Yasemin Devrimi

Kısaca: Yasemin Devrimi, Halkın ayaklanması üzerine 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeden kaçmasıyla sonuçlanan durumun genel adıdır ...devamı ☟

Yasemin Devrimi, Halkın ayaklanması üzerine 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeden kaçmasıyla sonuçlanan durumun genel adıdır Yasemin Devrimi, Tunus'un birçok şehrinde gerçekleşen protestolardır. Protestocuların hedef aldığı başlıca konular işsizlik, gıda enflasyonu, siyasi yozlaşma, ifade özgürlüğü ve kötü yaşam koşulları olmakla beraber, 23 yıldır ülkeyi yöneten Zeynel Abidin Bin Ali'nin başkanlığı bırakıp 14 Ocak 2011'de ülkeden kaçmasıyla sonuçlanan olaylar bütünüdür. Kasım 2010'da, meyve sebze satıcısı olan işsiz bir üniversite mezununun, satış arabasına polisin el koymasından sonra kendini ateşe vermesi ile başlayan protestolar Tunus'ta son 30 yıldır yaşanan sosyal ve siyasal olayların en dramatik dalgalarından biriydi ve yaralanmalar ve hayat kayıpları ile sonuçlandı. Ben Ali'nin ayrılmasından sonra, yeni bir seçim 60 gün içinde yapılacaktı. Renkli Devrimlerin jeopolitik terminolojisi ile paralel olarak,

Protestolar

batılı medyada Yasemin Devrimi olarak da adlandırılır.Medyanın bu yöndeki etkisinden dolayı, diğerleri protestoları ve Başkan Ben Ali'nin bu çıkışını Twitter Devrimi veya Wikileaks Devrimi olarak adlandırırlar. Arka plan Facebook ve YouTube gibi sosyal medya sitelerinde arabalara ve mağaza camlarına saldıran gençleri dağıtan polisin görüntüleri anında yayınlanmış olmasına rağmen, 18 Aralık'taki Sidi Bu Zeyd isyanları büyük ölçüde fark edilmeden devam etti. Bir protestocu, Muhammed Buazizi sebze meyve arabasına el koyulmasına karşın yaptığı protestoda kendini yakarak kurban etti. Sonuç olarak sevk edildiği Tunus'taki hastanede 4 Ocak'ta hayatını kaybetti. El Cezire ve CBS gibi medya ağlarında da dikkat çekildiği üzere, Tunus'taki isyanlar sıra dışı ve önemliydi, çünkü özellikle bölgedeki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Tunus, zengin ve stabil bir bölge olarak görülüyordu. Ayrıca El Cezire İngilizce Tunuslu aktivistlerin, Buazizi için Twitter'da yayınlanan destek mesajlarıyla dünyanın bazı bölgelerinde sesleri en çok çıkan gruplardan biri haline geldiğini belirtti. Aynı ağdaki bir op-ed makale bu eylemin "Tunuslu gençler tarafından umutsuzluğun intihar protestosu" olduğunu söylemiştir. Devlet elindeki Ulusal Dayanışma Fonu ve Ulusal İş Fonu'nun geleneksel olarak ülkeye birçok yardım ve servislerde bulunduğu ancak "bu yükü devletten topluma", zengin şehir ve kasabaların etrafındaki köyler ve gecekondu kasabalarına kaydırmaya başladığına dikkat çekti. Ayrıca "merkezi tarımsal ve kurak alanların güney bölgelerinin sürekli bir şekilde marjinalleştirilmesi" ni de aktarmıştır.

