Türklerin tarihi coğrafyası içinde pek çok yer bu ismi taşımaktadır. Ayrıca yaygın bir soyadı olarak günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde yerleşik olmalarına rağmen, bir kısmı, adetlerini halen devam ettirmektedirler. Bugün Kayseri`nin Pınarbaşı ilçesine bağlı bir kısım köyler ile, aynı ilçenin Pazarören beldesi ve bu belde çevresindeki köylerinden pek çoğu, Kayseri ilçesi ve Tomarza`nın Toklar beldesi çevresindeki köylerin yarıdan fazlası, Avşarlara aittir. Ayrıca Adana`ya bağlı Mağara ilçesi köylerinden Ayvad ve Ağdaşalanı köyleri de, Avşarlar tarafından iskan edildiği gibi, Çukurova`da mevcut bazı Avşar köylerinden başka, Kastamonu, Bolu, Muğla, Isparta ve Antalya yörelerinde pek çok Avşar köy adına rastlanır.
Malazgirt Savaşı`ndan sonra, Anadolu`ya Türkmenlerle beraber göç eden Avşarlar, Anadolu Selçuklu Devleti`nin uç bölgelerine yerleştirilmişlerdi. Genel olarak, Anadolu`da yerleşim yerleri arasında Avşar adı, Kayılardan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bu yer adları, Avşarların, Anadolu coğrafyasının fetih ve iskanında Kayılar ve Kınıklar gibi birinci derecede rol oynadıklarını göstermektedir.
Avşarlar Türk tarihinin farklı aşamalarında kendilerinden söz ettirmişlerdir. Bu aşamalar aşağıdaki maddelerde toplanabilir.
- Büyük Selçuklu Devleti`nin bölünerek zayıflamasından sonra, 12. yüzyılın ilk yarısında bir süre bağımsız, bir süre de Irak Selçuklularına bağlı şekilde sürdürdükleri beylik.
Büyük Selçuklu Devleti`nin kuruluşundan önce, diğer Oğuz boyları ile beraber Avşarlar da Kıpçak Çölünde yaşarlardı. 1135-1136 yıllarında, reisleri Arslanoğlu Yakup Bey kumandasında güneye inerek Huzistan`a yerleştiler. Yakup Bey`den sonra Avşarların başına Küşdoğanoğlu Aydoğdu geçti. Şumla lakabıyla anılan bu bey, Büyük Selçuklu Devleti`nin zayıflamasından faydalanarak, Huzistan`da Selçuklu hakimiyetine son verdi ise de, 1159`da Irak Selçuklu Devleti sultanı Melikşah gelerek tekrar Huzistan`a hakim oldu. Bu devrede, Şumla da Melikşah`ın hizmetine girdi. 1194 yılında, Abbasi halifesi En-Nasır li-Dinillah, veziri İbn-ül-Kassab kumandasında Huzistan bölgesine bir ordu gönderdi. İbn-ül-Kassab, Huzistan`ın başşehri Tuster`i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra, Şumla`nın ailesini ve çocuklarını toplayıp Bağdat`a götürdü. Böylece Huzistan`daki, Avşar Şumla ve oğullarının hakimiyeti sona erip, ülke, halifenin topraklarına katıldı.
- Çeşitli kaynaklar, Karamanoğulları Beyliğini kuran ailenin, Avşar boyuna mensup olduğu belirtmektedir.
- İran tarihi ve dolaylı şekilde de Osmanlı tarihi üzerinde önemli rol oynayan Avşarlar ise Anadolu`ya 13. yüzyılda göç edenlerdir.
Bu ikinci göç hareketi sırasında Anadolu`ya gelen Avşarların bir bölümü, daha sonra Akkoyunlu Devleti`nin kuzeybatı İran`ı ele geçirmesi üzerine, Mansur Bey önderliğinde İran`a giderek Huzistan`a yerleşmiştir. Anadolu`da kalanlar ise; daha çok Malatya ve Doğu Anadolu`da bulunuyorlardı.
