|harita =
|harita boyut =|harita açıklama = |lat_deg = |lat_min = |lat_sec = |lat_hem = K |lon_deg = |lon_min = |lon_sec = |lon_hem = D |rakım = |yüzölçümü = |nüfus = 581 |nüfus yoğunluğu = |nüfus_ref = [1] |nüfus_itibariyle = 2000 |alan kodu =0286 |posta kodu = 17400 |bölge = Marmara |il = Çanakkale |ilçe = Çan
|Köy Muhtarı =Hasan Ceylan
|websitesi = [2]
Danapınar, Çanakkale ilinin Çan ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihi
Köyün adının nereden geldiği ve geçmişi hakkında bilgi yoktur.DANAPINAR ADETLER,GELENEKLER
DÜÄÜN ÖNCESİ VE DÜÄÜN
Danapınar Köyünde evlenme adetlerinde kısmen değişme olsa da genelde adetlere bağlı kalınmaktadır. Erkeklerin evlenme çağı askerlik sonrası, veya mesleğini eline alınca. Kızların ise okulu bitirme ve kısmetin çıkmasına göre değişmektedir.
Evlenme kız kaçırma ve elle günle olmak üzere 2 şekilde gerçekleşir. Kız kaçırma ailesi kızı vermediğinde çift erken evlenmek istediğinde veya düğün masraflarından kurtulmak istediğinde gerçekleşir. Biz elle günle evlenmeyi ele alacağız.
KIZ BEÄENME VE İSTEME
Kızda aranan vasıflar adap erkan bilmesi, ev işleri ve diğer işlerde marifetli olması, kıyafetinin düzgün olması, saygılı olması ve temizliğe dikkat etmesi gibi vasıfları taşıması istenir.
Erkekte aranan vasıflar, saygı çalışkanlık, hoş sohbet olma, evine bakabilecek olması ve terbiyeli olması istenir.
Kızın beğenilmesi halinde erkeğin ailesi her iki tarafa da yakın birini kız evine gönderir. Bu kişi hemen ikna edemezse birkaç defa kız evine gider gelir. Bu esnada birkaç yalan söylemesi caiz görülür. Kız evi görüşmeyi kabul ettiğinde önce kızın babası ile görüşmek için bir adam gönderilir. Bu adam kız babasına damadı öğer. Evlenmesinin ne kadar hayırlı olacağından bahseder. Bu görüşme Pazartesi veya Cuma akşamları yapılır. 1 hafta sonra aynı kişi kız babası ile görüşür. Hayır cevabı alırsa olumlu cevap alana kadar görüşmeye devam eder. Evet cevabını alırsa erkek tarafının dünürcülerine haber verilir.
Dünürcüler damat adayının hala, yenge ve teyzelerinden ayrıcı bu işte kabiliyetli olanlardan seçilirler. Dünüre gidenler sadece 1 defa kız evine gitmezler. Kız istedikten sonra damat tarafı bu kişiler vasıtası ile hediyeler göndererek iki aileyi ısındırmaya çalış. Bu hediyeler şeker, çikolata, kolonya vb. şeyler olabileceği gibi kız tarafında o yıl yetişmeyen incir elma gibi şeyler de olabilir.
Kız tarafı hayırlısı neyse olur, biz evlendik onlar da evlenecek gibi sözlerle evlenmeyi uygun gördüklerini belli ederler, hemen o akşam yüzükleri ne zaman alınacağı bunun yanında geline ne kadar altın, bilezik, zincir vs alınacağı kararlaştırılır. Damat tarafı bunları düğüne kadar yavaş yavaş tamamlar. Belirlenen tarihte kız ve erkeğin ailesinden birkaç kişi gidip yüzük alır.
KAPI AÇMA
Yüzükler alındıktan sonra belirlenen tarihte erkek evi kız evine bir bohça gönderir bohçada gelin için iç giyim elbise yüzük bilezik gibi şeyler bulunur.
