Bilgikutusu Türkiye köy |isim = Gidirli |harita2 = Samsun_Turkey_Provinces_locator.jpg |harita2 boyut = 250px |harita2 açıklama = Samsun |harita1 = |harita1 boyut = |harita1 açıklama =
|harita =
|harita boyut =|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 1876 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0362 |posta kodu = 55700 |bölge = Karadeniz |il = Samsun |ilçe = Havza
|Köy Muhtarı =Ahmet İşler
|websitesi = [2]
Gidirli, Samsun ilinin Havza ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihi
GİDİRLİ KÖYÜSamsun İli Havza İlçesi`nin en büyük köyüdür. Merkeze 27 Km uzaklıktadır. Son yıllarda oldukça çok göç vermesine rağmen nüfusu 1900-2000 arasındadır. Köyde 1980 Nüfus sayımında mahalleriyle birlikte 400 hanenin üzerinde hane sayısı vardı. Son yıllarda bu sayı 200`e kadar düşmüştür. Köyün Tarihi ve kuruluşu ile ilgili rivayet ve hikayeler çoğunluktadır. Yazılı kaynaklar azdır ve ayrıntılı değildir. Yazılı kaynaklara göre, Havza ilk fethedildiği zaman, buraya Türk aşiretlerinden Gidürlü, Çarıklı ve Kanıklı aşiretleri yerleştirilmiştir. Bugün,Gidirli gibi bazı köyler bu isimlerle anılmaktadır.Köyümüzün isminin de buradan geldiği sanılmaktadır. Gidirli isminin Kederli kelimesinden geldiği de yaşlılar tarafından rivayet edilmektedir.
Köyümüz Selçuklu döneminden yakın zamana kadar Nahiye olarak Amasya`ya bağlı yönetilmiştir. Yazılı kaynaklara göre Gidürlü aşireti reisi, bulunan Emir Celaleddin Mah-melek b. Mehmet el -Huzi bu nahiyeden çıkmıştır. Bu emir Havza kazasını istila ederek, 1267` de istiklalini ilan etmiş; böylece birkaç sene, Amasya hükümetini meşgul etmiştir.
Rivayet ve Hikayelere göre ise, köyün tarihi 1050 yıllarına dayanır. Köyün ilk kurucuları Gidürlü Aşireti, Horasan civarından kardeşleriyle birlikte gelmiş, yerleşme konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Hikayeye göre üç kardeş ayrılarak yerleşmişler, kardeşlerden biri yerleştiği yere kederli, biri gamlı biri de elemli isimlerini vermişlerdir. Bu gün bu isimleri de taşıyan köyler mevcuttur.İlk yerleşme köyün şimdiki olduğu yer olmadığı rivayet edilmektedir. Köyün ilk kuruluşu şimdi Vezirköprü İlçesi sınırları içinde kalan İmircik köyüne yakın bir yerdedir. Burada Gidirli mezarlığı denilen bir yer mevcuttur.Daha sonra köyün şimdiki yerine göç edilmiştir. Tarihi tam olarak bilinmemektedir. Köyün eski mezarlığı Kayadibi denilen mevkidedir.Şimdiki mezarlıkta oldukça yaşlı ağaçlar vardır. Bu ağaçlar köyün eski yerleşim yeri ve şeklinde fikir vermektedir. Osmanlı vilayet ve nahiyelerini gösteren haritada burası Kederli olarak geçmektedir. Yazılı tarih ile rivayet edilen tarih arasında az da olsa, çelişkiler vardır. Köyün ilk yıllarında, Vezirköprü Kaplan`dan, Mardin Kızıltepe`den, Kavak`tan, yakın zamanda da Trabzon Of`tan, yine Kavak`tan aileler gelerek yerleşmiş, yerli ailelerle birlikte bu günkü köyü oluşturmuşlardır.
