|harita =
|harita boyut =|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 596 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0344 |posta kodu = 46500 |bölge = Akdeniz |il = Kahramanmaraş |ilçe = Afşin
|Köy Muhtarı =Yaşar Yılmaz
|websitesi = [2]
Kuşkayası, Kahramanmaraş ilinin Afşin ilçesine bağlı bir köydür.
KUŞKAYASI KÖYÜNÜN TARİHÇESİ
Köyün tarihçesi: Köyün kuruluşu Osmanlı-Rusya savaşına dayanmaktadır.1877-1878 Osmanlı-Rusya savaşından sonra(93)harbi Muş ve Ardahan dolaylarından göç edenler bugünkü köyün bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Köyün adını köyün karşısındaki tepenin üzerinde bulunan küçük bir mağarada yaşayan kuşlardan almıştır.Köyün kurulduğu yıllarda söz konusu yerlerde çok kuş olduğundan köye kuşkayası köyü adı verilmiştir.
Köy güney batısından Afşin ilçesi,Kuzey Batısından İğdemllik köyü ,kuzeyinde Çoğulhan kasabası doğusunda Elbistan ilçesine bağlı Karahöyük köyü ile komşudur. Hurman çayı köyün otlak, harman yeri, spor sahası ve dinlenme yeri gibi çok amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Köy 120 hane olup,
Devlet İstatistik Enstütüsünün verilerine göre nüfusun 1990 sayımında 696, 1997 nüfus sayımında ise 546 olduğu gözükmektedir. Bu durum kırsal alandan, kentsel alana doğru göç olgusunun olduğunu göstermektedir. Göçler daha çok Adana, Hatay, Mersin, İstanbul illerine yapılmaktadır. Karsal iklimin hakim olduğu köyde, yazları sıcak ve kurak kışları soğuk, yağmur ve kar yağışlı geçmektedir. Yakacak olarak hurman çayı çevresinde yetiştirilen söğüt ve kavak ağaçları ile, Afşin ve Elbistan kömür havzasından çıkarılan düşük kalorili kömür kullanılmaktadır. Köyün en önemli geçim kaynağı ilk yıllarda hayvancılık ve tarımdır. Ancak son zamanlarda küçük baş hayvancılık kalkmış yerini besiciliğe bırakmıştır. Köyün hemen 4 km üstünde kurulan Afşin-Elbistan termik santırali köyü maddi manevi açıdan etkilemiştir. Termik kurulmadan önce köyde nohut, fasülye gibi baklagiller yetişirken şimdi hava kirliliği yüzünden şuanda yetişmemektedir. Bağda aynı şekilde bunlardan nasibini almıştır.
KÖYÜMÜZÜN YAŞAMI
Kuşkayası köyü Afşin ilçesinin köyleri içinde en güzel olan köylerden biridir. Yeşillik alanın çok olmasıyla baharda piknik yapmak için vazgeçilmez ve bulunmaz yerlerdendir. Özellikle köyün içinden geçen ve adına şarkılar, türküler yakılan hurman çayının bulunması köye başka bir güzellik katmıştır. Yörenin sanatçılarından Mahsuni Şerif köyümüzde kalıp köyümüz ve Hurman çayı adına türküler yazmıştır. Hurman çayında köylü balık yakalayarak balık tutma ve yeme zevkinden mahrum kalmamıştır. İlk zamanlarda Hurmandan su içilecek kadar temiz olması, Hurmanın çok temiz olduğunu gösterirken, gittikçe pis suların Hurmana akması Hurmanın o güzelim suyunu kirletmiştir. Ama yinede köyümüze ayrı bir güzellik katmıştır. Hurmanın kenarında köy halkı bostanlık yapmış ve yazın yiyeceği sebze ve meyvesini çıkarmaktadır.
Köy halkı:
3. ayda pancarını 4. ayda ise güneyik(çerezlik çekirdek)ekmektedir. 11.ayda buğday ekerek geçimlerini sağlamaktadır.
Köylümüz 6 ay çalışıp 6 ay yatar. Dinlenmenin 6. ayının sonunda yoğun bir iş temposuna girer. 6 Ay motorların sesi kesilir 6. ayın sonunda motorların sesi açılır ve karınca gibi yaşlısı genci çalışma temposuna girer.
Düğünlerini bile hasat sonlarına ayarlarlar. Düğünlerden daha sonra bahsedeceğiz.
Köy halkı binbir emekle çıkardığı çekirdeği ilk zamanlarda yok pahasına satmak zorundadır. Durumu iyi olanlar mahsüllerini depolara koyarak daha sonraki zamanlarda satarak kar elde etmektedir. Belkide şuanda çıtlattığınız çekirdekler Kuşkayası köyünün çekirdekleridir. İnanın o mahsüllerin topraktan çıkıp harman yerine gelip satmaya hazır hale gelene kadarki verilen emeği görseniz dersiniz ki; "Bu halk bu topraktan ürün değil altın çıkarmaya çalışıyor" dersiniz. Görmeden anlamak çok zor.