Bohçayı kız istemeye gelen dünür kafilesi getirir şayet kız tarafı izin verirse bazı davetliler de gider kapı açma gecesinde gelin ve damat adayının yüzükleri kurdeleye bağlanarak takılır ve kurdele kesilir kurdeleyi kesecek kişi bu makas kesmiyor deyip damattan bahşiş alır. Gelin adayına oradakiler tarafından takı takılır. Ve küçük bir eğlence yapılır.
Daha sonra da kız tarafı erkek tarafına bohça götürür sadece yüzük takma tekrarlanmaz. Diğer işlemler aynen tekrar eder. Böylece iki aile birbirine kapılarını açmış olur ve gelim gidimler daha rahat yapılır.
Kapı açıldıktan sonra bayramlarda ve panayırlarda aileler birbirlerine hediyeler gönderirler hediyelerin içinde giyim eşyası haricinde panayır zamanı ise helva bayram ise baklava veya saraylı mutlaka olur.
KOCA NİŞAN (YEMEKLİ NİŞAN)
Düğüne 1 hafta kala kız evi 3 kala da erkek evi yemek verir buna yemekli nişan denir. Kız tarafı erkek evine örneğin 10 sofra misafir getirmesini söyler kendileri de 7 sofralık misafir çağırmış ise 17 sofralık yemek verilmiş olur. Bu yemeğe iki tarafın misafirlerinin yanında köyün büyükleri de çağrılır.
Erkek tarafı kız evine gelirken gelinliği dallıları gelinin süslemelerini getirir. Aynı şekilde kız tarafı da yemekli nişana gelirken damatlıkları damada aldıkları diğer hediyeleri getirirler. Bu hediyelerin haricinde her iki taraf yemekli nişana gelirken “Gelin ekmeği” denilen özel yapılmış ekmekten getirir. Ekmek çok ince elenmiş undan tepside pişirilerek yapılır. Üzerine susam, çörek otu serpilir. Eskiden tepsi kakale tabak gibi ev gereçleri veya öküz bondirik kağnı tekerleği gibi tarım unsurları hamurdan yapılarak ekmeğin üzerine yapıştırılırmış. Gelin ekmeği çeyize bakmaya gelenlere birer parça kesilerek ikram edilir bu ekmekten yiyenlerin hasta olmayacaklarına inanılır.
ÇEYİZ SERME
Cuma günü ikindi den sonra kız evinde çeyiz serilir. Gelin ve damat adayının çeyizleri bir birinden ayrılacak şekilde serilir. Çeyizde yatak, yorgan, yastık, karyola takımları, danteller, işlemeli örtüler vb eşyalar bulunur. Bunlar divanların üzerine duvarlara ve yere serilir. Bazıları da dolaplara konur. Ve dolap kapakları açık bırakılır.
Davetliler genelde çeyizi hazırlayan gelin ve kaynanayı çekiştirirler. Çeyiz Pazar sabahına kadar kız evinde kalır. Pazar günü sabahı damat tarafı çeyiz sandıklarını almaya gelir. Bu esnada gelinin sağdıçları veya akraba çocukları çeyiz sandıklarının üzerine oturur. Damat evi sandıkları almak için bahşiş öder.
DALLI GECESİ (KINA GECESİ)
Düğün Cuma akşamı başlar. Pazar günü gelin alıcı ile sona erer yani 3 gün sürer düğünün 1.gününün akşamı yani Cuma gecesi dallı gecesidir. Kız evinin harmanına köyün kızları ve kadınları toplanır ve bir halay kurarlar eğer kız ve erkek evi izin verirse köyün gençleri alayın kenarından izleyebilirler. Fakat alaydan oynayamazlar. Bir süre teyipte çalan müzikle oynanır daha sonra kına gecesi türküleri eşliğinde geline kına yakılmaya başlanır. Kına yeni ve süslü bir tepsiye karılır. Üzerine mumlar yakılır. Bunlar geline üfletilir. Geline kınayı erkek veya kız tarafından birer veya ikişer kişi yakar gelinin eline kına yakılır. Kınanın üstüne kına bezi denilen üzeri işlemeli kırmızı kese geçirilir. Kese geçirileceği zaman çağırın kızın halasını bulsun kına palasını veya çağırın kızın yengesini bulsun kına bezlerini denir. Bu sözün arkasından kızın yakınları keseleri getirir daha sonra kızın ayakları bağlanır. Kına yakılırken türkülerin arasında gelin ve davetliler helalleşir. Duygulu anlar yaşanır. Genelde ağlanır. Bu esnada evden çıkanlar uğurlanmaz. Kendileri çıkar giderler.
