Konseyin kuruluşu
Avrupa Konseyi'nin oluşturulması fikri, İkinci Dünya Savaşı'ndan maddi ve manevi büyük kayıplarla çıkan Avrupa'da bir daha aynı trajedilerin yaşanmamasını sağlamak amacıyla ortaya atılmıştır. Avrupa'da gerginliğin ve çatışmanın gereğini güven ve işbirliğinin alması hedeflenmiştir.Bu ortamda, 5 Mayıs 1949'da 10 Avrupa ülkesi, Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç Avrupa Konseyi'ni kuran anlaşmayı imzalamışlardır. Kuruluşunu izleyen yıl Türkiye ve Yunanistan Avrupa Konseyi'ne kurucu üye sıfatıyla katılmışlardır.
Sonraki yıllarda, sırasıyla İzlanda, Federal Almanya, Avusturya, GKRY, İsviçre, Malta, Portekiz, İspanya, Lihtenştayn, San Marino, Finlandiya, Macaristan, Polonya, Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Andora, Letonya, Arnavutluk, Moldova, Ukrayna, Makedonya, Rusya, Hırvatistan, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Bosna-Hersek, Sırbistan-Karadağ ve Monako’nun katılımıyla kuruluş bugünkü 46 üyeli şeklini almıştır. AKPM'de şu anda 315 asil, 315 yedek üye vardır. Ülkelere düşen üye sayısı ülkelerin nüfusu ile orantılı olarak belirlenmektedir.
Kanada, İsrail ve Meksika gözlemci statüsüne sahiptirler.
Avrupa Konseyi'nin statüsü gereği, hukukun üstünlüğü, temel insan hakları ve özgürlüklerine saygı ilkelerine bağlı tüm Avrupa ülkeleri Avrupa Konseyi'ne üye olabilirler.
Kuruluşunu izleyen 15-20 yıllık dönem zarfında, bünyesinde çeşitli alanlarda teknik işbirliği gerçekleştirilen ve aynı zamanda siyasi istişare olanağı da sağlayan Avrupa Konseyi'nin önemi gittikçe artmıştır. Ancak 70'li yıllardan itibaren Konsey Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun (AET) güçlü rekabetiyle karşılaşmıştır.
AET, sahip olduğu geniş ekonomik imkanların da etkisiyle, Avrupa ülkeleri için öncelikli hedef haline gelmiştir. Bunun paralelinde siyasi ağırlığı da artmıştır. 70'li yıllardan 90'lı yıllara kadar Avrupa Konseyi AET'nin gölgesinde kalmıştır. Bu süre boyunca siyasi ağırlığını iyice kaybetmiş ve teknik çalışmalarla yetinmiştir.
Konsey, eski etkinliğine, SSCB'nin yıkılması akabinde gerçekleşen genişleme süreci ile kavuşmuştur. Kuruluş, bağımsızlıklarına kavuşan eski demirperde ülkelerinin katılımıyla hızlı bir genişleme sürecine girmiştir.
Amaçları:
- İnsan hakları, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini korumak ve güçlendirmek, - Irkçılık ve yabancı düşmanlığı, uyuşturucu madde, çevre sorunlarına çözüm aramak, - Avrupa kültürel benliğinin oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmak, - Üye ülkeler vatandaşlarının daha iyi yaşam koşullarına kavuşmalarını sağlamak olarak, özetlenebilir.Konsey, esas olarak, üye ülkelerin hükümet telsimcileriyle, parlemento üyelerinden oluşmuştu. Buna ek olarak, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ile Avrupa İnsan Hakları Divanı da kuruldu. Bu iki komisyon da, Konsey'in merkezi olan Strazburg'ta çalışmaya başladılar. Türkiye, Avrupa Konseyi'ne 1949 yılında katıldı. Avrupa Konseyi'nin üye sayısı, kuruluşundan yirmi yıl sonra 18'e yükseldi.
Konsey’in amacı, üye devletler arasında işbirliğini güçlendirmektir. Bu amaç, karşılıklı yükümlenmeler çerçevesinde a) Ortak normlar, düzenlemeler ve uygulamalar sağlayan sözleşmeler (Avrupa sözleşmeleri) hazırlanarak, b) Tüm üye hükümetlerin birlikte kararlaştırdıkları eylemlere girişilerek, c) Sürekli olarak üyeler arasında bilgi ve tecrübe alışverişinde bulunularak gerçekleştirilmeye çalışılır.
