Miri Arazi Rejimi ile laik yol açıldı. Her meselede onun şeran da mümkün ve caiz olup olmadığını izah etmek kolaylaştı. Şeyhülislamlar, laik kanunları dine uyarladı veya uydurdu. Bidatler şeriatı aştı. Bu, vakıflar yoluyla da oldu. Giderek laikliğin önünü iyice açmak için ictihad kapısı kapatıldı. Siyaseten veya tazir ile şeriatın dışına taşıldı. Ulema, devlet menfaati ve amme maslahatı diye itiraz etmedi.
Halkı isyanı çıkınca tuhaf olarak dinsizlik şeklinde tanımlandı. Cumhuriyet laikliğinde dahi örfi hukuk ile şeriat hukuku taraftarları iddialarını hep şeriata atfetmişlerdir (Arsel). Bütün akımlar aynı usulle çalıştı, yani esas fikrini İslam`a dayandırarak söyledi. Mustafa Kemal`den Yeşil Ordu`ya kadar bu böyleydi (Aydemir).
Osmanlı laikliğinde sultanlar egemendi. Nizamı alem için kardeşleri, akrabaları, vezirler idam ediliyordu. Tabii bunun yanında isyancılar, oruç yiyenler de güya şeriat cezasından kurtulamıyordu. Şeriat kuralları her zaman sıkı değildi. Cezalar paraya çevrilebiliyordu.
Gayrimüslimlere tanınan geniş hoşgörü, Osmanlı laikliğinin özelliğidir. Osmanlı`da hakim din İslam`dı. Hıristiyanlar ve Museviler İslam toplumunda ayrı tutuldular, barış ve güvenlik içinde yaşadılar.
Kaynaklar
- Kemal Karpat, Türk Demokrasi Tarihi, İst.1967.
- Sadri Maksudi Arsal, Teokratik Devlet Laik Devlet, İst.1940.
- Şevket Süreyya Aydemir, Tek adam, Remzi Y.İst.1981.
- Ömer Lütfi Barkan, Türkiye`de Din ve Devlet ilişkilerinin Tarihsel Gelişimi, Cumhuriyetin 50.yıl Semimerleri içinde, TTK 1973.