Vi. Yoannis Kantakuzinos

Kısaca: Iōannēs VI Kantakouzēnos ...devamı ☟

Iōannēs VI Kantakouzēnos | önce gelen = V. Yannis Palaiologos | sonra gelen = V. Yannis Palaiologos | varisi = | kraliçe = | gözdesi = | eş 1 = İrene Asanina | eş 2 = | eş 3 = | eş 4 = | eş 5 = | eş 6 = | çocukları = Matthaios Kantakuzenos Manuel Kantakuzenos Maria Kantakuzene Teodora Kantakuzene Helena Kantakuzene Andronikos Kantakuzenos | hanedan = Palaiologos Hanedanı | resmi marşı = | babası = Mikhail Kantakuzenos | annesi = Angelina Kantakuzene | doğum tarihi = y.1292 | doğum yeri = Konstantinopolis | ölüm tarihi = 15 Haziran 1383 | ölüm yeri = Mistra Mora | defin tarihi = | mezar yeri = Mistra Mora |}} VI. Yannis Kantakuzenos veya Cantacuzene (Yunanca: Ιωάννης ΣΤ΄ Καντακουζηνός, Iōannēs VI Kantakouzēnos; y. 1292 – 15 Haziran 1383), 1347–1354 arasında Bizans imparatorluğu yapmıştır. İktidara tırmanma Yannis Kantakuzenos, Teodora Palaiologina tarafından Mora'ya vali tayin edilen Mikhail Kantakuzenos ile Palaiologos sülalesinden olan Angelina Kantakuzenos'un oğludur. İmparatorluk hanedanının sülalesine İmparator III. Andronikos Palaiologos'un ikinci derecede kuzeni olan karısı Eirene Asanina tarafından da hısımdı. 1328'de III. Andronikos tahta geçtigi zaman harp ve eğlence dışında bulunan devlet işleri ile uğraşmamayı tercih etmiş ve bütün devlet işlerini Saray Nazırı ve Ordu Komutanı olarak görev verilen uzun zamandır arkadaşı olan Yannis Kantkuzenos'a bırakmıştı. III. Andronikos hayatta bulunduğu müddetce Yannis Kantakuzenos ülkeyi çok iyi idare etmiş ve sadece nüfuzlu ve güçlü olan kişilerin menfaatlerine yarayacak siyasal kararlar almaktan kaçınmıştı. Bu nedenle saraydaki bazı çok nüfuzlu kişileri de kendine düşman yapmıştı. 1341'de III. Andronikos Palaiologos öldüğü zaman hayatının en büyük hatasını varisinin kim olduğunu belirtmemesi ile yaptığı açıkça ortaya çıkmıştı. İmparatorluk varisinin eski imparatorun en büyük oğlu, yani V. Yannis Palaiologos, olduğu hakkında bir inanç vardı; ama V. Yannis daha dokuz yaşında bulunuyordu. Aslında Bizans imparatorluk veraset kanunları imparatorluğun babadan oğla geçmesini önermiyordu ve III. Andronikos oğlunu ortak imparator olarak ilan etmemişti. Hatta III. Andronikos hayatta iken arkadaşı ve yakın siyasi danışmanı Yannis Kantakuzenos'u ortak imparator olmaya davet etmiş; ama Yannis Kantakuzenos imparator olmak istememişti. Hatta yeni genç imparatora taht naipligi yapma görevini bile Yannis Katakuzenos üzerine almamayı tercih etmiş; bu görevi annesi Savoy'lu Anna yüklenmişti. Ancak Savoy'lu Anna, kocasının arkadaşı, devlet idaresini efektif olarak ifa etmekte olan Yannis Kantakuzenus'a aynı inanci göstermediği hemen ortaya çıkmıştı. Ayrıca Yannis Kantekozenos'un gücünü kıskanan bürokrasi ve saray mensupları da bulunmaktaydı. Bunların başında Konstantinopolis Patriği Yannis Kalekas gelmekteydi. Yannis Kalekas evli bir papaz olarak Ortodoks Kilisesi bürokrasisi içinde ilerlemesi çok zor iken, Yannis Kantakuzenos'un yardımı ile Selanik Metropoliti olmuş ve oradan da Konstantinopolis Patrikliği'ne yükseltilmişti. Yannis Kantakuzenos'a bir diğer rakip olarak ne asıllı olduğu bilinmeyen ve Kantekozenos'un hamiliği dolayısıyla Bizans bürokrasisi içinde ilerleyip bir büyük servet yapan ve en son görevi Bizans Donanma Komutanlığı olan Aleksius Apokavkus bulunuyordu. Taht naibi imparatoriçe, Patrik ve Kantakuzenos bir yol bulup imparatorluk idaresini birbirleriye fazla cekismeden Bizans'in idaresine koyuldular. Fakat bir ay bile geçmeden sınır komşuları Bizans aleyhine harekete geçmişlerdir: Sırp Kıralı IV. Duşan Selanik'e doğru ilerlemiş; Bulgarlar kuzey sınırlara asker yığmaya başlamış ve Marmara kıyılarında bulunup zaman zaman Rumeli'ye geçebilen Türkmenler de Marmara kıyılarına ve hatta Trakya içlerine hücumlara başlamıştı. Bu üçlü tehditi ortadan kaldırmak icin Kantekozenos kendi parası ile paralı askerler kiralamış ve Temmuz 1341de başkentten ayrılıp kuzey Trakya'ya gitmiştir. Burada başarı ile Trakya ve Balkanlardaki tehditlere çare bulmuş ve Sırp Kıralı IV. Duşan, Bulgar Kıralı Ionnes Aleksander ve Osmanlı hükümdarı Orhan Bey ile karşılıklı savunma anlaşmaları hazırlanıp imzalamıştır. Ek olarak Mora Achaya Kontluğu'nun Latin hükümdarı olan Katerin de Valois'in ülkesinin idaresini Floransalı banker Acciajuoli'ye teslim etmesinden hoşlanmayan halk Bizans İmparatorluğu'na tekrar katılmak istediklerini ifade etmiş ve böylece epey zamandır Bizans elinden bulunmayan Achaya tekrar Bizans'in idaresine geri geçmiştir. Bu başarılarından memnun kalan Kantakuzenos Eylül'de Konstantinopolis'e dönmüştür. Ama bazı yerel isyanlar dolayısıyla Eylül sonunda tekrar orduyla Trakya'ya gitmek zorunda kalmıştır. Yannis Kantekozenuos Konstantinopolis'den ikinci ayrılışında bir saray komplosuna kurban gitmiştir. Aleksius Apokavkus'un başını çektiği (Kantakuzenos'un oğlu genç imparatorun aleyhinde olduğuna inandırılan) taht naibi Savoy'lu Anna, Konstantinopolis Patriği Yannis Kalekas ve hatta Kanatakuzenos'un kayınbabasını da kapsayan bu saray bürokratları grubu Saray Nazırı Kantakuzenos'u halk düşmanı olarak ilan etmişlerdir. Tahrik ettikleri bir çapulcu halk güruhu Kantakuzenos'un sarayına hücum ederek içindekileri talan edip sarayı yakıp yerle bir etmiş ve sonra da Kantakuzenos'ların kır malikanelerini yakmışlardır. Patrik kendini taht naibi ilan etmiş ve Aleksius Apokavkus'da megas dux ünvanı ile Konstantinopolis Şehir Valiğine atanmıştır. Kantakuzenos'un