Einstein esprileri ve neşeli kahkahası ile tanınan, bir aydın, bir hümanistti. Alçakgönüllü ve kibirsizdi, gösterişten hoşlanmazdı. 1933 yılında Princeton ileri araştırmalar enstitüsünde göreve başladığında 55 yaşında idi. 1955 yılında ölümüne kadar burada bilesik alan teorisi kurami için çalisti. Einstein, Faraday, Maxwell, Newton hayrani idi. Ama kendisi 20. yüzyılın tartısmasız en büyüğü, kimine göre ise bilim tarihinin en büyügü idi. Bilim dünyasini derinden etkileyen iki dev vardir; biri 1500 yil bilim dünyasinin lideri olan Aristo, ikincisi tüm çaglarin en büyük bilim adami unvaninin çogu zaman kendisine verildigi Newton'dur. Newton Astronomi, optik, mekanik, matematik gibi pek çok alanda çalismis ve bunlarin hepsinde bilim dünyasini derinden etkiliyen basarilar saglamistir. Newton klasik mekanigin 3 temel kuramini ortaya koymustur. Bunlar Eylemsizlik ilkesi, Kuvvet ve ivme kavramı ile etki tepki prensibidir. 20. Yüzyila gelene kadar kütlenin degismezligi, mutlak uzay, mutlak zaman kavrami, hizlarin toplami kurami temel bir degismez sanilmakta idi. 'Bir ışık ışınına binsem dünya bana nasıl görünürdü' sorusuna cevap arayan Einstein 1905 yılında Bern'de patent dairesi memuru iken Annalen der Physik dergisinde 3 makale yayimladı. Brown hareketleri ile ilgili olan birinci makale de Einstein o zamana kadar bir cevap bulunamayan olayı izah ediyordu. 1850'lerde İskoç botanikçisi Robert Brown, mikroskopla polenleri incelerken, polen taneciklerinin su içinde gelişigüzel haraket ettiklerini gördü ve olayın nedeni yıllarca açıklanamadı. Einstein bu olayın su moleküllerinin çarpısmalari sonucu olduğunu gösterdi. İkinci makalede Einstein Fotoelektrik etki olayını inceliyordu ve Quantum teorisine katkıda bulunuyordu, daha sonra bu çalışması ile 1921 yılında Nobel ödülünü kazandı. 3. makale 'Hareket eden cisimlerin elektrodinamiği' adını taşıyordu ve o zamana kadar hiç kimsenin düşünmediği kavramları tartışıyordu, bu nedenden dolayı bu makalede hiç referans yoktu. 1910'lu yıllarda Einstein'in ortaya koydugu kavramların anlaşılması oldukça güçtü, Newtonun klasik mekanik öğretilerinin yanılabildiği henüz gösterilmemişti ve Einstein'in iddialarını kavramak zordu. Ünlü İngiliz Astronom Prof. Sir Arthur Eddington'a, "Üstat rölativite teorisini anlayan 3 kişiden biri sizsiniz" denildiğinde, Eddington bir süre düşünür. Nedeni soruldugunda ise, "üçüncünün kim oldugunu düsünüyorum" dedigi rivayet olunur.
Einstein'ın Hayatı
Einstein 1879 yılında Güney Almanya ’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi; annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu.Okulu hiçbir zaman sevemedi. Gerçekten de, genç Einstein’ın ileride ortaya çıkacak dehasının temelleri, kendisinin de sonradan belirttiği gibi, okulda değil başka yerlerde atılmıştı: “Çocukluğumda yaşadığım iki önemli olayı unutamam. Biri, beş yaşında iken amcamın armağanı pusulada bulduğum gizem; diğeri on iki yaşındayken tanıştığım Öklid geometrisi.Gençliğinde bu geometrinin büyüsüne kapılmayan bir kimsenin, ileride kuramsal bilimde parlak bir atılım yapabileceği hiç beklenmemelidir!”
Lise öğrenimini 1894′te İsviçre’de tamamladı ve 1896′da Zürih Politeknik Enstitüsü’ne (ETH) girdi.
Einstein, Sırp asıllı Mileva Maric adlı bir fizik öğrencisi ile evlendi. Mileva, Einstein’nın 1905′te çıkardığı araştırmanın matematik hesaplarında yardımcı olmuştur.
1955′te hayata gözlerini yumana kadar bilim dünyasına çok şey kattı. 1916′da yayımladığı “Genel Görelilik Kuramı“, 1921′de “fotoelektrik etki ve kuramsal fizik" alanında çalışmalarıyla aldığı Nobel Fizik Ödülü, dahinin en önemli başarılarından sadece ikisi ya bilinmeyen dünyası… Bern’de federal patent dairesinde görev aldı. Bu görevden arta kalan zamanlarda çağdaş fizikte ortaya atılmaya başlanan problemler üzerinde düşünme fırsatı buldu. Önce atomun yapısı ve Max Planck’ın kuantum teorisi ile ilgilendi. Brown hareketine ihtimaller hesabını uygulayarak bunun teorisini kurdu vedeğerini hesaplayarak teorisini test etti. Kuantum teorisinin önemini ilk anlayan fizikçilerden birisi oldu ve bunu ışıma enerj Avogadro sayısının isine uyguladı. Bu da onun, ışık tanecikleri veya fotonlar hipotezini kurmasını ve fotoelektrik olayını açıklayabilmesini sağladı.
