Türkiye-Sscb Ilişkileri

Kısaca: Türkiye-SSCB ilişkileri ...devamı ☟

Türkiye-SSCB ilişkileri |- | width=300 colspan=2 align=center | |- | colspan=2 align=center | |- | }}|Türkiye}} | }}|SSCB}} |}

Kurtuluş Savaşında İlişkiler

Kurtuluş Savaşının başladığı dönemde Sovyetler Rusya'sıyla diplomatik ilişkiler geliştirildi Kurtuluş Savaşı'nı manevi düzeyde olduğu gibi, para ve silah yardımı gibi maddi düzeyde de destekleyen Sovyetler Rusyası'yla Batılı emperyalist devletlere karşı savaşım noktasında işbirliği yapıldı. Meclis'in açılmasından üç gün sonra Atatürk, Lenin'e bir mektup yazarak siyasi ve askeri nitelikli bağlaşmadan sözetti. Sovyet Dışileri Bakanı Çiçerin tarafından verilen yanıtlarda dostluk ve diplomatik ilişkinin kurulup geliştirilme dileği belirtildi. 11 Mayıs 1920'de TBMM Moskova'ya Dıişleri Bakanı Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyet gönderdi. Moskova'daki görüşmeler sonucu iki ülke arasında Mart 1921'de bir Dostluk Antlaşması imzalnadı. Kars, Ardahan Türkiye'ye; Batum, Sovyetler Rusyası'na bırakıldı. Bu antlaşmanın siyasal yönden önemli noktaları şöyle sıralanabilir: 1) Bu antlaşma yeni Sovyet rejiminin yaptığı ilk uluslararası antlaşmadır; 2) İki ülke arasındaki ilişkiler resmileştirlimiştir;3) Türkiye, doğusundaki savaşı ve sınır düzenlemelrinin sonuçlandırmış ve bütün gücünü Batı'ya çevirmiştir; Böyle bir antlaşma yapılması, Batı'nın Ankara'yı dikkate almasında önemli bir rol oynamıştır.

Kurtuluş Savaşın'dan

İkinci Dünya Savaşı

'na Kadar Olan Dönem Türkiye Lozan Barış Antlaşmasında sınırlara dahile edilemeyen bölgeler, 12 Adalar ve Boğazlar vb sorunlar Batılı devletler ile Türkiye'nin ilişkilerini bir süre daha olumsuz etkilemeye devam etti. Boğazlar konusunda kim farklılıklar tşısa da, Türkiye'ye en yakın görüşü Sovyetler Birliği savundu. 1919'dan başlayarak yirmi yıl boyunca SSCB'yle ilişkiler belli bir düzeyin üstünde tutuldu. 1928'de Cenevre2de toplanan Silhsızlanma Konferansı'na SSCB'nin önerisiyle Türkiye'de çağrıldı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin ilke kez katıldığı uluslararası konferansta Türkiye temsilcisi toyekün silahsızlanma konsusunda Sovyet tezini destekledi. Türkiye Avrupa'daki gruplaşmalar karşısnda 1933-1936 yıılarında SSCB'yle işbirliğini korudu. 1935'de Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması on yıl üreyle uzatıdı. Türkiye Balkan Antantı'na SSCB'yle savaşa sürüklenmeyeceğine ilişkin çekince koydu.

