaki mevkilerinde söküp atmayı başardı. "Tubna" adlı bir mevkide Ebu Yezid ordusunu mağlup edip Ebu Yezid'i çöllere doğru kaçırttı. Fakat çöllerde Halife ordusu Ebu Yezid'in izini kaybetti. Ocak 947de Ebu Yezid'in Masıla adlı bir kaleye hücum edeceği haberi alındı ve Halife ordusu ile geri döndü. Ebu Yezid bu mevkide yapılan çarpışmadan da mağlup çıktı. İsyancı Harici Berberlerin kendi arazileri olan Kıyan bölgesine "Kalaat Banı Hammad" adlı bir kaleyi tahkim edip bu kalede son savunma yapmaya karar verdi. 947de Ebu Tahir İsmail (Mansur) ve kendine destek sağlayan komutanı Berber asıllı Ziri bin Manad ile birlikte bu kaleye hücuma geçerek isyancıları büyük bir mağlubiyete uğrattı. Ebu Yezid ağır yaralı olarak yakalandı. Halife yaralı-esir Ebu Yezid'i başkenti Mehdiye'ye götürüp halka göstermek için yola çıktı ama çok geçmeden Ebu Yezid yaralarından öldü. Cesedi kazığa vurularak Mahdiye'de halka gösterildi. Bu başarılarından sonra o zamana kadar "Ebu Tahir İsmail" olarak bilinen Halife-Sultan "Mansur" ünvanını aldı. Ebu Yezid'in bir oğlu, Fazal, bu isyanı Avraş bölgesinde birkaç ay daha devam ettirdi . Sonunda 948de Fatımi komutanı "Batıt bin Ya'la bin Batı" tarafından bu isyan da bastırılıp Fazal esir olarak Mehdiye'ye getirildi. Ebu Yezid'in diğer oğulları İspanya'ya geçerek Kurtuba'daki Emevilere sığındılar. Zamanının tanınmış Arap tarihçisi Ali İbn el-Esir'in değerlendirmesine göre, "Mansur askeri faaliyetleri şahsen üzerine aldı ve Ebu Yezid'in fitnesine son vermeyi başardı. Eğer bu fitneyi kontrol altına almayı başaramasaydı büyük olasılıkla Fatımi devleti böyle bir yenilgiden sonra yaşamıyacaktı." Fakat sonunda galip gelmesine rağmen Ebu Yezid isyanı Fatımilere, Halife-Sultan Mansur'a büyük zararlara neden oldu. Halife-Sultan'ın "İmam" olarak kabul edildiği Şii İsmaili hareketi ve organizasyonu ise imamın bu isyanla meşgul olduğu için bir karışıklık içine boğuldu.
Mağrıb'de gelişmeler
Mağrıb'deki Berber kabileler Ebu Yezid isyanının bastırılmasında sonra yine de Fatimi devletine hoşnutsuzluklarını devam ettirdiler. Bunlar arasında Zeneta kabilesi başta idi. Daha Ebu Yezid isyanı ile uğraşılmakta iken merkezi Mağrıp'de (şimdi Cezayir) önemli kabile reisi olan Hamid Bazaltain Endülüs Emevilerine bağlı olduğunu ilan ederek Tahrat şehrini kuşatmaya koyulmuştu. Mansur şahsen ordusuyla bu isyanı uzun sürmeden bastırdı ve Mağrıp'deki Banu İfran kabilesi reisi Yala bin Mahmud'u o bölgeye vali tayin etti. Fakat Fatimi devleti için İfrikiyye çok büyük bir bölge idi ve isyankar Berberlere karşı hemen yanıt vermek kolay olmadığı açıktı. Bunun için Mansur tarafından eski bir prensip olarak merkez devlete bağlı babadan oğula geçecek emirler ile uzak bölgeleri idare sistemine dönüldü. Bu arada
Ebu Yezid isyanını bastırma
kta çok desteği olan Berber asıllı Ziri bin Manad (935-971) orta Mağrıb'e bu şekilde vali tayin edildi ve valilik merkezi "Ashir" oldu. Sonradan Mansur öldükten sonra ve Fatimiler Mısır'a yerleşince bu valinin oğulları ve torunları önce İfrikiye'de Ziriler vasal devleti olarak hüküm sürdüler ve sonra da bir kolu da Endülüs'te Zıriler devleti hükümdarları oldular.
