Oyun Vakti

Kısaca: ''Oyun Vakti'', Fransız sinemacı Jacques Tati'nin yönettiği 1967 Fransa - İtalya ortak yapımı komedi filmidir. Film Türkiye'de son olarak Mart 1991'de 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir. Filmin İngilizce olan özgün adı ''Playtime'' ("PlayTime" veya "Play Time" şeklinde de yazıldığı olmaktadır), aynı zamanda birçok ülkedeki gösterim adı olmuştur. ...devamı ☟

Oyun Vakti, Fransız sinemacı Jacques Tati'nin yönettiği 1967 Fransa - İtalya ortak yapımı komedi filmidir. Film Türkiye'de son olarak Mart 1991'de 10. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde yönetmenin diğer filmleriyle birlikte gösterilmiştir. Filmin İngilizce olan özgün adı Playtime ("PlayTime" veya "Play Time" şeklinde de yazıldığı olmaktadır), aynı zamanda birçok ülkedeki gösterim adı olmuştur. Tati'nin hemen hemen tüm filmlerinde yaptığı gibi, hem yönettiği, hem başrolünü oynadığı hem de senaryosunu yazdığı bu film Fransız sinemacının dördüncü uzun metrajlı filmidir. Jacques Tati, yaşamı boyunca sadece altı uzun metrajlı film yaptığı halde tüm zamanların en iyi 50 yönetmeni arasında sayılmaktadır. Çekimleri 1964 yılında başlayıp dört yıl süren ve yüksek çözünürlüklü 70 mm geniş formata 6 kanallı ses sistemiyle çekilen "Oyun Vakti" için Tati, Paris kentinin gökdelenlerle dolu kalabalık bir bölümünü stüdyoda yeniden inşa ettirmişti. "Tativille" adı verilen bu devasa set yaklaşık 17 milyon Fransız frangına malolmuş ve bu nedenle "Oyun Vakti" yönetmenin en pahalı filmi olmuştu. Film gişede iş yapmayıca yönetmeni on yıl sürecek büyük bir borcun altına sokmuştu. Tati, son filminin üzerinden on yıl geçtikten sonra yaptığı bu satirik komedide kendisiyle özdeşleşmiş olan Şarlovari ayrıksı karakter "Bay Hulot"yu istemeyerek de olsa üçüncü kez canlandırıyordu. Diğer filmlerinde olduğu gibi diyaloglara pek yer vermediği, ama abartılı ses efektlerini de yine bolca kullandığı, kökenini pandomim'den, dolayısı ile de sessiz sinema döneminin filmlerinden alan, yaratıcı gülütlerle Slapstick komediye yeni bir yorum getiren "Oyun Vakti" filminde Tati, geleneksel ahlak değerlerinin oluşturduğu yaşam tarzı ile tüketim toplumunun ortaya çıkardığı kargaşa ve koşuşturma arasındaki çelişkiyi vurgular, modernleşmenin getirdiği yabancılaşmaya dikkati çeker. Tati, "Oyun Vakti"nde romantik alter egosu "Bay Hulot"ya, tıpkı bir önceki filmi "Amcam"da olduğu gibi geleneksel mimarinin yok edilip yerini çelik ve camdan yapılmış soğuk, ultra-modern yapıların almasını, insanın doğasına aykırı bulduğu yapay şehirleşmeyi ve mekanik bir düzene girmiş olan iş dünyasını eleştirtir. "Bay Hulot" bu kaotik kentsel değişime Don Kişotvari bir biçimde direnir. Tepkisini her zaman olduğu gibi sakarlığının yarattığı anarşi ile ortaya koyar. Jacques Tati "Playtime" için 1969 yılında Danimarka'da En İyi Avrupa Bodil Ödülü'nü aldı. Aynı yıl Moskova Film Festivali'nde filme bir de "Gümüş Madalya" verildi. Konusu "Oyun Vakti" Paris'in ultra modern yapılarla dolu, yeni inşa edilmiş semtlerinde ve mekanlarında bir gün ve gecede geçer. Eski Paris'e ait anıtsal yapıların (örneğin Eyfel kulesi) ancak bir anlığına, o da ancak bir camekan yansımasından sembolik olarak görünüp kaybolduğu film aslında özel olarak inşa edilmiş bir sette ("Tativille") çekilmiştir. Film altı bölümden oluşmaktadır ve bu bölümler arasındaki bağlantılar gün boyunca rastlaşan iki ana karakter tarafından sağlanır. Bu karakterler: Çoğunluğu orta yaşlı kadınlardan oluşmuş bir turist kafilesiyle Paris'i gezmeye gelmiş Amerikalı genç kadın Barbara (Barbara Dennek) ile Paris'in bu alışılmadık modern bölümünde neredeyse kaybolmuş, orta yaşlı şaşkın Fransız Bay Hulot'dur (Jacques Tati). Filmin altı ana sahnesi şunlardır: * Havaalanı: Görkemli, temiz ama soğuk yapısıyla sözde Orly havaalanını temsil eden bu mekandaki çekimler filmin ilk sahnesini oluşturur. Binanın nispeten daha tenha ve steril görünümlü bir bölümünde bekleyen bir çiftin endişeli konuşmalarından, kadının eşine korumacı yaklaşımından, bir tekerlekli sandalyeyi iten başka bir kadın, beyaz elbiseli bir adam ve hızla yürüyen hemşirelerden buranın önce bir hastane lobisi olduğunu sanırız. Amerikalı turistlerin gelişiyle birden kalabalıklaşan ortamdan buranın aslında hastane değil bir havaalanı olduğu anlaşılır. Her milletten insanın oluşturduğu kalabalığa karşılık bu insanların aralarında belirgin bir iletişimin olmadığı dikkati çeker. Anlamlı konuşmalar hemen hemen yokken abartılı ses efektleri (parlak zeminde çınlayan topuk sesleri, hoparlörlerden gelen ne dediği anlaşılmayan anonslar vb.) ön plandadır. * Ofis binası: Bay Hulot bir tanıdığıyla buluşmak üzere tamamen çelik ve camdan yapılmış modern bir ofis binasına gelir ama binanın labirentleri andıran kübist dekorasyonlu karmaşık çalışma odaları, toplantı salonları ve uzun koridorlar arasında şaşkına döner. Lobideki elektronik düzeneği görevli memur bile tam olarak kullanmayı bilemez. Bu binalardaki çiçekler bile plastikten yapılmıştır. Zaten filmde canlı çiçek sadece yaşlı bir çiçekçi kadının sokaktaki küçük tezgahında görülür. Bekleme odası steril bir hayvanat bahçesi pavyonunu andırır. Burada uzun süre bekletildikten sonra kendisiyle ilgilenen olmayınca canı sıkılan Hulot (kapana kısılmış bir kaplan gibi camlı odada döner durur), buradan kurtulup binada kendi başına gezinmeye başlar. Bu sırada aynı binada yer alan bir ticaret sergisine gelir. * Ticaret sergisi: Hulot burada turist grubuyla yeniden karşılaşır. Fuar niteliğindeki sergide çeşitli ülkelerin tacirleri kendi standlarında son model ürünlerini sergilemektedirler, ama bunlar aynı zamanda son derece gereksiz, hayatı kolaylaştırmaktan çok gösterişe yönelik alet edevatlardır. Örneğin bir standda önünde pille çalışan farları olan bir mekanik süpürgenin tanıtımı yapılmaktadır. Binada birçok badire atlatan Hulot kendini dışarıya zor atar. * Modern