|harita =
|harita boyut =|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 884 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0288 |posta kodu = 39400 |bölge = Marmara |il = Kırklareli |ilçe = Vize
|Köy Muhtarı =Ramadan Duman
|websitesi = [2]
Kızılağaç, Kırklareli ilinin Vize ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihi
Köyün eski adı YATROZ - YATROS (Kayalık) `dur 1293(Miladi 1878) Osmanlı-Rus harbinde Şipka (SHIPKA " bölge Pomakçasında kuru ot demektir) geçidi savaşından sonra direnen 4 milyona yakın silahsız pomağın Rus ve Romen orduları tarafından katledildiği kalanların çok dağınık bir şekilde buraya geldiği anlatılmaktadır. Kızılagaç adı Papuç deresi kenarlarında bolca yetişen kızılağaç ağacından gelmektedir. Köyün ilk sakinleri Bölgede yaşayan Rum`lar iken 1878 savaşında Plevne ve Shipka Geçidi savaşlarında yenilen Osmanlı Ordusunun dağılması ve Müslüman Pomak Türklerinin katledilmesine çok fazla direnemeyerek Avrupa ve Türkiye`nin pek çok bölgesine dağılmaya başlayan Pomaklardan dönemin imamı olan Ahmed Behzad efendinin Taliga adı verilen ve atların çektiği bir kağnı ile Anadoluya hareket ettiği, Yollarda karşılaştığı yetim Pomak çocuklarını da toplayarak önce Balkaya köyüne yerleştiği ve buradan da boşaltılmış bir Rum köyü oyan YATROZ`a geldiği anlatılmaktadır. Hacı Ahmed Behzat Efendi göçü esnasında elinde bulundurduğu Pomakça olarak yazılmış, mektubat, hatırat, malumat gibi kitaplar ile 1 adet kurum ile yazılmış elyazması Kur`an-ı Kerim i de kurtarabilmiş ve bunları ölene dek muhafaza etmiştir. Milli mücadele, Cumhuriyetin ilk yılları ve Milli Şef dönemlerinde ülkedeki büyük modernleşme hamleleri sırasında Halkevleri yoluyla yapılan islamdan uzaklaştırma furyasında mücadele etmiş, Türkçe ezan okunmasına karşı çıkmıştır. Türkçe ezan konusunda nakledilen hatırası şöyledir." Türkçe ezan hususunda -Kırmızı Paçalı olarak tabir ettiği zabitlerin- atları ile gelerek ezanın -Tanrı Uludur- şeklinde okunacağı tebliğ edilir. Jandarma eziyeti ve sol görüş baskısı öyle fazladır ki ikindi vakti çıkar ve başlar "Tanrı Uludur" demeye, Bu esnada küçük bir çoçuk bunu oyun sanır ve başlar aşağıdan "Tanrı Tanrı Anana... gibi sinkaf etmeye,"O anda tövbe ettim der" Ahmed Behzad Efendi ve canımı da alsalar ben bu emre karşı çıkarım. Zira Bu apacık bir din düşmanlığıdır.Sabih bir çocuk bile böyle anladığına göre. Tabi Halkevi müdavimi muhacirler önce döver sonra Jandarmaya teslim ederler onu. Yapılan işkenceler burada anlatılamaz. İmamlık dışındaki zanaatı marangozluk olan Hacı Ahmed Behzad Efendi en son Ali Rıza ARDAL`ın oturduğu Rum evine yerleşmiş, evin hemen yanında Camii ve evninin inşaatını yapmıştır. Aynı köyde değirmencilikle geçinmiştir.Daha sonra aynı bölgeye göç eden ve eşini savaşta kaybetmiş olan 2 çocuklu Hatice hanımla evlenmiş, bu evliliğinden 4 çocuğu olmuştur. Hacı Ahmed Behzad Efendi`nin ömrünün son anlarına kadar Pomak-İslam geleneklerini yaşatma mücadalasi vermiş. Pek çok haksızlığa ve zulme uğrayarak tırnakları sökülmüş, bir gözü çingene olarak bilinen iki uçlu kızdırılmış maşa ile kör edilmiş ve 1950 li yıllarda hakkın rahmetine kavuşmuştur. Mezarının halen köy kabristanında olduğu öğrenilmiştir.HASAT TABURU: Gazi Osman Paşa`nın Lofçanın kaybından sonra Plevne savunması için görevlendirilmesi ve 3 kez Rus ve Romen