Güney Afrika Cumhuriyeti`nde 1994 yılına kadar yürürlükte kalan ve beyaz olmayan ırklar arasında yasal olarak bir ayrımı öngören politikaya denir. Uluslararası terminolojide, ırkçılık siyasetinin egemen olduğu hükümetlerce yönetilen rejimlere Aparthayd rejim denir.
Apartheid rejim`i Avrupalı azınlığın ülkenin yönetimini kontrol etmesi için düzenlenmiştir. Böylece ülke nüfusunun sadece %15`ini oluşturan beyazlar ülkenin siyasal liderliğini ellerinde tutuyorlar ve ülke ekonomisini de istedikleri şekilde yönlendiriyorlardı. Apartheid düzeni 1950 tarihli Nüfus Kayıt Yasası`na dayanıyordu. Bu yasaya göre Güney Afrika vatandaşları, Bantu (bütün zenciler), Renkliler (melezler) ve Beyazlar şeklinde üçe ayrılıyorlardı. Bu ayrıma daha sonra Asyalılar da (Hindistan ve Pakistan kökenliler) eklendi.
Apartheid rejimi ile beyaz yönetim, beyaz olmayanların siyasi haklarını meslek seçme, ibadet ve evlenme özgürlüklerini kısıtlıyordu. Zenciler devletçe belirlenen özel bölgelerde yaşamaya zorlanıyordu. Bunun üzerine 1963`ten itibaren zenciler yönetime karşı pasif direnişe başladılar. Bu hareketin liderliğini Afrika Ulusal Kongresi yaptı. Bu arada Apartheid uluslararası alanda da tepki görüyordu. 1961`de Güney Afrika Cumhuriyeti İngiliz Uluslar Topluluğu`ndan çıkartıldı. Birleşmiş Milletler`in çağrısı üzerine bu ülkeye yönelik çeşitli ambargolar uygulanmaya başlandı.
1980`lere gelindiğinde ülkede bir yumuşama havası hakim olmaya başladı. 1986`da bazı yasaların iptali ile Apartheid biraz daha esnek duruma getirildi. Apartheid`a karşı mücadele eden Afrika Ulusal Konseyi`nin lideri Nelson Mandela`nın 27 yıllık bir hapisten sonra Şubat 1990`da serbest bırakılması ile Apartheid`in yıkılmasına yönelik çabalar hız kazandı. 1990 ve 1991 yılında da Klerk hükümeti aralarında 1950 Nüfus Kayıt Yasası`nın da bulunduğu pek çok ayrımcı yasayı yürürlükten kaldırdı. 1992 ve 1993 yılında hükümet ile Afrika Ulusal Kongresi arasında yapılan görüşmeler sonucunda 27 Nisan 1994`te ülkede ilk kez bütün ırklardan kişilerin tek oya sahip olacağı eşit ve adil seçimlerin yapılması kararlaştırıldı. 27 Nisan 1994`te yapılanseçimlerde Afrika Ulusal Konseyi büyük bir başarı elde etti ve Nelson Mandela Güney Afrika Cumhuriyeti`nin Cumhurbaşkanı oldu. Aynı tarihte yürürlüğe giren yeni anayasa ve haklar anayasası ile Apartheid rejimi tarihe karışmış oldu.
Apartheid altında insanlar, kanunen ırksal gruplarına bağlı olarak sınıflandırılmışlardır (beyaz, siyah, Hintli ve renkli/sarı ırk). Bu kanunlar, güç kullanarak grupların birbirinden ayrı yerlerde yaşamalarının dayatılmasına da yasal temel oluşturmuştur. Özellikle siyahi çoğunluk, kanuni olarak belirli "anavatanların" vatandaşları yapılmışlardır. Bu anavatanlar kağıt üzerinde egemen uluslar olarak görülmelerine karşılık, ABD`deki Kızılderililere ayrılmış alanlar veya Avustralya Aborijin Bölgeleri gibi işlev görmekteydi. Gerçekte Siyahi Güney Afrikalılar`ın çoğunluğu asla bu "anavatanlarda" ikame etmemişti.
Pratikte, bu durum beyaz olmayan insanların (beyaz Güney Afrika`da yaşasalar bile) oy verme veya etkide asla ziyaret etmedikleri "anavatanları" hakkında bir etkide bulunmaktan mahrum bırakmıştır. Eğitim, tıbbi bakım ve diğer kamu hizmetlerinin ayrı fakat eşit olduğu iddia edilmiştir, ancak siyahlara sağlanan hizmetler daha aşağı seviyededir.
Kaynak
- }