Hurmanın kenarındaki yeşil alana tarladan getirilen çekirdekler buralara serilerek kurumaya bırakılır. Günde üç defa ters çevirme işlemi yapılır. Bu işlem çekirdek kuruyup biçere verilecek hale gelene kadar devam eder. Çadırlar kurulur. Ta ki satılana kadar harman yerinde yatılır kalkılır. Yemekler harmanda yenir içilir. Akşam olunca bir yere toplanılır ve burada gecenin ikisi üçüne kadar sohbet edilir ki bu sohbetlere doyum olmaz. Çekirdek kuruduktan sonra biçere verme işlemine sıra gelir. Harmana serilmiş olan çekirdekler (el emeği göz nuru olan altınlar) tek tek tırnak vurularak toplanır. Toz bile kondurmamaya çalışılır ki çekirdek ne kadar beyaz, parlak çıkarsa o kadar çok fazla para eder. Biçere verildikten sonra sıra altınlarını bozdurma sırsına gelir. Çiftci satmak zorundadır. Çünkü bunları satarak oğlunun ve kızının çeyiz parasını ödeyecektir. Bunu bilen bazı esnaflar köylümün binbir emekle çıkardığı çekirdeğini ucuza almak istemektedir. Mesela bu yılın başında çekirdek bir milyon gibi düşük bir fiyata giderken şuanda bir milyon 750 bin Tl’ye gitmektedir. Aradaki farkı hesapladığınızda çok büyük bir fark çıkmaktadır. Bu işle uğraşan tüccarlarımızı köyümüze bekleriz.
Aynı şekilde pancarı düşündüğünüzde hatta pancar işinin çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Köylü bu emeklerle geçimini sağlamaktadırlar. Burada her şey pancar veya çekirdek veresiye alınır. Mahsüllerden alınan paralarla borçlar kapatılır. İlk zamanlarda köyden dışarıya kız alıp vermedikleri için köyün tarlası 17 bin dönüm civarında olduğu söyleniyor. Bu şekilde tarlalarda azalma olmuş. Köyden kente göç olduğu için köydeki hisselerini köy dışındakilere satarak köyün içinde köy dışındakilerin de tarlaları bulunmaktadır. Şuanda köyün 7 bin dönüm arazinin ancak kaldığı söyleniyor.
İKLİM
Burada kışları çok fazla olmamakla birlikte kar düşer. Karında yağması lazım ki o yıl bereketli olsun. Kar, yağmur demek bereket demek.
1980 da kar ve yağmur o kadar çok yağmış ki Hurmanın kenarındaki evleri sel almış. İki gün aralıksız yağmur yağdığı söyleniyor. Devlet de yardım amacıyla köyün kuzey tarafında konut evleri yapmış ve buraya selde evleri yıkılanları buraya yerleştirmiş ve buraları köylüye vermiş. 2000 yılında ise tam tersi olmuş koca Hurman kurumuş. O yıl ekilen ürünlerden verim alınamamış. Hurmandaki canlılar bile susuzluktan yaşayamamışlar.
1980 yılında Hurmanda evleri yıkılanlar: H.Mehmet Durna, Seyit Sezer, Şükrü Kurt, İsmet Kılınç, Zekeriya Sezer, Ömer Çetinkaya, H.Aslan Sönmez, Halil, Yazın çok serin olduğu için il dışına çıkanlar yazın buraya gelerek sıcaktan kurtuluyorlar.
DÜÄÜNLER
Öncelikle kız istendikten sonra tatlı yenir. Tatlı yeme işi aileler arasında olur. Daha sonra nişan yapılır. Nişanda takılar takılır. Kim ne takarsa takılan yazılır. Daha sonra aynı takılanı karşı tarafa takarlar. Bu bir türlü yardımlaşma yani ödünç verme diyorlar. Düğünler Cuma öğleden sonra başlar. Davullar çalınır, halaylar çekilir. Cumartesi düğüne devam edilir. Akşam kına yapılır. Kız tarafından kızın eşyaları (çeyiz deniyor) bugün getirilir.
Pazar günü ise sabah yemekler yenir halaylar çekilir. Saat 10 gibi arabalarla gelin almaya gidilir.
Gelin getirildikten sonra içeriye girmeden önce oğlanın babası ve annesi kıza indirtmelik (gelinin eve girmesi için) bir şeyler vermesi gerekir, yoksa gelin eve girmez.
