General Harrington komutasındaki İngiliz birlikleri 6-7 Ağustos 1915'te tekrar taarruz etti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, 9-10 Ağustos 1915'te 1. Anafartalar Zaferi'ni kazandı Bu zaferi, 17 Ağustosta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta 2. Anafartalar zaferleri takip etti.
Çanakkale’de meydana gelen muharebeler, I. Dünya Savaşı’nın akışını değiştirmiş ve sonucunu etkilemiş olması açısından ayrı bir önem taşır. Çanakkale geçilebilseydi; Rusya’daki büyük insan kaynağı İtilaf devletlerinin silah ve malzeme fazlasıyla donatılacak, Rus ordusunun taarruz gücü artırılacak, büyük bir ihtimalle savaş daha çabuk bitecek, Rusya’da ihtilal ortamı meydana gelmeyecekti. Dolayısıyla da Rusya savaştan yenik olarak erken ayrılmak zorunda kalmayacaktı.
Türk Ordusu, Çanakkale’de kendisinden özellikle ateş gücü bakımından üstün kuvvetlerin denizden ve karadan yaptıkları saldırılara dokuz ay süreyle, ağır kayıplar pahasına mukavemet etmiş ve nihayet saldırganların cepheyi boşaltıp gitmesiyle hak ettiği zaferi kazanmıştı.
Çanakkale Cephesi’nin açılmasına gerçi Rusların isteği üzerine karar verilmiştir, ama burada bir cephe açılması çok daha önce düşünülmüştü. Balkan savaşında ele geçirdiği Ege adalarını sağlama bağlamak ve Türkleri Ege Denizinden uzaklaştırmak isteyen Yunanistan, 19 Ağustos 1914’de Osmanlı Devleti’nin henüz tarafsız bulunduğu günlerde, İngiltere’ye müracaat ederek
Çanakkale’de bir cephe açılmasını önermişti. O tarihte İngiltere, böyle bir hareketin Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesini hızlandıracağı endişesiyle bu öneriyi reddetmişti.
Türkiye savaşa girdikten sonra Kasım 1914’te İngiliz Bahriye Nazırı Churchill ve Amiral Fisher, Türk kuvvetlerinin Süveyş’e saldırmalarını önlemek amacı ile Gelibolu Yarımadasına bir çıkarma yapılmasını önermişlerdi. Fakat İngiliz savaş kabinesi bu öneriyi kabul etmemişti.
Nihayet, l915 yılı başında Avrupa’daki savaş mevzi harbine dönüşünce İngilizler, bütün kuvvetlerini Batı Cephesine yığmaktansa Çanakkale ya da Balkanlarda ikinci bir cephe açarak harbi hareket harbine çevirmeyi ciddi olarak düşünmeye başladılar. Böylece Rusya’ya lojistik destek sağlanabileceği gibi; Osmanlı başkentinin ele geçirilmesiyle Osmanlı Devleti de Alman ittifakından ayrılma mecburiyetinde bırakılacaktı. Ayrıca, kararsız durumda olan Bulgaristan’ın Merkezi Devletlere katılması da önlenecektir.
Bu arada, Türklerin Süveyş Kanalına yaptıkları taarruz başarısızlıkla sonuçlanıp, Mısır’da bulunan kuvvetlerin bir kısmının Çanakkale’ye aktarılması imkanı da ortaya çıkınca; Boğazın önce donanmayla geçilmesine ve donanma Marmara’ya girdikten sonra arkadan yetişecek kuvvetlerin boğazların ve İstanbul’un işgalinde kullanılmasına karar verildi.
Deniz Harekatı
İtilaf devletleri, Çanakkale harekatına 12’si İngiliz, 4’ü Fransız olmak üzere 16 Muharebe gemisi, 6 muhrip, 14 mayın arama tarama gemisi ve 1 uçak ana gemisi ayırmışlardı. Ayrıca, 4 hafif kruvazörle 16 muhribin, 5 İngiliz, 2 Fransız denizaltısının, altı deniz uçağı taşıyan uçak ana gemisinin de bu harekata katılmasını kararlaştırmışlardı.Çanakkale Boğazındaki Türk savunma tertibinin belkemiğini Müstahkem Mevki teşkil ediyordu. Mart 1915 başlarında Çanakkale Müstahkem Mevki emrinde 27 batarya halinde teşkilatlanmış çeşitli çapta 104 top ve bir de mayın grubu vardı. Topların bir kısmı savaş gemilerinden çıkarılmış gemi toplarıydı.
İtilaf Devletlerinin, Çanakkale Cephesi’ne ayırdıkları kara kuvvetlerinin gücü, iki tümenli bir ANZAK Kolordusuyla, iki İngiliz ve bir Fransız tümeni ve iki deniz piyade taburuydu. İtilaf devletleri daha sonra on piyade tümeniyle bir Hint tugayını bu cephede birbiri ardına muharebeye sokmuşlardır.