Ordularının hücumlarını geri püskürtmesi esnasında destan yazan HASAT TABURU yine SHIPKA bölgesi pomaklarından kurulu bir taburdur. Kılıç kullanmakta usta olan bu taburun erleri herhangi bir düşman koluna hücum ettiğinde adeta orakla buğday biçer gibi düşman kolunu yok eder ve şehre geri dönerdi. Bu taburun erlerinden pek çoğu Hacı Ahmed Behzad Efendinin talebelerindendir. Plevne halkı aylar süren kuşatmanın ardından Osman Paşa`ya verdikleri desteği anlatır ve Sofya`ya doğru yapılacak yarma harekatında Osmanlı Ordusu ile birlikte hareket etmek niyetlerini bildirirler. Paşa bunun fayda vermeyeceğini , askeri yavaşlatacağını söyler. 50 Bin kişilik ordunun peşeni 200 Bin pomak takılır. Tuna nehri geçilemeden ordu 5Bin kişi zayiat verir. Paşa bacağından yaralanır. Cephane bittiği için Ruslara teslim olurlar. Asıl acı bundansonra başlar. Milyonlarca Pomak katledilir. Esir ordu Moskovaya varana kadar 30 Bin zayiat daha verir ve bunların ancak 3 Bini esir mübadelesinde evlerine dönebilmiştir. Ne 47 Bin kişilik şehit, ne milyonlarca Pomak bir daha evlerine dönemezler. Ahmed Behzat Efendi bunu çok acı bir şekilde beyitlere dökmüştür.
Kültür
Köy bir Pomak Köyüdür. Köyün Deliorman Pomaklarının gelenekleri ile aynı gelenekleri taşıdığı bilinmektedir. Savaşçı bir millet olan Pomaklar çok dindar olmakla birlikte aynı dönemde göç eden diğer muhacirlerle birlikte islamdan uzaklaştıkları ve Halkevleri döneminde göreneklerinin yozlaştığı bilinmektedir. En önemli yemekleri Pomak Pidesi, Kaçamak, Klapanik (Otlu mısır ekmeği) dir. Köyün ilk imamı Hacı Ahmed Behzad efendidir. Lakabı Hacı Bego olan Ahmed Behzad Efendi 1950 li yıllarda vefat etmiş olup, topraktan yapma evi halen camiinin yanında ve boş olarak durmaktadır. Ahmed Behzat efendinin oğullarından köyünde yaşayan bulunmamaktadır. Ancak torunları köyünden ayrılmakla birlikte Pomak-İslam geleneklerini yaşatmaktadır.
Doğa ile barışık ve dağlı bir halk olan Şipka Bölgesi Pamoklarının ev aletlerinden oyuncaklarına kadar her şeyi doğadan sağlanmaktadır. Kayın ağacının kabuğundan yapılan ilkel zurna (TAROLA), Tavşan elmasından yapılan ilaç antibiyotik Bizilak, Sirke ve sarımsakla yapılan saçkıran ilacı, Pren süpürgesi, Zenlika süslemesi bunlara birkaç örnektir.
Düğünleri 3 gün 3 gece sürmektedir. Davul zurna ile yapılan düğünler hakkında folklorik kültürleri olmadığı iddia edilse bile peresayna adı verilen ve sıra halinde oynanan oyunları olduğu bilinmektedir. Osmanlı genel Türk Karekteristiğine uygun haremlik-selamlık şeklinde ve yemekli olarak yapılmaktadır. Düğünlerde kurban edilecek koç kınalanır, gelin gibi süslenir,boynuzlarına elma takılır. Kına kurban olmak anlayışını, gelin süslemesi gelini, elma Türklüğü simgeler. Gelin ve damat düğünün son gecesi birbirini ilk nikahta görür. İmam nikahının ardından 2 rekat namaz kılınır. İki bardak bal şerbeti kapının eşiğine konur. Bu şerbetler gerdeğe girecek olan gelin ve damat tarafından ayakla dökülerek evliliğin şerbet tadında olması için dua edilir ve düğün sonlanır.
Genelde çobanların bildiği ve bu gün yok olma tehlikesindeki bir tür satranç olan Dızık oyunu dikkate değer bir kültür örneğidir. Birkaç avuç içi büyüklüğündeki çukur ve renkli çakıl taşları ile oynanan Dızıkta esas amaç koyunları temsil eden taşların kurtları temsil eden taşlardan ve hamlelerden korunmasıdır.