bütün ailesi ve yakınları göz hapisine konulmuşlardır. Dimetoka'da ordugahta bulunan Yannis Kantakuzenos'a Taht Naibi Anna imzasiyla bir emir gönderilerek Saray Nazırlığı ve ordu komutanlığından azledildiği ve ordusunun da dağıtılması gerektiği bildirilmiştir. İç savaş (1341-1347) 26 Eylül 1341'de Taht Naibi Anna imzalı emir Dimetoka'daki orduya ulaştığı zaman ordu mensuplarının hepsi Kantekuzenos'a bağlılıklarını bildirmiş ve yüzyıllar önceki eski Roma geleneklerine göre yetkilerini tekrar kullanan ordu Yannis Katekuzenos'u imparator (basileus) ilan etmiştir. Kantakuzenos sonradan yazdığı tarih kitabında, bu olayları anlatırken bu görevi yüklenmeyi istemediğini; VI. Yannis Kantakuzenos adına yapılan dini taç giyme töreninde rakibi V. Yannis ve annesinin isimlerinin de başta zikredildiklerini ve hatta tören giysilerinin bile kendi vücuduna uymadığını yazmıştır. Bu haber Konstantinopolis'e eriştiği zaman kendini taht naibi yapan Konstantinopolis Patriği Yannis Kalekas 19 Kasım 1341'de Ayasofya'da bir törenle çocuk imparator olan V. Yannis Paleiologos'a taç giydirmiştir. Ayrıca rakip imparator olarak ilan edilmiş olan Yannis Kantakuzenos'u, Patrik olarak kiliseden afaroz etmiştir. Böylece Bizans'da 1347'ye kadar altı yıl sürecek bir iç savaş başlamıştır. Bu iç savaşta tüm Bizans toprakları üzerindeki halk ikiye bölünmüştür. Genellikle soylu, nüfuzlu, zengin, büyük toprak sahibi kişiler Yannis Kantakuzenos taraftarı olup ve daha fakir şehir halkı ve köylüler zengin ve nüfuzlularin aleyhinde olarak V. Yannis ve annesi Savoy'lu Anne taraftarlarıydılar. Sanki bu yetişmezmiş gibi İmparatorluğun ikinci büyük şehri olan Selanik'te bir siyasal parti olarak Bağnaz Fanatikler (zealots) ortaya çıkıp; şehrin idaresini ellerine geçirmişler ve sonraki 7 yıl Selanik'te İmparatorluk'tan özerk olarak hüküm sürmüşlerdir. Kantakuzenos hemen kendine müteffik aramaya başlamıştır. Önce İzmir'deki Aydınoğlu Umur Bey'e yazmış fakat uzak olan İzmir'den geç olan mevsim nedeniyle hemen yardım gelememiştir. Bunun üzerine 1342'de Sırp Kralı Stefan IV. Duşan ile iki defa şahsen görüşmüş ve ondan askeri yardım sağlamıştır. İkinci defa gorüşmesinden yardımcı Sırp askerleri ile Dimetoka'ya dönmekte iken Serez'de yolunun düşmanlarına bağlı bir ordu ile yolun kesildiği görülmüş; yolun açılabilmesi için bu şehrin kuşatılıp alınması gerekmiştir. Ancak bu kuşatma sırasında ordusunda bir veba salgını başlamıştır. Vebadan kırılan ordusunu kaybeden Kantakuzenos savaşarak Sırp sınırına kadar çekilmeyi başarmış; ama karısıyla ailesinin bulunduğu Dimetoka'dan uzak kalmıştır. Fakat, 1342 sonunda Aydınoğlu Umur Bey donanması ile Meriç Nehri ağzına gelip askerleri ile karadan Dimetoka'ya giderek o şehrin savunmasını pekiştirmiştir. Yine o zamanlar Teselya teması Kantakuzenos'a bağlığını belirtmiş ve Makedonya'da bulunan bazı şehirler de Kantakuzenos'a sadakatlerini ilan etmişlerdir. Buna karşılık olarak, Bizans donanması ile Aleksius Apokavkus Selanik'e gelmiş; fakat Bagnaz Fanatiklerden destek alamamış; Umur Bey'in donanması Selanik önünde görününce gemi ile Konstantinopolis'e geri dönmüştür. Kantakuzenus Selanik civarında Umur Bey kuvvetleri ile buluşmuş ve Selanik'i birlikte kuşatmışlardır. Kuşatmada başarısızlıktan sonra (özellikle Umur Bey'in getirdiği 6.000 kişilik Türk ordusu) ile iki güç birlikte Dimektoka yolunu açmışlar ve Kantakuzenos nerede ise bir yıldır göremediği karısı ve ailesine kavuşmuştur. Bu sefer 1343'te, Konstantinopolis sorunlarla karşılaşmıştır. Umur Bey'in İzmir'den getirdiği Türk ordusu mensupları Trakya'ya yayılarak düşmanlarına ait köyleri ve malikaneleri yakıp yıkmaya başlamışlar ve Konstantinopolis'te yiyecek sıkıntısına neden olmuşlardır. Taht naibi olarak bu sorunlara çare arayan Savoylu Anna önce Osmanlı hükümdarı Orhan Bey'den yardım istemiş, ama Orhan Bey bu isteği ret etmiştir. Bu sefer Savoylu Anna Batı Avrupa'dan taraftar toplamaya çalışmıştır ve 1343 yazında Avignon Papalığı'nda bulunan Papa VI. Klement'e sadakatini bildirmek için maiyetinde bulunan bir Savoylu şövalyeyi Avignon'a göndermiştir. Gönderdiği mesajda kendisinin, oğlu V. Yannis'in, Aleksius Apokavkus'un hatta Patrik Yannis Kalekas'in Papa'nin otoritesini kabul edip Doğu Ortodoks Hristiyan Kilisesini, Katolik kilisesine bağlamaya söz vermiştir. Sonra da Venedik Cumhuriyeti'ne ve Genova Cumhuriyeti'ne onlardan askeri yardim isteyen mektuplar göndermiştir. Fakat bu askeri yardımın parasal masraflar ve tazminatlar gerektireceği ve bunun Bizans hazinesinden karşılanması gerektiği bilinmekte idi. Ama Bizans hazinesi, vergiler toplanamadığı ve yüksek askeri harcamalar nedeniyle boşalmıştı. Ağustos 1343 de ise, savaş masraflarını ve verilebilecek askeri yardim maliyetlerini karşılamak için Savoylu Anna, her zaman kötü bir şekilde anılmasına neden olan bir icraatta bulunarak, kıymetli Bizans İmparatorluk taçını ve diğer Bizans devlet simgesi mücehveratı 30.000 düka altınına Venedik Cumhuriyeti'ne rehine olarak vermiştir ve bunlar hiçbir zaman Bizans tarafından rehinden geri alınamamıştır. Savoylu Anna isteklerini elde edememis ve durumu kotuye gitmeye baslamistir. Avignon'da bulunan Papa, Genova ve Venedik hic yardimda bulunmamislardir. Diger taraftan Trakya'da orduya komutan eden komutan Yannis Vatatzes ve Edirne Valisi Aleksius'un oglu Manuel Apokavkus, Kantakuzenus tarafini tutmaya baslamislardir. Komplo liderleri Konstantinoplois'de siki bir idare kurmuslar kendi tarafini tutmadiklarini suphe ettikleri