Aydınoğlu Beyliği veya Aydınoğulları Beyliği Anadolu Selçuklu Devleti `nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında Güneybatı Anadolu`da Aydın ve çevresinde kurulmuş ve döneminde hayli etkili olmuş bir Türk beyliğidir.
Beylik Germiyanoğulları Beyliği ordusu subaşısı Aydınoğlu Mübarizüddin Mehmet Bey tarafından kurulmuştur. Germiyanoğlu I. Yakup Bey tarafından, Aydın ve çevresini fethetmekle görevlendirilen Mehmet Bey, öncelikle Sasa Bey`in elindeki Tire, Ayasluğ (Selçuk) ve Birgi`yi ele geçirmiş, bu çarpışmalar sırasında, Sasa Bey öldürülmüştür (1307). Bundan sonra Birgi`yi kendisine merkez seçerek beyliğini ilan eden Mehmet Bey, 1310`da yukarı İzmir`i (Kadifekale), 1328`de aşağı İzmir`i ele geçirmiştir. Mehmed Bey, bundan sonra ortaçağ Müslüman-Türk geleneğine uyarak ülkesinin idaresini beş oğlu arasında pay etmiş, kendisi, hükümdar sıfatı ile Birgi`de oturmuştur. Ayasluğ`da kurduğu tersane ile güçlü bir donanma meydana getirmiştir. İzmir valisi tayin ettiği oğlu Aydınoğlu Umur Bey, bu donanmayla Sakız, Eğriboz, Bozcaada, Mora ve Rumeli kıyılarına akınlar düzenlemiştir.
Aydınoğlu Mehmed Bey`in 1334`te bir av sırasında attan düşerek ölümü üzerine, yerine, kardeşlerinin de ittifakıyla Gazi Umur Bey geçti. Umur Bey, 14 yıllık beyliğinde, devlet merkezi Birgi`de ancak üç gün oturabilmiş, bütün saltanatı savaşlarla geçmiştir. Umur Beyin devri, Aydınoğlu Beyliğinin en parlak devri olmuştur. Saruhanoğlu Süleyman Bey le beraber Yunanistan ve Mora`ya kadar uzanan seferler düzenlemiştir (1335).
Bu arada, bir Bizans şehri olan Alaşehir (Philadelphia), iç bölgede kalmasına rağmen, yarım asra yakın zaman Türk taarruzlarına karşı koymuştu. Zor durumda kaldıklarında, kaleyi kuşatanlara cizye ve haraç veriyorlardı. Bu şehri almayı muhakkak arzu eden Umur Bey, 1335 yılında, yaralı olmasına rağmen şehri kuşattı ve kısa sürede fethetti. Bizans İmparatoru ile dostane ilişkiler kuran Umur Bey, adalardaki isyanların bastırılmasında imparatora yardım etmiştir. Nitekim, 1336 yılında Bizans İmparatoru, Umur Beyle bir dostluk antlaşması yaparak, Sakız adasını Aydınoğullarına bıraktı. Bizans`la olan anlaşmasına sadık kalan Umur Bey de, onlara, gerektiğinde yardımda bulundu.
Gazi Umur Bey, 1338-1339 yıllarında, yanında kardeşi Aydınoğlu Hızır Bey de olduğu halde, Ege Denizi adaları ve Yunanistan`a seferler düzenledi. Daha sonra, Bizans`la iyi ilişkileri sayesinde Karadeniz`e geçerek, Kili ve Eflak seferlerini gerçekleştirdi (1340). Umur Bey, bu son sefere üç yüz gemi ile çıktı. Güçlü bir donanmaya sahip olduğundan, Girit ve Kıbrıs üzerine olan akınlarını yoğunlaştırdı ve muvaffakiyetleri her tarafa yayıldı.