DÜÄÜN
Cumartesiyi Pazara bağlayan gece olur. Kına gecesinin yapıldığı yerde yapılır. Son zamanlarda ilçenin düğün salonlarının kiralandığı görülmekte. Erkeklerin düğüne gelmeleri yine izne bağlıdır. Düğünde önce gelinle damat oynar, ardından davetliler oynamaya başlar bu esnada gelin ve damat yan yana oturur. Tebrik etmeye gelenlerin ellerini öperler. Gelin elini uzatırsa küçük çocukların da ellerini öper. Bu çocuklar arasında övünç sebebidir. Şayet gelin el öpmezse ayıplanır. Erkekler düğüne gelmişlerse kızların alaydan çıkmasını beklerler. Kızlar çıkınca onlar girer oynarlar. Önceki oyun havaları darbuka ile çalınır maniler eşliğinde oynanırdı. Şimdi teyp eşliğinde veya çalgı ekipleri eşliğinde oynanıyor.
DAKI DAKMA (TAKI)
Pazar günü sabah geline takı takma merasimi yapılır. Gelinin sadıçları gelinin odasından çıkarmak için kapı parası alırlar. Gelin iki yengesinin ve damat tarafından bir kadının arasında evin önündeki halaya indirilir ve sandalyeye oturtulur. Gelin getirilen kaynası onun üzerinden şeker saçar. Şekerler davetliler özellikle de çocuklar tarafından toplanır.
Davetliler getirdikleri eşyaları verirler. Gelinin akrabalarından biri teker teker eşyaları başının üzerinden geçirir ve eşyayı kimin getirdiğini bağırarak söyler. Takı takmaya kaynananın hediyesinden başlanır. Erkek tarafının akrabaları ile devam edilir daha sonra da gelininin akrabalarına geçilir. Hediyeler bardak, tabak, tencere gibi züccaciye eşyaları takılar para yolluk, battaniye, gibi şeylerdir. Geline kaynanasının iki eli ve ayakları 3 kere öptürülür.
GELİN ALICI
Takı merasimi bittikten sonra gelinin yengesi damadın yengesine emanetinizi alın diyerek gelini teslim eder. Bu esnada gelin alıcı kafilesi gelini almaya gelir. Kafilenin avludan içeri girmesi için tokat parası alınır bunu gelinin erkek akrabalarından biri alır. Gelin arabasının bagajına köstek veya taş konur. Köstek gelinle beraber gitsin bir daha tarlamıza gelmesin diye taş ise gelin gittiği yerde kıpırdamasın taş gibi ağır olsun diye konur. Gelin arabasının üzerine bir tas su ve ekin karışımı dökülür. Gelin alıcı kafilesi tekbirlerle veya oyunlar eşliğinde gider buna gelin ve damat düğünden önce karar verir. Gelin alıcı giderken gelinin yakınlarından biri gelinin ayakkabısını alıp damada müjde vermeye gider bunun için bahşiş alır. Damadın da ayakkabısını alıp ayakkabısından birini alıp geline getirir ve ondan bahşiş alır.