kisileri hapis etmeye baslamislar; ana hapishane dolunca eski harap olmus Buyuk Konstantin tarafindan insa ettirilmis olan Buyuk Sarayi hapishaneye cevirmislerdir. Komplonun elebasi olan Aleksius Apokavkus yeni kurulan hapishaneyi teftis ederken mahpuslar tarafindan suikasta ugrayip oldurulmustur. Bunun uzerine intikam almak icin 200 kadar mahpus Apokavkus'un komuta etmis oldugu donanma mensuplari tarafindan katledilmislerdir. Kantakuzenus tarafi da bir sira sorunla karsilasmistir. Sirp Kirali IV. Dusan bir muttefikken tum Bizans Makedonya topraklarini eline gecirmek isteyen bir dusmana donusmus ve Serez kalesini kusatmaya baslamistir. Selanik'e gonderilen eski Edirne valisi Manuel Apokavkus, bir komplo ile Bagnaz Fanatikler partisinin liderini oldurtunce parti taraftarlarinca yakalanmis ve yuzlerce kendini tutanla birlikte ic kale duvarlarindan atilarak oldurulmus ve Selanik'te bulunup Kantakuzenos taraftari olarak bilinen zenginler de elimine edilmisler ve Bagnaz Fanatikler idaresi daha guclu olarak Selanik'i idareye devam etmistir. 1344de yakin muttefiki olan Umur Bey buyuk bir felaket gecirmistir. Papa'nin Avrupa'da kurmus oldugu Lig donanmasi en nihayet Anadolu kiyilarina gelmis ve İzmir'i alarak orada bulunan Umur Bey donanmasini imha etmistir. Kantakuzenos'a sadik olan Umur Bey ertesi yil Trakya'ya gelmistir; ama Turklerden olusan ordusu hem daha kucuktu hem de komuta ve disipline daha az bagli Saruhanlu Beylik askerlerini de kapsamaktaydi ve bu nedenle Trakya'da 'dusman' koylu ve sehirli talan etme egilimi bulunmaktaydi. Kantakuzenus bu sefer 1345de Osmanli hukumdari Orhan Bey'le muteffiklik icin bir mektup yazmis ve sahsen gorusme imkani bulmustur. Kantakuzenos'un yazdigi tarihe gore Kantakuzenos biraz Turkce ogrenmis ve Orhan Beyle yakin iliski kurabilmisti. Bu iliskiyi percinlemek icin ikinci kizi olan Teodara'yi Orhan Beyle evlendirmistir. Dugun 1346da Silivri'de (Salymbria'da) yapilmis; bir Bizans gemisiyle buraya gecirilen Orhan Bey ve maiyeti icin 3 gun suren dugun eglenceleri tertip edilmistir. 19 Mayis 1346da Konstantinopolis'te 800 yildir ayakta duran Ayasofya Kilisesinin dogu kanadi birdenbire cokup yikilmis ve bu buyuk kilise bir harabeye donusmustur. Bizans halki bunu kotuye yormus ve Konstantinopolis'teki Savoylu Anna idaresine Allah'in bir ikazi olarak gormuslerdir. Bundan iki gun sonra 21 Mayis'ta Kudus Patrik'i Edirne'de VI. Kantekuzenos icin ikinci bir dini tac giyme toreni yapmistir. Bu torende VI. Kantakuzenos, oglu olan Matthios'u ortak imparator yapmamis ve bu unvanin hala dusmani olan ve o zaman 14 yasina giren V. Yannis Palaiologos'a ait oldugunu aciklamistir. 1347de Kantakuzenos Konstatinopolis'i eline gecirmek icin, sehir icindeki tarafdarlari ile birlikte bir plan hazirlamistir. 1 Subat 1447de Silivri'den secilmis 1.000 atli kuvvetle hareket ederek plana biraz uygun olmayarak ertesi gece sehir surlarina erismisler ve taraftarlarin Altin Kapi yakinda acmis olduklari ufak bir gedikten sehre girmisler ve ertesi gun sabahi sehrin idare merkezi olan Tekfur Sarayi (Balachernae) onunde Bizans'in idaresini ele almislardir. Taht naibi Savoylu Anna ve ve tarafdarlari ile bir anlasma yapilmistir. Buna gore gelecek 10 yil, VI. Yannis Kantakuzenos ve V. Yannis Paleiologos ortak imparator olacaklar; Kantakuzenos kidemli imparator olarak Bizans'i idare edecek ve ondan sonra statuleri ayni olacaktir. Butun siyasi mahkumlar serbest birakilacaktir. Her iki taraf ta birbirinden intikam almayacak ve her iki taraf icin de af ilan edilecektir. Bu cok makul anlasma ile 6 yildir suren Bizanslilar arasindaki kardes kavgasinin acilarinjn biraz olsun iyilestirilecegine inanilmaktaydi. == İmparatorluk dönemi (1347-1354) İmparatorluk görevi yüklenme Yannis Kantakuzenos 1347'de 1000 kişilik bir ordu birliğinin başında törenle Konstantinopolis'e girmiştir. Kendine rakip olanları hemen görevlerinden atmayıp onların gücünü kıracak şekilde görevler vererek tayinler yapmıştır. Başta olarak daha V. Yannis Palaiologos'a daha çok törensel bir görev olarak ortak imparator ünvanını vermiş ve yetişginliğe girinceye kadar kendinin tek naip olacağını ilan etmiştir. İmparator görevini üzerine aldığı zaman Yannis Kantakuzenos VI. Yannis unvanını almıştır. Böylelikle meşru imparator olan V. Yannis Palaiologos'dan sonra gelen bir meşru imparator olduğunu ifade etmiştir. Fakat Palaiologos ailesi kendi Palaiologos sülalesinden olmayan bir kişinin bu ünvani almasını kabul etmemişler ve Yannis Kantakuzenos'u bir gaspcı, hırsız ve düzme bir imparator olarak görmeye devam etmişlerdir. İmparatorlukta barışı sağlamak icin V.I Yannis imparator olunca iç savaşta kendine karşı olanlar için bir genel af ilan etmiştir. Buna tek bir istina, affı devamli olarak rededen Konstantinopolis Patrikliginden ayrilmasi gereken Yannis Kakelas olmuştur. VI. Yannis yeniden (üçüncü defa) 21 Mayıs 1347'de yeni Konstantinopolis Patriği İsidore tarafindan Bakire Blakares Kilisesinde taç giydirilmiştir. Bizans'ın zayıflayıp fakirleşmesi bu tören için depremden gördüğü hasardan dolayı çok yıkık ve tamir isteyen Aya Sofya'nın kullanılmamasında; geleneksel Bizans imparatorluk taçı ve mücehveratının Venedikliler elinde rehinde olduğu için camdan yapılmış kopyalarının kullanılmasında ve kullanılan dinsel tören kupalarının altın veya gümüş olmayıp kırmızı çömlek toprağından yapılmış olmasından açıkca görülmekteydi. 1353'te kendi oğlu olan Matthaios Kantakuzenos'u ortak imparator ilan etmiştir.