1905 yılında “Annalen der Physik” dergisinde bu çalışmalarını açıklayan iki yazısından başka, üçüncü bir yazısı daha çıktı ve bu yazıda görecelik teorisinin temelini attı. Teorileri sert tartışmalara yol açtı. 1909′da Zürih Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu. Prag’da bir yıl kaldıktan sonra, Zürih Politeknik Enstitüsü’nde profesör oldu. 1913′de Berlin Kaiser-Wilhelm Enstitüsü’nde ders verdi ve Prusya Bilimler akademisine üye seçildi. Bir bilim adamı olarak 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldı. İlk eşinden Hans ve Eduard isminde iki erkek çocuk sahibi olan bilim adamını 1914 yılında eşi terk etti. 1. Dünya Savaşı nedeniyle yiyecek kıtlığı sırasında mide ağrıları çeken bilim adamına kuzeni Elsa bakmış ve ikinci defa kuzeni Elsa ile evlenmiştir.
Birçok özlü inceleme yazısı yayımladı ve bunlarda teorilerini geliştirdi. 1921′de Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı.
Yabancı ülkelere birçok gezi yapmakla birlikte 1933′e kadar Berlin’de yaşadı. Almanya’da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nasyonel Sosyalist) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya’dan ayrıldı.
Paris’te College de France’ta ders verdi; burdan Belçika’ya oradan da İngiltere’ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study’de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçti.
Küçük oğlu Eduard akıl hastalığı nedeni ile Zürih yakınlarında bir bakım evinde hayatını geçirmiş; büyük oğlu Hans, babası ve annesinin karşılaştığı Zürih Polytecnic’te mühendislik okumuş ve daha sonra University of California, Berkley’de profesörlük yapmıştır. 1955′de Princeton’da ölmüştür; oğlu Hans yanında bulunmuştur.
Üvey kızı Margot Einstein, bilim adamının kişisel mektuplarını özenle herkesten saklamış ve kendisinin ölümunden 20 yıl sonra daha saklı kalmasını vasiyet etmisti. Günümüzde Princeton Üniversitesi tarafından basılan bu mektuplar bilim adamının gizli kalmış özel yaşamı hakkında ilginç bilgiler sunmaktaydı.
Einstein'ın Buluşları
Einstein'ın fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi.Bu teori üç bölüme ayrılır:
1. Newton mekaniğinin uygulanabildiği alanı kısıtlayan ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren Özel Görelilik (1905); 2. Eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren Genel Görelilik (1916); 3. Elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleştiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri.
İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır; çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar. Einstein atom ile ilgili olarak: "Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar." demiştir. Ayrıca birçok kişinin ilgisini çeken "Neden Sosyalizm?" adlı yazısı Monthly Review adlı aylık dergisinin, ilk sayısının, ilk yazısıdır.
Ek bilgi
1879-1955 yılları arasında yaşamış olan Alman asıllı ABD'li fizikçi.Yirminci yüzyılın başlarında geliştirdiği teorileriyle ilk kez olarak kütle ile enerjinin eşdeğerliğini kanıtlamış olan Einstein, zaman, mekan ve kütleçekimi üzerine tümüyle yeni düşünme tarzları önermiştir. Einstein, özel ve genel rölativite teorileri yalnızca Newton fiziğinden değil, fakat Eukleides geometrisinden de kopuşu simgeleyen büyük bir bilim adamıdır.
Einstein sadece dev bir bilim adamı değil, fakat aynı zamanda önemli bir düşünür olarak değerlendirilir. Etik, toplum ve. kültür felsefesiyle ilgili genel düşünceleri yanında, bir bilim filozofu olarak da ün kazanan Einstein, Kant'tan, Hume ve Mach'tan etkilenmiş ve Cassirer, Reichenbach ve Schilick'le sürekli bir ilişki içinde olmuştur. O realizmi, zihinden bağımsız bir dış dünyanın varolduğu görüşünü, metafiziksel bir öğretiden ziyade, motive edici bir program olarak görmüş ve determinizmin, doğrudan doğruya dünyanın bir özelliği olmaktan ziyade, teorilerin ayrılmaz bir veçhesi olduğunu savunmuştur. Einstein mantıkçı pozitivizme karşı mesafeli bir tavır takınmış olmakla birlikte, bilimin birliği tezine bağlı kalmıştır. O yine aynı felsefi çerçeve içinde tümevarımcılığı reddetmiş, ama holizme ve inşacılığa ya da uzlaşımcılığa bağlanırken, anlam, kavram ve teorilerin mantıksal olarak deneyimden türetilmek yerine, anlaşılabilirlik, empirik uygunluk ve mantıksal basitlik ölçütlerine tabi olan özgür yaratılar olduklarını iddia etmiştir.
Kaan Efe - 5 yıl önce
Merhabalar. Sunum ödevim için bu metinden yararlandım altına dipnot düşeceğim, bana bu metinin hangi tarihte yayımandığını söylermisiniz. Teşekkürler.
Kaan Efe - 5 yıl önce
Merhabalar. Sunum ödevim için bu metinden yararlandım altına dipnot düşeceğim, bana bu metinin hangi tarihte yayımandığını söylermisiniz. Teşekkürler..
Öğretmen - 5 yıl önce
Kopya çekiyonuz ha! Karneniz sıfır olacak!
🎉 0🎉
elif - 5 yıl önce
müthiş çok beğindim tam ardığım şey
Çağan Sidar - 4 yıl önce
öğretmen - 4 yıl önce
SEHT Insert - 1 hafta önce