Gelin arabası avluya girdiğinde damat birkaç el silah atar gelinin arabadan inmesi için kaynata ona para, hayvan, altın vb şeyler bağışlar. Gelin arabadan indikten sonra kaynatasının elini öper, kaynatası onun üzerinden davetlilere doğru şeker ve bozuk para saçar. Gelin önce kaynananın odasına götürülür. Verilen tereyağı ile 3 defa kapının pervazlarını yağlar. Bu yağ gibi geçinelim demektir. Sonra odaya girer ve 3 defa ocak başını öper. Bu gelinin artık aileye girdiğini ve ocağı devraldığını gösterir. Ardından gelin kendi odasına alınır. Üzerini değiştirmeden kucağına bir çocuk verilir. Çocuk erkek ise ilk çocuğu erkek kız ise ilk çocuğu kız olacağına inanılır. Daha sonra gelin üstünü değiştirir. Gelin karnını doyurur. Bu esnada davetliler dağılır. O gün gelin bütün ihtiyaçlarını yengeleri ile beraber karşılar. Damat misafirleri uğurladıktan sonra akşama kadar arkadaşları ile beraber kalır. Gelin de bu esnada ev halkına ısınır. Akşam namazından sonra köy imamı nikah şahitleri ve köyün birkaç büyüğü eve gelip dini nikah kıyarlar böylece evlenme gerçekleşmiş olur.
DÜÄÜN SONRASI
İlk sabah gelin kahvaltıya gelince kaynatasının ve kaynanasının elini öper. Kaynatasına takke ve minder kaynanasına seccade ve baş örtüsü hediye eder. Düğünden 3 gün veya 1 hafta sonra damat gelin evine götürülür. Gelin evi akşam damat ve birkaç erkeğe yemek verir. Damat gelin evine tüfek atışları eşliğinde getirilir.
Yemekten sonra damat kaynanasının ve kaynatasının bulunduğu odaya geçer. Kaynatası evdekilerin ne yaptıklarını sorar damat bahşiş almadan konuşmaz. Bahşiş aldıktan sonra kısa ve öz olarak konuşur tekrar misafirlerin yanına döner. Kız evinin küçük çocukları bir tabak ekin veya bir postika getirirler. Ekinlerin veya postikanın kıllarını saymasını isterler. Damat bu işten kurtulmak için çocuklara para verir. Ayrıca evden çıkarken para kopartmak için damadın ayakkabıları saklanır. Birkaç gün sonra damat ile gelin birlikte gelirler. Bundan sonra geline kendi evine gidip gelmesi serbest olur. Düğündün bir iki hafta sonra kız tarafı da gelini ziyarete giderler. Buna kız ardı denir. Kız ardı giderken kadın erkek karışık ve çok kalabalık şekilde gidilir.
DOÄUM VE DOÄUM SONRASI ADETLER
Çocuk bekleyen kadın çirkine bakarsa çocuğun çirkin, güzel bakarsa çocuğun güzel olacağına inanılır. Hamile kadın çok tatlı yerse çocuğu erkek, çok ekşi yerse çocuğu kız olur. Çok balık yerse çocuğu çilli olur.
Çocuk önceleri evde kaynana ve bu işten anlayan kadınlar nezaretinde doğuma yardımcı olunurdu. Şimdi ise ilçedeki hastaneye gidilmektedir. Doğum evde gerçekleşmiş ise bebeğin göbeği ebesi tarafından kesilir. Çocuğu koruyan göbek kordonu düşer bu cami veya okul bahçesine götürülür. Caminin bahçesine gömülürse imam, okul bahçesine gömülürse öğretmen olur.
Bebek 40 günlük olana kadar yalnız bırakılmaz. Eğer bırakılırsa bebeği şeytan değiştirir. Çocuk yalnız bırakılacaksa besmele çekilip yanına demirden bir eşya bırakılır.
Kırkı çıkmamış çocuğun bezleri ve çamaşırları ikindi vaktinde ipten toplanır. Gece dışarıda bırakılmaz. Çocuğun çamaşırlarını ay okşarsa çocuk büyümez zayıf kalır denir.
TUZLAMA
Bebek 3 günlük olunca tuzlu su ile yıkanır. Koltuk altına kulak arkalarına parmak aralarına tuz sürülür. Bu işlem çocuk büyüyünce teri kokmasın diye yapılır.