apartmanlar: Sokakta rastladığı eski bir askerlik arkadaşı onu akşam içki ikram etmek için evine davet eder. Arkadaşı, dairelerinin büyük yekpare pencereleri mağaza camekanlarını andıran bir apartmanda oturmaktadır. Bu sahne tamamen sokaktan çekilmiştir. Çok katlı binadaki dairelerin perdeleri yoktur ve dışarıdan bile farkedilebilen dekorasyonları, hatta içinde oturanların tekdüze giyim ve davranışları bile birbirlerine benzer. Dışarıdan bakıldığında bina adeta evcil hayvan dükkanlarındaki çok katlı akvaryumları andırmaktadır. * Lüks gece kulübü: Filmin en uzun sahnesi budur ve filmin neredeyse yarısını oluşturur. O gece açılacak olan Royal Garden adlı şık lokanta ve gece kulübünün idarecileri, içeride çalışmakta olan inşaat ustaları ve dekoratörler henüz işlerini tam olarak bitirmemişken birden akın eden seçkin müşterilerini kabul etmek zorunda kalırlar. Amerikalı turistler ve Bay Hulot'nun yolları burada bir kez daha kesişir. Kulüpteki birçok modern düzenek aslında pratik olmaktan çok insanlara ayak bağı olmaktadır. Örneğin basamaklardaki ışık sensörleri hiçbir işe yaramadığı gibi müşterileri tökezletir vb. Gecenin ilerleyen saatlerinde, müzik ve alkolün de etkisiyle coşan müşterilerin ve personelin başına türlü aksilikler gelir. Mekan da kısmen harabeye döner. * Kafe ve meydan: Sabaha karşı kulüp kapandıktan sonra Hulot kahve içmek için bazı müşterilerle birlikte cadde üzerindeki bir kafe-markete girer. Artık ahbap oldukları Amerikalı turist Barbara'ya marketten hediye olarak üzerinde klasik Paris manzaraları olan bir eşarp satın alır ama kalabalıktan dolayı eşarbı ancak bir başkası aracılığıyla ona iletebilir. Zira Barbara havaalanına gidecek otobüse binmiştir bile. Ancak turist otobüsü sabah trafiğine yakalanmıştır ve diğer araç kalabalığıyla birlikte meydanın etrafında garip bir düzen içinde bale yapar gibi biteviye turlamaya başlar. Görüntü adeta lunaparklardaki atlıkarıncaları andırmaktadır. Bir ara sıkışıklıktan kurtulan otobüs havaalanına doğru yol almaya başlar. Tarzı Filmin klasik bir dramatik örgüsü yoktur. Jacques Tati'nin alter egosu Bay Hulot sanki tesadüfen oradaymış gibi olayların içinde, etrafında dolaşır durur. "Oyun Vakti"nin belli bir konusu da yoktur. Onun yerine film birbirini takip eden ve rastlantısal gibi duran motiflerden oluşur. Belirgin diyaloglar yoktur. Çoğu İngilizce olan ve filmde Fransız olmayanlarca konuşulan bu diyaloglar da neredeyse güçlükle işitilir. Keza filmin bir ana karakteri, başrol oyuncusu da yoktur. Filmdeki tüm oyunculara eşit ağırlık verilmiştir sanki. Film hiçbir türe dahil edilemez, ancak Tati yeni bir tür oluşturmaya da çalışmaz. Filmde insanlar kişiliksizleştirilmiş bir kentin sokaklarında ve işlevsiz binalarının içinde dolaşırken şaşkına dönerler ama yine de umutlarını tam kaybetmezler. Gözlemlerini yaparken Tati olaya herhangi bir görüşün bakış açısıyla yaklaşmaz. 