Birinci Dünya Savaşı öncesine kadar Osmanlı topraklarında Ermeni ayrılıkçı ve silahlı grupları propaganda çalışmalarını silahlı eyleme kadar götürmüşlerdir. Osmanlı bankası baskını ve ülkenin devlet başkanına bombalı saldırı bunlardan sadece birkaçıdır. Ermeni ayrılıkçı hareketi diğer ülkelerce Osmanlı ile ilişkilerde bir tür kart olarak görülmüş ve zaman zaman kullanılmıştır. İngiltere, Fransa, Rusya ve diğer bazı devletler Ermenilerin haklarını gerekçe göstererek çok sayıda olayda Osmanlı Devleti'nin iç içlerine karışmıştır. Berlin Antlaşması bunun en açık örneklerindendir. Bazı Ermeni gruplar da bu ilgiyi teşvik etmiş ve bunu iç amaçlarında kullanmak istemişlerdir. I. Dünya Savaşı esnasında Rusya Osmanlı ile arasında Ermenileri bir tür kalkan olarak kullanmış, onların içeriden, kendisinin de dışarıdan saldırıları sonucunda Osmanlı ordularını yenilgiye uğratmayı amaç edinmiştir. Savaş ilerledikçe Doğu Anadolu'da Ermeni terör gruplarının saldırıları artmış ve Osmanlı Ordusu'ndan İstanbul'a önlem çağrıları gelmeye başlamıştır. İstanbul Hükümeti bu olaylar karşısında 2 seçenek görmüştür: 1) Sadece Ruslara yardım eden veya etme olasılığı bulunan Ermenileri Rus Ordusu ile kendi arasına alarak onları Rusya'ya sürmek, ki bu durumda kayıplar çok fazla olurdu, 2) Ermenileri toplu olarak savaş sahasından uzaklaştırmak. Bu seçenekler içinde ikincisi tercih edilmiştir ve özellikle savaş alanına yakın olan Ermeni nüfus ülkenin bir başka bölgesine, Suriye ve çevresine göç ettirilmiştir.
Tehcir tezi ve dayanakları
Türkiye Cumhuriyeti'nin yanı sıra dünya genelinde pek çok tarihçi ve araştırmacının da paylaştığı tehcir tezine göre tehcir şu gerekçelerle savunulmaktadır:- Tehcir için kanun çıkarılmış, göç edecek Ermenilerin ihtiyaçlarının karşılanması için çeşitli yasal önlemler alınmıştır. - Bu önlemler ve hazırlıklar ne kadar asker ne kadar tehcire tabi olacak Ermeni asıllı Osmanlı tebasının olduğu bunların o gün şartlarına ve imkanlarına göre ne kadar kumanya ile gideceği tehcir karar defterlerinde tutulmuştur. - Ancak savaş şartları, Kürt çetelerinin saldırıları, salgın hastalıklar ve kıtlık nedeniyle çok sayıda Ermeni yolda hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 100.000 civarında olduğu sanılmaktadır. Türk araştırmacılardan bu rakamı 400,000'e kadar çıkaran olmuştur. Ancak Ermeni Diasporası ve Ermenistan bu rakamı 600.000'den 2,5 milyona kadar geniş bir yelpazede yorumlamaktadır. - O dönemde Ermeni nüfusu, Ermeni Kilisesi kayıtlarına göre dahi 2,5 milyon yoktu. Osmanlı arşivlerine göre bu dönemde Ermeni nüfusunun 1-1,5 arasında olduğu ve nüfusun hiçbir vilayette çoğunluğu oluşturmadığı görülmektedir. - Ayrıca bazı bölgelerdeki Ermeni halk tehcire tabi olmamıştır. Trabzon, Elazığ, ve daha bir çok bölgedeki ermeniler örnek olarak verilebilir. - Tehcirden sonra ortamın sakinleşmesi ile birlikte bir kısım Ermeni tebanın tekrar geri döndüğü de bilinmektedir.
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce
misafir - 9 yıl önce