1831'de Çorum'da doğdu. Askerliğine kadar demirci ustası olan babasının yanında çalışıp, askerlik vazifesiyle İstanbul'a geldi. Kırım Savaşı'na katılıp ve büyük yararlılıklar gösterdi. İstanbul'a dönüşünde çavuş oldu. Gözüpekliğiyle, daha çok Arnavut ve Çerkeslerin tekelinde olan muhafız alaylarında kendine yer edindi. Muhafız olarak katıldığı bir hac seferi sonrası içinde bulunduğu gemiyi batmaktan kurtarınca, Abdülmecit tarafından mülazımlık (teğmen) payesiyle ödüllendirildi.
Abdülaziz'in saltanatında Ağa payesiyle Beşiktaş karakol komutanı oldu. Ramazanda yemek yiyip, içki içenleri dövüp sonra Allah ıslah etsin ! diye bıraktığı rivayet edilir. II. Abdülhamit'i devirmek için Çırağan baskınını gerçekleştiren Ali Suavi'yi bir sopayla kafasına vurarak öldüren Hasan Ağa'ya bu olaydan sonra paşalık (mareşallik) unvanı verildi. Osmanlı-Rus Savaşı Kafkas cephesinde büyük yararlılıklar gösterdi.
Yedi Sekiz Hasan Paşa'nın adı son zamanlarda yakın Osmanlı tarihi bağlamında tartışmaya yol açmıştır. Bu ismin okuma yazma bilmediği için verildiğini iddia edenler olmakla birlikte bu gerçeği yansıtmamaktadır, Çorum yerel tarihi bağlamında yapılan araştırmalarda bunun doğru olmadığı kanıtlanmış olup çocukluğunda medrese eğitimi aldığı ortaya çıkarılmıştır. Ancak imzasını Arapça yedi ile sekiz rakamlarını yazıp bu sayıyı bir çizgiyle birleştirdiği doğrudur. Paşa, II. Abdülhamit'in en güvendiği ikinci adamı olması nedeniyle bu yakıştırmanın yapıldığı düşünülür.
Hasan Paşa 1902'de vefat etti. Geride meşhur namıyla beraber, memleketi Çorum'da, 1894 yılında yaptırttığı 27.5 metre yüksekliğindeki saat kulesi kalmıştır.
İdari anlamda Çorum ve bölgesine etkisi günümüzde İskilip, Osmancık, Sungurlu gibi yerlerin Çorum Sancağına doğrudan bağlanmasını 1890 yılında sağlaması olmuştur. İskilip'in nüfusunun o yıllarda Çorum'dan daha fazla olduğu düşünülürse bu gücün nüfuzu daha iyi anlaşılabilir.
Bugün, Beşiktaş semtindeki tanınmış bir ekmek ve kurabiye fırının adı Yedi Sekiz Hasan Paşa Fırınıdır.