Çökertme zeybeği Bodrum yöresinin tipik Ege Bölgesi tınılarına sahip ve Türkiye genelinde bilinen bir türküsüdür. Yörede `Halil`im türküsü` olarak da bilinir. ve "Sacayağı" olarak anılan ve birbirleri ile bağlantılı üç türkünün ikincisini oluşturur. Bir kaynağa göre, türkünün en eski kaynak kişisi, Ortakent`li (eski adı Müskebi veya Müsgebi) kemancı Köroğlu Hasan Hüseyin Salım`dır.
Türkünün hikayesi
Bodrum henüz günümüzün uluslararası turizm merkezi haline gelmemişken, 20. yüzyıl başlarının küçük ve sakin bir sahil kasabası görünümünde iken, halkın başlıca geçim kaynakları, balıkçılık, süngercilik ve özellikle de kaçakçılıkmış. Kaçakçılık, Osmanlı Devleti `nın son dönemlerinin tütün tekeli olan Tütün Rejisi sisteminin dışına çıkarak, karşıdaki İstanköy adasında gizlice tütün satmak, ve karşılığında rakı, kahve vs. getirmekmiş.Türkünün kahramanı Halil Efe de, yakın arkadaşı İbram (İbrahim) Çavuş ile birlikte, hayatını kaçakçılıktan kazanırmış.(Kendisinin bizzat kaçakçılık yapmadığı, ancak adalardan gelen kaçak malları daha iç kesimlere taşıyan kervanlardan haraç aldığı rivayet edilmektedir.) Türkü`nün bayan kahramanının asıl adı Havse`dir (Hafize). Havse`nin annesi Türkbükü`lü Kel Güssüm`dür (Gülsüm). Kel Güssüm aynı zamanda çengidir. Çengi erkeklerin sazlı sözlü ve alkol alınarak yapılan eğlencelerinde dans eden ve onlarla birlikte olan kadın demektir. Güzelliği dillere destan olan Havse çerkez kaymakamın yanında temizlik vb. işler yaparak çalışmaktadır. Havse`yi İbram Efe 2.eş olarak alınca gerek ailesinden gerekse çevreden tepki almıştır. Bu durumun farkında olan diğer Efe ler (Bunların arasında Halil Efe de vardır) İbram Efe`nin evini basarak Havse`yi kaçırmak istemişlerdir. İbram Efe önce karşı çıksa da 1. eşini ve gelinlik yaşa gelen kızını korumak için Havse`yi teslim etmek zorunda kalmıştır. Efeler tarafından dağa kaldırılan Havse artık annesi gibi çengi olacak ve bu andan sonra Çakır Güssüm olarak anılacaktır. Daha sonraları Halil Çakır Güssüm`e aşık olacak ve onu dağdaki efelerden (arkadaşlarından)kaçıracaktır. Bu arada hem Efeler hem de çerkez kaymakam Halil`in peşine düşecektir. Aylarca süren bu kaçışın son duraklarından biri Çökertme`dir. Burada adı geçen Çökertme Yalıkavak`ta, şu anda Yalıkavak Marina`nın olduğu yerin adıdır. Gökova`daki Çökertme`nin Türkü dekiyle alakası yoktur. Büyükbabam (babamın dedesi Mehmet Gökmen, Yalıkavak) hayattayken Halil ve Güssüm`ü bir gece evlerinde sakladıklarını anlatmıştı.)Halil Efe ve Güssüm Yalıkavak Çökertme`den adalara kaçmayı planlarlarken, rum denizci Kostapao ve gemicisini de rehin alarak Kostapao`nun teknesiyle yola çıkarlar. O zamanlarda rumlar tarafından pek sevilmeyen ama son derece de korkulan Halil Efe`nin deniz ve denizcilikle alakası yoktur. Ne yapacağını şaşıran Kostapao bu olumsuz durumdan kurtulmak için fırsat kollamaya başlar. Nihayetinde rüzgar ve deniz sertleşince, Halil Efe`ye böyle devam ederlerse teknenin dayanamıyacağını, daha açıklarda havanın daha çok sertleşeceğini