İç düzensizlikler

VI. Yannis'in İmparator olarak hüküm sürdüğü yıllarda sosyal ve askeri alanlarda bir sıra içişleri sorunları ile karşılaşmıştır:

Kara Ölüm veba salgını

Hükümdarlığının ilk yılında 1347 ilkbaharında Moğollar tarafından kuşatılan Kırım'da Ceneviz kolonisi olan Kefe'den kaçan gemiler büyük bir veba salgını getirmişlerdir. Bu çok öldürücü bir veba, Konstantinopolis'e, imparatorluğa ve Venedik limanından Avrupa'nın her tarafına hatta Asya'ya Mezepotamya'ya yayılmış; Avrupa nüfusunun çok büyük kısmının ölümüne neden olmuş; Kara Ölüm olarak yüzyıllarca anılmıştır. Zaten iç harpten yeni çıkan; demoralize ve vurdumduymazlik gösteren Bizans sivil halkı büyük sayıda ölümler dolayısıyla hem objektif olarak hem de moralman çok sarsılmıştır. Verilen muhafazkar tahminlere göre Konstantinopolis halkının (8/9)u bu sekiz ay süren veba salgınında ölmüştür. VI. Yannis Kantekuzenos da en küçük oğlu Andronikos'u bu salgında kaybetmiştir.

Selanik ve Bağnaz Fanatikler

Selanik'te dinsel Bağnaz Fanatikler (zealots) 1341'de bir isyan çıkartmışlar; şehir halkı da bu isyana destek vermiş; ve bundan sonra 7 yıl Selanik bu Bağnaz Fanatikler tarafından merkezden özerk olarak idare edilmiştir. 1345'tde merkezden Selanik'e gönderilen ve genellikle hiçbir efektif yetki kullanamıyan vali bir entrika ile Bağnaz Fanatik partisinin liderini öldürtmeyi başarmış ve idareyi eline alıp Kantekuzenos'u imparator olarak kabul ettiğini ilan edip imparatorundan yardım istemiştir. Fakat Bağnaz Fanatikler Kantakuzenos'un yardım ordusu Selanik'e varmadan vali ve yüzlerce adamını yakalamışlar; iç kale duvarlarından aşağı atarak hepsini feci şekilde öldürmüşler ve şehirde sokak sokak gezerek Kantakuzenos taraftarı olarak bilinen soylu kişileri de bulup döverek öldürmüşlerdir. Bu büyük katliamdan sonra Selanik'in idaresi yine Bağnaz Fanatiklerin elinde kalmıştır. 1347de VI. Yannis tarafından Selanik Metropoliti olarak atanan Gregori Palomas'i ret etmişlerdir. Aynı yıl şehir idarecileri Sırp Kıralı IV. Duşan'dan yardım isteyince bu hükümdar büyük bir ordu ile şehir kapılarına gelmiştir. 1350 yılı başında bölünen Bağnaz Fanatik partisinin güçlü olan kiligi merkezi Bizans hükümeti taraftarı olan Aleksius Methochites'i idarenin başına getirmiştir. Bunu fırsat bilen VI. Yannis, oğlu Matthaios Kantakuzenos komutanlığı altında büyük bir orduyu Selanik üzerine sevketmiştir. Bu ordunun büyük bir kısmı imparatorun damadı olan Osmanlı hükümdarı Orhan Bey'den yardım olarak sağlanan bir Osmanlı Türk birliğinden oluşmaktaydı. Ancak Selanik'e varmadan Osmanlı birliği Anadolu'ya geri çağrılmış ve ordunun gücü çok zayıflamıştı. O zaman Matthaios civarda şans eseri bulunan Türk asıllı korsanlar ve gemilerinden faydalanmış ve Selanik'i eline geçirmeyi başarmıştır. 1350 sonbaharında büyük bir törenle VI. Yannis ve ortak imparatoru olan Matthaios Selanik'e tekrar girmişlerdir. Toplanan Bağnaz Fanatik parti mensuplarının çoğu Konstantinopolis'e yargılanmak üzere gönderilmiş ve kalan kısmı ise şehirden sürgün edilmişlerdir.

Cenevizlilerle Haliç'te savaş

Dışişleri sorunları

olarak da görülmekle beraber, Cenevizlilerle Halic'de ortaya çıkan savaş durumu İmparatorluğun en iç bölgelerinde bulunan sivil halka kendini hissettirmistir. Ic isyandan sonra Bizans'in ekonomik durumu cok kotu oldugu gorulmustur. Trakya ic savas boyunca ve hala Marmarayi zaman zaman gecen Turkmenler tarafindan talan edildigi icin tarim imkansiz bir hale gelmistir. Gida maddeleri Cenevizli gemiler tarafindan Karadeniz kiyilarindan saglanabilmekteydi. Bizans'in yabanci ulkelerle ticareti de Galata'da bulunan Cenevizlilere gecmisti. O zaman yapilan hesaplara göre Galata'da Ceneviz gumruk idaresinin yillik geliri 200.000 Bizans altini iken Konstantinopolis'ten Bizans gumruk geliri 30.000 Bizans altinina dusmustu ve Bizans altini devamli deger kaybina ugramaktaydi. Herhangi bir devlet geliri de vergi yerine hibe ve borçlanma sekilinde finanse edilmekteydi ve yerine harcanamiyordu. Örneğin Moskova Granduku 1350de Ayasofya'nin tamiri için büyük miktarda altın göndermiş; ama bu Ayasofya tamiri yerine cogu Turk parali askerlerinden olusan orduyu tutup yenilemek için kullanılmıştır. Kantakuzenos dis ticareti Ceneviz Galata'dan Halic'in Konstantinopolis tarafina cekip gumruk gelirlerini artirmak icin Bizans gumruk tarifelerinde buyuk bir indirim yapmistir. Bunu Galata'daki Genevizler cok sert sekilde protesto etmis; Bizans idaresi bu protestoya aldirmayinca kuvvete basvurmaktan hic cekinmemislerdir. Ağustos 1348'de bir Cenviz filosu Halic'te karsi tarafa gecip orada bulunan Haliçde bulunan büyüklü küçüklü Bizans askeri, sivil ve tüccar gemilerini yakmışlardır. VI. Yannis'in Konstantinopolis'te bulunmamasi nedeniyle karisi Irene, kucuk oglu Manuel ve damadi idaresindeki Bizanslilar karsi misilleme yapip Galata'ya mancinikla kayalar ve yanan maddeler alarak Galata'daki Ceneviz ticaret ambarlarina buyuk zararlar vermislerdir. Geneviz'liler Sakiz'da takviye gucler; harp aletleri ve yeni gemiler getirip Konstantinopolis'i Halic'den ates ve abluka altina almislardir. Cenevizlilerin ateskes teklifini rededen Bizanslilar Imparator sehre donunce sehir ve Trakya halkindan gonullu para toplayip yeni bir Bizans donanmasi kurmaya baslamislardir. Cenevizliler ise Galata surlarini pekistirmekle ugrasmislardir. Hala Istanbul'da bir turist cekici anit olarak bulunan Galata Kulesi (o zaman İsa Kulesi adi ile) bu zaman Cenevizliler tarafindan insa edilmistir. 1349da Marmara gemi tezgahlarindan denize indirilen 9 buyuk ve cok sayida kucuk gemiden olusan Bizans filosunun bir kismi Halic'in girisine gelmis ve oradaki Ceneviz gemilariyle giristigi ilk savasta galip cikmistir. Kantekuzenos tarihinde bu filonun sonraki serguzesti goz onune alinirsa bunun bir sans eseri oldugunu yazmistir. Bizans denizcileri hic tecrubesizlerdi; filonun diger kismi Sarayburunu'nu donerken bir firtina cikmisti; tecrubesiz denizciler bundan panige kapilip gemilerini terk etmisler ve bunu filonun diger gemicileri de takip etmistir. Buna ilk once cok sasiran Cenevizliler, sonradan bos butun Bizans filosu gemilerini Galata'ya cekip yeni Bizans donanmasini ellerine gecirmislerdir. Galat surlarinin arkasina gonderilmis Bizans kuvvetleri de olanlari tepeden gorup kacmislardir. Bizans 6 Mart 1349da ortaya cikan bu utanc verici yeniklik gibi hic bir olayi ne once ne de sonra gormustur. Cenevizlilerin gonderdikler elcilerle yapilan Cenevizlilerin bu harpte galip gelmelerine ragmen Bizans'a cok bonkor davranmislardir; Bizans'in hic bir taviz vermesini beklemeden yapilan anlasma ile Bizans'a 100.000 Bizans altini tazminat vermeyi, hukuksuz olarak Galata civarinda zapedilen arazilerin geri vermeyi ve Konstantinopolis'e bir daha hucum etmemeye yemin etmeyi kabul etmislerdir.