İtilaf Devletleri Donanması’nın Boğazlara yönelik ilk hareketi 19 şubat günü başlayan, Boğazların girişindeki müstahkem mevkilerin bombardımanı olmuştur. 25 Şubat’a kadar aralıklı devam eden bombardımanla bu bölgedeki Türk savunma bataryaları susturulmuştu. İtilaf Devletleri mayın aramatarama gemilerinin, Boğazların girişindeki tüm mayınları temizlediklerini düşündüklerinden, 18 Mart 1915’ de Müttefik Donanması’nın boğazları zorlayarak geçmesi kararını almışlardı. Müttefik Donanması’nın taarruzu 18 Mart günü başladı. Ancak, müttefik mayın arama-tarama gemileri, Türk mayın gemisi Nusret’in 8 Mart’ta döktüğü mayınları farkedememişti.
Durgun ve güzel bir havada Boğaza giren Müttefik Donanması’ndan ilk isabeti “Gaulois” isimli gemi aldı ve sulara gömüldü. Daha sonra Fransızların Suffren gemisi birkaç isabet aldı. Öğleden sonra ise, Fransız muharebe gemisi Bauvet aldığı isabetlerle birkaç dakikada battı. Bir süre sonra da İngilizlerin İrresistable gemisi etkisiz hale getirildi. Ona yardım için giden Ocean isimli gemi de savaş dışı kaldı. Her iki gemi de, açılan topçu ateşleriyle batırıldı. Türk topçu-sunun isabetli atışları düşman gemileri üzerinde büyük tahribat yapmış ve mayınlar son darbeyi vurmuştur.
Saat 18.00’de Müttefik Donanması’nın Boğazı terk etmesiyle, tarihin bu büyük “Boğaz Muharebesi” Türklerin kesin zaferiyle sonuçlandı. Yaklaşık 7 saat devam eden çok şiddetli ateş muharebesi sırasında Müttefik Donanması tonlarca mermi yağdırmıştır. Sadece İngiliz gemileri tarafından toplam 3344 top mermisi atılmıştır. Bunca ateşe rağmen, Türk kuvvetlerin zayiatı 24 şehit 43 yaralıdır. Dört ağır top harap olmuş, üç top hasara uğramış, bir cephanelik infilak etmiştir. Müttefik Donanması’na gelince; üç muharebe gemisi (İrresistable, Ocean, Bauvet) batmış, iki muharebe gemisi ve bir muharebe kruvazörü (İnflexible, Gaulois, Suffren) ağır yaralanmıştı. İnsan zayiatı ise, çoğu ölü olmak üzere 800 kişiyi aşmıştır. Bu büyük mağlubiyet üzerine Müttefikler, Boğazı donanmayla zorlayarak geçme umutlarını tamamen yitirmiş oldular.
Kara Harekatı
18 Mart yenilgisinden sonra müttefikler, karaya asker çıkarmak suretiyle Gelibolu Yarımadasını ele geçirmeye karar verdiler. Bu suretle, Boğazlardaki tahkimatı arkadan vurarak açabileceklerini sanıyorlardı.Müttefik çıkarması 25 Nisan 1915 sabahı başladı. Müttefikler Saros Körfezi ve Anadolu kıyılarına yaptıkları sahte çıkarma hareketlerinde başarılı olmuşlar ve Alman komutanın dikkatini o bölge üzerine toplamışlardı. Müttefiklerin esas çıkarma yaptıkları bölgeler, Seddülbahir ve Arı Burnu idi.
Seddülbahir bölgesine çıkarma yapan İngiliz kuvvetlerine karşı, bu bölgeyi korumakla görevli bir Türk piyade taburu çok büyük bir başarı kazandı ve kıyıya çıkan düşmanlar iç kısımlara sokulmadılar. Arı Burnu’na çıkan ANZAK Kolordusu’na karşı savaşan Türk piyade bölüğü, burayı kahramanca savundu ama kendisi de tamamen eridi. Bigalı’da 5. Ordu’nun ihtiyat birliği olarak beklemekte olan Kur. Yarbay Mustafa Kemal’in kuvvetleri bu bölgeye çağrılmıştı. Kendi inisiyatifiyle aldığı kararla, bir alayını (57. Alay) çıkarma yapan düşmanların üzerine gönderen Yarbay Mustafa Kemal, kahraman 57. Alay’ıyla Kocaçimen tepesi üzerinden düşmana yaptırdığı taarruzda başarılı oldu ve düşman saldırıları durdurulduğu gibi, geri çekilmeye de zorlandı. Aynı gün öğleden sonra, 19. Tümenin diğer alayları da muharebelere katılınca Arı Burnu’na çıkan düşman kuvvetlerinin ilerlemeleri tamamen durduruldu.