70 mm geniş perde ve 6 kanallı ses sistemiyle çekilen "Oyun Vakti"nde Tati yakın plan çekimler, omuz çekimleri ve "reaksiyon çekimleri"nden kaçınır. Uzun ve orta planlarla daima seyircinin 'büyük resmi' arayıp görebilmesine olanak tanır. Belli bir ayrıntıyı seyircinin gözüne sokmaya çalışmaz, seyircinin ön veya arka planda bir ayrıntıyı keşfetmesini bekler. Seyircinin bu ayrıntıya dikkatini çekebilmek için genelde bir ses efektini devreye sokar. Film eleştirmeni Noel Burch filmi tam kavrayabilmek için hem birkaç kez hem de birkaç farklı açıdan defalarca izlenmesi gerektiğini yazmıştır. Havaalanı terminal binası, caddeler, gökdelenler (tabii ki sadece fasadları), gece kulübü, kafeteryalar hep bu setin içinde inşa edildi. Sette asansörleri ve yürüyen merdivenleriyle tam faal iki tane de ofis binası yapıldı. Sadece setin inşası 17 milyon Fransız frangına malolmuş ve film de o tarihte Fransa'nın en masraflı filmi ünvanını almıştı. Setin inşası sırasında bütçe çok aşılınca banka filme ipotek koydu. Film gösterime verildiğinde eleştirmenlerce çok beğenildi. Hatta birçoklarınca "Playtime" hala Jacques Tati'nin başyapıtı olarak değerlendirilmektedir. Ancak bunlara rağmen gişede beklenen başarı gelmedi. Böylelikle Tati kendi filmin haklarını kaybettiği gibi uzun yıllar ödemek zorunda kalacağı büyük bir mali borcun altına da girdi. Daha sonra çekeceği iki filmi için finansman bulma sıkıntısı da yaşayacaktı. Film tamamlandıktan sonra "Tativille" seti hemen yıkılmadı, birkaç yıl turistlerin ziyaretine açık tutuldu. Tati setin başka film yapımcıları tarafından da kullanılmasını arzu ediyordu ancak kaderin bir başka cilvesi sonucunda yerine modern bir karayolu yapılabilmesi için yerle bir edildi. Tativille aynı zamanda Jacques Tati'nin resmi sitesinin adıdır. Tati filmini yüksek çözünürlüklü 65 mm geniş format negatife 1.85:1 çerçeve oranıyla ve "Mitchell kamera" kullanarak çekmişti. Renk sistemi olarak "Eastmancolor"ı tercih etmişti. Bu negatiflerden geniş perde projeksiyonlar için 6 kanallı ses kuşağı olan 70 mm pozitif baskılar yapıldı. Sıradan salonlar için haliyle 35 mm pozitif baskılar da yapıldı. Bu 35 mm baskıların bazılarında 4 kanallı stereo, bazılarında da mono ses kuşakları vardı. 2002 yılında film restore edildiğinde 6 kanallı ses kuşağı dijital yöntemlerle DTS sistemine çevrildi. Restorasyon 1967 çıkışlı "Playtime"ın 65 mm "Eastmancolor" film stoğuna çekilmiş orijinal kopyaları aradan geçen yıllar zarfında 300 ila 600 metrelik kırk kadar teneke kutunun içinde raflarda beklemekteydi. Paris'teki "Arane/Guilliver Laboratuvarları"ndan Jean-Rene Faillot ve Jacques Tati'nin kızı Sophie Tatichieff 1997 yılında bir araya gelerek filmi restore etmeye karar verdiler. Hedefleri filmi 2002'deki Cannes Film Festivali'ne yetiştirebilmekti. Bir ön hazırlıktan sonra çalışmalarına Haziran 1998'de başladılar. Şubat 2001'de "Les Films de mon Oncle" şirketi de devreye girdi. Orijinal negatiflerde çizikler, lekeler ve renk bozulmaları saptandı.