Protestolar

ayrıca "fakirlik, işsizlik ve siyasi baskının ölümcül bir kombinasyonu: birçok Arap toplumunun üç karakteristik özelliği"nden dolayı da bir "başkaldırı" olarak adlandırılmaktadır. Medyada ve STK'lar arasında epeyce eleştirilmiş olan Bin Ali'nin Tunus hükumeti, Bin Ali'nin "İslamcılara zulmü"nden dolayı Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa tarafından desteklenmiştir ve dahası; "ekonomik ajandası Kuzey Afrika'da uygulanabilecek harika bir model olarak görüldü ve çatışmalı icra programlarında güvenilir bir müttefik olduğunu" kanıtladı. Sonuç olarak, ABD ve Fransa'nın ilk tepkileri böylece engellenmiş oldu. Protestolar 2010 Kasım ortalarında, polisin Sidi Bu Zeyd'teki protestocuları engellediği ve yüzlerce genç üstünde biber gazı kullandığına dair haberler vardı. Protestocular, sokaklarda sebze meyve satmaya çalıştığı el arabası polis tarafından kundaklanan Muhammed Buazizi'ye yapılan muameleye karşı eylem yapmak için bölgesel hükumet başkanlarının etrafında toplanmışlardı. Olaylarla ilgili haberlerin yayınlanması Tunus medyası tarafından kısıtlanmıştır. 19 Aralık'ta, şehrin sokaklarında çok daha fazla polis bulunuyordu. 22 Aralık'ta bir protestocu, Lahsin Naci, bir elektrik direğine tırmandı ve kendini elektriğe verip öldürerek "açlık ve işsizliğe" karşılık verdi. Polis, göstericileri "nefsi müdafaa" olarak vurduklarını iddia etti. Daha sonra şehirde polis tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Tunus otoriteleri ve Sidi Bu Zeyd hükumetinde yaşayanlar karşı karşıya geldiklerinde şiddet olayları tekrardan arttı. 27 Aralık'ta birlik çağrısı yapan yaklaşık 1.000 vatandaşla birlikte,protestolar başkent Tunus'a ulaştı, ve Sidi Bu Zeyd'de yaşayanlar ile beraber iş çağrısında bulundular. Bağımsız ticaret birliği aktivistlerince düzenlenen ralli güvenlik güçleri tarafından durduruldu.

Protestolar

ayrıca Sus, Safakes ve Meknasi şehirlerine de yayıldı. Bir sonraki gün, Tunus İşçiler Birliği Federasyonu Kafsa'da başka bir gösteri düzenledi ve bu da güvenlik güçleri tarafından engellendi. Aynı zamanlarda yaklaşık 300 avukat, Tunus'ta hükumet sarayına yakın bir bölgede bir gösteri düzenlediler.

Protestolar

29 Aralık'ta tekrardan devam etti. 3 Ocak 2011'de, Tala'daki işsizlik ve ihtiyaçların çok pahalı olması hakkındaki protestolar şiddetle sonuçlandı. Birçoğu öğrenci 250 kişinin bulunduğu Sidi Bu Zeyd'deki protestocuları destekleyen bir gösteride, polis göz yaşartıcı gaz kullandı ve bir kutusu yerel bir camiiye atıldı. Bunun karşılığında protestocular tekerlekleri ateşe verdiler ve Anayasal Demokratik Ralli ofisine saldırdılar. Bazı daha genel protestolar, birçok medya araçlarının yayınlandığı hükümetin online yayın ve sansüründe değişiklikler aradı. Tunus otoriteleri ayrıca kullanıcı şifrelerinin kontrolünü ele alarak online eleştrileri denetlemek için yemleme operasyonları gerçekleştirdi. Hem devlet elindeki hem de sivil internet siteleri hacklendi. Ulusal baro kuruluşunun başkanından alınan bilgilere göre 6 Ocak'ta Tunus'lu 8.000 avukatın %95'i greve gitti. Ayrıca "Grev, avukatlara haksız yere saldırılmasını kabul etmediğimiz hakkında açık bir mesaj taşıyor. Birkaç gün içinde olan avukatların dövülmesi olayını ciddi şekilde protesto etmek istiyoruz." diye ekledi. It was reported on the following day that teachers had also joined the strike. Binalara saldıran, tekerlekler yakan, otobüsleri ve Tunus'ta Ettadhamen-Mnihla'daki çalışan sınıf kasabasından iki otomobili yakan protestocuları dağıtmak için 11 Ocak saldırılarına karşı polis isyan dişlileri kullandı. Protestocuların "Korkmuyoruz, korkmuyoruz, biz sadece Tanrı'dan korkarız" diye sloganlar attığı da kaydedildi. Ülkenin birçok şehrine de askeri personel yerleştirildi. 12 Ocak'ta, bir İtalyan televizyon kanalı RAI Tunus merkezinde çıkan bir isyanda onun ve kameramanının polis tarafından sopalarla dövüldüğünü ve daha sonra polislerin kamerayı kundakladığını aktardı.