Vergiler ve VI. Yannis idaresinden hoşnutsuzluk

Harpler Konstantinopolis halki uzerine buyuk bir vergi yuku cikartmistir. Halic'te Cenevizlilerle yapilan savasta butun Bizans gemilerinin kaybebedilmesi nedeni ile Bizans donanmasini yenilemek ve donanma askerlerini egitmek icin buyuk bir masraf yapmasi gerekmistir. Bu masraflari karsilanmak icin VI. Yannis her Bizans arazilerinde yasiyanlarin odemesi gereken ozel bir vergi koymustur. Bu nedenle özellikle Konstantinopolis halkı ve devlet idarecileri VI. Yannisin idaresinden gayet büyük hoşnutsuzluk duymaya başlamıştır. Eski imparator olan V. Yannis lehinde bir saray komplosu kurulmuş ve eski imparator tekrar göreve çağrılmıştir.

Dışişleri sorunları

VI. Yannis Kantekuzenos döneminde Bizans İmparatorluğu çok dar bir sınırlar içinde kalmıştır. İmparatorluk Konstantinopolis civarındaki doğu Trakya; etrafı Sırp toprakları ile çevrili ancak denizden Bizansla ilişkili Selanik ve özerk Mora Despotluğu olarak idare edilen Mora Yarımadasından ibaretti. İmparatorluk bazan sulh halinde diğer zamanlar harp ile komşuları ile devamlı mücadele halinde idi. VI. Yannis Sırp Kıralı IV. Dusan'la bir sıra harp yapmıştır. Galata'da bulunan Cenevizlilere yapılan şavas sonucu Bizans yenik düşmüştür. Venedik-Ceneviz savaşında VI. Yannis yenik düşen Ceneviz tarafını tutmuştur. Osmanlı devleti ile ise VI. Yannis önce Orhan Beyle yakın şahsi ilişkiler kurmuş; yardım sağlanmış; fakat bu yakın ilişki Osmanlı Türklerinin Rumeli'ye temelli olarak geçip yerleşmeleri ile sonuçlanmıştır.

Sırplarla ilişkiler

Sırplar bu dönemde Bizans'in kuzey-batı sınırlarında bir büyük imparatorluk kurmak ile uğraşmaktaydılar. Sırp Kralı V. Etienne'in bu uğraşa girişmesi Bizans'ı kuşkulandırmaktaydı. Eskiden beri bir müttefik olan Sırpların bu yönden tehlikeli olabilecek bir hücum tehdidi altında olduğunu Yannis bilmekteydi. Bu nedenle çok ince hesaplarla Bizans diplomasisini iyi kullandı ve boyle bir hücumun kendi saltanat döneminde olmamasını sağladı.