İkinci Dünya Savaşı

25 Eylül 1939'da, Polonya'nın işgalinden sonra SSCB'yi ziyaret eden Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, İngiltere ve Fransa ile imzalanan deklarasyonu ve Almanya ile SSCB'nin imzaladığı saldırmazlık antlaşmasını görüştü. Buna karşılık SSCB, Almanya'yla antlaşmasına bağlı olarak, Türkiye'yi, Fransa-İngiltere ikilisi yanında savaşa girmekten kaçınmaya; Boğazları da savaş gemilerine kapalı tutmaya çağırdı. Türkiye ile varılan eski antlaşmayı değiştirerek kimi önerilerde bulunan Sovyetler'in bu istekleri şu biçimde özetlenebilir:1)Boğazlar'ın ortak savunulmasına dair bir paktın imzalanması 2) Türkiye ile imzalanacak antlaşmanın Sovyetler Birliği'ni hiçbir biçimde Almanya'yla silahlı bir çatışmaya sürüklenmeyeceğini öngören, Almanya lehine bir kaydın antlaşma metnine eklenmesi 3) Montreux Sözleşmesi'ne göre, Karadenize kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine Boğazlar'ın her zaman ve mutlak surette kapatılmasını öngören bir değişikliğin getirilmesi. 4) Sovyetler Briliği'nin Beserabya'yı, Bulgaristan'ın ise Dobruca'yı ellerine geçirmeleri karşısında Türkiye'nin tarafsızlığı. Bu öneriler Saraçoğlu tarafından reddedildi ve karşı istek olarak Türkiye, kendisini İngiltere ve Fransa'yla savaşa sürüklenmeyecek bir kayıt üzerinde ısrar etti. Türkiye, Fransa ve İngiltere ile imzaladığı ittifak antlaşmasında(19 Ekim 1939) Sovyetler Birliği'yle savaşa sürüklenmeyeceği hakkında bir kayıt koydu. Türkiye'nin böyle bir kaydın antlaşmaya konmasının nedeni, Sovyetler Birliği'yle ilişkilerini bozmak istememesidir. Çünkü aynı yıllarda, Sovyetler Birliği'yle bir pakt imzalanmış olmakla birlikte, iki ülke arasındaki iyi ilişkiler sürüyordu. 24 Mart 1942'de Türkiye Sovyetlerle bir saldırmazlık deklarasyonu imzaladı. Almanya'nın Sovyetler saldırmasından sonra Moskova Konferansı'ndaki Stalin-Eden görüşmelerinde, İngiltere Türkiye aleyhine SSCB'yle uzlaşabileceğinden korkuluyordu. Bu konferansta, Stalin'in Bulagaristan ile Suriye'den kimi toprak parçalarıyla 12 Ada'nın Türkiye'ye bırakılmasını önerdi. İngiliz-Sovyet ittifak metninin açıklanması, Türkiye'nin kuşkularını görece giderdi.

Soğuk Savaş Dönemi

Svaşın bitiminden sonra Sovyet dışişleri Bakanı, süresi dolan 1925 tarihli Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması'nın Dünya Savaşı sırasında oluşan derin değişiklikler nedeniyle yenilenmeyeceğini, 7 Kasım 1935 tarihli prtokol hükümlerine uygun olarak feshi konusundaki isteğini Türkiye'nin Moskova Büykelçisi Selim Sarper'e bildirdi. Türkiye, 30 yıldır Türk dış siyasetinin temeli olan bu pakta çok önem vermekteydi. Türk 7 Nisan'da verdiği yanıtta, Sovyet hükümetinin ne gibi önerileri olduğunu sordu ve iki tarafın da çaıkarına uygun yeni bir paktın yapılabileceğini bildirdi. Türk hükümetinin bu mektubuna Haziran ayına kadar yanıt gelmedi Haziran ayında Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi ile Sovyet Dışişlei Bkanı arasındaki görüşmede, Molotov, bir yeni paktın imzalnamasından önce iki ülke arasundaki kimi sorunların çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Bu sorunlar şunlardır: 1) Türk-Sovyet sınırında değişiklik yapılarak Kars, Ardahan ve Artvin'in Sovyetler Birliği'ne terk edilmesi; 2) Herhangi bir saldırı karşısında ortak savunmayı sağlamak üzere Boğazlar'da Sovyetler'e askeri üs verilmesi; 3) Montrö Sözleşmesi'nin yeniden gözden geçirilmesi ilkesi üzerinde iki hükümet arasında bir antlaşma. Türk hükümeti SSCB'nin ilk iki isteğini reddetti. Sovyetler yeni bir nota daha yolladı. Bu notada ilk istekler tekrarlanıyordu. Türkiye notadan ABD ve İngiltere'yi haberdar etti. ABD, Türkiye'den önce Sovyetler'e nota yolladı. ABD notasından sonra Türk nostasıda yollandı. Nota alışverişi böylece kesildi. Sovyet önerileri karşısında Türkiye, 1945-1947 yılları arasında ordusunu savaş sırasındaki mevcudunda tutmak zorunluğu duydu. Türkiye'nin demokratik düzene geçme beyanını gösteren ve 1946 yılında yapılan tartışmalı genel seçimlerden sonra, 1947'de ABD Başkanı Truman, Harvard Üniversitesinde yaptığı tarihi konuşmada ABD sınırlarının doğuda Kars ve Ardahan'dan başladığını belirtti ve Truman Doktrini'ni ilan ederek ilk defa Sovyetler Birliği'ne meydan okudu. Türkiye'nin Truman Doktrini'yle ABD'den askeri yardım alması, Sovyetler Birliği'nin tepkisine yol açtı, fakat Stalin Doğu Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de askeri tepki göstermedi. Stalin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği'nin dış ve iç siyasetinde önemli değişiklikler oldu. Türkiye 1952 yılında NATO'ya tam üye olarak kabul edildikten sonra Sovyetler Birliği 30 Mayıs 1953'de Türkiye'ye bir nota vererek Ermenistan ve Gürcistan Sovyet Cumhuriyetleri'nin 1946'da istedikleri topraklardan vazgeçtiklerini, bunun sonucu olarak da artık Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den hiçbir toptak isteği kalmadığını bildirdi. 1964-1965 yıllarında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir iyileşme oldu. 1964'den başlayarak bu iki devlet arasında üst düzey görüşmeler yapıldı. 1964 sonlarında Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, 1965'de Başbakan Suat Hayri Ürgüplü Sovyetler Birliği'ni ziyaret ettiler. Bu yakınlaşma 1965 seçimlerinde işbaşına gelen Adalet Partisi iktidarı döneminde de sürdü. 1965 Eylül'ünde Ankara'ya gelen bir Sovyet heyetiyle görüşmeler 12 Kasım'da bir ön protokol'un imzalanmasıyla sonuçlandı. 20-27 Aralık 1966'da Sovyet Başbakanı Aleksi Kosigin Türkiye'yi ziyaret etti. Ziyaret sonunda yayınlanan ortak bildiride iki ülke arasındaki siyasal ve ekonmik ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde duruldu. Ancak bu gelişme öncelikle ekonomik ilişkilerde sağlandı. 23 Haziran 1978'de Bülent Ecevit'in, Sovyetler Birliği'ne yaptığı gezi sırasında iki ülkenin uluslararası sorunlarda görüş alışverişinde bulunmasını öngören bir Siyasal Belge imzalandı. http://arsiv.sabah.com.tr/2007/12/01/haber,85B3BE899A534240999C9E43EC49986F.html

