Geçmişi
} Birinci Dünya Savaşı, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya devletleri arasında gizli antlaşmalar yapılmıştır. Fransızlar Sykes-Picot Antlaşması ile Suriye`den başka bütün Güney Anadolu`yu alacaklardı. Böylece Anadalu`da, İskenderun ve Mersin limanları ile Ergani bakır madenleri ve Kilikya (Çukurova) pamuk tarlaları Fransızlar`a bırakılıyordu. Fakat, İngilizler Musul petrollerini ellerinden kaçırmak niyetinde değillerdi. Bunun için işgal edecekleri Antep, Maraş ve Urfa illerini koz olarak tutmak kararı ile yaptıkları sözleşmenin uygulanması yönünde harekete geçtiler.Fransa ile İngiltere 15 Eylül 1919`da ikili bir antlaşma yaparak Ortadoğu`yu nasıl paylaşacaklarını belirlediler. } Irak ve Filistin İngiliz Mandası, Suriye, Lübnan da Fransız Mandası altına sokuldu.} Antep, Maraş, Urfa da el değiştirerek Fransa`ya geçti. İngiltere işgal ettikleri yerler ile Çukurova`yı Fransızlar`a bırakarak aralarındaki anlaşmaya ters hareketle Musul bölgesini (Petrol Bölgesi) işgal ettiler.} Musul bölgesinin işgali, Fransızlarla aralarının açılmasına sebep oldu.}
Koloni olarak tasarladiklari yerlere Suriye ve Mısır`dan getirdikleri Ermenileri yerleştirmeye başladılar. Ermenilerin bu bölgede örgütlenerek Fransaya bağlı bir koloni yaratma amacını götmektedirler. Bu devletin is mi Kilikya Devleti olarak adlandırılmaktaydı.
Fransız Koloni Yönetimi
İtilaf Devletleri Ermenilere müstakil bir devlet vaad etmişlerdi. Bu durum Fransız, İngiliz veya Rusların Ermeni milliyetçiliğine bağlı olmalarından kaynaklanmamaktadır. Bilakis bölgede başta Fransızlar olmak üzere, müstevlilerin çıkarları söz konusuydu. Örneğin Fransa, Çukurova`da kurulacak olan bir Ermeni Devleti`yle Türkiye`nin Suriye`ye doğrudan müdahalesini önleyecek ve bu ise Suriye`deki Fransız egemenliğine bir güvence teşkil edecekti.King-Crane Komisyonu
} İtilaf Devletleri, Kafkasya`dan Kilikya`ya kadar uzanacak "Büyük Ermenistan" fikrinden vazgeçmeyeceklerini ve böyle bir politikayı da Türklere kabul ettirebilecek güce sahip olduklarını tahmin ediyorlardı . Bu düşünceye ve bu geçmişe dayanarak politikalarını çizmeye çalışan Ermeniler, Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken, mutlu sona ulaşabileceklerini zannettiler.Bunun üzerine Çukurova yöresine bir Amerikan soruşturma heyeti gelmişti (King-Crane Komisyonu (en:King-Crane Commission)). Çeşitli din, dil ve ırklara mensup halkın ileri gelenlerini toplayarak, Adana`nın idaresi hakkındaki fikirlerini sordu. Bunlardan ortodoks ve katolik Ermeniler Fransa himayesinde bir Ermenistan kurulmasını istediler . Zaten Fransızların niyeti kendi denetimlerinde Kilikya adıyla bir Ermenistan meydana getirmek istiyorlardı.
Kilikya Devleti
} Ermeniler eski çağlarda yaşadıkları toprakları Asıl Ermenistan adıyla iki kısıma ayırmışlardı. Birincisi "Büyük Ermenistan" ikincisi ise "Küçük Ermenistan" . Büyük Ermenistan 15 vilayete bölünmüştü . Küçük Ermenistan ise, üç vilayete ayrılmış ve Kilikya Ermeni Krallığı adıyla da belirttikleri prensliğin toprakları Kilikya`da, sahil ve dağlık Kilikya olmak üzere iki kısıma ayrılmıştı . Kilikya`nın sınırları esneklik gösteren ve yüzyıllar boyunca birçok devletlerin işgal ve istilasına uğramış bir geçit ve çarpışma sahası olan bu bölgelerde hiçbir zaman devamlı, mütecanis ve milli bir Ermenistan devleti mevcut olmamıştır. Küçük küçük krallıklar, çoğu zaman bölgedeki büyük devletlere bağlı olarak, muayyen yörelere hükmetmişlerdir.Ermeniler yönetiminde bir Kiliya Cumhuriyetinin kurulabıleceğini düşünmektedirler. İstanbul Patriği ve Sis Ermeni Katalikosluğu`nun organizatörlüğünde, Fransız işgalinin kısmi olarak gösterdiği müsamahadan da yararlanma yoluna gitmişlerdir . Fransızların Ermenilere göstermiş oldukları bu müsamaha ise; tarihi, kültürel ve askeri bakımdan bölgedeki varlıklarını uzun süre devam ettirmek isteyen Fransa`nın politikasını gerçekleştirmede bir araç olmasıdır. Çünkü bölge üzerindeki Ermenilerin milli emelleri onlar için gayelerinin tahakkukunda bir vasıta olarak kendisini gösterirken, dikkat çekici bir paradoks da meydana getirmekteydi. Zira manda Ermenilerin, milli emellerinin, gelecekteki yegane dayanağını oluşturacaktı.
