metropol(birden fazla ilçeden oluşuyorsa her ilçe
kendi sayfası olmalı)-semt köy;
küçük harfler kullanılmalı; kategori yaratır -->|idari = ilçe Gerekli; Bağlı olduğu ilin ismi; kategori yaratır --> |il_ismi = Kastamonu Birimin bağlı olduğu idare: İl-ilçe --> |bağlı_idare = il |bağlı_idare_ismi = Kastamonu Birimin en üst makamı Vali-Kaymakam --> |mülki_sıfatı = |mülki_idareci = |websitesi = Büyükşehir Beldiye Başkanı-Belediye başkanı-Muhtar;
başkan_parti: belediye web sitesi veya belediye
başkanının web sitesi-->|başkan_sıfatı =Belediye başkanı |başkanı =Sait Gülabacı |başkan_www = birimin en eski tarihi millattan (öncesi-M.Ö. veya M.S.) --> |Kuruluş_öncesi = |Kuruluş_yılı = 1864
- yüzölçüm ***** -->
- Nufus Bilgileri ***** -->
ilin->ilçeleri; içelerin->Semtleri;
içelerin->kazaları; şehir->semt -->|bağlı_tipi = Kazaları |bağlı_olanlar1 = |bağlı_olanlar2 = |bağlı_olanlar3 = |bağlı_olanlar4 = |bağlı_olanlar5 = |bağlı_olanlar6 = |bağlı_olanlar7 = |bağlı_olanlar8 = |bağlı_olanlar9 = |bağlı_olanlar10 = }}
Tosya, tarihte İpek yolu diye bilinen bugünkü Samsun - İstanbul karayolu (E 80))üzerine kurulu, yaklaşık 28,000 nüfuslu Kastamonu iline bağlı bir ilçedir.Ilgaz dağları eteklerinde Köroğlu dağına doğru Kuzey-Güney ekseninde kurulmuştur.
Tarihi bakımdan eski bir yerleşim merkezi olup yerleşim alanı bulunduğu bölgede çeşitli nedenlerden dolayı tarih içerisinde birkaç defa yer değiştirmiştir.İsmi erken dönemlerde "Paflogonya" şeklinde adlandırılmıştır."Tosya" kelimesinin kökeni hakkında yapılan incelemelerde Bizans dönemine ithaf edilen "Doceia" bulgusu netlik kazanmamakla beraber kabul görmüştür.
Birçok beylik ve devletçik de dahil başlıca İlk çağ Anadolu Medeniyetlerine Pers- Roma İmparatorluğu- Bizans ve Osmanlı hakimiyetlerini yaşamış Moğol İstilasını ve kısa sürelerde Abbasiler ve Emeviler hakimiyetini bir sınır şehri olarak görmüştür.
Kurulduğu zamana dair -tam bir araştırma yapılamamasından ve kesin arkeolojik bulgulara ulaşılamadığından- kesin bilgiler mevcut değildir.En parlak zamanını başkent Hattuşaş`a olan yakınlığıyla Hititler, Anadolu Selçukluları ve özellikle de Osmanlılar döneminde yaşamıştır.Bölge İslamiyetle kısmen 8. ve 9. yy`da fiilen de Malazgirt Savaşından sonra tanışmıştır.Şehrin islamlaşmasında Hamza Baba diye bilinen ve evliyadan sayılan bir Selçuklu akıncısının önemli katkıları olduğu rivayetlerde geçer.Kendisinin mezarı türbe haline dönüştürülerek ilçenin Tekkeönü diye adlandırılan mevkinde korunarak halen muhafaza edilmektedir.Osmanlılar hakimiyetine ilk 2. Murat zamanında daha sonra da Candaroğlu Beyliğinin fiilen yıkılmasıyla girmiştir.Evliya Çelebi şehri "Çelebi Sultan Mehmet Han fethetmiştir" demektedir
Osmanlı padişahlarının neredeyse tüm doğu seferlerinde uğradıkları bir menzildir.Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve 4. Murad`ın ünlü İran seferlerinin anlatıldığı Ruznamelerde ilçe tüm detaylarıyla anlatılmış padişahlar her seferinde ilçeye ihsanlarda bulunmuştur. 4. Murad`ın 1635 Tebriz ve Revan Seferi Ruznamesinde ilçeden ``"...etrafı eknafi bağ ve bahçelerle ma`mur abadandır"`` diye bahsedilir
Şehrin en önemli tarihi tasvirini Evliya Çelebi kendi Seyahatnamesinde yapmıştır. İlçeden günümüz Türkçesiyle "``Yüz elli akçelik kazadır.Mamur nahiyeleri vardır.Ayan ve ulemesı çoktur.Havası ağırdır.Halkı Türk ve son derece yabancı dostu kimselerdir``" diye bahseden Evliya Çelebi şehirle ilgili şu bilgilere yervermiştir "``Şehir yüksek bir yerde üç bin kadar tahta ve kiremit örtülü eski usul evlerden mürekkeptir.Bir çok bağ ve bahçeleri vardır.Kozlu ve leblebili helvaları beğenilir.Tatlı kutu bozması beyaz süt gibidir ve çok meşhurdur..."``
İpek yolu üzerinde kurulu olması ilçenin tarih boyunca gelişmiş bir ekonomiye sahip olmasını sağlamıştır.Yine Evliya Çelebi "``Yedi han ve hamamları, üç yüz kırk dükkan ve kahvehaneleri, bir de demir kapılı kagir yapılı bir pazar yeri vardır ki her şey bulunur``" demiştir
1923 Nufüs Mübadelesinde ve Milli Mücadele yıllarında sayıları 700`ü bulan birçok gayri müslim Ermeni ve Rum vatandaşı şehirden ayrılmıştır.Şehirde bu döneme kadar serbestçe kulandıkları kiliseler daha sonra farklı amaçlar için kullanılmak üzere restore yada yeniden yapılandırmaya tabi tutulmuştur.