Protestolar

dan ve polisle çatışmalardan sonra Tunus'ta yine bir gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İslami halifelik'in yeniden yürürlüğe girmesi için, 14 Ocak'ta cuma namazı ndan sonra Hizb ut-Tahrir de bir protesto düzenledi. Bir gün sonra, özgür siyasi tutuklular için başka bir protesto daha düzenledi. Bin Ali'nin gidişinden sonra şiddet ve yağmalama devam etti ve ulusal ordunun neredeyse Tunus'un her yerine yerleştirildiği rapor edildi. Başkentin ana tren istasyonu da asker tarafından ışıklandırıldı. Madhia'da bir hapishane müdürü, 5 kişinin öldüğü vahşi bir hapishane isyanından sonra yaklaşık 1.000 tutukluyu serbest bıraktı. Birçok farklı hapishanede de kaçkınlar ile bazılarının gardiyanlar tarafından desteklendiği düşünülen, ve serbest bırakmayı dayatan dış grup isyanları yaşandı. Tunus'taki genel karışıklıkların, aşırı yiyecek sıkıntısı çeken bir grup kişinin silahlanıp evlerine barikat kurması ve hatta çevrelerinde silahlı gözetleme noktaları kurmalarından kaynaklandığı söylendi. El Cezire muhabirleri orada açıkça görülen üç farklı silahlı grup bulunduğunu aktardı: Polis, (sözümona ülke nüfusunun 250.000'i polis güçlerinin bir parçasıydı), İçişleri Bakanlığından güvenlik güçleri ve kontrolü ele alma yarışında olan Bin Ali destekçisi düzensiz halk orduları. Tunus ordusunun kontrolü sağlamaya çalıştığı bildirildi. 16 Ocak'ta, Bin Ali'nin eşinin yeğeni olan İmed Trabelsi, 2 gün önce aldığı bir bıçak yarasından hayatını kaybetti. Bin Ali'nin geniş ailesinin protestolardaki ilk kurbanıydı. Tutuklamalar Raporlara göre blogcular ve bir rap şarkıcısı tutuklandı. Haklarında hiçbir haber alınamadığı için, Tunus Korsan Partisi aktivistleri Slah Eddine Kchouk,Slim Amamouve Azyz Amamy'nin "kaybolduğu" rapor edildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler, daha önce Tunus'ta ya tutuklanmış ya da kaybolmuş olan altı blogcu ve aktivistin tutuklanmasının dikkatleri çektiğini ve "muhtemelen" onlar gibi başkalarının da olduğunu aktardı. Yasaklı Tunus İşçi Komünist Partisi başkanı ve Bin Ali'yi eleştirenlerin önde gelenlerinden biri olan Hamma Hammami 12 Ocak'ta tutuklandı Yerel siyasi tepkiler 28 Ocak'ta bir ulusal televizyon yayını sırasında, Zeynel Abidin Bin Ali olay çıkaran grupları eleştirdi, onları "aşırı ve çıkarcı" olarak nitelendirdi ve sert cezalar konusunda gözdağı verdi. Ayrıca "doğrulama olmaksızın herşeyi Tunus'a düşman olan medya tarafından dramatize etmeye, allayıp pullamaya ve deforme etmeye dayalı yayın yapan bazı yabancı televizyon kanalları"nı suçladı. Açıklamaları önemsenmedi ve protestolar devam etti. 29 Aralık'ta Bin Ali'nin İletişim Bakanı Usame Ramdani'yi çıkarmak için kabinesini karıştırdı, aynı zamanda ticaret ve el sanatları, din işleri, iletişim ve gençlik bakanlıkları ile ilgili değişiklikler de ilan etti. Sonraki gün Sidi Bu Zeyd, Cendube ve Zağvan valilerinin görevden alındığını açıkladı. 