Köyümüz I.dünya Savaşında, Çanakkale Savaşında ve Milli Mücadelede büyük yararlıklar göstermiştir. Özellikle Milli Mücadele yıllarında seferberliğe katılmadan dolayı 90 gelinin birden dul kaldığı rivayet edilmektedir. Bunun yanında askere bekar gidenler ve o anda askerde olanları da hesaba katarsak yetişkinlerin büyük çoğunluğu Kurtuluş Savaşına katılmış ve üç dört gazi istiklal madalyaları ile geri dönmüştür. Bazı Gazilerimiz de uzun süre Sibirya`da esir kaldıktan sonra, o zaman Japonya`nın yardımı ile Türkiye`ye iade edilmiş, tekrar orduya katılmışlar, Rumlar ile Türkler arasında yapılan Nüfus Mübadelesi`nde görev almışlardır. Yaşlı olup ta askere gidemeyenler de, köyün etrafı Rum köyleriyle çevrili olduğundan, Rum çetelerle mücadele etmişlerdir. Ayrıca yaşlı, kadın ve çocuklar kağnıları ile Türk Ordusu`na cephane naklinde bulunmuşlardır. “Çocuğunun üzerini değil cephanenin üzerini örtme” hadisesi burada da yaşanmıştır.(seferberlik sebebiyle köyden Havza`ya yiyecek, giyecek, Samsun`dan Havza`ya Ankara`ya gönderilmek üzere kağnı ile cephane nakil işlerine yardım etmişlerdir.) Bu zamanda muhtarlık işlerini kadınlar yürütmüşlerdir. “Baba askere giderken küçük yaşta bıraktığı oğlu da büyümüş, askere gitmiş, Selimiye Kışlasında babası ile buluşmuş, ” Hikayesi köyümüze aittir(Sarı Mustafa Çıracı ile oğlu Şaban Çıracı). Köyümüzün insanlarının çoğunluğu dul, yetim-öksüz kalmış bu günlere gelene kadar büyük zorluklar çekmişlerdir. Köyümüzün tarihi Kurtuluş Savaşı ile adeta yeniden şekillenmiştir. Savaş sonunda Rumlardan kalan toprakları, bu köyden olmayan zenginler ve İş Bankası, hazineden satın almış, daha sonra köyümüze satmışlardır. Borç bitene kadar, 1960- 1970 yılları köylülerimizin en sıkıntılı yılları olmuştur. İlk Okul köye Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış, okuma yazma oranı yüksek olduğu halde, köyün Kasabaya uzaklığından, üst öğrenimi tamamlayanlar daha az olmuştur. Bunda unutulmuşluğun etkisi de vardır. Maalesef Milli Mücadelede bu kadar yararlık gösteren köy, uzun süre hizmet alamamıştır.
Köyümüzün geçim kaynağı Tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Havza`nın kuzey batısında yer almaktadır. Merkez köy Boğaziçi ve Yukarı mahalle olmak üzere iki mahalleden oluşmaktadır. Ayrıca köye bağlı Kavacık, Karaçayır, Elmalıca ve Kavakçıyurdu adlarında dört mahalle vardır. Köyümüzün yakınında bulunan ve muhtarlığı ayrılmış olan Yağcımahmut sakinleri de köyümüzden göç etmiş ve tamamı köyümüzle akrabadır.Köyümüzde bir İlköğretim Okulu, 3 Birleştirilmiş sınıfı olan İlköğretim, 6 camii, bir Sağlık ocağı bulunmaktadır.
Yusuf ÇEVİK
Büyük Halkalı İ.Ö.O
Müdür Yard.
Kültür
KÖYDE DÜÄÜN Köyün düğününü eski ve yeni diye ayırmak gerekir. Eski geleneğe uyularak yapılan düğünler üç gün üç gece sürer. ilk gün misafirler karşılanır,davul zurna eşliğinde halaylar çekilir. akşam ateş yakılarak, etrafında sim-sim denilen oyun oynanır.Yakılan ateşe "darabul" ateşi denir.Darabul ateşi eskiden ardıç odunu ile yakılırdı.Şimdi pek ateş yakılmıyor, yakılsa da lastik ile yakılıyor. ikinci gün gelinin akrabaları "cins" denilen bir adeti yerine getirmek üzere damadın evine gider. yemek yenir, gelinin akrabalarına gelinin çıktığı akşam yenilmek üzere kaz verilir. ("cins"`e gidenler gruplara ayrılır bu kazları gelinin çıktığı akşam yerler). ikinci gün "cins" merasimi bittikten sonra, damat ve gelin hamamı denilen adet yerine getirilir. Önce gelin, sonra damat arkadaşları eşliğinde hamama getirilir. damat hamamından sonra camiye gidilir. imam dua eşliğinde damatın elbisesini giydirir. Damat elbisesi giydirildikten sonra topluca köyün dışına çıkılır ve "tavuğa seğirtme" denilen yarış yapılır. önce hakemler belirlenir. koşuya katılmak isteyenler çıkar. belirlenen mesafeden koşarak birinci gelene, tavuk veya horoz hediye edilir. aynı zamanda atlarını yarıştırmak isteyenler de atlarıyla çıkar, koşuda birinci gelene yine tavuk veya horoz verilir.