Restorasyon

da hem geleneksel kimyasal yöntenler hem de dijital yöntemlere başvuruldu. Ara negatif ve ara pozitif film stokları "Kodak 5242", baskıda kullanılan film stoğu ise "Kodak 2383"tü. Şubat 2002'de ara pozitif filmler Los Angeles'ta "Imagica-USA" firmasına gönderildi, burada 10 bit veri akışıyla 4K çözünürlükte dijital tarama yapıldı. Nisan 2002'de "Mikros Image" firması dijital kopya üzerinde iyileştirmeleri sağladı. Nihayet çizikler ve lekeler düzeltilerek, renk bozulmaları giderilip renk dengesi sağlandıktan sonra 70 mm pozitife basılan kopyalar kıl payı Mayıs 2002'deki Cannes Film Festivali'ne yetiştirilebildi. Adlandırma Jacques Tati bir Fransız-İtalyan ortak yapımı olan filmine İngilizce bir ad olan "Playtime"ı uygun görmüştü. Bu sözcük oyun zamanı anlamına gelmektedir. Tati filmine "le temps des loisirs" (boş zamanlar) gibi Fransızca bir ad koymayı da düşündüğünü, ancak o günlerde Paris'te gündelik yaşam içerisinde İngilizce sözcüklerin kullanılmasının önüne geçilemeyen bir moda haline geldiğini belirtmiştir. Özellikle de "parking", "supermarket", "night club" (gece kulübü), "drugstore" (ilaç da satılan küçük süpermarket-büfe), "snack" (meze), "on the rocks" (buzlu -içki-) gibi sözcüklerin Fransız gündelik yaşamına çok fazla girdiğini, bu özenti sözcüklerin Fransızca karşılıklarının neredeyse kullanımdan kalktığını söylemişti (Tati filmde Amerikalı turistlerden birine "drugstore"un Fransızcası nedir? diye sordurtur). Bu gibi nedenlerle Tati filmine Fransızca bir ad bulamadığından bahseder. Filmin İngilizce olan özgün adı "Playtime" aynı zamanda birçok ülkedeki gösterim adı olmuştur. Film bu ülkelerde gösterime verildiğinde afişlerde ve tanıtımlarda bazen "PlayTime" veya "Play Time" şeklinde yazıldığı da olmuştur. Oyuncular Filmin oyuncu kadrosu tamamen profesyonel olmayan oyunculardan oluşmaktaydı. Jacques Tati zaten diğer filmlerinde de amatör oyuncularla çalışmayı tercih etmiştir. Dış bağlantılar * * * Allmovie.com'da "Playtime" * Rotten Tomatoes'da "Playtime" * Filmin çeşitli afişleri * Tati'nin resmi sitesinde "Playtime"

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Bölüm 1
5 yıl önce

Şafak Vakti Bölüm 1 veya Alacakaranlık Efsanesi:Şafak Vakti Bölüm 1 18 Kasım 2011 tarihinde gösterime giren romantik-fantastik filmdir. Stephenie Meyer'in...

Alacakaranlık Efsanesi: Şafak Vakti Bölüm 2
7 yıl önce

Şafak Vakti Bölüm 2 veya Alacakaranlık Efsanesi:Şafak Vakti Bölüm 2 16 Kasım 2012 tarihinde gösterime giren romantik-fantastik filmdir. Stephenie Meyer'in...

şafak vakti
3 yıl önce

Şafak Vakti (İngilizce: Breaking Dawn) Stephenie Meyer'in yazdığı fantastik, aşk romanı ve Alacakaranlık serisinin dördüncü kitabıdır. İngilizce baskısı...

Oyun Sonu (oyun)
3 yıl önce

tekrarlanır. Bütün Oyunları 1: Godot'yu Beklerken, Tüm Düşenler, Oyun Sonu - Mitos Boyut Yayınları - 1993 - Çev. Uğur Ün Oyun Sonu - Oyun Sonu - Mitos Boyut...

Oyun Sonu (oyun), Beckett-drama, Bülent Emin Yarar, Charles Dickens, Dostlar Tiyatrosu, Eleutheria (oyun), Erdem Akakçe, Film (film), Fransızca, Fırtına (oyun), Genco Erkal
Need for Speed: Underground
7 yıl önce

imkânı sunulmuştur. Oyunda gece vakti şehir içinde sokak yarışları yapılmaktadır. Seride senaryosu olan ilk Need For Speed oyunudur. Oyun büyük ölçüde 2001...

Mynet
3 yıl önce

Magic oyunlarını 2004 senesinde yayımladı. Yine aynı firmaya ait, ilk Türk devasa çevrim içi rol yapma oyunu sıfatını taşıyan İstanbul Kıyamet Vakti isimli...

Mynet, 1998, Portal, Türkiye, Türkçe
Satıcının Ölümü
7 yıl önce

dallarında Tony Ödülü'ne layık görüldü. Oyun, aynı zamanda 1949 Pulitzer Tiyatro Ödülü'nü de kazandı. Vaktiyle bazı yönleriyle Marilyn Monroe'ya benzetilen...

Martı (oyun)
3 yıl önce

işaret etmez. Oyun Shakespeare'in Hamlet oyunuyla güçlü bağlara sahiptir. Arkadina ile Konstantin birinci perdedeki "oyun içinde oyun"dan önce Hamlet'ten...