Nüfus aktarımı
Diğer taraftan, Fransa`nın Çukurova politikası başlıca iki doğrultuda kendini gösteriyordu: Ermenilere askeri harekettte yer verilmesi ve Çukurova`nın idari yönden Ermenileştirilmesi . Ayrıca Ermenilerin Kilikya`daki isteklerini destekleyen Fransa, Adana ve İskenderun bölgeleri üzerinde Ermenilerin tarihi rolleri bulunduğunun kabul edilmesine taraftardı. Fransızlar, Ermeni isteklerini desteklemekle beraber, bu verimli topraklardan ayrılmayı da istemiyorlardı . Böylece o zamanlar Fransa Başbakanı Briand da bu hususta şunları söylemiştir :İşte bu olaylara paralel olarak, Fransızlar işgalden hemen sonra, vaktiyle Türkiye`den göç ettikleri kabul edilen 100.000 Ermeni`nin Türkiye`ye dönmelerini istedi. Fransızların kolonisi haline gelen Suriye`de bulunan Ermenilerin yeniden yerleştirilme ihtiyacı yer almatdaır. Bunun üzerine 1915 tehcirinde Anadolu`dan çıkarılan Ermenilerden 100.000 kadarı Çukurova`ya gelerek dağıtıldı.
| | | | | | | | | | | | | |
Bölgeler | Adana | Dörtyol | Hacın | Kozan | Maraş | Zeytun | Toplam |
Aktarilan | 70.000 | 12.000 | 8.000 | 10.000 | 25.000 | 25.000 | |
Var Olan | |||||||
Toplam (1919) | 120.000 |
Ermenilerin Çukurova`ya gelişlerini Bremond eserinde şu şekilde anlatmaktadır;
Bundan sonra Kilikya`daki Ermenilerin sayısı 1919 yılı sonunda 120.000 kişiye ulaşmıştı . Bu olayı hayatta olanlardan Ceyhanlı Hamit Selçuk şöyle anlatmaktadır :
Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti
}Fransızların peşi sıra giden Ermeniler vardıkları yerlerde yerli Ermenileri de ayaklandırdılar. Meydana gelen Kaç-Kaç Olayından sonra, Ermeniler ve bilhassa Ermeni Şişmanyan Hükümeti ve komitecilerin; "Şehirde Türk kalmadı. Bize verdiğiniz vaadinizi yerine getiriniz. Biz "Kilikya Hıristiyan Cumhuriyeti kuracağız" diyerek, resmen Fransız Genel Valisi`ne müracaat etmişlerdi. Bu Fransizlarin "Kilikya Devleti" projesine bir darbe olarak algılandı. Oluşum kolonileştirme çabalarına karşı millileşme haraketi görinimi vermekde ve bölgenin dinamiklerini başka bir yöne çekmeye başlamaktadır.
Bu arada Ermeniler Fransızların Çukurova`dan çekileceği propagandası yapmaya başlamışlardı. Bunun üzerine, Ermenilerin lideri durumunda bulunan Dr.Mihran Damadian hemen Beyrut`taki Ermeni komitesi başdelegesi Dr.Malezian`la haberleşerek, harekete geçmiştir. Durumdan haberdar olan "Guiliguia (Kilikya)" adındaki Ermeni gazetesinin baş yazarı Veradzine, Abdioğlu Köyü`nde birkaç komiteci ile yerleşerek, Fransız mandası altında, Kuzey sınırı demiryolu,; doğu ve batı sınırı Ceyhan ile Seyhan nehirleri olmak üzere "Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti"ni kurdular. Bunun üzerine Veradzine`i, Fransızlar almış oldukları tedbirlerle sürgün etmişlerdi . Bundan sonra da Çukurova`da bulunan bütün Hıristiyan delegeleri bir bildiri yayınlayarak, eylemlerini sürdürmeyi düşündüler. Bu olaydan cesaret alan Dr.M.Mihran Damadian 5 Ağustos 1920 sabahı saat 10.00`da Ermeni şefleri ile vilayete gelerek, cumhuriyetin geçici hükümet başkanı olduğunu belirtip, kabinesiyle hükümet konağına oturdu. Ermeni şefleri Damadian`ın bu hareketini açıkça alkışlayarak desteklediler . Bremond ise eserinde; halk yığınları ve Ermeni mahallesi de dahil olmak üzere, bu olaya kayıtsız kalmışlardı demektedir .