2011 Ocak ayında, Bin Ali 300.000 yeni iş imkanının yaratılacağını söylemişti ancak ne anlama geldiğini tam olarak doğrulamamıştı.Ancak, "es geçilemeyecek bir terörist eylemi olan, geceyarısı hükümet binalarına ve hatta evlerindeki sivillere saldıran maskeli çetenin yaptıklarını" da anlattı.Daha sonra İlerici Demokrat Parti lideri Ahmed Necib Şebbi, polisin kendini korumak için ateş açmasına ilişkin yasal açıklamalara rağmen "gösterilerin şiddet içermediğini ve gençlerin iş haklarını aradıklarını" söyledi ve "9 Ocakta ölenler için cenaze merasimlerinin eylemlere dönüştüğünü, ve polisin bu cenazelerde olan gençlere ateş açtığını" da ekledi. Daha sonra protestocuların "sivil haklarını aradıklarını ve hiçbir terörist hareketi ya da dini slogan atılmadığını" söyleyerek Bin Ali'nin yorumlarını eleştirdi, ve Bin Ali'yi "günah keçisi aramak"la suçladı.Lafta kalan iş imkanı "söz"lerini de eleştirmeyi ihmal etmedi. 10 Ocak'ta hükümet kargaşayı bastırmak için tüm okul ve üniversitelerin geçici olarak kapandığını duyurdu. Ofisten ayrılmadan günler önce Bin Ali, Tunus Anayasası'nı değiştirmeyeceğini açıkladı ki bu da yaşı gereği 2014'te başkanlığını düşürecekti. Başkan Bin Ali'nin istifası 14 Ocak'ta, Bin Ali hükümetini dağıttı ve acil durum ilan etti. Yetkililer acil durumun nedeninin, Tunusluları ve mal mülklerini korumak olduğunu söylediler. Ayrıca insanların üç kişiden fazla gruplar halinde dolaşmasına izin verilmedi ve aksi olursa tutuklamalar oldu, koşmaya ya da kaçmaya çalışanlara ise ateş açıldı. Ayrıca onu düşürmeyi amaçlayan gösterileri etkisiz hale getirmek için altı ay içinde yeni bir seçim yapılmasını istedi. France24, askeri güçlerin havaalanlarının kontrolünü ele geçirdiğini ve ülkenin hava sahasını da kapattıklarını bildirdi. Aynı gün, bölgesine indirebileceği bir uçak isteğini Fransa'nın reddetmesi üzerine Bin Ali ülkeden kaçtı ve Cidde'ye gitti. Başbakan Muhammed Gannuşi vekaleten cumhurbaşkanının yetkilerini devraldı. Suudi Arabistan sığınma sağlamadaki niyetlerinin Tunus'taki gerilimleri dağıtmak olduğunu -Tunus'ta İslamcılarla uzun süre mücadele eden- Bin Ali'ye karşı bir sempati duymadıklarını belirtti. 15 Ocak sabahı, Tunus devlet televizyonu Bin Ali'nin resmi olarak istifa ettiğini ve Gannuşi'nin gücü bir parlamento sözcüsü Fuad el-Mubazza'ya devrettiğini açıkladı. Bu olay Tunus Anayasa Mahkemesi Başkanı Fethi Abdennahder, Bin Ali'nin ayrılmasının iyi olduğunu, Ganuşi'nin bu gücü elinde tutmaya hakkı olmadığını ve Mebazaa'ya yeni Tunus parlamento seçimlerini organize etmesi için 60 gün verileceğini söylemesinden sonra gerçekleşti. Mebazaa, ülke için en iyi olanın bir Ulusal Birlik Hükümeti kurulması olduğunu belirtti. Sonuçlar Tunus'ta başlayan devrim hareketleri giderek Kuzey Afrika ülkelerinde ve Orta Doğu'da başlayan Arap diktatörlerine karşı bir protesto hareketinin başlamasına neden oldu. Üniversite okumuş ve genç nüfusun fazla olduğu ülkeler Yasemin Devrimi'nden sonra bilinçlenerek kendi ülkelerinde de benzer bir şeylerin yapılabileceğini düşünmeye başladılar.