ve batma tehlikesi olduğunu bildirir. Hava kalana kadar Aspat`a (Karaincir plajının yanında bulunan, zirvesinde gözcü kalesi olan dağın adı. Bitez Yalısı`nın karşısındadır.) sığınmanın uygun olacağını daha sonra oradan adalara (muhtemelen İstanköy`e)geçmenin kolay olacağını söyler. Kostapao`nun asıl amacı fırtınayı bahane ederek teknesini Bodrum` a yaklaştırmaktır. Halil Efe bunu kabul edince Aspat`a yönelirler. Kostapao Aspat`a doğru giderken Halil Efe`nin ve Güssüm`ün rakısına balık yakalamak için de kullanılan bitkiden elde edilen beyaz renkli bir sıvı karıştırır. Böylece Halil ve Güssüm derin bir uykuya dalarken, tekne Aspat`ı geçerek karşısındaki Bitez koyuna gelir. (Kostapao`nun Halil ve Gülsüm`ü direkt olarak Bodrum Limanına götürüp teslim edememesinin nedeni Bodrum halkından çekinmesidir.) Kostapao`nun yardımcısı karaya çıkarak Çerkez Kaymakam`a Halil ve Güssüm`ün Bitez`de teknenin içinde olduğunu bildirir. Çerkez Kaymakam emrindeki kolcuları karadan Bitez`e yollarken, gümrük muhafaza teknesi de denizden kaçmalarını engellemek için yola çıkar. Bitez`e daha önce gelen kolcular dayanamayıp ateş etmeye başlayınca, kendisi ve teknesi de ateş altında kalan Kostapao hemen demir alır ve kıyıdan uzaklaşmaya başlar. Bu arada Halil Efe`yi de uyandırır. Çok geçmeden muuhafaza teknesiyle karşılaşırlar ve muhafaza teknesinden açılan ateş sonucu Halil Efe yaralanır. Yaralı olarak Bodrum limanına muhafaza teknesiyle getirilir. İbret olsun diye akşama kadar Kaymakamlığın bahçesinde bırakılır. Su istediğinde bile yaralı Halil Efe`ye su vermeyen kolcular, pek ölmeye niyeti olmayan Halil Efe`yi Kaymakamın emriyle gece iz bırakmadan boğarlar. Başta Gülsüm olmak üzere, ölüm haberini alan bütün Bodrum yasa bürünmüş ve anısına bu türküyü yakmıştır. Konuyla yakından ilgilenenler daha çok ayrıntı ihtiyacı hissederlerse,Bodrum`un yakın tarihini halen araştıran, yöresel türkülerimizin üstadı Emekli öğretmen Mehmet Uslu`dan (BODRUM) bilgi alabilirler.
Türkünün sözleri
Çökertme`den çıktım da Halil`im Aman başım selamet, Bitez de yalısına varmadan Halil`im Aman koptu kıyamet. Arkadaşim İbram Çavuş Allah`ına emanet,
Burası da Aspat değil Halil`im Aman Bitez Yalısı, Ciğerime ateş saldı, Kelli kurşun yarası.
Güvertede gezer iken, Aman kunduram kaydı, İpekli mendilimi Halil`im Aman ürüzgar aldı. Benimde Nazli gözlü Güssüm`ümü Yavrum golcuklar aldı,
Burası da Aspat değil Halil`im Aman Bitez Yalısı, Ciğerime ateş saldı, Kelli kurşun yarası.
Çakır Gülsüm
Çökertme türküsünde adı geçen Çakır Gülsüm, bir kaynağa göre, Ali Gallem`in eşi Havse Alegöz`dür. Yıllarca gizledikten sonra kendisine "Çakır Gülsüm" denildiğini açıklamıştır. Annesi ile birlikte kaymakamın hizmetkarlığını yapmıştır. Datça`ya sürüleceği söylenince, kardeşi Şer Mehmet`in teknesi ile Marmaris`e gitmiş, birkaç yıl sonra da tekrar Bodrum`a dönmüştür. Bodrum`da bilinen bir diğer Çakır Gülsüm, Gerişli veya Küdürlü "Koca Gülsüm"dür.Çökertme Zeybeği: http://www.turkudostlari.net/turku_bilgileri.asp?turku=328