Avrupa Konseyi’nin çalışmalarının ana hedefi, kişi hak ve özgürlüklerinin korunması ve savunulmasıdır. Bu ilke Konsey’in tüm çalışmalarına yansıtılır. Örgütün amacı kuruluş statüsünün birinci maddesinde şöyle belirlenmiştir; “Üyeler arasında onların ortak mirası olan ideal ve ilkeleri korumak ve değerlendirmek; onların ekonomik ve sosyal ilerlemelerini kolaylaştırmak için sıkı bir işbirliğini gerçekleştirmek.” Bu amaca, 1) Konsey’in organları aracılığı ile ortak çıkarları ilgilendiren sorunların tartışılması, 2) Anlaşmalar yapılması, 3) Sosyal, kültürel, hukuk ve yönetim alanlarında birlikte hareket edilmesi, 4) İnsan haklarının ve ana özgürlüklerin korunup geliştirilmesi gibi faaliyetler gerçekleştirilerek varılacaktır.
Örgütün mali olanaklarını üye devletler sağlamakta, bütçeye nüfusları ve zenginlikleri oranında katılmaktadırlar. Yıllık bütçe Genel Sekterliklik’çe hazırlanır ve örgütün Bakanlar Komitesi’nin onayına sunularak kesinleşir.
Merkezi Strasbourg’da bulunan Avrupa Konseyi’nin resmi dili İngilizce ve Fransızca’dır. İtalyanca ve Almanca'da Danışma Meclisi’nin ve komisyonlarının çalışma dili olarak kabul edilmiştir. Konseyin bayrağı, mavi zemin üzerine daire şeklinde sıralı altın rengi 12 yıldızdan oluşmaktadır.
Konsey, çoğu kez hükümetler aracılığıyla iş görür; gerçekleştirdiği işlerin çoğu da halka, yeni kanunlar ya da reformlar olarak yansır.
Organları, Bakanlar Komitesi, Danışma Meclisi v e Genel Sekreterlik’tir.
Avrupa Konseyi’nce gerçekleştirilen bazı önemli faaliyetler şöyle özetlenebilir:
• Kültür ve eğitim alanlarındaki ilişiler • Konsey’in hazırladığı uluslararası standartlar niteliğindeki sözleşme ve anlaşmalar, • Kişi hak ve özgürlüklerini etkin şekilde koruyan normlar.
Avrupa Konseyi, bu üç alanda yoğunlaşan faaliyetleri sonucu uluslararası işbirliğine hizmet eden evrensel belgelerin oluşturulmasını sağlamıştır. Bu faaliyetler, uluslararası hukukun yerleşmesine olumlu etkide bulunan bir dizi barışçı girişimler biçiminde nitelendirilmekte olup sırasıyla şunlardır:
a) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, b) Bazı ekonomik ve sosyal hakları garanti eden Sosyal Yasa, c) Sosyal güvenlik alanında en düşük normları saptayan Sosyal Güvenlik Yasası d) Çeşitli devletlerin yasalarını koordine eden Sosyal Güvenlik Sözleşmesi, e) Eğitim ve kültür alanlarında işbirliğinin esasını düzenleyen Kültür Sözleşmesi, f) Tedhişçiliğin önlenmesine ilişkin Avrupa Sözleşmesi, g) Göçmen işçilerin hukuki statüsüne ilişkin Avrupa Sözleşmesi.
Avrupa Konseyi'nin hala 46 üyesi bulunmaktadır. Avrupa Konseyi'nin fonksiyonları şunlardır:
Avrupa Konseyi faaliyet alanına giren konularda Avrupa Anlaşmaları hazırlamış ve bunlar büyük ölçüde üye devletlerin Parlamentoları tarafından onaylanmıştır. Bağlayıcı kararlar alamadığından, önerdiği düzenlemeler ancak üye devletlerce kabul edildikleri zaman geçerli olmaktadır. Özellikle insan haklarının korunmasına ilişkin alanlarda Konsey'in önemli bir rol oynadığı söylenebilir. İnsan Hakları Avrupa Komisyonu ve İnsan Hakları Avrupa Divanı bu amaca yönelik olarak kurulmuştur.