Bu sırada Viyana’da Çeliğin Sesi ve Karl Liebnecht işçi korolarını yönetti. 1925’ta Viyana Sanat Ödülü’nü kazandı. Bu yıllarda sanat görüşünde bir değişim yaşandı ve sosyal ve politik konuları işlemeye başladı. 1926 yılında Almanya Komünist Partisi’ne üye olan Eisler bu tarihten sonraçalışmalarında Brecht ile işbirliğine gitti. Başta Ana(1930) ve Shweik İkinci Dünya Savaşı’nda olmak üzere pek çok Brecht oyununa müzik yazdı.
Bu işbirliği Weimar Cumhuriyeti’ndeki politik kargaşaya protest şarkılar yoluyla dahil oldu. Örneğin Dayanışma Şarkısı o yıllarda Avrupa’daki kitle gösterilerinin gözde şarkısı haline geldi. 1933’de iki sanatçının eserlerinin Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi Partisi tarafından yasaklanmasıyla ikili nazi karşıtı faaliyetlerini ABD’de sürdürdü.
1931’de Berlin’de “Müzikte Diyalektik Materyalizm” adlı bir çalışma grubu kurdu. Bu esnada “Mücadele Müziği” dergisine de yazan Eisler İşçi-Şarkıcıların Militan Birliği’nin ikinci Sovyetler Birliği gezisinde başı çekerek müziği ile dünya görüşünü sıkı bağlarla birleştirdi.
Eisler’in ABD kariyeri Soğuk Savaş ile kesildi. Mc Charty döneminde yaşanan akıl almaz Cadı Kazını’nın ilk kurbanları arasına girdi. Soruşturmayı yöneten Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi tarafından “müziğin Karl Marx’ı” ve Hollywood’daki Sovyet ajanlarının başı olmakla suçlandı. Charlie Chaplin, Albert Einstein, Aaron Copland, Leonard Bernstein, Roger Sessions, Thomas Mann ve daha pek çok aydının desteklediği Eisler Amerika’dan ayrılmak zorunda kaldı.
Daha sonra Demokratik Almanya’ya dönen Eisler burada Demokratik Almanya Cumhuriyeti(DAC) milli marşını besteledi. Bu ülkede kurulan Alman Müzik Akademisi’nde profesör olarak çalışmaya başladı. 1950’de Brucher’in Alman Halk Şarkıları’na yazdığı müzikle DAC Müzik Ödülünü’nü kazandı.
6 Eylül 1962’de hayatını kaybetti. Alman Devlet Operası’nda yapılan törenin ardından Bertolt Brecht ve Helene Weigel’in yanına gömüldü.
Alman Müzik Akademisi’nin adı 1964’te Hanns Eisler Müzik Akademisi olarak değiştirildi.