Sicilya
Ebu Yezid isyanı ile uğraşmaktayken Mansur
Sicilya
idaresine pek ilgi duymamıştı. Ama Fatimilerin
Sicilya
valisi "İbni Ataf" pek pasif ve etkinsiz olmakla işim yaptı ve Fatimi merkezine birçok şikayete hedef oldu.
Bizans
lılar Fatimilerin
Sicilya
'da zayıflığından faydalanarak barış karşılığında Fatimilere ödemeyi kabul ettikleri yıllık tazminatı ödememeye karar verdiler.
Sicilya
halkı İbni Asaf'a karşı ayaklandı ve İbni Asaf ada da Fatimi merkezi Palermo eski kalesine sığındı. Fatimi idaresine karşı Palermo ve Ağrigento'da çıkan isyanlar dolayısıyla özellikle bu şehilerdeki halktan vergi toplanamadı ve Fatimi Tunus merkezine gönderilen vergi gelirleri gittikçe küçüldü. Bu gelişmeleri iyi karşılamayan Mansur adaya halkı kışkırtmıyacak ve merkezi Fatimi hükümetine sadık bir vali göndermeye karar verdi ve 942de Hasan bin Ali el-Kalbi adlı kişiyi
Sicilya
valisi tayin etti.
Sicilya
'da "Hasan bin Ali el-Kalbi" halk isyanlarına ve vergi ödememe protestolarına son vermeyi başardı ve adada asayişi tekrar kurdu.
Sicilya
'daki orduyu ve gemi filosunu güçlendirdi.
Bizans
Imparatoru bu gelişmelerden yakın haberdar olduğu için yıllık
Bizans
tazminatını yeniden
Sicilya
'ya ödemeye başladı. Sultan Mansur'un 952de ölümünden sonra Hasan bin Ali İfrikiyye'deki yeni başkent Mansuriye'ye döndü. Ama oğlu "Ahmed bin Hasan el-Kalbi" yeni
Sicilya
valisi olarak adada kaldı ve 953-969 arasında Siçlya valiliği yaptı. Bu babadan oğula geçen valilerin uygun tutumundan sonra
Sicilya
Fatimi valileri Kalbi ailesinden seçilmeye başlandı ve
Sicilya
Emirliği de Fatimilere vasal Kalbiler hükümdarlığına dönüştü.
Bizans
Arapların elinde olan Girit'de bulunan Arap korsanları devamlı
Bizans
lılar elinde bulunan Güney İtalya Calabria bölgesi kıyılarına hücumlara yapmaktaydı.
ıdaresine geçmesi için bir deniz seferi hazırlatmış ve 100 gemilik bir donanmayı Girit üzerine göndermişti ama bu sefer başarısı kalmıştı. 951de
Bizans
İmparatoru olan VII. Konstantin'in yeniden Fatimiler elindeki Kuzey Afrika ve
Sicilya
'ya karşi bir deniz seferine hazırladığı haberi Fatimilere ulaştı. Mansur Tunus'daki kendi donamasını "Faraj Sakali" adlı amirali ile İtalya'da
Bizans
sahillerine karşı hucuma gönderdi ve Fatimilerin
Sicilya
valisi "Hasan bin al-Kalbi"de kendi
Sicilya
donanmasıyla buna katıldı. Bu Fatimi filosu İtalya Calabria'da bulunan
Bizans
sahillerini vurdular. VII. Konstantin barışı sağlamak için Fatimi sarayına bir elçi heyeti gönderdi ve yıllık tazminat vermeyi kabul ederek Calabria sahillerinde barış sağlamayı başardı. Zamnimizda İtalya'nın Reggio Calabria şehrinde yapılan kazılarda bulunan bir cami kalıntısının bu Fatimi deniz seferinden dönen donanmanın yaptırdığı bir yapı olduğu iddia edilmektedir.
Diğer icraatı ve ölümü
947de Mansur Kayravan'ın güneybatısında, şehre pek fazla uzak olmayan bir mevkide yeni bir başkent kurdurmaya başladı. Fatımi başkenti Mahdiye'den "Mansuriye" adı verilen bu yeni şehire nakledildi. Mansur 952de öldü ve yerine oğlu Ebu Fatımi "imamı" ve halifesi oldu. Kaynaklar * Bu maddenini yazılmasında İngilizce Wikipedia "Ismail_al-Mansur" ve Fransizca Wikipedia "Al-Mansur (Fatimide)" maddelerinden yararlanılmıştır.