Tosya, Cumhuriyet tarihinin büyük depremlerinden 1 Kasım 1943 depreminin merkez üssüdür.Şehrin neredeyse tamamı bu depremde ağır hasar almış devlet 2. Dünya Savaşının devam ettiği bu dönemde içerisinde bulunduğu ağır ekonomik sıkıntıdan dolayı ilçeye gerekli yardımda bulunamamış ekonomik kalkınmasını bu dönemde ilçe kendi imkanlarıyla gerçekleştirmiştir...
Halkın geçim kaynağı tarım ve ticarete dayalıdır.En önemli tarım ürünü Türkiye`de ün yapmış olan Princidir. "Tosya Pirinci" Devrez vadisinde kısıtlı ve verimli bir alanda sınırlı sayıda üretildiği için değerlidir. Türkiye`nin ilk Prinç fabrikası da Atatürk`ün desteğiyle ilçede kurulmuştur. Ayrıca ilçe gelişmiş bir marangoz sanaayisine sahiptir.ilçede bu alana yönelik 500`den fazla marangozhane veya fabrika bulunmaktadır.Üretimin büyük kısmı ahşap kapı pencere ve kontraplak üzerinedir.Türkiye`deki her 10 kapı ve pencerenin 6`sını ilçe kendi imkanlarıyla üretmektedir.
İlçe Tekstil sektöründe de köklü bir geleneğe sahiptir.Evliya Çelebi ``"bütün halkının işi muayyer dokumaktır ki bu yüzden bedestenlerde çok sayıda muayyer alınıp satılır"`` demiştir. Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar zamanında üretilen Sofu Kumaşı diye bilinen dönemin en yaygın kumaşlarının üretildiği Ankara`dan sonraki ikinci önemli merkezdir.Kapitilasyonların ve Sanayi Devriminin etkisiyle ülkeye giren ucuz İngiliz kumaşlarının karşısında Sofu kumaşı da yenik düşmüştür. Daha sonra Fransız yapımı ceket içi astarlarından ilham alınarak ve İlçedeki girişimcilerin başarısıyla 1950`lerde özgün bir "Tela" üretimi başlamıştır.İlçe telanın Türkiye pazarında duyulan ihtiyacın %50`sini tek başına karşılayabilmektedir. (Tela:ceket yapımında kullanılan sert ve dayanıklı teknik bir malzemedir.Pamuk ipliği ve keçi kılından otomatik veya yarı otomatik tezgahlarda üretilen ve ceket yapımında kumaşla astar arasına yerleştirilen özgün bir tekstil malzemesidir) Bunun haricinde ilçede pantolon yapımında hazır olarak kullanılan "kemer astarı" tiftikten dokunan "banyo kesesi" ve özellikle bel ağrılarına iyi geldiği düşünülen "kuşak" üretimi yapılmaktadır.Kese ve kuşakları hemcinsleri arasında değerli olup büyük ilgi görmektedir.El sanatları adına yine ilçeyle özdeşleşen ve Balkan savaşından sonra ilçeye yerleşen Rumeli göçmenleri tarafından ilçede özgün şekli verilen boynuz saplı baıçağı "Bıçkı" özel bir yere sahip olup değerli ve nadir olmasıyla koleksiyoncular adına önemli bir bıçak türü olarak kabul edilir. Yeraltı zenginlikleri bakımından ilçede Linyit, Mermer ve Manganez bulunur.Bunlardan Linyit küçük işletmeler tarafından dağınık olarak halen çıkarılmaktadır.