Bizans ve Venedik-Ceneviz savaşı

VI. Yannis Cenevizli'lerle savaştan sonra hem Ceneviz hem de Venediklilerle iyi ilişkiler yaratma politikasi uygulamıştır. Bunun olumlu sonuçları doğmuştur. 1349da Cenevizliler iç savaştan beri ellerinde bulundurdukları Sakız (Chios) adasını Bizans'a geri vermişler ve aynı yıl Eylül'de Venedik'le (1342de Savoylu Anne'nin imzalamış olduğu) barış anlaşması 5 yıl daha uzatılmıştır. Fakat iki deniz cumhuriyeti (Cenova ve Venedik) arasındaki Karadeniz'deki ticaret mücadelesi 1349da sonunda açık harbe dönüşmüştür. Mayıs 1351de bir Venedik filosu Galata'da bulunan Geneviz kolonisine hücum etmek üzere Haliç'e girmiştir. Cenevizliler Bizanslıların doğrudan doğruya yardım sağlamadığına kızarak Venedik gemilerine karşı kullandıkları mancınıkları Bizans'a karşı da şehrin Haliç surlarına karşı gülle atışı için kullanmaya başlamışlardır. Bu nedenle VI. Yannis ister istemez bu harbe Venedikliler yanında katılmak zorunda kalmıştır. Fakat Venedik filosu Haliç'ten çekilince Ceneviz hücumları karşısında tek kalmıştır. 28 Temmuz'da yeni Bizans donanması ile Cenevizliler arasinda bir diğer deniz dalaşı çıkmış ve bundan Bizans yenik çıkmıştır. Üç ay sonra bir Ceneviz filosu Galata'ya gelmekte iken, Bizans elinde olan Marmara Ereğlisi'ni (Hereclia) eline geçirmiş; şehri talan etmiş ve yakmıştır. Bu filo sonradan Karadeniz'e yönelmiş ve Trakya tarafında Karadeniz kıyısında bulanan bir Bizans şehri olan Süzebolu'yu (o zamanki Sozopolis, şimdi Bulgaristan'da Suzepol'u) tahrip etmiştir. Cenevizliller Venedik'in Ege'de önemli deniz üssü olan Eğriboz adasını (o zamanki Negroponte, şimdi Yunanistan'da Eubea) ellerine geçirmişlerdir. Buna karşılık vermek için Venedikliler kendi ve muttefiklerinin gemilerinden oluşan büyük bir donanma kurmak icin muttefik aramaya başlamışlardır. Aragon Kıralı Peter eğer masrafların (2/3)si karşılanırsa tam teşkilatlı 26 harp gemisi vermeyi kabul edecegini ve VI. Yannis de ayni şartlar altında 12 Bizans harp gemisi sağlayabilcegini bildirmislerdir. Venedik'in Bizans'a ek şartlara göre de eğer bu donanma Cenevizleri yenik düşürürse, Cenevizlerin elinde bulunan Galata ortadan kaldırılacak; surları, evleri ve tüccar dükkan ve depoları yerle bir edilecek ve ayrıca Venedik'te rehinde bulunan Bizans imparatorluk tacı ve mücehveratı da geri verilecekti. Bu muzakerelere ragmen Venedik VI. Yannis aleyhine bir siyaset surmeye devam etmistir. Sirp Kirali IV Dushan araciligi ile Selanik'te bulunan genc ortak imparator V. Yannis ile eger Canakkale Bogazini koruyan Bozcaada'nin (Tenedos'un) idaresi Venedik'e verilirse 20.000 duka altini 'borc' verbileceklerini teklif etmislerdir. VI. Yannis bunu haber alinca Savoylu Anne'yi oglunu bundan vazgecirmek icin Selanik'e gondermistir. Ama Venedik'le sonunda yapilan anlasma bunun gercekelesmesini onlemistir. Uzun suren muzakerelerden sonra anlasma ancak Temmuz 1351de imzalanabilmiştir. Nikola Pisani komutanligi altindaki takviyeli Venedik ve Paganino Dorya komutanligi altindaki Ceneviz donanmalari ise ancak 1352 basinda Marmara Denizinde karsikarsiya gelmislerdir. 13 Subatta Bogazici'nde Halic agzinda bir deniz savasi yapilmistir. Cok dalgali olan deniz, Bogaz akintisi ve Cenevizlilerin kendi kolonileri olan Galata duvarlarina yakinliklari Venedekli donanmasinin aleyhinde idi. Bunun yaninda Vendik muttefiki olan Aragon filosunun kaptani baskomutanin emirlerini dinlemeyip hemen hucuma gecmis ve Cenevizliler tarafindan hemen elimine edilmistir. Bunu goren Bizans filosu da dusmanla savasa tutusmadan Halicin kendi tarafina cekilmisdir. Savas Ceneviz ve Venedik gemileri arasinda olmus; ta geceyarisina kadar yanmakta olan gemiler isiginda devam etmistir. Fakat geceyarisina dogru buyuk kayiplar ve aleyhlerine olan ruzgar ve akinti dolayisiyla Venedik donanmasi savastan cekilmek zorunda kalmistir. Gunduz oldugu zaman Venedik'in nerede ise butun kadirgalarinin battigi ve 1.500 kadar denizcinin de olmus oldugu aciga cikmistir. Cenevizliler'in kayiplari da, galip cikmakla beraber, cok buyuk oldugu icin magluplari takip edememislerdir ve uzun bir muddet bu savasin acik haberleri Cenova'dan hatta Galatalilardan saklanmistir. Bu Venedik-Cenova savasi Bizans ve ozellikle VI. Yannis icin cok buyuk bir maglubiyet olmustur. Cenevizlilerle Bizans arasinda baris Mayis 1352de yapilmis ve buna göre Konstantinopolis'in çok yakınlarinda olan Maramara Ereglisi (Heraclea) ve Silivri (Salymbria) Cenevizliler egemenliğine geçmiştir. Bu macera ve sonucu da zaten halk tarafindan sevilmeyen VI. Yannis'in daha da yerilmesine sonuc olmustur ve ortak imparator olan V. Yannis'in o yil kidemli imparator olarak donmesine buyuk bir katki yapmistir..

Osmanlıların Rumeli'ye geçip yerleşmeleri

Orhan Bey ile VI. Yannis Kantakuzenos 1345den itibaren çok yakın şahsi ilişkiler kurmuşlardı. 1346'da Orhan Bey VI. Yannis Kantakuzenos'un ikinci kızı Teordora Kantekuzene Hatun ile bir evlilik yapmış ve Bizanslı kayınbaba ve Osmanlı damad devamlı yakın ilişkilerde olmuşlardır. 1350'de Selanik'in alınması için imparatorun oğlu Matthaios emrine büyük bir Osmanli süvari birliği verilmişti. 1352de ise kıdemli imparator VI. Yannis Kantakuzenos ile ortak imparator olan V. Yannis Palaiologos arasında çıkan anlaşmazlık sonunda V. Yannis'e Trakya'nın büyük bir kısmının idaresi verilmiş ve oraları idaresinde bulunduran VI. Yannis'in oğlu Matthaios Kantekuzenos Edirne valiliğine atanmıştı. Bu çok kısa bir barış sağlamış, ama 1452 yazında V. Yannis Edirne'ye hücumla burayı eline geçirmişti. Matthaios babasından yardım istemiş ve VI. Yannis Edirne'yi oğluna geri vermek için büyük bir ordu toplamıştır. Bu ordunun hemen hepsi damadı Orhan Bey'den aldığı Osmanlı Türk birliklerinden oluşmaktaydı ve Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa'nin komutanlığı altında idi. Osmanlı birlikleri, Sırplarla takviyeli V. Yannis birliklerinin elinden Edirne'yi kurtarmışlar ve bu nedenle İslam törelerine göre Edirne kentini üç gün talan etmelerine izin verilmişti. Hem yabancı ve müslüman birlikleri kullanması hem de müslümanlarca Edirne'nin talan edilmesi bütün Bizans topraklarındaki halkın VI. Yannis aleyhine dönmesine bir diğer neden olmuştur. Bu Osmanlı birlikleri birkaç ay sonra donmuş olan Meriç Nehri üzerinde bir savaşla Bizans topraklarına girmiş olan bir Sırp-Bulgar ordusunu yenmis ve Bizans'a Sırp-Bulgar tehdidini önlemiştir. Ondan sonra Osmanlı ordusu Anadolu'ya geri çekilmiştir. 2 Mart 1354'de bütün Trakya çok şiddetli bir depremle sarsılmış ve şehir, kasaba ve köylerin çoğu yerle bir olmuş; bunu soğuk, kar ve tipiler ve devamı olan şiddetli yağmurlar takip etmiş ve insan ve maddi kayıplar çok yüksek seviyelere ulaşmıştır. Bizans için stratejik önemi bulunan Gelibolu şehrinde taş üstüne taş kalmamış ve şehir halkı denizden kaçıp şehri boş bırakmışlardır. Bazı tarihçilere göre Trakya arazilerini daha yakından tanımış olan Süleyman Paşa buraları fetih etmek için fırsat kollamaya başlamıştır. Deprem haberi Biga'da bulunan Süleyman Paşa'ya ulaşınca kendi ordusu ile, bulup toplayıp göçmeye ve yeniden yerleşmeye hazırlıklı Türkmen sivil ailelerle birlikte Rumeli'ye geçmişler ve genellikle harabe halinde olan boş Gelibolu şehri içine yerleşmişlerdir. Diğer tarihçilere göre VI. Yannis Edirne'ye sefer için Osmanli birliklerini kullanmak için gereken finansmanı kiliselerden topladığı kıymetli eşyalar ile yapmaya çalışmış ve bunlar yetişmediği için Osmanlılara Gelibolu yarımadasında bir üs sağlamayı vaad etmiştir. Süleyman Paşa Çimpe kalesi adında olan bu üssü onarmak üzere askerleri ile Gelibolu yarımadasına geçmiştir. Ama deprem dolayısıyla Gelibolu'nun da boşaltılmış olduğunu görünce bu boş şehri de ilk Osmanlı Türk yerleşkesi olarak kullanmak üzere almışlardır. Birkaç ay içinde Gelibolu şehri yeniden yapılmış; surları pekiştirilmiş ve bir müslüman Türk şehri şeklini almıştır. Bu şehir hemen Rumeli'de hem Anadolu'dan aileleri ile göçmen Turkmenleri hem de Trakya'da çeteler halinde bulunan Türkmen'leri çeken bir yerleşke odağı haline gelmiştir. Her ne şekilde gelirlerse gelsinler, Osmanlıların Rumeli'de yerleşmeye başlamaları VI. Yannis için bir büyük sorun doğurmuştur. Bazı tarihçilere göre Çimpe kalesini (ve Gelibolu'yu) boşaltıp gitmesi için Süleyman Paşa'ya 10.000 Bizans altını tazminat vermeyi teklif etmiştir. Diğerlerine göre önce 10.000 altın; sonra Gelibolu yarımadasını boşaltmak için bunun dört misli 40.000 altın tazminat teklif etmiştir. Fakat buna Süleyman Paşa'nın cevap olarak bu kalenin kendi eline Allah'ın inayeti dolayısıyla geçtiğini; hiç kimsenin yaşamadığı boş bir harabeye yerleştiğini ve boşaltıp geri vermenin Allah'ın ihsanını redetme olacağı idi. VI. Yannis bu sefer damadı olan Orhan Bey'e başvurmuş ve durumu görüşme teklif etmiştir. Bazı tarihçilere göre Orhan Bey önce bunu kabul etmiş; fakat yaşlılık ve hastalık nedeniyle bu görüşmeye gidememiştir. Diğerlerine göre de Orhan Bey buluşma teklifini yaşlılık ve hastalık nedeniyle hemen redetmiştir. Her ne olursa olsun bu sonucun İmparatoru büyük bir yeise soktuğu ve şimdiki terimle bir depresyon geçirdiği üzerinde tarihçiler anlaşmaktadırlar.