Kalanlardan büyük bir bölümü, Osmanlı Devleti ile Anadolu Türklüğü arasında büyük bir mücadeleye ve Türklerin Anadolu`dan kısmi bir tersine göç hareketine sahne olan ve 16. yüzyılın başlarında yine İran`a göçerek Urmiye`den Herat`a kadar olan geniş bir bölgede yerleşmişlerdir. Safevi hükümdarı I. Şah İsmail bu Avşarları özellikle Horasan sınırını korumakla görevlendirmiştir. Daha sonra, 1736`da Nadir Şah bu Avşar boyları ile Afşarlar hanedanını kurmuştur.
İran Afşarları; Mansur Bey Afşarları, İmanlu Afşarları, Alplu Afşarları, Usalu Afşarları, Eberlu Afşarları olmak üzere, başlıca beş büyük obaya ayrılmaktaydı.
Safeviler`in zayıfladığı bir dönemde, Afşarların lideri Nadir; Afşar, Celayir ve diğer Türkmenleri etrafında toplamış ve Şah II. Tahmasp`ın hizmetine girmiştir. İran topraklarından Afganları çıkarınca, nüfuzu artmış, II. Tahmasp`ı tahttan indirerek yerine III. Abbas`ı şah yapmiştır. Kendisini de saltanat vekilliğine getirmiştir. 1736`da da kendi şahlığını ilan etmiştir. 1737`de Hindistan seferine çıkarak Delhi`ye kadar ilerlemiştir. Bir suikasttan sonra, idareyi sertleştiren Nadir Şah, Afşar ve Kaçar Beyleri tarafından öldürülmüştür. Horasan`ı yöneten torunu Şahruh`un ölümünden sonra, İran`da Avşar egemenliği sona ermiştir.
İran Afşarları, günümüzde, Urmiye gölünün kuzey batısında Hemedan, Kirmanşah, Nişabur, Kerman`ın güneyinde dağınık halde yaşamaktadırlar.
Avşarlar, nihayet, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılda ve özellikle Anadolu`nun güney bölgelerinde Osmanlı Devleti`nin iskan politikasına karşı Dadaloğlu tarafından ölümsüzleştirilmiş direnişleri ile de kendilerinden söz ettirmişlerdir.
Kaşgarlı Mahmut, 24 Oğuz boyu içinde Avşarı da sayarken "işlerini çabuk yapan" anlamına geldiğini belirtir. Reşideddin`e göre Avşar, "ava hevesli" anlamına gelmektedir. Ayrıca "Avşar" kelimesi ``kuş ile avlanan`` anlamında kullanılmıştır.
Avşarlar, Orta Asyada iken, Dede Korkut destanlarında Oğuzeli diye geçen Sir-Derya bölgesinde yaşamışlardı. Büyük göç ile birlikte Huzistan, Horasan yoluyla, bir grup da Irak, Suriye yoluyla Anadolu`ya gelmişler, bu arada İran, Irak Suriye, Afganistan ve Azerbaycan`a da yayılmışlardır. Avşarlar, Oğuz`un öteki torunları Kınıklar ve Kayılar gibi devlet kurmuş, büyük hükümdarlar ve sülaleler yetiştirmişlerdir. Karamanoğulları, Akkoyunlular, Aksungurlular, Özeroğulları, Küçük Ali Oğulları ve Kozanoğulları gibi, Avşarlardan kurulu, ya da onların güçlü desteği ile yaşamış sülaleler de bulunmaktadır.
İslamiyet`in kabulü ile birlikte özellikle Gazneli Mahmut zamanında Oğuzlar`a Türkmen denmeye başlanmıştır. Türkmen, müslüman olan göçebe Oğuzlar`ın ikinci adıdır.
Anadolu Avşarları`nı iki gruba ayırmak mümkündür. Birinci grup, Selçuklular zamanından itibaren Anadolu`nun çeşitli illerine dağılmış, çok eskiden yerleşik hayata geçmiş olan gruptur. Germiyanoğlulları, Karamanoğulları gibi.
İkinci grup ise, 1865 yılına kadar, güney Anadolu`da göçebe hayat sürmekte iken, bu tarihten sonra yerleşik hayata geçen Avşarlardır.
Güray galip tekeli - 3 yıl önce