Gelin eve girdikten sonra düğün sona erer. Köyde örf ve adetlerine halen güncelliğini korumaktadır.
EÄİTİM
Köyde 1954 yılında açınla bir ilköğretim okulu bulunmaktadır. Okulda beş öğretmen bulunmaktadır. 160 öğrenci sayısı ile o zamanlarda nüfusunun da kalabalık olduğu anlaşılıyor. 6. 7. 8. sınıflar Höyüklü ilköğretim okuluna devam etmektedir. köyde okuma-yazma oranı çok düşük, ortaöğretime ve yüksek öğretime devam eden öğrenci sayısı yok denecek kadar azdır.
Köyde 1954`te bir sağlık evi mevcut olup, sağlık personeli olarak köyde bir ebe görev yapmış.
Şuanda nüfusun az olmasıyla sağlık personeli çalışmıyor.
Okul 1964 yılında yapıldığı için okula gelen öğretmenlerin desteğiyle okul ayakta kalabiliyor. Ancak eski bina olduğu için nekadar tamir yapılsada bir taraflardan patlak veriyor. Boya yapıla yapıla boya vurulacak yer kalmamış. 17/09/2001 yılında köye gelen Necati Şevik ve Selçuk Gözüküçük, muhtar Hitler Şimşek ve köylülerle birlikte kollar sıvanarak işe başlandı.
İlk olarak kurban derilerinin toplanmasıyla işe başlandı. Toplanan deri parasıyla çok kötü olan okulun tabanından başlandı. Tabanı mermer yapıldı. Buğday çıkarıldıktan sonra köyden 5 ton civarında buğday toplandı, bununla da kalmadı okulun tabanı ve tavanı boyandı. 3 ton civarındada çekirdek toplandı.
Bunlardan gelen paralarla tuvalet yeniden yapıldı. Fayanslarla yapılarak pırıl pırıl oldu. Çocuklar tuvaletten sonra sabunla ellerini yıkayarak temizlik alışkanlığını kazanmış oldular.
Sınıfın biri kütüphane haline getirildi. Kütüphaneye yardımseverlerin sayesinde kitap getirildi. İki kitaplık oluşturuldu. Şuanda isteyenler gelip kütüphaneden kitap alıp okuyabilmektedir. Buraya 5 tanede bilgisayar alındı ve öğrenciler bilgisayara kavuştu. Şuanda öğrenciler bilgisayar dersi görmektedir.
2002 yılanda biraz geç te olsa eğitime farklı bir şekilde başlandı. Köylünün bukadar çok destek yapması diğer köylüleri şaşırttı ve tebrik ettiler.
Muhtar Hilter Şimşek`in maddi ve manevi desteği çok oldu. Yardımlarından dolayı teşekkürler, Allah razı olsun.
Bu şekilde yardımlarını esirgemeyerek desteklerini vermeye devam ederlerse eğitim ve öğretim bir hayli yol alacak ve almaya devam edecek.
Kültür
DÜÄÜNLER
Öncelikle kız istendikten sonra tatlı yenir. Tatlı yeme işi aileler arasında olur. Daha sonra nişan yapılır. Nişanda takılar takılır. Kim ne takarsa takılan yazılır. Daha sonra aynı takılanı karşı tarafa takarlar. Bu bir türlü yardımlaşma yani ödünç verme diyorlar. Düğünler Cuma öğleden sonra başlar. Davullar çalınır, halaylar çekilir. Cumartesi düğüne devam edilir. Akşam kına yapılır. Kız tarafından kızın eşyaları (çeyiz deniyor) bugün getirilir.
Pazar günü ise sabah yemekler yenir halaylar çekilir. Saat 10 gibi arabalarla gelin almaya gidilir.
Gelin getirildikten sonra içeriye girmeden önce oğlanın babası ve annesi kıza indirtmelik (gelinin eve girmesi için) bir şeyler vermesi gerekir, yoksa gelin eve girmez.
Gelin eve girdikten sonra düğün sona erer. Köyde örf ve adetlerine halen güncelliğini korumaktadır.