Kocakarı ilaçları kültüründe ise 40 yıllık sirke ve sarımsak ile saç kıran hastalığının tedavi edildiği bilinmektedir. Bu gün saçkıran solüsyonlarının aynı içerikleri taşıdığı göz önüne alındığında Osmanlı dönemi tıp ilminin halk arasında yaygın olarak bilindiği görülebilir.
BOJANKA `da Pomaklara has bir yemektir. Bildiğimiz gelincik bitkisinin henüz orta sürgün vermeden toplanması ve ıspanak gibi pişirilerek yoğurtla servislenmesiyle yapılan bir yemek türüdür.
KLAPANİK, Mısır ekmeği, bir kısım yabani otlar (Labada, Isırgan, Bojanka vb.) ile pişirilen mısır ekmeğinin baharatlı et suyu ile nemlendirilmesi ile yapılan bir yemektir.
KAÇAMAK, Kavrulmuş mısır unundan yapılan ve ıslatılarak çiğ köfte gibi sıkılan mısır bulamaçının pekmeze banılarak yenmesi suretiyle tüketilen bir tatlıdır.
POMAK PİDESİ, Etli, Patatesli, yenilebilir otlar ve baharat ile hazırlanan iç malzemenin yine elde açılmış mayalı ve kalın yufkalara dev bir açma gibi sarılması ve üzerine boş bir yufka serilerek dışının sertleşmesinin önlenmesi suretiyle pişirilen yağı az , yumuşak ve beyaz görünümlü bir börek türüdür.
PESNA KÜLTÜRÜ ; Pomakların bir diğer adı pesna`dır. Pesna ile pomaklar tarihi olayları, hikayelerini ve hicivlerini anlatırlar. Pesna adeta bir destan, bir öykü ve bir tarih kitabı gibidir. Bir örnek olarak Enver Paşa`ya yakılan pesna söyledir. " Erver Hoca, Enver Hoca - Sattı Türk toprağını- Enver Hoca , Enver Hoca - Yaktı Türk Evladını "
PEÇKA: Topraktan yapılma kuzine sobadır. Kuzine sobaların ilk mucidi de Pomaklar olduğu iddia edilir.(Lazca`da Pileka)
KESNA : Kopuz- Şelpe düzeni çalınan 3 telli bir bağlama türüdür.
ŞUTA: Boynuzsuz bir dağ keçisi türüdür. Yünü Tiftik keçisi gibi yumuşaktır,kilim ve Çoban Kebesi dokumasında kullanılır.
Küllümeke; Çukurova ağzında MEKE mısır anlamına gelir, Küllü meke ise pomaklarda meşe odunu külü ile dış kabuğu soyulan ıslak mısırın haşlanması ile yapılan bir tür çerezdir.
Coğrafya
Kırklareli iline 77 km, Vize ilçesine 21 km uzaklıktadır.İklim
Köyün iklimi, Trakya Karasal iklimi etki alanı içerisindedir.Nüfus
|-
Yıllara göre köy nüfus verileri | |||
---|---|---|---|
2007 | |||
2000 | 884 | 1997 | - |
Ekonomi
Köyün ekonomisi orman , tahıl tarımı ve küçükbaş (dağ keçisi) hayvancılığa dayalıdır.Dağ keçisi yetiştiriciliği köyün içerisinden ziyade dağlarda KOŞARA adı verilen ağıllarda yapılmaktadır.Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Ramadan DUMAN
1999 - Hasan KURT
1994 - Celal SEZEN
1989 - Arif MERGEN
1984 - Arif MERGEN
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi I. Özal Hükümeti döneminde Koruluk bölgesinden getirilerek yapılmıştır, ancak kanalizasyon şebekesi köyün bir kısmında vardır. Köyde ilk Pomak yerleşiminde kurulmuş iki adet ağaç yalaklı çeşme mevcuttur. Bunların adı Tırpanka ve Martinka`dır. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır.Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.NOT: Bilgiler Merhum Hacı Ahmed Benzad Efendinin torunlarından birine emanet olarak bırakılan bir el yazmazı Kur`an ve bu kitabın içinde bulunan Ahmet Behzad Efendi Hatıratından derlenmiştir. Belgeler ve bulunduğu arşiv güvenlik sebebiyle açıklanmamaktadır.
Linkler
köy-taslak Vize belde ve köyleri