Bu seferler nedeniyle, Latin lerin Yakındoğu`daki çıkarları büyük zarar gördüğünden, Papa, Aydınoğulları üzerine yeni bir Haçlı seferi düzenlenmesini teşvik etti. 1344-1345 yıllarında Kıbrıs, Ceneviz, Venedik ve Rodos gemilerinden müteşekkil Haçlı donanması, ansızın ve büyük bir baskınla ni aldı. Ancak Haçlılar, yukarı İzmir`i elinde tutan Umur Beyin, şiddetli ve devamlı taarruzlarıyla karşılaştıklarından, kesin neticeye ulaşamadılar. Sonunda antlaşma yapmağa karar verdiler. Fakat, bazı müttefiklerin antlaşmaya yanaşmaması üzerine, Papa, bu antlaşmayı onaylamadı. Antlaşmayla bir sonuca varamayacağını bilen Umur Bey, sahil İzmir`ini almak için bütün gücüyle silaha sarıldı ve burayı var kuvvetiyle kuşattı ve bu esnada ön saflarda kahramanca dövüşürken şehit düştü. Manevi güçleri sarsılan Aydınoğulları, İzmir üzerine yapılan bu kurtarma teşebbüsünden sonuç alamadılar.
Gazi Umur Beyin şehit düşmesinden sonra, yerine büyük kardeşi Aydınoğlu Hızır Bey geçti. Hızır Bey, ağabeyi Umur Beyin yerini dolduramadı ve Haçlılara karşı mukavemet gösteremedi. Ağır şartlarla, bir antlaşma imzaladı (1348). Bu antlaşma Aydınoğullarının faaliyetlerini durdurmuş ve zamanla beyliğin çökmesine sebep olmuştur.
Hızır Bey, devlet merkezini Selçuk`a nakletti ve kendisinden sonra başa geçen kardeşi Aydınoğlu İsa Bey de burada saltanat sürdü.
İsa Bey zamanında, Osmanoğulları`nın Anadolu birliğini kurma ve genişleme siyasetine, Aydınoğulları karşı çıkmışlardır. Bu sebeple, 1389`da, Kosova Savaşı `nda I. Murad`ın şehit olmasından faydalanmak istemişlerdir. Karamanoğulları başta olmak üzere, diğer bazı beyliklerle ittifaklara girmişler, Osmanlı Devleti aleyhinde faaliyet göstermişlerdir. Fakat, yeni padişah Yıldırım Bayezid, Rumeli`de asayişi sağladıktan sonra, ilk iş olarak Anadolu yakasından tehlikeleri ortadan kaldırma amacıyla Aydınoğulları üzerine yönelmiştir. I. Bayezid, Alaşehir`i almış, Aydın taraflarına inmiş, mukavemet görmeksizin Aydıneli`ni almış ve İsa Bey teslim olmuştur. Yıldırım Bayezid de İsa Beyin karşı koymadan ülkesini teslim etmesine mükafat olarak, kendisini İzmir ve civarının müstakil emiri tanımış ve İsa Beyin kızı Hafsa Hatun ile evlenerek, aradaki bağı kuvvetlendirmiştir. Yıldırım Bayezid, bir müddet sonra İsa Beyi İznik`te ikamete mecbur etmiş, böylece Aydınoğulları Beyliğini kesin olarak Osmanlılara bağlamıştır.