KIRK ÇIKARMA
Bebek 40 günlük olunca 40 kaşık su, 40 küçük taş banyo suyuna konur. Bebek bu su ile dualar eşliğinde yıkanır. Çocuk kırklandıktan sonra eşyaları dışarıda bırakılabilir. Çocuk yalnız kalabilir.II - KÖY TARİHİ
Köy adını Bostanlık mevkiindeki Pınardan alır. Bu civarda hayvanlarını otlatan Eşelek`liler (komşu köy) pınarda hayvanlarını suladıkları için “Danapınar” adını vermişlerdir. Bu ad daha sonra köye malolmuştur.
Köyün tamamı Doksanüç Harbi`nden sonra (1878) Bulgarıstan`ın Osmanpazarı`na bağlı Konak, Doğanlar, Karadilli, Taspatlar, Kalaycılar köylerinden gelmiştir.
Köyün kuruluşu 1300 (Rumi) yılına rastlar. Köydeki ilk mezarın kitabesinde 1308 (Rumi) yılını gösterir.
Yöreye ilk olarak Hacı Veli, Hacı Molla, Zabit, Hacı Mehmet aileleri gelmiştir. Bunlara kısa bir süre sonra Küçüklü köyü`ndeki yörüklerle dini meseleler yüzünden anlaşamayan Koca Veli Sülalesi de katılır. Bulgaristan`a ise üç yerden gelme ihtimali vardır:
a) Erzurum`un Karabağlar yöresinden gitme ihtimali
b) Konya-Karaman yöresinden Osmanlı Devleti`nin iskan politikası neticesinde gönderilme ihtimali
c) Karadeniz`in kuzeyinden gelme ihtimali Köy önce Damlaağacı mevkiine kurulduğu söylense de bu doğru değildir.
III - YÖRE COÄRAFYASI
Danapınar Köyü Marmara Bölgesi`nin Güney Marmara bölümünde, Çanakkale ili Çan ilçesine bağlıdır. İlçeye 17 km. uzaklıktadır. Köyün kuzeyinde Biga ilçesinin Gürçeşme ve Eşelek Köyleri, batısında Çan`a bağlı Dondurma ve Kocayayla Köyleri, güneyinde Çan`a bağlı Bozguç ve Doğaca Köyleri, doğusunda ise Biga`ya bağlı Harmanlı Köyü bulunmaktadır.
Danapınar Köyü oldukça tepelik bir alana yerleşmiştir. Tepelerin yüksekliği 280 m ile 350 m arasında değişmektedir.
Yörede bozuk Akdeniz iklimin etkileri görülür.
IV - SOSYAL DURUM
Sayım Yılları
Erkek
Kadın
TOPLAM
1965
403
434
837
1970
318
380
698
1975
292
320
612
1980
223
277
500
1985
301
323
624
1990
281
308
589
2000
615
Köy nüfusundaki dalgalanmanın sebebi göçtür. Göçler “tahsil görme ve ekmek parası kazanabilmek” için Çan ilçesi, Biga ilçesi Çanakkale, İstanbul, İzmir, Bursa ve Adana`ya yapılmıştır. Bunların dışında iki aile de Fransa`ya göç etmiştir. Köye 1955 yılında İlköğretim açılmış ve birleştirilmiş sınıflar halinde 100 öğrenci ile eğitim-öğretime başlamıştır.
Şu anda öğrenciler taşımalı eğitim çerçevesinde Kocayayla İlköğretim Okulu`na gidip gelmektedir.
Köyde bir İdare Meclisi Binası mevcuttur. Bu binanın bir odası sağlık ocağı olarak da kullanılmaktadır
V - EKONOMİK DURUM
İklim ve toprak şartlarının uygun olmaması nedeniyle kuru tarım yapılır. Bu yüzden yılda sadece bir defa ürün alınabilir.
Hayvancılık önemi açısından ikinci sırada yer alır. Büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvancılığı yapılır.
Ayrıca Çanakkale Seramik Fabrikaları, çeltik, ve inşaat işçiliği de ekonomik yapıya etkisi olan unsurlardır.
Köyde tarım unsuru olarak buğday, yulaf, susam, nohut yetişir. Azda olsa suyun mevcut olduğu yerlerde bahçe bitkileri yetiştirilmektedir.