Bunun üzerine Bremond, beklenmedik bu olay karşısında, önce Beyrut`taki askeri kumandanı ve sonra da Paris`i durumdan haberdar etti. Bremond`un her iki yerden aldığı emir: "Kaça mal olursa olsun, bu cüretkarların haddini bildir." olmuştur . Bundan sonra da Bremond, Damadian`ın telefonunu kestirdi ve özel sekreteri Teğmen Georges Perrien`i göndererek, vilayetten ayrılmasını istedi. Damadian; "Ermeni ahalisine danışmadan bulunduğu yerden ayrılmayacağını" bildirdi. Damadian`ın bu direnişini kırmak için, Bremond güç kullanmaya karar verdi. Bunun üzerine Fransız avcı bölüğünden erler yollanarak, kabinesi ile beraber Damadian oradan atıldı. Damadian`ın hükümet binasından atılmasından sonra ise, Ermeniler gösteriler yaptılar ve Fransız kuvvetleri bu gösterileri bastırarak, asayişi sağladılar . Böylelikle Bremond gerekeni yaparak, bunları Fransa işgalindeki başka şehirlere sürgüne göndermiştir. Böylece bu Ermeni Devleti`nin ömrü iki saat onbeş dakika sürmüştür .
Bütün bunlara rağmen, Çukurova`daki Ermeniler, Fransızların desteği altında bir varlık göstermek amacıyla Türklere karşı akla gelmeyecek insanlık dışı davranışlarına devam etmişlerdi. Hacın, Şar, Zeytun, Urumlu bölgeleri Fransız işgali altındayken bölgedeki silahlandırılmış Ermeniler, Türklere yapmadıklarını bırakmamışlardı . Görüldüğü gibi, bu Ermeni hareketleri vahşet halinde devam etmiş olup, bu vahşetin sonunun ne zaman geleceği ve neye varacağı belli değildi.
Türk-Fransız yakınlaşması
Ermenilerin bağımsız bir devlet kurmaları veya buna teşebbüs etmeleri Fransızları sükutu hayale uğratmıştı. Zira Türk`ü öldürmek için onbinlerce verdikleri silahların kendilerine çevrilmesinden dolayı endişeleri artmıştı. Şimdi bu silahları geri nasıl toplayacaklardı . Bir başka olay da Mavera-ı Kafkas`ta İngilizlerin başına geldiği gibi, Fransızlar da Ermeni müttefikleriyle kötü tecrübeler edindiler. Bundan sonra da Fransızlar Türk dostluğunu açıktan açığa aramaya başladılar . Bu olaylar üzerine Fransızlar Ermenilere vermiş oldukları desteği geri çektiler. Bu durumu protesto etmek üzere Damadian ve Ermeni Başpapazı ortak olarak bir bildiri yayınladılar buna göre; bu desteğin devamını istediler, aksi takdirde kendi üzerlerine düşen görevleri yapmayacaklarını ilan ettiler .Aktif Dönem
Mondros Ateşkes Andlaşması`nın koşullarına aykırı olarak İngilizler Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş ve Urfa`yı işgal ettiler. Fransızlar ise Adana, Mersin ve Osmaniye`yi işgal ettiler.- Ermeni saldırılarına karşı başlayan direniş hareketlerine, Sivas Kongresi`nde bu yöre için Kuvayı Milliye kurulmasına karar verilerek, halkın da katılımı sağlanmıştır.
- Maraş`ta, Sütçü İmam`ın önderliğini yaptığı mücadeleye tüm Maraş halkı katıldı. Maraş`ta tutunamayan düşman şehri terk etmek zorunda kaldı (12 Şubat 1920). Maraş adı TBMM kararı ile 1973`te Kahramanmaraş olarak değiştirildi.
- Urfa şehrinde Ali Saip(Ursavaş) Bey tarafından teşkilatlandırılan Türk direnişi başarıyla sonuçlandı. Fransızlar 11 Nisan 1920`de şehri boşalttılar. Urfa`ya TBMM kararı ile 1984 yılında Şanlıurfa adı verildi.
- Antep halkı 1 Nisan 1920`de Fransızlara karşı ayaklandı. Üsteğmen Salih`in a€˜Şahin` takma adıyla Kuvayı Milliye Komutanlığına atanması halkı daha da örgütlü bir güç haline getirdi. Hiçbir yerden yardım alamayan Anteplilerin Fransızlara karşı direnişi yaklaşık 1 yıl sürdü. Antep şehri, tüm olanaksızlıkları yaşadıktan ve altı bin şehit verdikten sonra onurundan taviz vermeden 9 Şubat 1921`de düşmana teslim olmak zorunda kaldı. TBMM Antep`in direnişini ödüllendirmek için kente a€˜Gazi` unvanı vererek adını Gaziantep olarak değiştirdi.
- Fransızlar halkın direnişleri sonucunda askeri harekatlarını durdurduktan sonra Sakarya Zaferi`nin arkasından TBMM ile Ankara Antlaşması`nı yaptılar ve işgal ettikleri yerleri boşalttılar.