Ankara Savaşı`nda (1402), Yıldırım Bayezid`in Timur `a mağlup ve esir düşmesinden sonra Aydınoğulları Beyliği, tekrar canlanmıştır. Ancak, bu sırada İsa Bey ölmüştü. Bu itibarla Aydınoğullarının başına Timur Hanın emriyle, oğlu Aydınoğlu Musa Bey geçti. Musa Bey`in ertesi yıl vefatı üzerine, yerine Aydınoğlu II. Umur Bey geçti (1403). Fakat, Aydınoğlu İbrahim Bahadır Bey`in oğlu ve İzmir valisi olan Cüneyd Bey, (hanedanın olağan çizgisi dışından gelerek tarih sahnesine çıktığından İzmiroğlu Cüneyd Bey olarak anılır) buna karşı çıkarak, saltanat iddiasında bulundu. II. Umur Beyin üzerine yürüyerek Ayasluğ`u zabteden Cüneyt Bey, Umur`un 1405`te ölümüyle de, Aydınoğulları topraklarına tek başına hakim oldu ve bu hakimiyetini aralıklarla 1425`e kadar sürdürdü. İzmiroğlu Cüneyd Bey, yerini sağlamlaştırmak için, Osmanoğulları arasında Fetret Devri`ndeki taht kavgalarına karıştı, ve her defasında şehzadelerden birini tutarak, zaman zaman kendisine müttefik bulmak veya mevcut ittifaklara katılmak yolunu tuttu. Birçok kereler başarısızlığa uğramasına rağmen, kendini bağışlatmayı bildi. Her seferinde, yeni vazifeler almaya muvaffak oldu. II. Murat zamanında da rahat durmayan Cüneyt Bey, sıkışınca Sisam adası karşısındaki İpsili kalesine sığındı. Ancak, Karamanoğullarından umduğu yardımı göremeyince, teslim oldu ve öldürüldü. Böylece, Aydınoğulları toprakları, tamamıyla Osmanlıların hakimiyeti altına girdi (1425).
Aydınoğulları, hakimiyetleri altında bulunan Birgi, Tire, Aydın ve Selçuk`u cami, medrese, han ve hamam gibi eserlerle süslemişlerdir. Aydınoğulları mimarisinde, Anadolu Selçuklu sanatının etkisi görülmektedir. Aydınoğulları beyliğinin en önemli eseri, Selçuk`taki İsa Bey Camii dir. Mimar Ali bin Dımışki `nin inşa ettiği cami, Şam `daki Ümeyye Camii nin temel özelliklerini taşıdığı gibi, yenilikler de bulunmaktadır. Diğer önemli eserler, Birgi`de Aydınoğlu Mehmed Bey Camii (Ulu Cami) ve türbesi, Karahasan Camii, Sultanşah türbesi dir.
Aydınoğulları, kültür bakımından da büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Tezkiretü`l-Evliya, Araisü`l-Mecalis adlı Peygamberler tarihleri, Süheyl ü Nevbahar ve Hüsrev ü Şirin tercümeleri gibi pek çok manzum eser, Aydınoğulları sayesinde yazılmış ve bunlardan bazıları günümüze kadar gelmiştir.
Aydınoğulları, Latinlerle yaptıkları ticaret dolayısıyla yabancı sikke kullandıkları gibi, İslami sikke leri de vardır. Bundan başka, I. Umur Beyin bakır sikkeleri ile İsa ve oğlu Musa beylerin ve Cüneyt Beyin gümüş sikkeleri bulunmaktadır. Aydınoğulları beyliğinin devlet teşkilatı, diğer Anadolu beyliklerine benzemektedir.
Beylik hanedanının torunlarından Aydınoğlu Molla Yakup Bey 1597 yılında İzmir`in en büyük camii olan Hisar Camii`ni yaptıracaktır. Bu da, Aydınoğlu ailesinin Osmanlı idaresinde de uzun süre ön planda kaldığına işaret etmektedir. Ancak 17. yüzyıldan itibaren İzmir`in giderek yabancı tacirler ve azınlıkların ağır bastığı bir evrime girmesiyle ailenin önce nüfuzu azalmış, sonra da fertleri kaybolmuş olmalıdır.
Kaynakça
- http://www.Rehber Ansiklopedisi/beylikler/aydinoglu.htm
- Ahdnameler ışığında Osmanlı-Venedik diplomatik ilişkileri - Ottoman-Venetian diplomatics, the Ahd-Names (İngilizce), Dr. Hans Theunissen, Leiden Üniversitesi, Hollanda, 1998, içinde 5. bölüm Venedik ile Türkmen Beylikleri Menteşe and Aydın - Venice and the Turcoman Begliks of Menteşe and Aydın
Saadettin Aydın - 2 yıl önce