VI - İNANIŞLAR
Aynaya geceleri bakıp saç taramak delilik getirir.
Dişler uyurken gıcırdarsa fakirlik getirir.
Lokma ağzından düşerse misafir gelir,
Bu ve bu benzeri inanışlar, çok önceleri söylenirdi. Fakat daha sonra Köyün Öğretmenleri, muhtarları, çok sayıda tahsil görmüş aydın gençleri, TV, Radyo ve Köy imamlarının halkı bilimsel açıklamalarıyla bilinçlendirmeleri neticesinde bu tür inanışlar yok olma noktasına gelmiştir.
VII - KÖY DUASI (KÖY HAYRI-HATİMİ)
Bu, köyde hatim eden çocukların cemiyetidir diyebiliriz. Mayıs ayının 15.veya 25.günlari arasında belirlenen bir günde civar köyler davet edilir.
Hatim eden çocuklar Kur`an okurlar ardından mevlit, ilahiler okunur ve vaaz verilir. Öğle namazından sonra civar köyden gelen misafirler 4-5 kişilik gruplar halinde evlere davet edilir misafirlere en güzel yemekler sunulur. Eğer hane sahibi misafiri eve getirme düşüncesinde değilse bir sofra yemek topluca yemek yenilen mekana getirilir. Bu mekan, köyün kahvanesi veya uygunsa okulu olabilir.
Masraflar köy halkından ve hatim eden çocuk babalarından karşılanır.
VIII - YAÄMUR DUASI
Yağmur yağmadığı zaman yağmur duasının vaktidir. Genellikle ilkbaharda duaya çıkılır. Buna köyce karar verilir
Yetmiş bir küçük taş toplanır ve yıkanır. Her taşa bir yağmur duası ve Şuara suresi 28.Ayet okunur taş dile değdirilir. Şayet taşa üflenirse rüzgar olur.
Şuara Suresi 28. Ayet beygir kafasına yazılır, Yasin, Tebareke, Amme, Amenerresulu, İhlas, Fatiha okunarak taşlarla beraber akarsu yatağına gömülür. Taşların akıp gitmemesine özen gösterilir. Şayet akarlarsa sel olur.
Belirlenen günde duaya çıkmadan önce üç gün üç gece oruç tutulur. Dargınlar barıştırılır. İnsanlar helalleşir.
Duadan önce etraftaki köyler davet edilir, ikramlarda bulunulur. Dua yerinde kadın erkek ayrı toplanılır. Keçi ve koyunlar da oraya getirilir, yavrularından ayrılarak meleşmeleri sağlanır. Küçük çocukların üzerine ağlamaları için su serpilir. Bunlar yakarış kabul edilir.
Yüksek sesle yağmur duası ve Tefriciye okunur. Bir süre sonra yağmur yağsın veya yağmasın taşlar gömülü olduğu yerden çıkarılırlar. Taşlar çıkarılmazsa sel olur. Bu uygulama devam edişlerinin sebebi yağmur duasından sonra köylülerin şahit olduklarına göre: Bol miktarda yağmur yağmasıdır.
IX - OYUN VE EÄLENCE KILLIDA KÜBÜRLÜ
Büyük bir ağaç veya yan yana birkaç ağaçta oynar. Ebe yerde kalır. Oyuncular ağaca çıkarlar. Arkalarından ebe de ağaca çıkar ve oyunculara değmeye çalışır, oyuncular daldan dala veya ağaçtan ağaca geçerek kaçarlar.
Ebe birine değip yere iner ve ağacın gövdesine sobelerse ebelikten kurtulur. Şayet ebenin değdiği oyuncu ondan önce yere inip ağacın gövdesini sobelerse ebe olmaktan kurtulur.