Dinsel sorunlar

III. Andronikos'un saltanatının son yıllarında birden genislemeye başlamış olan hesiçism adı verilen bir mistik dinsel görüş ve doktrin Bizans'ta giderek taraftar bulmaya başlamış ve bu eğilim VI. Yannis'in hükümdarlığı sırasında gittikçe önem kazanıp bazı nüfuzlu Kilise mensupları tarafından resmi Ortodoks kilisesi doktrinleri dışında olduğu iddiasiyla telin edilmiştir. Gerçekten bu doktrin dindar olan kişiye önem verdiği için Ortodoks kilinin papazlar ve kesisiler hierarşisini tehdit etmekteydi. Fakat bu doktrine karşıtlık, hirerkiye tehdit seklinde ifade edilmemkte, kutsal Ortodoks Kilisesi'nin doktrinininden ayrılması suretiyle kutsal kiliseyi ikiye bölme tehdidi şekilde açıklanmaktaydı. VI. Yannis'in imparatorluğu döneminde Gregori Palamas'ın önderliğini yaptığı bu doktrini VI. Yannis'in kendisi de uygun bulup taraftarı olmuştur ve hatta elimize geçen VI. Yannis'in elinden çıkmış eserler arasında bu doktrini açıklayan bir de dinsel inceleme de bulunmaktadır. Fakat Kantakuzenos'u afaroz ederek iç harbin çıkmasına neden olan Konstantinopolis Patriği Kekelas ve V. Yannis'in annesi ve taht naibi olan İmparatoriçe Savoy'lu Anne tarafından şiddetle bu doktrin rededilmişti. 1351'de VI. Yannis imparatorluk ikametgahı olan Blacerne Sarayı'nda bir dinsel konsey toplamş ve bu konseyde bu doktrinin Ortodoks Kilisesi'nin resmi doktrini ile olan bağlılık veya farklılıkları incelenmiştir. Bu konsey sonunda hazırlanan resmi raporlara göre, hesiçism Ortodoks Kilisesi doktirinlerine uygun bulunmuştur ve konsey dağılmıştır. Bu Konsey kararları Şubat 1352'de Ayasofya'da resmen ilan edilmiş ve İmparator VI. Yannis tarafından Ağustos 1352de tasdik edilmiştir.