Protestolar

ın en belirgin sonuçlarından biri de gitgide artan internet özgürlüğüydü. Youtube ve Flickr gibi web sitelerinin yasakları kaldırıldı. Yorumcular internetin Ben Ali'nin düşürülmesine katkıda bulunduğu konusunda ikiye bölünmüşken, Facebook, kriz boyunca nüfusun yaklaşık %20 si tarafından ulaşılabilir olarak kaldı) ve Tor anonim ağı Tunus'tan bir trafik dalgası kabardığını rapor etti. == Tepkiler Diğer iç tepkiler 12 Ocak'ta Tunus Borsası 3 günlük %9.3 lük düşüş yaşadı. Tunus'taki sokağa çıkma yasağından sonra, market endeksi yabancı bir ihmale karşı korunma pahasına neredeyse son 2 yılın en yüksek seviyesine ulaşan kredi ihmal takasında %3.8 daha düştü.

Uluslararası ve sivil tepkiler

Tunuslu gazeteci Souhayr Belhassen başkanlığında Uluslarası İnsan Hakları Örgütü "Tunus güvenlik güçleri tarafından silah kullanımını" kınadı ve "güvenli protesto hakkını garanti altına almak,sorumluların kim olduğunu bulup ona göre hareket etmek ve bu olaylara ışık tutmak için bağımsız bir soruşturma açılması" çağrısında bulundu. Bir bildiride "Anonim" şöyle seslendi: "Tunus Hükümeti, gerçekleri kendi vatandaşlarından gizli tutarak geleceği empoze etmek için, şimdiyi hatalar ve yanlış bilgilerle kontrol etmek istiyor.Bunlar olurken biz sessiz kalmayacağız."Anonim" Tunus halkının özgürlük çağrısını duymuştur."Anonim", Tunus halkına bu baskılara karşı savaşmada yardımcı etmek istiyor." Bu bildiriden sonra 24 saat içerisinde, Tunus Borsası, Tunus ulusal stok exchange, Dışişleri Bakanlığı ,Endüstri Bakanlığı, Tunus Hükümet Ticaret, Carthage Sarayı (ki başkanın evidir), Başkanlık seçim kurulu siteleri ve birçok başka bakanlıklara portal halinde kurulmuş bir devlet sitesi daha kullanılamaz hale geldi. 13 Ocak 2011'de yayınlanan bir videoda, İslami Mağrip el-Kaide Örgütü hem Tunus hem de Cezayir hükümetlerine karşı yapılan protestolara desteklerini gösterdi.Tunus hükümetine karşı "misilleme" için, el-Kaide "bozulmuş,suçlu ve acımasız" rejimi yıkmaya davet etti ve göstericilere askeri yardım ve eğitim imkanı sundu. Ayrıca İslami Mağrip el-Kaide Örgütü lideri Ebu Musab Abdülvadud Tunus'ta şeriat hukukunun kurulması çağrısında bulundu.

Çıkarma sonrası durum

AB Yabancı Politikalar Şefi Catherine Ashton ve Yetkili Štefan Füle de "Tunuslu insanları barışçıl bir yolla başiarılması gereken demokratik amaçlarını tanıdıklarını ve desteklediklerini" ifade ettiler ve "tüm partileri kendilerini biraz sınırlamaya ve daha fazla yara ve şiddetten kaçınmak için sakin kalmaya" davet etti.AB de "devam eden krize kalıcı demokratik çözümler bulma isteğini" ifade etti. Fransa Sosyalist Partisi Baş Sekreteri Martine Aubry Fransız hükümetini Tunus hükümetine karşı daha sert olmaya çağırdı. "BS'nin tam desteğinin ve birliğinin Tunus halkının arkasında olduğunu söylemek istiyorum, ve Fransa'nın bu kabul edilemez gerilimi kınama konusunda daha güçlü bir yer almasını istiyoruz." Birleşik Krallık Dışişleri Sekreteri William Hague şiddeti kınadı ve Tunus otoritelerine "durumu sessiz sedasız çözebilmek için ellerinden gelen herşeyi yapmaları" çağrısında bulundu ve "hukuk ve düzene hızlı bir dönüş,tüm taraflardan anlayış,özgür ve adil seçimlere doğru emin adımlar ve Tunus'taki siyasi özgürlüklerin en kısa zamanda geliştirilmesi" gerektiğini belirtti. Ayrıca Tunus hükümetini insan haklarına saygılı olmaya ve gelecekte özgür ve adil seçimler yapmaya davet etti.