SAKIRGA (KASIRGA)
Önce, köyü ve köyün etrafındaki birkaç mevkii içine alan oyun sınırı belirlenir. Sonra oyuncular iki gruba yarılır. Grubun biri önden gider ve saklanır. İkinci grup bir süre sonra onları aramaya çıkar. Saklanan gruptan birisi görünürse, arayan gruptaki oyuncular “sakırga sakırga”diye bağırarak onu yakalayıp değerler. Sonra ikinci grup saklanır.DAVALI DAVACI
Önce küçük küçük kağıtçıklara, Hakim, savcı, sopacı, davacı, davalı, eşek yazılır. Sonra kağıtlar dürülür ve oyun oynayan 6 kişinin ortasına atılır. Her oyuncu 1 kağıt alır ve hiçbir oyuncu elindeki kağıdında ne yazdığını diğerlerine göstermez.
Hakim: Davacı kim?
Davacı: Ben
Hakim: Eşeğin kim?
Davacı: bir oyuncuyu göstererek ismini söyler.
Eğer davacının gösterdiği kişide “eşek” kağıdı yoksa
Davacının işaret ettiği kişi (Savcı, sopacı, davalı): Sen nasıl bana “eşek” dersin diyerek.
(Savcı veya davalı): Hakime, sopacı davacının eline kaç sopa vursun diye sorar.
Hakim, kaç sopa derse davacıya o kadar sopa vurulur. Böylece oyun sürer gider ta ki eller sopa yiyemez hale gelene kadar.
X - MAHALLİ YEMEKLER
ÇILDIRIM:
Malzemeler: 1 su bardağı un, süt, yağ, kırmızı biber, tuz.
Yapılışı: Bir tavada yağla un kavrulur. Üzerine taze soğuk süt dökülür ve un karıştırılarak sütte eritilir. Muhallebi kıvamına gelene kadar karıştırılarak pişirilir. Bu esnada tuz atılır. Tabağa aktarıldıktan sonra üzerine yağda kavrulmuş kırmızı biber gezdirilir. Sıcak servis yapılır.
KAÇAMAK:
Malzemeler: Mısır unu, süt, yağ, su, kırmızı biber, tuz.
Yapılışı: Su büyükçe bir tencerede kaynatılır, tuz eklenir. Su kaynamaya devam ederken mısır unu yavaş yavaş tencereye dökülür ve oklava kaşık gibi kullanılarak hamur halini almış olan un karıştırma işlemi hamur pişene kadar devam eder. Hamur oklavaya yapışmaz olunca piştiği anlaşılır ve tepsiye dökülerek üzeri düzlenir. Bir tavada yağ ve kırmızı biber kızartılır üzerine süt eklenerek kaynatılır. Kaynayan süt kaçamağın üzerine dökülür ve servis yapılır.
SÜTLÜ TARHANA
Malzemeler: Tarhana, süt, kurumuş kepekli ekmek, ılık su.
Yapılışı: Tarhana ılık suda eritilir ve kaynayana kadar karıştırılır. Kaynadıktan sonra tarhanaya sıcak süt eklenir. Kurumuş kepekli ekmek lokma büyüklüğünde tarhanaya doğranır. Ekmekler yumuşayınca servis yapılır.
BAKLA SALATASI
Malzemeler: Çiçek açmadan toplanmış bakla yaprakları, taze soğan, erik macunu, yağ, tuz.
Yapılışı: Yapraklar yıkanır doğranır. Taze soğan doğranarak yapraklarla karıştırılır. Erik macunu suda eritilir ve üzerine dökülür. Erik macunu ekşi olduğu için limon vazifesi görür. Yağ ve tuz eklenerek servis yapılır.
HARDAL SALATASI
Malzemeler: Yeteri kadar körpe hardal yaprağı, kuru soğan, yağ, tuz, limon.
Yapılışı: Hardal yaprakları yumuşayana kadar kaynatılır ve süzülür. Kıyılmış kuru soğan karıştırılır. Yağ, tuz, limon eklenir. Soğuk servis yapılır.
KABAKLI BÖREK TATLISI
Malzemeler: Pazı börek hamuru, bir parça bal kabağı, soğuk şeker şerbeti.
Yapılışı: Börek hamurları açılır. Aralarına bal kabağı rendelenir ve kabağın üzerine şeker serpilir. Hamur bir tepsiye konur ve fırında pişirilir. Üzerine soğuk şeker şerbeti dökülerek yumuşatılır ve servis yapılır.
KORKMAÇ
Malzemeler: Yeni buzağılamış inek sütünden (ağız) 2 litre, yarım kilo şeker.
Yapılışı: Süt yarım saat kadar pişirilir, şeker eklenerek on dakika daha karıştırılarak pişirilir. Soğuyunca
servis yapılır.
XI - KÖYÜN SOSYAL AKTİVİTELERİ
AV
Köyün dağlarında domuzlar çok fazla üremişse, çiftçilerin ektiklerine çok zarar verirler. Bunun için Kasım ayında yani çiftlerden sonra bütün köylüler toplanarak domuz avına giderler.
Önceleri her iki aileden bir domuz kuyruğu istenirdi. Getirmeyen ailelere köy heyeti tarafından ceza verilirdi. Şimdi kuyruk istenmiyor fakat domuz kuyruğu getiren avcılara mükafat olarak av fişeği vb malzemeler hediye ediliyor.
Bu gelenek eskisi kadar yerine getirilmiyor.
DAVULCU UNU
Ramazan ayında davulu çalan kişi Ramazanın ortasında ve sonunda her haneden işinin karşılığı olarak un toplar. Buna “Davulcu unu” denir. Her hane davulcuya istediği kadar un verir.
NEBET (NÖBET)
Köydeki haneler sıraya konur ve sırası gelen her aile günde üç öğün, köy odasına yemek gönderir. Yemekleri hanelerden köy kahyası alır, Haneden getirilen bu yemekler, misafirler muhtar imam ve kahya beraberce yerler. Burada önemli olan misafirlerin karınları doymasıdır, diğerleri misafirlere sadece ilgi gösterdiklerini hissettirmek için yemekte bulunurlar.
SAYACI
Köyün gençleri harmandan sonra, (genelde mısır soyma zamanı) toplanırlar. Gençlerden biri damat gibi giyinerek diğeri de kız elbiseleri giyerek sözde gelin-damat olurlar. Mutlaka bir davul vardır. Gençlerin bir kısmı sayacı kafilesinin daha fazla ses çıkartabilmesi için koyun ve keçilere takılan çan, zil ne varsa alırlar, kimisi beline kimisi elline alarak zilleri çanları çalarak köydeki evlerden buğday toplarlar. Bu eğlenceli iş akşam saat 20:00 civarı başlar sabaha kadar devam eder. Bu adeti halk hoşgörü ile karşılar, gece yarısı kalkıp 1 tas ekin vermek için geceleri uymayan aileler bile vardır. Sayacı kafilesi evlerin önüne gelince şu kıtalar söylerler
İşte geldik kapınıza
Selam verdik hepinize
Verdiğim yemiş yemiş olsun
Evin içi dışı gümüş olsun
Eğer ki ekin verecek hane sahibi “ben gelinle damatın oynamasını istiyorum, aksi halde ekin vermem” derse, gelin-damat 1 dakika kadar kısa bir süre oynar. Böylelikle hane sahibinin hem gönlü hem de ekini alınmış olur. Daha sonra gençler beraberce şu mısraları söylerler:
Yaylada koyunun kışlasın
Tarlada pulluğun işlesin
Allan sana kara kaşlı, kara gözlü
Gelin (Damat) bağışlasın. Diyerek evden ayrılırlar.
Hane sahibi de amin, amin, amin diyerek içeri girer.
Gençler topladıkları buğdayları satıp kendi aralarında eğlenirler.
Coğrafya
Çanakkale iline 92 km, Çan ilçesine 17 km uzaklıktadır.İklim
Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir.Nüfus
|-
Yıllara göre köy nüfus verileri | |||
---|---|---|---|
2007 | |||
2000 | 581 | 1997 | 509 |
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.Muhtarlık
Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.Seçildikleri yıllara göre köy muhtarları:
2004 - Hasan Ceylan
1999 -
1994 -
1989 -
1984 -
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.Linkler
köy-taslak Çan belde ve köyleri