1. Safevi lideri Şah İsmail Doğu Anadolu'da yaşayan Türkmen Beylerine, Safevilere bağlı kalmaları koşulu ile, yaşadıkları bölgelerin kontrolünü vermeyi vaad etmiştir. Oysa Osmanlı Devleti Fatih Sultan Mehmet yönetimi döneminden başlayarak Türkmenlerin başına Enderun Mektebinden yetişen yöneticileri atamışlardır. Ayrıca Osmanlı Devleti yıkılana değin Türkmenleri göçebelikten vazgeçmeye ve toprağa yerleşmeye zorlamıştır. Buna karşılık Osmanlılar Kürtleri bu uygulamanın dışında tutmuştur. 1516'da yapılan Çaldıran Savaşı'nda Doğu Anadolu'daki Hanefi Türkmenlerin ve Alevi Türkmenlerin Safevilerin tarafını tutmasının, Kürtlerin ise Osmanlı'nın tarafını tutmasının ana nedeni budur. Bu Savaş'ta Safeviler yenildikten sonra Doğu Anadolu'yu terk etmeyen Türkmen Aşiretlerinin önemli bir kısmı Osmanlı'nın Türkmenlere yönelik söz konusu uygulamasının dışında kalmak için kendisini Kürt olarak nitelendirmeye başlamıştır.
2. Zaten Paganist dinleri bırakarak Semavi Dinlere inanmaya başlayan hiçbir topluluk bir daha kolaylıkla din ya da mezhep değiştirmemektedir. (Örneğin aynı şekilde paganist dinlerini bırakıp ilkin Ortadoks Hristiyanlığa geçen bazı Türkmenler (Karamanlılar) de 1923 mübadelesine kadar Müslümanlar arasında yaşamalarına rağmen başka dine ya da mezhebe geçmemişlerdir. Oysa toplulukların etnik bilinçleri kolaylıkla değişebilmektedir. Bu durumun gerek Anadolu'da gerekse dünyada bir çok örneği vardır.) Bu yüzden başlangıçta neredeyse tamamı Şafii olan Kürtlerin mezhep değiştirmiş olma ihtimali pek azdır. Üstelik Kürtler, Türkmenlerden çok daha önce Müslüman olmuşlardır. Dolayısıyla Kürtlerin Hanefi ya da Alevi Türkmenlerle karşılaşıp Paganist dinlerden Hanefiliğe ya da Aleviliğe geçme ihtimalleri bulunmamaktadır. Diğer yandan Hanefilik Anadolu'da Türkmenler arasında yaygındır. Bütün bunlar dolayısıyla günümüzde Hanefi mezhebine inanan Kürtlerin bir kaç kuşak öncesinde Türkmen olma ihtimali çok yüksektir.
3. Osmanlı Devletinin Hanefi Türkmenlere yaptığı zorlamalar Alevi Türkmenler üzerinde daha şiddetli biçimde gerçekleşmiştir. Bu çerçevede Alevi Türkmenlerin bir kısmı da Kürtleşmiş ve buna karşılık mezheplerini korumuşlardır. Nitekim, günümüzde kendilerini Kürt veya Zaza olarak nitelendiren Alevilerin ibadetlerindeki Gülbangların hemen hemen tamamının Türkmence olması, bu durumun en önemli göstergelerinden birisidir.