Bundan sonraki günlerde ve aylarda Müttefikler, Çanakkale’deki Türk kuvvetlerini imha ederek Boğazı açmak, Türkler de Boğazı savunmak ve düşmanı denize dökmek amacıyla gittikçe artan bir gayretle savaştılar, çok kanlı muharebeler cereyan etti. Savaş bir süre sonra bir mevzi harbine dönüştü.
7-8 Ağustos l915’de Müttefik Kuvvetleri Kumandanı General Hamilton, emrine verilen dört tümenli 9. İngiliz Kolordusu’yla Anafartalar bölgesine bir çıkarma yaptıysa da Anafartalar Grup Kumandanı Albay Mustafa Kemal’in (Atatürk) komutasındaki Türk birliklerinin 9 ve 10 Ağustos günleri yaptığı karşı taarruzlar sonucunda bu çıkarma hareketi de durdurulmuş ve büyük başarılar kazanılmıştır. Bu başarısızlık üzerine İngiliz General Hamilton görevinden alınmıştı.
Kasım ayında İngiliz Savaş Bakanı Lord Kiçner, Çanakkale’ye geldi ve cepheleri gezdi. Bu sırada, Sırbistan yolu açılıp Almanya’dan ağır silahlar gelmeye başlamıştı. İşte İngilizler, Türk kuvvetleri önün-de duramayacaklarını da anladıklarından işgallerini kaldırılarak, müttefik kuvvetlerin tahliyelerine karar verdiler. Bu nedenle İngilizler, önce Anafartalar ve Arı Burnu, daha sonra da Seddülbahir bölgelerini boşalttılar ve kuvvetlerini geri çektiler.
Böylece, 18 Mart Deniz Zaferi’nden sonra yaklaşık altı aydan fazla sürmüş olan Çanakkale Cephesi’ndeki kara savaşları da Türklerin zaferiyle sona erdi.
Çanakkale Cephesi'nin sonuçları
Osmanlı Genelkurmayı, Çanakkale’deki Türk zayiatını 55.000 şehit, 100.000 yaralı, 10.000 kayıp, 21.000 hastalıktan ölüm, 64.000 hasta olmak üzere 250.000 kişi olarak göstermektedir.İngilizler ise 43.000 ölü, 72.000 yaralı, 90.000 hasta olmak üzere 205 bin; Fransızlar ise toplam 47.000 kişilik zayiat vermişlerdir.
Çanakkale savaşları Türk Milleti’nin tarihine altın harflerle yazılmış büyük bir zaferdir. Bu zafer, en rütbelisinden en kıdemsizine kadar Türk askerinin kanıyla, canıyla kazandığı, her anı kahramanlıklarla dolu bir abidedir. Vatan sevgisinin, iman gücünün çelikleştiği ve adeta etten bir duvar örülerek “Çanakkale Geçilemez” dedirten Mehmetçiğin zaferidir.
Bu zaferin bir çok önemli sonucu vardır. Ama hiç şüphesiz ki, gelecekteki "Türk Milli Mücadelesi"nin önderi ve komutanı olacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı ortaya çıkarmasıdır. Çanakkale Savaşları’nda büyük askeri başarılar kazanıp, haklı olarak “Anafartalar Kahramanı” adıyla anılacak olan Mustafa Kemal Paşa, bu savaşların sonunda ordu, kamuoyu ve basının yakından tanıdığı bir isim olacaktır.
Çanakkale Muharebeleri’nin diğer sonuçları da kısaca şöyledir: 1. Çanakkale geçilememiş ve müttefikler Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakamamışlardı. Bu durum savaşı en az iki yıl uzatmıştır.
2. Balkan Savaşı esnasında perişan bir vaziyette gördükleri Türk ordusunu küçümseyen, Türklerin artık bittiklerini ve yok olacaklarını düşünen müttefikler, beklemedikleri ağır bir yenilgiye uğramışlardı.
3. Türk vatanı ve başkenti İstanbul, erken gelecek olan bir istila ve işgalden kurtulmuştu.
4. Boğazları geçemeyen müttefikler, Rusya’ya silah yardımında bulunamadıkları gibi, Rusya’dan sağlayacakları tarım ürünlerini Avrupa’ya götürememişler ve Avrupa’daki açlığı ve sefaleti önleyememişlerdir.
5. 1917 ‘de Rusya’da ihtilal çıkınca, boğazlar kapalı olduğundan İngiltere ve Fransa müttefikleri Çar’a yardım yapamamışlar ve Çarlık Rusya devleti yıkılmıştır.
6. Büyük ölçüde kendi imkanlarımızla kazandığımız bu zafer, on binlerce kaybımıza neden olsa da Türk kamuoyu ve Türk kuvvetleri için büyük bir moral kaynağı olmuştur.