İnsanlık tarihi boyunca oluşmuş birtakım eski gelenekler vardır. Bunlar, genellikle ezoterik (içrek, gizli) yapıdadırlar. İnisiyasyon; bu ezoterik bilgilerin, bunları öğrenmeye talip olanlara, yani "inisiye"lere, "inisiyatör"ler tarafından birtakım özel şartlara bağlı olmak kaydıyla aktarıldığı merkezlerdeki eğitim biçimidir.
Bu eğitimin ezoterik olması, bilinenlerin herkese açıklanmamasını gerektirmektedir. Pek çok şeyler gizli tutulur, herkese söylenmez. Bunlar ancak bu eğitimi alabilmeye layık olan sınırlı sayıda kişiye (inisiyeler) açıklanır. Bu, ana prensiplerden biridir. İnisiyasyon, sadece bazı sırların öğretilmesinde izlenen yöntemlerden, merasimlerden ibaret değildir. İnisiyatör, inisiyeyi gayet kontrollü bir şekilde yetiştirir. Ona belirli uygulamaları yaptırır, birtakım imtihanlardan geçirir. Kişilerin bu imtihanlar sırasında yaşamış oldukları haletler de, inisiyasyonu meydana getirmektedir.
İnisiyatik öğretilerde temel olarak üç esas konu vardır: Tanrı, İnsan, Doğa. Diğer tüm konular bunlar arasındaki ilişkilerin derecelerinin ve niteliklerinin araştırılmasıdır.
Tarihte İnisiyasyonlar
Eski Yunan'da dinler, ezoterik mahiyetteydiler. Yani o dine mensup olanlar, o dine ait bilgileri saklamak zorundaydılar. Bunlar üyelerini özel bir inisiyasyona tabi tutarlar ve onların evrimini hızlandırmak maksadıyla belli bir hiyerarşiyi göz önünde tutarak bazı sırları açıklarlardı.Yunan dini mitolojik bir dindi. Mitolojik olaylar, kahramanlar ve ilahlar... Bunların kendi aralarında ve insanlarla olan ilişkileri, doğaya olan etkileri, mitolojik efsanelerle hikaye edilmiştir. Bu, işin dışrak, yani egzoterik yönüdür. Halk bu olaylardan kendi anlayış seviyesine göre bir anlam çıkaracaktır.
Halbuki işin bir de ezoterik yönü vardır. İşte bunları da o devrin büyük inisiyasyon merkezleri incelemiş ve bu bilgileri inisiyelere aktarmışlardır.
Eski Yunan'da yapılan bu ezoterik çalışmalar, günümüze kadar ulaşmış pek çok inisiyatik bilginin kaynağını oluşturması bakımından önemlidir. Çünkü bunlar Mısır kökenlidir. Mısır'da yapılan ezoterik çalışmalar tüm Yunan'ı etkilemiştir. Örneğin büyük inisiye Fisagor tam 22 yıl Mısır'da, 16 yıl da Pers ülkesinde inisiyasyon hayatı geçirdikten sonra döndüğünde kendi mezhebini kurarak, öğretisini aktarmıştır. Zaten bir inisiyenin en büyük özelliği, öğrendiklerini kendinde saklamaması, uygun zaman ve mekanda, uygun kişilere bunu aktararak bilginin devamını sağlamasıdır. Aksi takdirde o bilgi, kendisiyle birlikte gömülür gider. Halbuki öbür türlü, insanlıkla birlikte var olmuş o eski geleneğin aktarılmak suretiyle devamı sağlanmakta ve bunu yapan inisiye de o zincirin bir halkası haline gelmektedir.
Ezoterizm ve egzoterizm, yani iç yüz ve dış yüz meselesi hemen hemen bütün dinler için geçerlidir. Bütün büyük dinlerin daima biri harici (şekli ibadetler, törenler, hikayeler, şeriatler vs.) diğeri gizli (öze ait gerçek bilgiler ve ilkeler) olmak üzere iki yüzleri olmuştur. Birinci yüzü şekil veya harf, diğer yüzü ise ruh oluşturmuştur. Derin anlam, maddesel sembolün altında yatmaktadır. Dinleri dış görünüşleri yönünden incelemeye kalkmak, bir insanın ruhsal değeri hakkında kılığına kıyafetine bakarak fikir yürütmek gibi bir şeydir.
Onları iyi tanımak için, bunları hazırlayan ve amaçlarını oluşturan temel düşünceyi tam kavramak; mitlerin ve dogmaların içinden, bunlara güç ve hayat veren yaratıcı prensibi çekip su yüzüne çıkarmak gereklidir. İşte ancak o zaman üstün ve değişmez nitelikli tek doktrin gözler önüne serilebilecektir. Tüm dinlerin, ezoterik ve okült öğretilerin temelinde aynı gerçekler yatmaktadır. Bu gerçekler zamanın ve ortamın ihtiyaçlarına göre farklı kaplarda sunulsalar da, öz olarak aynı gerçekleri ifade etmektedirler.
Tüm bu anlatılanlardan sonra vurgulamak istediğimiz esas nokta şudur: Ezoterizm, okültizm, teozofi, spiritüalizm vs... Bu bilgi sistemlerinin hepsi de özünde aynı gerçekleri taşıyan bir öğretinin zamana ve ortamın şartlarına göre farklı biçimlerde ifadelerinden ibarettir. Çünkü tüm bunların hepsinin ardında yatan gerçek, ruh varlığı ve onun ebediliği meselesidir. Temel gerçek budur. Çünkü görünen görünmeyen her şey ruhun eseridir ve her şey onun tezahürüdür.
Ezoterik ve okült bilgileri ve uygulamaları dünyanın yalnızca belirli bölgelerinde ya da belirli uluslarında görmemekteyiz. Gelmiş geçmiş tüm topluluklarda, Amerika'dan Uzak Doğu'ya kadar her bölgede böyle bilgilere rastlamaktayız. Çünkü nasıl Güneş her yeri aydınlatıyorsa, bilgi de bir şekilde her yere ulaşmıştır. İnsanlık hiçbir zaman, hiçbir yerde yalnız bırakılmamış, daima bilgi almıştır.