Babası Sivas'ın Gürün ilçesinde, annesi Gülvart ise Sivas'ın Kangal ilçesinde doğup büyüdü. Anne ve babası 1961 yılında İstanbul'a taşınmalarının ardından boşandı. Hrant ve iki kardeşi ailenin bölünmesi ardından Gedikpaşa’daki Ermeni Yetimhanesi'ne yerleştirildi. Bir yandan içinde yaşadıkları Türkiye toplumundan olabildiğince uzaklaşıp, Ermenice konuşmadıkları zaman cezalandırılırken, bir yandan da yetimhaneden ayrıldıktan sonra kolaylıkla topluma uyum göstermesi için yetiştirilir.
Dink bu sırada Türkiye'de gelişmekte olan sol siyasetten etkilendi. İllegal Türkiye Komünist Partisi / Marksist-Leninist çizgisinde siyaset yapmaya başladı. Yakalandığı durumda örgüt ile Ermeni cemaati ilişkilendirilmesin diye ismini mahkeme kanalı ile Fırat olarak değiştirdi.
Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Zooloji eğitimi aldı. Daha sonra aynı üniversitede Felsefe eğitimine başladı. Bir süre sonra yetimhanede birlikte büyüdükleri Rakel ile evlendi. Sol siyasetin teröre kanalize olmuş boyutundan uzaklaşmaya başladı.
Kardeşleriyle birlikte açtıkları yayınevi, kırtasiye işini sürdürürken, eşi Rakel’le birlikte, kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nı yönetmeye başladı. Açılışından 21 yıl sonra kampa devlet el koydu. Denizli Piyade Alayı'nda sekiz ay kısa dönem askerliğini er olarak yaptı.
Bazı gazetelerinde kitap eleştirileri ile başlayan yazı hayatı, basında çıkan yalan haberlere gönderdiği düzeltmeler ile duyulmaya başlar. Patrikhane’ye, "Ermeni toplumu çok kapalı yaşıyor, "kendimizi iyi anlatırsak önyargılar kırılır" diyerek bu amaçla Türkçe bir gazete çıkarmayı önerdi. 5 Nisan 1996 tarihinde ilk sayısı yayımlanan Agos gazetesi'nin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Agos dışında Zaman gazetesinde yazdı. Yazılarında Türkiye'deki her etnik toplumun ortak ve barış içerisinde yaşaması gerektiğinin altını çizen Dink, aynı zamanda Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olması gerektiğini söyledi. Ermeni Diasporasına 1915 olayları için soykırım kelimesini içermeyen daha yumuşak muhalefet yürütmeleri çağrısında bulunan ve 301. maddeden "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla yargılanan Dink 6 ay hapis cezası mahkum edilmiş fakat daha sonradan bu ceza ertelenmiştir.
Hrant Dink, Türkiye'de 1909 yılından bu yana, suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci oldu.
Suikast
Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de Halaskargazi Caddesi üzerinde bulunan Agos Gazetesi çıkışında kimliği henüz belirsiz kişi ya da kişilerin silahlı saldırısı sonucunda olay yerinde hayatını kaybetti. Başına ve boynuna isabet eden üç kurşunla hayatını kaybeden Dink'in cesedinin yakınında 4 adet boş kovan bulundu. Binlerce kişi cinayetin ardından Osmanbey'e Agos gzetesinin önünde cinayeti kınamak için toplandı. Suikast gerek Türk, gerekse Dünya basınında geniş yankı uyandırdı ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da başta olmak üzere tüm siyasiler bu suikasti lanetlediklerini açıkladılar. Olayın ardından Türkiye Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan da cinayeti kınayarak Ermeni cemaat için 15 günlük yas ilan etti.Hrant Dink'in avukatı Erdal Doğan Dink'in tehdit edildiğini iletti.
Hrant Dink Hakkındaki Davalar
Dink Türkiye’de bu aşamada değişik yargılamalara tabi oldu ve bazı davaları da halen sürüyor. Dink 2002 yılında Urfa’da verdiği bir konferansta “Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” üç yıl yargılandı ve sonunda bu davadan beraat etti. Geçen yıl bir makalesi nedeniyle açılan davadan ise yine Türklüğü aşağılamak suçundan altı ay hapse mahkum oldu ve bu cezası ertelendi. Dink bu dava için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor. Dink’in şu an yargılandığı iki dava daha var. Bunlardan biri yargıyı etkilemek suçuyla kendisi ve AGOS’un yazı İşleri Müdürü olan oğlu Arat Dink ve gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan hakkında süren dava. İkincisi ise 22 Mart 2007 tarihinde başlayacak olan bir Türklüğü aşağılamak davası daha. Bu davada Hrant Dink Reuters Ajansı’na “Evet 1915’te olan bir soykırımdı çünkü 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok” dediği ve bu haber AGOS Gazetesinde yayınlandığı için yine oğlu Arat Dink ve Sarkis Seropyan ile birlikte üç yıl hapis istemiyle yargılanacak.Ödüller
2005 yılında Türkiye’de İnsan Hakları Derneği tarafından Dink’e “Ayşe Nur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü” verildi. Dink’e verilen bir diğer ödül ise 2006’da Alman Stern Dergisi Kurucusu Henri Nannen adına dünya çapında tanınan “Düşünce Özgürlüğü ve Cesur Gazetecilik Ödülü” oldu.Dink’e dünya çapında iki ayrı ödül ise bu yılın 18 Kasım’ında Hollanda ve 24 Kasım’ında ise Norveç’te verildi. Hollanda’da verilen ödül Pen Award fikir ve düşünce özgürlüğü,Norveç'te verilen ise "Bjornson İnsan Hakları Ödülüydü" Dink halen AGOS Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini ve yazarlığını yapıyor. Bu gazeteyi Türkiye’nin demokrat ve muhalif seslerinden biri haline getirmeye, özellikle Ermeni toplumunun uğradığı haksızlıkları kamuoyu ile paylaşmaya çabalıyor. Gazetenin en temel hedeflerinden biri de Türk ve Ermeni halkları, Türkiye ile Ermenistan arasında yeniden diyalog kurabilecekleri bir ortamın gerçekleşmesine katkıda bulunmak. Dink değişik demokratik platformlarda ve sivil toplum örgütlerinde elden geldiğince görev alıyor.
Nagehan Alçın Ayan'ın Hrant Dink'le bir röportajı: http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=188966