Medya ve önemli isimlerin tepkileri

Devlet elindeki yurtiçi medyanın haber yorumlarındaki çekingenliği eleştirildi. Uluslararası medyanın gösterilere olan "yetersiz ilgi"si ve yorumların bu denli az olması hakkındaki eleştirilere rağmen, protestolar bazı yorumlayanlar tarafından Tunus tarihindeki "önemli olaylar" olarak gösteriliyor. Dış İlişkiler Konseyi için yazan Steven Cook, bardağı taşıran son damlanın sadece gerçeklerden sonra belli olacağını not ediyor ve 2009-2010 İran seçim gösterileri örneğine işaret ediyor. Ben Ali'nin hükümet stratejileri aslında ciddi bir tehlike içinde görülmüyordu, ve Elliot Abrams hem göstericilerin 2010'un sonunda ilk kez güvenlik güçlerine üstün gelmeyi başardığını ve rejimin,Ben Ali'nin kendi ailesinin dışında bilinen başka bir varisi olmadığını not etti. El Cezire başkanın çıkarılmasını "Tunus'ta camdan bir korku tavanı uzun zamandır yayılmıştı ve Ben Ali başa geldiği zaman 1987'de bir darbe zamanında yarattığı polisteki kuvveti şimdi parçalara ayrılmış gibi görünüyor." olarak yorumladı.Ancak Ben Ali'nin "kendi arkadaşları tarafından kandırıldığı"nı belirttiği sözlerinden sonra gelen istifasının, henüz tam anlamıyla samimi olmayabileceğini ekledi. Le Monde , Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy'nin ve Avrupa Birliği'nin karışıklıklar patlak verdiğindeki sessizliklerini eleştirdi. El Cezire de Lamis Ardoni tarafından yayınlanan benzer bi op-ed protestoların "baskı ve marjinalleşme tarafından yapılmış korku duvarlarını yıktığını, böylece Arap milletinin sosyal adalet ve zulmü sonlandırmak isteme haklarının olduğunu fark ettiklerini" söyledi.Ayrıca, Tunus'un görünürdeki değişimine "hala ülkenin yöneten elit kesimi -ki umutsuzca güçlenmeye devam ediyor- tarafından el konulabilir" olmasına rağmen, liderliği devirmekle sonuçlanan protestoların "uluslararası ya da bölgesel güçler tarafından desteklenen tüm liderlere bir uyarı olması gerektiğini ve bilindik hiddet patlamalarına artık alışkın olunduğunu" söyledi.

Protestolar

ı "Arap dünyasını önemli kesişme noktalarına getiren" "Tunus intifada "sı olarak adlandırdı.Eğer Tunus'taki değişim eninde sonunda başarılı olursa bu, "Arap dünyasındaki özgürlük kapısını sonuna kadar açar.Eğer başarısızlığa uğrarsa, güçlerini sürdürme mücadelesi veren yöneticiler tarafından eşi benzeri görülmemiş bir baskıyla karşı karşıya kalacağız.Her iki şekilde de, özgürlüklerin inkarıyla gelen adaletsiz bir zenginlik dağılımı ile başarısızlığa uğrayacağız." == Bölgesel istikrarsızlık == Arap dünyasındaki birçok vatandaş ve liderler Tunus'taki olayların belirsizlikler içinde devam etmesini yakından izliyordu. 29 Aralık'ta, Cezayir 'de ve başkentte polisle evsizlik protestoları yüzünden çıkan çatışmalar da rapor edildi. Ocak 2011'de de,kötü yaşam şartları ve yiyecek sıkıntısına karşı 2011 Cezayir isyanları iki gece boyunca ve çok daha sıkı güvenlik önlemleriyle devam etti.

Protestolar

ın üçüncü gününde ise üç kişi öldürüldü ve birçoğu da yaralandı. 14 Ocak 2011'de protestocular Ürdün'ün başkenti Amman,Maan,Karak,Salt ve Irbid ve diğer şehirlere yayıldı.Ticari birlikler ve sol partiler tarafından öncülük edilen protestolar cuma namazı sonrasında geldi ve Başkan Samir Rifai hükümetini istifaya çağırdı.Hükümet karşıtı sloganlar atarak Rifai'ye "korkak" diye hitap ettiler.

