Sembollerin çokanlamlılığı
Sözcükler bir sembolün anlamını ya da anlamlarını ifade etmek için gerekli olmakla birlikte, sembolün anlamını gerçek değeriyle ifade edemezler ve yapılan sözlü açıklamalar ve yorumlar sembolün tümüyle çözüldüğü anlamına gelmeyebilir. Zaten ezoterik ya da evrensel denilen gerçek semboller genellikle tek anlam içermezler. Bir sembolün çokanlamlılığı bir sözcüğün birbirine eş düzeydeki birçok anlama gelmesi gibi değildir; çok anlamlı bir sembolün içerdiği anlamlar aşağıdan yukarı doğru yükselen bir kademelenme, bir başka deyişle gitgide derinleşen bir derecelenme gösterirler. Semboller objektif olmakla birlikte, içerikleri bakımından büyük bir sübjektiviteye sahiptir. İnsanlar kavrayış, anlayış, zihinsel yapı, idrak, şuur ve seziş bakımından farklı farklı olduklarından bir sembolün anlamını idrak etme dereceleri de doğal olarak farklı farklıdır. Sembol ortadadır; fakat onu herkes o anki gelişim düzeyi oranında anlar. Kuşkusuz varlık geliştikçe o sembolün yüksek anlamlarının da farkına varacaktır. Başlangıçta ilk anlamıyla ya da en kaba anlamıyla tanıdığı sembol, kendisi geliştikçe, kendisine daha yüksek, daha derin sırlarını açıklayacak ve hakikate biraz daha yükselerek bakmasını sağlayacaktır. Zaten öğretilerdeki, kutsal denilen metinlerdeki sembolizmin nedenlerinden biri de budur; yani kişiyi fazla yük altında bırakmadan, onun kaldıramayacağı derecede yüksek, kavraması güç karmaşık bilgilerle ezilmesine, yıkılmasına yol açmadan, derece derece, yavaş yavaş, anladığı oranda yükselmesini sağlamaktır. Bu konudaki ünlü bir söz şudur: “Alışık olmayan göze ışık, alıştıra alıştıra verilir.”Sembolizmdeki benzeşim ilkesi
Sembolleri çözmede bilgi ve akıl, göz ardı edilemeyecek etkenlerse de, asıl etken “sezme”dir. “Sezme”de sezginin rolü varsa da “sezme” sezgi değildir. Her sembol bir bütünün, büyük bir işaretin bir parçasını içerir.Her ne kadar bir sembolde görünenden yola çıkılıyorsa da, her sembol, görüneni değil, görünmeyen bir hakikati içerir. Okültizmdeki terimlerle, “görünür alem”in ilkelerinin keşfi “görünmez alem”in ilkelerinin keşfine yardımcı olur. Evrensel denilen semboller büyük ölçüde görünür alem ile görünmez alem arasındaki benzerlik, paralellik, daha doğrusu uygunluk üzerine kurulmuştur. “Görünür-alem”de “görünmez-alem”i gösterebilmek için doğa-üstü (görünmez-alem), kaçınılmaz olarak doğanın (görünür-alem’in) araçları ve olanaklarıyla sembolleştirilmiştir. Görünür alem ile görünmez alem arasındaki benzeşme okültizmdeki ünlü “Yukarısı aşağıya, aşağıdaki Yukarıdaki’ne benzer” sözüyle ifade edilmiştir. Görünür alemi görünmez alemin tezahürü olarak kabul eden ve görünmez alem ile evrendeki birtakım ilke ve yasaları görünen alemden yola çıkarak anlamaya çalışan okültizme göre, insanın çevresi ve doğa da sembollerle doludur. Görünür alem görünmez alemin bir tezahürü, bir yansıması olduğuna göre, insanın beş duyusu ile algıladıkları, görünmez alemin sembolleri durumundadır. Ama bu benzeşme prensibinde bir realite, bir “plan”, bir alem kendisinden bir alt realite, “plan”, alem ile simgelenebilmekle birlikte, bunun tersi olamaz. “Alt”, “üst”ü simgeler,”üst” “alt”ı simgelemez. Bir başka deyişle dış, içi simgeler; iç, dışı değil. Okültizme göre bir sembol daima, en azından bir “üst”ü ifade etmek için vardır ve varlık nedeni de budur.Sembollerin masal ve mitolojilere geçiş nedeni
Bir sembol “açıklayıcı” niteliğinin yanısıra “gizleyici” niteliğe de sahiptir. Eski çağlarda inisiyeler ezoterik bilgileri inisiyasyon topluluğu dışında kalanlardan tümüyle gizlemezlerdi. Ezoterik topluluklar, avam-ı beşer denilen dışarıdakilere hakikatleri sembolik kılıklara sokarak, birtakım benzetmelerle vermeye çalışırlardı. Örneğin eski Yunanistan’daki inisiyasyonlarda, zaman zaman halka açık olan inisiyatik törenler yapılır ve bu törenler sırasında ezoterik bilgiler, yer yer müzik eşliğinde, bir tiyatro eserini canlandırır tarzda sunulurdu. Başvurulan yöntemlerden biri de sembolik hikayeler anlatmaktı. Avama hakikatlerin gereken kadarı, onların anlayabileceği düzeye indirgenerek hikayelerle anlatılırdı. İnisiye bu anlatım sırasında, kullandığı sözcük ve işaretlerde, hitap ettiği zümrenin anlayış düzeyine göre değişiklikler yapardı. Bu hikayeler, bu sözlü aktarımlar kısmen değişikliklere uğramışsa da günümüze kadar ulaşmıştır; halk masalları ve mitolojilerdeki efsanelerin hatırı sayılır bir kısmı, inisiyatik serüveni anlatır. Sembolizmin inisiyasyonlar, dinler ve rüya'lardaki nedenleri farklıdır.Sembolizmin inisiyasyonlardaki nedenleri
Sembolizmin inisiyasyonlardaki temel nedenleri şöyle açıklanır:- I-Kimi hakikatlerin o hakikatleri öğrenme liyakatine ulaşmamış kişilerden gizlenilmesi gereği. Bunun üç temel nedeni şunlardır:
- 1-Gelişim düzeyi geri, dogmatik insanların hakikatlere ait bilgileri açıklayan hikmet sahiplerine karşı her devirde tehlikeli, tutucu tepkiler göstermiş olmaları.
- 2-Hakikatlere ait bilgilerin o bilgilere gereksinimi olmayanlardan, yani gelişim düzeyleri gereği, gelişim gereksinimleri henüz bu yolda olmayanlardan ve o bilgilerin taşıdığı enerjiyi kaldıramayacak olanlardan saklı tutulması. Çünkü hakikatlere ait bilgiler bir tür enerji gibidir ki, kapasiteleri uygun olmayanlar bu enerji yükünü kaldıramazlar ve bu yük onlara yarar değil, zarar getirir. Dolayısıyla hakikatlere ait bilgiler bu enerji yüklerini henüz kaldırabilecek kapasitede olmayanlardan, sembollere büründürülerek gizlenir.
- 3-Hakikatlere ait bilgilerin ehil olmayan ellere geçmesi tehlikesi: Hakikatlere ait kimi bilgiler bir tür silah gibidir, ehil ve iyi niyetli olmayanların ellerine geçmemesi gerekmektedir.
- II-Hakikatlere ait bilgilerin avam-ı beşer tarafından bilinmesi gereken kısmının, onların anlayabilmesi için, daha sade, daha basit kalıplara indirgenmesi.
Ayrıca bakınız