Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirilince, Sultan Reşad padişah oldu. Yusuf İzzeddin Efendi de, veliaht ilan edildi. 1910 yılında, İngiltere Kralı Yedinci Edvard’ın cenaze törenine katılmak için Londra’ya gitti. Osmanlı hükümeti adına cenaze törenine katılan heyetin başkanlığını yaptı. Dönüşte Paris, Viyana, Budapeşte şehirlerine uğradı ve buralarda manevralara katıldı. Belgrad ve Sofya’ya resmi ziyaret yaparak, Sırbistan ve Bulgaristan krallarının kısa müddet önce Sultan Reşad’a yaptıkları resmi ziyaretleri iade etti.
1911’de Yedinci Edvard’ın oğlu ve halefi Beşinci George’un tac giyme töreninde bulunmak üzere tekrar Londra’ya gitti. Buralarda şıklığı, zarafeti ve asaletiyle, ecdadını layıkıyla temsil etti ve herkesin hayranlığını çekti.
1912’de Köstence yoluyla, gayri resmi bir Avrupa gezisi daha yaptı. 1913’te Bulgaristan’dan geri alınan Edirne’yi resmen ziyaret etti ve halkın coşkun sevgi gösterileriyle karşılandı.
Enver ve Cemal paşaların, Osmanlı Devletini, bir oldu bittiyle Birinci Dünya Savaşına sokmalarından kısa bir müddet sonra, İzzeddin Efendi, harbin korkunç gidişini gördü. Askerin boş yere kırılmamasını söyleyerek, ateşkesin sağlanması için çalışmalara başladı. 1915’te, harp içinde, Viyana’ya gidip geldi. Çanakkale cephesinde incelemelerde bulunurken, Enver Paşayı, Kayser’in yanında şiddetle azarladı.
Devlet idaresinde aktif rol oynamasını, gelecekleri için tehlikeli gören İttihat ve Terakkinin gözü dönmüş, kanlı iki diktatörü Enver ve Cemal Paşalar, Yusuf İzzeddin Efendiyi öldürttü. Talihsiz veliahd, 1 Şubat 1916’da Zincirlikuyu’daki köşkünde sol kol damarları kesilmiş olarak bulundu. Babasının şehit edilmesinde, her iki kol damarlarını kesmek suretiyle intihar süsü vermek isteyenlerin foyaları, kısa bir sürede ortaya çıkmıştı. Çünkü, intihar eden bir kişinin iki kol damarlarını birden kesemeyeceği, tıbben açıklanmıştı. Önlerinde böyle bir vaka bulunan İttihatçılar, İzzeddin Efendinin tek kol bileğini keserek, olaya intihar süsü verdirdiler. Ayrıca, devlete bütünüyle hakim olan İttihatçılar, Harbi Umuminin (I. Dünya Savaşı) karışıklığı içerisinde, olayın çabuk unutulmasını da sağladılar. Yusuf İzzeddin Efendi, şehit edilmesinin ertesi günü, Ayasofya Camiinde namazı kılındıktan sonra, babasının ve annesinin yanına büyük bir merasimle defnedildi.