Not

} }

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Almanya-Türkiye ilişkileri
6 yıl önce

Almanya-Türkiye ilişkileri, Türkiye'nin Almanya Federal Cumhuriyeti'yle süregelen uluslararası politikalarını içerir. Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler...

Rusya-Türkiye ilişkileri
3 yıl önce

Türkiye-Rusya ilişkileri temelleri 15. yüzyıl sonlarında Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında başlayan ilişkilerine dayanan ilişkilerdir. 15. yüzyılda...

Gürcistan-Türkiye ilişkileri
3 yıl önce

Gürcistan-Türkiye ilişkileri, geçmişi Osmanlı dönemine ve daha eskilere dayanan Gürcü-Türk ilişkileri. Kurtuluş Savaşı yıllarında Türkiye ile Gürcistan...

Marshall Planı
3 yıl önce

Türkiye-SSCB arasındaki bir ittifakın ancak aralarındaki anlaşmazlıkların çözülmesiyle mümkün olacağını, fakat Türkiye’nin Kars ve Ardahan’ı SSCB’ye geri...

Marshall Planı, Marshall Planı
Küba Füze Krizi
3 yıl önce

Küba Füze Krizi, ABD’nin Türkiye ve İtalya'ya, SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan; Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü...

Ekim Füzeleri Bunalımı, Küba Füze Krizi, 12 Eylül Darbesi, 16 Ekim, 1960, 1962, 1973 Şili Darbesi, 1989 Devrimleri, 1 Mayıs, 68 Kuşağı, ABD
Uluslararası İlişkiler
3 yıl önce

kapsar ve sadece bir uluslararası ilişkileri teorisi değildir. Devlet merkezli bir teoridir ve diğer uluslararası ilişkiler teorilerine eleştirel bir bakış...

Uluslararası ݝlişkiler, Uluslararası ݝlişkiler
Tan Olayı
3 yıl önce

eğilimli, günlük Tan gazetesinin bir grup tarafından yağmalanması olayıdır. SSCB, Mart 1945'te, Türk-Sovyet Dostluk ve Saldırmazlık Paktı'nı tek taraflı olarak...

Tan Olayı, 1945, 4 Aralık, Adnan Menderes, Beyoğlu, CHP, Cağaloğlu, Celal Bayar, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Fuad Köprülü