İmparatorluğun yeni yörel tanzimi

Heraklius'un imparatorluk döneminden beri Bizans İmparatorluğu'nun yerel bölümleri olan thema'lar ortadan kaldırılmıştır. Apandaj şekilli bir yerel sistem kurulmuştur. Bu sistem'e gore impartorluk üç apandaj bolgesine bölünmüştür: * Konstaninopolis'i de kapsayan Trakya. İmparator idaresinde. * Bizans'a bağlı Mora Despotluğu: Mistra merkezli olup VI. Yannis'in üçüncü oğlu Manuel idaresinde verilmiştir. * Selanik ve civarı. == Tahttan feragat ve manastıra çekilme == Konstantinopolis halkı meşru olan Palaiologos hanedanına ve özellikle V. Yannis'a sadık görünmekte idi ve VI. Yannis'in kendi yandaşlarını, ailesini ve sülalesini imparatorluk başında tutma çabalarına gittikçe aleyhtardılar. Nisan 1353'te VI. Yannis, o zamana kadar kullanmadığı, bir sıra tedbirleri uygulamaya koymuştur. Önce o zaman 20 yaşlarında olan, ta 9 yaşından beridir impartorluk ünvanı taşıyan V. Yannis'in imparatorluktan azledildiğini ilan etmiş ve kendi damadı olan V. Yannis Palaiologos'u Bozcaada'ya sürgüne göndermiştir. O zamana kendisine yardımcı olan ve Batı'da Bizans sınırlarını koruyan apandajlarda valilik yapan oğlu olan Matthaios Kantakuzenus'u ortak imparator ilan etmiştir. Ancak varisi olarak, yine de V. Yannis'in oğlu ve kendi torunu olan Andronikos Palaiologos'u değiştirmemiştir. VI. Yannis'in idaresinden hoşnutsuz olan Konstantinopolis Ortodoks Patriği Kallistos'un bunun üzerine görevinden feraget edip ayrılmış ve bu görev VI. Yannıs taraftarı olduğu iyi bilinen Ereğli (Heraclia) Piskoposu Philotheus'a verilmiştir. Fakat eski patrik Konstantinopolis'te bir manastırda kalmayıp, hemen sabık imparator V. Yannis'in sürgün bulunduğu Bozcaada'ya gitmiştir. Kasım 1354'te V. Yannis Palaiologos sürgünde bulunduğu Bozcaada'dan gizlice ayrılıp Konstantinopolis'e varmayı başarmış, 22 Kasım 1354'te Konstantinopolis'a giren V. Yannis Palaiologos halk yollarla alkışlayarak karşılamıştır. Bir grup halk ise Kantakouzenos aile sarayını talana edip yakmislar; onun yakını olarak bilinenlerin evlerine de hücum etmişler ve askeri depolara girip silahlanmışlardır. Sonunda iki imparator, yeni bir iç şavas çıkmadan, 1 Aralık 1354'de bir anlaşmaya varmışlardır. Buna göre V. Yannis Palaiologos tekrar tahta çıkartılıp, imparatorluğun ayni yetkileri haiz olarak ortaklaşa paylaşılması önerilmiştir. O zaman babasınca kısa zaman önce yeni ortak imparatorluğa atanmış olan Matthaios Kantakuzenos ise Edirne'ye gönderilip orada hayatının sonuna kadar yarıözerk olarak yerel idarenin başında kalması kabul edilmiştir. Ancak halk arasındaki popüleritesinin çok az oluşu, çok yakın bir zaman önce büyük bir kriz olarak ortaya çıkan Osmanlıların Gelibolu'ya yerleşmeleri ve en son olarak V. Yannis'in tekrar gelip idareye ortak olması nedenleri ile VI. Yannis Kantakuzenos büyük bir depresyon geçirmiştir. 4 Aralık 1354'de İmparator olarak kaldığı Tekfur Sarayı'nda (Blakernai) bir tören düzenlemiş; imparatorluk tacını başından çıkartıp bir kenara koymuş; diğer imparatorluk simge giysilerini çıkartıp bir Ortodoks kesiş siyah cübbesi giymiş ve böylelikle gönüllü olarak imparatorluk tahtından feragat etmiştir. Böylece sadece 7 yıl süren fakat çok önemli olayların, gelişmelerin ve tarihsel süreclerin ortaya çıktığı dönemde yaptığı imparatorluk hayatı sona ermiştir. Karısı, İrene de Eugenie adı ile Kyre Martha manastırına bir rahibe olarak çekilmiştir. Bundan sonra keşiş olarak Joasaph Christodoulos adını almış ve ilk önce Konstantinopolis'teki Aya Yorgi-Manganes manastırına girmiştir. Sonra Mora'da Nea Peribleptos manastırına gitmiştir. Bu 1354'de tahttan feraget etme ile 1383'de ölümü arasında 29 yıl keşiş olarak yaşamıştır. Bu sıralara akademik çalışmalar yapmış ve elimize geçen yazma eserlerini bu dönemde hazırlamıştır. Son yıllara kadar manastırda geçen hayatı ile siyasetten tamamen ayrıldığı zannedilmekteydi. Ancak yeni araştırmalar bir keşiş olmasına rağmen imparatorluk idarecileri tarafından devamlı danışılan bir yaşlı eksper olarak keşiş hayatına devam ettiğini açıkça ortaya koymuştur. Örneğin 1367'de manastır ismi ile Joasaph (eski imparator VI. Yannis) Doğu Ortodoks Kilisesi ve Batı Katolik Kilisesinin birleştirilmesi için yapılan girişimlerde Doğu Ortodoks Kilisesinin temsilcisi olarak Katolik Kilisesinin temsilcisi Konstantinopolis Latin Patriği olan İzmirli Paul ile görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmeler sonunda bir büyük ekumenik konsey toplamasını Papa dahil her iki kilisenin bütün patriklerinin, piskoposlarının ve kardinallerinin bir araya getirilmesini öngören bir rapor hazırlanmıştır. Ancak Papa V. Urbanus bu raporu reddetmiş ve hiçbir sonuç ortaya çıkmamıştır. Oğlu Manuel Kantakuzenos'un ölümünden sonra Mora Mistrada ki manastırda 15 Haziran 1383'te ölmüştür ve oraya gömülmüştür. == Yazılmış eserleri == 1320-1356 yıllarını kapsıyan dört kitaptan oluşan bir Tarih kitabı yazmıştır. Bu kitapta olaylar homojen bir şekilde açıklanmış ve konular iyi organize edilmiştir. Kitabın yazarının oynadığı role göre konular ve olaylar güzel gruplanmıştır. Ancak bilgilerin kapsamı eksiktir; çünkü özellikle yazarın yakından ilgilenmediği konular ve yakınında geçmeyen olaylar ya hiç ele alınmamış yahutta çok üstünkörü geçiştirilmistir. Bu nedenle bu eseri yazarın hayatının, hareketlerinin ve kararlarının aklanıp açıklanması için bir savunma tezi olarak görenler vardır. Bu biraz aşırı tenkitli degerlendirme olmakla beraber yazılanların yine de uyarı ile okunması gerekmektedir. Bu eserin incelediği aynı dönemi daha tarafsız ve daha ayrıntılı inceleyen bir diger tarih eseri, Nikeforos Gregoras tarihi, bulunmaktadır. Kantacuzenos'un ayrıca (Hesicasm adı verilen içe dönük bir meditasyon içeren) bir Yunan mistik doktrinini savunmak için yazdığı bir diğer kitabı da bulunmaktadır. == Ailesi == Karısı İrene Asanina'in babası Bulgar Çarı olan III. Ivan Asen'in oğlu olan Andronikos Asen; annesi ise Bizans Imparatoru VIII. Mikhail Palaiologos'un kızı Eirene Palaiologina idi. VI Yannis Kantakuzenos ile İrene Asanina'in isimleri bilinen şu çocukları olmuştur: # Matthaios Kantakuzenos : Babasıyla ortak İmparator. # Manuel Kantakuzenos: Mora Despotu. # Andronikos Kantakuzenos : Vebadan ölmüştür. # Maria Kantakouzene: Epir despotu II. Nikephoros Orsini ile evli # Teodora Kantakouzene Hatun: Osmanlı sultanı Orhan Bey ile evli. # Helena Kantakouzene: İmparator V. Yannis Palaiologos ile evli. == Ayrıca bakınız == * Bizans imparatorları * Bizans imparatorları == Dış kaynaklar == * Ostrogorsky, Georg (çev. Fikret Işıltan), (1999 5.baskı) Bizans Devleti Tarihi, Ankara:Türkiye Tarih Kurumu ISBN 975-16-0348-X (Orijinal 1.baskı:1940) * Gregory, Timothy E. (çev. Esra Ermert), (2008), Bizans Tarihi, İstanbul:Yapı Kredi Yayınları ISBN 978-975-08-1507-2 * Norwich, John Julius, (1991) Byzantium: The Decline and Fall, Londra:Penguin ISBN 0-14-011447-5, say.156-182 * "John VI Kantakouzenos" maddesi, Alexander Kazhdan (ed) (1991) The Oxford Dictionary of Byzantium - 3 Cilt New York: Oxford University Press . ISBN 0-19-504652-8

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.