Protestolar

daki bir pankartta şunlar yazılıyken "Ürdün sadece zenginlerin şehri değildir.Bir ekmek, bizi ayıran kırmızı çizgidir.Açlığımız ve öfkemizin farkına varın," protestocular "Rifai hükümetiyle beraber kahrolsun.Birlik olun çünkü bu hükümet sizi sindirmek istiyor.Ceplerinizi milyonlarla doldurmak için petrol fiyatlarını yükseltin!" Karak bakanlığının eski başkanı Tawfiq al-Batoushi "Biz hükümetin politikalarını, Ürdün halkını isyan ettiren sürekli vergileri ve yüksek fiyatları protesto ediyoruz." diye konuştu. Müslüman Kardeşler ve 14 ticari birlik, "hükümetin ekonomik politikalarını protesto etmek için" parlamento binasının önünde bir oturma eylemi yapacaklarını belirtti.Olayların Tunus protestolarıyla paralelliği de gözler önüne serildi. == Ayrıca bakınız == * 2010-2011 Arap dünyası protestoları == Dış bağlantılar == * How Facebook Helped Fell the 23-Year-Old-Tunisian Dictatorship and Fuelled the Jasmine Revolution * Juan Cole: Tunisia Uprising is a Populist Revolution Democracy Now! * Tunisia's Opposition Movement After Ben Ali: A Long-term Gestation Process Qantara.de * Overthrow of President Ben Ali in Tunisia: Jasmine and Gun Smoke Qantara.de * Dossier: Tunisia in transition by Radio France Internationale in English * Hijacking the Tunisian Revolution Al-Jazeera Video

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yemen devrimi
7 yıl önce

andırırcasına hükûmet güçleri ile çatışmaktadır. Halk Mısır Devrimi ve Tunus'ta gerçekleşen Yasemin Devrimi'nden esinlenerek yaptığı isyanda bazı adımlar ve ilerlemeler...

Muhammed Gannuşi
7 yıl önce

İngilizce: Mohamed Ghannouchi; 18 Ağustos 1941), Tunus'un eski başbakanıdır. Yasemin Devrimi'nin başladığı 14 Ocak 2011'den itibaren kısa bir süreliğine cumhurbaşkanlığı...

Muhammed Buazizi
7 yıl önce

ülkelerindeki ayaklanmaları teşvik etmiştir. Ölümünden sonra Tunus'ta Yasemin Devrimi başlamıştır. 17 Ocak 2011'de başkent Tunus'un en ünlü caddesi olan...

Yasemin Çonka
7 yıl önce

“Kadınlar, Filler ve Saireler” BKM ^ "Yasemin Çonka". 14 Ocak 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.  Instagram'da Yasemin Çonka Sinematurk'te Yasemin Çonka...

Yasemin Çonka, 18 Şubat, 1972, 1993, Akademi í–dülleri, Allmovie, Beyazperde, Emmy í–dülleri, Golden Globe í–dülleri, IMDb, Mimar Sinan Üniversitesi
Toplumsal psikolojik bilinç mimarlığı
7 yıl önce

wikileaks belgeleriyle toplumda oluşturulan algılar - Yasemin Devrimi (Tunus) Wikileaks Devrimi olarak adlandırırlar. - 2011 Mısır Halk isyanı Aslında...

Eş-şaab yurid ıskat'en-nizam
7 yıl önce

slogan ilk olarak Yasemin Devrimi'nde kullanıldı. Ardından 2011 Mısır Devrimi'nde sıklıkla kullanılmaya başlandı. Mısır Devrimi'nde mitinglerde ilahi...

Raşid Gannuşi
7 yıl önce

23 yıllık Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'ye karşı başlatılan Yasemin Devrimi'nin ardından Tunus’a dönerek aktif siyasete başlamış ve Nahda Hareketi’nin...

2011 Mısır Devrimi
3 yıl önce

2011 Mısır Devrimi, 2010-2011 Yasemin Devrimi'nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011'den beri Mısır'da devam eden, halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran...