III. Ahmed saltanatında elçilik göreviyle Fransa`ya gönderilmiş olan ve ünlü Paris Sefaretnamesi`nin yazarı Yirmisekiz Mehmed Çelebi`nin oğludur. Kendi kariyerinde de elçilik görevleri ön plana çıkmıştır.
Babası ile Paris`ten dönüşlerinde hacegan sınıfına terfi ettirilerek sipahi ve silahdar katibi olmuştur. I. Mahmud`un tahta çıkışıyla saltanat değişimini Rus çariçesine bildirmek için 1730 Eylül sonunda şıkk-ı salis defterdarı ünvanıyla Petersburg`a gönderilmiş, Kasım 1732`de de padişahın tahta çıkışını tebrik için gelen Şerbatof`a karşı fevkalade elçi olarak önce Rusya`ya, oradan da 17. yüzyıl başında Osmanlı Devleti`ne sığınmış olan İsveç Kralı Demirbaş Şarl`ın taktığı borçları tahsil için sefaretle İsveç`e gitmiştir. Bu alacak ancak yüzyılın sonlarına doğru İsveç`in borç karşılığı gemi vermesiyle tahsil edilebilmiştir.
1735-1739 Osmanlı-Rus Savaşı öncesinde, Avusturya aracılığıyla savaşı önlemek için yapılan Niyemirav müzakerelerinde reisül-küttab Mustafa, Ruznamçe-i evvel Ümni, sadaret mektupçusu Ragıp Efendi`lerle birlikte silahdar katibi sıfatıyla yer almıştır. 1739 Belgrad Anlaşması sonrasında Avusturya ile hudut müzakerelerini iki yıl yürüten Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa, İstanbul`a dönüşü sonrasında, Haziran 1741`de name-i hümayun ve Rumeli beylerbeyi payesiyle, babası gibi elçilikle Paris`e gönderildi. Amaç, Rusların Belgrad Anlaşması`na riayet etmemelerinden dolayı I. Mahmud`un şikayetlerini, antlaşma hükümlerinin tatbikinin sorumluluğunu üzerine almış olan XV. Louis`ye şifahen iletmekti.
1742 Ekim`inde İstanbul`a döndü ve aynı yıl Aralık ayında tevkii (nişancı) oldu. 1744 Şubat ayında Mısır`da ümera arasındaki anlaşmazlıkları araştırmak ve soruşturmak Mısır`a gönderildi. Kasım 1745`de defter emini oldu, Tiryaki Hacı Mehmed Paşa`nın sadrazamlığa getirilmesi üzerine Ağustos 1746`da onun yerine kethüda tayin edildi. Sadrazamın sert tabiatı ve aralarındaki fikir ayrılıkları nedeniyle geçinemediklerinden dolayı Mart 1747`de de kendi isteğiyle tekrar defter eminliğine tenzil edildi, ve Eylül 1748`de ikinci defa nişancı oldu. Ağustos 1750`de Divitdar Mehmed Emin Paşa`nın sadrazam olması üzerine aynı tarihte ikinci defa sadrazam kethüdası oldu. Fakat iki buçuk ay sonra azlolunarak ve evinde bile oturmasına müsaade edilmeyerek Hicaz`a gitmesi emrolunup Mısır`a gönderilmek istendi ve Gelibolu`ya kadar yollandı ise de sonra vazgeçildi ve bir müddet Gelibolu`da bırakılarak, ardından 4 Haziran 1750 tarihli bir fermanla İstanbul`a davet edildi ve üçüncü defa nişancı oldu.
Ağustos 1752`de nişancılıktan ayrılmış ise de bir yıl sonra dördüncü defa nişancı olmuştur. Ağustos 1755`de de üçüncü defa sadrazam kethüdalığına getirilmiştir.
Sadrazam Silahdar Bıyıklı Ali Paşa`nın zamanında bu görevi yürüten Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa, Bıyıklı Ali Paşa`nın idam edilmesi üzerine 25 Ekim 1755`de sadrazam tayin edilmiştir. Ancak sadrazamlığı üç aydan uzun sürmemiştir. Kararsız ve şüpheci bir tabiatı olan III. Osman tarafından azledilerek, öldürülmeyeceğine dair kendisine emniyet gelmek için oğlu Yirmisekizzade Mesud Bey mübaşir tayin edilerek, İstanköy adasına sürgün edilmiş, malları da müsadere edlimemiştir. Yerine ikinci defa Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa tayin edildi.
Sait Mehmet Paşa, daha sonra Hanya sancağına ve Nisan 1757`de Mısır valiliğine tayin edildi. Haziran 1758`de bu görevini de Köse Bahir Mustafa Paşa`ya bırakarak, Ocak 1759`da Adana valisi olmuş, Temmuz 1760`da bir fermanla Beyşehir sancağı da dahil edilerek büyütülen Karaman (Konya) valiliğine getirilmiştir.
Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa, 1761`de Maraş valiliğine tayin edilmiş, aynı yılın Ekim ayında orada ölmüştür.
Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa, değerli, bilgili, girişken, devlet işlerine ve siyasi vaziyete ve Avrupa ahvaline vakıf, tecrübeli veve ikna kuvvetine sahip bir vezirdi. Babasının 1720`deki Fransa elçiliğinden dönüşte İbrahim Müteferrika ile birlikte Türkiye`de ilk matbaanın açılmasında büyük rolü olmuştur. Kendisi de, Rusya, İsveç ve Fransa`ya elçilikle gönderilerek görevlerini iyi bir şekilde yürütmüştür. Ayrıca bir tıp ders kitabı ve İsveç Sefaretnamesi yazmıştır.
İlk Türk masonu olduğuna dair (kanıtlanmamış) iddialar mevcuttur. .