Fenerli Rumların Başlangıcı
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiği zaman Rum Ortodoks Patrikhanesinin sadece çalışmalarına devam etmesine izin vermekle kalmamış patrikhaneyi koruma altına almış ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki bütün Ortodoks Hristiyanların ruhani merkezi olarak ilan etmişti. Zamanla eski Bizans İmparatorluğunun önde gelen aileleri ve İstanbul'un ticaret yoluyla zengin olmuş Rumları Fener semtinde yoğunlaştılar. Zengin Rumlar gösterişli evler inşa ettiler. Böylece İstanbul'un Fener semti Osmanlı İmparatorluğu'nda Rum kültürü ve etkinliğinin merkezi haline geldi.Başlangıçta Fenerli Rumlar Müslüman olmamaları nedeniyle Osmanlı yönetiminden uzak kaldılar. Ancak Fenerli Rum ailelerin çocuklarını Avrupa şehirlerinde öğrenim yapmak için göndermeleri ve Fenerli Rumların dinsel yakınlık nedeniyle İstanbul'daki Avrupalılarla yakın ilişkiler girmeleri sonucu Avrupa dillerini Müslüman Osmanlılardan daha iyi bilir duruma gelmelerine yol açtı. Müslümanlar genellikle Arapça ve Farsça gibi yabancı dilleri öğrenmekteyken Rumlar daha çok Latince, Fransızca, İtalyanca, Almanca gibi dilleri biliyorlardı. Bu dilleri bilmeleri Osmanlı Devleti'nin Avrupa ülkeleriyle olan dış ilişkilerinde önem kazandı ve özellikle 17. yüzyılda Fenerli Rumlar tercüman olarak Osmanlı Devleti'nin hizmetine girdiler.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Gerileme dönemine denk gelen bu dönemde Fenerli Rumların tercümanlık rolü çok daha önem kazandı çünkü Osmanlıların bu dönemde imzaladığı antlaşmalarda genel olarak toprak kaybı söz konusuydu ve antlaşma müzakerelerinde Avrupa dillerini iyi bilmek çok daha fazla önem taşıyordu. Fenerli Rumlar Avrupa dillerini iyi bildikleri için bu göreve en uygun Osmanlı vatandaşlarıydılar.
Fenerli Rumların en güçlü dönemi
Köprülü Fazıl Ahmed Paşa 'nın 1671 yılında baş tercüman olarak göreve getirdiği Aleksandros Mavrokordatos Osmanlı tarihindeki ilk en yüksek göreve getirilen Fenerli Rum olarak bilinmektedir. Aleksandros Mavrokordatos Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sırasında da görevine devam etti ancak II. Viyana Kuşatmasının başarısızlığa uğraması sonucu gözden düşerek görevden alındı. Bir süre saraydan uzak kalmasına rağmen Aleksandros Mavrokordatos sonunda tekrar saraya döndü. Aleksandros Mavrokordatos'un yıldızı özellikle 1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması'nın müzakereleri sırasında parladı. Her ne kadar bu antlaşma toprak kaybıyla sonuçlanmışsa da antlaşmanın müzakereleri sırasında gösterdiği başarı takdirle karşılandı ve emekliye ayrıldığında oğlu onun yerine Nikolas Mavrokordatos baş tercüman yapıldı.17. yüzyılın sonlarına kadar Osmanlı Devleti Eflak ve Boğdan vilayetlerinin beylerini yerli asillerden seçmekteydi. Bazan bu vilayetlerin beylerinin oğulları Osmanlı Devletine isyan etmelerini önlemek için İstanbul'da rehin tutulurlardı. Bu geleneğe uygun olarak rehin tutulan Dimitri Kantemiroğlu'nun ülkesine Boğdan beyi olarak geri döndükten sonra Rusya ile birleşip Osmanlı Devletine isyan etmesi Osmanlıların yerli asillere olan güvenlerini kaybetmelerine sebep oldu. Bu sırada baş tercüman olan ve sarayın güvenine sahip olan Nikolas Mavrokordatos 1711 yılında sadrazam Baltacı Mehmed Paşa tarafından Boğdan beyliğine atandı. Bu tarihten sonra 18. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti'nin baş tercümanları, Eflak ve Boğdan beyleri hep (Mavrokordatos ailesi dahil) Fenerli Rum ailelerinin arasından seçildi.
Fenerli Rumların etkilerinin azalması
Fenerli Rumlar zamanla Eflak ve Boğdan eyaletlerinde güçlendiler ve kendilerine olan güvenleri arttı. 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devriminden etkilenerek Osmanlı Devleti'nden bağımsız olma düşünceleri gütmeğe başladılar. 19. yüzyılın başlarında Osmanlı Devletinin Boğdan eyaletine bey olarak atadığı Konstantin İpsilantis'in olan Aleksandros İpsilantis, Filiki Eterya Derneğinin başına geçerek Yunan Bağımsızlık Savaşını başlattı. 1829 yılında Yunanistan'ın bağımsızlığının tanınmasından sonra birçok Fenerli Rum yeni kurulan Yunanistan Krallığında yüksek kademelerde görevlere getirildiler. Hatta bazı Fenerli Rumlar Yunanistan'ın elçisi olarak İstanbul'a geri bile gönderildiler. Bu tarihten sonra Osmanlılar eskiden çok güven besledikleri Fenerli Rumlara kendi ülkelerine ihanet etmiş gözüyle baktılar. Bir daha Fenerli Rumlara devletin yüksek kademelerinde görev verilmedi. Böylece Fenerli Rumların Osmanlı Devletindeki etkileri büyük ölçüde azaldı.Bazı ünlü Fenerli Rum aileleri
- Mavrokordatos ailesi
- İpsilantis ailesi
- Kallimaki ailesi
- Karaca ailesi
- Moruzi ailesi
- Ruset ailesi
- Sutzo ailesi
- Aristarki ailesi
Kaynakça