En ünlü tarihi yapısı "Abdurrahman Paşa Camii" ya da halkın deyimiyle "Yeni Cami"dir.Eser 3.Murat Döneminde 1582`de inşa edilmiştir.Eserin inşasını ünlü Türk mimarı Mimar Sinan ilerleyen yaşına rağmen İstanbul`dan yönetmiştir.Yapının Hamisi veya yapıya adını veren Abdurrahman Paşa`nın Maraşlı bir devlet göevlisi olduğu tahmin edilmektedir.Klasik dönem Osmanlı mimarisinin özelliklerini başarıyla sergiler. Süleymaniye Camiine ve kendinden daha sonra yapılacak olan Sultanahmet camiini andıracak bir ara formda inşa edilmiş 4 ana fil ayağı üstüne ana kubbe ve etrafında 4 yarım kubbeyle tamamlanmış mermer işçiliği ve mermer mihrabıyla görkemli bir camiidir.Osmanlılar tarafından geliştirilen "Merkezi Plan" anlayışıyla bu planın en ileri örneği kabul edilen Sultanahmet Camine benzer ve bu yüzden Sultanahmet caminden önce yapıldığı için önemlidir.Bügun ayakta kalmayan eski Şadırvan`ı bu alanda inşa edilmiş seçkin örneklerden birisi olarak sayılmaktaydı.Camiinin Kendisine ait iki vakıf hamamı ve dükkanları bulunmaktaydı.Bölgesinde inşa edilmiş en büyük Osmanlı Camiilerinden biridir.Bunun haricinde ilçede 1600 yılında inşa edilen tek kubbeli "Pazar Cami" üstünde bulunan ve Mekke`den getirilen değerli ve parlak bir taşla (günümüzde parlaklığını kaybetmiştir)değerlidir.Diğer önemli tarihi eserleri ise Tekke Hamamı ve Rumlardan kalma 18.yy ve 19.yy Osmanlı evi özelliklerini sergileyen ve Safranbolu evlerine benzeyen tarihi "Gavur Konağı"dır
İlçe 1864 yılında belediye statüsüne kavuşmuştur. Türkiye`de kişi başına düşen camii ortalamasında ilk sıralarda yer alan ilçe 60`dan fazla camiye sahiptir.17.yy kaynaklarında dahi on bir mahalleli ilçede 21 caminin bulunduğu görülmektedir.İlçede ayrıca 12 lise, 13 İlköğretimokulu 2 Sağlık ocağı, bir Devlet Hastanesi, bir Halk Eğitim Merkezi ve bir Kütüphane bulunmaktadır.
Dünyaca Ünlü Türk hattatı ve bestekarı, Ayasofya camisinin dünyaca ünlü dev ``Hülefay-ı Raşidin`` levhalarını ve kubbe kuşağına ``Nur Ayet-i Kerimesini`` yazan, 1845`te Eyyüb Sultan Camii baş imamlığını (``Ser-İmam-ı Hazreti Şehriyari``) 1849`da Rumeli ve Anadolu kazaskerliklerini ve Sultan Abdüllaziz`in hat hocalığını yapan Kazasker Mustafa İzzet Efendi- Osmanlının ve Kanuni Sultan Süleyman devrinin ünlü nişancısı Fuzuli`nin ünlü Şikayetname`sini sunduğu Celalzade Nişancı Mustafa Efendi - Osmanlının ilk büyükelçisi 3. Selim dönemi Viyana sefiri, Türk yenileşmesinin sembol isimlerinden "Nemçe Seyahatnamesi" ile ünlü Ebubekir Ratıp Efendi- 93 Rus Harbi komutanlarından "Şipka Kahramanı" Müşir Süleyman Paşa - Balkan savaşının ünlü komutanlarından "İşkodra Kahramanı" diye anılan ve ünlü şair Yahya Kemal`in "Rumelinin Hasan Rızası" diye seslenip adına ``"Hasan Rıza`ya Sesleniş"`` adında şiir yazdığı Hasan Rıza Paşa - bugunkü Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ve ünlü BOYNER ailesi ile Posta işletmeleri Genel Müdür Muavini Ali İhsan KARACA Tosyalıdır ve Ünlü "Tiridine Bandım" türküsü ilçeye aittir.
KAYNAK: AYDIN KAYA -GAZİ ÜNV. TARİH ÖÄRT. BÖLÜMÜ- [email protected]
Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına / Yavrusunu sinek kapmış gördün mü şeklinde çok yaygın olarak bilinen türkü Tosya yöresine aittir. Türkünün sözleri dinleyenlere saçma gelse de anlatılanlar saçma değildir.Tosya`nın meşhur princinin yetiştirildiği Kızılırmak`ın kollarından Devrez vadisinde mandaların sıcaktan korunmak için dereye sarkan söğüt dalları altında serinlemeleri;yavrularının ise henüz kuyrukları tam uzamadığı için civarda bolca bulunan sivrisinek / kene ve benzeri asalaklar tarafından rahatsız edilmeleri anlatılmaktadır.
Köyleri
Ahmetoğlu Akbük Akseki Aşağıberçin Aşağıkayı Aşağıdikmen Bayat Bürnük Büyüksekiler Büyükkızılca Çakırlar Çaybaşı Çaykapı Çeltikçi Çepni Çevlik Çifter Çukur Dağardı Dağçatağı Dedem Ekincik Ermelik Gökçeöz Gökomuz Gövrecik İncebel Karabey Kargın Kayaönü Keçeli Kilkuyu Kınık Kösen Kuşçular Küçükkızılca Küçüksekiler Mısmılağaç Musa ortalıca Özboyu Karasapaca Sapaca Sevinçören Sofular Suluca Şarakman Yağçılar Yenidoğan Yukarıberçin Yukarıkayı Yukarıdikmen Zincirlikuyu}