İkinci gün akşamı "konak" denilen adet yapılır. misafirlerin oturacağı evler belirlenir. isteyen istediği eve misafir olur ve gruplar belirlenmiş olur. takı yapılarak her grup belirlenen hakemler eşliğinde birbirlerini geçmeye çalışırlar.Yalnız burda açık artırma olmaz. gruplar birbirlerini tartar, tahminde bulnur ve toplanan paralar bir zarfa konur, hakemlere gönderilir. Hakemler paraları sayar en fazla parayı bulan grup damadın kınasını yakmaya hak kazanır. kınayı yakmak burda oldukça gurur verici bir olaydır. O akşam bu grupla daha fazla ilgilenilir. ertesi gün güreş meydanında en iyi yerde bu grup oturur.üçüncü gün Güreşler yapılır. Eğer düğün sahibi ortaya büyük ödül koyarsa, civardan da ünlü pehlivanlar davet edilir. Güreş sonunda damat tarafı gelin almaya gelir. ikinci gün "cins"te davetli olanlar hazır bulunur ve gelinin eşyalarını nakliyeyi yapacak araca taşırlar. çeşitli adetler yerine getirildikten sonra gelini (şimdi damat alıyor) alırlar ve konvoy eşliğinde köyün etrafında bir tur yaptıktan sonra damatın evine gelinir.Çok Eskiden gelin "at" ile dua ve selavatlarla getirilirdi. Düğün esnasında "davulcunun eşeği öldü", "damat şerbet içmiyor", "gelin attan inmiyor", "kapı açılmıyor" şeklinde bahşiş alma usulleri vardır. ayrıca düğün esnasında erkekler bu adetlerden kalan zamanlarda gece "seyir çıkarma" oyunu oynarlar. Kadınlar da gelinin evinde "şenlik" denilen eğlence yaparlar. Bu kadar uzun ve ayrıntılı adetleri aksatmadan, sırayla ve düzenli bir şekilde yapılmasını sağlayan "yiğitbaşı" denilen sağdıçlar vardır. işleri bu kişiler organize eder.Düğün Salı günü başlar perşembe akşamı sona erer.Yeni adete göre düğün yapanlar, gün takip etmeden, bir günde damatın evinde misafirleri ağırlayacak masa, sandalyeler, kapalı alan düzenlenir. Eğlencesi, takısı bir arada yapılır. her yerde olan adetler uygulanır.GELENEK GÖRENEK:Gelenek ve görenekler özel günlerde kendini gösterir. Ramazan ve Kurban Bayramından önce arefe günü toplu mezarlığı ziyaret etmek, Nişanlı olan gelinlik kızlara bayramlık getirmek ,mayıs ayı veya haziran ayında "afat kurbanı" kesmek, ekin biçimi sonunda en sona kalanın dua töreni düzenlemesi,"kestillik" denilen kuzuyu kesip, çalışanlara ikram etmek.Dua "ebil ekti,kabil biçti, cebrail tohumunu saçtı, cennetin kapısını cömertler açtı, peygamber canına, sellalet muhammet. Aşağıdan gelir heybesi, içi dolu meyvesi akşama kuzu kavurması ,peygamber canına, sellalet muhammet" şeklindedir.eski bir gelenek, cuma günleri Dul, yetim öksüzler için imece düzenlenirdi. YEMEKLERİ: Bu köyün en meşhur yemeği, etli lapa olsa gerek. etli lapa toplu merasimlerde ikram edilen bir yemektir. Bu yemeği yapan bir çok usta vardır. ayranlı mısır çorbası,buraya has etli yahni meşhur yemekleridir. İncir ve pirinçle yapılan incir dolması buranın en çok sevilen tatlısıdır. Fırınlarda yapılan somun ekmeği,evlerde yapılan "pıtıl" ekmeği tere yağı ile yenilirse ayrı bir tadı vardır.Tepsi böreği ve mısır unundan yapılan "bastı" yemeği buranın özel yemeklerindendir. Burda mısırın her türlüsünün ayrı bir yeri vardır. Mısır satmak için üretilmez. Çeşitli yemeklerde kullanılmak için üretilir.Burda özel yapılan "kuzu suğlama" kebabı buraya has bir yemektir.kaz pişirme usulü burda farklıdır.Pişirilen kazın suyu ile bulgur pilavı pişirilir, sonra kaz bir tepsiye konulur, fırınlanır.Fırnda kızaran kaz Pilavın üzerine döşenir ve yenir
Coğrafya
Samsun iline 109 km, Havza ilçesine 27 km uzaklıktadır. Bulunduğu yer itibariyle yüksek bir plato seklindedir. Burdaki sıra dağların yüksek kesiminde yer alır. Köyün kaynak suları çam ormanlarından çıktığı için tatlı, yazları soğuk, kışları ılıktır. Dereköy Sulama Barajı köye 3 Km yakınlıktadır. Köyün çevresi genelde pelit ve çam ormanlarıyla kaplıdır.İklim
Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.Yüksek olmasından dolayı,civar yerlere göre ekin hasadı daha geç yapılır. Doğal sebzelerin çıkma zamanı Temmuz ayını, Meyvelerin olgunlaşması Ağustos ayını bulur.Nüfus
|-
Yıllara göre köy nüfus verileri | |||
---|---|---|---|
2007 | |||
2000 | 1876 | 1997 | 1933 |
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Ahmet İşler
1999 - Hasan Ali Acar
1994 - Recep Yüce
1989 - Recep Yüce
1984 - ismail Demir
1979 - İsmail Demir
1974 - Behçet Şahin
1969 - Behçet Şahin
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Linkler
köy-taslak Havza belde ve köyleri