Mısır medreselerinde temel dini bilgileri öğrendi, Arapça ve Farsça'sını ilerletti. 1852’de İstanbul’a gelerek, Bab-ı ali tercüme odasında vazife aldı. Burada yabancı diller muallimi Mühtedi Emin Efendiden Fransızca öğrendi. 1855’te Berlin sefiri Kemal Paşanın ikinci katibi olarak Almanya’ya gitti. Orada kaldığı üç sene içinde üniversite tahsili gördü. Berlin’de kaldığı müddet içinde Avrupa kültür ve yaşayışına hayranlık duyarak, orada gördüklerini Türkiye’ye getirmeye çalıştı. 1859’da döndüğü İstanbul’da Ticaret Mahkemesi İkinci reisliği, Ruzname-i Ceride-i Havadis muharrirliği (yazarlığı), Bab-ı ali birinci mütercimliği vazifelerinde bulundu. Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye adlı cemiyeti kurdu. Mecmua-i Fünun adlı dergiyi çıkardı. Divan-ı Temyiz ve Meclis-i Maarif reisliklerinde bulundu. 1872’de Tahran Sefiri, 1877’de Maarif Nazırı oldu. 1879’da kendisine vezirlik ve paşalık unvanları verildi. Bir ara Ticaret Nazırı, daha sonra da iki defa Maarif Nazırlığına getirildi. 1895’te ikinci defa Tahran elçiliğine tayin edildi. Buradan döndükten sonra siyasi hayattan çekildi. Bir müddet İstanbul Hukuk Fakültesinde siyasi Tarih, Hukuk Tarihi ve Ekonomi dersleri verdi. 1910 yılında İstanbul’da öldü. Mezarı Erenköy Kabristanındadır.
Gençlik yıllarından itibaren ilmi çevrelerde bulunan bir ilim derneğini kuran ve dergi yayınlayan Münif Paşa, gerek kendi yazdığı, gerek batıdan çevirdiği çeşitli mensur ve manzum eserlerle Türk edebiyatının doğudan kopup batıya yönelmesi hareketinde önemli rol oynadı. Böylece yerli kültürümüz yerine, yabancı olan Avrupa kültürünün benimsenmesi ve yayılması için çalıştı. Türk toplumuna Avrupai tarzdaki yeni kavramları göstermek ve tanıtmak hususunda önemli rol oynadı. Bazı nesirlerinde duru bir dil ve anlatım kullanmasına rağmen, genel olarak Tanzimat dönemine has süslü yazma havasından kurtulamadı.
Eserleri
Mecmua-i Fünun (Çeşitli bilim, fikir ve sanat konularından bahseden dergi), Dasitan-ı Âl-i Osman, Telhis-i Hikmet-i Hukuk, Hikmet-i Hukuk (Hukuk bilgileri kitapları), İlm-i Servet (Ekonomi bilgileri).Münif Paşanın, Köse Raif Paşa adlı sakalsız bir kimsenin vezir olması üzerine, mizah tarzında yazdığı bir kıtası şöyledir:
Üç tuğlu vezir olurmuş evvel, Üç tüylüsü şimdi oldu peyda; Üç tuğ ile üç tüyü kıyas et, Devlet ne imiş, ne oldu hala...