Coğrafya
Kahramanmaraş iline 163 km, Afşin ilçesine 13 km uzaklıktadır.İklim
Köyün iklimi, Akdeniz iklimi etki alanı içerisindedir.Nüfus
|-
Yıllara göre köy nüfus verileri | |||
---|---|---|---|
2007 | |||
2000 | 596 | 1997 | 601 |
Ekonomi
KÖYÜMÜZÜN YAŞAMI
Kuşkayası köyü Afşin ilçesinin köyleri içinde en güzel olan köylerden biridir. Yeşillik alanın çok olmasıyla baharda piknik yapmak için vazgeçilmez ve bulunmaz yerlerdendir. Özellikle köyün içinden geçen ve adına şarkılar, türküler yakılan hurman çayının bulunması köye başka bir güzellik katmıştır. Yörenin sanatçılarından Mahsuni Şerif köyümüzde kalıp köyümüz ve Hurman çayı adına türküler yazmıştır. Hurman çayında köylü balık yakalayarak balık tutma ve yeme zevkinden mahrum kalmamıştır. İlk zamanlarda Hurmandan su içilecek kadar temiz olması, Hurmanın çok temiz olduğunu gösterirken, gittikçe pis suların Hurmana akması Hurmanın o güzelim suyunu kirletmiştir. Ama yinede köyümüze ayrı bir güzellik katmıştır. Hurmanın kenarında köy halkı bostanlık yapmış ve yazın yiyeceği sebze ve meyvesini çıkarmaktadır.
Köy halkı:
3. ayda pancarını 4. ayda ise güneyik(çerezlik çekirdek)ekmektedir. 11.ayda buğday ekerek geçimlerini sağlamaktadır.
Köylümüz 6 ay çalışıp 6 ay yatar. Dinlenmenin 6. ayının sonunda yoğun bir iş temposuna girer. 6 Ay motorların sesi kesilir 6. ayın sonunda motorların sesi açılır ve karınca gibi yaşlısı genci çalışma temposuna girer.
Düğünlerini bile hasat sonlarına ayarlarlar. Düğünlerden daha sonra bahsedeceğiz.
Köy halkı binbir emekle çıkardığı çekirdeği ilk zamanlarda yok pahasına satmak zorundadır. Durumu iyi olanlar mahsüllerini depolara koyarak daha sonraki zamanlarda satarak kar elde etmektedir. Belkide şuanda çıtlattığınız çekirdekler Kuşkayası köyünün çekirdekleridir. İnanın o mahsüllerin topraktan çıkıp harman yerine gelip satmaya hazır hale gelene kadarki verilen emeği görseniz dersiniz ki; "Bu halk bu topraktan ürün değil altın çıkarmaya çalışıyor" dersiniz. Görmeden anlamak çok zor.
Hurmanın kenarındaki yeşil alana tarladan getirilen çekirdekler buralara serilerek kurumaya bırakılır. Günde üç defa ters çevirme işlemi yapılır. Bu işlem çekirdek kuruyup biçere verilecek hale gelene kadar devam eder. Çadırlar kurulur. Ta ki satılana kadar harman yerinde yatılır kalkılır. Yemekler harmanda yenir içilir. Akşam olunca bir yere toplanılır ve burada gecenin ikisi üçüne kadar sohbet edilir ki bu sohbetlere doyum olmaz. Çekirdek kuruduktan sonra biçere verme işlemine sıra gelir. Harmana serilmiş olan çekirdekler (el emeği göz nuru olan altınlar) tek tek tırnak vurularak toplanır. Toz bile kondurmamaya çalışılır ki çekirdek ne kadar beyaz, parlak çıkarsa o kadar çok fazla para eder. Biçere verildikten sonra sıra altınlarını bozdurma sırsına gelir. Çiftci satmak zorundadır. Çünkü bunları satarak oğlunun ve kızının çeyiz parasını ödeyecektir. Bunu bilen bazı esnaflar köylümün binbir emekle çıkardığı çekirdeğini ucuza almak istemektedir. Mesela bu yılın başında çekirdek bir milyon gibi düşük bir fiyata giderken şuanda bir milyon 750 bin Tl’ye gitmektedir. Aradaki farkı hesapladığınızda çok büyük bir fark çıkmaktadır. Bu işle uğraşan tüccarlarımızı köyümüze bekleriz.
Aynı şekilde pancarı düşündüğünüzde hatta pancar işinin çok daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Köylü bu emeklerle geçimini sağlamaktadırlar. Burada her şey pancar veya çekirdek veresiye alınır. Mahsüllerden alınan paralarla borçlar kapatılır. İlk zamanlarda köyden dışarıya kız alıp vermedikleri için köyün tarlası 17 bin dönüm civarında olduğu söyleniyor. Bu şekilde tarlalarda azalma olmuş. Köyden kente göç olduğu için köydeki hisselerini köy dışındakilere satarak köyün içinde köy dışındakilerin de tarlaları bulunmaktadır. Şuanda köyün 7 bin dönüm arazinin ancak kaldığı söyleniyor.
Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
bgcolor="#aaaaaa" bgcolor="#dddddd" bgcolor="#dddddd" bgcolor="#dddddd" bgcolor="#dddddd" bgcolor="#dddddd"
Seçim Yılı | Muhtar |
2004 | Yaşar Yılmaz |
1999 | Hilter Şimşek |
1994 | Yaşar Yılmaz |
1989 | Şahin Şahin |
1984 | Şahin Şahin |